1. 1.
    +112 -12
    Fethullah, bu kadar dindarligina ragmen HACI degildir.

    Mekke'ye de Medine'ye de, KESiNLiKLE, giremez.

    Neden mi ?

    Şeriat kanunlarına göre, Fethullah hoca ŞEYH statüsüne soyunduğundan
    ve müritleri olduğundan, Suudi Arabistan sınırları içerisinde ele
    geçirilirse, hemen katledilir.
    Çünkü; islamiyette şeriatta ve Kuran'da şeyhlere ve / veya tarikat
    liderlerine yer yoktur.
    Özetle, Allah ile kul arasina kimse giremez !!
    BUGÜNÜN YOĞUN GÜNDEMiNDE ÖNEMi DAHA DA ARTTI.
    Uyandırın
    Korkmayın heryerde konuşun konuyu siz açın
    Takside taksiciye konuşun
    Apartmanda kapıcıya konuşun
    Sakallı gazete bayinize konuşun
    Eve gelen gündelikçiye konuşun.

    Anlatın eğer Fethullah dindarsa peygamber gibi ise neden Amerika'da
    yaşıyor ?
    Neden Mekke'de Kabe yakınlarında bir malikanede değil de
    Amerika'da FBI çiftliğinde.

    Söyleyin bu zat değilmiydi 25 yıl o cami senin bu cami
    benim salya sümük ağlayarak FAiZ haram diyen ?
    Sorun kapıcınıza peki BANK ASYA nedir ?

    Önce alıştırmanız gerekir.
    Görüntüye.
    Seslere.
    Hareketlere.
    Sessizliğe.
    Çevrenizde olup bitenlere.
    Yavaş yavaş alıştırırsınız.
    Alışırlar.
    Türbana.
    Çarşafa, peçeye.
    Taşyapı'ya.
    Oğulların gemilerinin olmasına.
    Çocukların televizyon kurmasına.
    Yakınların yolsuzlukları na.
    Sevgililere alınan evlere.
    Çokeşliliğe.
    Erkeklerin, kadınların ayrı ayrı oturmasına.
    Ramazanda öğle yemeği verilmemesine.
    Beyaz takkeyle gezenlere.
    Hem de öyle alışırsınız ki size çok doğal gelmeye başlar.
    Bizde böyle deyip geçmeye başlarsınız.
    'Galiba demokrasi bu da biz mi anlamıyoruz?' diye
    kuşkulanırsınız.
    Sonra da uyuşursunuz.
    Yavaş yavaş uyuşursunuz.
    içinizden bile tepki duymaz olursunuz.
    'En az üç çocuk yapın' derler, dinler geçersiniz.
    'Bizi azaltmaya çalışıyorlar' derler, gülme duygunuz
    bile kaybolmuştur.
    'Batı'nın ahlaksızlığını aldık' derler, öyle dinler
    durursunuz.
    Uyuşturmuşlardı r sizi.
    Bir yandan Çanakkale zaferini kutlarsınız.
    Öte yandan Çanakkale savaşını yıllar sonra
    kaybettiğinizi bile fark etmezsiniz.
    Başbakanınız planlarını Amerika'ya açıklar.
    Siz burdan dinlersiniz.
    Amerika Ankara'yı işgal etmektedir.
    Siz ingilizce öğrenmeye çalışırken durumu
    göremezsiniz.
    • **
    Alışırsınız ve uyuşursunuz.
    Geçmişe dalıp gitmişken,
    geleceği kaybetmekte olduğunuzu fark edemezsiniz..
    Plan da bunun için yapılmıştır.
    Önce alıştırma.
    Sonra uyuşturma.
    Yüzünüze demokrasi derler, arkanızdan gülerler.
    Yüzünüze çokkültürlülük derler, arkanızdan bölerler.
    Yüzünüze değişim derler, arkanızdan soyarlar.
    Yüzünüze gelişim derler, arkanızdan bakarlar.
    Alışırsınız.
    Uyuşursunuz.
    Tehlikenin farkında mısınız?
    Önce Alıştırma - Sonra Uyuşturma...

    Şuku verenleri ergenekondan alabilirler beyler dikkat
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +2 -32
    hoca efendi hacca gitti kardeşim gitti git araştır
    ···
  3. 3.
    +12 -10
    kendisi hacca gitmeyen, gün boyu osbir çekip etrafa taşak kokusu yayan cenabetlerin de başka insanların dindarlığını sorgulaması pek abes kaçıyor doğrusu
    ···
  4. 4.
    +9 -7
    fetoşu sevmem ama seninkisi de tam düz mantık... niye mekke'de değil de abd'de yaşıyormuşmuş...

    amerikalıların islam'a ihtiyacı yok mu bin?
    ···
  5. 5.
    -7
    Fethuulah hoca şu ana kadar müslümanlar arasında kurulabilen en büyük cemaati kurmuştur. eğer işin içinde ihlas olmasaydı. yamuk yumuk kelepir işler olsyadı bugün bu cemaat buralara gelmezdi allah getirtmezdi.
    ···
  6. 6.
    -7
    fethullah hacıdır lan gerizekalılar dıbına koduğum malları bu kadar da salakça bi yalan atılmaz ki adam adam hemde 20 li yaşlarında diyanet görevlisi olarak gitmiştir. amın feryadları sizi. küçük dünyam adlı kitapda yazıyor.
    ···
  7. 7.
    +2 -2
    fethullah gülen aleyhinde bir kısım safdîl çevrelerin yürüttüğü aleyhte propagandanın bir kısmı, gülen'i birazcık tanıyanların çok rahat bilebilecekleri bir husus olan ‘fethullah gülen hacca gitmemiştir' iddiası etrafında şekilleniyor.

    hangi maksada hizmet ettiği belli olmayan bu ve buna benzer propaganda unsurlarına bir cevap sadedinde aşağıdaki bilgileri vermekte fayda mülâhaza ediyoruz:

    fethullah gülen hocaefendi hayatında üç kez hacca gitmiştir. "kudsi mekânlara yolculuk"[1] başlıklı yazısında yapmış olduğu haclar hakkında şunları anlatır:

    cenabı hak hayatımda üç defa hacca gitmeyi nasip etti. -ona binlerce hamd ve sena olsun- i̇lk defa 1968 yılında[2] diyanet i̇şleri başkanlığı, görevli olarak hacca üç kişi göndermişti. eskişehir ve denizli müftüleriyle beraber bir de fakiri vazifelendirmişlerdi. görevimiz ise, oradaki hacıların durumunu tetkik edecek ve yapılacak iyileştirme çalışmalarıyla ilgili rapor hazırlayıp, bu mevzuda yapılacak şeylere ışık tutacaktık.

    i̇kincisinde; 1973 yılında[3] kendisine hac farz olduğu halde gidemeyen çok yakın bir dostumuzun (naci şençekicer bey) pederi ndıbına gitmiştim. aslında bu şekilde bir hacca gitmeyi hiç istemezdim. çünkü öyle birinin ndıbına yapılacak bir hac, bana çok ağır gelirdi. ama, oraları özlemiştim. bu vesileyle de o dostla beraber ikinci kez o kudsî yolculuğa çıktık.

    üçüncüsü ise, medyada aleyhimize şiddetli bir kampanya başlatılmıştı. buna karşı ruhumda duyup hissettiğim sıkıntılarla, yine özlemini çektiğim o kutsal mekanlara gidip, dua etme ve o arındırma muslukları altında yıkanma ihtiyacını duydum. cenabı hakk imkân verdi ve 1986'da üçüncü kez yeniden hacca[4] gitmek nasip oldu.

    birinci hac: 1968

    30 ocak 1968 tarihli diyanet i̇şleri başkanı lütfi doğan'ın imzasını taşıyan yazıda eskişehir müftüsü ahmet baltacı, denizli müftüsü i̇brahim değirmenci ve i̇zmir vaizi fethullah gülen'den oluşan üç kişilik heyetin hacca gönderilmesi kararlaştırılır. bu durum bizzat lütfi doğan tarafından hocaefendi'ye telefonla bildirilir. verilen haber onu hayli sevindirir.

    fethullah gülen hocaefendi bu müjdeyi alır almaz hemen hazırlıklara başlar. 18 şubat 1968 günü hac için yola çıkar. onu yakından tanıyan i̇zmirli dostları uğurlamak için garaja kadar gelirler. hocaefendi'nin hacca gidişi ile ilgili olarak 19 şubat 1968 tarihli i̇ttihad gazetesinde şu haber çıkar:

    "kurban bayrdıbının yaklaşması münasebetiyle bütün i̇slâm âleminden hicaz'a müslümanlar akın akın gitmekte ve hac farizelerini ifâ için mekke-i mükerreme'de toplanmaya başlamış bulunmaktadırlar. geçen yıllara nazaran türkiye'den hicaz'a gidenlerin sayıları bu yıl bir hayli arttığı gibi, hacı namzetlerini uğurlamak için onbinlerce müslüman yollara dökülmekte ve tekbir sesleri arasında kafileler-otobüslerle mukaddes beldelere hareket etmektedir. diyanet i̇şleri riyaseti ise, türkiye'den giden hacı namzetlerinin dini feraizi noksansız ifâ etmelerini temin için hicaz'a temsilciler göndermiştir. resimde, diyanet riyaseti tarafından hicaz'a gönderilen i̇zmir merkez vaizi fethullah gülen hoca, kendisini uğurlayan i̇zmirlilerle birlikte görülüyor."

    fethullah gülen hocaefendi'nin hacca ilk defa gidişi ile ilgili hatıralarını bizzat kendisinden aktaralım:

    1968 senesinde, kestanepazarı'nda bulunuyordum. hacca gidememek, ravza-i tahire'ye yüz sürememek benim için hicranların en ızdırap vericisiydi. o güne kadar niceleri hacca giderken hep onları gıpta ile seyretmiş ve bazen de tanıdıklarımın eline bir nâme tutuşturup bunu parmaklıkların arasından içeriye atmasını söylemiştim. çünkü dayanamayacağım ölçüde özlemiştim. ama imkanım olmadığı için de gidemiyordum. i̇çim cayır cayır yanıyordu. bazen kalbim duracak hale geliyordu. hasretimi bir iki satırlık mektupla dile getirmeye çalışıyor ve allah resulü'nün hayatta olacağı mülâhazasıyla mektubumu ona gönderiyordum. belki bana bir vesile eli uzanır ve beni de huzuruna kabul eder, diye ümitleniyordum.

    o sene, şimdi ismini hatırlayamayacağım talebelerden biri (büyük ihtimalle i̇brahim çalışkan olabilir) bana: "hocam hacca gitmeyi düşünmüyor musunuz?" dedi. yarama öyle bir tuz basmıştı ki dayanılacak gibi değildi. "ben kim, oraları kim?" dedim ve ağlayarak sınıfı terkettim. müdür odasında başımı masaya dayadım ve duygularımı masanın cdıbına döktüm. zaten camın altında ravza-i tahire'ye ait çeşitli resimler bulunuyordu. ben de hicranımı doğrudan oraya anlatıyordum.

    aradan kaç saat geçti bilmiyorum. bildiğim ve hatırladığım göz yaşlarımın bir türlü dinmek bilmeyişiydi. ben bu vaziyette otururken idareci arkadaşlardan biri içeriye girdi ve "hocam, sizi telefondan istiyorlar" dedi. "kim" diye sordum. "galiba lütfi doğan" cevabını verdi. lütfi doğan o sırada diyanet i̇şleri reis muaviniydi. reisliğe o vekalet ediyordu. hemen telefona koştum. karşıda hakikaten lütfi doğan vardı ve o tatlı, yumuşak sesiyle bana hitaben şöyle diyordu:

    "arkadaşlarla kararlaştırdık, bu sene, hacıların durumunu kontrol için diyanet adına üç kişiyi hacca göndereceğiz. biri denizli müftüsü i̇brahim değirmenci, i̇kincisi eskişehir müftüsü ahmet baltacı, üçüncüsü de siz."

    o sene diyanet adına hacca gitme işi ilk defa oluyordu. kendimi bir ara rüyada zannettim. biraz evvelki hicranım neydi, şimdi neler duyuyordum..

    hemen ankara'ya gidip muameleleri tamamladım. orada anladım ki, bu mizanseni yaşar hocaefendi (tunagür) hazırlamış. ona da çok dua ettim.

    gittiğim bu ilk hac, benim için çok bereketli oldu. tabii ki cenabı hakk'ın rızası ölçüsünü bilemem. fakat iç âlemim itibariyle bu hacdan çok istifade ettim.

    bir-iki defanın dışında beytullah'tan hiç ayrılmadım. gece gündüz orada kalıyor, sadece abdest almaya çıkıyordum. açlığım dayanılamayacak dereceye varırsa hurma veya bisküvi gibi şeylerle açlığımı yatıştırıyor ve yine ibadetime devam ediyordum. her gün üç umre yapıyordum. tabii ki o sırada gençlik de var. buna güç yetirebiliyordum.

    bu ilk hacda unutamadığım hatıralarımdan biri de şudur: harem-i şerif'te, bilhassa cemaatle namaz kılarken, renk renk çiçekleri andıran cemaatlerin topluca rükû ve secdeye varışlarını seyretmek bana apayrı duygular ilham ediyordu. orada, her renkten insan, kendine has urba ve giysileri içinde renk renk açmış nadide çiçekler gibiydi. harem-i şerif bunlarla, bağrında her mevsimin çiçeğini bitiren bir çiçek bahçesine benziyordu. bu manzarayı seyretmek için rükû ve secdelere biraz gecikerek gidiyordum. ve kendimi böyle yapmaktan alıkoyamıyordum.

    i̇kinci hac: 1974

    fethullah gülen hocaefendi ikinci kez hacca gidişine dair kısaca şunları anlatıyor:

    1973 yılında kendisine hac farz olduğu halde gidemeyen çok yakın bir dostumuzun (naci şençekicer) pederi ndıbına gitmiştim. aslında bu şekilde bir hacca gitmeyi hiç istemezdim. çünkü öyle birinin ndıbına yapılacak bir hac, bana çok ağır gelirdi. ama, oraları özlemiştim. bu vesileyle de o dostla beraber ikinci kez o kudsî yolculuğa çıktık.

    üçüncü hac: 1986

    fethullah gülen, 1986 yılında hacca gitmeye karar verdi. bu o'nun şimdiye kadar üçüncü haccı olacaktı. fethullah gülen hocaefendi hacdayken 8 ağustos 1986'da diyarbakır'da tutuklanan mehmet özyurt davasıyla irtibatlandırılarak hakkında tahdit (yurt dışı yasağı) konuldu. dostlarının medine'de kalması için yaptıkları ısrarlı teklifleri reddetti. her halükârda, yakalanıp teslim olmaksızın türkiye'ye gelip suçsuzluğunu ortaya koymak maksadıyla suriye üzerinden sınırdan geçerek kilis'e ulaştı. buradan ankara'ya, oradan da i̇zmir'e geldi.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 8.
    +2 -2
    hoca efendi diyorlar bir de şaklabana utanç verici
    ···
  9. 9.
    +3 -1
    @2 hayır kardeşim gitmedi !
    ···
  10. 10.
    -2
    fettullaha küfür eden ergenler. kandırılıyosunuz.hacca gitmiş adam 3 kere. gitmedi diyen zütünden uyduruyo.
    ···
  11. 11.
    +1 -1
    o dindarsa bende anti müslümanım kardesım suphanallah
    ···
  12. 12.
    +2
    arabistanı sel basmasın diye...
    ···
  13. 13.
    -2
    Fethullah Gülen Hocaefendi üç defa Hacca gitmiştir ve diyanet tarafından Türkiye adına vazifeli olarak gönderilmiştir
    ···
  14. 14.
    +1 -1
    izmir Kestanepazarı Kur’an Kursunda hocalık yaparken Diyanet işleri Başkan
    Vekili Lütfü Doğan kendisini telefonla arayarak Diyanet Görevlisi olarak
    hacca gönderileceği söyleyince o sene ilk kez hacca gitti. 1968 Yılı
    Kurban ve Hac mevsimi Mart ayının 10’unda idi. Fethullah Gülen’in hacca gidişi ile ilgili haber 19 Şubat 1968 tarihli ittihad gazetesinde yer ald
    ···
  15. 15.
    -2
    Fetocu değilim ama siz liselilerin ağzınızdada çiğnetmem.
    ···
  16. 16.
    +1 -1
    @1 baştan sona haklısın da zaten adamın elli bin tane yamuğu var amk bunlarla sınırlı mı
    o huur evladından zaten hacca gitmesini mi bekliyorsunuz? müslümanlık falan hikaye o bin için
    ···
  17. 17.
    -2
    onun gerçeği şudur feto hoca kabeyi put olarak görür ve bir mekana tapmak yerine Allah'a tapar
    ···
  18. 18.
    -2
    @1 suudi yönetimi vehhabi sapık fikirlerine sahiptir. yani islam a aykırı sapık bi mezhep. Yanlış yerden girmişsin.
    ···
  19. 19.
    +2
    soluksuz okudum şuku verdim
    ···
  20. 20.
    +1 -1
    @9 sadece orayımı anladın o kadar yazıdan?
    ···