1. 126.
    0
    Federico Fellini
    italyan sinemasının ünlü senaristlerinden ve yönetmenlerinden olan Federico Fellini, hayatı boyunca 27 film yönetmiş, 7 kere Oscar'a aday olmasına karşın sadece 3 kere ödülü almıştır. Oscar Ödülü'nün yanısıra Cannes, Moskova, Venedik Film Festivalleri'nde birçok ödül kazanmıştır.

    Federico Fellini, 20 Ocak1920'de daha sonra filmlerinde sıkça kullanacağı Rimini'de doğdu. Çocukluğu ve gençliğinin büyük bir bölümü burada geçti. 2. Dünya Savaşı'ndan önce sessiz bir sahil kasabası olan Rimini, savaşın ardından bombardımanların ağır yıkımı altında kalmış ve harap bir duruma gelmişti. Savaştan sonra birçok yönetmen şehri filmlerinde mekan olarak kullandı ancak sadece Fellini filmlerinde mekana mecazi bir anlam yükleyerek kullandı.

    Çocukluğunda resme ilgi duymuştu. Din okullarında okuduğu dönem öğrencilik hayatının en zor dönemleriydi. Daha sonraki yıllarda sanatını da en çok etkileyen olgulardan biri olan sirkler, palyaçolar ve çadır tiyatroları çocukluk yıllarının tutkularıydı. Gençliği italya'da faşizmin en yüksek olduğu zamana rastlamıştı. Birçok meslekle uğraştı. Bunlar arasında polislik, gazetecilik ve çizgi roman ressamlığı da vardı.

    Film yönetmenliğinin yanı sıra radyo şovları ve ünlü aktör Aldo Fabrizi için mini skeçler de yazıyordu. Arada karikatür niteliğinde karakalem çizimler de yapmaktaydı. Her ne kadar yönetmenliği ile üne kavuşsa da tanınmasını sağlayan ilk çalışması bir film afişiydi. Mussolini'nin faşist rejimi sırasında avangard tarzını açık bir dille ortaya koyabiliryordu. ilk senaryolarını Alleanza Cinematografica Italiana'da bulunduğu sürede yazmıştı. Bu şirkette çalışırken Roberto Rossellini ve Ingrid Bergman ile tanıştı. Daha sonra birçok Rossellini filminin senaryosunu yazdı. 1944 yılında Mussolini'nin düşüşünden sonra Roma'da çizimlerini satmak için bir dükkan açtı. Dükkanın adı "The Funny Face Shop" idi. ilham aldığı kaynak olarak hep Goethe'yi gösterirdi. 1943 yılında oyuncu Giulietta Masina ile evlendi. Aynı oyuncu ile filmlerinde de çalıştı. Ama en çok tercih ettiği oyuncular arasında Marcello Mastroianni, Alberto Sordi ve Anita Ekberg bulunuyordu.

    1950 yılına gelindiğinde ilk filmi "Luci Del Varieta"yı Alberto Lattuada ile birlikte yönetti. Filmin senaryosu kendine aitti. Ardından tek başına çektiği "Lo Sceicco Bianco"(1952) geldi. Başrolünde Alberto Sordi ve Brunella Bovo'nun yer aldığı filmin senaryosunu ünlü yönetmen Michelangelo Antonioni ile beraber yazmıştı. Bu film ile tarzını ortaya koyan Fellini, çekimler sırasında daha sonra filmlerinin müziklerini yapacak Nino Rota ile tanıştı. Bu ikisinin de kariyeri için bir dönüm noktasıydı.

    Bu filmin ardından "La Strada"(1954), "Il Bidone"(1955) ve "Le Notti di Cabiria"(1957) geldi. 1960 yılına gelindiğinde en çok yankı uyandıran filmi "La Dolce Vita"yı çekti. Başrollerinde Marcello Mastroianni ve Anita Ekberg'in yeraldığı filmde, genç bir gazetecinin zengin ve sosyetik insanlar arasında yaşadıkları anlatılmaktaydı. Yozlaşan sosyeteye ve entellektüel çevreye göndermeler içeren film ile dikkatleri üstüne topladı. Oscar'a 4 dalda aday olan film, tek bir ödül alabildi.

    Ardından 1963 yılında "8½", 1969'da "Satyricon", 1972'de "Roma" ve 1973 yılında "Amarcord" geldi. "8½"da bir yönetmenin iç ve dış dünyasını harmanlayıp onun hayatına dair bir hikaye anlattı. "Satyricon" adlı filminde Roma imparatorluğu'nun çöküş dönemine farklı bir açıdan yaklaştı. "Amarcord"da ise mizaha ağırlık vererek kendi çocukluğunu resmetti. Ardarda gelen bu başarılı filmler bir anda Fellini'nin ustalar arasına girmesine neden oldu.

    Filmlerinin bir bütünün parçaları olduğunu söylüyordu ve bu bütün birleştirilince kendi hayatı ortaya çıkıyordu. Işık, mekan, insanlardan oluşan kusursuz dünyalar yaratma çabasında olduğunu belirtmiştir. Her ne kadar yeni gerçekçilik akımının içinde yer alsada daha sonra fantezi dünyaları ile ilgili filmler yapmayı tercih etmiştir. Filmleri üzerinde detaylı çalışmayı seven Fellini, filmin her aşamasını kendi yönetiyordu. Eğitim hayatı pek de iyi geçmemiş, liseyi "Amarcord" adlı filminin çekimleri sırasında dışarıdan bitirmişti.

    1993 yılında Oscar Onur Ödülü'nü aldıktan kısa bir süre sonra 31 Ekim1993'de kalp krizi sonucu hayata veda etti.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 127.
    +1
    AM GÖT MEME am züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt memeam züt meme
    ···
  3. 128.
    0
    ···
  4. 129.
    0
    ···
  5. 130.
    0
    http://www.incicaps.com/images/buyuksir.jpg
    ···
  6. 131.
    0
    ···
  7. 132.
    0
    ···
  8. 133.
    0
    ···
  9. 134.
    0
    ···
  10. 135.
    0
    ···
  11. 136.
    +1
    ···
  12. 137.
    0
    ···
  13. 138.
    +1
    giberler böyle oyunu hocu
    ···
  14. 139.
    0
    ···
  15. 140.
    0
    ···
  16. 141.
    +1
    ···
  17. 142.
    0
    ···
  18. 143.
    +1
    Ingmar Bergman, (d. 14 Temmuz 1918 - ö. 30 Temmuz 2007) isveçli oyun yazarı ve film yönetmeni.

    Bir Protestan papazının oğlu olarak 1918'de isveç Uppsala'da doğmuştur. Çok sayıda evlilik yapmıştır. Bunların sonuncusu, kült oyuncusu Liv Ullmann’dır. Diğer kült oyuncusu ise Max von Sydow'dur. 30 Temmuz 2007'de sabahın erken saatlerinde isveç'te Farö adasındaki evinde 89 yaşında ölmüştür[1]. Kızı Eva Bergman tarafından uykusunda öldüğü açıklanmıştır. Bergman 2005 yılında Time dergisi tarafından dünyanın yaşayan en büyük yönetmeni olarak nitelendirilmiştir[2]. 9 defa en iyi yönetmen Oscar’ına aday gösterilen Bergman’ın eserleri, 1960, 1961 ve 1983 yıllarında en iyi yabancı film Oscar’ı ödülünün sahibi oldu[2].

    Birçok filminde karakterleri, sanat çevreleri içine yerleştirmiştir. Kadınlardan yanadır. Filmlerinde tavrını daima kadınlardan yana koyar. Mizahi ve eğlenceli filmler de yapmıştır.

    Papazlar, bir 'sorunsal' olarak dahil edilir filme. Aşkımızın Üstüne Yağmur Yağıyordu, Yedinci Mühür ve Cehennemi Karanlıkta Müzik filmlerinde açıkça iticidirler. Bir Aşk Dersi ile Bir Yaz Gecesi Gülümsemeleri'nde mizahi bir dille hicvedilirler.
    Konu başlıkları
    [gizle]

    * 1 Genel teması
    * 2 Avrupa'da tanınması
    * 3 Filmografi
    o 3.1 1. Dönem
    o 3.2 2. Dönem
    o 3.3 3. Dönem
    o 3.4 4. Dönem
    o 3.5 Dinlenme: Ara Dönem
    o 3.6 5. Dönem
    o 3.7 Diğerleri
    * 4 Notlar

    Genel teması [değiştir]

    Genel olarak gerçek dünyadan ve toplumsal sorunlardan uzak, melankolik ve kapalı bir sinema yapmakla eleştirilir.
    Avrupa'da tanınması [değiştir]

    1956 Cannes Film Festivali’nde gösterilen Bir Yaz Gecesi Gülümsemeleri, tam bir olay yarattı. Jüri, çok iyi diğer filmlerin de varlığı nedeniyle, bu filme özgü bir ‘ödül yaratmak’ (Şiirsel Hiciv Ödülü) zorunda kaldı. Böylece Bergman, bu 18. filmiyle birlikte bir anda keşfedildi. Bergman’ın bütün filmleri, Avrupa sinemalarını sardı. 1957 Cannes Film Festivali’nde gösterilen baş yapıt (Yedinci Mühür) bu modanın katlanarak artmasında etkili olmuştu.

    Daha önceki yıllardan yalnızca Bergman’ın Monika adlı filmi anımsanıyordu. Çünkü zaten o tarihlerde isveç denince akla erotik filmler geliyordu. Monika (1952), 1958-1960'lı yıllarda Fransız Yeni Dalgası ile birlikte meydana çıkan büyük tarz değişikliğini daha o yıllarda önceliyordu.

    1970’li yıllar Bergman’ın Avrupa’da bir efsane haline geldiği yıllardır.

    Mali polisin gelip sahibi olduğu tiyatroyu basması ve gelir bildirimleri ile ilgili olarak Bergman’ı (biraz da hoş olmayan biçimde) sorgulaması üzerine ülkesine küsen sanatçı, 1976 yılında Almanya’nın Münih kentine taşınır. Böylece gönüllü sürgünlük dönemi başlar.
    Filmografi [değiştir]
    1. Dönem [değiştir]

    II. Dünya Savaşı sonrasında isveç’te yükselen bir intihar oranı ve dinsel geleneklere bağlılığın sarsılması söz konusudur. Bergman’ın ilk dönem filmleri de bu umutsuzluktan etkilenir. Filmlerin adları bile bunu kanıtlamaktadır.

    Genel olarak kişiler varoluş sıkıntılarına gömülmekte, umutsuz bir yalnızlığın içinde debelenmekte ve kimi zaman da intihar girişimlerinde bulunmaktadırlar. Bu karanlık eğilimin doruk noktası, Zindan adlı filmdir.

    * 1945 - Kris (Bunalım): Melodramatik bir tiyatro oyununun gerçekçi uyarlaması.
    * 1946 - Det regnar pa var Körlek (Aşkımızın Üstüne Yağmur Yağıyordu)
    * 1947 - Skeep till Indialand (Hindistan’a Giden Gemi ya da Kaybolan Kızlar Limanı)
    Mugib I mörker (Cehennemi Karanlıkta Müzik)
    * 1948 - Hamnstad (Liman Kenti)
    Fangelse (Zindan)
    * 1949 - Törst (Susuzluk)

    2. Dönem [değiştir]

    Bu dönem, bu marazi eğilimden kopuşu ifade eder. Birbirini izleyen yenileme ve zenginleştirmelerden oluşan bir dönem başlar. Aşk, sevgi, ayrılık genel temalardır. Kadınlara yönelik eğilim bu dönem filmlerinde ağır basar. Kadınlara açıkça ayrıcalık tanınır; iyi roller verilir, galip gelmeleri sağlanır. Erkekler ise küçümsenir, alaya alınır, aşağılanır.

    * 1949 - Till gladje (Neşeye Doğru)
    * 1950 - Sommarlek (Yaz Oyunları)
    Sant hander inte hër (Burada Yapılmayan Türden Bir Şey)
    * 1952 - Kvinners väntan (Kadınların Bekleyişi)
    Sommaren med Monika (Monika ya da Monika’yla Bir Yaz)
    * 1953 - Gycklarnas afton (Gezgincilerin Gecesi): Bergman’ın deyişiyle bir ‘kurtuluş’ olan bu film, iç kapayıcılığı ile dönemin diğer filmlerinden ayrılır.
    * 1954 - En Lektion I Kärlet (Bir Aşk Dersi)
    * 1955 - Kvinnodröm (Kadın Düşleri)
    Sommarnattes Leende (Bir Yaz Gecesi Gülümsemeleri)

    3. Dönem [değiştir]

    ilk planlarından itibaren kameranın objektifinin gökyüzüne doğru çevrildiği Yedinci Mühür ile birlikte Bergman’ın Dikey Sineması başlar. (Bu kavram, metafizik simgelerden çok günlük gerçeklere ilgi duyan isveçli genç sinemacıların Bergman’ın sinemasını küçümsemek için taktıkları addır. Lefevre, bu adı kullanarak bir dönemi adlandırıyor). Yaban Çilekleri’nden itibaren bu metafizik soruşturma varoluşsal bir hal alır ve dönemin daha sonraki filmlerinde giderek metafizik niteliğinden bütünüyle uzaklaşır. Son filmi iyiden iyiye ‘eğlendirici’ bir tarza saplanır.

    * 1956 - Det Sjunde inseglet (Yedinci Mühür)
    * 1957 - Smultronstället (Yaban Çilekleri) Yaşlı bir profesörün yaşdıbının son günleri Proustvari geri dönüşlerle anlatılır. Yaşlı profesör, hayata son kez, kederlenmeden bakmaktadır sanki. Yaşama iyinin ve kötünün ötesinde, büyük bir sadelikle bakan yaşlı adam ölürken dingindir ve çocukluğunun tatlı gülümsemelerini yaşamaktadır.
    Nära livet (Yaşamın Eşiğinde)
    * 1958 - Angibtet (Yüz)
    * 1959 - Jungfrukällen (Kaynak)
    * 1960 - Djävulens Öga (Şeytanın Gözü): ikinci sınıf, eğlendirici bir film.

    4. Dönem [değiştir]

    Bu dönem, Oda Sineması üçlüsünden ibarettir. Ayrıca bu filmlerde yönetmen, tanrı sorununa son bir kez döner. Hatta ibadet Edenler filminde, tanrının ölümünü ilan eder.

    * 1961 - Säsom i en spegel (Aynadaki Gibi)
    * 1962 - Nattvärdsgâterna (ibadet Edenler) Bergman bu filmde adeta Dostoyevski'nin "Tanrı yoksa onu icad etmek gerekir" sözünün sinemasal anlatımını gerçekleştirmeye çalışır. Dostoyevski'nin bir çok romanındaki sorunsal olan tanrının ölümünün doğurduğu ağır ahlaki sorunlar, bir rahibin yaşamında trajediye dönüşür. Eğer bir rahip bile inançsız hale gelmişse sıradan insan ne yapacaktır?
    * 1963 - Tystnaden (Sessizlik)

    Dinlenme: Ara Dönem [değiştir]

    * 1964 - För att inte tala om alla dessa kvinnor (Bütün O Kadınlar ya da Bütün O Kadınlardan Söz Etmeden): ikinci sınıf, eğlendirici bir film. ilk ‘renkli’ kaba güldürüsü.
    * 1965 - Daniel (Daniel): Oğlu Daniel için yaptığı, bir ‘ilan-ı aşk’ niteliğinde, başka bir özellik taşımayan 'ara dönem' filmi.

    5. Dönem [değiştir]

    Yakın planların hayranlık verici biçimde kullanıldığı yeni bir üçleme ortaya çıkar. Bu filmlerle birlikte Bergman’ın ‘parçalama tekniklerini’ daha fazla kullandığı görülür. Persona’da seyirciye projeksiyon aletinin varlığı anımsatılır. Filmin başlangıcı, küçülen sayıların sıra ile ‘BAŞLA’ kelimesini izleyişini gösterir. Projektörün gürültüsü ses bandının müziğini bastırırken, kamera, cihazın kimi bölümlerinin ayrıntılarını verir. Filmin can alıcı yerinde Bergman filmin kaydığı ve koptuğu izlenimini yaratır. Aynı işlem filmin sonunda da tekrarlanır ve SON yazısı belirmez. Kurtların Saati filminde, filmin adı hiç beklenmedik bir anda görüntüye geliverir. Ayin’de film dokuz parçaya ayrılmıştır. Bir Tutku’nun oyuncuları, görüşme sorularına cevap vermek ve yorumladıkları kişiler hakkındaki kişisel görüşlerini belirtmek üzere oyunun akışını anında keserler. Çığlıklar ve Fısıltılar’da ve Fanny ve Alexandre’da usdışının sınırlarına girilir; seyirci rahatsız edilir. Sonbahar Sonatı’nın papazı seyircilere dolaysız yoldan seslenir. Kuklaların Yaşamından’ın dosyasının aynı sayıdaki bölüme denk düşen piyesleri, hiçbir kronoloji kaygısı olmaksızın sunulur. Öte yandan son filmlerinde Bergman, ‘bilinçsiz güdülenmelere bağlı sorunlara’ giderek daha fazla eğilecektir .

    * 1965 - Persona (Persona)
    * 1967 - Vargtimmen (Kurtların Saati)
    * 1968 - Skammen (Utanç) Savaşın sonucu sadece ölen sayısız insanla sınırlı değildir. Kalanlar da yaşadıkları ağır deneyimlerin sonucu olarak bir tür yaşayan ölüye döüşürler. Tanık olmak, tanık olarak yaşdıbını sürdürmeye çalışmak. Bu, aynı zamanda "bilmemek" üzerine bir film. Savaş sırasında bir radyosu bile olmayan, dolayısıyla da savaşın seyriyle ilgili pek bilgisi olmayan Eva ile Jan'ın bir şişe şarap bulduklarında yaşadıkları büyük keyif, savaşla ilgili bilgileri arttıkça ve savaş artık iyicene yaşamlarına girdikçe büyük bir utançla da karşıkarşıya kalmaya başlayacaklardır.
    Tümünü Göster
    ···
  19. 144.
    0
    ···
  20. 145.
    0
    ···