1. 1.
    +2 -8
    geçen yaz, yazlığa gitmek için hazırlık yapıyorduk ailecek. trajik bir kaza bu planları alt üst etti. liman işçi emeklisi olan dedem, emeklilik sonrası aldığı portakal ağaçlarının bakımını yaparken düşüp sağ ayağını kırmıştı. bakacak kimsesi olmadığı için mecburen bizde kalacaktı. o sırada gençliğin de verdiği aptallıkla şövalye ruhum kabardı ve ailem için kendimi feda ettim.

    - anne, siz gidin isterseniz ben burda dedemle kalırım.
    ···
  2. 2.
    -1
    benim de planlarım vardı elbet, arkadaşlarla takılırdım, bilgisayarda vakit öldürürdüm vs. yazlıkta ortamımın olmaması işleri daha katlanılır hale getiriyordu.

    - olur mu hiç oğlum, sen burda biz orda.
    - olur olur, boşu boşuna hepimizin tatili yanmasın.

    zorla ikna ederek yolladım tatile onları.
    ···
  3. 3.
    -1
    evet, dedemle yalnızdık artık. dedemden biraz bahsedecek olursam, sessiz sakin bir adamdı. boş durmayı sevmezdi, bu yüzden emeklilikte de rahat durmamıştı. sürekli yattığı için canı sıkılacaktı elbette ve ben onu oyalamalıydım.

    - dede eski günlerini anlatsana biraz.

    yaşlılar nedense kendilerini anlatmayı pek seviyor. bu teklifim karşısında o anlatırdı, ben dinlerdim. açıkçası çok da sıkıcı değildi yaşamı. pavyonda bile çalışmıştı zamanında, hafif matraklığı da vardı.
    ···
  4. 4.
    -2
    birkaç gün sonra sıkıldığımı hissettim, zira tüm arkadaşlarım yazlıklarına gitmişti. artık her gün birbirinin aynısı gibiydi. ta ki bir gün bilgisayardan kapı kilidinin döndüğünü duyana kadar.

    o gün yine aylak aylak bilgisayar başındayken, kapıdan tıkırtılar gelmesiyle fırladım. dedem uyuyordu. koşarak mutfaktan bıçağı alıp kapının arkasına sotelendim.

    tıkırtılar arttı, ve kapı kısa sürede açıldı. içeriye ağır bir tezek kokusuyla birlikte şalvarlı bir kadın girdi... bu bize temizliğie gelen rezzan teyzeydi elbette...
    ···
  5. 5.
    +1 -1
    kapının arkasında olduğumu belirtmek için hafifçe öksürdüm.

    - oyy aykut evde miydin sen?
    - eh eh evet rezzan teyze, dedem sakatlandı da.
    - allah şifa versin. ben de temizliğe geldim.

    neye gelecektin başka... tey allah'ım.

    - anahtar var mıydı sende?
    - evet anangil bıraktıydı bana.
    - eh iyi sen takıl, ben bilgisayardayım.
    ···
  6. 6.
    -2
    köylünün tekiydi işte. üstüne giydiği kat kat giysileri, solmuş baş örtüsü, altına giydiği siyah üstüne kırmızı benekli şalvarıyla ne bekliyebilirdin ki bu kadından? o dönemlerde liseli olmama rağmen aklımdan gram cinsellik geçmiyordu bu kadının karşısında.

    bilgisayara geçtim, kapımı kapattım. tam oturmuştum ki dedem seslendi.

    - aykuuut bi bak hele.
    ···
  7. 7.
    0
    - noldu dede?
    - kim geldi?
    - temizlikçi rezzan teyze.

    dedemin gözleri parladı sanki, ya da ben öyle hissettim.

    - ne işi varmış?
    - temizlik yapacak dede ne işi olacak.
    - iyi tamam ayak altında dolaşmasın. sen de göz kulak ol bir şey çalmasın.

    rezzan teyze'yi kontrol etmek üzere salona yollandım... iş çıkmıştı.
    ···
  8. 8.
    0
    elektrik süpürgesinin sesinden arkasından yaklaştığımı duymamıştı. sessizce girişin sağındaki sandalyeye oturup onu izlemeye başladım. saçma sapan bir köy türküsü vardı ağzında, mırıltısını duyabiliyordum. süpürgeyi kapattığında fark etti beni.

    - burda mıydın aykut?
    - yok içerdeydim rezzan teyze.

    anlamaz gibi suratıma baktı.

    - anangil nasıl iyi mi?

    cerrah sanki mübarek, kötülerse ne yapacaksın?

    - iyiler ya nolsun, senin çocuklar nasıl?

    sormaz olaydım. bir başladı ki...
    ···
  9. 9.
    -3
    anlatmaya başladı. kendisi 39 yaşındaymış ki en az elli gösteriyordu. 4 senedir üniversite sınavına giren oğlundan hala umutluymuş... köylü hayalleri işte. diğer oğlu da halde çalışıyormuş, patronunun gözbebeğiymiş, patronu en çok ona güvenirmiş. bir de liseye giden çocuğu varmış profesör gibi zekiymiş.

    kuzguna yavrusu kartal gözükür derler ya, o hesap.

    - allah bağışlasın rezzan teyze.
    - sağ ol evladım, sen ne okuyorsun?
    - lisedeyim.
    - maşallah oğlum maşallah. inşallah vatana millete hayırlı olursun.

    senin demenle olacaksa...
    ···
  10. 10.
    -1
    - bir kahve yapayım mı içer misin?
    - iyi olur valla teyzeciğim.

    kadının değeri bir anda artmıştı gözümde. iyi bi kadındı lan aslında (: elindeki işi bırakıp mutfağa gitti, eliyle koymuş gibi buldu kahveyi ve cezveyi. hamaratça pişirip getirdi hemen kahvelerimizi.

    - buyur evladım.
    - allah razı olsun teyzeciğim.
    ···
  11. 11.
    0
    düşüncelere dalmışken rezzan teyze'nin çığlığıyla kendime geldim.

    - alllaaah.
    - noldu.
    - of of of yandım kahve döküldü.

    bir eliyle şalvarını kendinden uzaklaştırmaya çabalıyordu.

    - tamam çabuk çıkar ben sana temiz giysi getireyim.
    - nasıl çıkarayım oğlum?
    - tamam geç yatak odasına.
    ···
  12. 12.
    -1
    annemin giysilerinden birini verecektim mecburen, elime geçen bir kot pantolonu kapıdan içeri uzattım. giyindi çıktı rezzan teyze.

    - yakıştı ha rezzan teyze. (:

    harbiden de yakışmıştı etli bacaklarına dar kot. şalvarın altındaki cevherleri ortaya çıkarmıştı.

    - hadi len ordan.

    gülüşüyorduk karşılıklı olarak. o sırada gözüme çarpan annemin makyaj malzemeleri kafamda bir şimşek çaktırdı.

    - rezzan teyze bir gel hele.
    ···
  13. 13.
    -1
    ne eksiği vardı bu kadının diğerlerinden? oturttum tuvalet aynasına, dizdim önüne ruju ojeyi rimeli.

    - oğlum ben ne biliyim bunları?
    - tamam ben sana yardımcı olacağım.

    ilk defa bir kadına makyaj yapıyordum, hoşuma gitmişti açıkçası. hoşuma giden diğer şey ise rezzan teyze'nin makyaj yapıldıkça güzelleşmesiydi.

    - anam televizyondakiler gibi oldum.

    bitirmiştik makyajı. annemin bluzlarından birini çıkarıp verdim ve odadan çıktım. 2 dakika içerisinde giyinip karşıma geldi.

    gerçekten çok güzel olmuştu.
    ···
  14. 14.
    +1 -1
    - bak gel şimdi dedeme bi sürpriz yapalım.

    düştü önüme bu, dedemin odasına girdik. dedem kadını görür görmez, doğrulmaya kalkıştı.

    - kim bu kadın aykut? hoşgeldiniz efendim.
    - anaam tanımadı.
    - rezzan?
    - he dayı benim.

    dedem şaşkınca yüzüme bakıyordu, muzip bir şekilde sırıttım.

    - annen duymasın.
    - duyarsa duysun, bu kadının da hakkı değil mi? al bak ne eksiği diğerlerinden.
    - oğlum iyi de herkesin yeri ayrı.

    rezzan'ın ağlamaya başladığını fark edemedik diyalog sırasında. koşarak çıktı odadan.

    - beğendin mi yaptığını dede?
    ···
  15. 15.
    -1
    arkasından gittim rezzan'ın, yatağa kapanmış ağlıyordu. nasıl teselli edeceğimi bilemedim, omzunu sıktım hafifçe.

    - deden haklı aykut, benim yerim ayrı. haddimi bilemedim.
    - hayır rezzan teyze, çok güzel oldun. hem insanda ayrı gayrı olur mu?

    yarım saat önce kadına demediğini bırakmayan ben, şimdi adeta bir hak savunucusu kesilmiştim.

    - güzel mi oldum essahtan?
    - evet baksana bi aynaya. ehehe makyajın akmış ama.

    aynadaki görüntüsüne bakınca kahkahayı patlattı.

    - mahmut görse tanımaz şimdi beni.
    ···
  16. 16.
    0
    - kocan mı?
    - kocam demeye dilim varmaz. bıraktı gitti bizi 4 sene önce. istanbul'dan bir karı bulmuş. şimdi aç köpek gibi dolanıyormuş oralarda haberini alıyorum.
    - boşandınız mı?
    - boşanak diye yalvarıyordu bana ilk gittiğinde, yok dedim. şimdi de boşanmadığıma pişmanım.
    - ah be rezzan teyze neler çekmişsin.
    - he yavrum, daha neler var bende.
    - rezzan teyze bak ne diyeceğim, kocan da yokmuş bu gece burda yatsana.
    - aman oğlum konu komşu ne der?
    ···
  17. 17.
    0
    - iyi de kötü bir şey için kalmıyorsun ki, hayatını anlat diye kalmanı istiyorum, merak ettim.

    harbiden de gram kötü niyet yoktu içimde... aslında biraz vardı.

    - yok oğlum olmaz. hem deden müsade etmez.
    - dedem saat 9da uyuyor zaten, ne bilecek. hadi hadi çok eğleniriz.
    - eh iyi tamam öyleyse.

    içim bir garip olmuştu. niye böyle bir şey yapmıştım ki şimdi? harbiden de kabul etmişti kadın.
    ···
  18. 18.
    -1
    - iyi ben temizliği bitireyim.
    - yok bitirme, böyle güzel bir kadın temizlik mi yaparmış?
    - eee ne yapak?
    - sen makyajını tazele, dışarı çıkalım gezdireyim seni biraz.
    - eyi.

    dedeme bir göz attım, somurtmuş şekilde uyukluyor gibiydi. baş ucuna bir not yazıp rezzan'ın yanına döndüm. yine eski güzelliğine kavuşmuştu.

    - hazır mısın?
    ···
  19. 19.
    0
    daha önce hiç gezmemiş şehri. onu tanıdıkça acıyordum içten içe. böyle insanların varlığı hakkında fikir sahibi bile değildim 1 saat öncesine kadar, oysa şimdi yanımda bir köylü güzeli vardı.

    - şuraya girelim mi rezzan hanım?
    - hanım mı? abovv.
    - hanımsın tabi, ya ne?, güldüm. uzun zamandır böyle içten gülmediğimi fark ettim.
    - e iyi girek.

    bir giyim mağazasıydı. annemgilin bıraktığı tüm parayı bu kadına harcamayı düşünüyordum, hak ediyordu.
    ···
  20. 20.
    0
    - kim giyiyor bu kadar giysiyi yahu?
    - senin gibi güzel hanımlar (:

    - buyrun nasıl yardımcı olabilirim?
    - rezzan hanım size diyor?
    - he, niye yardımcı olacaksın?
    - neye bakmıştınız?
    - bir şeye bakmadık.

    mağaza görevlisi olgunca gülümseyip baş başa bıraktı bizi.

    - var mı beğendiğin bir şey rezzan teyze?
    - şu iyiymiş ha.
    - alalım.
    ···