1. 51.
    +33 -2
    sahil boyu ilerliyoruz ama son ses müzik falan daha millet sokaklrda
    miami o kadar muhteşem bir yer ki beyler hayatınızda böyle bir fırsat cıkarsa düşünmeyın 1 dakika, hele üniversiteli binler gibtirin gidin amerıkaya lan ne işiniz var burda ne işiniz var ?
    neyse bu karı bi yandan sigara içiyo bi yandan kafası güzel bi yandan araba kullanıyo ben önde oturuyorum arkadas arkada
    lan bu karı basıyo gaza arabayı 2 teker ustune kaldırtmaya mı calısıyo sov mu yapıyo ne yapıyo
    ki amerikada arabalar o kadar yavas ilerler ki 200 metre ötede bi yaya görsünler dururlar hemen geçsin yayalar diye
    ama bu karı bastı gaza gidiyo karşıdan 2 tane sevgili cıktı onlrda zil zurna bu bi kıvırdı direksiyonu ben Allahtan emniyet kemerini takmışım dan diye bariyerlere girdi araba ve arkası okyanus aq araba uçacak okyanusa ama nasıl bir sarsıntı bizim arkadaki arkadaş direk öndeki koltuğa yapışmış, burnu kırıldı çocuğun.
    ···
  2. 52.
    +32 -3
    gittim bunların otele neyse adam aldı bizi dışarı yemeğe zütürdü
    kızıyla yan yana oturuyorum bir de taş anaları var ki sormayın pınar altuğ mubarek
    çat pat anlasıyoruz adamla, adam baya sevdi beni, türkiyeye daha önceleri tatile gittiğini, bodrumu kuşadasını didimi falan bildiğini söyledi
    ben öyle diyince tabi heyecanlandım, lan dedım kız turkıyeye gelır mı acaba falan dıye sonra bunların anne tarafından akrabaları türkiyede yaşıyorlarmış onları ziyaret amaçlı tatile geliyolarmış paso
    para deseniz akıyo dıbına koyım 150 dolar hesap geliyo atıyorum 200 dolar para atıyo 50 dolar bahşiş öyle bi bonkör adam
    kızı da ben gibi 18 yaslarında, yedik içtik derken tabi ben aq kızı tavlamak için hafif tebessümler, onu kesmeler, falan filan derken kızla muhabbete giriştik
    mekandan kalktık otele giderlerken kızı babasına ben geç geleceğim falan dedi neyse görüşürüz dedik ayrıldı ailesi kızla kaldık yalnız basımıza
    karşımda mukemmel bir manzara var okyanus manzarası hayatımın en güzel günü aq
    ···
  3. 53.
    +29 -5
    biz okuttuk bıletlerı falan girdik içeri ucaga binecez artık
    babalarıyla vedalaştı bunlar falan
    biz 4 müz oturuyoruz, kızların ALLAHI var güzel kızlar vicutta cok saglam
    ben arkadaşa diyorum bak şu kız benim ha öbürü senin falan
    sonra biz kızlarla muhabbete başladık orda beraber ev tutalım kalacak yer yok bizim şirket ayarlamadı oraya gidince wat programıyla gelenlerle eve cıkarsınız problem olmaz korkmayın dedi dedik adam arıyoruz yanımıza beraber cıkalım mı cıkalım dedi kızlar daha orda aq
    neyse ucaga bindik onların koltuk anasının amındaymış bizim koltuk ebesinin amında
    bindik ucaga 3 saatin ardından amsterdama indik
    diğer uçak bizim 5 saat sonraydı onların ise 8 saat sonraymış yani amsterdam - newyork arası uçağımız farklıymış
    neyse dedik ocean city kucuk yer orda karsılasırız illaki
    tamam mı tamam biz bindik amsterdamdan newyorka 10 saati geçti yolculuk aq
    ···
  4. 54.
    +30 -4
    neyse ayrıntıları geçiyim artık çok uzar yoksa daha sadete gelemeden
    neyse biz indik newyork'a ordan sonra aq iç hatlar ucagına bindik falan ocean citye vardık
    indiğimizde sabah 10 gibiydi oraya 2 gün falan geçti aradan tabi aq
    biz adreste bulduk otelı seascape resort aq bar tarzı otelmiş barı da var bizim hem otel temızlıgı hem bar temizliğiymiş
    neyse dedik ev yok adam dedi benım 500den fazla personelım var hangısıne konaklama verıcem gidin bulun ev
    1-2 günlük pansıyon ayarladık işe başladık önceleri öglen 3'te cıkıyoduk işten sonra ev arıyorduk
    zaten her yer turkmus aq herkesı goruyorsun
    bu ıkı kızı bulduk burçin ile merve isimleri
    kızlara mc donalds yurt ayarlamıs haftalıgı 75 dolardan
    neyse dedik eve cıkalım cıktık kızlarla bi ev bulduk cok saglam havuzu falan var agzımızın suyu aktı tabi
    ···
  5. 55.
    +30 -4
    orda sistem farklı sımdı
    evin içi dayalı döşeli adam diyo kaç kişi kalcaksınız 4 kişiyiz abi (kızların ingilizce ana dili gibi onlar anlaşıyo)
    kişi başı 115 dolar dedi dedik abi o kadar paramız yok sımdı calısıyoruz falan fılan adam indirmiyo olmaz o zaman diyo mecbur kabul ettik
    ve eve yerleştik 2 kız 2 erkek evde 6 oda var 2 katlı villa tarzı
    bi odada 2 kişi kalınıyor biz arkadasla kızlarda bi odada bi odada boş işte neyse
    yerleştik oraya
    iş falan iyi gidiyo kızlar feci ortam yaptılar 1 haftada bizde bi tak yok daha tak temizliyoruz
    ama kızlar sayesınde bizde akıyoruz ortamlara derken
    1. haftanın sonunda otelde iava diye litvanyalı bi kızla tanıştık
    kızın huur oldugu her halinden belli ama bize verir mi sanki aq
    ama demekki öyle dememek lazımmış veriyolarmış
    ···
  6. 56.
    +31 -2
    ve orda o sarı saçlarını görüyorum, ön kapıdan bir atlayısta 2 basamak iniyor, kucagıma bir atlıyor işte o an beyler varya o an dünyanın en mutlu adamı oluyorum, allah bu duyguyu herkese yaşatsın
    o an donmaktan eksi derecelerde olan hava, bana göre yazın ortalarında gibi geliyor
    kucagıma atlıyor tam 10 dakika hiç konuşmadan sarılıyoruz, hüngür hüngür aglıyor kız benimde gözlerim doluyor cok feci aglamamak ıcın dudaklarımı ıssırıyorum
    aglama oglum dıyorum giberım delikanlılıgı ne gibime aglamıyorsam
    herkes bize bakıyor, hele hiç unutmam bi tane sevgili var bizi görünce onlarda sarılmaya basladılar
    hayatımda olmadıgım kadar o gün duygusaldım, jkimseyi görmüyordu gözüm ve benim sarı civciv hala aglıyordu
    yüzüme bakıyor dudaklarımdan öpüyordu o soğukta insanlar bize bakıp ısınıyorlardı sanki
    neyse bu fasıl baya bi uzun sürdü
    muavin içerdeki bavulun hanımefendıye mı ait oldugunu sordu evet dedim gittik aldık bavulunu
    girdi koluma yapıstı bana ve aştiden dısarıya cıktık
    ···
  7. 57.
    +30 -2
    işten cıkınca bu kızı ayarladım kızda otelde calısıyo ha misafir falan değil
    ama kız baya alımlı ve benden 4 yas buyuktu
    dedim ben senden cok hoslandım, falan filan ne biliyosam ingilizce anlatıyorum gülüyo falan filan
    neyse kız dedi ki akşam parti yapalım, bende sanıyorum ki aq barda gidicez falan dedim benim yaş tutmuyo bara
    olsun dedi kütüphane vardı orda onun yanında park tarzı vardı gece biraları alır oraya gideriz diyo
    tamam dedim aq tamam
    sonra eve geldım kızlara dedim bizim arkadaş zaten dünden razı aq bu karı da arkadaslarına söylemiş bizim burçinler çalıştığı yerdeki yabancı elemanlara söylemiş kızlarda var
    akşam oldu 11 gibi gittik işte
    bi baktım kız bildiğin manken gibi giyinmiş, burcının getirdikleri desen zaten mankenler aq sevgili olanlarda var
    toplamda 11-12 kişi falanız
    kız laptop getirmiş şarkı açıyo derken biraları aldık
    6lı bira alıyoruz budlight herkes aldı ortalık anasının amı gibi bira oldu
    sonra bunlar fondip yapıyo dikiyo falan biz agırdan alıyoruz biraz
    biz daha 3. biradayken iava dediğim litvanyalı kiz bitirdi biraları kafa zum oldu
    ···
  8. 58.
    +31 -1
    kökledim ve kızdan ayhh oyhhh seslerini duymaya basladım o an bi gaz bastı beni kondisyonumda saglam git gel git gel sonunda boşaldım ama bir rahatlamısım öyle böyle değil
    tam o sıra aq bizim arkadas birden kalkıp tuvalaete koşmaz mı meyersem hayvan kusmaya gitmiş anasını gibmiş ortalıgın ama kafa 1 mılyon
    sonra eleman gitti dönmedi bende donsun uyur taklıdı yapsın devam edelım yiyişmeye dıye beklıyorum
    eleman donmedı anlamış gibiştiğimizi salonda sızmış kalmıs kusmuk her taraf
    neyse aq bosaldım ben kız hala dorukta ama sonra bunun lokumu oksuyorum ben, tam böyle çıkıntılı bir yer var orayı elımı gezdirdikçe nasıl zevklenıyor o zevklendıkce bende zevkelnıyorum
    inanır mısınız yarım saat parmakladım kızı en sonunda yorgunluktan öldük tabi benim sağ parmaklarım işlev görmemeye basladı derken öyle uyuyakalmışız
    ···
  9. 59.
    +29 -3
    miamide son gecemizdi, daha anlatamadığım ne kadar muhteşem gün geçirdim, iş anılarımı anlatmadım mesela, iş anılarım dondurma satarken off hayatımın günlerini geçirdim.
    tabi cok zor anlarım da oldu dısarda kaldık arkdaşla, aç kaldık, kaza geçirdik, karakolluk oluyorduk, kavga ettik, aşık olduk bir ton terane
    herşeyiyle miami bitiyodu bizim için, aldık bi budweiser bira (efes'in yanına yaklaşamaz ama yapacak bişey yok)denizi seyrediyoruz, anılarımız canlanıyor, eşyalar toplu bi şekilde ukraynalı ablamızın evinde duruyo, ailemize arkadaslara hediye alacaktık sözde, ne hedıyesi aq borclandık 1 tane hedıye alamadan döneceğiz, ona üzülüyoruz.
    evde kardeşimiz falan var bizden basket ayakkabısı istemişti onu alamadık, arkadaslar ıphone falan fistan alamadık.
    boynumuz bükük dönüyoruz ancak bu 3 ayda 3 yaş attık resmen, herşeyi gördük herşeyi yaşadık
    o gece hollandalı ablamız dedi siz gidiyorsunuz home party yapacağız, tamam dedik aq son kez olsun yarın gidiyoruz zaten
    topladılar tüm eski yenı calısan arkadsalarımızı bizi baya sevenler harbi kral arkadaslarımda oldu haaa
    hindistanlı mı dersin, çnli mi dersin, ukraynalı, litvanyalı, taiwanlı, rus falan toplamda 20 kişi falan sıkıştık ukraynalı ablamızın eve
    içtik içtik ıslandık, köpük partisi yaptık, her taku yedik o gece.
    bu arkadasın amerıkalı hatunlar vardı demiştim ya onlarda var evde, arkdaşları da var
    herseyı yoluna koyduk hala karı gibcez diye ugrasıyoruz aq
    bu arkads dedi ben son kez bu karıyı gibecem diye
    bende yanındakı arkadasına yavsıyom kızda zaten sarhıos bana yavsıyo falan
    girdik biz odaya son geceydı artık zütürdüm zütürdüm türkıyeye donunce zütü kalkık türk kızlarına mecbur kalacaktık yani o gece cok onemlıydı
    ···
    1. 1.
      0
      Rez sonra okurum
      ···
  10. 60.
    +30 -2
    beyler geldim ciddi diyorum size kusura bakmayın sona geldik.

    " seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun ancak bir o kadarda beraber olamayacağımızı biliyorsun. aşkım şuan bu maili sana yine ağlayarak yazıyorum ama malesef ben burada bir çocukla birlikteyim ailemin zorlaması üzerine. aşkım lütfen beni unut, biliyorum unutmayacağını ama unut lütfen unut, önümüzdeki sene ise evleneceğim o çocukla, biliyorum bunları okudugun zaman kahrolacaksın, ben ömrüm boyunca olacağım ama tanrı bizim birlikte olmamızı istemiyor. lütfen beni unut belki yıllar sonra yollarımız tekrardan kesişir, umarım hep mutlu olursun. seni çok seviyorum aşkım "

    bu son mesaj 2006 temmuz ayında geldi ama ayın kaçıydı hatırlamıyorum.
    şuan çok kötü oldum arkadaşlar hemen geleceğim lütfen kusuruma bakmayın zamanınızı caldım
    son olarak şuan ne yapıyor ediyor onu da yazacağım ve noktalayacagım
    ···
    1. 1.
      0
      anasını gibeyim şu parta başladığım anda barış manço-lady of the seventh sky çalmaya başladı burnum sızladı amk
      ···
  11. 61.
    +29 -1
    neyse onun sayesinde girdik pasaportumuzda yanımızda bişey olursa falan ne yaparız bilmiyoruz
    lan bi girdik içeriye bu tv'lerde falan görüyoruz ya striptizci kızlar falan lan 1 gram yalan değil aq ortam öyle, striptiz yapmıyolar ama züt göğüs hersey meydanda bir dans ediyorlar bizim bu antalyadakı barlar falan yanında solda 0 kalır aq
    karılar kızlar biralar tekilalar havada ucusuyor.
    ukraynalı hatunu tanımayan yok dıbına kodumun yerınde bizi birileriyle tanıstırıyo hepside benim sadece ferre sitelerinde gördüğüm sarısın taş kızlar
    kızlarla bi öpüşüyoruz lan ben 5 ay cıktıgım kız arkadasımla bu kadar cok öpüşmemiştim o derecede yani
    bizim arkadaşı görceniz zaten çocuk sevinçten ne yapacagını şaşırdı bana diyo ki lan iyiki seninle geldim kovdular seni vallaha büyüksün falan filan
    biz orda içiyoruz ama ıckılerı kendımız alamıyoruz ukraynalı alıyo bizim yerımıze
    bu arada sek tekıla şat 6 dolardı o zamanlar sımdı kac bılmıyorum
    bizim kafa zum oldu ordan 2 tane hatun yaptık, bu ukraynalı karı da sanki bizim abimizde bizi bara zütürüyo karı yapam diye harbiden öyle hisseettim delikanlı karıymıs lan falan diyom ben
    kızları aldık cıktık dısarı lan bizde ev yok yurda gidersek bi dünya adam var yıne atılcaz
    yine imdadımıza ukraynalı abla yetişti onun evine gittik
    gitmez olaydık
    ···
  12. 62.
    +2 -28
    aydüşen kaçmazı
    sabaha doğru o tek katlı incin evlere vurmaya başladığında güneş. karanlık yarılıpta onuncu tepedeki evine kaçışırken mor tepenin eldirilean kesimlerinde yeni bir günün sabahı doğmuştu. kale yakınlarındaki , surlarında çevrelediği korunaklı "eldrun" köyüydü burası.ve bu köyün başındaki gardiyanlarnda görev vaktiydi. uzunca dik ağaçların ve onları geride bırakan surların urzuvunda kuzeye ve güneye bakan 2 kapı vardı. gardiyan kuleleri her kapıda ikişer ikişer yükselerek menzili tamamen kaplıyordu. eldrun yakınlarındaki kuzey kapısı fazla kullanılmazdı , oradan gezginler , çiftciler vede izci gurupları geçerdi ancak. çünkü batı kapısının açtığı yol mor alevin taçlandırdığı elefrum kraterleriyle kaplanmıştı , yakın ormanlara uzanırdı geri kalan kesim ve kullanışlı tek yerde orasıydı... ve elbette oradaydi gri yol , kuzey kapısının önünden serilip giderdi. elefrum krater dağının arkasına bilinmeyen topraklara giderdi bi ucu , diyer ucuda yakın ormanların derin sularına... güney kapısı ise her ırktan ahalisi bulunan devasa elluim ülkesine açılıyordu , ordan geçmeye kalkarsanız dikkat etmek zorundaydınız çünkü güney çıkınları o bölgeye yakındır.ve güney çıkınlarında devasa ejderhaların , cüce ejderlerin yaşadığı bilinir. oranın yakınından dahi geçseniz sizi farkeden ulu ve yüce ejderhalarla bezendiği söylenir , bağzılarıda orada yıllardır saklanan ejderha tanrısının yaşadığını söyler.ama tüm bu korkunun dışında eldirilean mor tepenin en nadide kesimidir , ülkeleri , tepeleri öylesine büyüktürki haritalarda devasa sınırlarla gösterilir... elluimin ardında boş topraklar vardır , elluim'li kimse gitmemiştir cüceler hariç o topraklara. orada çok fazla birşey yoktur , bitki yetişmaz ve mağralar çok nadirdir. birkaç trol yaşar o bağralarda ve daha fazlası değil... ama tek canlı onlar değildir , solucanlarda(kanatsız ejderhalar) orada yaşdıbını sürdürür. çünkü besin bakımından pek çok ork ve goblin türü vardır bölgede ve tüm bunların dışında orası boş topraklar diye geçer , dahası değil...

    ve kuzeye bir kezdaha gidecek olursak orası daha ürkütücü vede akıbetlidir. elefrum kraterlerının yanağına dağılmış düzlüklerde vardır. sürekli faliyette olduğundan kraterin hiçbir yanı güvenli olmasada kızıl topraklara uzun zamandır lav düşmemiştir. eskiden kalma lavların kum rengi ışıltısı içinde o kuru lavların hala bir kızıllığı vardır. helede güneş aydınlattığında ateş misali bir tepe oluverir... lakin bu nedenle kızıl tepeler denmiştir oraya , fazla araştırılmamış bir yer olduğundan orada yaşayan canlılar hakkında bilgimiz olmaz ve belkide kimse yaşamıyordur... krater inişe doğru bölündüğünden orrtasında sürekli lavların ateşini depolayan ateş kusan tepesi vardır , kratarin zıttında yükselerek birazda tepe görünümü almıştır burası ve gri yolun hemen yanında bekler , diyer kısıma bakınca kraterin en feci bölgesini görürsünüz oraya gothremon derler , ama kadim cüce dilinde gomen adını alır. gomen dağın en kötü yeri denebilir dağın yarısı manasındadır , yani dağın öfkesinin ve hiddetinin yarısı gomen urvuzlarında beklediği söylenir. dağın tam adı nekadar elefrum olsada cüce dilinde gomenasai olarak bilinmiştir... sürekli patlayan ve tabandan dışarı ateş kusan gayzerlere sahiptir burası , ordan geçmeye kimsenin gücü yetmez diye bilinir...

    i̇şte tüm bunların ortasındaki devasa hanedanlık , lord kalesi'nde başlıyor uzun hikayemiz... hanedan prensi hansel'de burada yaşardı. gelecekte adını andığı toprakları yönetmek için eğitiliyordu. hanedan soyundan gelen asil savaşcılarının lideri diyebilirdik ona , ama o vaktini kılıç sallamaktan çok hayata adamıştı. kralın en tiksindiği olay olmuştur buki hansel sürekli ortadan kaybolurdu , kralın askerleri onu kaçkez yakın ormanlarda mutlu mutlu gezerken bulmuştur sayamam ama kral bundan hoşnutsuzdu. birgün zatını çağrarak bir konuşma kararı aldı kral.
    "sen! sen ne hakla görevlerini bırakıp basit ormanların yanına kaçarsın!!"
    "baba! ben istemiyorum bir krallık yönetmek yada birşeyi hükmüme almak... elfler gibi huzurlu bir hayattır hep arzuladığım."
    "ha! başımıza elf dostumu çıkıcaksın şimdide! senden ziyade onlar dahi kılıç savurup ok atarlar! yönetmekmi istemiyorsun? bunu birdaha duymayacağım , halkın senin hükmüne muhtaç oğlum!"
    i̇şte bu konuşmadan sonra hansel'i daha sıkı tuttular , muhteşem bir kılıç yeteneğide olsa savaşmayı , güçlenmeyi reddediyordu."kılıcımı bu diyarda boş boş beklemek için güçlendirmeyeceğim!"diyordu.ve isyan ederek sürekli görevlerden karşı duruyordu. bu olaylar kısa zamanda halkın , köylülerin kulağına vardı. ufak laflardan büyük bir isyana vuracakmış gibi uzadı halkın dili , "biliyormusun? kral oğlunu bile dize getiremiyormuş , oğlunun asi köpeklerden farkı yok... kralımızı nekadar sevsekte gelecekte böyle bir kral istemiyoruz... "
    "haklısın bunu krala söyleyelim , hansel bizi yönetecek güce sahip değil diyelim."dendi...
    ve kısa zamanda birer ikişer kralın karşısına çıkıldı.
    "yüce ve ala kralımız , senden bir ricamız vardır."
    "nedir? neymiş bu zatımdan arzunuz?"
    "oğlunuz kralım. sizin yaşlandığınız vakit tahta geçerse bu kurduğunuz düzeni inatla yıkacaktır o."
    kral bu sözlerden tedirgin oldu ve nedensiz bir hiddet patlattı "nedir sizin derdiniz! benim soyumu istemezsiniz demek bu ülkede.bu bir ihanettir! yakalayın muhafızlar! şunları!"...

    halk kralın hiddetine karşı hemencicik susuyorlardıysada oğul hansel'e beddualar ve lanetler okunup okunup durdu...

    bi̇r gece hi̇lal işiğinda

    hansel ne sizin nede halkın laflarına aldırmıyordu , hanedanlık cepesini saran angarad kasabalarından birine gelmişti ve ne bir dostu nede onunla ilgilenen birisi vardı.bar önündeki o dik sandalyelerden birine geçti , bir bira istedi ve uykulu gözlerle lambanın ardındaki karanlığı gözledi. şişko hancı biraz şaşkınlık birazda tiksintiyle baktı lord hansel'e halktan duyduğu yalan yada doğru tüm şeylerin ışığında hansel ayyaşın teki gibi duruyordu.ama hancı o mutsuz surata baktığında bir an tereddüte uğradı. hansele başka yönden bakmaya çalıştı...

    "derdin nedir dostum? biramı hala vermedin."
    "afedersin , dalmışım... "

    bira doldurulupta bara koyulunca hansel bardağı önüne çekti.

    "gözlerindeki ışık.. sen buralı değilsin galiba"
    "hayır değilim , elluim'den gelmiştim."
    "vay! elluim çok güzel bir yerdir , neden terkettin orayı?"
    "o diyarları nekadar sevsemde ekmeğimi kazanmalıydım , burada uzun zamandır han işletiyorum."
    "buralardan memnunmusun?"
    "yeterince... "
    hansel ,hancıya biraz şaşkınlık birazda acıyla baktı "buralar çok bayıcı, sonunda kazanç sağlayacağım güzel bir macera için neler vermezdim... "
    o handa hancı bir kahkaha patlattı , onun gülüşünü arka kapının gıcırtısı ve 36 yaşlarında iri yarı bir adamın kıkırdaması takip etti.
    hancı işgüzar ve ciddi bir bakışla "hansel! arzularını gerçekleştirmemi istermisin? senden şüpeleniyordum , ama şimdi gerçek isteğini anladım"dedi , onun ardından hanselin yanındaki barlığa i̇ri herif oturdu.
    i̇ri adam kaba bir gülüşle ona şaşkın şaşkın bakan hansele bir süre baktıktan sonra "eee , ne yapmamı istiyorsun?" dedi hancıya.
    "nemi yapcaksın? i̇lk önce ateş simyacısını buraya çağırman gerekecek , elluim merkezine doğru yaklaşık 1 haftalık bir yolculuk yapman gerekecek... "
    "neden?" dedi üşenen ve artık neşesiz adam.
    "nedenmi?" diye çarptı lafı hancı "herşeyden önce tanıdığımız ve bize yardım edecek tek büyücü o vede prensimizi ay düşene zütürecek adayımızda o."
    yaylanan iri herif "aydüşene neden gidiyoruz?"
    hancı parmağıyla barın tozlu tablalarını işaretler çizerken şöyle dedi "söylenenleri hatırlamıyormusun? simyacı bizden görev için bir aday istediği zamanı... "
    "hehe! o yıllar önceydi , çoktan birileri bulunmuştur."
    "sen bir göreve bir yılda cesur bir savaşcı bulunduğunu en son nezaman gördün"diyerek dik dik baktı herife... ve sonra devam etti "yarın yola çıkarsan iki hafta yada bir aksilik durumunda en geç bir ayda gelirsiniz."dedi.
    o sırada olayların rahmetine kalmış hansel konuşuverdi "durun , ateş simyacısını tanımıyorum.ay düşen neresi?"demesiyle hancıya karşı aptallığını ve bilgisizliğini kanıtlamış oldu.
    "yakında öğrenirsin , şimdilik kalene dön ve 1 ay kadar yakın ormanlara firar etme... "dedi ve bir süre durduktan sonra önceki cümlesine "lordum." kelimesinide ekleyerek bardaki boş bardağı aldı... i̇ri adam handan çıkıp gecenin karanlığına karıştığı vakit hansel'de saraya giden tiz ışıklı yola kat
    Tümünü Göster
    ···
  13. 63.
    +22 -7
    neyse aq ben yazayımda okuyan okur okumayanın canı sağolsun, bol gibişli onun garantisini vereyim
    ···
    1. 1.
      0
      Rezervasyon
      ···
  14. 64.
    +27 -2
    litvanyalı dizlerinin üstüne çöktü ve benimkini çıkardı. ooo such a big cock falan filan derken birden yalamaya başladı. sonra bi sarsıntı oldu. bi uyandım yalovadayız.
    ···
  15. 65.
    +26 -3
    bende dedim giberim artık buraya geldik gibmeden dönülmez falan, kızla yanyanayız zaten o da bana sarkıyo belli sonra bunla kucaklaşıyoruz falan bu kız danscıymıs bize diye size dans göstericem cart curt kaldırdı beni dans ediyoeruz ben beceremıyorum kız bi dans ediyo aq striptizci gibi
    arkadasların biralardan aldı 1 bira daha içti iyice zum
    bende bitirdim biraları benımde yalan yok kafa iyileşti ama biliyorum kendimi
    bi baktım burçinle merve ölüyo aq dedim arkadaşa siz gidin isterseniz bizim arkadaş acayip kafa uyukluyo aq
    bunlar 3ü gitti eve ben kaldım kendım basıma türk bide işte benim kız 2 de sevgili 6 kişi kaldık.
    sevgililer nasıl yiyişiyo ama ayakta gibişiyolar anlatamam
    bizim kız durur mu yanaştık yan yana benim omzuma yattı ben arkadan elliyorum falan
    sonra bi baktım sevgili olanlar bizde gidiyoruz diyo ama elemanlar kaslı falan almıslar kızları kucaga öperek zütürüyolar
    biz benım kızla yanlız kaldık gece 2 mi 3 mü ne
    sabahta iş var geç kalırsam atarlar gözümün yasına bakmadan
    dedim gibimde olmaz ne olcaksa olcak bugün
    ···
    1. 1.
      0
      Rezerve
      ···
  16. 66.
    +29
    lan biz yaşıyoz mu lan ? şürda kıçı kırık türk kızlarını ayarlıcan die can çekişiyoz amq
    ···
  17. 67.
    -29
    boş bekleyi̇şler

    hansel günlerini kalede ve arenanın talim çalışmalarında harcamaya başlamıştı. kendini şimdiden büyük bir görevi yüklenmiş gibi hissediyor ve bilmediği aydüşen'e giden yolda kendini korumayı arzuluyordu. hafif kılıçlarda üstüne yoktu , sağ eliyle kafradığı o uzun kılıçlarla gökte ve yerde öyle şovlar yapardıki... sonrasında istirahat etti ve normal bir lord gibi yaşamaya başladı.onu bu duruma dayanılır kılan şeyse iki koca haftanın ardından arzularına kavuşacaktı."peki bu iş nasıl olacaktı" gibisinden düşünceler kafasını yorsada o bunları umursamayarak vakit harvamaya devam etti. üç gün sonra tekrar hana geldi , hancı hala orada tıklım tıklım handa hizmet veriyordu.i̇çeri girmedi ve kasabada dolaşmaya başladı. kasabanın zirvesinde kale şehrinin ulu kütüphanesi bulunmaktaydı , kitaplar arasında ilk önce alev simyacısı hakkında bilgi aradı bulamadı , sonrasında ay düşen'i yokladı ama aynı ismi almış birkaç şehir hikayesi dışında hiçbirşey bulamadı. ve tekrar kaleye döndü.. birkaç gün daha lord kılığında sürdü yaşdıbını , ve biraz daha ve biraz daha...

    yaklaşık üç hafta geçmesine rağmen tın yoktu , bunun üzerine hana giderek hancıya sordu.

    "ne oldu? görevler maceralara ne oldu?"diye şaşkın ve heycanlı bir ifadeyle yerinde tepindi.
    "rahat dur , yollarında aksilik çıkmış olabilir veya.. tabi ya! bunu hesaba katmamıştım , yol üzerindeki han kapısı elluim merkezinin zıttında , ve oraları hemsdeeb dağları kapatıyor.her halde dağların çevresinden dolanırken epey bir zaman harcadılar"diyerek hansel'in içine bir umut bırakıp işlerine geri döndü...

    hansel geri dönmek zorunda kaldı , ilk önce kaleye kadar ilerledi. henüz öğle bitmemişti. güney kapısına giderek elluim'in dağlık diyarına bir göz attı. düz adımlarla birkaç adımda elluim'in bayırlarına kadar vardı. burada oturarak sürekli sırtını verdiği kızıl güneşe baktı , sırtını yere vererek uzun zaman huzurluca geçip giden güneşi izledi... ara sıra gelen kuş sürüleri yakınlara konuyordu , hansel onları heycanla izliyor ve nedensiz sevince boğuluyordu... ve sonra akşam karanlığı geldi , belki onuncu tepeden belkide uzaydandılar misafir karanlık.ve akşam yerini geceye bıraktı , havanın karanlığında yıldızlar hansel'e ışıldadı bir anda.ve sonra ay parıldadı hansel'e karşın... hansel yerinden kalkarak karanlığa karşıtı ve gecenin karanlığında güney kapısına döndü. kapalıydı kapılar , ama ülkenin lordu için değildi bu kural... demir kapının arkasından gardıyan sesi geldi.

    "kimsin?"dedi sessiz bir fısıldamayla , belki bu kelime rüzgar alıp hansel'in kulağına taşınmasaydı kimse duyamazdı.
    ve tekrar "kimsin?" bukez daha yüksek sesle oldu.ve hansel birşey söylemeden kapıya nazik yumruklar çaktı.
    "kimsin!" dedi hiddetle , "sana söylüyorum kimsin!"demesiyle birlikta başka bir gardiyanın ayak sesleri duyuldu , gözcü kulesine çıkmıştı. oradan kapının arkasındaki kişiye baktı.
    "ne görüyorsun? o kim?"dedi aşşağıdaki gardiyan
    "lanet olsun hava kapkara , birşey göremiyorum!"dedi diyeri.
    "sessiz konuş! , nasıl göremezsin , lanet olsun!"
    "ateş yakmamı istermisin?"dedi kuleye çıkan guard
    "saçmalama güneş gitti , bu saatten sonra kızıl ateş yakamazsın , mor alev canlanır... "dedi yavaş yavaş ürken ses.
    bunları dinleyen hansel kapıyı tekrar çaldı "açın kapıyı! benim lord hansel!"demesiyle birlikte guard iki ciyakladı
    "eyvah!" ve kapıyı açtı , içeri davet ederek "buyrun lordum... "

    sonrasında hansel birşey söylemeden içeri girdi , gecenin karanlığında kayboldu...
    hansel kaleye vardığında hemen dinlenmeye gitti...

    sabaha doğru uyandığında gözlerini ovalayarak güne başladığında , odasında kendisinden birtane daha buluvermişti.bu korkunç bir olaydı , yatağının başında ahmakça sırıtan bir hansel daha! sonrasında sahte hansel konuştu.
    "hehe! handa gördüğün iri herifi tanıdınmı?"derken bir yandan kıkırdıyordu. hanselse yorgana sarınıp duvara yapışmış , çığlık atmaktan kendini tutarken bu sözler kulağına geldi.
    "sen! sen o herifsin..ve ben oldun! nasıl yaptın bunu?"dedi.
    "senin yerine lord hansel olacak kişiyim ben"dedi..
    hansel herşeyin bir anlam kazandığını anlayınca "seni kim ben yaptı? nasıl oldun?"!1 dedi ısrarca
    "soruları başka zamana sakla , hadi acele etmen gerekiyor. terket kaleyi!"dedi.
    "ama.."dedi"ama nasıl yapıcağım , hem kaleden gidip hemde burada , odamda durduğumu herkez garipseyecek!"dedi.

    tam o sırada duvarın oyuk penceresinde sarı yıldızlarla bezenmiş mavi bir şapka giyen bir ihtiyar belirdi , zıplıyıp hoplayarak girdi içeri üzerinde mavi bir pelerin vardı , pelerin tüm vücudunu çepe çevre kaplayıp yerlere doluşuyordu. hansel'i ensesinden kavradığı gibi kale penceresine doğru sıçradı , hanselde havada çekişerek ardından uçtu.ama kafası kalenin taşlarına pata küte çarparken okadan yüksekten aşşağı atlamak pek sağlıklı görünmemişti ona... aşşağıda kendini toparladığında ihtiyar deminki çılgın yerine ciddi , ağsasına dayanan kambur bir adama dönüşmüştü.ak sakallarını ovarak hansel'i̇ dikkatle süzüyordu ve yanında hancıda vardı , bir süre fısıldaştıılar
    Tümünü Göster
    ···
  18. 68.
    +1 -28
    EVMEK inanmaktır. Sevmek yaşamaktır. Sevdiğini kendisi gibi kendisinden de çok duyumsamaktır. Sevmek sevdiği olmaktır. Sevmekte ikilikler kalkar bir olmalara gidilir. iki ten iki kalp iki gönül yoktur sevgide. Tek bir kalp olunur tek bir yürek olunur. Sevmek paylaşmaktır. Sevdiğiyle sevdiğini paylaşmaktır. Sevdiğiyle kalbini bölüşmektir. Ki tek kalp olunsun….

    Sevgide son yoktur. Sevgiler hiçbir zaman son bulmazlar. Biten sevgiler yoktur bitmiş gibi görünen sevgiler vardır. Vazgeçiş de yoktur sevgide. Yaşandıkça yaşatılır sevilen. Ama kimi zaman sevgili için kimi zamansa sevginin bir gereği olarak saklanır bu aşklar. Vazgeçiş yoktur vazgeçmiş gibi görünmek vardır o yüzden..

    Sevmekte istemek yoktur. Sevgilinin olduğu yerde son bulur istekler. Bir şey varsa istediğin bu senin için değil sevgili için istediğindir. Ondan o’nun adını istersin. O’nu daha sonsuz sevebilmek için istersin sevme özgürlüğünü istersin kabul edilmesini istersin.. istersin ama bir gün gelir bu isteklerde son bulur. Kendinden istersin artık. Sevgiliyi daha çok sevmek istersin kendinden. Sonsuz kılmak istersin onu. Sonsuzluğa zütürmek onunla sonsuzluğa varmak istersin. Bu yolda sevgili olur mu olmaz mı bunu sevgilinin isteği belirler… Sevmek sevgiliden sevgili olmadan sevmektir. Sevmek sevmek istemektir..

    Sevmek beklemektir. Beklentilerin son bulduğu bir duraktır o. Öyle ki tüm gerçekler tüm dünya silinir gider. Ne o’ndan anlaşılmayı beklersin ne onun LeylaMecnun olmasını. Beklediğin bir şey yoktur sevmeyi becermek dışında…

    Sevmek gücenmemektir. Sevmek sevgililerin hiçbir sözüne üzülmemeyi öğrenmek demektir. Sevgilinin ölüm hançerine bile hayır dememektir sevmek.. Onun vuruşuna onun tokadına alınmamaktır. Sevgiliden gelen her hareketi ve her sözü kabullenmektir. ihanetlere hainliklere bile üzülmemektir. Sevgiliden gelen öl emrini bile ölürüm diyebilmektir.. Kendi elleriyle kalbini bir bıçak ucuna koymaktır sevmek. SEVMEK ÖLMEKTiR…

    Sevmek ölmesini bilmektir. Sevgili için yaşamaktır. Onun eli kolu gözü kalbi olmaktır. Ama artık onun bir şeyi olunmadığı bir zaman ölmesini bilmektir!!

    Sevmek vermektir. Sevmek sevdiği için almasını bilmektir. Almamaya yemin ederek vermektir. Ama almalarda kurturacaksa sevgiliyi almasını bilmektir sevmek!!!

    Sevmek tükenmektir. Sevmekten ölürken tekrar varolmaktır o sevgiden. Sevmek sevgilinin gel deyişine hayır demektir.. sevgilinin aşkıyla boğuşurken yüzerken o aşk denizinde sevgilinin uzanan eline hayır demektir. Sevgilinin bakan gözüne bakmamaktır sevmek. Ağlayan gözlere şefkat ve tebessümle yanıt verebilmektir.

    Sevmek sevgilisi olmaktır. Sevgilinin yüzündeki gülücük olmaktır. Onu yaşama döndürecek bir damla su olmaktır. Sevmek sevgilinin limanı olmaktır. Sevmek sevdiğinin canı olmaktır. Onun ölümü isteyebileceği canı olmaktır…

    Sevmek yangın olmaktır. Yanmaktır kor olmaktır. Dağ olmaktır evren olmaktır. Her şey olmaktır hiç olmaktır. Alev olup girmektir gönüllere.. SEVMEK YÜRÜMEKTiR GÖNÜLLERDE.

    SEVMEK güvenmektir. Sevmek onaylamaktır. Sevmek sevgiliye bir nefes gibi bir ses gibi yakın olmaktır. Sevmek çok ötelerde olsa bile yaşamak ve yakın olmaktır sevgiliye.

    Yalınlılıktırdoğallıktır özdenliktir sevmek. Yalansızlık içtenlilik ölümsüzlülüktür sevmek. ilk insanın Havva’nın Adem’in saflığını ve temizliğini çocuk masumluğunu taşımaktır sevmek. Gözyaşı olmaktır yağan yağmur olmaktır. Bir sonbahar mevsiminin sarı yaprağı gibi yalnız olmaktır sevmek .. Sevgilisizken sevgiliyi sevmektir..

    Sevmek üşümektir.. Sevgilinin yokluğuna üşümektir. Sevgiliyle her şeyi göze almaktır sevmek. Ki sevgilinin olduğu cehenneme yürümektir. Sevgilinin olmadığı cennete de gitmemektir sevmek… SEVMEK SEVGiLiYi CENNET ETMEKTiR.

    Sevmek bir olmaktır. Sevmek yaşamaktır. Ve sevmek inanmaktır. Sevmek bir başkasının hayatını yaşamaktır.

    Sevmek sevmesini hak etmektir. Sevmek sevgilinin baktığı yerde sustuğu yerde olmaktır. Sevmek sevgilisiz geçen gecelerin sabahına varmaktır. Sevmek saz benizli sabahlarda yaşamaktır sevgiliyi….

    Sevmek sevmesini bilmektir. Sevmek ÖLMESiNi BiLMEKTiR. SEVMEK SEVMEK OLMAKTIR… AŞK OLMAKTIR…

    AŞK BiR KERE SEVMEKTiR. SEVMEK AŞKIN KENDiSi OLMAKTIR. SEVGiLiYi BIRAKIP ALLAHA VARMAKTIR…
    Tümünü Göster
    ···
  19. 69.
    +26 -3
    beyler kızla capslerim var ancak tutupta kızılayın ortasında falan çekinmedik aq
    ama durun 2 miz bi kere kartopu oynamaya gitmiştik orda bi ben onu çektim bi o beni
    buna da ınanmazsanız gibtir olur giderim artık yuh diyecem daha ne yapayım ben ?

    http://imgim.com/img8304977fffr.jpg

    http://imgim.com/seases.jpg
    ···
  20. 70.
    +9 -19
    @165 koduuum nerden hatırlıcak gaysarayın uefa aldığını 11 yıl oldu paslandı teneke ayrıca ne ronaldosu lan quaresma deseydin anında zütürürdün kızı yemek memek ugrasmazdın
    ···