var huur seni

Helal olsun

Irıspısın sen

Başrolde reşat yoksa okumam

Haketmis oda ama seninde hakkini vermwk lazim az huur degilmissin

Nine inch nails'den closer ' ı da çaldıktan sonra ara vermişlerdi. Hafifçe kıstığım gözlerimle dudaklarımda o çekici olduğunu umduğum gülümseme masadan kalktım. Temizlik malzemelerinin konulduğunu bildiğim sözde kilitli personel lavabosuna giderken gözlerinin zütümde olduğunu biliyordum.
Hiç beklemediğim anda gövdem duvara çarptığında acıyla inledim. "istediğin bu değil mi,huur?" Tanrım sesi muhteşemdi. Elleri bacaklarımda gezinirken kalın organı zütümde sürtüyordu. Kıyafetlerimi parçalayan sert elleri vücudumda morluklar bırakacaktı. içime ilk girdiğinde aceleciliği ile şaşırdım. Çok sertti ve ben hazır değildim. Acıyla attığım çığlıklar zaman ile zevk çığlıklarına dönüşüyordu.

Sınıra doğru uzanmakta olduğumu hissederken aynı ritmde gidip gelmekte olması şaşırtıcıydı. Ben son çığlıklarımla kendimi bırakırken boynumda gezmekte olan dilleri, dudakları omzuma inmişti. Birden omzunda hissettiğim ateş aklımı kör ettiğinde şu anda hatırlamadığım okkalı bir küfür savurdum. Fakat bu hoşuna gitmiş olmalıydı ki değişik bir boğaltı çıktı boğazından. Omzumdaki hafif birikmiş kanı emerken o da kör edici sona yaklaşıyordu.

Bas sesi odayı doldurdu. Beyaz kirli karolarda, her yerde o ve ben vardık. Hızlı nefeslerimiz yankı yapıyordu.
"Buradan çıkışta seni bana arkaötüyorum ." Dedi. Nefes nefese başımı salladım ve gidişini izledim.
Nasıl oldu bilmiyorum ama hep beni geri çağırdı ve ben de hep onun evine gittim. Ne zaman çağırsa evcil hayvanı gibi yanında bitiyordum. On ay yirmi iki gün boyunca bana yaptıklarına göz yumup ona sadık kaldım. Ama su bardağını taşıran damlalardan bir yağmurdu o.
Not: Devamı yarın.

Onu ilk gördüğümde kalbimin nasıl sıkışmış olduğunu anlatamam. Ona çok aşıktım. Sanırım hep en çok seven taraf ben olmuştum. Siz panpalarım hiçbir şekilde anlayamazsınız ; onun o hafif kaslı kollarında bulduğum huzuru. Hayatımın aşkıyla yolunda gitmeyen bir ilk buluşmanın ardından karşılaşacağımı bilemezdim. Komiktir onu da yine aynı mekanda aldatacaktım. Sanırım ruhum huur.
Lakin benle birlikte iken ortamdaki kızları gözü ile yiyen bir herifi ne yapalirdim ki başka? "Gibtir git, huur evladı" deyip onu geldiği rahme geri yolladıktan sonra artık flörtlerime alışıp görmezden gelen barmenden üçüncüyü istedim. Sinirlerim yavaş yavaş gevşerken duyduğum davul ritmiyle şaşkınlıkla bir sahne olarak kullanıldığını sonradan anladığım boş köşeye döndüm. Daha önceden sadece gündüzleri geldiğim bu kafe restaurantın canlı müziği olduğunu bilmiyordum. Siyah uzun saçları, o ünlü grunge oduncu gömleklerinden biriyle elinde boynunda gitarı mikrofonu ayarlıyordu. Sonra mucizevi bir şeydi fakat bu kalabalıkta olması imkansız bir biçimde gözleri beni buldu. Yüzünde o oyunbaz gülümsemesi başıyla bana selam verdi. Barış Manço'dan Sarıl Bana'yı çalmaya başlamaları bana mı özeldi yoksa hoş bir tesadüf mü bilemiyorum. Fakat şarkının sözleri ve bedenimde gezinen aç bakışları nedenleri umursamı engelliyordu.