hayata sakso çekerek yaşam savaşı vermek

Camdan başımı uzatıyorum, gökyüzünü görmeye çalışıyorum. yeterince göremiyorum. biraz eğiliyorum, havayı içime çekiyorum. yine yetmiyor. boğulma hissinden kurtulamıyorum. biraz daha eğiliyorum. parmak uçlarımda duruyorum. düşüyorum.

Tanımadığım insanlardan nefret etme huyumdan vazgeçsem artık hiç bir şey hissetmezdim sanıyorum.

Şarap bittikten sonra bizim elemanlarla göz göze geldik, gibtir olup gitme zamanı gelmiş de geçiyordu. aynen ikiledik.iki dakika sonra bir pilav arabasının etrafına konuşlanmıştık. huzuru yeniden yakalamıştım. kıssadan hisse binler:ait olmadığınız yerlerde hede hödö..

@164 evet, bazen parasız adam parayı harcamaktan çekinmiyor.ama ben bunun altında başka şeyler arıyorum. bence parasız adamın parayı rahatça harcama sebebi paradan yeteri kadar haz alamamış olması. atıyorum,beş yıldızlı bir otelde masaj yaptırmamış olması mesela. para ona yeterince zevk sağlayamamış. buna yeter miktarda parası hiç olmamış çünkü. dolayısıyla parayla yeterince sıkı bir bağ kuramamış ve rahatça harcıyor onu. kısacası hiç ona ait olmamış bir şeyi kaybetmekten korkmuyor. bence panpa, elinde yeteri kadar imkanı olan her ademoğlunun kusursuz bir huur çocuğu olmak için potansiyeli vardır.

@203 her gün ayrı bir yannanın altında domaldığımıza yüzde yüz katılıyorum. fakat bence eskiler birer yalan söyleme üstadıydı. insan huur çocukluğuna doğru ruhsal bir evrim geçirmediyse,ki ben geçirmediğine,ta başından beri böyle olduğumuza inanıyorum;'eskiler' bize sazan.avi nin kralını yaptı demektir. güzel hayatlar, yaşantılar hep hayaldi ve bence 'eskiler' hayallerini yazdı durdu.

Hele o dünya yıkılsa sana pas vermeyecek olan o kızlar yok mu..aslında x yerdeki yaşıtları gibi saçma sapan konuşup gülen sivilceli ve ufacık memeli kızlardır onlar ama senin gözüne olympostaki tahtlarında oturup lir çalan baş döndürücü kokularıyla aklını başïndan alan çırılçıplak vücutlarıyla seni kudurtan birer tanrıča gibi görünürler. asla öpemeyeceksindir ya ipek dudaktan (ah ulan... ).ah o senin gözün yok mu,başka dünyaları allayıp pullayıp gösterir sana, delirtir seni. senin o oyuncu gözün..

bu gün hemen her cuma olduğu gibi arkadaşlarla 'eğlenmeye' çıktık. zaten genelde adres bellidir, yüzde yetmiş kadife, yüzde otuz nevizade. eğlenmeyi de sistematiğe oturttuysan kendinden kork amk.al başını ellerinin arasına, nasıl bir deney faresine, nasıl işe yaramaz bir züte dönüştüğünü düşün. benim eğlenme olayının amacı zaten bellidir:kafayı sıyırmamak için yalnız kalmamaya çalışırım. yalnız kalmaktan ölesiye korkarım.ne zaman yalnız kalsam benim o gözüm, benim o illet gözüm içeriye dönüverir. kendi içimi görürüm. kendi içim ne kadar harap,ne kadar iğrençtir bir bilseniz. benim içim vebalıdır. eğer siz de görebilseniz, size de bulaşır anında. içimde kan gövdeyi zütürmektedir. lağım fareleri cirit atar orda burda, kemirecek bir şeyler ararlar. hiç de aç kalmazlar.her yer yarım kalmış tasarıların, yanıp gitmiş hayallerin enkazlarıyla doludur. işte bu gün de bu manzarayı görmemek için çıktım.

babam bana kitaplarından başka hiç bir şey vermedi dıbına koyim, artık ben yeni yeni kitaplar alıp ona veriyorum
insan oğlumun veli toplantısına bir kerede ben gideyim der dıbına koyim, hiç bir zaman demedi lan
bir sıkıntısı bir derdi var mı, bu çocuk neden sigara içiyo, hayat hakkında açıklama yapayım, eğitimi hakkında bilgiler vereyim, hangi gibkodan hangi gibko olur, yarak kürek muhabbetler edeyim demedi
ama bana kitaplarını vererek yapabileceği babalığın en büyüğünü yaptı diye düşünüyorum. yolda tuttuğun 100 kişiyi koy bir kenara, bir kitap bile etmezler dıbına koyim

bir de kız versiyonları vardı bunların. saçları özellikle pek fena oluyordu.bir gün yine kadıköyde, 13-14 yaşlarında bir kız görmüştüm. üstü başı leş gibi, perişan haldeydi. belli,bir kaç gün ev,duş veya herhangi bir bakım yüzü görmemiş. ufacık,incecik bir şeydi. daha göğüsleri bile çıkmamıştı sanırım, çocuktu amk. tipi dikkatimi çekti,amk ergeni dedim içimden(itiraf etmek gerekirse geçen sene öğrendim bunlara 'emo' dendiğini, mağara serindi beyler evet)küfrettim. derken yanımdan geçti, kollarında iğne izleri gördüm, kafası da bir milyondu.o yaşta bir çocuğu ne ya da kim anasının babasının yanından koparır,o çocuk nasıl o hallere düşer amk? belki yoktu kimi kimsesi ama.. bilemiyorum.acaba ne olmuştur o kıza?

@10 özür dilerim abi bir daha olmaz

amcık seni başlık takip

@36 tezgah arkasına çek beni bakkal amca

abdest almayı ve namaz kılmayı bilmiyorum. itiraf etmeyi seviyorum bebeğim

hamburger köftesinin içinde amonyak olduğunu bilmem duymuş muydunuz? mikropları kırmanın en iyi yolu bu çünkü. internette 'pink slime' yazıp aratın. hatta videosunu izleyin. yaşam sevinciyle dolup taşacaksınız.

@69 vaay yaratıcı panpam demek burdasın ha. yannan kürek inci şairininiz aforizmalara devam edecek. artık bu başlığa taşıdım pislik dolu bilinçaltımı

çırpınıyorum.iş tecavüze dönmeye başladı. gözümü de açamıyorum. gözlerim bağlanmış.bu günü göremiyorum. önümü göremiyorum. freni olmayan bir arabada yokuş aşağı gidiyorum artık.

kıvamlı, vücut sıcaklığında bir sıvıya düşüyorum.kan ve sidik kokuyor. iğreniyorum.Gözümü açıyorum. bulanık görüyorum. görmeyi çok arzuladığım gökyüzü kürenin öbür tarafında kalmış. beni bir resimle anlatacak olsanız, su kabına ulaşmaya çalışan duvara zincirli iskeleti uygun görürdünüz. sıvı tırnaklarımın altına bile sızıyor. sağda solda balıklar var. kiminin kuyruğu yok, kiminin kolu, kiminin kanadı.ama balıkların kanadı zaten olmaz.ben nereye düştüm?

Okulda yanımda bir kız otururdu. sarı saçlı, mavi gözlüydü.ama nedense kimse onu bana yaptıkları gibi 'sarı!' diye bağırıp ıslık çalarak çağırmazdı. Sınıfın en güzel kızıydı tabiki sarı saçlı olduğu için. ilkokulun güzellik anlayışı şimdilerde devam etseydi zatwn benim güzellik kraliçesi seçilmem gerekirdi muhteşem uzun, dalgalı ve sarı saçlarımla. muhtemelen de bitli. neyse.Kızın adı elifti. cici kızlığın adeta kitabını yazmıştı.bu konuda o kadar hırslıydı ki bir gün biri ona artık cici bir kız olmadığını söyleyecek olsa muhtemelen tertemiz ve altı ayda bir dişçiyi ziyaret eden dişlerini bunu söyleyenin boynuna geçiriverirdi.

kalemkutusu, defteri,kalemtraşı, kırmızı kalemi, kurşun kalemi hep ayni yerde dururdu. yanlışlıkla bunlardan birine elim çarpsa beni bakışlarıyla gibiverirdi.ben zaten mimliydim.ben pistim,bir tane kalemim vardı, öteberim ordan burdan toplamaydı. ayaklı yardım kampanyasıydım kısacası. derste durmadan kızı ve eşyalarını incelerdim. elif başka bir dünyaya ait bir 'şey'di benim için. gerçeklikten uzaktı ve sanırım ondan nefret ediyordum.

Defterinin kenarlarında ataçlar takılıydı. kıvrılmasın diye.ne kadar da absürddü. eğer şimdiki aklımla o an onun yanında oturuyor olsam onun için korkardım, dahası ondan korkardım. bence elifin en ilginç yanı gözleriydi. yandan bakınca gözü şeffaf görünürdü.su yeşili mi ne,öyle tatlı bir rengi vardı.en çok gözlerini kıskanırdım.bu göz olayıyla ilgili bi yaram var da.bir gün onu o kadar kıskandım ki,yumurtlayan silgisini elinden alıverdim. silginin üzerinde kızılderili resimleri vardı.ne kadar aptalca. proletaryanın bu ani başkaldırısı karşısında kızın ağzı bir karış açıldı.ben ki,o güne kadar ona değmeye bile korkardım. temiz,cici kız benden aşağılıklık kapmasın diye.