1. 1.
    +5
    nevermore değilse baştan söyle de okumayak panpa.
    ···
  2. 2.
    +2
    Nevermore diye geldim hevesim kursağımda kaldı aq
    ···
  3. 3.
    +2
    otobiyografimi okumak gibi...

    anlat sen panpa.
    ···
  4. 4.
    +1
    gençler sosyal fobi olayı kafada bitiyor evet.
    insanlara bu konuda yakınsanız ' pgibolojik işte yeaa' diye sallayıp geçerler.
    yani evet pgibolojik ama neden pgibolojik olduğunda insanlar tarafından çok olağan karşılanıyor anlayamıyorum.
    ben hiç kanser olmadım. olmak da istemem. ama şunu biliyorum gençler, kanserde bir kez ölürsün.
    bu hastalığı yaşayanlar hergün ölür.
    evet yaşamak güzel. böyle bile güzel.
    çünkü en azından kendi dünyana çekildiğinde biraz olsun huzurlusun.
    ama görüyorsunuz.
    diğer insanları görüp onlardan ne kadar farklı olduğunuzu görüyorsunuz.
    o zamanlar hep 'never free, never me' diyip duruyorum içimde.
    bu sözler beni özetliyor çünkü.
    bir sosyal fobiyseniz asla kendiniz olamıyorsunuz çünkü.
    sürekli kaçmaktan, korkmaktan başka bir insan gibi davranır oluyorsunuz.
    çekilip içinize kapanıyorsunuz.
    o zaman yenildiğiniz andır işte.
    ···
  5. 5.
    +1
    ona da alıştım. bir düzen oturttum kendime. sınıftakilerin çoğu bana içten içe bir nefret besliyordu.
    ama elimde kalan bir kaç tanesiyle aramı eskisi gibi yapmaya çabaladım.
    olmuyordu.
    diğerleri gidiyordu. belki bunu söylemem size saçma gelicek. ama onlar büyüyordu. serpiliyorlardı.
    ben değişemiyordum. zayıf çiroz gibi kalmıtım lan. gülün amk isterseniz ama böyle olmuştu işte.
    bu sıkıntı stres beni daha o zamanlardan gibip atmıştı.
    lise 1 de dersimize giren beden eğitimi hocası lise 3 de okula tekrar gelip dersimize girdiğinde bana bakıp 'herkes değişmiş bir sen değişmemişsin.' düşünün. öylece güldüm yüzüne bakıp.
    esasında o halimden de nefret ediyorum.
    nasıl bu kadar aptal olabildim. neden bunun çözümlerini aramadım. bunun için bişeyler yapabilirdim.
    belki şu an daha farklı olurdu her şey.
    kendimi de hiç affedemedim işte bu yüzden.
    ···
  6. 6.
    +1
    neyse gittik adam pratisyen doktor.
    babamla beraber girdik odaya. bildiğin sağlık ocağı işte. babam dedi doktor bey hiçbişey yiyemiyor. çok çalışıyor dershaneye falan gidiyor. yorgun düşüyor ama yemek yeme olayı sıfır dedi.
    doktor bana baktı işte. geldi ağzıma o çubuğu sokup bademciğime falan baktı ne alakaysa. karnımı falan dinledi. sonra bişeyi yok dedi.
    bana sordu bikaç şey. sonra babama döndü dedi işte bir kaç ilaç yazıcam vitamin falan çünkü güçten düşmüş. sabahları yemek yiyebilmesi için bi şurup vericem daha rahat yer dedi.
    sonra bana döndü dedi ki ama hala devam devam ederse bu durumu bir pgiboloğa görünmesinde fayda var dedi. ben de hafif hafif gülüyorum amk. o yaşta olsa bile durumun farkındayım esasında. az buçuk internetten falan da okuyorum. stres olayının pgibolojik bir sıkıntı olduğu konusunda bilgim var yani. neyse reçeteyi aldık çıktık.
    ···
  7. 7.
    +1
    sonraları bu mevzu büyüdü.
    tahta korkusundan evrilip daha genele yayıldı.
    artık başkalarının yanında bir şeyler yiyip içme durumu benim için bir illet haline geldi.
    bu bir kabustu benim için.
    tam anlamıyla bir kabus.
    evde sıkıntı yoktu. ailemle beraber normal şekilde yemeğimi yiyordum.
    ama başka birisi de olaya dahilse ne bilim en yakınımdan amcam olsun halam olsun bunlar olaya dahilse titremeye başlıyordum.
    kaşığı ağzıma zütürürken tir tir titriyordum kalp atışlarım deli gibi artıyordu. ağzım kuruyordu.
    sanki savaşa gidiyordum. sanki ölecektim. hiçbirisi değildi. sadece yakınlarımla yemek yiyordum. ama hep temelde rezil olma korkusu vardı.
    bu illet düşünce nerden peydah oldu beynime bilmiyorum. ama bu korku daha da titrememe vesile oluyordu. ne olduğunu anlayamadan bunun pençesine düşmüştüm bile.
    ···
  8. 8.
    +1
    rezerved
    ···
  9. 9.
    +1
    bunu bilmeyen birine anlatmak imkansız.
    yani o anda bir şey oluyor ve beynin direk emri veriyor.. titre!
    bunu ben yıllardır çözemedim gençler.
    her insan kendisinin düşmanıdır diye bir söz varya hani. çok doğru.
    benim beynim mesela.. benim kesinlikle düşmanım bu beyin. daha büyük bir düşmanım yok.
    zamanla titreme meselesi büyüdü. tahtaya kalkınca ellerim deli gibi titriyordu. bu görülüyordu.
    ama kimse dillendirmiyordu. ne yapacağımı bilemez halde rezil olduğumu düşünüyordum.
    sonra daha çok sustum.
    daha çok içime kapanıp derse hiçbir şekilde dahil olmamaya çalıştım.
    beynime bir virüs girmişti.
    ve çıkacak gibi de değildi.
    ···
  10. 10.
    +1
    lise 3 ün ikinci dönemiydi sanırsam. kafamda garip düşünceler mevcut.
    bu hastalık zaten çok garip. sanki hastalık safha safha belli.
    ve beyin de bunun farkında. ve bir diğer semptomun zamanı gelince beyin direk emri veriyor.
    matematik dersinde grafik çizmek için tahtaya çıkardı hoca.
    normal aldım kalemi şekli çizdim. yapılması gerekeni yaptım oturdum.
    oturduktan sonra kafamda bir sıkıntı.
    ya elin titreseydi?...
    evet.. beynim semptomun sinyalini girmişti kod olarak. o artık bana işlendi.
    içime bir sıkıntı bastı. ellerimi ovuşturdum. ellerime baktım. hafif hafif titriyordu sanki.
    hayır.. hayır olmaz öyle şey. hem çok saçma. ne alakası var ki..
    ···
  11. 11.
    +1
    biraz sonra bir arkadaşım geldi yanıma. nooldu oğlum diye şaşırdı çocuk.
    hadi kalk gidelim dedi.
    tam olarak ne dedim hatırlayamıyorum ama sanırım ben asla onlar gibi olamıcam tarzı bir şeyler sayıklıyodum ağlarken.
    neyse gittik yüzümü falan yıkayıp kendime geldim.
    bir duygu patlaması hasıl olmuştu ağlamıştım. sonra tekrar normale döndüm.
    okul çıkışında arkadaşım beni bi köşeye çekip hayırdır oğlum konuş bakalım diye sordu.
    ne desem faydasız. saçma sapan bişeyler söyledim. ya biraz yorgunum babamla tartıştık ondan çok dolmuşum gibi bişeyler..

    işte o zamanlar daha benim bu trajedimin ilk safhalarıydı beyler. yavaş yavaş sindirme safhaları. hastalık geliyorum diyordu. ve ben bişey yapamıyordum. zaten bişey yapmak da istemiyordum. kopuş o zaman başladı işte.
    ama tam anlamıyla bir kopuş. artık yarıştan düşmüştüm. diğerleri gidiyordu. ben durmuştum. ben tam anlamıyla durmuştum artık.
    ···
  12. 12.
    +1
    anlat lan bi de sen anlat
    ···
  13. 13.
    +1
    reserved
    ···
  14. 14.
    +1
    allah yardımcın olsun panpa
    ···
  15. 15.
    +1
    içime kapanıp arkadaşlarımla muhabbetimi düşürdüm. çok samimi olduğum birkaç tanesi dışında koptum yavaş yavaş diğerlerinden.
    elimde değildi. uyum sağlayamıyordum. gidemiyordum.
    ve ben içime kapandıkça sınıfta bu durum farklı algılandı.
    sadece ders çalışıyordum çünkü her türlü arzum gidiyordu yavaş yavaş.
    diğerleri g ençliklerinin başındalar. kanları kaynıyor. kimsenin dersi falan giblediği yok.
    benim hayattan tek kaçış yolum dersler olduğu için aramızda mesafe de böyle böyle arttı.
    kayışlar kopmuştu.
    benim bu halim sınıftakiler tarafından çok bencil ve çok içten pazarlıklı olarak algılandı.
    babamında aynı okulda öğretmen olması bana torpilli işte ondan yüksek alıyor etiketini yapıştırdı bildiğin. artık herkesten çekinir olmuştum. okula giderken yüzüm yerdeydi hep.
    babamla arabayla okulun içine girmekten nefret ediyordum.
    sanki herkesin gözü üzerimizdeydi.
    herkez bana bakıyordu sanki.
    ···
  16. 16.
    +1
    shadowfield? dota?
    edit: shadow fiend miş amk utanmasam battlefield diyecekmişim.
    ···
  17. 17.
    +1
    @2 ye güldüm gidiyorum
    ···
  18. 18.
    +1
    kendimi avutmaya çalışıyorum ama.
    tamam oğlum sıkıntı var ama hallolur. derslerin iyi biyerleri kazanırsın sonra düzene sokarsın diyorum.
    kimseyle paylaşamıyorum sıkıntımı.
    ama hayallerde bile kitleniyorum.
    ben bu halde üniye nasıl gidicem? bu kafayla ben çok ezilirim orada.
    herşey strese evriliyordu gözümde. hayatın hiçbir güzelliği kalmamıştı sanki. bu duruma alışmıştım evet.
    sadece blue dinliyordum ders çalışıyordum ve 31 çekiyordum. bu düzene alıştırdım kendimi.
    lisede tam anlamıyla dışlanmıştım.
    olsun diyordum. bitecek.
    ama bitmedi.
    sonraki dalga gibip attı beni.
    bunu kaldıramadım işte.
    ondan sonra da zaten devreler gitti. herşey tepetaklak oldu. anlatıcam.
    ···
  19. 19.
    +1
    @49 tam olarak geçmiyor kanka ama kendimi idare etmeyi öğrendim gibi.
    tabi izler kaldı çok. stres olayı da pusuda bekliyo hep.
    rutinin dışına çıkarsam eğer hemen avlamak için hazır.
    boynuma dişini geçirmek için can atıyo.
    böyle böyle geçiyo işte.
    ···
  20. 20.
    +1
    olaylar ters tepti.
    daha iyi olacağını düşünmüştüm ama daha kötü bir ruh hali içerisine girdim.
    ben okul birincisiydim.
    benden sonraki elemanlar kazanıp kazanıp gitmişlerdi.
    onlar giderken ben kalmıştım.
    bu durum zaten mevcut olmayan özgüvenimi daha da aşağılara çekti.
    yeniden dershane yeniden testler..
    yeni arkadaşlar. dershanede yeni bir sınıf.
    dalgalı bir denize koyulan su topu gibiydim artık. nereye çekerse hayat oraya gidiyorum gibi geliyordu.
    aldırmadım diyemiyorum. aldırmamak elimde değildi.
    ama bu sefer daha bir umursamazım.
    ders çalışma modunda değilim artık.
    bir daha da giç giremedim o moda.
    çünkü artık ders çalıştıkça içimi daha çok dolduruyordu sıkınt.
    işte o zamanlar kendimden kaçmaya başladım.
    madem kendi içimde her şey kötü gidiyor o zaman kendimle hiç yüzleşmem diyordum.
    bu işe yaramıyordu ama yavaş yavaş da kopuyordum kendimden.
    düşünmemeye başladım.
    çünkü düşünmek stres ve sıkıntı demekti.
    ve ben artık bunu kaldıracak durumda değildim.
    ···