1. 351.
    0
    cezaevinde zütünüde gibtilermi panpa
    ···
  2. 352.
    0
    reserved
    ···
  3. 353.
    0
    hepsini okudum panpa şuan çok değiik bişe oldu la bana neyse sen devam et reserved
    ···
  4. 354.
    0
    hani nerde bu adam
    ···
  5. 355.
    0
    geldim, buradayım...

    bugün birkaç part göndereceğim...
    ···
  6. 356.
    0
    devam et bin
    ···
  7. 357.
    0
    reserved
    ···
  8. 358.
    0
    takipteyiz panpa anlat
    ···
  9. 359.
    0
    reserved
    ···
  10. 360.
    0
    hayriye teyzeye sarılmış ağlıyordum… beni teselli etmeye çalışsa da ölümün tesellisi yoktu o da bunun farkındaydı, yine de acıma ortak olmaya çalışması bile bana yetiyordu… hayriye teyze bazen susuyor, bazen de sırtımı sıvazlayarak” tamam yavrum” diyordu… o gün hayatımın dönüm noktasıydı diyebilirim, hayatımın dek dayanağı olan son insan da yitip gitmişti artık… ne yapacağımı bilmiyordum...

    zaman dursun istiyordum, dursun... ne gece olsun, ne de sabah, böyle kalsın istiyordum...

    yunus amca da yanımıza gelerek saçlarıma dokundu…

    ağlayan gözlerle yunus amcaya baktım,

    yunus amca avuç içiyle yanaklarıma dokunarak,

    “hadi” dedi,

    “dışarı çıkın siz…”

    “dışarıda ne yapacağım ben yunus amca” dedim…

    başıyla kapıyı göstererek;

    “hadi evlat” dedi…

    “siz gidin ben de geliyorum”

    “kalırım burada ben “ dedim… dedeme bakarak “kalırım” dedim…

    ağlıyordum ve sadece "dedemin yanında kalırım ben, kalırım dedemin yanında, kalırım… ben kalırım” diyordum...

    hayriye teyze elleriyle gözlerimi silerek “hadi yavrum” dedi…

    hayriye teyzenin sildiği yerleri kendi ellerimle de silerek, “sen çıkmak istiyorsan çık” dedim hayriye teyzeye… “ben burada kalacağım…”

    hayriye teyzenin yanından ayrılarak dedemin olduğu çekyata doğru yürüdüm…

    dedemin yattığı çekyata doğru giderken de hala “ben kalırım burada” diyordum…

    ben kalırım, burada…

    dedem benden gitmiş olsa da ben bir an bile olsun onu yalnız bırakmak istemiyordum, aslında onu da değil kendim yalnız kalmak istemiyordum… korkuyordum, dedemsiz yaşamaktan, onsuz solumaktan, onsuz bakmaktan bile korkuyordum… bedeninde can olmasa da orada yatan benim dedemdi, benim geçmişimdi… benim benliğimdi… yaşama sebebim, intihar etmeyişimdi...

    benim dedemdi orada yatan…

    benim bütün ailem, dedemin suretindeydi… çoğu zaman utanırdım o suretten… çoğu zaman kederlenirdim, ağlardım… pişmanlık duyardım; utanırdım…

    ben ne zaman dedeme baksam 14 yaşıma tekrar dönerdim, 14 yaşım, yani günahsızlığım… çocukluğum… bayramları kısa pantolonlarıma evine koşuşum, kocaman elini öpüşüm… önce her iki yanağımdan, sonra alnımdan öpüşü, kaybetmeyeyim diye pantolonumun cebine kağıt para koyuşu… cebinden çıkardığı şekerli leblebiyi önce ellerime, sonra da cebime koyuşu gelirdı aklıma... ben ne zaman dedeme baksa kendimden utanırdım…

    köydeydik, köy de değildi ama istanbul’da yaşaya yaşaya artık köy gibi geliyordu memleketim…

    babam, bir okulda hizmetliydi, yani eski zamanların hademesi… kıt kanaat geçinsek de mutluydu bütün ailem, ben hariç… ben hep mutsuzdum, hep yalnız… her neyse bu konulara girmeyeceğim şimdi…

    dedemin yattığı çekyatın başında bekliyordum…

    üzerinde beyaz bir örtü, göbeğinde siyah kabzalı bir bıçak, gözlerime bakıyordu bıçağın en sivri ucu… al da sapla diyordu kendine… sapla…! kime yaşayacaksın ki, kim için yaşayacaksın… kime kaldı vefa borcun, kimden utanacaksın, kimden af dileyeceksin… kimde aklanacaksın, kimde temizleneceksin… sapla kendine o bıçağı… sapla…

    aklım bıçakta, gözlerim dedemin yüzünü örten beyaz örtüdeydi… bıçak, örtüyü yırtarcasına gözlerimle dedemin arasına giriyordu… içten içe sapla diyordu… sapla kendine…

    gözlerimi kapattım…

    “böyle kalsam” dedim, “böyle ışıksız…” görmesem hiçbir şeyi, ne beyaz örtüyü ne de dedemin cansız bedenini… böyle kalsam bir ömür boyu… böyle kalsam, karanlıkta… karanlıkta bile dedemi gördüm, gülümseyen yüzünü, beyaz sakallarını, kasketi...

    gözlerimi açıp, titreye titreye dedemin yüzündeki örtüyü kaldırdım… beyaz sakalları solmuş, gözleri kapalıydı…

    dedemi o halde görünce tekrar hemen örttüm… ellerimi yüzümle kapatarak kapıya doğru gittim… dedemi öyle görmek istemiyordum...

    hayriye teyze de , sağ koluma girerek, hadi yavrum dedi…

    “harap ettin kendini, ağlama artık”

    “biz varız, ben varım, yunus amcan var… “

    sustum…

    o da sustu…

    öylece yürüdük, bahçeye çıktık...

    dedemin kendi eliyle bahçeye diktiği dut ağacının dibine oturdum, bir sigara yaktım…

    hayriye teyze çekyata oturmamı ısrar etse de oralı değildim, o an duymuyordum… kendimle hesaplaşmak istiyordum… sadece kendimle hesaplaşmak…

    çok geçmeden yunus amca da geldi… elinde dedemin yıllardır benden sakladığı o fotoğraf vardı…

    çekyata oturdu, fotoğrafı hayriye teyzeye verdi…

    “yanıma gel evlat” dedi…

    biraz kalayım böyle yunus amca dedim…

    “iyi” dedi

    “dedenin vasiyetini biliyor musun?”
    Tümünü Göster
    ···
  11. 361.
    0
    sazan.avi ise ne diye anlatıyosun git matbaa ya baskı yaptır . bu arada hıdır gibsin seni emi.
    ···
  12. 362.
    0
    kuzey güney terk aynen
    ···
  13. 363.
    0
    @288 mal adam var onuda göz önüne al oyle karar ver panpa. birde sazan.avi oldugunu biliyorum lakin burda milleti inandırmaya calısıyor.
    ···
  14. 364.
    0
    full okudum lan helal sürükleyici yazmşn pnpa iso sana ne yapacak merak ettm amk devam etsene pnpa buarada deden konusunda da başın sağolsun lan
    ···
  15. 365.
    0
    okuyacam.
    ···
  16. 366.
    0
    @301 mal mısın lan sen,

    hikayenin sazan avi ile uzaktan yakından alakası yok, hem ne alaka ki?

    sen @274 te yazana inanıyorsan sazan.avi'sin...

    zeytin yağı gibi üste çıkmaya da çalışma güzel kardeşim...
    ···
  17. 367.
    0
    devam et panpa
    ···
  18. 368.
    0
    rezerve
    ···
  19. 369.
    0
    geldim, 3 gün boyunca 18 saat onlineyim...

    rezervleri alın, bu üç gün içinde hikayeyi sonlandıramasak da bayağı yol katederiz diye düşünüyorum...
    ···
  20. 370.
    0
    deden ne yaptı lan
    ···