1. 76.
    +28
    öldü deme
    ···
  2. 77.
    +26 -2
    bunlar konuşuyorlar bizim işi ayarlamaya calısıyorlar, adam dedi özür dileriz bizden kaynaklanan sorun peronda bir yanlıslık oldu falan, bizim gibi 8-10 kişi falan var ama onların gibi daşagı denk yarın gideriz sorun olmaz dediler hepsı amerıkalı cunku.
    bu arada bizim bavullar uçakla newyorka gidiyor, uçağa binenler bilir bavul işlemlerini yaptırırsın o gider, sen ucagı kacırdıgın zaman bavulun o ucakta sen olmasanda gider.
    neyse aq bi yandan newyorkla baglantı kuruyolar bizim bavulları geri gönderttirmek için
    ben diyorum bavulunun aq biz türkıyeye nasıl gidicz falan
    sonra sagolsun hafif kumral tenli 30 yaslarında bi ablamız geldi yanımıza bizle güzelce konustu, bu ucagı mecburen kacıracagımızı, en yakın newyorka giden ucagın 5 saat sonra oldugunu ona binsek bıle yetişemeyeceımızı anlattı
    biz tabi kan ter içindeyiz
    kadın sonra baktı sisteme siz uluslararası oldugunuzdan en yakın 2 kişilik yer 20 gün sonraya var newyorktan dedi o an yıkıldık
    dedim ne olcaksa olsun ben ablaya dedım abla biz ya öyle ya böyle gideceğiz bize o zaman newyorktan baska ucak bulun gidelim türkiyeye biz 20 gün ne yapacaz okul var bişey var para yok pul yok nerde kalırız ne yaparız
    sonra kadın 1 saat kadar ugrastı sadece bizimle, sonra gülerek geldi dedi cocuklar 2 gün sonraya buldum newyork amsterdam aktarmalı, sizin durumu anlattım biletinizi iptal ettirdim 2 gün sonra gidersiniz uygun mudur?
    dedik abla takunu yiyim senin takunu
    2 gün olur dedık sonra aldık bileti falan işte hiç 1 kurus para vermeden, sonra abla bize 20 dolarlık yemek fişi verdi gidin karnınızı doyurun dıye, bir kez daha teşekkür ettik havaalında hamburger falan yedık
    ve 2 gun ne yapacagımızı düşünmeye basladık
    bu arada bavullarımızı newyorktan geri göndermısler sapa saglım geldıler miamiye tekrardan
    ···
  3. 78.
    -28
    Kuantum mekaniği
    Vikipedi, özgür angiblopediğı bilim adamlarının yetersizliğinden değil aksine klagib mekaniğin yetersizliğinden kaynaklanıyordu. En yalın halde klagib mekanik evreni bir "süreklilik" olarak modelliyordu. 1900 yılında Max Planck enerji'nin, 1905 yılında ise Albert Einstein ışığın paketçiklerden oluştuğunu, yani süreksizlik gösterdiğini, bazı deneyleri açıklamak için bir varsayım olarak kullanmak zorunda kaldılar. Elbette
    Enteresan bir şekilde, 1925-1926 yılları arasında Werner Heisenberg, Max Born, Wolfgang Pauli ve Pascual Jordan, matriks mekanigi ile kuantum mekaniğinin formal tanımını yaptılar. Ama formalizmlerinde dalga mekaniğine yer vermediler. Benimsedikleri felsefe ise, tamamen pozitivist idi. Yani sedece deneysel olarak gözlenebilen değerleri gözönüne alan bir yaklaşım kullandılar.

    1926 yılında Erwin Schrödinger bir dizi denklemle dalga mekaniğini yeniden canlandırdı.

    Sonunda kendi dalga mekaniğinden Heisenberg'in matriks mekaniğini de türetip iki formalizmin matematiksel olarak denk olduğunu da gösterdi. Son makalelerinden birinde Schrodinger, relativistik bir dalga denklemi de sunar.

    Dirac'a göre tarih biraz daha farklı işlemiştir. Ona göre, Schrodinger önce relativistik dalga denklemini geliştirdi, sonra bunu kullanarak hidrojenin spektrumunu hesapladı ve deneylere uymadığını gördü. Ancak bu denklemin, düşük hızlarda geçerli olan versiyonu aslında çalışıyordu!

    Daha sonra relativistik dalga denklemini yayınladığında ise, bu Oskar Klein ve Walter Gordon tarafından yayınlanmıştı ve hâlâ Klein-Gordon denklemi olarak anılır.

    Bu noktadan sonra Dirac; teoriye çeki düzen vermiş, özel görelilikle uyumlu hale getirmiş ve bazı deneylerin sonuçlarını teorik olarak üretmiştir. Örneğin pozitron'un varlığının tahmini... 1930'lara gelindiğinde ergenlikten çıkmış bir teori halini almıştır kuantum teorisi. Daha sonra 1940'larda Sin-Itiro Tomonaga, Julian Schwinger ve Richard P. Feynman, Kuantum elektrodinamiği konusunda önemli çalışmalara imza atmış, 1950'li ve 60'lı yıllar Kuantum renk dinamiğinin gelişimine tanık olmuştur.
    Klagib mekanik, kuantum mekaniği ve kuantum mekaniği'nin matematiği [değiştir]

    Klagib mekanik, nesnelerin konum ve momentumları bilgilerini kullanarak, çeşitli kuvvet alanları altında nasıl hareket etmeleri gerektiğini bulmaya çalışır. Kökleri çok eskiye dayansa da başlangıcının Newton'un Principia'sı olduğunu kabul etmek yanlış olmaz. Daha sonra Euler, Lagrange, Jacobi, Hamilton, Poisson, Maxwell, Boltzman (istatiksel mekanik ve klagib elektromanyetik teoriyi de klagib mekaniğe katıyorum) gibi birçok ad tarafıdan çok çeşitli bakış açıları geliştirilmiş ve birçok alanda başarılı bir şekilde uygulanmıştır. Klagib mekaniğin tamamlanmasının Einstein'ın görelilik kuramları ile gerçekleştiğini söylemek yanlış olur. Klagib mekanik çok başarılı olmasına karşın, 1800'lü yılların sonlarına doğru, siyah cisim ışıması, tayf çizgileri, fotoelelektrik etki gibi bir takım olayları açıklama da yetersiz kalmıştır. Açıklamaların yanlışlığı bilim adamlarının yetersizliğinden değil aksine klagib mekaniğin yetersizliğinden kaynaklanıyordu. Klagib mekanikteki sorunun ne olduğunu anlatmak aşırı teknik kaçacaktır, ancak en yalın halde klagib mekanik evreni sürekli olarak modelliyordu. Bu modelleme yanlıştı çünkü üç konum ve üç momentumla tanımlanan parçacıklar, sonsuz sayıda paramtreyle tanımlanmanan alanlarla bir aradaydılar. Eş dağılım("equipartition theorem") kuramınca sistemin enerjisinin denge durumunda sistem bileşenlerine eş biçimde dağılması gerekir. Alanlar sonsuz bileşene sahip olduğundan bütün enerji alanlara kalır. (Daha teknik daha doğru ifade, sistemin bütün özgürlük derecelerine eş olarak dağılır, alanlar sonsuz özgürülük derecesine sahip olduğu için bütün enerji alanlara akar.) Elbette boyle birsey gozlenmez.

    Kuantum kuramı ise olayı bambaşka bir şekilde ele alır. Parçacıklar artık doğrudan 3 konum ve 3 momentumla tanımlanmak yerine bir "dalga fonksiyonu" ile tanımlanırlar. Bu dalga fonksiyonu parçacığın bütün bilgisini içinde barındırır ve dalga fonksiyonuna uygun "sorular" sorularak gerekli bilgi alınır. Örneğin konum bilgisi için dalga fonksiyonuna "parçacık nerede?" sorusunu sorarsınız, o ise size parçacığın soruyu sorduğunuz anda nerede olabileceğini söyler. Buradaki kritik nokta olabilirliktir. Bu, dalga fonksiyonunun bir de olasilik fonksiyonu olarak anilmasina neden olmaktadir. Daha sonra, bu olasiliksal durumu bilincli olup olmama durumuna baglayan Kopenhag Yorumu ortaya atilmistir. Matematik altyapısı yetersiz olanlar denklemleri görmezden gelebilirler. Matematiksel olarak olayı şöyle tanımlayabiliriz;

    Ψ(x,t) parçacığı tanımlayan dalga fonksiyonumuz olsun,
    langle x rangle =int Psi^*(x,t)xPsi(x,t)dx
    integrali bize x'in beklenen değerini verir. Yukarıda bahsedilen soru sorma işlemi tam olarak böyle yapılır. Benzer şekilde momentumun beklenen değeri için;
    langle p rangle =int Psi^*(x,t)frac{hbar}{i}frac{d}{dx}Psi(x,t)dx
    şeklinde soruyu sorarız. Ψ * (x,t) dalga fonksiyonumuzun karmaşık eşleniğidir. Karmaşık eşlenik ve dalga fonksiyonu arasında kalan ifadeler gözlemlenebilirlerimizin, yani konum ve momentumun, konum uzayındaki operatörleridir. Operatörler sorunun ta kendisidir.

    Konum ve momentum dışında daha birçok gözlemlenebilir ile işlem yapılabilir. Ancak konum ve momentum operatörleri kullanılarak diğer birçok operatörü elde etmek mümkündür. işin ilginç yanı bu operatörle elde etmek için klagib formüller kullanılır. Örneğin kinetik enerji klagib mekanikte;
    T=frac{p^2}{2m}
    şeklinde tanımlanırken kuantum fiziğinde kinetik enerji operatörü yine aynı ifadeyle yazılır. Tek fark "p" artık bir sayı değil bir operatördür. Bu bize Ehrenfest teorimince sağlanır ve bütün operatörleri klagib yasaları kullanarak türetebiliriz. Bu noktada "Peki, dalga fonksiyonu nedir?" sorusuna dönmeliyiz. Dalga fonksiyonu bize Schrödinger denklemi tarafından verilen, bir bakıma parçacığın kimlik kartıdır.Bir boyutta Schrödinger denklemi;
    ihbar frac{d}{dt}Psi=-frac{hbar^2}{2m}frac{d^2}{dx^2}Psi+V(x,t)Psi
    şeklinde yazılabilir. ifade bir bakıma enerji denklemidir ve bahsi geçen "kimlik" kartını sistemin enerjisine göre verir. (Burada kimlikten kasıt, parçacığın elektron mu yoksa nötron mu olduğu değil, momentumu, konumu, kinetik enerjisi gibi gözlemlenebilirleridir.) Bu "masum" denklem çözüldüğünde parçacığımızın dalga fonksiyonunu elde etmiş oluruz. En basit atom olan hidrojen atomunun zamandan bağımsız analitik olarak çözülmesi bile gerçekten büyük bir meseledir, neyse ki belli formalizmlerle, daha karmaşik sistemleri yaklaşımlar yaparak çözmek mümkün oluyor.

    Kuantum mekaniği temelinde bir olasılık teorisidir. Dalga fonksiyonu içinde sistemin bütün olası durumlarını barındırır. Siz soruyu sorduğunuzda size en olası cevabı verir, ancak soru sorma işlemi dalga fonksiyonunu "dağıtır" ve siz bir daha sorduğunuz zaman artık başka bir cevap alırsınız. Bunun yanı sıra kuantum mekaniği yapısı ötürü belirsizlikler barındırır. Bu belirsizlikler bazı gözlemlenebiliri ne kadar iyi bilirseniz diğer bazıları hakkında o kadar az şey bileceğinizi söyler. Örneğin konum ve momentum böyle bir çift oluşturur. Birini ne kadar iyi bilirseniz diğeri hakkında o kadar az bilginiz olur. Bu Heisenberg belirsizlik ilkesi olarak bilinir. Konum ve momentum için Heisenberg belirsizlik ilkesi şöyle gösterilir;
    sigma_xsigma_pgeqslant frac{hbar}{2}
    Bu ifade de σx ve σp ile verilenler sırasıylayla konum ve momentumdaki belirsizliklerdir.

    Yukarıda ele alınan kuantum mekaniği, öklidyen bir uzayda çalışılmış kuantum mekaniğidir, diğer bir deyişle göreceli değildir. Einstein'ın özel görelilik kurdıbına uyan bir kuantum mekaniği türetmek mümkündür. Hatta ilk bakışta kolay bir uğraştır. Kuantum fikrine ve özel göreliliğe biraz aşina olan biri bile çözüme kolayca ulaşır. Yukarıda değinilen Schrödinger denklemini daha sade bir formda şöyle ele alabiliriz;
    ihbar frac{partial}{partial t} Psi = HPsi
    Burada H olarak verilen Hamiltonian operatörüdür. (Korkmayın, toplam enerji olarak düşünebilirsiniz.) Relativistik olmayan serbest parçacık (potansiyel enerji sıfır) için Hamiltonian;
    H=frac{p^2}{2m}
    olarak verilir. Relativisitk serbest parçacık içinse Hamiltonian;
    H=sqrt{m^2c^4+p^2c^2}
    şeklinde yazılabilir. ifade pek yabancı değil, değil mi? Hayır, olaya klagib mekanik açısından bakarsanız, parçacığın durduğunu kabul edersek, momentum sıfır olacak ve ünlü E = mc2 'yi elde etmiş olacaksınız. Şimdi relativistik Hamiltonianla Schrödinger denklemini yeniden yazalım;
    sqrt{(-ihbarmathbf{nabla})^2 c^2 + m^2 c^4} psi= i hbar frac{partial}{partial t}psi. Karesini alırsak

    mathbf{nabla}^2psi-frac{1}{c^2}frac{partial^2}{partial t^2}psi = frac{m^2c^2}{hbar^2}psi

    elde ederiz. Bu denklem Klein-Gordon denklemi olarak bilinir. Ancak denklem bir takım teknik nedenden ötürü sorunludur. Daha geçerli relativistik çözüm Dirac tarafından keşfedilmiştir ve kendi adıyla anılan denklemle verilir. Ultramikroskobik boyutlarda (Planck Uzunluğu)uzayın küçük dalga boylarında bir kaos olduğu düşünülür. Evrenin milyarda birinin milyarda birinin milyonda biri boyutlarda gözleyecek olursunuz Evren bir kaos olarak görünür.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 79.
    -28
    Kuantum mekaniği
    Vikipedi, özgür angiblopediğı bilim adamlarının yetersizliğinden değil aksine klagib mekaniğin yetersizliğinden kaynaklanıyordu. En yalın halde klagib mekanik evreni bir "süreklilik" olarak modelliyordu. 1900 yılında Max Planck enerji'nin, 1905 yılında ise Albert Einstein ışığın paketçiklerden oluştuğunu, yani süreksizlik gösterdiğini, bazı deneyleri açıklamak için bir varsayım olarak kullanmak zorunda kaldılar. Elbette
    Enteresan bir şekilde, 1925-1926 yılları arasında Werner Heisenberg, Max Born, Wolfgang Pauli ve Pascual Jordan, matriks mekanigi ile kuantum mekaniğinin formal tanımını yaptılar. Ama formalizmlerinde dalga mekaniğine yer vermediler. Benimsedikleri felsefe ise, tamamen pozitivist idi. Yani sedece deneysel olarak gözlenebilen değerleri gözönüne alan bir yaklaşım kullandılar.

    1926 yılında Erwin Schrödinger bir dizi denklemle dalga mekaniğini yeniden canlandırdı.

    Sonunda kendi dalga mekaniğinden Heisenberg'in matriks mekaniğini de türetip iki formalizmin matematiksel olarak denk olduğunu da gösterdi. Son makalelerinden birinde Schrodinger, relativistik bir dalga denklemi de sunar.

    Dirac'a göre tarih biraz daha farklı işlemiştir. Ona göre, Schrodinger önce relativistik dalga denklemini geliştirdi, sonra bunu kullanarak hidrojenin spektrumunu hesapladı ve deneylere uymadığını gördü. Ancak bu denklemin, düşük hızlarda geçerli olan versiyonu aslında çalışıyordu!

    Daha sonra relativistik dalga denklemini yayınladığında ise, bu Oskar Klein ve Walter Gordon tarafından yayınlanmıştı ve hâlâ Klein-Gordon denklemi olarak anılır.

    Bu noktadan sonra Dirac; teoriye çeki düzen vermiş, özel görelilikle uyumlu hale getirmiş ve bazı deneylerin sonuçlarını teorik olarak üretmiştir. Örneğin pozitron'un varlığının tahmini... 1930'lara gelindiğinde ergenlikten çıkmış bir teori halini almıştır kuantum teorisi. Daha sonra 1940'larda Sin-Itiro Tomonaga, Julian Schwinger ve Richard P. Feynman, Kuantum elektrodinamiği konusunda önemli çalışmalara imza atmış, 1950'li ve 60'lı yıllar Kuantum renk dinamiğinin gelişimine tanık olmuştur.
    Klagib mekanik, kuantum mekaniği ve kuantum mekaniği'nin matematiği [değiştir]

    Klagib mekanik, nesnelerin konum ve momentumları bilgilerini kullanarak, çeşitli kuvvet alanları altında nasıl hareket etmeleri gerektiğini bulmaya çalışır. Kökleri çok eskiye dayansa da başlangıcının Newton'un Principia'sı olduğunu kabul etmek yanlış olmaz. Daha sonra Euler, Lagrange, Jacobi, Hamilton, Poisson, Maxwell, Boltzman (istatiksel mekanik ve klagib elektromanyetik teoriyi de klagib mekaniğe katıyorum) gibi birçok ad tarafıdan çok çeşitli bakış açıları geliştirilmiş ve birçok alanda başarılı bir şekilde uygulanmıştır. Klagib mekaniğin tamamlanmasının Einstein'ın görelilik kuramları ile gerçekleştiğini söylemek yanlış olur. Klagib mekanik çok başarılı olmasına karşın, 1800'lü yılların sonlarına doğru, siyah cisim ışıması, tayf çizgileri, fotoelelektrik etki gibi bir takım olayları açıklama da yetersiz kalmıştır. Açıklamaların yanlışlığı bilim adamlarının yetersizliğinden değil aksine klagib mekaniğin yetersizliğinden kaynaklanıyordu. Klagib mekanikteki sorunun ne olduğunu anlatmak aşırı teknik kaçacaktır, ancak en yalın halde klagib mekanik evreni sürekli olarak modelliyordu. Bu modelleme yanlıştı çünkü üç konum ve üç momentumla tanımlanan parçacıklar, sonsuz sayıda paramtreyle tanımlanmanan alanlarla bir aradaydılar. Eş dağılım("equipartition theorem") kuramınca sistemin enerjisinin denge durumunda sistem bileşenlerine eş biçimde dağılması gerekir. Alanlar sonsuz bileşene sahip olduğundan bütün enerji alanlara kalır. (Daha teknik daha doğru ifade, sistemin bütün özgürlük derecelerine eş olarak dağılır, alanlar sonsuz özgürülük derecesine sahip olduğu için bütün enerji alanlara akar.) Elbette boyle birsey gozlenmez.

    Kuantum kuramı ise olayı bambaşka bir şekilde ele alır. Parçacıklar artık doğrudan 3 konum ve 3 momentumla tanımlanmak yerine bir "dalga fonksiyonu" ile tanımlanırlar. Bu dalga fonksiyonu parçacığın bütün bilgisini içinde barındırır ve dalga fonksiyonuna uygun "sorular" sorularak gerekli bilgi alınır. Örneğin konum bilgisi için dalga fonksiyonuna "parçacık nerede?" sorusunu sorarsınız, o ise size parçacığın soruyu sorduğunuz anda nerede olabileceğini söyler. Buradaki kritik nokta olabilirliktir. Bu, dalga fonksiyonunun bir de olasilik fonksiyonu olarak anilmasina neden olmaktadir. Daha sonra, bu olasiliksal durumu bilincli olup olmama durumuna baglayan Kopenhag Yorumu ortaya atilmistir. Matematik altyapısı yetersiz olanlar denklemleri görmezden gelebilirler. Matematiksel olarak olayı şöyle tanımlayabiliriz;

    Ψ(x,t) parçacığı tanımlayan dalga fonksiyonumuz olsun,
    langle x rangle =int Psi^*(x,t)xPsi(x,t)dx
    integrali bize x'in beklenen değerini verir. Yukarıda bahsedilen soru sorma işlemi tam olarak böyle yapılır. Benzer şekilde momentumun beklenen değeri için;
    langle p rangle =int Psi^*(x,t)frac{hbar}{i}frac{d}{dx}Psi(x,t)dx
    şeklinde soruyu sorarız. Ψ * (x,t) dalga fonksiyonumuzun karmaşık eşleniğidir. Karmaşık eşlenik ve dalga fonksiyonu arasında kalan ifadeler gözlemlenebilirlerimizin, yani konum ve momentumun, konum uzayındaki operatörleridir. Operatörler sorunun ta kendisidir.

    Konum ve momentum dışında daha birçok gözlemlenebilir ile işlem yapılabilir. Ancak konum ve momentum operatörleri kullanılarak diğer birçok operatörü elde etmek mümkündür. işin ilginç yanı bu operatörle elde etmek için klagib formüller kullanılır. Örneğin kinetik enerji klagib mekanikte;
    T=frac{p^2}{2m}
    şeklinde tanımlanırken kuantum fiziğinde kinetik enerji operatörü yine aynı ifadeyle yazılır. Tek fark "p" artık bir sayı değil bir operatördür. Bu bize Ehrenfest teorimince sağlanır ve bütün operatörleri klagib yasaları kullanarak türetebiliriz. Bu noktada "Peki, dalga fonksiyonu nedir?" sorusuna dönmeliyiz. Dalga fonksiyonu bize Schrödinger denklemi tarafından verilen, bir bakıma parçacığın kimlik kartıdır.Bir boyutta Schrödinger denklemi;
    ihbar frac{d}{dt}Psi=-frac{hbar^2}{2m}frac{d^2}{dx^2}Psi+V(x,t)Psi
    şeklinde yazılabilir. ifade bir bakıma enerji denklemidir ve bahsi geçen "kimlik" kartını sistemin enerjisine göre verir. (Burada kimlikten kasıt, parçacığın elektron mu yoksa nötron mu olduğu değil, momentumu, konumu, kinetik enerjisi gibi gözlemlenebilirleridir.) Bu "masum" denklem çözüldüğünde parçacığımızın dalga fonksiyonunu elde etmiş oluruz. En basit atom olan hidrojen atomunun zamandan bağımsız analitik olarak çözülmesi bile gerçekten büyük bir meseledir, neyse ki belli formalizmlerle, daha karmaşik sistemleri yaklaşımlar yaparak çözmek mümkün oluyor.

    Kuantum mekaniği temelinde bir olasılık teorisidir. Dalga fonksiyonu içinde sistemin bütün olası durumlarını barındırır. Siz soruyu sorduğunuzda size en olası cevabı verir, ancak soru sorma işlemi dalga fonksiyonunu "dağıtır" ve siz bir daha sorduğunuz zaman artık başka bir cevap alırsınız. Bunun yanı sıra kuantum mekaniği yapısı ötürü belirsizlikler barındırır. Bu belirsizlikler bazı gözlemlenebiliri ne kadar iyi bilirseniz diğer bazıları hakkında o kadar az şey bileceğinizi söyler. Örneğin konum ve momentum böyle bir çift oluşturur. Birini ne kadar iyi bilirseniz diğeri hakkında o kadar az bilginiz olur. Bu Heisenberg belirsizlik ilkesi olarak bilinir. Konum ve momentum için Heisenberg belirsizlik ilkesi şöyle gösterilir;
    sigma_xsigma_pgeqslant frac{hbar}{2}
    Bu ifade de σx ve σp ile verilenler sırasıylayla konum ve momentumdaki belirsizliklerdir.

    Yukarıda ele alınan kuantum mekaniği, öklidyen bir uzayda çalışılmış kuantum mekaniğidir, diğer bir deyişle göreceli değildir. Einstein'ın özel görelilik kurdıbına uyan bir kuantum mekaniği türetmek mümkündür. Hatta ilk bakışta kolay bir uğraştır. Kuantum fikrine ve özel göreliliğe biraz aşina olan biri bile çözüme kolayca ulaşır. Yukarıda değinilen Schrödinger denklemini daha sade bir formda şöyle ele alabiliriz;
    ihbar frac{partial}{partial t} Psi = HPsi
    Burada H olarak verilen Hamiltonian operatörüdür. (Korkmayın, toplam enerji olarak düşünebilirsiniz.) Relativistik olmayan serbest parçacık (potansiyel enerji sıfır) için Hamiltonian;
    H=frac{p^2}{2m}
    olarak verilir. Relativisitk serbest parçacık içinse Hamiltonian;
    H=sqrt{m^2c^4+p^2c^2}
    şeklinde yazılabilir. ifade pek yabancı değil, değil mi? Hayır, olaya klagib mekanik açısından bakarsanız, parçacığın durduğunu kabul edersek, momentum sıfır olacak ve ünlü E = mc2 'yi elde etmiş olacaksınız. Şimdi relativistik Hamiltonianla Schrödinger denklemini yeniden yazalım;
    sqrt{(-ihbarmathbf{nabla})^2 c^2 + m^2 c^4} psi= i hbar frac{partial}{partial t}psi. Karesini alırsak

    mathbf{nabla}^2psi-frac{1}{c^2}frac{partial^2}{partial t^2}psi = frac{m^2c^2}{hbar^2}psi

    elde ederiz. Bu denklem Klein-Gordon denklemi olarak bilinir. Ancak denklem bir takım teknik nedenden ötürü sorunludur. Daha geçerli relativistik çözüm Dirac tarafından keşfedilmiştir ve kendi adıyla anılan denklemle verilir. Ultramikroskobik boyutlarda (Planck Uzunluğu)uzayın küçük dalga boylarında bir kaos olduğu düşünülür. Evrenin milyarda birinin milyarda birinin milyonda biri boyutlarda gözleyecek olursunuz Evren bir kaos olarak görünür.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 80.
    +28
    ben okula gittim girdim sınava çok kötü de geçti ama aklım kızda evde acaba ne yapıyor falan
    sınavdan cıktım tel'i bi açtım bir ton mesaj burçinden
    görüşmemiz lazım falan diye
    neyse aradım dedim görüşelim
    okula geldi bizim oturduk kızılayda bi mekana, kız neden böyle yaptıgımı falan sordu
    dedim şu sıralar biraz problemlerim var lütfen bir süre görüşmeyelim seni de kırmak istemiyorum cart curt
    yok abi kız beraber aşacaz bana anlat diyip duruyor
    nasıl anlatayım aq yüzüm yok yüzüm aşk kör etmiş beni
    hep düşünürdüm bir tek ben mi böyle kör kütük aşıgım yoksa ben gibi aşık olan başka birisi var mıdır diye
    neyse işte bize gelmemesini, sınav haftası arkadaslarımın rahatsız oldugunu söyledim, tamam dedi ama baya bi alındı
    sonra evine bıraktım bunu koşa koşa eve gittim
    anahtarla kapıyı açtım, kız benim odamı tamamen temizlemiş, aq aylardır pis kokan adamı, çoraplarımı, giysilerimi hepsini düzenlemiş, yerle bir olan 3 aydır bulaşık yıkamadıgımız mutfagı derleyip düzenlemiş
    kapıyı actım içeri bi girdim alla alla yanlış eve mi geldim diyorum bildiğin aile evi olmus
    hemen odaya baktım benim laptopta resimlerime bakıyor, onunla çekindiğimiz 10larca resme bakıyor
    hemen koştum yanına sarıldım, evi nasıl böyle temizlediğini sordum, çok acaip de duygulandım aq kimse böyle birşey yapmamıştı daha önce, burçin bile geliyor evi dagıtıp gidiyordu ama elin yabancı kızı diye baktıgımız kız derlemiş toplamıs
    sarıldım ve fotoğrafları geçmeye başladık, diğer fotoğraflara şifre koymustum kımse bakamasın diye onlara girememiş
    sonra zil çaldı aq dedim burçinse sıçtık şimdi
    ···
    1. 1.
      0
      Bi' an ferre resimlerini gördü sandım aq
      ···
  6. 81.
    +26 -1
    öpüşmeye basladık, kız ama öyle bir kız ki bu yaşına kadar gibişcinin kralı oldugu belli
    dudakları falan bi emiyo bende madem öyle lan dedim hunharca yalıyorum kızı sonra bir göğüs var kızda yalanım varsa birdaha girmek nasıp olmasın göğüsler tam hayalımdeki göğüsler taş yani taş
    sıktırıyorum falan kucagıma geldi balık etlide biraz neyse aq mıncıklasıyoruz bu yattı banka üstüne cıktım cıkardım sudyenı sıyah bi südyen
    sonra pantolona gidiyorum düğmeyı acacam actırmıyo kaltak
    bi yandan sevişmenın dıbıne verıyoruz ama yetmez acacam o düğmeyı yok arkadas actırmıyo
    elimle gösteriyorum çimleri, agacın altını yok abi olmaz diyo
    bende bi yandan yemeye devam ediyorum diyorum tamam lan ilk bulusmanızda böyleysen sen her gece gibersin bunu yavas ol bıktırma kızı diyorum yemeye devam derken yarım saati geçiyo saat
    ben duruluyorum moralim bozuk taklitleri yapıyorum bu beni öpüyo sory falan diyo
    neyse sonra demez mi bana size gidelim mi?
    şaşırdım aq dedim hadi yürü kız gidelim
    ···
  7. 82.
    +1 -26
    "sadece gezginiz , bizi rahat bırak evladım"dedi.
    guard şaşkın bir bakıştan sonra "peki dede." diyerek gitmelerine izin verdi.o sırada arkadan hansel geliyordu , başı beyaz pelerinle sarılmış bir şekilde. guardın yanından fırlayarak simyacının yanına geldiğinde
    arkadan guard'ın sesi duyuldu "hey sen!"
    hansel korku içinde duraksadı , arkasını dönerek kafasındaki pelerini araladı."benmi?"dedi.
    guard kızgın bir ifadeyle "o ihtiyarın yanından gittiğine göre dışarı kaçmak istiyorsun!"diyerek şüpeci gözlerle baktı.
    "ah , evet bu benim geveze torunum elmurd , onu elluindeki elflere zütürüyorum... "dedi i̇htiyar simyacı.
    guard "ah , afedersiniz. gidin... "diyerek arkasını döndü ve kulenin merdivenlerine doğru ilerledi...

    i̇kili böylece güney kapısından fırlayarak elluin topraklarına çıktılar , bu vadi boş ve saftı. gidilecek sorlu yolculuk için batıya gitmeleri gerektiğinden bir süre ülke surlarından yol takip ettiler , güneştepye yükselmiş ve gezginlere acı veriyordu. şimdiden susamıştı hansel, ama yinede hancıdan aldıkları para sayesinde su tulumbaları ve yeterli erzakları mevcuttu.i̇şte tüm bunlarla saf elluin diyarının kıyısına geldiler , yolları güney çıkınlarından geçiyordu ve orada uzun bir yolculuk etmeleri gerekliydi. önceden bahsettiğim gibi güney çıkınlarında nice ejderha türü yaşamaktadır , bunlara en iyi örnek boynuzlu ejderha olabilir. çıkınlardaki mağralar o tür için oldukça uygundur...

    ve sonra birkaç bulut yükseldi gökte , günşin etrafını çepeçevre sardı. eriyip yok oldu... ve aynı şer birdaha yaşandı , birdaha ve birdaha... elluin'in bereketli toprakları artık bir çölü andırıyordu , çok yakında çıkınlara girilecekti ve bunun için iyi hazırlık gerekiyordu. güney çıkınlarındaki eldoom tepeleri kumların ardında belirdiği fakit ihtiyar yorgun düştü

    "biraz dinlensek iyi olacaktır , akşama doğru yola devam edebiliriz"dedi
    "peki... "

    minik bir kamp kurdular , erzaklarını ve sularını hazırlayarak kısa bir atıştırma yaptılar. şimdiden erzak konusunda dikkatli olmaları gerekiyordu, nede olsa hancı umduğumuz kadar bonkör çıkmamıştı... güneş hafif hafif geri çekilirken kızıllıklardan cizilmiş bataklıkta onu kaplamaya başlamıştı. sonras sarmaşıklar gibi kavradı bu kızıllıklar güneşi.onu aşşağı çekiştirerek düşürdüler , öbür taraftan ay tüm haşmetiyle fırlayıverdi. işıltı soluk ay parıltısına dönüştü hava karardı , o sırada uyku çeken ikili uyandığında göz gözü görmez geceye bürünülmüştü.i̇htiyar doğruldu ve tulumları toplamaya koyuldu , hanselde yardım etti.
    bu karartıda yol almak imkansız gibiydi , ateş yakmak gerekiyordu...

    "kav kutunu ver!"dedi simyacı
    "ne! delirdinmi sen? mor alevi uyandırırsın... "dedi.
    "ver dedim sana!"demesiyle beraber üflüye püflüye verdi hansel kavları...

    i̇htiyar kavla bir ateş yaktı , bu ateş mor renkte yanıyordu.ve öyle hoş parlıyorduki insanı büyülüyordu resmen. aydınlığı çok soluk ve tizde olsa yeterli görüşü sağlamalarında etkiliydi.ama hansel korku içinde ciyakladı.mor alev karşısında parıldamıştı.

    "lanet olsun hepimiz ölüceğiz!"diyerek tepinmeye başladı.
    "hehehe! ateştenmi korkuyorsun? hehehe!"diyerek dalga geçti onunla , simyacı.
    "çek şunu , lanetlendik!"
    "heheheehehe!!!"diyerek yanan kibriti hansele doğru zütürmeye başladı.

    hansel yerinden fırladığı gibi gece karanlığında güney çıkınlarına doğru kaçıştı... i̇htiyar arkasından gülmekle yetindi , ama ciddileşme zamanıydı. nede olsa hansel şer yola gidiyordu... ciddi bakkışlarıyla elindeki mor aleve elini doğrulttu ve şu sözleri sarfetti:
    "elmes minor thufan , bana tepelerden haber getir!"
    bu sözlerle birlikte mor alev yeşile dönüşüverdi , yeşil renk öyle şiddetli bir aydınlık sağladıki.. ama başka bir dünyanın alevini mor dünyada kullanması nasılda olabilidi? belliki bunu bile imkanlı hale getirebileceğinden yüce bir büyücüydü o...
    ardından kaçışan hansel'in peşine gitti , neyseki hansel güney çıkınlarına gitmekten aşırı derece korktuğu için sınırlarda oturup beklemişti. simyacı geldiğinde elindeki yeşil alev onu tekrar korkutsada artık alevden yakması dışında ruhani bir zararın gelmeyeceğini öğrediğine mutluydu... ve birlikte yola devam ettiler , kısa süre içersinde devasa bir kükreme kulaklarını çınlatsada görünürde birşey yoktu.i̇şte böyle girdiler güney çıkmazına , yaklaşık yarım saat düz giden yol sonradan engebeli , bir yığın oyuklarla deşili acı bir şekle büründü. buralarda yol katetmek 2 kat zor oldu bu nedenle varış süreside yavaşlamı
    Tümünü Göster
    ···
  8. 83.
    +26 -1
    olan oldu kız erkek çıktı
    ···
  9. 84.
    +24 -2
    @215 hacı kusura bakma ama hiç avrupalı bi kızla konuşmadığın ya da görmediğin belli aq. adamların 16 yasındakı kızları bızım 23-24 yasındakı karıları gibi.

    neyse babasıyla anası gitti, ben geldim bunların odaya. bu bi tane kırmızı şarap açtırmış yanında kivi bile var aq, daha hayatımda yeni gördüğüm çeşit çeşit meyveler falan
    işte kıza ben git gide asık oluyorum, kızında bana oldugunu bılıyorum zaten her lafında geçiriyor sen cok farklısın falan diye
    türkiyeye gelince didimde falan birsürü abaza kıza asılmış, bu cok rahatsız olmus turkıye sahıllerı cok güzel ama insanlarından hele erkeklerınden tiksiniyordum ama sen farklıymışsın diyo
    (bakın beyler bu deniz kenarına kız gibcem diye giden aq abazaları yuzunden turk erkeği profili zedeleniyo)
    neyse işte kızla 2 kadeh şarap içtik, sonra kucagıma yattı bu benim, benimle birlikte olmak istediğini söyledi.
    ben ne olur ne olmaz tekrar ettiriyorum diyorum yanlıs anlarım falan
    sonra dedim emin misin falan eminim dedi
    önce yavai yavaş öpüşmeye basladık ama ben sabaha kadar o dudaklarından yanaklarından öpmek istiyordum
    ···
  10. 85.
    +4 -22
    bana küfreden muallakler ne kasıyonuz

    http://ccc.incisozluk.cc/...anlar-yol-alabilir/@miami
    ···
  11. 86.
    -26
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    ccc hikaye yazanları gibertme timi ccc
    Tümünü Göster
    ···
  12. 87.
    +25
    beyler aslında yalan yok ben sadece amerıkadakı maceralarımı anlatacaktım
    gibtiğim karıları anlatacaktım
    daha anlatmadıgım bir ton gibiş muhabbetim oldu
    türkiyeyi hiç katmayacaktım çünkü tekrardan tribe gireceğimi düşünüyordum, ama ortam sıcak gelince kimseye bahsedemediğim duyguları burda acıklayıverdım.
    yoksa duygusal anılar yazıpta ortamı duygusallaştırmayacaktım aq ama olmadı işte dayanamadım parmaklarım yazdı..

    beyler siz siz olun aşık falan olmayın be oglum, lan daha gencecik cocuguz babamdan cok acı çekmişimdir, aşık olmayın lan ciddi diyorum oglum, haa olacak birşeyse olun mutlu olun hepınız ama oglum olmayacak birşey ise en baştan baglanmayın kıza.
    bir de yabancı kızlarım amerika olsun avrupa olsun yüzde 80'i harbiden relaks kızlar yani bize gelmeyecek kızlar ama benim kız inanın bu %20'lik dilimdeydi ama olmadı bak hala benim kız diyorum
    yannanımın başı benim kız
    ellerin kızı..
    ···
  13. 88.
    -25
    aydüşen kaçmazı
    sabaha doğru o tek katlı incin evlere vurmaya başladığında güneş. karanlık yarılıpta onuncu tepedeki evine kaçışırken mor tepenin eldirilean kesimlerinde yeni bir günün sabahı doğmuştu. kale yakınlarındaki , surlarında çevrelediği korunaklı "eldrun" köyüydü burası.ve bu köyün başındaki gardiyanlarnda görev vaktiydi. uzunca dik ağaçların ve onları geride bırakan surların urzuvunda kuzeye ve güneye bakan 2 kapı vardı. gardiyan kuleleri her kapıda ikişer ikişer yükselerek menzili tamamen kaplıyordu. eldrun yakınlarındaki kuzey kapısı fazla kullanılmazdı , oradan gezginler , çiftciler vede izci gurupları geçerdi ancak. çünkü batı kapısının açtığı yol mor alevin taçlandırdığı elefrum kraterleriyle kaplanmıştı , yakın ormanlara uzanırdı geri kalan kesim ve kullanışlı tek yerde orasıydı... ve elbette oradaydi gri yol , kuzey kapısının önünden serilip giderdi. elefrum krater dağının arkasına bilinmeyen topraklara giderdi bi ucu , diyer ucuda yakın ormanların derin sularına... güney kapısı ise her ırktan ahalisi bulunan devasa elluim ülkesine açılıyordu , ordan geçmeye kalkarsanız dikkat etmek zorundaydınız çünkü güney çıkınları o bölgeye yakındır.ve güney çıkınlarında devasa ejderhaların , cüce ejderlerin yaşadığı bilinir. oranın yakınından dahi geçseniz sizi farkeden ulu ve yüce ejderhalarla bezendiği söylenir , bağzılarıda orada yıllardır saklanan ejderha tanrısının yaşadığını söyler.ama tüm bu korkunun dışında eldirilean mor tepenin en nadide kesimidir , ülkeleri , tepeleri öylesine büyüktürki haritalarda devasa sınırlarla gösterilir... elluimin ardında boş topraklar vardır , elluim'li kimse gitmemiştir cüceler hariç o topraklara. orada çok fazla birşey yoktur , bitki yetişmaz ve mağralar çok nadirdir. birkaç trol yaşar o bağralarda ve daha fazlası değil... ama tek canlı onlar değildir , solucanlarda(kanatsız ejderhalar) orada yaşdıbını sürdürür. çünkü besin bakımından pek çok ork ve goblin türü vardır bölgede ve tüm bunların dışında orası boş topraklar diye geçer , dahası değil...

    ve kuzeye bir kezdaha gidecek olursak orası daha ürkütücü vede akıbetlidir. elefrum kraterlerının yanağına dağılmış düzlüklerde vardır. sürekli faliyette olduğundan kraterin hiçbir yanı güvenli olmasada kızıl topraklara uzun zamandır lav düşmemiştir. eskiden kalma lavların kum rengi ışıltısı içinde o kuru lavların hala bir kızıllığı vardır. helede güneş aydınlattığında ateş misali bir tepe oluverir... lakin bu nedenle kızıl tepeler denmiştir oraya , fazla araştırılmamış bir yer olduğundan orada yaşayan canlılar hakkında bilgimiz olmaz ve belkide kimse yaşamıyordur... krater inişe doğru bölündüğünden orrtasında sürekli lavların ateşini depolayan ateş kusan tepesi vardır , kratarin zıttında yükselerek birazda tepe görünümü almıştır burası ve gri yolun hemen yanında bekler , diyer kısıma bakınca kraterin en feci bölgesini görürsünüz oraya gothremon derler , ama kadim cüce dilinde gomen adını alır. gomen dağın en kötü yeri denebilir dağın yarısı manasındadır , yani dağın öfkesinin ve hiddetinin yarısı gomen urvuzlarında beklediği söylenir. dağın tam adı nekadar elefrum olsada cüce dilinde gomenasai olarak bilinmiştir... sürekli patlayan ve tabandan dışarı ateş kusan gayzerlere sahiptir burası , ordan geçmeye kimsenin gücü yetmez diye bilinir...

    i̇şte tüm bunların ortasındaki devasa hanedanlık , lord kalesi'nde başlıyor uzun hikayemiz... hanedan prensi hansel'de burada yaşardı. gelecekte adını andığı toprakları yönetmek için eğitiliyordu. hanedan soyundan gelen asil savaşcılarının lideri diyebilirdik ona , ama o vaktini kılıç sallamaktan çok hayata adamıştı. kralın en tiksindiği olay olmuştur buki hansel sürekli ortadan kaybolurdu , kralın askerleri onu kaçkez yakın ormanlarda mutlu mutlu gezerken bulmuştur sayamam ama kral bundan hoşnutsuzdu. birgün zatını çağrarak bir konuşma kararı aldı kral.
    "sen! sen ne hakla görevlerini bırakıp basit ormanların yanına kaçarsın!!"
    "baba! ben istemiyorum bir krallık yönetmek yada birşeyi hükmüme almak... elfler gibi huzurlu bir hayattır hep arzuladığım."
    "ha! başımıza elf dostumu çıkıcaksın şimdide! senden ziyade onlar dahi kılıç savurup ok atarlar! yönetmekmi istemiyorsun? bunu birdaha duymayacağım , halkın senin hükmüne muhtaç oğlum!"
    i̇şte bu konuşmadan sonra hansel'i daha sıkı tuttular , muhteşem bir kılıç yeteneğide olsa savaşmayı , güçlenmeyi reddediyordu."kılıcımı bu diyarda boş boş beklemek için güçlendirmeyeceğim!"diyordu.ve isyan ederek sürekli görevlerden karşı duruyordu. bu olaylar kısa zamanda halkın , köylülerin kulağına vardı. ufak laflardan büyük bir isyana vuracakmış gibi uzadı halkın dili , "biliyormusun? kral oğlunu bile dize getiremiyormuş , oğlunun asi köpeklerden farkı yok... kralımızı nekadar sevsekte gelecekte böyle bir kral istemiyoruz... "
    "haklısın bunu krala söyleyelim , hansel bizi yönetecek güce sahip değil diyelim."dendi...
    ve kısa zamanda birer ikişer kralın karşısına çıkıldı.
    "yüce ve ala kralımız , senden bir ricamız vardır."
    "nedir? neymiş bu zatımdan arzunuz?"
    "oğlunuz kralım. sizin yaşlandığınız vakit tahta geçerse bu kurduğunuz düzeni inatla yıkacaktır o."
    kral bu sözlerden tedirgin oldu ve nedensiz bir hiddet patlattı "nedir sizin derdiniz! benim soyumu istemezsiniz demek bu ülkede.bu bir ihanettir! yakalayın muhafızlar! şunları!"...

    halk kralın hiddetine karşı hemencicik susuyorlardıysada oğul hansel'e beddualar ve lanetler okunup okunup durdu...

    bi̇r gece hi̇lal işiğinda

    hansel ne sizin nede halkın laflarına aldırmıyordu , hanedanlık cepesini saran angarad kasabalarından birine gelmişti ve ne bir dostu nede onunla ilgilenen birisi vardı.bar önündeki o dik sandalyelerden birine geçti , bir bira istedi ve uykulu gözlerle lambanın ardındaki karanlığı gözledi. şişko hancı biraz şaşkınlık birazda tiksintiyle baktı lord hansel'e halktan duyduğu yalan yada doğru tüm şeylerin ışığında hansel ayyaşın teki gibi duruyordu.ama hancı o mutsuz surata baktığında bir an tereddüte uğradı. hansele başka yönden bakmaya çalıştı...

    "derdin nedir dostum? biramı hala vermedin."
    "afedersin , dalmışım... "

    bira doldurulupta bara koyulunca hansel bardağı önüne çekti.

    "gözlerindeki ışık.. sen buralı değilsin galiba"
    "hayır değilim , elluim'den gelmiştim."
    "vay! elluim çok güzel bir yerdir , neden terkettin orayı?"
    "o diyarları nekadar sevsemde ekmeğimi kazanmalıydım , burada uzun zamandır han işletiyorum."
    "buralardan memnunmusun?"
    "yeterince... "
    hansel ,hancıya biraz şaşkınlık birazda acıyla baktı "buralar çok bayıcı, sonunda kazanç sağlayacağım güzel bir macera için neler vermezdim... "
    o handa hancı bir kahkaha patlattı , onun gülüşünü arka kapının gıcırtısı ve 36 yaşlarında iri yarı bir adamın kıkırdaması takip etti.
    hancı işgüzar ve ciddi bir bakışla "hansel! arzularını gerçekleştirmemi istermisin? senden şüpeleniyordum , ama şimdi gerçek isteğini anladım"dedi , onun ardından hanselin yanındaki barlığa i̇ri herif oturdu.
    i̇ri adam kaba bir gülüşle ona şaşkın şaşkın bakan hansele bir süre baktıktan sonra "eee , ne yapmamı istiyorsun?" dedi hancıya.
    "nemi yapcaksın? i̇lk önce ateş simyacısını buraya çağırman gerekecek , elluim merkezine doğru yaklaşık 1 haftalık bir yolculuk yapman gerekecek... "
    "neden?" dedi üşenen ve artık neşesiz adam.
    "nedenmi?" diye çarptı lafı hancı "herşeyden önce tanıdığımız ve bize yardım edecek tek büyücü o vede prensimizi ay düşene zütürecek adayımızda o."
    yaylanan iri herif "aydüşene neden gidiyoruz?"
    hancı parmağıyla barın tozlu tablalarını işaretler çizerken şöyle dedi "söylenenleri hatırlamıyormusun? simyacı bizden görev için bir aday istediği zamanı... "
    "hehe! o yıllar önceydi , çoktan birileri bulunmuştur."
    "sen bir göreve bir yılda cesur bir savaşcı bulunduğunu en son nezaman gördün"diyerek dik dik baktı herife... ve sonra devam etti "yarın yola çıkarsan iki hafta yada bir aksilik durumunda en geç bir ayda gelirsiniz."dedi.
    o sırada olayların rahmetine kalmış hansel konuşuverdi "durun , ateş simyacısını tanımıyorum.ay düşen neresi?"demesiyle hancıya karşı aptallığını ve bilgisizliğini kanıtlamış oldu.
    "yakında öğrenirsin , şimdilik kalene dön ve 1 ay kadar yakın ormanlara firar etme... "dedi ve bir süre durduktan sonra önceki cümlesine "lordum." kelimesinide ekleyerek bardaki boş bardağı aldı... i̇ri adam handan çıkıp gecenin karanlığına karıştığı vakit hansel'de saraya giden tiz ışıklı yola katı
    Tümünü Göster
    ···
  14. 89.
    +22 -2
    yinede şahlanıyor aman
    kolbaşının yandım da kır atı
    görünüyor yandım aman
    bize serhad yolları.

    davullar çalınsın aman
    aman da ceng-i cengide harbiyi
    görünüyor yandım aman
    bize sefer yolları.

    gâhi sefer olur aman
    aman da sefer seferde eyleriz
    hazan erişince aman
    bahar güzel severiz.

    gülyüzlü yari de aman
    aman da hile ile de severiz
    sefersiz olamaz aman
    aman er evlaları.
    ···
  15. 90.
    +23 -1
    beyler dün gece yazdığım son yazı 11. sayfada ordan kaldıgım yerden devam ediyorum

    neyse biz kızla sevgili olduk, gerçekten duygusal birşeyler paylaşıyorduk
    buna o da inanıyordu bende inanıyordum
    vakit yaklaşıyordu bu sırada benim arkadaşın manitası bizi bar'a davet etmiş miaminin ünlü bi club barı, oraya gideceğiz ama bizim yine aq yaş sorun oluyo.
    kıza anlatmış bizim arkadas durumu kız merak etmeyin sokarız sizi falan demiş dedik tamam aq
    gece oldu gittik benım arkadsın takıldıgı kız amerikalı ve arkadasları var 2 tane bir de ben 5 kişi girdik içeri.
    ben hatuna söylemedim çok yorgunum bugun yatacagım dedim, zaten paramda yoktu iş de yok ama biz hala gezcez görcez diye ugrasıyoruz neyse
    girdik içeri takılıyoruz falan, bizim bu arkadasın kıza bi eleman yazmaya basladı, adamlar relaks aq kız da karsılık verıyo, tabi biz türküz sonucta yabancı memleket de olsa yanımızda kıza asılana nasıl bir tepki gösteririz herkes kendinden düşünsün işte
    bizim arakdas gitti aralarını açtı falan cocuga git falan dedı cocuk hala arkasına yanaşıyo, kafası zum zaten
    te allamhım sabır var diyo bizim arkadas ne yapacaz falan derken
    çocuga bagırdı bu fuck off diye
    ondan sonra olan oldu zaten
    ···
  16. 91.
    +21 -3
    aha beyler bakın bu hatun işte litvanyalı olan hatun, skypeden görüştük çok kere türkıyeye gelınce, ayrıca nerden bilecez falan diyenler için küçük resimdeki arkadaki tüllere bakarsanız pekalada türkiye oldugunu anlarsınız

    http://imgim.com/saeraseas.png
    ···
  17. 92.
    +24
    aştide sordum dayına şu perona gelir falan dedi peron onunde beklıyorum ve ve ve
    otobüs ilerden gözüktü geliyo perona doğru
    işte o an
    hani karın içerde doğum yapıyordurda çocuğunun olmasını beklersin ya heyecanla
    hani çocuğun ilk kez konusmayı öğrenir ve agzından babba lafını cıkmasını beklersın ya heyecanla
    hani sevgilinin elini ilk kez tutmak için zaman kollarsın, yanyana yurursun ama elini tutmaya bir türlü cesaret edemezsin ve tutacağın anı beklersin ya heyecanla
    hani bir iş için mülakata başvurmusundur ve sonuclar birazdan acıklanacaktır bütün ailecek evde sonucları beklersin ya heyecanla
    işte yukarıdaki duyguların hepsini bir anda yaşıyorum sanki, o otobüs gelirken kalbim yerinden cıkacak gibi oluyor, o yaşıma kadar aşk nedir bilmeyen ben, kilometrelerce uzak dini, dili, örfü, adeti, konuşması bizden farklı olan bir kıza aşık oluyordum evet aşık oluyordum beyler, aşık olanlar bilirler benim az çok o an ne düşündüğümü
    işte yanaştı otobüs perona gözlerim sarışın dünyalar güzeli bir melek arıyor, bakıyorum bakıyorum ve
    ···
  18. 93.
    +23 -1
    neyse ben elimde kalan parayla uçak bileti aldım, ankaradan gidecekti
    acaip aglıyordu hem benden ayrılacagı için hemde annesi için endişeleniyordu
    gitme kal diyemiyorum kıza dilimin ucunda ama diyemiyorum
    havaalanına zütürdüm kızı uçağa bindirirken bir ağlamaya basladı, ve orda hayatımda ilk kez hüngr hüngür bende ağladım
    diyordu belki birdaha görüşemeyeceğiz, babamlar cok karşı zor zar ikna etmiştim, lütfen sen gel portekize yoksa yaşayamam ben falan diyor
    ayrılık kısmını anlattıkca tuylerım dıken dıken olur hala bi içimde kor vardır
    neyse ucaga salya sümük bindirdim, o an işte denızden cıkan balık vardır ya ne yapacagını bılmez işte öyleydim.
    gözlerim şişmişti, aglamayan adam aglamıstı inanamıyordum
    sonrasında o sogukta aldım 35'lik vodka evimin yolunu tuttum
    bildiğin 2-3 gün mala bağlamış bir şekilde evden cıkmadım
    sonra memleketime gidecektim neler yapacagımı aileme anlatacaktım babamdan fikir isteyecektim
    öylede oldu atladım otobüse gittim eve
    annem çok özlediğini neden geç kaldıgımı falan soruyor.
    2. dönem açılacak ben daha yeni geliyorum memlekete
    sonra bu kıza karşı hissettiğim herseyı anlattım aileme
    annem ve babam benim görüşüme kesinlikle saygı duyarlar ancak annem dedi ki oğlum bana sorarsan yabancı bir gelin nasıl olur bilemem ama eğer ki sen seviyorsan ve türkiyeye gelirse biz senin arkandayız, ama kız ugruna okumamazlık yapmayacaksın okulunu bitireceksin
    tamam mı oglum
    tamam anne tamam baba
    türkiyede msn kullanmayı öğretmiştim, hesap almıstık, oraya gidince ordan görüşecektik
    ama 1 hafta oldu ulaşamıyorum, sonra telefonum çaldı arayan numara yurtdısından hemen açtım telefonu..
    ···
  19. 94.
    +24
    Vay anassını be, gözümde canlanır koskoca mazii
    --Miami yaşıyor, savaşıyor
    ···
    1. 1.
      +2
      reyiz hoşgeldin de devdıbını getirecen mi?
      senelerdir bekleyenler var. ya da beklediğini bile unutanlar
      ···
    2. 2.
      0
      am züt meme
      ···
    3. 3.
      0
      am züt meme
      ···
    4. 4.
      0
      Burdayız burdaaa resim linkleri çökmüş kızı hiç göremedim tekrar bir siteye yükler misin bu entryi görünce
      ···
    5. 5.
      0
      Harbi amk kızı hiç göremedik
      ···
    6. diğerleri 3
  20. 95.
    +21 -2
    @208 laf olsun dıye konusmuyorsan neyim aq kesin malın birisindir bi kızla konusamayan öküzün tekisindir de bu kıza güzel mi diye iğnelemede bulunup aklın sıra bizi gibcen neyse aq

    kız dedi ben sana çok alıştım, babamla konuşacağım bizimle kal lütfen.
    dedim nasıl olur arkadaşım var o ne olacak falan, ben babamla konusurum ikinize bir yer ayarlar dedi.
    dedim madem öyle konuş bakalım gitmiş konuşmuş bu babasıyla, bize pansiyon tarzı bir yer ayarladılar, ama bildiğin otel gibi her tak var.
    biz yeni iş arıyoruz o sırada ben kızla takılıyorum tabi, tabi günler geçiyor paramız suyunu çekiyor.
    türkiyeye para zütüreceğiz derken cepte para kalmadı aq
    kız her gün harçlık veriyor falan utanıyorum
    neyse artık iyice ilişkileri geliştirdik bir gün bana babamlar newyork'a gidecek ben gitmek istemiyorum odada yalnız olacagım benimle kalır mısın dedi
    işte beklediğim an gelmişti onunla yalnız bir gece geçirecektim ama içimden binlik gelmiyordu aq
    çünkü daha burda bahsini bile açmadıgım bir sürü gibiş maceram olmuştu
    ben bu kıza aşıktım aq aşıktım
    ···