/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 76.
    +16
    Bir müddet sonra elinde bir bıçakla geri döndü. Bu da neydi şimdi karşımıza çıkarlarsa bıçaklayacak mıydık şerlileri. içimden Hasan dede bizimle dalga mı geçiyor diye geçirirken bıçağı ve 2 adet muskayı Tolgaya verdi ve konuşmaya başladı.
    -Bu bıçağı ve muskayi sakın ola yanınızdan ayırmayın. Girdiğiniz her ortamda yanınızada blulnsun. Özelliklede arabadayken. Bunlar şerlileri rahatsız edicek ve size temaslarını önleyecektir. Bu yüzden çıkartmanız için ellerinden geleni yapacaklardır. Olabildiğince iyi muhafaza edin dedi. Tolga o sırada muskanın birini bana uzattı boynuma taktım. Dedeye herşey için teşekkür edip arabaya atladık. Bıçağıda tam ortamıza koyduk. Açıkcası bunlar artık benim için pek önem taşımıyordu. Biran önce Çağdaşın yanına gidip sağ olduğunu görmekten başka bişey istemiyordum. 2-3 gündür kendi telaşımıza düşmüş Çağdaşı unutmuştuk ancak bize bi bu denli musallat oldularsa ona yapabilecekleri aklıma geldikçe içim korkuyla doluyordu. Beni bu düşüncelerden sıyıran Tolga nın sesi oldu.
    -Aga biz ne kadarlık benzin doldurduk buna dedi. Fulledik cevabını verince ee bitmek üzere gösteriyor dedi. Gittiğimiz yol başına düşen yaktığı benzini düşündüğümde bitmesi imkansızdı. Buda onların oyunlarından biriydi anlaşılan. Ama bu sefer o kadar korkmadım zira hemen ileride benzinlik vardı. Oraya kadar yetmese bile yokuş aşağı gidiyorduk yani boşa alsak bile bizi zütürürdü. Bunları yapmaya gerek kalmadan benzinliğe vardık. Tolga depoyu fullerken bende tuvalete gittim. işedim yüzüme su çarptım ancak aynaya baktığım dikkatimi çeken bir şey vardı. Boynum kırkırmızı olmuştu. Muskanın ipini kaydırdığım anda ip izi halinde morlukla karşılaştım. Ama ne olursa olsun bu muskayı çıkarmayacaktım. Boynumada soğuk su çarpıp arabaya geri döndüm. Tolgada elinde su ve çikolatalarla marketten çıktı. Arabaya atladı tam çalıştıracağı anda

    -Bıçak nerde lann!! Diye bağırdı
    ···
  2. 77.
    +15
    Hakikaten koyduğumuz yerde yoktu. Sadece siyah plastiğe bıraktığı sigara yanığı gibi izi vardı. Dakika bir gol bir diye geçirdim içimden. Adam 30 kere uyardı bizi gittiğiniz her yere zütürün yanınızdan ayırmayın diye. Biz ise ilk durağımızda kaybetmiştik. Tolga koltukların altına sağa sola falan bakıyordu hala. Ben ise orlarda olmayacağından emindim. Bunu Tolgaya da söyleyip zütürmüşler işte kardeşim yola devam et sen muskalarımıza sahip çıkalım yeter dedim. Bunu duyunca eliyle muskasını yokladı varlığını hissedince tamam deyip arabayı çalıştırdı. Tolgaya biraz kestireceğimi 1 saat sonra uyandırmasını söyleyip koltuğu yatırıp uyumaya çalıştım. Çok geçmedende uykuya daldım. Rüyamda Tolga ben Çağdaş antalyada ki plajda yüzüp su topu oynuyorduk. Ancak çevremiz boboştu. Bizden başka kimse yoktu. Hafif uzaklaşan topu çağdaş almaya gitti. Ancak yolun yarısında durdu ve hiç hareket etmiyordu. Çağdaş hadi oğum al gel artık şunu diye bağırdım. O anda mosmor bir yüz ve pörtlemiş gözlerle arkasını dönerek kulakları sağır edecek yükseklikte kalın titreyen bir sesle
    -‘’ Sonumuzu kendi ellerimizle hazırladık şimdi o sona doğru ilerleme vakti’’ diye bağırdı. O anda içinde olduğumuz masmavi deniz bir anda kan deryasına döndü ve ve bizi içine çekmeye başladı. O güce dayanamayıp Kanların derinliklerine doğru gidiyordum. Nefesim bitmişti ve alamıyordum tam boğulmak üzereyken Tolganın uyan lan uyan diye boynumdaki cevşeni gevşetmeye çalıştığını farkettim. Gözlerimin açıldığını görür görmez bana sarıldı. Ben ise onu üstümden atıp kafamı camdan dışarı çıkarıp nefes almaya çalışıyordum. Havayı adeta yutuyordum. Nefesimi az buz düzene sokup Tolgaya neler olduğunu sordum.
    -Bilmiyorum aga ben araba kullanmaya devam ederken artık uyandırmak için bir döndüm kü yüzün mosmor kalmış nefes almaya çalışıyor ancak alamıyordun. Hemen el frenini çekip muskanı genişletmeye çalıştım. Allaha şükür erken geç kalmamışım diyerek bir kez daha sarıldı. Bu sefer bende ona sarıldım. Dedenin dedikleri doğru çıkıyordu. Anlaşılan bu muskalardan hiç haz etmemişlerdi. Ve onlardan kurtulmak için en güçsüz olduğumuz anı bekliyorlardı.
    ···
    1. 1.
      0
      Ahahahah
      ···
  3. 78.
    +8
    Beyler müsadenizle bi sigara içip hemen geliyorum.
    ···
    1. 1.
      +2 -1
      Kanka hadi mk cabuk bak seni bekliyoruz
      ···
  4. 79.
    +18
    Sarılma faslını bitirip direksiyona geçtim. Tolgayı sakın uyuma diyerek uyardım zira Tolga benim kadar şanslı olamayabilirdi. Bir kardeşimin ne durumda olduğu meçhulken diğerinin yanı başımda ölmesi beni bitirirdi. Zihnimi meşgul eden beynimi yiyip bitiren bu düşüncelerden arınmak için hareketli bir parça açtım. Tolgayla da eski güzel günlerimizi yad ederek yolu bitirmeye çabaladık. Biz sohbet ederken zaman biraz daha hızlı akmış olmalıydı ki ile giriş yaptık. Ancak saat daha 2.30 du bu saatte Çağdaşın evine dayanmamız hoş olmazdı. Tüm bu yaşananlar acıkmamıza sebep olmuştu. Hem zaman öldürmek hemde karnımızı doyurmak üzere bir çorbacıya çektik. Açlığın verdiği rehavetli çok hızlı içmiş olmalıyız ki saati daha 3.00 bile yapamamıştık. Okurken kaldığımız dairemize gitmeye kara verdik. Sabahın ilk ışıklarıylada Çağdaşın yanına gidecektik. Dairemize çıktık uyumamak için kendimize acı birer kahve yaptık. Tolgayla yaşanılanlar ve bu süreçten sonra ne yapacağımız hakkında konuşmaya başladık. 3 ümüzün göreceği daha çok güzel günler olduğuna kendimize inandırmaya çalışıyorduk. Nitekim başardıkta sayılabilir. Konuşmak dertleşmek iyi gelmiş gibiydi. Üstümüzdeki huzursuzluğu bir nebze daha gideren şeyde sabah ezanı oldu. Tolgayla gözgöze geldik ve aynı anda ayaklandık. Sırayla abdest alıp caminin yolunu tuttuk. En son dedemde kaldığım zamanlar giderdik sabah namazına camiye. içeri adımımızı attığımız anda tüm kötü düşüncelerden arındığımı hissettim. Kendimi hocanın evinden bile güvende hissediyordum. Alnım secdeye değdikçe içimde ki huzur katlanarak artıyordu. Çağdaşla ilgili kötü düşünmeyide bırakıp dua sırasında allaha tevekkül etmiştim. inancımm tamdı 3 ümüzün göreceği daha güzel günler olacaktı. Manevi açıdan resetlenmiş bir biçimde camiden çıktığımızda gün ışımıştı. Artık Çağdaşın yanına gidebilirdik. Nitekim öylede yaptık. Eve yaklaştıkça heyecanım daha da artıyordu. Tek istediğim kapıda Çağdaşı görüp boynuna sarılmaktı. 3 katı birden tek nefeste çıktık. Önce yavaşça kapıyı tıklattık. Baktım gelen yok dayanamayıp zile abanadım.
    ···
    1. 1.
      +3
      Madem cagatayin yanina sabah gidecektiniz dedeyi niye dinlemeyip gece ciktiniz yola picler
      ···
  5. 80.
    +16
    Bir müddet sonra içeriden ayak sesleri geldi. Heyecanım iyice artmıştı. Kapı açıldığı anda iliklerime kadar o mükemmel rahatlığı hissettim ve sarılmak için öne doğru atılmıştım ki Çağdaş sert birt şekilde
    -‘’ Çabuk gidin burdan’’ diyip kapıyı yüzümüze kapattı. Bu da ne demekti şimdi. Neler oluyordu yine. Tolga da olanları anlamlandıramamış olacak ki saf saf yüzüme bakıyordu. Kendime gelip bir süre daha kapıyı çaldım. Ancak açan olmadı. Yüzüme kapı yemiş dahi olsam Çağdaşı sapasağlam karşımda görmüştüm bu bile yeterdi. Ancak yine de olanları öğrenmeliydik. Bunu Tolgaya da söylediğimde
    - Gidip babasına soralım aga dedi. Bu fikir kafama yatmıştı. Babasının olanlar hakkında illa ki bilgisi olmalıydı ve bize açıklayabilirdi. Arabaya atlayıp babasının oto galerisine sürdük. Ancak dükkan kapalıydı. Daha açmamış olmalıydı. Arabanın kaputuna yaslanıp beklemeye başladık. Aradan yarım saat kadar geçmişti ki yanda ki dükkanı açmaya gelen abi
    -‘’ Hayırdır gençler kime baktınız’’ dedi. Mesut amcayı bekledğimizi söyleyince onun bugün geleceğini sanmadığını eşinin cenazesini yeni kaldırdığını söyledi. Eşinin cenazesi mi !!! Beynimden vurulmuşa döndüm. Belki Çağdaş a bir şey olmamıştı ama annesini kaybetmiştik. Şerlilerin söylediği doğru çıkmıştı. 2 can almışlardı ve biri de kardeşimin annesiydi. Adam ruhsal çöküntümüzü anlamış olacak ki hayırdır yakınınız falan mıydı diye sordu. Tolga uzaktan tanıdığımızı söyleyip arabaya atlamıştı. Bende ona ayak uydurup zar zor kendimi koltuğa attım. Tolga
    -Çağdaşın neden böyle davrandığı belli oldu bu zor gününde yanında olmalıyız diyerek arabayı çalıştırdı. Ben ise onu tasdikleyecek gücü kendimde bulamıyordum.
    ···
    1. 1.
      0
      Rezervasyonizm sayfa 16
      ···
  6. 81.
    +13
    Bazı yerlerde şehir hızı max hızının belki 2 katına çıkarak tekrar apartmana ulaştık ve kapıya dayandık. Bu sefer bu kapı açılmadan oradan hiçbiryere ayrılmayacaktım. Zile bastım. Kısa bir süre sonra kapı açıldı. Açan Mesut amcaydı. Başsağlığı dileyip Çağdaşla görüşmemizin mümkün olup olmadığı sorduk. Kendisi bizi çok severdi. içeri davet etti. Kendisi odasında dedi. Hemen odasına girdik. Çağdaş yatağa oturmuş gözlerini duvara kitlemiş boş boş bakıyordu. Bizim geldiğimizi farketmedi sanıp yanına doğru giderken bir anda aynı noktaya bakarak
    -‘’Size gelmemenizi söyledim beni dinlemediniz artık yapabileceğim bir şey yok’’ dedi. Dedikleri tüylerimi ürpetmekle birlikte neden böyle bir şey dediğini anlamlandıramamıştım. Yavaşça gidip yanına oturdum. Sarılmaya çalıştım ancak hiçbir tepki vermiyordu. Tolga da diğer yanına oturup geçicek kardeşim bak biz burdayız tarzı cümleler kurarak onu teselli etmeye çalışıyordu. Ama hala hiçbir tepki vermemişti. O anda odasının çok pis koktuğunu farkettim. Hem hava almasını hemde biraz açılmasını sağlamak için dışarı çıkarmak aklıma geldi. Kalkıp hazırlan hadii çıkıyoruz dedim. Yine ses yoktu. Tolgayla kolundan tutup ayağa kaldırdık. Yaptıklarımıza ne itiraz ediyor ne de tepki veriyordu. Hadi gel bizimle diyip arabaya zütürdük. Her zaman 3 ümüzün oturduğu kafeye gittik. Kahvaltı yapmak için. Poğaçala ve çaylarımız gelmişti ancak Çağdaş elini bile sürmüyordu. Biraz zorlasakta donuk bir sesleyemeyeceğini söyledi. Bir gariplik vardı ama ne! Hesabı ödemek için kasaya doğru yönelirken arkamdan Tolga da geldi. Yanıma yaklaşıp Hasan dedeye gitmemiz gerektiğini söyledi. Bende düşünmüştüm bunu ancak belki üzüntüdendir diye vazgeçmiştim. Aynı şeyleri Tolgaya da söyledim. O ise üzülen bir insanın hali değil bu gel zütürelim en azından varsa bişey anlar yoksa bile tedavimize devam ederiz dedi. Makul bir fikirdi. Elinde sonunda gidecektik zaten dedeye. Yanımızda Çağdasında bulunması çok daha iyi olurdu. Hesabı ödeyip Çağdaşın yanına geri döndük ancak söylediği sözler kanımı dondurmuştu:
    - ‘’Buyrun gidelim ama faydası olmayacak bu sondan hiç kimse kaçamaz!!’’
    ···
    1. 1.
      +15
      Demesin böyle şeyler geriliyorum elim ayağım şey oldu
      ···
    2. 2.
      +11 -2
      Herif cin cikti riza baba
      ···
  7. 82.
    +18 -1
    Ben söylediklerinin şokunu yaşarken Tolga atladı.
    -Ne diyon aga sen ne sonu ne kaçması iyi değilsin sen yürü gidiyoruz diyip sertçe çekti kolundan arabaya doğru zütürmeye başladı. Bende arkalarından devam ettim. Ne demek istiyordu bu çocuk ? Dedeye zütürmekten başka çaremiz kalmamıştı. Tolga Çağdaşı arkaya oturturken bende öne geçtim. Sinirle arabayı çalıştırıp gazı kökledi. Ben ise farklı bir boyutta düşüncelerimin esiri olmuş durumdaydım. Tüm bu yaşadığımız olaylar aklımdan sırasıyla geçiyordu. Gitgide kendime sinirleniyordum. tak mu vardı çıktık o tatile. Otur evinde keyfine bak dıbınakoduğum tatil senin neyine. Sonra böyle kan alırlar işte adamın zütünden. O sırada Tolga sakinleşmiş olacak ki gaz pedalını gibmeyi bırakmış sakin bir ses tonuyla Çağdaşa
    -kardeşim neden böyle yapıyorsun neyin var anlat kardeşiz lan biz elbet buluruz çaresini dedi. Bende o anda cevap verecek mi acaba diye dikiz aynasından bakmak için kafamı hafif kaldırdığım anda içimi ürperten o donuk bakışlarla karşılaştım. Yüzünde soğuk bir gülümseme dik dik bana bakıyordu. Gözümün içine baka baka
    -‘’Bir şey yapmıyorum artık sadece izliyorum yapabileceğim hiçbir şeyde yok zaten’’ zaten diyip o acayip gülümsemesini daha da belirginleştirdi. Korkuyla gözlerimi kaçırdım Tolga ise o sırada fesuphanallah çekiyordu. Tekrar sinirlendiği belliydi. Yolu falan bırakıp arkasına dondu senin ilacın bizde değil kardeşim sabret zütürüypruz deyip gazı kökledi. O düşünceler arasında kaç saatte geldik inanın ki hatırlamıyorum ama son baktığımda dünkü eğlencelerin yapıldığı köy meydanına gelmiştik. Bu benim düşünce dünyamdan kaybolmamda Tolganın gazı köklemesinden mi kaynaklandı bilmiyorum ama bu kadar hızlı geldiğimiz için mutlu olmuştum. Zira arabada bi kasvet vardı ve bir an önce kendimi dışarı atmak istiyordum. O donuk bakışlara yakalanmamak için gözümü ayna tarafına dahi çeviremiyordum. Hocanın evine geldiğimizde arabadan indik. Tolga Çağdaşıda alıp evin önüne getirdi. Kapıyı tıkladık. Bir müddet açan olmadı tam ikinciyi tıklamak üzereydik ki içerden ayak sesleri kapıya doğru yaklaştı. Gülümsemeyle kapıyı açıp hoşgel.. derken bir anda kaskatı kesildi Hasan dede. Gözleri faltaşı gibi açılmış çehresi sertleşmiş Çağdaşın gözlerine bakıyordu bütün öfkesiyle. Ve olanca gücüyle bağırdı:

    -‘’ Nerden buldunuz bu melunu çabuk defedin burdan!!’’
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +30
      Ayıp oluyo hocam
      ···
    2. 2.
      +2
      ayraç 4. sayfa 84. entry
      ···
    3. 3.
      0
      Hocasin diye bisey demiyoz ama sen kime sekil yapiyosun ulan
      ···
    4. diğerleri 1
  8. 83.
    +14 -5
    Gececi tayfa gitti heralde beyler. Bu son parttı bende kaçıyorum yavaştan. Yarın görüşmek üzere, sağlıcakla kalın.
    ···
    1. 1.
      0
      Gitme panpaa
      ···
    2. 2.
      0
      Bari burda birakma beaa
      ···
  9. 84.
    +5
    20.00 de burdayım beyler beklemede kalın
    ···
  10. 85.
    +19
    Deyip o sinirle kapıyı kapatmaya yeltendi ancak Tolga erken davranıp ayağını eşiğe sıkıştırdı. Bende kapıyı iktirip içeri girdim. Tolgaya kafamla gidin siz işareti yapıp Hasan dedenin kolunu tutup içeri zütürmeye çalıştım. O da karşı koymadı. içerdeki sedire oturttum su almak için mutfağa geçtim. Suyu verip karşısına oturdum. Biraz sakinlesmesini bekleyip konuşmaya başladım.
    -Ne oldu dede neden böyle davraniyorsun Cagdasa. Acidigi belli olan bakışlarla;
    + O artık Çağdaş değil evladım! dedi. Bu sözleri kanımı dondurmustu. Ne demek istiyordu bu adam. Tamam hal ve hareketleri biraz farklıydı ama Cagdasti iste aq. Kim olabilirdi ki başka. Bu soruyu Hasan dedeye de yönelttim. Verdiği cevap daha da ilgiçti.
    + Artık onu içindeki serli kontrol ediyor. Ne isterse onu yapıyor. O yüzden ne yapacağı hiç belli olmaz ki bize iyiliği dokunacak şeyler yapmayacaktır. Ondan olabildiğince uzak durun.
    - Bu mümkün değil dede kardesim dediğim adamı bu halinde yanliz bırakamam. Onu kurtaracak bir yol illa ki olmalıdır. Var değil mi ? Bunu sorduğum anda yüzünü yere eğdi.
    + Var ancak buna benim gücüm yetmeyebilir. Maglumunuz artık yaslandim. Bu işler benden gecti dedi. O anda dışarıdan bir çığlık geldi koşarak baktigimizda Tolga bahçede Cagdasa vuruyordu. Hemen gidip elinden aldım kenara oturttum Çağdaşı. Tolgaya baktığımda kanayan parmağını tutuyordu ardından meraklı gozlerimden anlamış olacak ki anlatmaya başladı.
    + Burda oturuken yanima iyice yaklaşıp "3. can en çok senin canını yakicak" dedi ve bir anda parmagimi ısırdı. Vurmasam koparacakti resmen. Hasan dede de bir yandan bizi dinliyordu. Yanima gelip
    - Sanırım denemek zorundayım evladim. Bu şekilde daha çok devam edemez. Başka bir hocaya gidene kadar kendini tamamen kaybedip caniniza kastedebilir. Çağdaş i alın içeri gelin hadi dedi ve eve doğru yöneldi.
    ···
    1. 1.
      +3
      Çok iyi be çok heyecanlı adamsın bitirelim bugun
      ···
    2. 2.
      +5 -2
      çok iyi be helal vallahi mesaj atıyom mesaja bakarsın
      ···
  11. 86.
    +16
    içeri girdiğimizde yere çöktü ve bizi de karşısına oturmamızı söyledi ve devam etti:
    +Çocuklar şimdi ki yapacaklarım içerdekine acı verecek ve onu sinirlendirecek. Var gücünüzle tutun ve sakın ola bırakmayın diyerek elini Çağdaşın alnına koydu ve kafasını bir karıştan az bir mesafe kalana kadar Çağdaşın kafasına yaklaştırdı. Çağdaş ise tüm bunlar olurken sükünetini hiç bozmuyor o iğrenç gülümsemesi ile hocaya bakıyordu. Ta ki Hasan dede euzu besmele çekmeye başlayana kadar. Agzının içine kadar iyice yaklaşıp alnına bastırıp euzu besmele çektikçe Çağdaş ağzını sonuna kadar ayırıp hırıltılarla dedeye bakıyordu. Sanki bıraksak dedeyi yiyecekmiş gibi açık ağzıyla ihtiyara iyice yaklaşmaya başlıyordu. Dede ardından fatihayı okumaya başladı. Çağdaş hala aynı tepkiyi veriyordu. Fatiha bittikten sonra ihlasa başlayıp okudukça alnına vurduğu sırada Çağdaşın hırıltıları yerini ufak sesli çığlıklara bırakmıştı. Çağdaş hocaya yaklaşıp ağzını ayırarak bağırdıkça Hoca çağdaşın Bazen çenesine bazen ağzına attığı tokatlarla onu ekarte ediyordu. Sonrasında elif lam mim e geçti. Çağdaşın canının çok yandığı açıkça belli ediyordu. Tırnaklarıyla tuttumuz kollarımızı yüzüyordu. Ardından setçe alnından tutup başını tüm gücüyle geriye iktirerek ayetel kursi ye başladı Hasan dede. Biz ise Çağdaşı tutmakta zorlanır hale gelmiştik. Çıkardığı o sesler ve nefretle hocaya attığı bakışlar tüylerimi ürpertiyordu. Daha 10 gün önce sahilde eğlenen biz şimdi arkadaşımızın içindeki şerliyi çıkartmaya çalışıyorduk. Hoca ise hala Çağdaş yaklaştıkça tokat atıyordu. Sonrasında yanındaki kuranı açtı ve okumaya başladı. Ancak bir müddet sonra zorlanmaya başladı. Yüzü mosmor olmuştu. Nefes alamıyor gibiydi. Son gücüyle bağırrak okumaya başladı. Bu işe yaramış olmalı ki derin bir nefes alıp daha sesli okumaya başladı. Çağdaş ise artık acınacak bir duruma gelmişti. iyice aramıza büzüşmüş bu sefer dedeye saldırmak değil ondan kaçmak istiyordu. Kendi omzunu ve kollarını ısırmaya çalışıyordu. Daha sonra dede elindeki kuranı yere bırakıp cebinden çıkarttığı kibriti çakıp çağdaşın ağzına kadar yaklaştırdı. Anlamadığım bir dilde Çağdaşa sorular sormaya başlamıştı. işin ilginç tarafı Çağdaşta o hırıltılarla ona cevap veriyordu. Dede tüm kontrolü eline almış gibi gözüküyordu. Ancak düşündüğüm gibi olmadı.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      panpa daha hızlı olursan seviniriz
      ···
    2. 2.
      +1
      ikitmek... iktirmek... ulan bunu yazabilcek tek bi eleman var bu sözlükte, arabada sevişirken cinlerin musallat olduğu bi eleman vardı sen misin yoksa
      ···
  12. 87.
    +14
    Dede bir anda geriye düştü ve boynunda çizikler oluşmaya başladı. Çağdaşta bu sırada olanca gücüyle elimizden kurtulmaya çalıyor ancak başaramıyordu. Başaramadıkça kollarımızı daha çok yırtıyordu. Ancak bunlar normal bir yırtmadan daha çok acı veriyordu. O arada hocanın boynu tümden kan içinde kalmıştı. Canının yanması onu çok sinirlendirmiş olacak ki kalkıp bir kibrit çaktı ve arapça birşeyler söyleyerek olanca gücüyle Çağdaşın boynundaki çıkıntının(adem elması mıdır nedir) tam sağına bastı. Bunu yaptığı anda Çağdaş öne doğru gerilerek tüm köyü inlettiğini düşündüğümüz müthiş sesli bir çıklık attı. Ve öğürmeye başladığı gibi yere devrildi. Hocaya baktığımda rahat bir nefes almış bize dönüp:

    +Galiba bitti çocuklar arkadaşınızı kurtardık. Hadi içeri zütürüp yatırın dedi. Tolgayla sevinç içinde birbirimize sarılıp Çağdaşı ellerinden ve ayaklarından tuttuğumuz gibi içeri yatağa yatırdık. içimi bütünüyle huzur kaplamıştı. Hemen bahçeye çıkıp bir sigara yaktım. Günlerdir bu kadar huzurla sigara içmemiştim. Agzımdan çıkan her dumanla içimdeki tüm sıkıntıları atıyordum resmen. Sigaramı bitirip içeri girdiğimde Hasan dedenin boynuyla uğraştığını gördüm. Boynu gerçekten kötü durumdaydı keza bizim kollarımızda öyleydi ancak umrumda bile değildi. Teşekkür etmek için yanına oturduğumda elini omzuma koyup sevecen gözlerle söze başladı:
    +Evladım hamd olsun birinden kurtardık ancak daha olayımız bitmedi. Size musallatlar bunun kadar zayıf değil. Şimdi yatıp uyuyun akşam için bende bu işlerle uğraşan gücü kuvveti yerinde birini getireceğim. Bugün gördün işte ne kadar zorlandığımı. Gerisinde devam etmeye kalkarsam bu hiç birimiz için hayırlı olmaz. Ben size çare olacak hocayı getireyim sizde yatıp dinlenin hadi diyip konuşmamı beklemeden yanımdan kalktı. Ne demek olayımız daha bitmedi ya. Nasıl daha güçlü olur diğerleri. içimdeki bütün huzur yerini korku ve strese bırakmıştı bir anda.
    ···
  13. 88.
    +19
    Beyler bu sahneyi Çağdaşın o bakışlarını hatırlamak iyi gelmedi. Müsadenizle bi sigaraya çıkıp gelicem
    ···
    1. 1.
      0
      ayrac ///////
      ···
  14. 89.
    +25
    Daha fazla düşünmemek için Tolgayı çağırıp uyumamız gerektiği söyledim. O da çok bitkin düşmüş olmalı ki hiç itiraz etmeden
    -Aynen aga uyuyalım baya yorulduk dünden beri dedi. Tolga çağdaşın yanına bende salon gibi olan girişteki odada ki sedire kıvrıldım. Günün vermiş olduğu rehavetle çok vakit geçmeden uykuya dalmışım. Uyandığımda hava kararmak üzereydi. Tolgayıda uyandırmak üzere odasına gittiğimde gördüğüm manzara karşısında donakalmıştım. Tolga sırt üstü yatmış ve ve yatağı baştan sonra tamamen kan içindeydi. Üstündeki t-shirt parçalanmış kegib yerlerin arasından o derin yaralar gözüküyordu. O anda gözüm Çağdaşa kaydı. Yine o iğrenç gülümsemesiyle Tolgaya kitlenmiş bakıyordu. Derken bir anda dehşet verici gözlerini benim üzerime çevirerek yavaşça ayağa kalktı. O an ki korku ve adrenalinle kapıdan çıkıp sokağa doğru var gücümle koşmaya başladım. Bir müddet koştuktan sonra durup gelen var mı diye arkamı döndüğüm anda o bakışlarla karşılaşmıştım ki dedenin hadi evladım kalkın abdest alın sözüyle uyandım. Baştan aşağı tüm vücudum ter içindeydi. Kalkıp biraz nefeslendikten sonra dedeyle karşılıklı oturmuş olan adam dikkatimi çekti. Dedenin bahsettiği hoca bu olmalıydı. Çok sert bir çehresi geniş omuzları epey uzun sakalları ve çatık kaşlarıyla çok ürkütücü bir görünüşe sahipti. Selam verip banyoya abdest almaya gittim. Abdestimi alıp Tolgayıda uyandırmak üzere odaya girdiğim anda Çağdaş ın hıçkırıklarla ağladığını gördüm.
    ···
    1. 1.
      +12
      eğer o rüyayı gerçekten yaşamış olarak anlatsaydın basmıştum çukuyu
      ···
    2. 2.
      +2 -1
      Cabuk yaz gotum titriyo evde
      ···
  15. 90.
    +18
    Ne olduğunu sormak için gittiğim anda varlığımı hissedip sıkıca sarıldı. Sarılmayla birlikte hıçkırıklar artmıştı. Bir müddet daha devam ettikten sonra nefes alıp verişi yavaş yavaş normale dönmeye başlamıştı. Bana dönüp
    -‘’Engelleyemedim kardeşim’’ dedi. Neyi dediğimde aldığım cevap çok canımı yakmıştı. ‘’ Her gece rüyalarımda işkenceler arasında annemin öldüğünü gördüğümde kendimce tedbirler aldım ama engel olamadım’’ diyerek yeniden ağlamaya başladı. Bende ona sarılıp ağlamak üzereydim ancak güçlü olamlı ve hem onu hem kendimi telkin etmeliydim. Başını kaldırıp belki onu engelleyemedin ama başka canların aramızdan kayıp gitmesini engelleyebiliriz kardeşim içeride ki hoca da bizim derdimizin dermanı var buna inanıyorum. Hepsinin üstesinden birlikte geleceğiz dedim. Bu söylediklerim onu biraz olsun rahatlatmış olacak ki daha rahat nefes almaya başladı. Tolgayıda kaldırıp abdest almaları gerektiğini söyledim içeri hocayla dedenin yanına gidip oturdum. Biraz sonra Çağdaş ve Tolga da gelip yanımıza oturduğunda hoca kalın ses tonuyla konuşmaya başladı.
    + Anlatın bakalım çocuklar nedir derdiniz. Birlikte üstesinden gelmeye çalışalım inşallah.
    Bunun üzerine aynı Hasan dedeye anlattığımız gibi ancak farklı olarak Çağdaşında aramıza katılıp söz almasıyla anlattık. Hoca bu olanları Hasan dede kadar sakin karşılamadı. Bazı yerlerde kızgın bazı yerlerde acır gözlerle bize bakarak sonuna kadar hiç konuşmadan dinledi. Tüm anlatacaklarımız bittiğinde bitti mi diye sorup derin bir nefes alıp konuşmaya başladı:
    ···
  16. 91.
    +20
    +Bakın çocuklar yaşadıklarınız normal şeyler değil çünkü yaptığınız şeylerde normal değil. Öncelikle o kediyi öldürerek aslında bir şerliyi katlettiniz. O şekilde sizin dairenizde ne işi vardı Çağdaşlar ne hesabı vardı onu bilemem ancak bu varlıklar ölülerinin ardından yas tutmaz intikam almaya çıkarlar. Kısasa kısa yani. Ama onların kısas sistemi daha farklıdır. Bizde ki gibi bire bir değil, bir cana 7 ceddinizi isterler ve buna ulaşmadan durmazlar zira yaşam süreleride bunu için uygundur. Ha Çağdaş dışında sizlere niye bulaştığına gelicek olursak orada kapıyı kapatarak ona bir nevi yardımda bulundunuz. Bu yaratık açık kapıdan kaçıcak değildi belki ama bunu anlayacaklarını düşünmem. Alınan 2 canda 7 ceddinize musallat olacaklarına delalet. Öncelikle yapacağımız kaç kişi olduklarını ve ne denli güçlü bir kabile olduğunu anlamak. Zira sayıları az ise ve güçlü değillerse yakmamız mümkün. Allaha dua edinde dediğim cinsten çıksınlar. Eğer bir tanesini bile elimizden kaçırıp öldüremezsek hepimizin hayatı hala tehlikede demektir.
    Diyip sözlerini bitirdiğinde hepimiz korkudan kaskatı kesilmiştik.
    ···
    1. 1.
      +1
      Oglum haebi gotum titriyo lan yaz mi yaz
      ···
      1. 1.
        0
        Sabahtan beri bu soruyu bekliyorum kimse sormuyo cilgin cadas gotlegi naptida musallat oldular diye
        ···
    2. 2.
      0
      Korktum bu yüzden cagdasin amq ne tak yemiş salak
      ···
  17. 92.
    +14 -2
    Ardında hoca ayağı kalkıp içeri geçti. Etrafa baktı ışığı kapattırdı. Çantasından tütsü ve mumlar çıkardı. Değişik bir şekilde yerleştirdi. Bize bakıp abdestsiz olan var mı dedi. Yok cevabını alınca geçin oturun karşıma dedi. Dedeyide yanına oturtup tütsüleri yaktı. Odaya kokularını salmasını bekledik bir müddet. Ardından bize dönüp:
    +Başlıyorum bu süreç içerisinde sakın ola ağzınızı dahi açmayın. Konuştukları dili bilmeseniz bile olanlar etkisiyle dediklerini anlayabilirsiniz. Özellikle Çağdaş sen. Ancak sakın hiçbir tepki vemeyin dedi. Hasan dedeye dönüp hocam sende sıkıntıya düştüğümü anladığın anda yardımcı ol deyip önüne döndü ve mumları tek tek yaktı. Bir müddet içinden birşeyler mırıldandıktan sonra kafasını hafif havaya kaldırarak anlamadığımız bir dilde bağırmaya başladı. O anda odadaki mumların gölgeleri uzayıp hareket etmeye başladı. Bu sırada ateşleri de yükselmişti. Hoca yüksek sesle konuşmaya başladı. Konuşuyor susuyor bir süre sonra tekrar devam ediyordu. Bir müddet böyle devam etti. En son bağırmaya başladı. Sanki bir şeyi reddedermişçesine sert bir üslupla bağırmaya bir süre daha devam etti. Bu sırada biz altımıza sıçmak üzereydik. Gözüm duvardaki gölgelerde ve mumun ateşindeydi. Hoca bağırdıkça gölgeler daha da hareketlenip mumun ateşi daha da yükseliyordu. O anda gözlerim Çağdaşa kaydı. Ağlamak üzereydi. Yüzünde bir acı bir çaresizlik vardı. Eğer Çağdaşa duyduklarının tesiri ile bu hale gelmişse iyi şeyler dönmediği ortada idi. Hoca bir müddet daha sert bir şekilde konuşmaya devam etti. Sonrasında sanki canını istemişler gibi gözlerini pörtletip olanca gücüyle bağırdı ve mumlar bir anda söndü. Bir müddet nefeslendikten sonra bize dönüp ışığı açın dedi.
    ···
    1. 1.
      +2
      Ne çağatayı ya
      ···
      1. 1.
        0
        Sansürlü kişi deşifre oldu.
        ···
      2. 2.
        0
        Eğer uyduruyosan çağataylar kovalasın seni. Çağdaşı nasıl çağatay diye yazdın hı utanmaz adam
        ···
      3. 3.
        0
        Rezzzzz
        ···
      4. diğerleri 1
    2. 2.
      +2
      Aferin kardeşim ne güzel ifşa ettin
      ···
  18. 93.
    +15
    Işığı açıp Hocaya baktığımız anda yüzünün kıpkırmızı kalmış olduğunu farkettik. Eliyle alnındaki terleri silip onuşmaya başladı.
    +Çocuklar maalesef güçlü bir kabileye zarar vermişsiniz. Hem de çocuklarına. Odada ki mumların tamamı doluydu( Odada en az 10-12 tane mum vardı.) Yani bu gerisinin de olduğunun göstergesi. Kaç tane daha olduğunu bilemediğimiz için yakmamız mümkün değil ki denesek bile tamdıbını yakamadan bize zarar verebilecek kadar güçlü bir kabile. Gelelim konuştuklarımıza. (Bunu söylediği anda Çağdaş kafasını öne eğdi) Olayın cereyanında sizin si ikinizin bir kabahatinin olmadığını Çağdaş için ise ne istediklerini sordum. Sizin suçsuzluğunuzu kabullenmediler. Hepimizin sonunun diğer giden 2 si olacağını bunu yapana dek durmayacaklarını söylediler dediği an lafını bölüp atladım
    -Pardon hoca hepimizin mi ??
    +Maalesef hepimizin. Karışmasından dolayı Hasan dedenin ve onları bunu yapmalarına izin vermeyeceğimi söylediğim için benimde. Ulan su günahsız iki adamında başını derde sokmuştuk. Her yanımız zarardı. Hoca sözlerine devam etti.
    +Şu an 5 imizde aynı mekndayız bu onlar için bulunmaz bir nimet. Hepimiz bir aradayken gelip zarar vermek isteyeceklerdik. Onların girmesini önlemek için evi koruma altına almalıyız. Hasan dede uzun süredir sürdürğü sükûneti bozdu.
    -Ev koruma altında ben zaten almıştım. Tüm kapı eşiklerinde ve camlarda muskalar var. Onlar buraya giremeyecek ancak bizi çeşitli oyunlarla güçsüz gördüklerini çıkartmaya çalışacaklardır. O yüzden en azından sabaha kadar bir arada durup kurup okumamızı söyledi. Bize dönerek tekrar uyardı. Bakın evlatlarım çeşitli kılıkları bürünebilirler. Aklınız gitmek istemesede ayklarınız sizi eşiğe itebilir. O yüzden etrafa hiç dikkat etmeyip ya önünüze ya da kurana bakın dedi.
    ···
    1. 1.
      +2 -2
      Hasan dede dudu peri çıkmazsa binim
      ···
    2. 2.
      +3
      Maalesef bin oldun panpa
      ···
    3. 3.
      0
      Buradan devam et
      ···
    4. diğerleri 1
  19. 94.
    +22
    Tolga korkudan titremeye başlamıştı. Ben de farklı değildim orada öleceğimize emindim neredeyse. Kurtulmak için son çare olarak gördüğümüz kişiler bile bu gece buradan cikamayabilecegimizi söylüyordu. Yaklaşık iki saat kadar kimse korkudan tek kelime etmemişti tabi hoca dışında. O Kuran okumaya devam ediyordu yorulunca Hasan dede devraliyordu. Arada bir ışıklar gelip gidiyordu. Çağdaş kıpır kıpırdı bir sağa bir sola sallanıyordu. En sonunda dayanamadigini lavaboya gitmesi gerektiğini söyledi. Hayda! Sırası mıydı ulan?! Yanında gidecegimi söyledim ama hoca şiddetle karşı çıktı. Kur'an in etrafında ne kadar fazla olursak etkisi o kadar fazla olurmuş. Zaten ev korunduğu için de evden cikmadan bir şey yapamazlarmis. Başlarda onu asla yalnız bırakmayacağımı dile getirmeye devam etsem de ısrarla reddetti. Sonunda Çağdaş dayanamadı ve koşar adım tuvalete gitti. Hemen dönmesi için içimden dua ediyor, bildiğim tüm sureleri okuyordum. Ama gelmedi... 2 dakika 3 dakika derken hala ses seda yoktu. Bu kadar sürede iseyememesi normal degil derken camdan sert bir gürültü geldi. Hemen pencereye koştuğumuzda cama carpanin ne olduğunu öğrenmiştik.

    Çağdaş in bedeni...
    ···
    1. 1.
      +18
      bu çağdaşta salak niye gidiyo lan ben gibseler gitmezdim altıma yaparım yinede gitmem bi şişede mi bulamadınız amk çocuk orda hemen yapsaydı.
      ···
      1. 1.
        0
        Bazi yerlerde siciyon be ay em cisi gelmismisde amk salagi
        ···
    2. 2.
      0
      Bak şişe konusunda haklısın
      ···
  20. 95.
    +18
    Koşarak dışarıya atacaktim kendimi ama atamadim. Lanet kapı bir türlü açılmıyordu. Arkamdan gelen Tolga nin da yardımıyla zor da olsa çekip açtık. Hemen Çağdaş in bilinçsiz bedenini sırtladık. Nefes almıyor gibiydi. Kardeşim ölmüş müydü?! Bunları düşünecek zaman yoktu hemen eve girmeliydik dışarıda savunmasizdik. Bu düşünceler beynimi dağıtırken birden Tolga yere kapaklandi. Bacağından bir güç çekiyor gibiydi ve cirpinmaya başladı. Çağdaş i yere bırakıp Tolganin kolundan tutup asilmaya başladım ama bir devle ile halat çekme yarışı yapıyordum sanki. Ayaklarımin tabanları acıyla kesiliyordu. Evden yalın ayak fırladıgimizdan karşıdaki kuvvet asildikca Bahçedeki taşlar ayağıma giriyordu. Onun karşısında çok güçsüz kalmıştım başa çıkmam imkansızdı. Tolga ağlamaklı bir sesle ‘’giiit!" diye bagirken çok büyük bir güçle çekildik yüz üstü yere düşmüş ve kafami yere çarptım. Sanırım son durak burası idi. Çağdaş in hareketsiz bedenine son bir bakış attım icten bir gülümseme ile. Tolganın sürükelenerek uzaklaşmasını acı içinde izlerken Hoca ile Hasan dede ellerinde Kur'an ile fırlayip yüksek bir sesle ibranice olduğunu düşündüğüm birkaç şey söylediler. 5 metre uzağımda acı çekerek suruklenmekte olan Tolga birden durdu. Artık inanılmaz güç onu çekmiyordu. Hemen koşup Tolganın koluna girdim. Hoca da Çağdaş i sırtlamıştı. Hep beraber alelacele eve girdik...
    ···
    1. 1.
      0
      Tuylerım urperdı amk
      ···
    2. 2.
      +1
      Çok hikaye okudum artık klışe olduda sende biraz farklılık var devam sardı gibi
      ···