1. 1.
    +2
    (ben rusuhi ve meryem oğlu düşlerin ressamı olarak bu iki güzeller güzeli
    Varlıktan dünyaya geldim. beşer hayata dair yaşlanmayan bir aşkın
    Anlatıldığı bu şarkının ışıgından geçip cümbüş ü alemin ebediyetine doğru
    Yol alıyorum şimdi suretlerimle birlikte)
    ···
  2. 2.
    +2
    (taçlandırılmış bir ömrün yapraklarını düşürüyoruz toprağa tutunmuş dallarından
    Yağmurun gıdıklayan serinliğiyle değişiyoruz ikimizde kurak kuytularında sabahlarken
    Son perdeden düşüyor gölgesiz gölgeler yeni bir hayatın daha başlangıcına
    Güneş entarimizi bir kuşanıp bir çıkartıyoruz yok olan zamanın adlandırılmamış kutularında uyurken
    Bir elimde terazi diğer elimde ecel dünya için başlatıyoruz
    Bu meçhul tarihin son yolculuğunu kader masasında bağdaş kurup otururken... )

    Sonsuz şarkılar verdik bilinmez alemlere hiç farkına varmadılar
    Sözcüklerle boğuşurken ummansı bir silkilişti benimkisi
    Kıyametin resmini çizdim kara kaplı defterlere harfler kayar gider ve hüzünler yaprağına olunmadık şeyler olur
    Ve kaderci başımın üstünde fıtrat yolu hazin bir sayfadır akmaktadır ömür mahşerdeki resitale
    Dünya kazan sevda kepçe ölmek gibisi yok varlıktan geçince
    Hayat yalan ahiret iğne varmak gibisi yok yokluktan gelince
    ···
  3. 3.
    +2
    (huzurlu bir keyif çatıyorum gölgelerimle birlikte iki kelebek konuyor yanaklarımdaki ay ışıgının üzerine
    Biri yaşam diğeri ölüm kelebeği uyanıyorum gerçeğin dışındaki bir beşiğin ipeksi örtüsünde serpiştirilmiş
    Mutluluk repliklerini gülücükler atarak izlerken uyanıyorum tıpkı gökyüzünün yaramaz güneşi gibi)
    ···
  4. 4.
    +2
    Bu şehirde ne ben nede sen çocuklar gibi oynayamayız mutluluk sahnesinde bulunup yaşlanırken
    Girdap gibi içine çeker bizi şu kadınsı deniz oyun orda canlar eskitiriz dünyayı arşınlarken
    Dünya kazan sevda kepçe ölmek gibisi yok varlıktan geçince
    Hayat yalan ahiret iğne varmak gibisi yok yokluktan gelince
    ···
  5. 5.
    +2
    (Akıyor bu kez okyanuslar halinde çile uykularında yol alan el değmemiş matemsi gözyaşlarım)

    Acı destek diledim paylaştım son lokmamı geride kalan son bir nefesti dinledim o ilk şarkıyı
    Ruhu aşkın beden halidir dedim kimseye dinletemedim arzın merkezine seyahat ettim bütün insanlık kanatlandı

    (Biz gizdeki izi sürüyoruz gizi bizdeki kıyamete zütürecek olana ulaşmak için)
    ···
  6. 6.
    +2
    Senaryomu sonuna ekledim alın yazımı kalemimin ucu ah tükendi çektim kılımdan kılıcımı
    Destan yazdım hep söylenceler ışığında yaktım kandiller saçan başımdaki gümüş çanaktan
    Dünya kazan sevda kepçe ölmek gibisi yok varlıktan geçince
    Hayat yalan ahiret iğne varmak gibisi yok yokluktan gelince
    ···
  7. 7.
    +2
    (taçlandırılmış bir ömrün yapraklarını düşürüyorlar toprağa tutunmuş dallarından
    Yağmurun gıdıklayan serinliğiyle onlarda değişiyorlar kurak kuytularında sabahlarken
    Son perdeden düşüyor yine gölgesiz gölgeler yeni bir hayatın daha başlangıcına tutunarak
    Bizden aldıkları güneş entarilerini onlarda bir kuşanıp bir çıkartıyorlar geri gelmiş ve yenilenmiş
    Zamanın adlandırılmamış kutularında uyurken
    Bir ellerinde terazi diğer ellerinde ecel ahiret için başlatıyorlar bizim gibi
    Bu meçhul tarihin son yolculuğunu kader masalarında bağdaş kurup otururlarken... )

    Neredeydi gönlüm yar olmaktan yana yana yana yaktım makber ocağını aşka ulaşmak için
    Zalimin sözündeydi ihanet güzel rüyalarıma kendi kendime sordum son soruyu gökkubeye yükselmek için
    Devran döndü gecenin bitiminde yıldız kolyeleri yaptım seraptaki güzelliğe
    Sema yatağımda rengarenk uykular tattım perilerin gölgesinde el üstünde taşındım
    Dünya kazan sevda kepçe ölmek gibisi yok varlıktan geçince
    Hayat yalan ahiret iğne varmak gibisi yok yokluktan gelince
    ···
  8. 8.
    +2
    Düşman kalır hep siyahla beyaz beyazın çilesi çoktur hakikatten yana
    Aşk denizine acının demirini attım kokladım gene toz rüzgarları kalbimi kollarına bağladım
    Dünya kazan sevda kepçe ölmek gibisi yok varlıktan geçince
    Hayat yalan ahiret iğne varmak gibisi yok yokluktan gelince

    (Herşey bir cümbüş ü alemmiş ve herşey bir cümbüş ü alem tufanı içinde gidip gelen uyanışlar serüveniymiş)

    Akıyor son kez kainat selleri halinde diriliş uykularına geçen
    El değmemiş matemsi ve rüzgar kokulu gözyaşlarımız
    Güller bahçesindeki o ebedi ve ezeli düş duvarını
    Dünya kazan sevda kepçe ölmek gibisi yok varlıktan geçince
    Hayat yalan ahiret iğne varmak gibisi yok yokluktan gelince

    (ben bendeki sendeki, bizdeki, gizdeki ve onlardaki izi sürüyorum
    Ölümü kurtuluş anına ulaştırmak ve hak kitabını gönül defterine yazdırmak için)
    ···
  9. 9.
    +2
    Turnam uçar sıla ovalarında yar aşkından geçerim gönüllere örtünürken
    Mevlam beni sende kilitledi ruhuma yuman kattın acıya idam olurken
    Dünya kazan sevda kepçe ölmek gibisi yok varlıktan geçince
    Hayat yalan ahiret iğne varmak gibisi yok yokluktan gelince

    Şaşkın bakar turnam olanlara aşktan aşka girerim gönüller penceresinde
    Mevlam seni bana mühürledi ruhuna kapı açtım acıyı öpüp kucaklarken
    Dünya kazan sevda kepçe ölmek gibisi yok varlıktan geçince
    Hayat yalan ahiret iğne varmak gibisi yok yokluktan gelince

    (aynalar hüzün duvarını çoktan yıkmışlar kendi vücutlarında ve ağlayan bebekler var hala dışarda
    Dışarda siz dışarda perde kulaklarında müjdeci bir fısıltı fısıltı fısıltı gelip geçmektedir
    Bizlere görünen şu muhteşem renkli kader)

    Kaybolur turnam derin uykularda aşk ateşe döner gönüllerde konaklarken
    Mevlam bizi sevgili kul eyledi ruhlar alemine çıktık acıda yanıp tutuşurken
    Dünya kazan sevda kepçe ölmek gibisi yok varlıktan geçince
    Hayat yalan ahiret iğne varmak gibisi yok yokluktan gelince

    Deli bir aşığım ben seyrederim şu alemi divana uğrar yolum gönül saraylarında
    Mevlam turnamı görünmez eyledi alemler sofrasına oturdum seni kaderime yazarken
    Dünya kazan sevda kepçe ölmek gibisi yok varlıktan geçince
    ···
  10. 10.
    +2
    beni gönüller deryasında dinleyin bütün kapılar oraya doğru açılacak ve şu beşer alemin yedi kat gölgesi
    Cümbüş olup sarıcak ruhunuzun kirletilmiş tualini beni kıyametten önce farkedin çünkü ben sizler için
    Örtünüyorum bu karanlık gezegenin zalim örtüsünü gözlerimi bataklıklara kapatarak çünkü ben şu kainatın son deli dahisiyim)

    (elim yazar ben söylerim ebedi aşk için gönlümü cümbüş eylerim sözde patlar gülün tomurcuğu
    Toprağa düşer göz defterlerim üzüm salkımları gibi uykularım uykunun içinden taşmaktayım)

    (misketlerim yuvarlanıyor yokuş aşşağı kekik kokulu bir tepenin üstünden dünya küçücük moleküllere ayrılmış
    Zıplayıp gidiyor destansı ve büyülü bir özgürlükle günahsız kimliğine)

    (ey kör bakanlar yaradılışın getirdiği mutlak güce tevekkül edin ve ebedi aşkın ahirete uzanacak olan yollarında
    Dimdik ilerleyin ışık kalbin aynasına yazacak cennetin kutsal rakdıbını ve mevlam buyur edecek tek bir rengin etrafında
    Kardeşçe ve sınırsız bir sevgi seliyle toplanıp avuç açacak olanları dahi bir gezginim ben zülcelalin aşkına yağıyorum
    Gönül bahçenize gözlerimden akan ahiret yağmurlarıyla ve ben gizlerdeki izi sürüyorum sizleri bendeki kıyamete
    zütürecek olana ulaşmak ve onu saçlarımdan sarkan tül yapraklarına asıp doğacak olan güneşe yüzümü dönmek için ve
    Son kez söylüyorum konuklarımla birlikte veda öncesi ateş gibi çoğalıp büyüyen şu cümbüş-ü alemi)
    ···
  11. 11.
    +2
    (Sen bendeki izi sürüyorsun, beni sendeki kıyamete zütürecek olana ulaşmak için)

    serüvenci bir beşer kahramanım ben hiç yorulmadan biçerim başakları tarlalarda
    Topladım nimetler için şükrederim cemâle aşk hırkasını giydiririm yolu sevgiden geçenlere
    Dünya kazan sevda kepçe ölmek gibisi yok varlıktan geçince
    Hayat yalan ahiret iğne varmak gibisi yok yokluktan gelince
    ···
  12. 12.
    +2
    Vurgun yedi gözlerim yazılmamış dizelerde
    Sel gibi taştım hüzünlerden önüne nice sırlar serdim
    Sürgündeki ağaç kuzgundum ben uykularımda yaşadım bu savaşı
    Yapışkan bir hüzündü kalbimde büyüttüğüm dökülüyordu çatallı yollarıma
    Dünya kazan sevda kepçe ölmek gibisi yok varlıktan geçince
    Hayat yalan ahiret iğne varmak gibisi yok yokluktan gelince

    (Akıyor yine damlalar halinde serap göllerine taşınmış olan el değmemiş matemsi gözyaşlarım)

    izlenmemiş filmlerin oyuncusuydun bütün zamanlara
    Kölesi olduğum acılarda öterdi gelecekteki kanarya
    Aşıklar makdıbına mürekkepler akıttım
    Salına salına geldin yanıma akıbetimden kaçarken
    Dünya kazan sevda kepçe ölmek gibisi yok varlıktan geçince
    Hayat yalan ahiret iğne varmak gibisi yok yokluktan gelince
    ···
  13. 13.
    +2
    (gölgeler geçiyor ayak izlerimin üzerinden onu bana getiren, beni sana zütüren,
    Seni ötekine sürükleyen, ötekini bir sonrakine, bir sonrakini bir sonrakine,
    Bir sonrakini tekrar ona ve ordan görünmeyendeki hükümdara eriştiren)
    ···
  14. 14.
    +2
    (taçlandırılmış bir ömrün yapraklarını düşürüyorum toprağa tutulmuş dallarından
    Yağmurun gıdıklayan serinliğiyle değişiyorum kurak kuytularımda sabahlarken
    Son perdeden düşüyor gölgeler yeni bir hayatın başlangıcına
    Güneş entarimi kuşanıyorum boşalan zamanın doldurulmamış kutularında yürürken
    Bir elimde terazi diğer elimde ecel senin için başlatıyorum
    Bu meçhul tarihin son yolculuğunu... )
    ···
  15. 15.
    +2
    Geçip gider zaman aşk bahçemizde sevgi yoluna girerim sende çözülürken
    Güneş beni aya kilitledi ruhuma sahne koydum geçmişe yol alırken
    Dünya kazan sevda kepçe ölmek gibisi yok varlıktan geçince
    Hayat yalan ahiret iğne varmak gibisi yok yokluktan gelince
    ···
  16. 16.
    +2
    Yağmurlu zaman yar olup düşümüze sevgiden sevgiye açarım sen perdelerimi
    Güneş seni ayda mühürledi ruhuna ışık tuttum geçmişi güllere karşılarken
    Dünya kazan sevda kepçe ölmek gibisi yok varlıktan geçince
    Hayat yalan ahiret iğne varmak gibisi yok yokluktan gelince
    ···
  17. 17.
    +2
    Yorulur zaman kızgın çöl kuyularında sevgi ezele doğar seni yudumlarken
    Güneş bizi gülen acı eyledi ruhlar adına eridi geçmişin mumları yanarken
    Dünya kazan sevda kepçe ölmek gibisi yok varlıktan geçince
    Hayat yalan ahiret iğne varmak gibisi yok yokluktan gelince
    ···
  18. 18.
    +2
    (Akıyor damlalar halinde nur çöllerine yerleşmiş aşkın el değmemiş matemsi gözyaşları)

    Dertli bir göçerim ben gezerim kurak çayırlarda cennete bakar gözüm senden uzaklaşırken
    Güneş zamanı kuşatılmaz eyledi canlar topragına uzandım seni dilime örerken
    Dünya kazan sevda kepçe ölmek gibisi yok varlıktan geçince
    Hayat yalan ahiret iğne varmak gibisi yok yokluktan gelince
    ···
  19. 19.
    +2
    (Ben sendeki izi sürüyorum, seni bendeki kıyamete zütürecek olana ulaşmak için)

    And olsun şölenim dilimdeki tevekküle and ettim ben bana verilenleri gönüller atölyesinde
    Şahidim oldu gölgelerim dışımdaki karanlığa kervan yürür durur içimde büyüyen aydınlığa
    Dünya kazan sevda kepçe ölmek gibisi yok varlıktan geçince
    Hayat yalan ahiret iğne varmak gibisi yok yokluktan gelince
    ···
  20. 20.
    +2
    (taçlandırılmış bir ömrün yapraklarını düşürüyorum yine toprağa tutulmuş dallarından
    Yağmurun gıdıklayan serinliğiyle sende değişiyorsun kurak kuytularında sabahlarken
    Son perdeden düşüyor gölgesiz gölgeler yeni bir hayatın başlangıcına
    Güneş entarimi çıkartıyorum doldurulan zamanın boşaltılmış kutularında koşarken
    Bir elimde terazi diğer elimde ecel bu kez sen benim için başlatıyorsun
    Bu meçhul tarihin son yolculuğunu kader masasında bağdaş kurup otururken... )
    ···