1. 1.
    0
    reserveleri alın beyler. anlatacaklarım dıbınıza koyacak garanti veriyorum.

    sf: sosyal fobi
    ···
  2. 2.
    0
    anlatacaklarım belki genç yaşta bu illetle karşılaşan arkadaşlara bir yol gösterir.
    ···
  3. 3.
    0
    sf: sosyal fobi

    evet gençler. 23 yaşındayım. şu an üniversite okuyorum. esasında benim buralara kadar gelebilmem bile büyük mucize. tabi ilaç kullanıyorum anksiyetemi önlemesi için. ve bunu doktor tavsiyesi olmadan yapıyorum. yani benim hayatım bir rulet anlayacağınız. ilacın ne yan etkisi var, vücuduma şu an neler yapıyor bilmiyorum. ama ilacı almaktan başka çarem de yok. bu günlerime gelmeden önce size bu illetle nasıl tanıştığımı ve hayatımı gibiş sürecini anlatacağım. dinlerseniz bişey kaybetmezsiniz.
    ···
  4. 4.
    0
    yıl 2007. o zamanlar derslerimden başka bir şey düşünmüyorum. lise 2 deyim ve deli gibi ders çalışıyorum. belli bir hedefim yok ama gerek aldığım temel olsun gerekse de içimdeki çalışma isteği neticesinde severek yapıyorum bu işi. o zamanlar tipimi görüntümü falan umursamıyorum. ezelden beridir çok zayıftım. hala öyleyim. ama o zamanlar bunu takmazdım. aptallıklarımdan biri de buydu esasında. şimdi düşünüyorum da ne kadar malmışım. gerçek hayat benim o gördüğüm şekilde değilmiş ve ben tamamen bir looser mışım. neyse devam edeyim.
    ···
  5. 5.
    +1
    gençler size bir tavsiyede bulunayım. eğer daha lisede okuyan veyahut 18 19 yaşlarında genç arkadaşlarım varsa aranızda, şunu söyleyebilirim ki kendinize çok çok iyi bakın. fiziksel anlamda diyorum bunu. çünkü esasında tek gerçek şey sizin fiziksel görüntünüz. bunu herşeyin üstünde tutmak zorundasınız. büyük olmanız lazım. büyük olursanız kendinize güveniniz gelir. bu bir ilüzyon aslında. evet. ama bu ilüzyon işe yarıyorsa bunu neden yapmayasınız ki. bu dünyada her şey büyük olup olmamakla alakalı. hiç bir zaman dile getirilmez bu. ama siz ne kadar büyük olursanız o kadar adam yerine koyulursunuz. zayıf çiroz bir insan hiçbir zaman başkalarının gözünde o kadar değerli olmaz. bu iş heybetli olma meselesidir. dünyanın olayı budur. öncelikle bunları söylemekte fayda görüyorum. devam edeyim..
    ···
  6. 6.
    0
    dediğim gibi o zamanlar aklımda olan teş şey derslerdi.
    sebebini bilemiyorum sanırım daha daha geçmişe gitmem gerek bunun için.
    orta okulda hiç başarılıo bir öğrenci değildim. anadolu lisesi sınavını da kazanamamış süper liseye yazılmıştım.
    babam da okuduğm okulda öğretmendi. bu durumun da etkisi oldu sf sürecine girmemde. ona da gelicem sonra.
    ama sanırım beni derslere iten şey biraz da aldığım gazlardı.
    iyi okulda okumama ve başarılı rakiplerim olmamasından mütevellit kendimi de çok çalışkan sanıp sadece derslerime çalışıyor 31 imi çekiyordum ara ara.
    ···
  7. 7.
    0
    esasında her şey iyi gibiydi. lise 1 de falan arkadaşlarla takılırdık. güzel geçiyordu hayat.
    ama herşey sonrasında taka sardı gençler. sf olmamdaki en büyük sebep fiziksel görüntüm. bunun farkındayım.
    ve bu taktan olayın temelini de o sıralarda atmıştım.
    bir çiroz olmamın sebebi aşikar.
    sıkıntı stres olayı direk mideme vuruyordu. o zamanlar sf değildim belki de farkında değildim ama bende stres olayı her zaman vardı.
    sonradan sf ye dönüştü o ayrı mesele.
    mesela ne zaman dersaneye gidecek olsam karnıma ağrılar girer yemek falan yiyemezdim. bu durum ailemi rahatsız ederdi.
    daha önce böyle bir olayla karşılaşmamış olan annem babam hayret ederdi durumuma.
    sen genç çocuksun ne bu iştahsızlık derlerdi hep.
    olayın ilk başlangıç safhalarında doktora gittik. doktor da bildiğin sağlık ocağı doktoru.
    artık anlayın içinde bulunduğum durumdan ne derece habersiz olduğumuzu.
    ···
  8. 8.
    +1
    neyse gittik adam pratisyen doktor.
    babamla beraber girdik odaya. bildiğin sağlık ocağı işte. babam dedi doktor bey hiçbişey yiyemiyor. çok çalışıyor dershaneye falan gidiyor. yorgun düşüyor ama yemek yeme olayı sıfır dedi.
    doktor bana baktı işte. geldi ağzıma o çubuğu sokup bademciğime falan baktı ne alakaysa. karnımı falan dinledi. sonra bişeyi yok dedi.
    bana sordu bikaç şey. sonra babama döndü dedi işte bir kaç ilaç yazıcam vitamin falan çünkü güçten düşmüş. sabahları yemek yiyebilmesi için bi şurup vericem daha rahat yer dedi.
    sonra bana döndü dedi ki ama hala devam devam ederse bu durumu bir pgiboloğa görünmesinde fayda var dedi. ben de hafif hafif gülüyorum amk. o yaşta olsa bile durumun farkındayım esasında. az buçuk internetten falan da okuyorum. stres olayının pgibolojik bir sıkıntı olduğu konusunda bilgim var yani. neyse reçeteyi aldık çıktık.
    ···
  9. 9.
    0
    neyse doktora falan gittikten sonra ilaçları almaya başladım. adam vitamin falan yazmış. bir de şurup var onu da sabahları alıyorum. çünkü sabahları hiçbişey yiyemiyorum. stres hat safhada oluyor sabahları. ama sonraki günler şurubu içtikten sonra bir iki lokma atabiliyorum mideye. diğer türlü midem tam anlamıyla kapalı. yani stres direk mideme vuruyor midem ağzımda yani öyle bir durumun içerisindeyim. neyse bir kaç gün böyle geçti. normal düzene bindi. ama ben hala aynı benim. geceleri uyanıyorum büyük bir sıkıntıyla. ertesi gün dersaneye gidecek olmamın vermiş olduğu sıkıntı beni uykumdan uyandırıyor beyler varın siz düşünün ızdırabı. midem sürekli bükülmüş vaziyette. halim içler acısı. kendimi ders çalışmaya veriyorum çünkü başka türlü kafam dağılmıyor. bizimkiler ne zaman yemeğe çağırsa beni içimde bir korku oluyor. babam yine kızacak yine az yiyorsun diye iflahımı gibecek diye. sonradan anlıyorum bunların hepsi sf ile ilgili.
    ···
  10. 10.
    0
    alıştım beyler. yapacak başka bişey yoktu çünkü. bu durum gitmiyordu. bununla yaşamaktan başka çarem yoktu. stres hayatımın bir parçasıydı artık ve bununla baş etmek durumundaydım. size bu yaşadıklarım çok saçma gelebilir. zaten bu olayın da ironisi burada. yaşanılan şeyler esasında o kadar saçma ki bunu kimseye anlatamıyorsunuz. ama diğer yandan bir cehennem azabı çekiyorsunuz. müzik falan dinliyorum. internetten sakinleşme stresten kurtulma yöntemleri yazıp aratıyorum. yazanları uygulamaya çalışıyorum. ama yok. netice sıfır. bu stres bu sıkıntı benim hayatımın içine ediyor tam gelişme çağında. gençliğimin başladığı vakitler. daha 17 yaşındayım amk.
    ···
  11. 11.
    0
    zaten sosyal fobi de böyle işte. başkalarının çok anormal gördüğü şeyleri normal olarak yaşamaya başladığın vakit sf sin sen. işte bu durumda seni gibip atıyor. olum düşünsene. başka bir insana benim yaşadığım stresi bir gün yaşat adamın iflahı gibilir. ama ben bu stresle her an yüzyüzeydim. buna alıştım ben. bunu sindirdim bildiğin. az yiyorum, yemeye çalışıyorum. babam her lokmamı sayıyor. her öğünde bir huzursuzluk bir kaygı. aynoı zamanda da çok çalışıyorum. ben çok çalıştıkça ailem daha da bir üstüme geliyor. kendine bakmıyorsun bu çalışmaya düşüp kalacaksın bir yerde diye. öğretmenlerimden babama tepkiler yağıyor. bu çocuk çok güçsüz çalışıyor ama kendisine de baksın diye. bütün bunların içinde ben dersime çalışıp kendimi unutmaya çabalıyorum. ama olmuyor tabi. bu stres bu sıkıntı her an ensemde. ama bu daha başlangıçmış. daha buz dağının görünmeyen kısmı bunun kat kat fazlasıymış meğer.
    ···
  12. 12.
    0
    belki de bu illet benim kaderime çok çok önceden yazılmıştı. çünkü kendimi bildim bileli özgüvensizdim zaten.
    derslerim iyiydi. okulun en iyisiydim. ama hep kafamda benim diğerlei gibi olamayacağım düşüncesi.
    hep kafamda asla başaramayacağım düşüncesi var.
    bir bün beden eğitimi dersindeyiz. her şey güzel gidiyor. neyse ders bitecek arkadaşlar dağıldı.
    ben kalakaldım öyle. ne oldu bilmiyorum öyle olduğum yere kitlendim.
    sendeleyerek bir taşın üstüne oturdum.
    o kadar doluyum ki tarifi imkansız. birden bıraktım kendimi.
    gözlerimden damlalar aktıkça daha bir ağlıyorum. sebepsiz yere. öyle ağlıyorum.
    belki de içimdeki bu illetten bıktığım için ağlıyorum.
    savaşmak zorunda kaldığım için ama aynı zamanda savaşacak gücüm olmadığı için ağlıyorum.
    hıçkıra hıçkıra ağlıyorum.
    ···
  13. 13.
    +1
    biraz sonra bir arkadaşım geldi yanıma. nooldu oğlum diye şaşırdı çocuk.
    hadi kalk gidelim dedi.
    tam olarak ne dedim hatırlayamıyorum ama sanırım ben asla onlar gibi olamıcam tarzı bir şeyler sayıklıyodum ağlarken.
    neyse gittik yüzümü falan yıkayıp kendime geldim.
    bir duygu patlaması hasıl olmuştu ağlamıştım. sonra tekrar normale döndüm.
    okul çıkışında arkadaşım beni bi köşeye çekip hayırdır oğlum konuş bakalım diye sordu.
    ne desem faydasız. saçma sapan bişeyler söyledim. ya biraz yorgunum babamla tartıştık ondan çok dolmuşum gibi bişeyler..

    işte o zamanlar daha benim bu trajedimin ilk safhalarıydı beyler. yavaş yavaş sindirme safhaları. hastalık geliyorum diyordu. ve ben bişey yapamıyordum. zaten bişey yapmak da istemiyordum. kopuş o zaman başladı işte.
    ama tam anlamıyla bir kopuş. artık yarıştan düşmüştüm. diğerleri gidiyordu. ben durmuştum. ben tam anlamıyla durmuştum artık.
    ···
  14. 14.
    +1
    içime kapanıp arkadaşlarımla muhabbetimi düşürdüm. çok samimi olduğum birkaç tanesi dışında koptum yavaş yavaş diğerlerinden.
    elimde değildi. uyum sağlayamıyordum. gidemiyordum.
    ve ben içime kapandıkça sınıfta bu durum farklı algılandı.
    sadece ders çalışıyordum çünkü her türlü arzum gidiyordu yavaş yavaş.
    diğerleri g ençliklerinin başındalar. kanları kaynıyor. kimsenin dersi falan giblediği yok.
    benim hayattan tek kaçış yolum dersler olduğu için aramızda mesafe de böyle böyle arttı.
    kayışlar kopmuştu.
    benim bu halim sınıftakiler tarafından çok bencil ve çok içten pazarlıklı olarak algılandı.
    babamında aynı okulda öğretmen olması bana torpilli işte ondan yüksek alıyor etiketini yapıştırdı bildiğin. artık herkesten çekinir olmuştum. okula giderken yüzüm yerdeydi hep.
    babamla arabayla okulun içine girmekten nefret ediyordum.
    sanki herkesin gözü üzerimizdeydi.
    herkez bana bakıyordu sanki.
    ···
  15. 15.
    +1
    ona da alıştım. bir düzen oturttum kendime. sınıftakilerin çoğu bana içten içe bir nefret besliyordu.
    ama elimde kalan bir kaç tanesiyle aramı eskisi gibi yapmaya çabaladım.
    olmuyordu.
    diğerleri gidiyordu. belki bunu söylemem size saçma gelicek. ama onlar büyüyordu. serpiliyorlardı.
    ben değişemiyordum. zayıf çiroz gibi kalmıtım lan. gülün amk isterseniz ama böyle olmuştu işte.
    bu sıkıntı stres beni daha o zamanlardan gibip atmıştı.
    lise 1 de dersimize giren beden eğitimi hocası lise 3 de okula tekrar gelip dersimize girdiğinde bana bakıp 'herkes değişmiş bir sen değişmemişsin.' düşünün. öylece güldüm yüzüne bakıp.
    esasında o halimden de nefret ediyorum.
    nasıl bu kadar aptal olabildim. neden bunun çözümlerini aramadım. bunun için bişeyler yapabilirdim.
    belki şu an daha farklı olurdu her şey.
    kendimi de hiç affedemedim işte bu yüzden.
    ···
  16. 16.
    +1
    kendimi avutmaya çalışıyorum ama.
    tamam oğlum sıkıntı var ama hallolur. derslerin iyi biyerleri kazanırsın sonra düzene sokarsın diyorum.
    kimseyle paylaşamıyorum sıkıntımı.
    ama hayallerde bile kitleniyorum.
    ben bu halde üniye nasıl gidicem? bu kafayla ben çok ezilirim orada.
    herşey strese evriliyordu gözümde. hayatın hiçbir güzelliği kalmamıştı sanki. bu duruma alışmıştım evet.
    sadece blue dinliyordum ders çalışıyordum ve 31 çekiyordum. bu düzene alıştırdım kendimi.
    lisede tam anlamıyla dışlanmıştım.
    olsun diyordum. bitecek.
    ama bitmedi.
    sonraki dalga gibip attı beni.
    bunu kaldıramadım işte.
    ondan sonra da zaten devreler gitti. herşey tepetaklak oldu. anlatıcam.
    ···
  17. 17.
    +1
    lise 3 ün ikinci dönemiydi sanırsam. kafamda garip düşünceler mevcut.
    bu hastalık zaten çok garip. sanki hastalık safha safha belli.
    ve beyin de bunun farkında. ve bir diğer semptomun zamanı gelince beyin direk emri veriyor.
    matematik dersinde grafik çizmek için tahtaya çıkardı hoca.
    normal aldım kalemi şekli çizdim. yapılması gerekeni yaptım oturdum.
    oturduktan sonra kafamda bir sıkıntı.
    ya elin titreseydi?...
    evet.. beynim semptomun sinyalini girmişti kod olarak. o artık bana işlendi.
    içime bir sıkıntı bastı. ellerimi ovuşturdum. ellerime baktım. hafif hafif titriyordu sanki.
    hayır.. hayır olmaz öyle şey. hem çok saçma. ne alakası var ki..
    ···
  18. 18.
    0
    işte o gün hastalıklı beynime girmişti bu düşünce.
    nasıl oluyor diye sormayın. ben de bilmiyorum zaten. bu nasıl böyle böyle evrilip karşı konulamaz bir hale geldi ben de bilmiyorum.
    o zamandan sonra elimin titremesiyle uğraştım hep.
    tahtaya kalkmak artık kabus olmuştu benim için.
    hoca beni tahtaya kaldırır diye korkuyordum.
    bu korku hali hazırdaki stresle birleşiyor ve benim performansımı gibip atıyordu.
    tek sığındığım şey derslerdi halbuki.
    şimdi oradan da lanetlenmiştim.
    ama kaçarı yoktu. bununla yüzleşecek bir gün gelecekti.
    o tahtaya kalkmam gerekecekti.
    ve ben rezil olacaktım.
    ···
  19. 19.
    +1
    bunu bilmeyen birine anlatmak imkansız.
    yani o anda bir şey oluyor ve beynin direk emri veriyor.. titre!
    bunu ben yıllardır çözemedim gençler.
    her insan kendisinin düşmanıdır diye bir söz varya hani. çok doğru.
    benim beynim mesela.. benim kesinlikle düşmanım bu beyin. daha büyük bir düşmanım yok.
    zamanla titreme meselesi büyüdü. tahtaya kalkınca ellerim deli gibi titriyordu. bu görülüyordu.
    ama kimse dillendirmiyordu. ne yapacağımı bilemez halde rezil olduğumu düşünüyordum.
    sonra daha çok sustum.
    daha çok içime kapanıp derse hiçbir şekilde dahil olmamaya çalıştım.
    beynime bir virüs girmişti.
    ve çıkacak gibi de değildi.
    ···
  20. 20.
    +1
    sonraları bu mevzu büyüdü.
    tahta korkusundan evrilip daha genele yayıldı.
    artık başkalarının yanında bir şeyler yiyip içme durumu benim için bir illet haline geldi.
    bu bir kabustu benim için.
    tam anlamıyla bir kabus.
    evde sıkıntı yoktu. ailemle beraber normal şekilde yemeğimi yiyordum.
    ama başka birisi de olaya dahilse ne bilim en yakınımdan amcam olsun halam olsun bunlar olaya dahilse titremeye başlıyordum.
    kaşığı ağzıma zütürürken tir tir titriyordum kalp atışlarım deli gibi artıyordu. ağzım kuruyordu.
    sanki savaşa gidiyordum. sanki ölecektim. hiçbirisi değildi. sadece yakınlarımla yemek yiyordum. ama hep temelde rezil olma korkusu vardı.
    bu illet düşünce nerden peydah oldu beynime bilmiyorum. ama bu korku daha da titrememe vesile oluyordu. ne olduğunu anlayamadan bunun pençesine düşmüştüm bile.
    ···