1. 1.
    +2 -5
    Bu konuyu okumadan önce şunu diyeyim ki ; burası dini tartışma yeri değildir!! Tamamen bilimsel yönden duruma el atmaktayım. Beni “inanamayan fakat bu konuyu bilimsel olarak yorumlamaya çalışan” biri olarak görün okurken. Yani eğer ateist isen veya yobaz isen ve bunun için sırf tak atmaya geldiysen çükülerim ve arkadaşlardan da çükülemesini rica ederim. Boş boş yorum yapmayın , adam akıllı sorular varsa sorun. Gelipde “amk malı okumadım çüküledim” yazanları çüküleyelim. Zorla kimse okutmuyor sana bunları! Beğenmediysen defol git. Hem okumaz hem laf ederler. Evrimleşememiş memeliler. Neyse konuya giriyorum ;
    ···
  2. 2.
    +1 -2
    Lan memesizler. Bi dalmadığım evrim konusu vardı zaten. Evrim yanlısı kitaplar ve makaleler okudum , evrim karşıtlarını da okudum. Şimdi burdan değerlendirmelerimi yazıyorum. Bana direk parti sempatizanlığı gibi saldırı yada bi cacık bilmeden direk yandaş olmayın. Düşünün , kendinizde araştırın öyle gelin. Ayrıca hiçbir zaman yanlı yazılar/kitaplar okuyarak olaya objektif bakamazsınız sevgili sansal büyükalarım.
    ···
  3. 3.
    +1 -2
    Önce evrimi destekleyen durumlara gelelim ; evrim daima ortak ata teorisini benimsemiştir. Bunu da genetiğe dayanarak anlatmaktadır. Darwinizm , türlerin doğal seçilim yoluyla evrim geçirdiklerine dair destekler aramıştır. Darwin “türlerin kökeni” adlı kitabı yayınladı. Darwin’in bu kitapta açıklayamadığı şey ise, canlıların bu özelliklerini nesillerden nesillere nasıl aktarabildikleri ve bu özelliklerin sahip olduğu farklı varyasyonlarının soya çekimde neden birbirlerine karışmadığı idi. Çünkü o zamanda Gen ve DNA henüz bulunmamıştı ve Darwin de dolayısıyla bunların genetik temellerini bilemiyordu. Bu mekanizmayı açıklayan bilgileri ise 1865′de Gregor Mendel sağladı.
    ···
  4. 4.
    -1
    En ilgi çekici yerlerden biri de türlerin doğal seçilim yoluyla evrim geçirdiklerine dair teoriler ortaya atılmasıydı. Nedir bu doğal seçim? Ona bir girelim istedim öncelikle ;



    Türlerin doğal seçimi : türler evrimleşirken dna yoluyla kalıtsal hale getirdikleri özelliklerini bir alt nesile aktarmışlardır. Peki yanlış bir mutasyon nasıl engellendi? Tabii ki tür , kendi seçti. Dna “bu benim için en iyisi” dedi ve diğer yanlış mutasyonlar , doğanın da etkisiyle yokoldu.



    Bunun dışında darwinizm’de “aratürler” önemli yer tutmaktadır.
    ···
  5. 5.
    -1
    Ayrıca darwinizmin kanıtlarına göz atalım ;



    1) 1953 yılında yapılan Miller Deneyi. Bu deneyde “canlı bir hücre” oluşturulmuştur ve “hayatın tesadüfen oluşabileceğinin bir kanıtıdır” olarak lanse edilmiştir.



    2) Birbirine benzeyen organların “ortak ata” dan geldiğinin kanıt olarak sunulması. Örneğin yunusların yüzgeçlerinin 5 adet kemikten oluşması ve bizim ellerimizde 5 adet parmaktan oluşması senelerce kanıt olarak kitplarda okutulmuştur.



    3) Archaeopteryx türünün aratür olarak kanıt gösterilmesi



    4) Toprak katmanları arasında , en dipten yukarı doğru çıkıldıkça , en alt kademedeki canlıların basit/tek hücreli canlılar olması ve gitgide daha kompleks canlılar olarak en üst katmana çıkarak şu anki canlıların varolması. “giderek evrimleşmenin kanıtıdır” diye sunulmuştur.
    ···
  6. 6.
    0
    5) ”Canlılarda körelmiş organlar vardır” kanıtı.



    6) Laboratuarlarda yapılan “mutasyon” deneyleri kanıt olarak sunulmuştur.



    7) “Dolly” ismi verilen bir koyunun kopyalanması olayı , bir canlı oluşmasının kendi kendine oluşabileceğinin kanıtı olarak sunulmuştur.



    8) insanların atası olarak gösterilen Australopithecus fosili.



    9) Kaplumbağa , akciğer solunumu yapabilen balıklar vb. türlerin ara tür olması kanıtı.
    ···
  7. 7.
    0
    Şimdi bu 9 madde arkasındaki gerçeklere bakalım ;



    1) Miller deneyinde bir hücre oluşturulmuş gibi gösterilmiştir ama sadece bir kaç aminoasitin , en mükemmel ortam sağlanarak (yeni yaratılmış bir dünyada değil yani) sentzlenmesinin sağlanmıştır. Kesinlikle bir “canlı” durumu oluşması , bir hücre oluşması durumu değildir , farklı/yanlış/yanıltıcı lanse edilmiştir.



    2) Bu mantık ile adanalı ronaldo ile cristian ronaldonun “kesinlikle aynı ana ve babadan geldiğinin kanıtıdır” demem aynı şeydir. Ayrıca genetik olarak “benzer organlar” olmasına rağmen , canlılarda kesinlikle farklı genler ile yönetilen bölgelerde olması bu durumu devre dışı bırakmıştır.



    3) Archaeopteryx adlı 150 milyon yıllık kuş fosili, evrimciler tarafından 19. yüzyıldan beri “evrimin en büyük fosil kanıtı” olarak gösterilmiştir. Bu kuşun bazı sürüngen özellikleri gösterdiği ve bu yüzden sürüngenler ile kuşlar arasındaki “kayıp halka” olduğu iddia edilmiştir. Ancak 2000 yılında ortaya çıkarılan Lonqisquama adlı fosil, bu iddiayı geçersiz kılmıştır. Çünkü 220 milyon yıl yaşındaki Lonqisquama, Archaeopteryx’ten 70 milyon yıl daha eski olmasına rağmen ekgibsiz bir kuştur.
    ···
  8. 8.
    -1
    4) 1. ordovisyen-silüryen kitlesel yok oluşu (~450 milyon yıl önce)

    2. geç devoniyen kitlesel yok oluşu (~360 milyon yıl önce)

    3. permiyen-triyas kitlesel yok oluşu (~250 milyon yıl önce) (nam-ı diğer büyük yok oluş)

    4. triyas-jura kitlesel yok oluşu (~200 milyon yıl önce)

    5. kretase-tersiyer kitlesel yok oluşu (~65 milyon yıl önce) (dinazorların başını yiyen) kitlesel yokoluşlarda şu ana kadar dünyaya gelmiş tüm türlerin %99.6 sı yokolmuştur. Bunlardan en basit olanları olan tek hücreliler ordovisyen-silüryen kitlesel yok oluşunda giderken , ondan biraz daha sağlam olan türler 2. Yokoluşta yokoldu. Bu şekilde en son , en kompleks canlılar 5. Kitlesel yokoluşta patladılar. Topraktaki bu dizilim bu yüzdendir.



    5) Uzun zamandır evrimci kaynaklarda canlılardaki bazı organların işlevsiz olduğu ileri sürülmekte ve bunların sözde o canlıların atalarından miras kalmış evrimsel kör noktalar olduğu iddia edilmektedir. Örneğin insan vücudundaki appendiks (apandisit) veya kuyruk sokumu, yıllarca “körelmiş organ” sayılmıştır. Oysaki son yılların bilimsel araştırmaları, tüm bu organların önemli işlevleri olduğunu ortaya koymuş durumdadır. Evrimcilerin 20. yüzyıl başında çıkardıkları “körelmiş organlar listesi” bugün tamamen çürütülmüş durumdadır
    ···
  9. 9.
    0
    6) Mutasyonlar, neo-Darwinizm’in öne sürdüğü iki “evrim mekanizması”ndan biridir. DNA üzerinde mutasyonlarla meydana gelen rastlantısal değişikliklerin canlıları evrimleştiği öne sürülür. Bu iddiaya destek oluşturabilmek için binlerce mutasyon deneyi yapılmıştır. Başta meyve sinekleri olmak üzere seçilen bazı canlı popülasyonları yoğun mutasyona uğratılmıştır. Evrimci yayınlar bu mutasyon deneylerini “evrimin laboratuvardaki kanıtı” gibi gösterirler. Oysa gerçekte bu deneyler evrimi kanıtlamak bir yana, çürütmüştür. Çünkü mutasyona uğrayan hiçbir canlıda genetik bilgi artışı gözlemlenmemiştir. Aksine, mutantlar (mutasyona uğrayan canlılar) hep sakat, kısır ve hasta olmaktadır.



    7) Dolly sanki sıfırdan oluşturulmuş bir koyun gibi lanse edilmiştir. Fakat aslında bir koyundan alınan dna’nın sperme verilerek dişi koyunun yumurtalığına verilmesi durumudur. Bu durumda 2 aynı dna sahibi koyun olmuş oldu fakat bu da başarısız oldu. Koyuncağız bir sürü hastalık vb. durumlardan dolayı hemen öldü. Ayrıca bundan sonra da bunun gibi binlerce deney yapılmıştır ama hiçbiri dolly de oluşandan yukarı bir durum sergilememiştir.
    ···
  10. 10.
    0
    8) Australopithecus fosili , yokoluşlarda “adios” demiş bir maymun türüdür. Bu tür ile insanların ara türü olarak sayılan Homo erectus, Homo sapiens neanderthalensis, Homo sapiens archaic gibi sınıflamalar ise, farklı insan ırklarıdır. Bazıları da darwinistlerin hayal gücü ile süslenmiş çizimlerden ibarettir , kesinlikle bir kanıt yoktur.



    9) Buna cevap bile vermek istemem. Şu ana kadar “aratür” olarak nitelendiren hiçbir tür ara tür olarak kanıtlanmaktan çok , milyonlarca yıldır hiçbir değişikliğe uğramaması kanıtlarını binlercedir.
    ···
  11. 11.
    -1
    Evrim teorisi her zaman bilimle desteklendiğini öne sürmektedir.



    Ama bilin bakalım ne oluyor?



    Darwinizmde öne sürülen hiçbir aratür bulunamadı. “bulundu” denilenler zaten olan yada soyu tükenmiş türlerdi.



    Bunun dışında “dna” olayı üzerine aşırı giden biri olarak , hiçbir zaman mutasyon yaşayan dna bir alt nesile bunu aktaramayacağını söyleyebilecek kadar biliyorum.



    Dna’da mutasyon yapabilecek tek etken ; ışıma/radyasyondur. Bunun dışından denizden çıkan bir canlının “karada yürümek istemesi” ve bunun için vücutta mutasyon yaratması gibi bir durum çok gülünçtür. Özellikle de bunu beyni yada idraki olmayan bir tek hücreliden beklemek imkansızdır. “doğa ile adapte” denilen olay kesinlikle mutasyon değil , adaptasyondur. istediğiniz kadar solungaç solunumu yapan balığı alın , milyonlarca yıl suyun dışına atarak deneyin , birisi yaşamayacaktır veya mutasyona uğrayıp da kolu bacağı çıkmayacaktır. Aynı şey akciğer solunumu yapan hayvanlar içinde geçerlidir.
    ···
  12. 12.
    -2
    Onun dışında ki en önemli noktalardan birisi budur ; hiçbir mutasyon simetri yaratmaz. Yani sizin iki kulağınız , iki kolunuz , iki bacağınız , iki gözünüz olmazdı. Et yığını olurdunuz. Mutasyon , ayni dna bozukluğu hiçbir zaman iyi yönde olmamıştır.



    Bulunan hiçbir fosil evrimi desteklememekte hatta kösteklemektedir. Aratür denilen yada “evrimleşerek bu hale geldi” denilen bir çok canlının bugünden hiçbir farkı olmadan durdukları göz önündedir.



    Dolayısıyla bana göre ; evrim çok saçma lan. Bir sürü zamanımı yedi gibik gibik kitaplar. Oturup film izleseydim keşke amk.
    ···
  13. 13.
    -1
    @8 dünyanın kabul ettiği herşeyi kabul etmek akıllılıkmı oluyor? o zaman müslüman bir ülkede sen neden ateistsin? = ))
    ···
  14. 14.
    -1
    @17 dostum küfür etmesini bende bilirim de senin gibi liseli değilim. bak ilk entry de "burası dini tartışma yeri değildir" yazıyor. olaya bilimsel dalıyoruz. varsa bilmediğimiz birşey söyle bilelim.
    ···
  15. 15.
    0
    @17 liselilik yapma. adam gibi tartışacaksan , birşeyleri destekleyeceksen yada birşeyler biliyorsan gir tartışmaya , yoksa bizde biliriz dümdüz gitmeyi , ama ergenliğimi atlatalı çok oldu = ))
    ···
  16. 16.
    0
    @17 ayrıca 1. nesilden beri buralardayım ben , bazı yazılarımdan ötürü sülündüm bi kaç kez. sen çok yanlış adama denk geldin. ergen sandım sanırım beni kendin gibi.
    ···
  17. 17.
    0
    @20 dostum , ben burda darwinizm i bilimsel açıdan tartışmak üzere adam çağırdım , olayı hemen dine bağladınız. bakın yazının en başında da "burası dini tartışma yeri değildir!! Tamamen bilimsel yönden duruma el atmaktayım." yazıyor. beni inançsızmış gbi düşünün yazıyor. ayrıca darwinizmi inkar edenler sanki hep müslümanlarfır gibi saçma bir şey olamaz.
    ···
  18. 18.
    0
    @22 dostum zehir akıtmıyorum ben , okudum kitapları benim değerlendirmem bu yönde. sen bildiğini iddaa ediyorsan lütfen paylaş. ayrıca "şakirt" demeyi kes artık. bilimsel açıdan tartışıyoruz diyorum. olayın dinle alakası yok.
    ···
  19. 19.
    0
    @22 ayrıca küfür felan hakettiğimi zannetmiyorum. yazıyı okumak 10-15 dk arası almakta. sen daha ben entrylerin tamdıbını girmeden yorum yaptın. yani daha okumadan yapıştırdın "şakirt" lafını. böyle olacaksan zaten hiç bu başlığa girme , gerek yok.
    ···
  20. 20.
    0
    @25 özelden yazdım dostum bi bakıver.
    ···