/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +26 -3
    iyi bir hikaye olacak beyler. Uzun olacağını düşünüyorum. Okuyan çok olursa art arda atıcam partları.

    Hikaye içinde:

    -ciks
    -Para
    -Tarikat
    -Entrika

    ve de bir

    -Katil

    olacak. Ha başlamadan önce hikayede ki o avanak katil benim.

    Not: Hikaye içinde kullanılan ekipman(bıçak vb) tür araçlar caps ile atılacak ve dizaynları anlamanız için gösterilecektir. Assassin's Creed adlı oyundan bileceksiniz bu bıçakları. Önce Haşhaşiler buldu şimdi ise biz kullanıyorduk.

    Edit: Yeni hikayem beyler (bkz: zombiler çok ciksi değil mi)
    ···
  2. 2.
    +14
    1 kişi okuyorsa yazmaya gerek yok amk
    ···
  3. 3.
    +12
    Sessiz sessiz uyuyordu. Teni kar beyazı gibiydi. Saçları ise güneşin kızılıydı. Ben kıza dalmışken Emre geldi. "Ulan sapık mısın yürü lan yürü." Kendime geldim. Aklım dönmüştü amk böyle bir güzellik olamazdı. Konsantre olmalıydım. Zenginler değerli şeyleri daha çok kiler benzeri yerlere koyarlardı. E bu da sergilenecek bir şey olmadığına göre kilerdeydi. Ev 3 katlıydı. Biz 2. kattan gitmiştik. Sessizce merdivenleri indik. Zemin kattaydık. Baya zengin bir adamdı belliydi. Kilerin önünde durduk. "La Cem olum şunu alıp gibtir olup gidelim burdan." Başımı salladım. Elimi kapı koluna koydum ve açtım kapıyı. Kapıyı açmamla alarm sesi çalması bir oldu. ikimiz de donup kaldık. Tabi ki Emre kendine yakışır bir şekilde "Ulan huur çocuğu seninle geleceğime Enes abinin züt deliğine dil atsam daha güvende hissederdim lan kendimi!" Ben toparlandım hemen ve daldım içeri gördüğüm kutu karşımda duruyordu kaptığım gibi koşmaya başladık. Üst kata çıktık. Aşağıdan korumalar koşuyordu. Zengin baba çıkmış odasından hırsızlar diye bağırırken biz ise can havli ile adeta uçuyorduk. O kızın odasına geldik. Ordan girdik oradan çıkacaktık. Emre daldı odaya kız ise çığlık atmaya başladı kıvrak bir hareketle 2 saniye içinde zemine ulaştı. Pencereye tırmandım ve gözlerine baktım. Emre'nin sesi kendime getirdi ve ben de zemine atladım. Koşmaya başladık. Demirlerden atladık. Ara sokaklara girdik ve sonrasında her zaman ki gibi çatılara tırmandık. Rahat bir nefes aldık. Kutunun içinde ne olduğunu merak ediyorduk. Kutuyu açmamla Emre'nin bu mu lan demesi bir oldu.
    ···
  4. 4.
    +11
    Gençler kusura bakmayın ben kimse iplemez diye düşündüm ki gerçekten 1 saat boyunca adam akıllı entry giren yoktu ben de başlığı takip etmeyi bıraktım. Kusura bakmayın. Okuyanlar varmış. Kesinlikle yarım kalmayacak hikaye ve çok uykum geldi beyler 1 part daha atıp uyuyacağım izniniz olursa gececi tayfadan olan varsa 3 parta çıkartabilirim.

    http://c12.incisozluk.com...11509/7/2151327_o888a.jpg
    ···
  5. 5.
    +10
    "Emre olum o tarafa gitme resmen asit fışkırdı lan."
    "Olum nasıl iğrenç bir varlıksın lan sen? Neyse hadi."
    Yürümeye başladık kapşonlarımızı çekmiştik. Gözümüz dört dönüyordu. Evde ışık var mı kameraların kör noktası var mı açık camlar korumaların devriye süreleri... daha binlerce şey ve gireceğimiz yeri kestirdik. Eğer ses çıkarmazsak bir şey olmayacaktı. Etrafı kontrol ettikten sonra ilk demire tırmanmaya başladık. Yere atladık. ikimiz de çok çeviktik. ikimiz de yetimhanede büyümüş ve çatılar bizim arkadaşımız olmuştu. Her gün yetimhanede kaçar çatılarda uzanırdık. Artık tırmanma ve atlama gibi şeylerde profesyonel olmuştuk. Neyse dönelim hadi. Çalıların arasına girdik. 23 saniye sonra diğer koruma buraya gelecek elini burnuna sokacak yere tükürecek ve geri dönecekti. Dediğimiz gibi oldu. Yalnız burnunu karıştırmak yerine farklı bir karıştırma yaptı o çok acı vericiydi. Yani gözlerimiz için. Sonunda gitti. Hemen duvara tırmanmaya başladık. Hızlıca tırmanıyorduk. Açık pencerenin önüne gelmiştik. ilk içeri atlayan ben oldum. Onu görünce kalbim deli gibi atmaya başladı.
    ···
  6. 6.
    +9
    Beyler yanlış anlamayında hayatımda bu kadar giblenmeyen bir hikaye görmedim ard arda atıyorum partları gelen yok belki 2 kişi heyecanlandıktan sonra beklemeyin diye atıyorum partı millet heyecanlandırıyor aradan 3 saat geçiyor öyle yazıyor amk adama yüzlerce şuku entry giriliyor adamın yazdığı hikaye ise gibemediği kuzenini gibtiğini anlatıyor
    ···
  7. 7.
    +9
    "Plan belli. Ben ve Emre kuleye tırmanıcaz. Can ise korumaların dibinde olmalı eğer yakalanırsak korumalar gelmeye çalışacaktır asansörle çıkarlar asansör ipini kesse yeterli. Sen ve koruman arabada bekleyin." Saat gece 9 olmalıydı. Serin bir havası vardı. Hemen başka bir binaya çıktık. Zıpkınlardan bizde de vardı. Binalara çıkmak çok kolay oluyordu. Saat kulesine yakın ve yüksek bir bina seçmiştik. "Çalışmaların işe yaramış sana artık yetişmiyorum." Güldüm. Zıpkını hedefledim ve saat kulesinde ki bir çıkıntıyı hedef aldım. Ardımdan Emre geliyordu. Çıkıntıya tutunduktan sonra tırmanmaya başladık. Saatin önüne gelmiştik. içeride 7 kişi vardı. Tırmanıp diğer tarafa geçtik. Bulmak üzereydiler. Yapacak bir şey yoktu. 2 bıçağımı çıkarttım. Aynı şeyi Emre de yaptı ve üzerlerine atladık. ikisini atladığım gibi başlarından içeri sokmuştum Emre de aynı şekilde öldürmüştü. "Cem ve Emre. Cormac ailesini öldüren atalarının son nesli. Nasılsınız?" "Parçayı ver. Ben de seni öldürmiyim." "Öyle mi?" ciddi olduğumu kanıtlamak zorundaydım. Bilegimde ki zımbırtıyı uzattım iki yay açıldı ve bir ok fırladı. Fırlayan ok diğer koruman anlına girdi. "Öyle." Emre de diğerini almıştı. Onlar da bizim gibiydiler belliydi. "Bak bende ne var Cem. Argus bunu iyi bilir." Çıkarttığı tüfek Cormac ailesinin tüfeğiydi. "Tahmin et başka kim son nesil?" O esnada tüfeği bana doğrulttu ve direk sütunların arasına saklandım. Doldurduğu sürede şansım vardı. Çıkıyormuş gibi yapıp kendimi gösterdim ve tekrar ateş etti. O esnada çıkıp saldırdım bıçağım tüfeği tutan kolunu deşti. O esnada tekme geçirdi karnıma. Nefessiz kaldım bıçak darbesinden kurtulmak için yana yuvarlandım. Yumruk yumruğa girmeye başladık. Yumruğunu kaçırdı ve karnına yumruk attım etrafında dönerken cep silahını çıkardı. O esnada dizine tekme atıp silahı elinden aldım ve göğsünden vurdum. Yere düştü. Aynı anda Emre de rakibini düşürmüştü. Tek fark benim ki canlıydı. Önünde çömeldim. "Adın ne?" "Shay Cormac büyük dedemin adı. Bilirsin."
    ···
  8. 8.
    +8
    Adım Cem. Boyum 1.83, kilom 65, uzun orta arası kurmal saçlarım var. Dayak yemek hobilerim arasında. Avanağın tekiyim. Kuşta ki beyin bende yoktur. Ha niye bu kadar yeriyorum kendimi diye soracak olursanız. O salak hırsızlığı yaptığım için. Hadi başlayalım.

    "Cem! Lan pekekent nasıl yapıcaz bu işi?"
    Ha bu konuşan mı? Bu salak can dostum Emre. züt herif.
    "Sus. Belli değil mi lan?! Hepsi uyuduktan sonra tırmanıp giricez eve. Yaz ayında illa ki açık cam buluruz. Korumaları diyorsan bana kalırsa hala seni kız diye yutturup sen onları rahatlatırken benim kutuyu çalmamdan yana ama sen nasıl istersen."
    "Rezil huur çocuğusun tekisin. Olum millet para çalar biz kutu çalıyoruz. Ne alaka lan?"
    "Lan daha kaç kere anlatıcam Emre? Kutunun içinde kesin değerli bir şeyler var. Uzatma."

    Beklemeye koyulduk. Saat hemen hemen gece 3 olmuştu. Başlamaya hazırdık. Ama önce
    "Lan Emre heyecandan çişim geldi şuraya işeyip geliyorum."

    Hadi beyler okuyan varsa geliyor partlar.
    ···
  9. 9.
    +8
    Emre titriyordu gerçekten. Ben de çok tırsıyordum ama beyler. Orda gibimi kesip ağzıma vermeyecekleri ne malumdü? Herneyse ilk başta çok karanlıktı sonrasında bembeyaz oldu. Beyler inanılmaz bir şey. Etraf sadece gri ve beyaz. Binbir türlü zımbırtı var. Etrafta gök mavisi giyinimli insanlar vardı. Onlarla çok ilgileniliyordu. Arada birkaç kişi dönüp bize bakıyor sonrasında ise gözlerini iyice açıp bana bakıyorlardı. Birkaç tanesi beni eliyle göstermişti. Bu beni daha da korkutuyordu. Nihayet indik yere. Herkes bize bakmayı kesmişti. "Bundan sonrasını ben devralıyorum. Gidebilirsin." Bir kadındı beyler ama ne kadın. Kızıl saçlar, bembeyaz ten, yeşil iri gözler... "Merhaba. Adım: Ellie. Sizinle ben ilgilenicem." Sanırım burada çalışan hemşireler gibi düşündüm onu. Anlamış olacak ki "Hayır bakıcı değilim. Beni doktor gibi düşünün. Sadece elimde neşter yok ve yöneticinin kızıyım. Annem sizden umutlu. Hadi önden buyurun." Ne olduğunu anlamamıştım beyler konuşamıyordum bile. Dilim resmen tutulmuştu. Yürümeye başladık.
    ···
  10. 10.
    +8
    Un çuvallarının içindeydim. Ayağa kalktım. Bir şeyim yoktu. iyi lan bu bine güvenmekte fayda var diye düşündüm. Koşmaya başladım. Saray görünüyordu. Aslında saray gibi değildi ama benziyordu. Etrafta korumalar vardı. içeri girmem zor olacaktı ama Argus çok daha çevik çok daha güçlüydü. Binanın etrafında dolaşmaya başladım. Demirlere tırmandım ve atladım. Çalıların arasına girdim. Bir koruma yaklaşıyordu. Arkası bana dönüktü. Peçete çıkarıp sümkürdü. Kükredi amk. Olduğum yerden çıktım ve yakasından tutup çekerken bıçağımı boynuna sapladım. Çalıların arasına sakladım. Hesaba katmadığım bir şey vardı o da bu bir maskeli baloydu. içeri girdiğimde yüzlerce insan olacaktı. Birisi bir şekilde anlarsa işim çok zor olacaktı. Girdiğim yerden geri dışarı çıktım. Maske bulmalıydım.

    Bir çift yürüyordu. Kadın, adamın koluna girmişti. Maske cebinde sarkıyordu adamın. Yürüdüm ve çarptım o esnada maskeyi direk aldım ve cebime koydum. "Affedersiniz efendim." "Önüne baksana." Çok klişeydi ama işe yaramıştı. Kapşonu çıkardım. Cübbenin bir kısmını fırlatma bıçaklarını kapatmak için kullandım. Suitin kolunu çektim bıçakları kapatması için. Maskeyi taktım ve ilerlemeye başladım. Sırayla alıyorlardı. Sıra bana geldi. Adam maskeye baktı ve "Çok üzgünüm efendim özel misafir olduğunuzdan haberim yoktu bilsem direk içeri alırdım." Konuşmadım ve sarayın içine girdim. Şimdi sıra parçayı almaktaydı.
    ···
    1. 1.
      0
      devam panpa okuyoruz
      ···
  11. 11.
    +8
    "Ee beyler kaçmıyor musunuz?" "Evet abi biz tam gidiyorduk. Değil mi Cem? Yürü olum hadi." "Kimsin sen?" dedim. "Lan Cem!" "Adım: Kıvanç. Zenginim. Bu kadar. Ha bir de bileğinde ki şeyin ne olduğunu sana açıklayabilir, seni ve Emre'yi eğitebilir, ve atalarınızın neler yaptıklarını beraber öğrenebiliriz." "Eğitim mi ne eğitimi?" "Sizler yeteneklisiniz yetim genç arkadaşlarım. Çevik, zeki, korkusuz(bunu söylerken Emre'ye bakıp sırıttı) ve tekrardan yetenekli. Kanınızda atalarınızın kanı var. Neyse çok ikna edici değilimdir. Geliyor musunuz gelmiyor musunuz?" "Cem olum adam ata diyor falan ben tırstım hadi gidelim yürü." "Geliyoruz." "Validenle kahve içeyim Cem." Bileğimde ki zımbırtıya baktım ve derin bir nefes aldım. O esnada köşkte ki kız aklıma geldi. Güneş kızılı saçları... Etrafıma baktıktan sonra arabaya bindim. Sanırım her şey değişecekti.
    ···
    1. 1.
      0
      Devam ?
      ···
    2. 2.
      0
      Bekliyoruz
      ···
  12. 12.
    +8
    "Sıra parçayı saklamakta Argus." "Evet treni durdur zıpkınla ilerlemeye devam ederiz." Treni durduktan sonra binaya zıpkınları attık ve ilerlemeye başladık. Cormac bize yetişemezdi. Tarikat nereye saklayacağımızı söylemişti. Saat kulesi. Oraya vardığımızda Usta Frédéric bizi bekliyordu. Kutuyu ona verdik ve parçaya baktı. Altın gibi parlıyordu. Boyutu ve şekli zeka küpüne benziyordu. Sonra etraf yine bembeyaz oldu. Koridordaydık. Kendime geldim. Beni çözüyorlardı bu sefer hareket etmedim. "Ellie! New York saat kulesi!" "Biliyorum Cem. Bu arada seni görmek isteyen biri var." Yanında ki kişiye baktığım anda kalbim yerinden çıkacak oldu. Bileğimde ki zımbırıtı çaldığım köşkte ki güneş sarısı saçları olan kızdı. "Odama girip gözlerimin içine bakan demek sendin öyle mi?"

    Ciks nerede diyordunuz. Sabredin demiştim.
    ···
  13. 13.
    +7
    huur çocuğu tüfeği yine de düşürmedi ama ateşleyecek gücü kalmamıştı. Tüfeği arkasına attığı gibi koşmaya başladı. Gelen Harius'du. Nerden bildiğimi sormayın amk Argus işte. "Harius yakala onu. Parça ona." "Öleceksin lan. itiraz etmeyi kes de yaslan bana." Beyler o an fark ettik. Evet ettik. Harius Emre'ydi. ikimiz de fark ettik ve ilk konuşan ben oldum. "Lan Emre." "Cem?" Ardından bir elektronik bir ses geldi. Etraf titredi. "Konuşamazsınız. Senkronizasyonu bozuyorsunuz. Ayrıca olayları değiştiremezsiniz sadece yaşananları farklı şekilde yaşayabilirsiniz. Atalarınıza bırakın kendinizi." Birbirimize baktık sonra içimden geldiği gibi konuştum. Aslında konuşan Argus'du ama sanki içimden geliyor ve ne söyleyeceğimi biliyor gibiydim. Ona yaslandım ve yürümeye başladık. "Dert etme Argus. Cormac ailesi trene farklı eyalete geçecekler. O zaman bir şansımız daha olabilir. Hadi." Etraf titremeye ve yok olmaya başladı bir anda kendimizi bembeyaz uçsuz bucaksız bir yerde bulduk. Emre hala Harius'du ben de Argus. Elli'nin sesi duyuldu. "Şu an koridordasınız. Sizi çıkarıyorum. Anı bu kadardı. Artık konuşabilir, öpüşüp sarılabilirsiniz." "Cem. Olum bu inanılmazdı." Emre de benim gibi giyinmişti tek fark ben siyah o ise gri... Bir anda ışık parladı ve kendi halimde gözlerimi açtım.
    ···
  14. 14.
    +7
    "Hazır mısınız?" dedi Ellie. Aradan 2 hafta geçmişti. O esnada her gün daha sıkı çalışıyordum. New York'a gidecektik. Parçayı bulmak için. Defne ile hiç konuşmamıştık ciksten sonra. "Uçağa o zaman." 5 kişiydik. Ellie, ben, Emre, Can adında bir Suikastçi genç daha ve Ellie'nin koruması. Uçağa bindik. Herkes gergindi. Uzun bir yolculuk olacaktı. Uçak havalandı. Sıkıcı ve uzun bir yolculuğun sonunda New York'a varmıştık. Bıçağım bileğimdeydi aslında bir tane daha almıştım ve daha gelmiş bir model seçmiştim. Dar siyah kot siyah tişört ve siyah bir kapşonlu hırka. Fırlatma bıçaklarım göğsümdeydi. Özel bir arabaya bindik. 15 dakika süren bir yolculuğun ardından saat kulesinin önünde durduk. Birkaç metre ötesinde durmak zorunda kaldık aslında. Çünkü etrafı korumaları tarafından tutuluyordu. Birisi bizden önce gelmişti. "Tapınakçılar." dedi Ellie. Bela hiç bitmiyordu.
    ···
  15. 15.
    +7
    Beni hazırlayan o ikisi yine geldi ve çözmeye başladılar. Emre'yi de birkaç metre uzağımda çözüyorlardı. Ellie'yi gördüm. Ellerini bağdaştırmış bana bakıyordu. Ona doğru yürümeye çalıştım ve yere yığıldım. Her yer bulanıktı. Uyandığımda revir gibi bir yerdeydim. Tabi çok daha gelişmişi. Emre de benim gibi uzanıyordu ama daha erken ayılmıştı ve Ellie ile konuşuyordu. Uyandığımı fark ettiler. "Demek efsane usta suikastçi Argus senin atan. Bu yüzden bu kadar çevik olmana şaşırmamalı." "Cem olum efsaneydi lan. Harius çok iyi olum. Atlayıp zıplıyordum falan." "Evet Emre de bir dakika. Ellie. Parça." "Merak etme biliyoruz. Tren soygunu. Orada parçayı aldığınız tahmin ediliyor. Sizi tekrar sokucaz ama 2 hafta sonra. Peş peşe sokarsak sonunuz ölüm olur. Dinlenin hadi. Görüşürüz sonra." Beyler çok farklı hissediyordum koluma ve göğsüme baktım. Kaslarım belirginleşmiş ve çıkmıştı. Boyum sanki 1-2cm daha uzamıştı. Kendime bakarken Ellie fark etti. Kapıdan çıkarken görmüştü. "Buna akıntı adını veriyoruz. Oldugunuzdan daha güçlü daha çevik ve daha yetenekli oluyorsunuz. Atanıza benziyorsunuz. Bilmediğiniz dövüş taktiklerini biliyorsunuz. Argus'un dövüştüğü gibi dövüşebileceksin." "Emre sende de aynı şeyler var mı?" O esnada Ellie kapıyı kapattı ve çıktı. Kafasını salladı. Kafamı çevirip tavana baktım. Bembeyazdı. Demek ki bizi böyle eğitiyorlardı. Demek ki biz de suikastçi olacaktık.
    ···
  16. 16.
    +6
    Okuyan yok galiba beyler
    ···
  17. 17.
    +6
    Ee beyler yok mu gelen ya duvara mı anlatıyoruz?
    ···
  18. 18.
    +6
    Araba baya büyüktü ve daha önce hiç görmediğim teknolojik şeyler vardı içinde. Emre bembeyaz olmuştu. Aşırı gergindi. "Ne içersiniz? Fransız şarabı? Haha sadece kola var." Çok komik amın oğlu. Adam çok garipti beyler. inanılmaz rahattı. Hani şu dün gün boyunca trendde olan bir pekekent vardı ya kötü olacaksınız alfa olacaksınız o binin salladığı şeylerle alakası yoktu ama adam ne derse içimden onu yapmak geliyordu. "En azından nereye gittiğimizi söyle. Neden gittiğimizi. Bizi niye eğiteceksin?" "Bunları anlatacak kişinin ben olduğunu zannetmiyorum ama oynadığınız o saçma sapan Assassin's Creed oyunu varya? Heh işte onunla alakası yok. Tabi bazı şeyler (bileğime bakarak söyledi bunu) hariç." Bundan sonrası gidene kadar ikimizin geçmişiyle ilgili sorular sordu. Nihayet gelmiştik. Arabadan indiğimizde ıssız bir yerdeydik. Emre'yi gibseler o binin o kalın sesi çıksa bile kimse duyamazdı amk öyle bir yerdi. "La Cem olum ben güvenemiyorum. Burası bizi öldürmesi için çok uygun." "Gençler beni izleyin." istemeye istemeye yürüdük ama ikimiz de merak ediyorduk tüm bunları. Bir kayanın yanına gitti birkaç yerine dokundu. Bir şey açıldı ve göz taraması yaptı. "Accepted" dedi otomatik bir ses. Kayan yanında yuvarlak baya büyük bir çizgi oluştu. "Hadi serseriler." Çizginin içine girdik. Saatine dokundu Gargamel herif ve hareket etmeye başladık. Aşağı iniyorduk.
    ···
  19. 19.
    +5
    Arkasını dönüp gitti sonra. Yere oturdum. Kendime gelmeyi bekliyordum. Aklımdan bin bir türlü şey geçiyordu. Kız kimdi? Bizi nasıl buldu? Çaldığımız için bir şey olacak mı? Ayağa kalkabildim ama çok yorgun hissediyordum. Odama dönmek zorunda kaldım. Duş aldıktan sonra yatağımın üstüne oturdum. O esnada kapı açıldı ve içeri giren o kızdı. "Sınandınız. Merak ediyorsan. Ailemiz Suikastçilere bağlıdır. Siz olduğunuzu tahmin ediyorduk ama emin değildik. Bıçağı alıp alamayacağınızı görmemiz gerekiyordu." "Bunun için bana kızgın değil misin?" "Çaldığın şey sana aitti. Senin atalarının. Kendi eşyanı çalamazsın." O esnada sinirden kafayı yiyecek gibi oldum. Kolundan tutup duvara ittim. "Bizimle oyun mu oynuyorsunuz!? Kendi saçma sapan işleriniz için bize ihtiyaç duyuyorsunuz. Sonra bizi öldüreceksiniz değil mi!? Acaba kim bilir kaç kişiye daha yaptınız bunu!" "Hayır öyle bir şey olmayacak. Söyleyecek bir şeyim yok." "O zaman niye buraya geldin?" "Amacım konuşmak değildi." dedi ve beni itti. Kendisi de benimle beraber geliyordu. Kemerimi açmaya başlamıştı. Ben de pantolonunun düğmesini açıyordum. ikimiz de çırılçıplak kaldık. Uzandık. Göğsümü öpüyordu. Bu sefer ben öpmeye başladım ve aşağı doğru indim. Yalamaya başladım. Saçımı çekiyor zevkten ayak tırnaklarını sırtıma batırıyordu. Diklendim ve üzerine uzandım. içine girdim. Zevkten gözümü açamıyordum.
    ···
  20. 20.
    +5
    Aradan 12 gün geçmişti. Ben her gün odamda oluyordum. Durmadan çalışıyor. Spor yapıyor ve Argus'un tekniklerini uyguluyordum. insanlar fark etmişti benim çalışmamı ve daha da korkarcasına bakıyordular bana. Kitap bitmişti. Bilgileri öğrenmiştim. Dövüş taktiklerini, tırmanma, kaçma hemen hemen her şeyi öğrenmiş sayılırdım. Öyle sanıyordum. Saatlerce çalışıyor. Duş alıyor kitap okuyor ve yemek yiyordum. Emre ise arkadaşlar edinmişti. Onlarla vakit geçiriyordu. Kendisinin çalışmaya gerek olmadığını Harius'un her şeyi halletigini söylemişti. Argus yüzünden kaslarım çok hızlı gelişiyordu. 2 gün de aynı şekilde geçmişti. Ellie bizi çağırmıştı. "Evet beyler bu gün önemli bir gün. Bu olaydan sonra parça hiç görünmedi. Tahminimiz ise atalarınız alıyor ve saklıyor olmalılar. Eğer sakladıkları yeri bulursak parçayı alabiliriz. Başlayalım mı?" Tekrar cihaza girmeyi her şeyden çok istiyordum. Direk girdim. Korkmuyordum artık. işlemler yapıldı. Gözümü açtığımda Tekrar 1890ların sonundaydım. Trenin gelmesini bekliyorduk. Harius yanımdaydı. ikimiz de evin çatısının çıkmıştık. Evin hemen önünde şehiri ikiye ayıran bir köprü vardı. Sadece demir yolu vardı. Tren geçecekti. Kolumuzda ki zımbırtıda bir farklılık vardı. Zıpkın vardı. Ne yapacağımız belliydi. Tren geçerken zıpkını atıp trene ulaşacaktık. Düşüncelerimin içindeyken trenin sesi duyuldu. Siyah duman da göründü. Başlıyorduk.
    ···