cinlerle ilk iletişimim ve yıllar sonra 2

http://inci.sozlukspot.co...4%B1llar-sonra-2/@skortak

aslında adının edebi olmak için fazla güzelim olması gerekiyordu bu hikayenin ... hikaye sözcüğünün amacı hayal satmak değil aslında , göreceli hususlar olması hasebiyle size bırakıyorum,bundan kaynaklanıyor... o zaman şöyle diyelim ; hikayenin , gerçeğin ya da artık her ne halt ise onun ismi ''edebi olmak için fazla güzelim' olacaktı... neden bu isim ? o da kilit noktalardan biridir ve akış içinde cevabı gelecek sadece sabır istiyorum.özel mesajlara bakmadan ilerleyeceğim bu sefer arkadaşlar,çünkü içinden çıkılamaz bir hal alabildiği oluyor.hem karşıdaki kişi , hem de ben sıkıntıya düşüyoruz.kaldı ki benden ciddi anlamda büyük beklentilere giren arkadaşlar var , oysa ilkini dikkatli bir şekilde okudu iseniz benim böyle bir iddiam zaten mevcut değil.

takip edenlerin az çok tanıyabilmesi için cinlerle ilk iletişimim ve yıllar sonra 2 ismi ile açtım başlığı...

yazdıkça paylaşmak niyetindeyim ve yine talebe göre gelişecek bir süreç olacak... bu kez ergenlere cevap verilmeyecek müsterih olunuz , yine kafasında sorular oluşan arkadaşların sorularına da ukalalık olarak algınlamaması adına hikaye bitince cevap verilecek.

en azından yerini parselleyelim , özelden soran arkadaşlara devdıbının geleceği konusunda ufak bir teminatta bulunalım... bilirsiniz ki ; bir öncekini de yarıda bırakmadım... 1-2 gün içinde kısım kısım atmaya başlarım

saygılar

bu arada ufak meselelere açıklık getireyim

1) gibik saptamalarınız olsa da saygı duyarım , ancak sidik yarışına dönmesin . hadi buna cevap ver deseniz bile bir önceki tecrübeden ötürü cevap vermeyeceğim , sadece samimiyetine inandığım kimselere olabilir . gerçi bu da ucu açık bir kelam oldu , ergenler yazmasın deyince gözden kaçırdığım herkes ben ergen miyim diye sitem etti .

2) sakallı cübbeli bir adam değilim . kel fodul standart altı aksak bir adamım . kısacası benimle sevişmek istemeniz size birşey kazandırmaz . ben kızım sevişelim mi ^-^ yazarak duygularımla oynamayın : )

3) cin - sel sex deneyimi adına beni rahatsız etmeyin . o alemden escort pazarlıyorum sanki aq.muhabbet tellalınız değilim . gidin önce ifritle bir tanışın , çay içmeye falan çıkın sonra karar verirsiniz .

4) yazı dilimin zaman zaman sert ve argo olması ya da kendi çapımdaki mizah anlayışım bazılarını neden rahatsız ediyor anlamak güç . ben bu şekilde yazıyorum ancak hiçbir şahsın kişiliğine, inancına vs lafım olmamıştır... sadece çok küfür ve taciz edenlere cevap veriyordum ondan da vazgeçip bakmayacağım. buranın neresi olduğunu iyi biliyorum arkadaşlar , ancak bu ipinden kurtulmuş gibi sadece ama sadece küfür etmeyi gerektirmiyor bence . bende argo kullanıyorum ama bana göre gerekli yerlerde ve tat vermesi adına...

5) neden buraya yazma gereği hissediyorsun diyenler oldu . bir yere yazacaktım buraya yazdım burda üyeyim çünkü . serkan inci kitabımı basmayacak sakin olun , ya da kimseyi bir yöne çekme kaygım yok . dikkat ettiyseniz kimsenin inancına da müdahale etmedim , ancak anlatacaklarım inançla alakalı şeylerse birkaçı rahatsız olup yanlış düşünecek diye de saptıramam.

ilk hikayeyi okuyanlar için devamı geliyor . ister gerçek , ister sahte olarak algılayın bu mühim değil . umarım hoşça vakit geçirirsiniz ve keyif alarak okursunuz , beni ilgilendiren kısmı bu . sohbet etmek isteyen arkadaşlarımla elbette özel mesaj vasıtası ile konuşabilirim sanırım yanlış anlaşılmalar olmuş , benim tek istediğim görmediğim tanımadığım kimselerin babamın adını bil sana birşeyler anlatacağım demesi . bakım falan yapmıyorum arkadaşlar , ancak dediğim gibi yalnız bir insanım ve sohbetimi paylaşmak benimde hoşuma gider . sadece belirttiğim husus hikaye ile alakalı sorular ve her tür pgibolojik rahatsızlığı cinlenmek sanan arkadaşlarımla alakalı . doktoru telefonla arayıp bende bir kist olacağından şüpheleniyorum demek , ne kadar sonuç getirirse bu işlerde böyledir . ben ise bu işin doktoru değilim , sadece örnek olması babında belirtmek istedim

Kurtulduktan sonra muzaffer ile öğrenci olduğumuz şehre döndük . yine teras muhabbetlerimiz sürmekte idi ve kendisi en yakın , en sağlam arkadaşım olmuştu . birbirimizin sırrına ortak idik ve ikimizinde ilgi alanında olan meseleler üzerinde bilgi ve arzu sahibiydik . muzaffer ile bölümlerimiz farklı olmasına rağmen yurt ortamı sebebi ile akşamları beraber takılırdık . bazen dışarı çıkar , bazen saatlerce terasta sohbet ederdik . bunlar kimi zaman mistik meseleler , kimi zaman gündelik hayata dair şeyler olurdu . o dönem hayatımda daha önce pek tatmadığım bir duyguyu tattım , bir kızdan hoşlanmak . muhtarın kızı ile karıştırmayın bunu , bu çok farklı bir duyguydu aşk gibi diyebilirim . elbette daha önceden de kaza süsü ile memeye değmişliğim , yanaktan öpüşürken milimetrik hesaplarla ağız kenarına kaymışlığım vardı fakat bu ayrı bir olaydı ve başıma ilk kez geliyordu diyebilirim . kadınlarla yaşadığım talihsizliklerin ilk sinyalini bu güleç yüzlü yanak güzelinden aldım desem çok büyük bir yanlışlık yapmış olmam sanırım . o zaman benimde herkes gibi en büyüğe olan talebim mevcuttu , iri göğüsleri de beni cezbetmedi demek riyakarlık olur . gerçi şimdiki tercihimi sorarsanız

uzaktan tebessüm eden sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir küçük memeden daha güzel birşey varsa o ancak ,

uzaktan tebessüm eden sağlıklı, mutlu ve huzurlu iki küçük memedir derim

fizikselden öte tamamen kimyamı bozan bir kızdı bu . ismi aslı . o derece bir tutkuydu ki bana fotokopisi bile yeterdi ,bırak aslı'nı... ömrü boyunca eli ifrit elinden ötesine değmemiş biri için fazla iddialı

sonradan aldığım yorumlar üzerine dünyanın en güzel kızı değildi belki ama gönül kimi severse güzel odur prensibi devredeydi . ne olmuş , nasıl olmuşsa aşık olmuştum .işin kötü tarafı kızın her halinden zengin olduğu belliydi , şu an sizin sosyal dediklerinizden . ben ise okan bayülgen gibi sigarasına asılan arada istem dışı ııı layana ve en basit erkeğe tercih edilebilecek bir yapıdaydım . kadınlara gereğinden fazla değer verdiğim zamanlar olmuştur ve bazen bu değeri gerçekten hak edecek birini tanıdığımda utandığım da doğrudur . size bir aşk romanı yazmıyorum sakin olun sanırım bu biraz iç hesaplaşmalarım olacak ancak paranormal olaylara detaylı giriş evrelerini kapsayacak . sanırım zamanımız bol , bende içimi dökmüş oluyorum . ha aşk dedim de , zaten aşk dediğin karşılıksız olunca güzel bir şey değildir . emin olun saf bir duygu ile sevilmek çoğu kez çok daha değerlidir . vitrinde görüp alamadığın o elbiseye , ayakkabıya sadece bakmak anlık mutluluklar yaşatır sana . parası olan ise anında indirip geçiriverir onu üstüne . o zaman gerçekler tokat gibi patlar suratında , 'ben sana layık değilim' cümleleri arasında 'ulan kimse bana layık değilse ben kimle sevişecem ' diye düşünmeye başladığın dönemler olur . habersizce daldığın erik ağacında 'aha sahibi geliyor nidaları ile apar topar inmeye çalışırken , kafanı gözünü kırarsın çoğu seferinde . işin acı tarafı yarana merhemde yoktur kimse de talip değildir tabipliğine , kafayı gözü bırak kalbinde artık darp izi vardır..

zenginin fakire vermesi pek alışılmış bir durum değildir . ne malını , ne kalbini ne de başka şeylerini . davul bile dengi dengine derler ya , çapıma bakmadan vakitsiz bir sevdaya tutulmuştum . açılamamak en fenasıdır , dilinin ucuna kadar gelir ama kızın etrafında türlü istinat duvarları görürsün yılıp vazgeçersin . birisi ona yakınlaşacak olsa çocuğu gibip öldüresin olmasına rağmen 'aman canım banane ? sevgilim değilim birşeyim değil ! ' triplerine girersin . aslında bunu dilin söyler , gönlünden geçen o adamı duvarlara , gardroplara vura vura gibmektir . tam denk düşmese dahi 'konuşsam tesiri yok , sussam gönül razı değil ' sözünün hangi ruh hali ile sarfedildiğini gayet net anlarsın .

Muzaffer'in bana kıyasla daha sosyal ve girişken olduğu söylenebilirdi . mor giyenin 'muallakyim' , sarı giyenin ' ilişkim var' , mavi giyenin 'belki veririm ama belli de olmaz' , beyaz giyenin 'özgürüm kır kemiklerimi yiğidim' modunda takıldığı , günümüzün ergen partilerine benzemese de , bizim de ufak çaplı eğlencelerimiz vardı . gerçi ben pek sevmezdim hatta hiç sevmezdim . muzaffer ise dilediğinde kafası üstünde döner , dilediğinde kasap havasına bağlayabilirdi . sıkılgan bir adamdı ama bu konularda rahattı . işte bu dönemlerde o partilere gider ben ise adi ısıtıcımdan çıkan bulanık suya poşet çayımı bandırır , bu kızı düşünürdüm .

olmayacağını bile bile kafamdaki ihtimalleri yoklardım . good luck chuck filmini izledi iseniz ben aynen oyum . tek farkımız o cidden yakışıklı , ben yolda görseniz gardaşım diyeceğiniz sıradan bir adamım , ama bahtımız benzer . çok kez bu filmden telif alıp alamayacağımı muhasebe ederken yakaladım kendimi . herifler birebir beni anlatmışlar gibi geldi , elime dokunan evlendi , küsler barıştı , bitirmiş olanlar pişman oldu , kararsız olanlar 'evet ,evet, evet' diye bağırdı . ben ise birini sevmekten korkar hale geldim zamanla. her neyse ihtimallerimi yokluyordum , o zamanlar saf bir delikanlısın ya kafamdan bu kıza denk bir bütçe çıkarıyorum . züğürtlük garip bir şeydir arkadaşlar , henüz açılamadan onun sevip sevmemesi 2.planda geliyorsa ve ilişkinizde ilk iş olarak beyaz eşya fiyatlarını araştırmaya başlıyorsanız aramıza hoşgeldiniz . zenginlere saygım elbette var ama zengin binlerine asla . hele hele sert çocuğu oynayan zengin binlerine saygıyı bırakın tahammülüm bile yok , o bebe pudrası ile hassaslaşmış zütüne odaklanıp 'ona kim olduğunu göster seni zenci' diye kendimi motive ettiğim zamanlar olmadı değil . sokak güzeldir , sokak samimidir , orta halli adam güzeldir , köprü altındaki varoştan sor sen hayatı . hayatın altın tepside sunulduğu binlere kanım hiç ısınmadı benim .

yine bir akşam muzaffer bu eğlence ya da parti artık adı her ne taksa onlardan birindeydi ve bende boş bakkal taşak tartar misali umutlarımı tartıyordum , olasılık terazisinde genellikle sıfıra yakınsıyordu . bilmiyorum henüz hakkında birşeyler bilmeme rağmen onunla beni yanyana koyunca güzel ile vasıfsız isimli şahane bir tablo çıkıyordu ortaya . sanırım en güzel bu tanım uyardı 'güzel ile vasıfsız ' . pilavın yanındaki ekmek kadar lüzumsuz hissettiğim zamanlarda , kısacası kendi dengim görmüyordum . muzaffer pistten çocukları çekip çılgınca eğlenmiş olacaktı gayet neşeli tavırlar ile terasta belirdi , saçma hülyalarımı böldü biricik dostum

- biraz insan içine karışsana , korkma gökyüzü bir yere kaçmıyor

- farkında olmadan sen bile kaçıyorsun ya muzaffer

sitemdi belki , yalnızlığı bölüşmekten sıkılmış olabilirdi . bir kelebek gibi kırlarda dansetmek , bir ayı gibi kerkinerek çiftleşmek muzafferin'de hakkıydı . belki bende biraz hareketli bir adam olabilseydim ilk defa yalnızlık ve melankoliden öte paylaşıma değer şeyler sunacaktım ona .

birgün karar verdim , tuhaf beklentilerim varsa harekete geçmem gerekiyordu . neticede bu kız janjanlı kağıtlar içinde al bakalım skortak efendi bunu yaradan gönderdi deyip düşmeyecekti . hem belki bir çay içerdik , görüşme odasına giderdik , yıldırım abiden yorum alırdık , eski sevgilisi telefon ile falan bağlanırdı . yok o zaman öyle şeyler yoktu ece erkenin klip 98 falan sunduğu zamanları anımsayanlar bilir . dedim ya bir şekilde harekete geçmek gerekliydi , neticede yıpranmak paslanmaktan iyidir .

bu düşünceler içinde bende gideyim bu seferlik dedim . mesele gidip ,gitmemek değil istersen elbette gidersin ama eğlence anlayışı farklı . gittim oturdum tepinip duran karıları , düğün salonlarında en arkada oturup leblebi çekirdek didikleyen adam modunda izliyordum , kola içiyordum ... kola bence çağın buluşudur bu arada . bir anda gözüme ilişti , ucuz bir hali vardı . istediği kadar ucuz olsun etiket pahalı ise topluma göre mal çok iyidir kanaati vardır ya , pek önemsemedim ucuzluğunu . öyle tanışacak kadar iddialı bir herifte olmadığım için en azından kimdir nedir öğrenme gayretine düştüm . öğrendim de . içimde kelebekler uçuşuyordu ona her baktığımda , belki de midemi bozmuştum bilemiyorum . bir çekim olduğu aşikardı , yıllar geçse de arada sırada 'isyeeeannn ' a bağlamam bunun ispatı değil mi ?

muzaffer ile meseleyi uzun uzadıya konuştum . muzaffer kızı tanıyan arkadaşları olduğundan , eğer mümkün olursa bir yoklayacağından bahsetti . kısacası kendi göbeğini kendi kesecek kalibrede bir adam değildim o zamanlar . az biraz utangaç , memeyi kutsayan ( bak bu arada hala çok severim ) bir adamdım . olası bir beraberlik benim adıma çok şey demekti , ciddi anlamda ilk olacaktı . hani çocukken yediğin naneleri saymazsan , kaza ile yoklamaları ya da seviyorum dediğinde ağlayan küçük kızları falan bu ilk olacaktı . acaba nasıl olacaktı . olur muydu ? hiç sanmazdım fakat bir akşam muzaffer sırıtarak geldi . tamamdır kız seninle görüşecekmiş.

muzaffer'in araya soktuğu kişi üç beş lafla tav etmiş sanırım , bana kadar düştü ise garibimin ne defosu var diye düşündüm . o zaman da aynıydı , bu zamanda . ben sevgililer gününde hediye edilen 'seni seviyorum' diye hönküren ayıcıklar gibiyim . seni seviyorum lafının benden çıkmasının pek bir kıymeti yoktur kısaca , kısa süreli bir avutucu olabilirim . bazen ağlama duvarı , bazen hoca ama benden cidden sevgili olmaz... ayy ben gülerim deki adam gibi .

kızla buluşmam gerekiyordu ama içimde türlü tedirginlikler vardı , hafif paranoya diyelim . ya kız buluşmayı zorla kabul ettiyse gibi garip düşünceler . velhasıl ilkin telefonla konuştuk , he şu ahizeli olanlarla . uzunca bir süre kızın karşısına çıkamadım , sürekli telefonlara para bayıyoruz . seni seviyorum diye mesaj atmak , soru işareti yollamak . siz çok şanslısınız aq , onun için hepsi kıymetsiz geliyor size . ha işte zengin bini gibisiniz çoğunuz zengin olmasa da . çünkü her istediğiniz için parmağınızı şıklatmanız yeterli . 10 saniye de seni seviyorum yazıp yollayabilirsiniz mesela , peki sabit bir telefondan arama beklemek nasıldır tattınız mı ? tatsa idiniz o sesin kıymetini anlar ve sevmek denilen haltın müptelası olurdunuz beyler , bayanlar ... çabucak tüketilince herşey böyle olur . ilk gün mesaj ikinci gün eline üçüncü gün beline dördüncü gün diline diye gidersen yapacak bir tak kalmaz ve sıkılırsın . şeker gibi kokan kızlar var şimdi ama içleri çürümüş çoğunun . bizim zamanımızda hacı şakir beyaz sabun kokarlardı ama iştahlılardı

bu kısımları anlatmam gerekiyor zira sonraları ile derinden bağlantılı ve tetikleyici kısımlardır . talep durumuna göre devam edilecek .

kızla olan ilk buluşmamda bir hayli etkilenmiştim . ben stres altında saçmalayan bir adamım , karşımda bir put oturunca olabilecekleri tahmin etmek sanırım sizin açınızdan da zor değildi . o an kalkıp orayı terketmek istiyorsun ama allahtan yüz ifaden tüm bunları saklayabilecek olgunluğa sahip . insanlar genellikle kasarlar , en sevmediğim insan tiplerindendir . sohbete tutunuldu bir ucundan anne baba kardeşler iş güç hayat okul memleket şu bu derken allahtan muhabbete giriş yapıldı . güldürebiliyordum bu beni rahatlatabilen bir olaydı . tabi tutukluk ister istemez olan birşey . herneyse kafanızda birebir olmasa da az çok tutumlar canlanabilmiştir umarım . zengindi ama zenginliğini saklayan bir hali vardı , genelde tüm kadınlar güce ve paraya taparlar . her ne kadar önemi yok deseler bile bu doğalarında olan birşeydir . siz siz olun bu palavralara kanmayın , hele sıradan bir kadına hiç kanmayın . kimseye nasihat verecek konumda değilim ancak yaşadıklarımdan özetle bunları çıkarabilirim ve belki bir tavsiye olarak genç arkadaşların aklında kalabilir . olduğunuz gibi olun , hatta daha aşağı gösterin kendinizi , bu şekilde var olanlar artılarınız olarak görünecektir .

zaman içinde iyiden iyiye kendimi kaptırdığımı hissettim ona klagib sevgi sözcüklerinin dışında sıfatlar , tanımlar bulma ihtiyacı duydum . her verdiğim sıfat ona yüklediğim yeni bir anlamdı . ilişkinin rehaveti ile dostum muzaffer'i boşladığımı hissettim . erkeklerde olan ahmakça bir tutum , sevdiğin kişi seni hiç bırakmayacak sanıp aşkın sarhoşluğu ile dünya yansa umrumda değil triplerine giriyorsun . aramıza üçüncü bir şahsın girmesi her ne kadar ilişki boyutumuz farklı da olsa bir uyumsuzluğa neden oluyordu . en boş vakitlerimin çok azını bile muzaffer'e ayırabilecekken , ( ki bu insan sayesinde dertlerimden nispeten kurtulmuştum ) en boşunda boşunu kızı düşünerek geçiriyordum . metafizik öğelerden sıyrılmıştım , hayat toz pembeydi . çok kaptırmamam konusunda tüm uyarıları kulak ardı ederek dikine gidiyordum . karşılık geldikçe daha bir farklı hissediyorsun , ölmekten falan bile korkmuyorsun garip bir histi . tek korkun 'kaybedebilme ihtimali ' bunu da pek düşünmemeye çalışıyorsun , netice de herkes birgün kaybeder diyorsun kendine . en sonunda birgün ölüm ayıracak zaten . hayatın tadını çıkarmak gerekli diye düşünüyorsun . unuttuğum husus ise müjganın işlemden sonra sana söyledikleri . kendini o kadar şartlandırıyorsun ki , belki müjgan bile öylesine demiştir hem herşeyi allah bilebilir sadece diye düşünüyorsun . kısacası tüm olumsuzlukları bir kenara atıyorsun , bazen inananarak bazen zorlayarak ve kendini kandırarak

zaman içinde kızla aslında çok farklı kimseler olduğumuzun farkına vardık , o kadar çok seviyordum ki sürekli düzelebileceğini düşünüyordum . hali tavrı sınırlandırılamaz bir noktaya kayıyordu . kontrol edemiyordum , inatlaşmalar başladı bu bahsettiğim süreç uzundur tahminen 2 seneyi aşkın . bir yanın bu işin olmayacağını söylerken , diğer yanın sonunu görmeyi arzuluyor . gitmek çok zordur , hemde çok zor . bazen gitmek ölüm gibi gelir ancak onda yaşam vardır , işin içindeki kimse ise hedefine o kadar şartlanmıştır ki gözlerini kapamıştır . sonra güm diye duvara toslar , hayal kırıklıkları içine batar

işte bu bir dargın bir barışık dönemde , aklıma lanet olasıca yöntemlerden yardım alma fikri yerleşti... evet tahmin ettiğiniz varlıklardan . insanoğlu cidden aptaldır . çaresizlik , ellerinin arasından kayıp gittiğini seyretmek adama her türlü haltı yaptırır

bir gün önce sen beni 'bo-ğu-yor-sun ' diyen kız , ertesi gün sensiz yapamam moduna geçiyordu . müthiş bir dengesizlik seziyordum . dedim ya acayip bir çaresizlik . onu bırakırsam bir daha nefes alamam gibi geliyordu , ancak sürekli kırılıyordum . düzelir diye umut etmek sadece kendimi kandırmaktan ibaretti . evet , o dışardan cezbeden güzelliği , şirinliği beni çekmişti ama ruhaniyeti bende ters etkiler yaratıyordu . verdiğim tüm sıfatların yerle bir olduğunu gördüğüm bu dönemlerde tek yol onu kendime bağlamaktı. bunu çok denedim , doğal yollarla yapmayı ancak en sonunda kesin kararımı aldım . büyü yapacaktım

muzaffer'den bu konuyu üstü kapalı bir şekilde anlatıp , fikir istedim . tam bir salak gibi davranıyordum , çocuğu bile bunun kadere müdahale olmadığına ikna etmeye çalışıyordum .

o beni seviyor ama aklı karışık . benden ayrılamıyor ve dahası ben onsuz yaşayamam

türünden cümleler kuruyordum , tek beklediğim ise muzaffer'in 2 dudağı arasından 'haklısın' keldıbının çıkmasıydı . muzaffer çok dindar bir insan değildi ancak objektifti . bunları yapmak istiyorsam kısmen becerebileceğimi ancak eski halime geri dönme ihtimalim olduğundan bahsetti . müjganın belirttiği 'ciddi ilişkin olamayacak ' minvalindeki lafları sorguladık . acaba bu ciddi ilişkiyi sağlamak adına büyü yapılabilir miydi ?

müjganın kastettiği doğal yollardan mıydı ? neticede benim bu fırsatımı alanlar farklı alemdeki yaratıklardı . büyü de bu alemden başka yaratıkların şerlileri ile yapılırdı . erumi ve sakil'i kaybetme ihtimalim vardı . o günden beridir hiç uğramamışlardı , zira bu tip işlerden oldukça uzaktım ve uğramalarını gerektiren bir meselede yoktu