/i/Korkunclu

Korkularımız yaşamımızı yönlendirir.
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +1
    ben hayretler içinde kaldım... adamın bakışından belli beni sevmiyor ancak, yine de hem can korkusu hem de olan olayın hayreti ve heyecanı ile sordum...

    abi ne yaptınız ? siz diye... bana alaycı bir tavırla baktı... boşver beni dedi, senin baban neden sinameki içiyor, söyle içmesin bir işe yaramıyor... nasıl lan bir dakika ? babam bağırsaklarından rahatsızdı ve afedersiniz iyi gelir diye sinameki isimli bir otun çayını içiyordu... bu herif bunu nerde bildi... abi dedim nerden bildin, yüzündeki sert ifade avını ele geçirmiş avcı gibi tebessümle değişti... hanzolarda bilir dedi ... vay arkadas dedim içimden..o lafı ettiğimde bu adam binadan çıkmıştı, duymasına imkan yok... yıllardır aradığım tip bir adamı karşımda bulmuştum ancak herife hanzo demiştim
    ···
  2. 27.
    +1
    abi ben demedim size birşey falan geveledim... bak dedi seni hiç sevmiyordum, kaçtır gelip gidiyorum böyle boğazlı kazak falan takılıyorsun ukala bir tipin var... ancak dedi özünde iyi bir insansın bunu biliyorum... babana de onu içmesin yanıma gelsin... abi dedim beni yanlış tanımışsın ama babam imkan yok gelmez bu tip işlere... ama dedim ben çok meraklıyım benimle paylaşırmısın bildiklerini... o işler kolay değil be aslanım dedi, elbet kıza da kur yapıyor hareketleriyle... ancak kız zaten sevgilim değil, isterse orda yesin umrumda değil... ben kaç yıldır aradığım adamı buldum...

    Arkadaslarn hep diyorum yine diyeyim, hayatta hiçbirşey tesadüf değil... herşey ilintili

    edit : boğazlı kazağın o ara çağrışımları sadece giysi değildi arkadaşlar... takılan olursa belirteyim
    mustafa'ya birkaç soru sorup soramayacağımı söyledim... bu tip adamların en hoşlandığı şey gereğinden fazla ilgi alaka görmektir... işinizi hep bu pohpohlama ile yapabilirsiniz bunu da aklınızın bir yerine yazın kardeşlerim.
    ···
  3. 28.
    +1
    kızın yanında sor bakalım vesaire deyince ben abi özel diyerek direttim... açıkçası dernek gibi bir yerde metafizik öğelere bağlamak mantıklı bir iş değildi... ne olur ne olmaz... iç odaya geçtik, masaya kuruldu... yine o iri gözlerini gözlerime dikti sen neden cunüpsun dedi... yine kısa bir 'oha aq' çektim ama normaldir dedim içimden... bunu tahmin etmesi için evliya olmasına gerek yok..bu yaşlarda çoğumuzun yaptığı bir numara... şimdi değil ama o zamanlar gusülsüz dolaşıyorduk tabi... her dakika banyoyu nasıl yapacaksın... haftada 2 başından fazla... suyu kim buluyor
    ona meramımı anlattım... erumi ve sakil den bahsetmedim... ben dedim bu yolda ilerlemek istiyorum... sen nasıl bunları bilebiliyorsan, başkanı iyi edebiliyorsan ben de istiyorum... sen dedi şifa için istediğine emin misin ? senin gibi çoluk çocuk ( o zaman çokta çocuk sayılmazdım yine 17-18 falandım ) bu işi ya karı kız için kullanır ya para için kullanır ya şöhret için kullanır dedi... içimden be hey ya sen ne için kullandın, kıza yapmadığın kur kalmadı diye geçirdim ve anında pişman oldum... bu herif nasıl yapıyorsa geçen sefer ta bina dışından hanzo dediğimi duymuştu ki,hanzo öyle akla ilk gelen hakaretlerden de değildir... bir de kötü bir düşüncen olunca söylemesen bile lafı oralara çekip kendini savunaya geçiyordu... mesela solculardan nefret ederdi, allah vatan kuran derdi ama büyü yapardı.. büyü kısmını çok çok sonra ki kısımlarda öğrendim onlara da geleceğim... işte ilerki zamanlarda ben büyü haramdır dediğimde o inatla bu yaptığının büyü olmadığını savunurdu... ne haltlar döndü, dudağınız uçuklar
    ···
  4. 29.
    +1
    Okuyanlar kendini belli etsin pampalar
    ···
  5. 30.
    +3
    yine söylediğim gibi mustafa tarzı adamların en sevdiği şey azizleştirilmektir... mesela hatadır bu bilirim,tek kutsanacak olan allahtır... peygamber bile değil... inançsız arkadaşlarıma burdan bir sataşma yapmıyorum yanlış olmasın sadece kendi inancım için bahsettim

    mustafa ile olan bahsettiğim ilk detaylı konuşmamızda benim de bu işe girmek istediğimi söyledim... bahsettiğim ara meselelerden sonra madem çok girmek istiyorsun bunların bedelleri vardır dedi... emin misin ? diyerek sordu... bu yola girerken ortalık ışıl ışıl sanırsın ama bir anda elinde bir kibrit kıvılcımı bile kalmaz dedi... eminim dedim, nasılsa bir gün öleceğim,en olası ölümdür herhalde... ah dedi gülerek sadece ölüm olsa sadakat sandığın kadar kolay değil... ben hala diretince, beni çekip karşısına aldı... gözlerime iyice bak dedi... 1 dk ya yakın öyle kaldık
    bana insanların gözlerinde 'hare' olduğunu söyledi... beyler başka bir kelime de olabilir şimdi net hatırlamıyorum... ancak kendisinin dünyayı bir nevi 'matrix' filmindeki stille gördüğünü falan anlatmaya çalıştı... 'matrix' demedi : ) aha buldum diye gelmeyin, hani o kendi üslubunca kelimeler kullandı üstünden 20 yıla yakın zaman geçmiş aklımda kalanları kendimce yazıyorum... aklınızda matrix olsun işte, adamın görüşü bu tipmiş... işte gözümüzde onlarla olabilecek irtibatsal enerjiyi görebiliyormuş... sende var ancak korkuyorsun dedi... bu korku bir engeldir ve girersen sana zarar verir... seninkini biraz ertleyelim... yok dedim seni bulmuşum bir yere bırakmam abi,o zaman madem bana vermiyorsun bu işin sırrını o halde arada senle takılalım... peki dedi gülerek... Goterinin kaldırılmasına bayılırlar... bende bu kaba saba adamdan sırlarını almak adına biraz onu yücelttim...
    ···
  6. 31.
    0
    her kısmını çok deşeleyip sızleri sıkmak istemem... mustafa ile sohbetlerimden sırf 200 sayfa girebilirim... ancak olayları karıştırmamak daldan dala atlamamak adına en önemlilerine gireyim...

    mustafa ile sıkı fıkı olmuştum... artık dernekten çok kahvelerde, çay bahçelerinde, parklarda ya da onun takıldığı bir oyun salonunda sohbet ediyorduk... bunları haber alan başkan beni uyardı birgün... annemiz gibi bir kadındı, oğlum onla fazla takılma gibi birşeyler söyledi... içim bir garip oldu mustafa tıbbın bir şey yok dediği kadını bir şekilde eski haline çevirmişti... neden böyle birşey söyledi... haklıymış sonra anladım, onların da sırası gelecek
    mustafa türlü hünerlere sahipti... ufak bir masajla ve akabinde elini alnıma koyup, dernekte ki kız arkadaşa yaptığı ritüeli yaparak beni ferahlatabiliyordu... gözümün önü açılıyordu tabiri caizse... iş bitince elinin avuç ile ile şakaklarını ovalıyor ve yine kemik kırığı ile statik elektrik sesi karışımı olan o çat çut sesleri çıkıyordu... bu ses normal kemikten gelse anlarım fakat adamın kafatasından gelmesi ilginçti... bahsettiğim hünerlerden biri eskisi kadar olmasa da dernekte ara sıra takıldığımızda durup dururken bak 5-10 dakika sonra falanca gelecek demesiydi... adam cidden çat diye çıkar gelirdi... telefon yok bir şey yok mesajlar haber alsın... bunları beni cezbettirmek adına yaptığı da kesindi... ben de farkındaydım... ağzımın suyu ne kadar çok akarsa onu o kadar çok şımartacaktım... ne kadar hevesimi arttırır bu işin kazanımlarını gösterirse o kadar çok şey talep edebilecekti... o işinin kurduydu ben ise merakı uğruna herşeyini verecek erumi ve sakilin merakı ile daha fazla yaşayamayacak bir adam... o döneme kadar sadece 1 kız arkadaşım olmuştu ve ben bu işten dertliydim... mustafa ile birgün laflarken kız arkadaşın var mı diye sordu
    ···
  7. 32.
    +1
    malesef abi ne gezer dedim... dönemdaşlarım bilir o jenerasyonun da en iyi parçalardan biridir 'tamirci çırağı'... o modla takılıyoruz... olmaz tabi dedi pis pis sırıtarak... bak dedi bu işi millete söylemek adına büyük paralar veriyorlar yine de ses etmiyorum... ama artık sen kardeşim gibi oldun... sende 2 adet süryani cin var ve bunlar senin cinselliğinden faydalanıyor... o dönem süryani den kastının ne olduğunu anlamadım,ona sorduğumda ise zamanla öğrenirsin deyip geçiştirdi... ben yolumu aldığım vakit çok araştırdım bu tanıma pek rastlamadım fakat kastettiği ya bildiğimiz süryaniler idi yahut ta sufli dediğimiz kötü niyetli cinlerdi... her neyse netice şu ki benim 2 belalım vardı... bi dakika lan 2 tane ?

    2 tane ? rengim limon gibi oldu...
    beyler size nasıl anlatsam... kankalarınızı düşünün,ya da sizi çok seven 2 yakınınızı onlara duyduğunuz muhabbeti... uğrunda yediğiniz deli yaftalarını... akabinde tüm işinizi onları bulmaya adayın ve günü gelince sizi onlara zütürebilecek birini bulun... bu adam da size 2 tane belalın var desin...
    ···
  8. 33.
    +1
    beyler size nasıl anlatsam... kankalarınızı düşünün,ya da sizi çok seven 2 yakınınızı onlara duyduğunuz muhabbeti... uğrunda yediğiniz deli yaftalarını... akabinde tüm işinizi onları bulmaya adayın ve günü gelince sizi onlara zütürebilecek birini bulun... bu adam da size 2 tane belalın var desin...

    size saçma gelebilir... çocukça gelebilir... ancak inancım sarsıldı..bu ikisi benim her zaman 'iyi' olduğunu savunduğum 2 si olmasın ?

    hiç soru sormadım... korktum sormaya... kendisi yapmam gerekeni anlattı... bizzat yazıyorum... herhalde salak değilim yalan söyleyecek adam bunu yazmazdı

    1 adet bakır levha ve 1 adet alüminyum levha alacaksın... bunları kaşık şeklinde kıvıracaksın... kızgın kor haline sokacaksın afedersin üstüne 5-6 damla sidiğinden damlatacaksın, bunun dumanını içine çekeceksin bir nebzede olsun... akabinde kaşıkları zütürüp ıssıza gömeceksin... ben ise sana gereken okumayı yapacağım dedi...
    ···
  9. 34.
    +1
    elbette şimdi anlatınca iğrenç geliyor... ancak bir sürü harikasını gördüğüm bu adama inanmak zorundaydım... boş beleş iş için içime 2 damla sidik dumanı çektirip eğlenecek adam değildi... denemeye karar verdim... okuma ve işlem saatlerini söyledi anlaşıp ayrıldık ben malzemelerimi temin edecektim... ertesi günü bana muska tarzı birşey getirdi... içini asla açmayacaksın... işlemi yap şu saatte akabinde heladan çık boynuna bunu tak... banyo da dahi çıkarma dedi...

    işlemi yaptım, evden çıktım gömdüm kalıntıları... 1-2 gün sonra mustafa ile tekrar buluştuk... bu arada mustafa o zamanlar benim şu anki yaşlarımdaydı...

    her olay birbirini takip eden zincirler gibidir... tesadüf yoktur... belki de birinizin mustafası benimdir.. erumi ve sakilden başlayan halka, muhafazid ve elif'in yalanları ile beni araştırmaya, mustafa ile uygulamaya itmişti ve bu çemberi kapatacak 1-2 zincir halkasına daha gerek vardı... onlar da gelecek... devam ediyorum
    ···
  10. 35.
    0
    mustafa bahsettiği işlemi yapmamdan ötürü artık çokça rahatlayacağımı söyledi. önümün açılacağından ,basettiği 2 süryani cinin inşallah yok olduğundan söz etti... ikili insan ilişkilerime ipotek koymalarının artık mümkün olmadığını ve kendimi her konuda rahat bırakmamım bana fayda getirecek olduğunu tembihledi... bana itimatı tam olduğu vakit,el vereceğini ve aynı özelliklere sahip olabileceği vaad etti. karşılıksız birşey vermek allah'a mahsustur dedim, karşılığı ne olacak. karşılığı şu olabilir dedi mustafa.ben kendim ve benim kanımdan olanlara derman olamıyorum aramızdaki anlaşma gereği bu böyledir... işte bu sebepledir ki,sen bu ilimle benim kanımdan olanların sıkıntılarını çözebilirsin, ödeşmiş oluruz.hem sana şifa olayının enerjisel kısmını da öğretirim, belki durumum ağırlaşır bana yardım edersin... bu anlattıkları aslında basit ve kısmen insancıl meselelerdi. benim için elbette olur dedim, lakin asıl amacı bu değilmiş her alanda olduğu gibi bu meselede de çok geç öğrendim
    ···
  11. 36.
    0
    artık abi kardeş ilişkisinden öte hafif hafif usta - çırak, halef- selef ilişkisine dönmeye başladı aramızdaki bağ. derneğe hemen hemen uğramaz olduk,hep ikimiz ve bazen mustafa'nın yancısı bir kaç elemanla beraber takılıyorduk. mustafa'nın cebinde taşıdığı ufak telefon rehberinde onlarca kadın ismi duruyordu alt alta sıralı. şehrin orta yaşa yaklaşmış tüm ortam kadınlarını tanırdı mustafa. bizim zamanımızda adı ortam kızıyken şimdi sosyal olmuş ya neyse.pek yakışıklı sayılmazdım ancak kendime has bir havam vardı benim de.mustafa ile takılırken yolda çat pat durup selamlaşırdı kadınla, kızla. mustafa ta o zamanlarda geçmişti kanka muhabbetine kısaca. çağın ötesinde bir adam, tabiri caizse hem farklı bir ilim sahibi hem de am bitiydi mustafa. yine 'kız kankaları' ile ayak üstü lafladığı bir esnada, kadın yanımızdan ayrıldığında döndüm mustafa'ya, sende heybetten öte birşey var dedim, yanlış anlama ancak çok yakışıklı değilsin.ne buluyorlar sende diye de ekledim. artık halef-selef, usta-çıraktan da çıkıp iyice ahbap-çavuşa bağlamıştık.
    şirinlik dedi... şirinlik nedir usta ? diye sorduğumda,bir tür tılsım dedi.ne işe yarıyor diye sordum, cazibe oluşturuyor dedi... aşk esasen anlık birşeydir beyler, enerjisel bir çekimden ibarettir bu alana göre. işte o tılsım, vefk, muska ya da siz her ne diyorsanız o sizin enerjinizi yükseltir...
    ···
  12. 37.
    +1
    karşıdan bakan siz barzo dahi olsanız sizde bir çekim hisseder, bunun bir diğer adı karizmadır.bu enerji çeşitli yollarla sağlanır. bunlardan birisi de bahsettiğim usuldür. şimdi bu iş adına karıştırılan çok ince bir nokta vardır, uygulayıcaları tarafından. hangisi büyüdür ? hangisi büyü değil. kesinkes emin olunan nokta ; büyü bozmak ,cin çıkarmak yahut dualarla ,bitkilerle tedavi etmek büyü sınıfına girmez ve laneti çekmez. fakat evden kaçan karıyı evine döndürmek adına bile bir çalışma yaparsan bu büyüdür. diyeceksin ki ve diyorlar ki ; burda ki amaç hayırlıdır. amaç hayırlı dahi olsa 'kişinin hür iradesini' etkilemeye yönelik olduğundan haramdır.o yüzden esaslı adamlar sadece büyü çözer ve okurlar. kalitesiz dümbükler ise haramı helal, helalı haram diye gösterirler. işte verseniz de vermeseniz de sizden aldıkları 1.bedel budur.en basiti görünür ancak temele dökülen beton gibidir.o olmadı mı üstüne ne dikersen dik sağlam kalamaz
    lk taviz olan bu bedel yani kendi menfaati yahut şöhreti ve kazancı adına helali haram, haramı helal göstermek büyük musibettir. haşa allah adına hüküm koymak gibidir. şeytani varlıkların amacı da budur zaten. sana kepçe ile verir ancak kendi amacına hizmeti kazandirır.ve seni de bu kazanda kaynatacaklardır
    zaman ilerledikçe mustafa'da her insan gibi çözülmeye işi aşikar etmeye başlamıştı.bu insanoğlunun engellenemez zaafıdır.bu ilmi ve sırları nerden nasıl öğrendiği konusuna geldi mesele...
    ···
  13. 38.
    0
    mustafa meslek sahibi değilmiş ilk gençliğinde, bu dediklerim belki 20 li yaşlarının başında yani 80 lerde.o dönemler çok meşhur kolaydan parayı vurma alternatifinden biri de define. define işine meraklanmış, heveslenmişler 2 arkadaş. elde ki imkanlarıyla, çorum ve yozgat'ta çok uğraşmışlar bir şeyler bulabilmek ndıbına sağdan soldan duydukları efsanelerle. mümkün olmamış, olmasını bırak nere olduğunu bulamamışlar bile.en nihayetinde kendi köyleri civarında eski bir kalıntı civarına yönelmişler...
    9-10 tane kadar eski dönem altını ile 1 tane zedesiz yekparça heykel bulmuşlar (kendi köyleri de yozgat civarında ).amaçları 1-2 güne kadar adam bulup istanbul'a gidip ganimeti okutmak. fakat işte orda ne olmuşsa olmuş. birileri görmüş bu ikisinin bir şeyler karıştırdığını... görüldüklerinin farkına varmışlar ,arkadaşı paniklemiş bu işin sonu pis diye. başımdan uzak olsun diyerek payımı da sana veriyorum demiş. sende istersen göm, istersen at,istersen sat. başımı belaya sokma benim.
    ···
  14. 39.
    0
    adamlar durur mu ? mustafadan pay istemiş bu görenler devrisi günü. insanca bölüşelim ,aksi takdirde ihbar edeceğiz seni diyerekte şantaj yapmışlar.o da düşünmüş taşınmış zaten elde yok avuçta yok.pek akrabası da yok. bir dayısı varmış adana'da...
    ···
  15. 40.
    0
    adana'ya kaçmış akrabası yanına, sonra adam işin aslını öğrenince durma buralarda demiş elbet seni sonunda bulurlar, hatay'da şu adamı git bul onlar seni sınırdan kaçırsınlar hem de elindekini üç beş okut nereye kadar kaçacaksın. ihbarcılara ganimetten pay verirmiş devlet teşvik adına,o yüzden mustafa'nın içinde hep aynı korku ya ihbar ederlese. içine sinmemiş bunun da adana'dan basıp gitmiş hatay'a... orda dayısının dediği kişileri bulmuş, adamlarda defineci zaten ki hatay bu işlerde üst sıralardadır .bir şekilde okutmuşlar heykeli, altınlarında birkaçını almışlar hak olarak. kalan altınları ve heykelden payına düşen parasını almış mustafa ve bu adamlar aracılığı ile kaçmış suriye'ye...
    orda da adres vermişler şunun yanına var, orda takıl birkaç sene kim ne ispat edecek sana zaten hakkında bir işlem yok birşey yok.en azından bir şekilde çalışırsın 3-5 para kazanırsın kaçak maçak sorun değil... (-ki mustafanın anlattığına göre adamlar aman aman para da vermemişler heykele,git devlete sat diye de alay etmişler üstelik) ... ta anadoludan kalk,git adana'ya ordan bir tık öte hatay'a,sınırından suriye'ye... ne hikmetse suriye : ) diyorum ya işte bu hayatta tesadüf yok,her olay ilintili biraz.
    ···
  16. 41.
    0
    orda da adres vermişler şunun yanına var, orda takıl birkaç sene kim ne ispat edecek sana zaten hakkında bir işlem yok birşey yok.en azından bir şekilde çalışırsın 3-5 para kazanırsın kaçak maçak sorun değil... (-ki mustafanın anlattığına göre adamlar aman aman para da vermemişler heykele,git devlete sat diye de alay etmişler üstelik) ... ta anadoludan kalk,git adana'ya ordan bir tık öte hatay'a,sınırından suriye'ye... ne hikmetse suriye : ) diyorum ya işte bu hayatta tesadüf yok,her olay ilintili biraz.
    suriye'de dedikleri adamı bulmuş mustafa. suriyeli ,kendi halinde ancak tuhaf bir adammış. millet hasta çocuklarını falan getiriyormuş buna. mustafa bakmış ki ,suriyelinin odasında kalın bir kitap, akşamları bizim suriyeli hep onla meşgul. merakına yenik düşüp sormuş nedir bu diye. suriyeli önce bitki kitabı şu bu,işte ilaç alamayanlara ottan taktan karışımlar için falan dese de işte bir acaiplik var... kitabın içinde çizimlerde var üstelik. mustafa'da aslen arap kökenli,ana babasının esas dili arapça pek itibar etmemiş suriye'linin ot palavrasına... ordaki şekillerin sadece bitkiler ile olmadığına, normal dilden farklı bir yazı ile yazıldığına ta ilk gördüğüm zamandan emindim diyor.
    ···
  17. 42.
    +1
    gel zaman git zaman ahbaplığı koyultmuşlar bizim suriye'li ile. adamın elde yok avuçta yok, bitap bir tip... işte hasta getirenler 3-5 ne verirse onla idame ettiriyor hayatını, günlükte normal basit ücretli bir iş. birgün mesele açmış suriye'li demek ki canına tak etmiş onunda. o kitapta yer alan bu ilimden açmış bahsi, belki de mustafanın inceden inceye süren merakından bıkmıştır.o altınların yarısını bana verirsen sana bu ilmi öğretirim bu kitabı da veririm demiş adam.ben bunla kendi adıma para kazanamam, define bulamam. bulsam da yedirmezler demiş, anlaşmamız budur onlarla.sen zaten bulacağını bulmuşsun, ikimizde de hem para hem ilim olsun.ver bu altınların yarısını bana, yarısını da sen al.karşılığında ben de kitabı vereyim sana.ne istersen var içinde ölüme çare dışında. yalnız kendi kanına ve soyuna faydası geçmez bir de para kazanamazsın bununla. (hani gömü gibi işler, çünkü yer altındaki malları cinler sahiplenir derler ve bu adamlar yine o tayfa ile anlaşıyor... bağlantıyı siz kurun artık beyler )

    herşey birbiriyle bağlı... ya da en azından benim dünyamda suriyeliye de, kitabı iran kökenli bir adam vermiş. güya mustafanın elindeki kitap kendi ile beraber en az 3.el hükmünde. nüshaları bir şekilde çoğaltılmış ve kökeni eskiye dayalı bir kitap yalnız orjinali nedir ne değildir bilen yok. gün yüzüne çıkartırlarsa ellerinden alınacağından korkmuşlar. bunca zaman mustafa gibi bir insan azmanının benim gibi bir adamdan saklama sebebi bile belki buydu. o kitap bir bebeğin emziği gibi. kaybettiğin anda yine en baştaki haline dönersin
    ···
  18. 43.
    0
    mustafa'nın gücünün kaynağı bu kitaptı demek ki.peki bu kitapla neler yapmıştı ? sadece şirinlik adı altında insanları cezbetmekle mi sınırlıydı,ya da gelecek kişiyi tahmin etmekle... sınırları nereye kadar uzanıyordu, kendi deyimi ile ölüm dışında herşeye bir dermanı vardı.bu iddialı bir söylemdir arkadaş. eğer bu kadar büyük bir iddiası varsa neden ,tomarla para saçacak adamlara bu ilmi öğretmemişti. neden pazarlamamıştı . buralarda hala ketümdü. sormama rağmen sadakat önemlidir deyip geçiştirdi.o dönem polat alemdar olsa ondan etkilendi diyecektim yeminle.ne lan bu kısa öz cümle kurma hevesi, uzağa bakmalar derinden cigara çekişler, elif dedim dinlemeler.ya da gerçekten adam poz kesmiyordu da diyebileceği bu kadardı.onu da göreceğiz.
    onlarca yıl çocuğu olmamış bir çifti çocuk sahibi yaptığından bahsetti muhabbetimiz sürerken. tüm taşları döküyordu eteğinden ve bende ilk kez züt görmek hevesiyle değilde o dökülen taşların sırrına ermek adına eğiliyordum eteğin altına. çocuk sahibi olmasına vesile olduğu adamın zengin bir toprak ağası olduğundan bahsetti, adam buna para vermek istemiş fakat o ilim gereği para almamış.bir hafta kadar sonra evine altından bir tesbih yollamış ağa. kendi gönlü ile verirse kabul edebiliyormuşsun.ya da daha önce de bahsettiğim gibi bu kılıfına uydurmanın bir türüydü bu...
    ···
  19. 44.
    0
    peki eyvallah... diyelim ki ; mustafanın tüm dedikleri, bunların hepsi yapılabiliyordu. fakat sistemin nasıl işlediği, açıkçası yürütme mekanizmasını merak ediyordum. herhalde kitabı her eline alan sesli okuyunca olacak iş değildi. cevap basitti, kitabın evveliyattan gelen görevlileri var.o kitabın evveli sahibi kişi de el vererek bu zamana kadar sürdürmüş.ona nerden gelmiş der isen o kadarını bende bilmiyorum. ancak ana prensip bu... maksadım aklınızda derin soruların kalmaması. sizi inandırıp inandırmamak değil. sürekli söyledim amacım bu değil.ben en başta gerçektir dedim ötesi size kalmış.


    bahsedilen ilim devir ile geçip süren birşeymiş ve bu kitapta o ilmi kullanmak adına bir rehber. kısacası el verilerek o ruhanilerin seninle iletişimine ait bir işlemi gerçekleştiriyorsun ve neticede büyük ihtimalle aralarına kabul ediliyorsun. elbette bu olayın, kabul edilme garantisi olduğu söylenemez. veya belki de kabul edilmek yahut seni o kabul ritüeline sürüklemekte bir başkasının bedelidir nerden bileceksin. işte bu işler bildiğiniz ip yumağı gibi birbirine dolanmış olaylar, birbiri içinde erimiş hayatlar.bir hedefe gidiyor tüm bu olanlar bu kesin ancak nereye ve nasıl bir süratle. tehlikeli olacağını sezmedim mi ? elbette senin şu an düşündüklerin aynılarını bende düşündüm. fakat merak ... o merak ki adem ve havva yı cennetten kovdurdu
    ···
  20. 45.
    0
    merakta tuhaf birşey. ilimsiz olursa ve ilim gerektiren hususlarda cahil cesareti sergiler isen seni sadece ve sadece felaketlere sürükler. insan hakkında tam bilgisi olmadığı fakat kulaktan dolma duyumlarla az çok anlamlandırdığı olayları beyninde öyle bir çizer öyle bir yansıtır ki;en kral korku filminden bile daha sağlamdır. aslında şu an birçoğunuzun işemek için bile tuvalete gidememenize sebep olan olay cinler değil. sizin çocukluktan beridir biriken korkularını, kulak dolma efsaneler ile birleştirip kafanızda yarattığınız ve adını 'cin' koyduğunuz varlıktan ötedir. yine söylüyorum; insan herşeye bir bahane bulur ve bulmak isteyecektir. başarısızlıklarınızı dünya dışı veya daha mantıklı olarak insan dışı varlıklara bağlamadan evvel her imkanı düzgün bir şekilde kullandığınızdan emin olmalısınız.
    ···