1. 26.
    0
    Beni durduran , mahalle esnafının “röaaarghhhhhıhaaarrrgggg” nidaları eşliğinde zavallı Ahmet ve saz arkadaşlarına doğru koştuğunu görmem oldu. ananı skim Esnaf yardımıma geliyordu. Yarağı yedin Ahmet aklın varsa kaç.
    ···
  2. 27.
    +1
    Ahmet ve şovalyelerin , zavallı Ahmet ve saz arkadaşlarına dönüşmeleri yaklaşık 1 saniye sürdü. Kusura bakma Ahmet artık ok yaydan çıktı kardeşim. Ben vuruyorum kasap kafa atıyor , manav tekme atıyor kırtasiyeci tokatlıyor.oto yıkamacı levyeyle koşuyor. Harika bir performans.

    iyi bilirdik seni Ahmet. Zavallı , çilekeş Ahmet..20 lira için düştüğün şu hale bak.
    ···
  3. 28.
    +1
    Ahmet zütü kurtarmak için bir iki kere beni ispiyonlamaya yeltendi. “Pağaa veeğğdileeeğğğ” gibi bir şeyler söylüyordu kırılan dişlerinin arasından tıslayarak. “kim ulan kim verdi paraaaa” diye bağırıyor ve daha fazla konuşamaması için ağzına ağzına vuruyordum malayı. Ulan malayı nerden buldum diye düşünürken komşu inşattaki işçilerin de bu mükemmel performansta yardımcı ayı ödülünü almaya çalıştıklarını fark ettim. Resmen 15 kişi dövüyorduk Ahmetleri.

    Ahmetler…çilekeş Ahmetler , Ahmetçikler….bunun adı dayak değildi. Bunun adı soykırımdı…ah Ahmet ah , 20 lira için değer miydi?
    ···
  4. 29.
    +1
    Adam öldü beyleeeeer diye bağırdım. Yeter artık vurmayın. Esnaf sakinleşti , dayağa ara verdiler. Yorgun görünüyordu esnaf , ama inşaat işçileri hızlarını alamamıştı. Durun dedim ağalar. durun amcalar ,ağabeyler. Yetmedi mi bu kadar dayak , yetmedi mi ha diye bağırıyordum.

    Cerenle göz göze geldik. işte beklediğim dokunma geliyordu. Dudaklarımı ıslattım ve "hımh" diye yamuk güldüm . “vahşi ayı” diye bağırarak apartmandan içeri girdi.
    ···
  5. 30.
    0
    Ulan neler oluyordu. Şoku üzerimden henüz atamadan Ahmetin iniltileri çınladı kulağımda.”ağğğbiii bu bezevenh bara virdiğğğğğ , ağğğbiiiii” … sus dedim abinin dıbına koyarım, çaktım iki tane daha sonra eve doğru yola çıktım.ah ahmet ah yaktın kendini
    ···
  6. 31.
    0
    20 Ekim 2004

    Zavallı Ahmet günlerdir iş yerine gelmiyordu. Avrat hasanın haberi olmuş mevzudan. Aklı sıra gözümü korkutacak pekekent , bu iş burada bitmez aslanım ne istedin zavallı çocuktan falan diyor bana. Ulan dedim hasan , bak olum çevrem geniş benim.. bulaşma bana zararlı çıkarsın. Sonra o günden beri kendimi korumak için yanımda taşıdığım malayı belimden çıkarıp ucunu gösterdim. "Hımh" diye yamuk gülmeyi ihmal etmedim tabi. Malanın ne kadar kullanışlı bir dövüşkenlik edevatı olduğunu o güne kadar fark etmemiş olmam gerçekten inanılmaz bir ihmalkarlık.
    ···
  7. 32.
    0
    Amcık hasan birden gürledi. “lazütünesokarım o malayı bağırsak” mağırsak bişeyler diyordu. Dinlemedim çok ve hemen çektim malayı. Bizim alemlerde bir kural vardır , emaneti çekiyorsan kullanacaksın. Yoksa ortamda adın kancığa çıkar.

    Fantastik bir poz sergiliyorum , tüm kantin bana bakıyor. Sağ elim başımın üzerindeki bir mesafede malayı tutuyor , sol elimle hasana işaret yapıyorum bruş li gibi. Gel gel.
    ···
  8. 33.
    0
    Hasan kapıyor kantinden bıçağı , yüz metre engelli koşucuların zıpladığı gibi zıplıyor kantin demirlerinden ve kızgın bir boğa gibi etrafa salyalar saçarak beni yakalamaya çalışıyor. Afedersin ama yarağımı yakalarsın hasan efendi.
    ···
  9. 34.
    +1
    Elimde malayla koşuyorum, gerçekten inanılmaz bir performans. Peşimde kantinci avrat hasan elinde bıçakla , elimde mala tutan beni kovalıyor. Güvenliğin yanına doğru depar atıyorum, ayı hasanı durdurabilirler diye geçiyor aklımdan. Çok geçmeden yanılmadığımı anlıyorum. Güvenlik avrat hasanı tutuyor ve elinden bıçağı alıyor. Her krizi bir fırsata çevirmeyi ilke edinmiş biri olarak yavaşça güvenlik kontrolündeki hasanın yanına yaklaşıyorum ve elimdeki malayı yavaşça hasanın dudaklarına doğru zütürüp hafif bir dokunmayla “çıp” diye deydiriyorum.
    ···
  10. 35.
    0
    Artık hasanı durdurmak imkansız. Yakalarsa belamı gibecek.

    Afedersiniz ama yarağımı yakalar.
    ···
  11. 36.
    +2
    26 Ekim 2004

    Berkin telefonuyla uyanıyorum. Olum gelebilirsin okula hasanı attılar diyor. Hadi ya diye geçiriyorum içimden , iyi bir arkadaşa benziyordu niye ki diye soruyorum. Berk diyorki , o gün senin üzerine bıçakla yürüyüp kovaladığı için yönetim attı işine son verdi diyor. iyi madem diyerek günlerdir üzerime çökmüş olan garip yorgunluktan kurtuluyor ve okulun yolunu tutuyorum
    ···
  12. 37.
    +1
    okula vardığımda zavallı ahmet ve sülalesinin beni aradığını öğreniyorum berkten. Yaldır yaldır beni arıyorlarmış.
    Çok teşekkür ederim berk , beni okula çağırarak tehlikenin geçtiği sinyalini vermen gerçekten onurlu bir davranıştı.
    ···
  13. 38.
    +1
    Belimden malayı çıkarıyorum sinsice ve berkin alnının ortasına “çıp” diye vuruyorum yavaşça. Abi şakanın sırası değil diyor berk. Ulan ne şakası gavat , resmen dövüyorum seni. “çıp çıp” ların şiddetini biraz artırıyorum. Berk iyice sinirleniyor ve skecem şakanı diye nidalanıyor bana. O mala çıktı artık , arkamdan kancık demesinler diye “tıps” diye geçiriyorum berkin dudaklarına.
    ···
  14. 39.
    0
    Artık dövüş literatürüne efsanevi bir teknik katmıştım. adını henüz tam oturtamasamda “malalayka vuruşu” gibi bir isim düşünüyorum. Mala ile dudak dövmek. işte senelerdir aradığım teknik buydu.
    ···
  15. 40.
    0
    Neyse , son malalayka vuruşumla berk epey sinirlendi ve üzerime yürüdü.ya Allah deyip malayı diklemesine berkin kafasına sürdüm. Oluk oluk kanıyordu berk. Geçmiş olsun berk , geçmiş olsun…müsadenle kaçmam lazım
    ···
  16. 41.
    0
    12 Kasım 2004

    Kendimi geliştirmek zorundaydım. Gün geçtikçe mala kullanma konusunda master yoda seviyesine ulaşmış olsam da , başka dövüşkenlik sanatı edevatları hususunda da yol kat etmeliydim.
    ···
  17. 42.
    0
    13 Kasım 2004

    Sonunda beklenen oldu. Ahmetin sülalesi beni okulun girişinde kıstırdı. Böyle bir dayak şekli yok arkadaş. Enfes tekmeler karşıladım , harikulade yumruklar yedim. Adamlar dövüşkenlik sporunu bir sanata dönüştürdüler. Leonardo da vinci nin fırça darbelerindeki ustalık Ahmetin dayısının yumruklarında vardı. Eniştesi Mozart gibi öttürüyordu bedenimi. Amcası heykeltıraş edasıyla kafama şekil vermeye çalışıyordu.
    ···
  18. 43.
    0
    Bedenimden gelen çıtırtılar , kamp ateşinin çıkardığı sesler gibi ruhumu ısıtıyordu.Bir ara klagib sanattan sıkılmış olacaklar ki , Mozart ve Leonardo beni kollarımdan iki yana zıt yönde çekerek ortadan ayırmaya çalıştı. Gerçekten özgün bir çalışmaydı. lirik dansa geçmiştik , fonda insanı ağlatacak kadar duygu yüklü bir müzik ve beni paylaşamayan iki aşık adamın hikayesini sergiliyorduk . Bir leonardoya bir mozarta doğru seyirtiyordu vücudum. Bense kararsız kalmış ürkek bir kadın gibi kim daha kuvvetli çekerse onun olmayı bekliyordum. Bu şekilde hareketsiz durabildiğim için heykeltıraş olan amcası modern sanata daha yakışır çalışmalar yapabiliyordu bedenimde.
    ···
  19. 44.
    0
    Sonunda sergilenecek kıvama geldiğime kanaat getirmiş olacaklar ki , üzerimde çalışmayı bıraktılar. Daha fazla göz yaşlarıma hakim olamadım , kırılan dişlerimi bir bir tükürürken , avuçlarımı patlatacakmışçasına deli gibi alkışlıyordum. Şöyle bağırıyordum “bıvaafooo , bıvafooo”…etkilenmiştim
    ···
  20. 45.
    0
    O günden sonra 2 şey asla olmadı:

    Sağ kulağım bir daha hiç duymadı ve kimse ahmete bulaşmadı
    ···