1. 76.
    0
    binler sabun isteyen var mı ? devam ediyom.
    ···
  2. 77.
    0
    hacı şakir getir panpa kalıp sabun
    ···
  3. 78.
    0
    devam morukhh
    ···
  4. 79.
    0
    hadi bin devam
    ···
  5. 80.
    0
    adam sallıyor a.q
    ···
  6. 81.
    0
    bi baktım karı burnunu falan kurcaladı amk parmağına bakıyodu bide ne çıktı nasıl bi sümük çıktı diye. allah belanı versin dedim koptum yarıldım ben . büyük eğlence doğdu bana dıbına koyayım. karı pcde takılıyo ben onu izliyom ama haberi yok. ben ablası falandır herhalde dedim. karının üstünde ne vardı hatırlamıyorum ciksi bişey yoktu demek dikkatimi çekmemiş. neyse bu kaltak kalktı benim amlım geldi pc başına . üstünde ip askılı bişey vardı yine memeler füze gibi azdırdı beni ama tabi elimi bi yarrağa zütürdüm masa altından o görmücek şekilde. dedim temin biri oturdu pc başına kimdi o. annemdi annem var bi tek evde dedi. içimden ananı gibeyimmmmmm dedim. sonra bu kaltağa yazdım ben hayatım çok çekicisin seni izlemekten gözümü alamıyorum falan yazdım. sağol falan dedi ama bildiğin şov yapıyo camda yok eğiliyo tırnak kesiyo törpü yapıyo ama bilerek eğiliyo memelerini göstermek için. taş gibi ya memeleri sergilemek istiyo kaltak. manyakta bi çatal var amk baktıkça azıyom ben. artık içimde birikiyo benim ona karşı gibiş isteğim patlıcam ama ne zaman diye bekliyorum.
    ···
  7. 82.
    0
    reserved
    ···
  8. 83.
    0
    orrrrrrrrospu çocugu liseli gibtir git lan
    ···
  9. 84.
    0
    hikayeni gibertecem biraz daha sallarsan dozunu azalt
    ···
  10. 85.
    0
    bu giydi üstüne bişeyler artık falan. haftasonu planın varmı dedim ben hemen. yok noldu ki dedi. hiç sordum dedim bişeyler yaparız belki aşkım dedim. orda kapandı o muhabbet. sonra ben soruları soruyorum buna ama önce yanlış anlama aşkım sakın sana çok güveniyorum dedim. daha önce bişeyler yaşadın mı falan diye sordum. hiç bi erkeğin evine gittin mi dedim. hayır cevabı bekliyodum ben ama huur dedi ki aşkım ben yanlış anlama beni lütfen ama ben daha önce bişeyler yaşamadım sana yalan söylemicem asla dedi. ama dedi bi konuda rahatlıkla sana söylüceğim şey var inşallah yanlış anlamassın senden saklamak istemem sen benim aşkımsın falan ayağı yaptı tamam dedim ama tav oldum dıbına koyim
    ···
  11. 86.
    0
    http://inciswf.com/1292972964.swf
    ···
  12. 87.
    0
    bi ara okurum
    ···
  13. 88.
    0
    2010 dünya kupası vurdurma maçında hem maç genelinde hem de turnuva genelindeki mantalitesiyle hak ettiğini sonuna kadar bulan, inanılmaz potansiyelinden minimum verim çıkaran takım.

    tamam maradona büyük futbolcuydu lafımız yok dıbına goyayım, ne maradona sevgisiymiş yav! ama kardeşim 86'nın mantığıyla günümüz futbolu oynanmıyor işte. bugün uruguay ve paraguay bile defans yapmayı öğrenmişken sen sadece hücum yaparak maç kazanamazsın adamı giberler işte. 3'lü orta saha yapıyorsun di maria ve maxi rodriguez'i içinde barındıran, günümüz futbolunda grenoble'un bile uygulamayacağı bir mantıkla dünya kupasını almayı düşünüyosun. 36 yaşında olsun isterse 46, 24 yaşındaki bir futbolcudan daha formda ve zinde zanetti'yi yok sayıyorsun, üçgen vucutlu vücut geliştirmeci jonas'ı oynatıyorsun, di maria'lı, maxi rodriguez'li "şampiyon" orta sahana cambiasso ve lucho gonzales gibi iki gerçek manasıyla "süperstar" ı almayıp "veron" ve "bolatti" yi alıyorsun. bana göre "worldclass" statüsüne kesinlikle yükselmiş milito'nun yerine umut bulutvari "higuain" i oynatıyorsun, "agürea" yedekten sana el sallıyor. bu kadar mallık olamaz artık yuh kusura bakmayın. "ben yaptım oldu" mantığı da bir yere kadar.

    kusura bakmayın bu kadar mallıktan ve embesillikten sonra arjantin kazara kupayı mupayı alsaydı modern, teknik, taktik futbola ve adalete inancımı tamamen kaybedecektim. çok iyi oldu çok da güzel oldu tamam mı? maradona hayallerde yaşıyor hala, gitsin bence kokain çekmeye devam etsin, şu takımı da adam gibi bir hocaya teslim etseler de bir şeyler yapsalar artık. yazık oluyor belki de gelmiş geçmiş en iyi arjantin kadrosuna.
    ···
  14. 89.
    0
    daha önce çağdaş diye biriyle çıkmıştım foçada onların yazlığına gittim ama sadece oturup film izledik dedi. tamam aşkım falan dedim ben tabi benim asıl amacım bunu eve çağırcam ya ne cevap vercek diye önceden kestirmek istiyorum ona göre çağırcam çünkü. bağlandımda hatuna işte liseliyiz dıbına koyayım kaybetmekte istemediğimden olayı hemen atlamıyorum am am am diye. neyse bi süre sonra bu kaltak bana dedi ki yarın matematikten sözlüm var girmek istemiyorum aşkım okuldan kaçalımmı dedi ?
    ···
  15. 90.
    0
    an itibariyle yeni günün indirimlerini açıklayan platform;

    cod: modern warfare 2 $29.99
    batman arkham asylum $7.50
    sid meier's civilization v $37.49
    dragon age origins $14.99
    tropico 3 $6
    flatout 2 $1
    flatout $0.75

    ayrıca;

    bütün splinter cell ürünleri %50 indirimli
    altitude
    red faction
    shank
    x superbox
    monkey island: special edition bundle
    ···
  16. 91.
    0
    Nazım şeklinde yazılan hikâyelere manzum hikâye denir. Manzum hikâyelerin öykülerden tek farkı şiir biçiminde yazılmış olmalarıdır. Bu tür hikâyelerde didaktik şiir özelliği görülür.

    Hikayede bulunan bütün özellikler (olay,yer, zaman,kişiler) manzum hikâyede de bulunur.

    Eski edebiyatımızda uzun hikâyeler mesnevi türü ile yazılırdı. Tanzimat’tan itibaren ortaya çıkan manzum hikâye türü kafiyeli ve redifli, şiir biçiminde hikâye yazmak amacını güder.

    Manzum hikâyelerde şairler ya bir olayı anlatırlar, ya da öğüt vermek gayesini güderler.

    Bu tür için ilk adımları Recaizade Mahmud Ekrem ile Muallim Naci atmıştır.

    Bu tür Servet-i Fünun döneminde en etkili hale gelmeye başlamıştır.

    En büyük iki temsilcisi Tevfik Fikret ve Mehmet Akif Ersoy’dur.

    Tevfik Fikret’in Balıkçılar ve Hasta Çocuk gibi önemli manzum hikâyeleri vardır.

    Mehmet Akif Ersoy’un ise Küfe, Seyfi Baba, Mahalle Kahvesi, Hasta gibi önemli manzum hikâyeleri bulunmaktadır.

    Ersoy ve Fikret dışında Beş Hececiler’de manzum hikâye denemeleri yapmışlardır. Bunun dışında Türk şiirinin babası sayılan Yahya Kemal de manzum hikâyeler yazmıştır. Onun Nazar şiiri en güzel manzum hikâyelerden bir tanesidir.

    Manzum hikâyeler genellikle bir çevre tasviriyle başlar, o çevrenin kişileri tanıtılır. Sonra olay anlatılır. Amaç okuya bu bölümde ders vermektir. Bir hikâye gibi sonlandırılır. Manzum hikâyeler düşündürücüdür, eğiticidir.

    Manzum hikâyede her olay işlenebilir. Sıradan olaylar, sosyal olaylar vs.

    Tarih [değiştir]
    Eski edebiyatımızda uzun hikâyeler mesnevi türü ile yazılırdı. Tanzimattan sonra ortaya çıkan manzume türü kafiyeli ve redifli, şiir biçiminde hikâye yazmak amacını güder. Bu tür için ilk adımları Recaizade Ekrem yazmıştır. SEYFi Baba, Mahalle Kahvesi, Hasta gibi önemli manzum hikâyeleri bulunur.Bu tür Servet-i Fünun döneminde yaygınlaşmaya başlamıştır.

    Temsilcileri [değiştir]
    En önemli temsilcileri Mehmet Âkif Ersoy ve Tevfik Fikret' tir. Bunun yanı sıra Beş Hececiler de bu türe önemli katkılarda bulunmuşlardır. Düşündürücü ve eğitici manzum hikâyelere örnek olarak ise Yahya Kemal Beyatlı'nın Nazar isimli eserini örnek verebiliriz

    Özellikleri [değiştir]
    -Manzum hikâyeler edebi metinlerdir.

    -Konu ve özellik bakımından hikâye ile aynı özellikleri gösterirler.

    -Manzum hikâyelerde şair ya bir olayı anlatır ya da bir öğüt verme çabası güder.

    -Manzum hikâyeler genellikle bir çevre tasviriyle başlar, ardından o çevrede bulunan kişiler anlatılır. Daha sonra ise olay anlatılır. Amaç okuyucuya bu bölümde ders veya öğüt vermektir.

    - Giriş, gelişme ve sonuç bölümleri hikâye ile benzer özellikler gösterir.

    -Manzum hikâyeler düşündürücü ve eğiticidir.

    -Manzum hikâyeler birçok bölümden oluşur. ilk bölümde anlatılmak istenen olaydan ve kişilerden bahsedilir. ikinci bölümde ise olaylar anlatılır ve örneklerle tasdik edilir. Üçüncü bölümde ise olay son bulur ve okuyucuya ders vermeyi güden cümleler yer alır.

    -Manzum hikâyede her olay işlenebilir. Sıradan olaylar, sosyal olaylar vs.

    -Manzum hikâyeler dörtlük , beyit, bent şeklinde de yazılabilir.

    -Mensur hikâyeden (düzyazı) hiçbir farkı yoktur. Kişiler, zaman, mekân, olay bu hikâyelerde de vardır. Tek farkı şiirselliktir. Dizelerdir. Kafiye ve rediftir.
    Tümünü Göster
    ···
  17. 92.
    0
    devam et amk.
    ···
  18. 93.
    0
    Reşat Nuri Güntekin
    Vikipedi, özgür angiblopedi
    Git ve: kullan, ara
    Reşat Nuri Güntekin


    Doğum 25 Kasım 1889
    istanbul
    Ölüm 7 Aralık 1956 (67 yaşında)
    Londra, ingiltere

    Milliyet Türk
    Meslek Yazar
    Dönem Cumhuriyet dönemi
    Konu Asıl ünü Romancılık
    ilk eseri Eski Ahbap

    Reşat Nuri Güntekin (d. 25 Kasım 1889, istanbul - ö. 7 Aralık 1956, Londra), Cumhuriyet dönemi edebiyatında önemli bir yeri olan Çalıkuşu, Yeşil Gece ve Anadolu Notları gibi önemli eserlere imza atmış romancı, öykücü ve oyun yazarıdır.

    Konu başlıkları [gizle]
    1 Yaşamı
    2 Eserleri Hakkında
    3 Çalışma Yöntemi Hakkında
    4 Romanları
    4.1 Hikâyeleri
    4.2 Oyunları
    4.3 Gezi Yazıları
    5 Kaynaklar
    6 Dış bağlantılar


    Yaşamı [değiştir]
    1889'da istanbul’un Üsküdar ilçesinde dünyaya geldi. Babası, askeri tabip Nuri Bey, annesi Erzincan valisi Yaver Paşa'nın kızı Lütfiye Hanım'dır. Reşide adlı kız kardeşi çok genç yaşta hayatını kaybetti, tek çocuk olarak büyüdü.[1] Babası askeri doktor olduğu için öğrenim hayatı boyunca birçok il gezen Yaşar Nuri, ilköğrenimine Çanakkale'de başladı. Çocukluk yıllarında dinlediği Fatma Aliye Hanım’ın Udi isimli romanı hayatına iz bırakıp sanata heveslendiren eserler arasına girdi. Babasının Çanakkale’deki evlerinde zengin bir kütüphanesinin olması onu kitaplara iten ve yazı yazma kültürünün gelişmesini sağlayan bir araç oldu. izmir'deki Frerler okulunda bir süre öğrenim gördükten sonra istanbul’da Saint Joseph Lisesi’nde öğrenim gördü. Yükseköğrenimini Darülfünun Edebiyat Şubesi'nde 1912'de tamamladı. Böylece öğrenim hayatını yirmi üç yaşında bitirmiş oldu.

    1927'ye kadar Bursa ve istanbul’da çeşitli okullarda Fransızca ve Türkçe öğretmeni ve müdür olarak görev yaptı. Görev aldığı okulların bazıları Bursa Sultanisi, istanbul Beşiktaş ittihat Terakki Mektebi, Fatih Vakf-ı Kebir Mektebi, Akşemseddin Mektebi, Feneryolu Murad-ı Hâmis Mektebi, Osman Gazi Paşa Mektebi, Vefa Sultanisi, istanbul Erkek Lisesi, Çamlıca Kız Lisesi, Kabataş Erkek Lisesi, Galatasaray Lisesi ve Erenköy Kız Lisesi'dir. 1927’de Erenköy Lisesi’nden yeni mezun olan öğrencisi Hadiye Hanım ile evlendi[1].

    Öğretmenlik mesleğinin yanı sıra edebiyatla uğraşan Reşat Nuri, Halit Ziya’nın eserlerinden aldığı ilhamla hikâye yazma hevesi duymaktaydı[2] . Daha sonra tiyatro edebiyatını benimseyerek bir tiyatro yazarı olmak için uğraştı. Yazı hayatına I. Dünya Savaşı sonlarında başladı. Başlangıçta “Eski Ahbap” (1917) gibi uzun hikayeler, “Hançer”(1920) ve “Eski Rüya” (1922) gibi sahne eserleri, “Gizli El” (1924) gibi romanlar yazan, tiyatro eleştiri ve araştırmaları yayınlayan sanatçı “Çalıkuşu” adlı romanının 1922’de Vakit Gazetesi’nde tefrika edilmesiyle şöhrete kavuştu.

    Güntekin, 1931'de maarif müfettişi oldu ve bu arada Dil Heyeti'yle birlikte bazı çalışmalarda bulundu. Anadolu’yu baştan başa dolaşmasına neden olan müfettişlik görevi sayesinde ülkenin gerçeklerini yakından görme ve tanıma imkanı buldu.

    1939'da ise Çanakkale milletvekili olarak TBMM'de bulundu. Bu görevini 1946'ya kadar sürdürdü. 1941’te tek çocuğu olan kızı Ela dünyaya geldi[1].

    1947'de, Cumhuriyet Halk Partisi'nin Ankara'da yayımlanan Ulus gazetesinin istanbul kolu olan Memleket gazetesini çıkardı. Güntekin daha sonra müfettişlik görevine geri döndü ve 1950'de Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Türkiye temsilciliği ve öğrenci müfettişliği görevleriyle Paris'e gitti. Paris kültür ataşeliği yaptı. 1954'te ise yaşından dolayı bu görevden ayrılmak zorunda kaldı.

    Emekliliğinden sonra bir süre istanbul Şehir Tiyatrosu edebi heyeti üyeliği yaptı. Güntekin'e Akciğer kanseri teşhisi konulduktan sonra tedavisi için Londra'ya gitti ve orda hastalığına yenik düşerek öldü. 13 Aralık 1956 günü, Karacaahmet Mezarlığı'na gömüldü.

    Levent’te oturduğu sokağa “Çalıkuşu” ismi, Kadıköy’de ve izmir’de bir ilköğretim okuluna ve Fatih'te bir tiyatro sahnesine Reşat Nuri Güntekin ismi verilmiştir.

    Eserleri Hakkında [değiştir]
    Yazar, öykü, roman ve oyunlarıyla edebiyatımızda önemli bir yere sahiptir. Kahramanları genelde tek yönlüdür. Olay kahramanlarını çevreyle birlikte verir.

    Anadolu insanını iyi tanıdığını eserlerinden anlaşılır. Bazı eserlerinde genç cumhuriyetin toplumsal ideallerini işlemiştir. Reşat Nuri Güntekin eserlerine konuşma dilinin zenginliğini zorlanmadan yansıtır.

    Çalışma Yöntemi Hakkında [değiştir]
    Bütün romanlarının tiyatro halinde senaryoları olduğunu söyleyen Reşat Nuri, Hikmet Feridun'la yaptığı bir konuşmada çalışma yöntemlerini şöyle açıklar:

    "Roman ve hikâye yazarken konunun evvela asıl canlı noktası, amudi fıkarisi (belkemiği) gelir. Bu amudi fıkaridir ki bana yazmak arzusunu verir. Bu bazen bir vak'a olur, beni alâkadar eden bir vak'a.. Fakat çok kere pek alakadar olduğum insan tipi. (Şu vak'ayı veya şu insanı, şu tipi yazayım) derim. Bu suretle eserin iki adımı atılmış olur. Mevzuu pek iptidai bir şekilde fikrime gelir. Hiçbir zaman hemen derhal bu mevzunun planını yapıp da yazmağa başladığım vaki değildir. Bulduğum mevzuu zihnimde bir köşeye atarım. Onun francala hamuru gibi kendi kendine kabarması için uzun müddet bırakırım. Çok defa aradan birçok senelerin geçtiği de vakidir. Bu müddet zarfında mevzua bazı ilaveler yaparım. Bazı kısımlarını tayyederim, atarım, çıkarırım. Vakaları retuş ederim. Tipleri develope ederim (geliştiririm).. Yazma işine başladığım zaman da çok muntazam çalışırım. Romanın sonunu nasıl bitireceğimi tayin etmeden yazıya başlamam. Evvela umumi bir şema yaparım. Fakat eser henüz definitif (kesin, belirli) olmamıştır. Ortada şahıslar vardır, vakalar vardır, eserin ana hatları vardır. Fakat yazmaya başladıktan sonra şahıslar ekseriyetle hüviyetlerini değiştirirler, evvelce hiç düşünmediğim vak'alar, yeni şahıslar gelir. (Muhit dergisi, 1933; anan: Muzaffer Uyguner, Reşat Nuri Güntekin, Ağustos 1967) Kişilerine sevgiyle sokulan bir romancıdır Reşat Nuri. Genellikle onların gerçek yaşamlarındaki en belirgin özelliklerini yitirmeden yansıtmaya çalışır. Gözlem yeteneği yaşama çok geniş bir perspektiften bakma olanağını sağladığı için romanları geçiş dönemi yaşayan ülkemizden "insan manzaraları" çizme başarısına ulaşmıştır."

    Romanları [değiştir]
    Harabelerin Çiçeği

    Gizli El

    Çalıkuşu

    Damga

    Dudaktan Kalbe

    Akşam Güneşi

    Bir Kadın Düşmanı

    Yeşil Gece

    Acımak

    Yaprak Dökümü

    Kızılcık Dalları

    Gökyüzü

    Eski Hastalık

    Ateş Gecesi

    Değirmen

    Miskinler Tekkesi

    Kan Davası

    Kavak Yelleri

    Son Sığınak

    Hikâyeleri [değiştir]
    Roçild Bey (1919)
    Eski Ahbap (1919)
    Sönmüş Yıldızlar (1923)
    Tanrı Misafiri (1927)
    Leyla ile Mecnun (1928)
    Olağan işler (1930)
    Aşk Mektupları
    Oyunları [değiştir]
    Hançer (1920)
    Eski Rüya (1922)
    Ümidin Güneşi (1924)
    Gazeteci Düşmanı, Şemsiye Hırsızı, ihtiyar Serseri (1925, üç oyun)
    Taş Parçası (1926)
    Yeşil gece (1928)
    istiklâl (1933)
    Hülleci (1933)
    Yaprak Dökümü (1971)
    Eski Şarkı(1971)
    Balıkesir Muhasebecisi (1953)
    Tanrıdağı Ziyafeti (1971)
    Bir Köy Öğretmeni
    Çalıkuşu
    Kavak Yelleri

    Gezi Yazıları [değiştir]
    Anadolu Notları (ilk cildi 1936, ikinci cildi 1966.)
    Kaynaklar [değiştir]
    "Tanzimat'tan Bugüne Edebiyatçılar Angiblopedisi". Cilt I (A-i). "Güntekin, Reşat Nuri". Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılığı: Mart 2003, istanbul.
    ^ a b c Cemal Kalyoncu, Çalıkuşu Ailesi, Aksiyon Dergisi, Sayı 385, Tarih 20.04.2002
    ^ Nihad Sâmi Banarlı, Kültür Köprüsü –Süleyman Çelebi’den Mehmet Akif’e-
    Dış bağlantılar [değiştir]
    Reşat Nuri Güntekin
    Edebiyat Portalı: Vikipedi'de edebiyat ile ilgili diğer maddelere ulaşın
    Tümünü Göster
    ···
  19. 94.
    0
    Peyami Safa
    Vikipedi, özgür angiblopedi
    Git ve: kullan, ara
    Peyami Safa
    Doğum 1899
    istanbul
    Ölüm 15 Haziran 1961
    istanbul

    Milliyet Türk
    Meslek Yazar
    Konu Hayatı

    Peyami Safa (d. 1899, istanbul - ö. 15 Haziran 1961), Türk hikâye ve romancısı.

    Server Bedi takma ismini de kullanan yazar romanlarının yanı sıra, düşünsel yapıtları, polemikleri, köşe yazarlığı ve gazeteciliği ile de tanınır.

    Konu başlıkları [gizle]
    1 Hayatı
    2 Edebî hayatı
    3 Hakkında yapılan çalışmalar
    4 Eserleri


    Hayatı [değiştir]
    Servet-i Fünun dönemi şairlerinden ismail Safa'nın oğludur. Sivas'a sürgüne gönderilen babasının orada ölmesi üzerine 1901 yılında iki yaşında yetim kalmış, bu yüzden "Yetim-i Safa" adıyla anılmıştır. Babasız büyümenin acılarının yanı sıra, sekiz dokuz yaşlarında yakalandığı bir kemik hastalığı dolayısıyla 17 yaşına kadar, bu hastalığın fiziksel ve ruhsal bunalımlarını yaşamıştır. Sonradan bu günlerini ünlü Dokuzuncu Hariciye Koğuşu adlı romanında dile getirmiştir. Ayrıca Fatih-Harbiye gibi diğer romanlarında da kendi hastalığının buhranını yansıttığı karakterlere rastlanır.

    Hastalık ve savaşın yol açtığı maddî sıkıntılar dolayısıyla öğrenimini sürdürememiş, o sıralar Maarif Nazırı olan Recaizade Ekrem Bey (Recaizade Mahmut Ekrem), bu görevinden ayrılınca onu Galatasaray Lisesi'nde okutma vaadini yerine getirememiş, Peyami Safa da hayatını kazanmak ve annesine bakmak için Vefa idadisi'ndeki öğrenimini yarıda bırakmıştır. Karton Matbaası'nda bir süre çalışan Peyami Safa, Posta - Telgraf Nezareti'ne girmiş, I. Dünya Savaşı'nın başlamasına kadar orada çalışmıştır (1914). Daha sonra Boğaziçi'ndeki Rehber-i ittihat Mektebi'nde öğretmenlik yapmaya başlamıştır. Dört yıl çalıştığı bu okulda, hem öğretmiş, hem de kendi çabasıyla Fransızca'sını ilerletmiştr.

    1918 yılında ağabeyi ilhami Safa'nın isteğine uyarak öğretmenlikten ayrılmış ve birlikte çıkardıkları "20. Asır" adlı akşam gazetesinde "Asrın Hikâyeleri" başlığı altında yazdığı öykülerle gazetecilik yaşdıbına başlamıştır. imzasız olarak yazdığı bu hikâyelerin tutulması üzerine Server Bedi takma adını kullanmaya başlayan Peyami Safa, daha sonra 1921'de Son Telgraf gazetesinde yazmış, oradan da Tasvir-i Efkâr'a geçmiştir. Daha sonra Cumhuriyet gazetesine geçmiş, 1940 yılına kadar bu gazetede fıkra ve makalelerinin yanı sıra, roman da tefrika etmiştir.

    1960'lı yıllara kadar başta Milliyet olmak üzere birçok gazete ve dergide yazan Peyami Safa 27 Mayıs'tan sonra Son Havadis gazetesinde yazmaya başlamıştır (1961). Aynı yıl Erzurum'da yedek subaylığını yapmakta olan oğlu Begüm'ün ölümü üzerine büyük bir sarsıntı geçiren Peyami Safa, iki üç ay sonra istanbul'da vefat etmiştir.

    Edebî hayatı [değiştir]
    ilk romanlarında sola yakın görüşler taşıyan Peyami Safa, bir hastanın pgibolojisini anlattığı otobiyografik romanı Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’nu (1931) Nazım Hikmet’e ithaf etmişti. Bu roman hariç, 1922-1939 yılları arasında yazdığı Mahşer (1924), Şimşek (1928), Fatih-Harbiye (1931) ve Biz insanlar (1939) adlı romanlarında Doğu-Batı sorunsalını karakterlerde somutlaştırarak işledi. Safa, bu romanlarında, ruh hallerini çözümlemede, kurguda, dilinin kıvraklığında, anlatım tekniklerindeki denemelerde başarılı bulunurken romanlarında düşünceyi öne çıkarması dolayısıyla eleştiriler aldı. II. Dünya Savaşı sırasında Nasyonal Sosyalistlere yakınlaşmasıyla dikkat çeken Safa’nın gerçekçi roman çizgisi Matmazel Noraliya’nın Koltuğu (1949) ile mistisizme yöneldi.

    ilk uzun hikâyesi Gençliğimiz'i 1922 yılında neşreden Peyami Safa, para kazanmak amacıyla yazdığı kitaplarında, ilk defa ağabeyi ilhami Safa'nın takma ad olarak kullandığı, annesi Server Bedia Hanım'ın adından uyarladığı Server Bedi müstear adını kullanmış, bu takma adla yüzlerce eser vermiştir. Bunlar arasında en sevilenler Cingöz Recai macera romanları ile Cumbadan Rumbaya adlı romanı olmuştur.

    Peyami Safa, Türk kültür yaşamında yayımlandığı yıllarda hayli etkili olmuş Hafta, Kültür Haftası (1936, 21 sayı) ve Türk Düşüncesi (1953-1960, 63 sayı) dergilerini çıkarmıştır.

    Asıl ününü romancı olarak yapan Peyami Safa, bazı uzun öyküleri ile de dikkati çekmiş, yazar Batılı kaynakların bir "Zalim" olarak tanıttıkları hun hükümdarı Attila'yı aklamak amacıyla aynı adda bir de tarihsel roman yazmıştır.

    Hakkında yapılan çalışmalar [değiştir]
    Prof. Dr. Mehmet Tekin, Doç Dr. Mehmet Önal ve Dr. Nan a Lee Peyami Safa hakkında birer doktora tezi vermişlerdir.
    Beşir Ayvazoğlu'nun yazar (Peyami Safa) hakkında Ötüken Yayınları'ndan çıkmış, biyografik bir eseri bulunmaktadır.
    Zülfikar Uğur Yıkan, 2004 yılında Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü bünyesinde "Peyami Safa'nın Server Bedi imzalı Romanları" konulu Yüksek Lisans tezini hazırlamıştır.
    Ayrıca internet üzerinde Peyami Safa hakkındaki bilgilere ulaşabilceğiniz http://www.peyamisafa.biz şeklinde bir internet adresi mevcuttur.

    Eserleri [değiştir]
    Roman
    Gençliğimiz (1922), Şimşek (1923), Sözde Kızlar (1923), Mahşer (1924), Bir Akşamdı (1924), Süngülerin Gölgesinde (1924), Bir Genç Kız Kalbinin Cürmü (1925), Canan (1925), Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (1930), Fatih-Harbiye (1931), Attila (1931), Bir Tereddüdün Romanı (1933), Matmazel Noralya’nın Koltuğu (1949), Yalnızız (1951), Biz insanlar (1959).

    inceleme - Deneme
    Türk inkılâbına Bakışlar (1938), Büyük Avrupa Anketi (1938), Felsefî Buhran (1939), Millet ve insan (1943), Mahutlar (1959), Mistisizm (1961), Nasyonalizm (1961), Sosyalizm (1961), Doğu-Batı Sentezi (1963), Sanat-Edebiyat-Tenkid (1970), Osmanlıca-Türkçe- Uydurmaca (1970), Sosyalizm-Marksizim- Komünizm (1971), Din-inkılâp-irtica (1971), Kadın-Aşk-Aile (1973), Yazarlar-Sanatçılar-Meşhurlar (1976)

    " http://tr.wikipedia.org/wiki/Peyami_Safa" ; adresinden alındı.
    Tümünü Göster
    ···
  20. 95.
    0
    ee sonra ne oldu panpa
    ···