lanet olsun bugünde çimleri biçmeyi unuttum

eski karım gittiğinden beri lanet çimleri biçmeyi hep erteliyorum. bugün yapacaktım. ama sabah uyandım. hemen kahve makinesini çalıştırdım. bilirsiniz biz yabancılar kahve içmeden ayılamayız. yabancılık, jeremilik bunu ister.

bu arada adımıda söylemiş oldum. adım jeremi. bu lanet olası evde köpeğim max ile birlikte yaşıyoruz. ahh max şimdi oyun zamanı değil, çek şu lanet patilerini laptopumdan.

dün oğlum takırberinin beyzbol maçı vardı. aman allahım bu kez kaçırmamak için eski karıma söz vermiştim. ama yine kaçırdım. beş para etmez sümsük johnun eline yine bir koz geçti. ahhh dostum, size john dan bahsetmemiştim dimi. eski karımın yeni kocası. sümsüğün, fırsatçının tekidir.

max lanet olsun havlamayı kes. yabancıyız diye senide eve aldık ebemizi gibtin. bilirsiniz yabancılık evde hayvan bakılmadan icra edilmez

takırberi 9 yaşında. john sırf benden uzaklaşsın diye oğlumla çok iyi geçinmeyi çalışıyor. lanet olsun ahbap, bu adam gerçekten kafasına beyzbol sopasını hak ediyor. ancak eski karım jennifera sözüm var. en son johnun burnunu kırdığımda jennifırla bi anlaşma yaptık. takırberinin üzülmemesi için her hafta sonu ben, jennifır,john ve takırberi birlikte barbekü yaparız.

bilirsiniz, eski karımın kocasıyla iyi geçinmeliyim. yabancılık bunu ister. ahhh max derdin bitmedi, şimdi ne istiyorsun lanet köpek

az önce kızım mişel aradı. ahh benim minik prensesim. 18ini 3 ay önce bitirdi. erkek arkadaşıyla kavga etmiş. ağlamaklı aradı. cinsel ilişkide erkek arkadaşı ters ilişki teklif etmiş mişelde kabul etmiş. canı yanmış. (fakat kızımın küskü yedikçe arsızlaşması..) tabiki ilgili bir baba olarak teselli ettim mişeli. yabancılık bunu ister. erkek arkadaşı maykıda alıp bi akşam yemeğe davet ettim.

lanet olsun max o benim en sevdiğim gömleğim, bırak onu

geçen gün elinorun evine gittim. ahh ahbap tabi ya, şimdi elinorda kim diyeceksin. elinor benim annem. ona anne dememe asla izin vermez. bilirsin dostum anneler yaşlandığını asla kabul etmezler. süpriz yapmak için haber vermeden gittim, yedek anahtarımla açtım kapıyı. inleme seslerini duydum. tabiki yabancılık böyle bi durumda rahatsız etmemeyi bir borç bilir. bu yüzden salona geçtim bekledim. (fakat elinorun küsküyü yedikçe hadi hadi diye dahada bağırması..)

belli bi süre sonra bi adam çıplak olarak salona geldi. sende kimsin ahbap dedi. arkadan elinor 'oo benim minik jeremim gelmiş'dedi. bu adam annemin yeni erkek arkadaşı olmalıydı. tanıştık. yabancılık bunu ister.

max ananı gibeyim max, lanet olası paçamı çekiştirip durma.

corç üzerine bi havlu aldı ve karşıma oturdu. corç işte dostum, elinorun erkek arkadaşı. adı corçmuş. 'senin annen tam bir çıtır piliç ahbap yıh yıh yıh' deyip purosunu yaktı. hey lanet olsun corç özelinizden banane lanet serseri deyip bende yıh yıh yıh diyerek güldüm. içeriden elinor 'siz neler kaynatıyorsunuz bakalım pis serseriler' deyince dayanamadık hepimiz bastık kahkahayı börks börks börks diyerek. yabancılık kotamı sonuna kadar kullanıyordum

ahh lanet köpek. mama kabını ağzıyla taşıyıp ayağıma koymuş. doymak bilmiyor bu anasını gibtiğimin köpeği

elinor içeriden viski getirdi. viskilerimizi yudumlarken,bir yandanda corçla sohbet ediyorduk. 'elinorla barda tanıştık adamım, o gece giydiği minik etek lanet aklımı başımdan aldı ve kendimizi burda yatakta bulduk' diyerek bastı kahkahayı. elinorda 'mini eteğimin altında iç çamaşırımın olmadığını hemen farkettin dimi pis serseri' diyerek sohbete katılmıştı. (fakat annemin küsküyü yedikçe azması, küskülere doymaması..) daha dün gece tanışmışlar. tabiki bi yabancı olarak bu duruma saygı duydum ve annemin mutluluğunu görünce bende mutlu oldum.

ah dıbına kodumun maxi, al doldurdum kabını. yabancı olmasam kapı dışarı ederdim bu iti ama işte yabancılık.. elden bişey gelmez..

viskiler bitti. elinorla corç karşımda öpüşmeye başladılar. 'hey liseli serseriler sizin derdinizi ben anladım yıh yıh' diyerek kalktım. yeni çiftleri yalnız bırakmalıydım. birbirlerini tanımaları lazım. annem 62 yaşında olmasına rağmen gençlere taş çıkartırdı. 7 ay önce babam ölmüştü fakat ölenlede ölünmüyordu. yabancılık bunu gerektirir. tam kapıdan çıkarken arkamdan corç 'heyyy ahbap tanıştığıma memnun oldum, annen emin ellerde' diye seslendi. 'bende memnun oldum çorc, ona iyi bakacağından eminim' diyerek kapıyı açtım ve evden çıktım.

max. maaax. şimdi nereye kayboldun lanet köpek. eğer bişeyleri kırdıysan şimdi senin ananı giberim işte. nerde bu lanet köpet, üst kata çıkıp bakayım

ailemin bütün kadınları küskülerden küskü, babafingolardan babafingo yerken benim içim nasılda böyle ferahtı. yabancılık insana bu ferahlığı nasılda sağlıyordu. yabancılığı dibine kadar yaşıyordum. elinorun evinden çıktım. ahh lanet olsun, işte şimdi o an gelmişti dostum. eski karımın evine gidip lanet olası johnun yüzünü görme vakti gelmişti. oğlum takırberi için eski karımın evinde toplanma zamanıydı. arabama atladım. hadi bebeğim, beni yarı yolda bırakma. ahh yine naz yapıyordu eski külüstürüm. fakat yoldan birini çevirip arabayı ittirmelerini isteyemezdim. yabancılık buna asla müsaade etmezdi. bi kaç defa daha yokladım. işte. arkadan koca bir kara duman çıktı ve arabayı çalıştırdım. yola çıkmıştım.

dıbına kodumun maxine bak sen. yatağıma yatmış. be dıbına kodumun iti,be anasını gibtiğimin hayvanı nasıl bir vurdumduymazlık, nasıl bir rahatlıktır bu. sanki evde hayvan olan biziz. gibtir ulan yataktan it.

lanet olası çöp kovasına arabayla vurup devirdim. bu sesi duyan john durur mu, hemen çıktı evden. gülümseyerek el salladı kapıdan. arabadan inip eve girdim. takırberi jeremiiii diyerek üzerime atıldı. baba lafını ondan daha hiç duymamıştım. yabancılık karşıma yeni bir olgu daha çıkarmıştı ama bunuda hiç yadırgamadım. nede olsa yabancıydık. jenniferda 'sonunda gelebildin' diyerek soğuk suratla öptü beni. johnla bahçede oturduk. 'dostum bu kadın tam bir afet. nasıl bu kadını elinden kaçırdın. bu kadının ardını tokatlamalara, tarlasını sürmelere doyamıyorum. çok ateşli ahbap, çook' diyerek kıkırdadı john. 'ahbap kafana takılan bişey olursa sana yardım edebilirim, jenniferı iyi tanırım' diyerek cevap verdim ve ikimizde bastık kahkahayı börks börks börks diyerek. yabancılık bunu ister

şimdide minicik topla oynuyor bu dıbına kodumun iti. her hareketi gözüme batmaya başladı artık. dıbına kodumun maxi

max koltuğu patileriyle tırmalıyor

uyu amın köpeği,uyu

evde max biniyle oturuyordum. akşam kahvemi içiyordum. bilirsiniz biz yabancılar sabah akşam demeden kahveyi bünyeye ver ederiz. hiç eve kahve almam ama hep evimde kahve oluyor. yabancılık bunu gerektirir. birden kapım çaldı. lanet olsun ahbap kim bu saatte deyip kapıyı açtım. karşımda biricik kızım mişel ve yanında benden 5-6 yaş küçük bir adam duruyordu. 'babaa biz geldik' deyip içeri girdi mişel. yanındaki adam'selam ahbap ben jony, mişelin erkek arkadaşıyım' deyip içeri girdi. kızımdan 25 yaş büyüktü ama tabiki kızıma saygı duydum, sonuçta 19 yaşında kocaman bir kızdı mişel. mişel'baba jonynin yaşı büyük olabilir ama yatakta tam bir azgın serseri oluyor kihir kihir kihiretto' diyerek güldü. bende 'hey pis serseri kızımı mutlu etmesini iyi biliyor olmalısın' dedim ve hep birlikte börks börks börks diyerek güldük. (fakat ailemin tüm kadınlarının her gün ayrı ayrı farklı küsküler yemesi..) 'hey kim bira ister' diyerek dolaptan bira çıkardım.

max kanapede oturuyor. hayret bu bin köpek hiç böyle sakin durmazdı,du bakalım bunun altından çıkar bişey. gözüm üstümde pis it

'mayk serserisine noldu mişel, kıçına tekmeyi bastın sanırım yıh yıh yıh' dedim. bi baba olarak kızımın cinsel hayatından sorumluydum, yabancılık bunu bir ödev bilir. 'ters ilişki hastasıydı o baba, lanet kıçımın üzerine oturamıyordum kihir kihir kihiretto' diyerek güldü. bunu duyan jony durur mu 'hak yolu varken tak yolunu seçmiş lanet serseri' dedi. bunu duyunca ev kahkaha sesleriyle yankılandı. biz yabancılar bu lafı bilmezdik, jony ne demek istedi anlamadık ama inanın bu biz yabancıların gibinde bile değildi. yabancılığın sınırı yoktu, hunharca yabancılığı yaşıyorduk. 'hey mişel neden bana yatak odasını göstermiyorsun' diyerek bana göz kırptı jony. tabi ben hemen durumu anladım 'tabi pis serseriler,siz yukarda keyfinize bakın' diyerek jony'ye bende göz kırptım. ve biricik kızımla tokmakçısı jony yukarı çıktılar. arkalarından onları izledim. ne kadar da mutlu bir hayatım vardı.

max ne bakıyosun lan bana amcık köpek. bu köpekte bi durumlar var. az kaldı gibecem anasını ben bu köpeğin

gel anasını gibtiğimin maxi, tamam dışarı çıkarcam seni. nasılda seviniyor pekekent, kuyruğunu sallamaya başladı hemen

günler günleri kovalarken yabancılığımı son haddine kadar kullanıyor, gavatlık yarışında bayrağı en önde çekiyordum. çevremdeki tüm kadınlar her gün farklı tokmakçı buluyor, ardını güle oynaya dövdürtüyordu. hayatımdan küskü bir an bile çıkmıyordu. lanet olası kadınlar adeta küskü yeme yarışındaydılar. maxte durmadan lanet olası paçamı çekiştiriyor, hopluyor zıplıyordu. bi gün evin kapısını açık unutmuşum. laptopumun başından kalktım. kendime kahve koydum (lanet olsun adamım, kahve içmekten ebem gibildi, fakat yabancılık acımasızdır, yabancılık zalımdır) max ortalarda yoktu. yine nerde bu şerefsiz it diyerek kapıya doğru yöneldim..

ulan max, ulan max

nerelerdesin

bahçede çim biçme makinesinin çevresinde koşturuyordu akılsız it. bilirsiniz biz yabancıların bahçeli evleri olur ve o bahçeye asla domates, biber ekmeyiz. sadece çim yaparız. biz yabancılar 'neden?' diye sormayız. yabancılığın kurallarına harfiyen uyazrız. içeri girdim. kahvem buz gibi olmuştu. lanet olsun dostum,biz yabancıların derdi bir türlü bitmiyordu. telefonum çaldı. beni kim arardı ki bu saatte. hayırdır inşallah diyesim gelmişti ama yabancı olduğum bi an aklıma geldi. saçmalama jeremi o da ne demek dedim. numara kayıtlı değildi. telefonu açtım..

içeri gir lanet köpek, şimdi evide leş gibi yapcaksın

telefonu 'buyrun jereminin evi' diyerek açtım. telefonu böyle açmak yabancılığın altın kuralıydı. bu biz yabancılar arasında adeta bir sırdı. telefonun diğer ucunda tok bir ses 'hey jeremi beni hatırladın mı ahbap' dedi. evet hatırlamıştım. bu annemin en son erkek arkadaşı olan corçtu. fakat bu lanet serseri beni neden arardı ki. annem elinorun, son tokmakçısının benimle ne işi olabilirdi. annemin ardını tokatlayan, annemin darbukasını çalan bu adam benden daha ne isteyebilirdi. lanet kafamda bir sürü soru oluşmuştu. bende cevap verdim. 'hatırladım ahbap, nasıl gidiyor, elinoru mutlu ediyorsun dimi' dedim. kısa bi süre sessizlik oldu..

max bırak o lanet paspası, onun evin dışında olması gerekiyordu.

'annen hastanede jeremi, ciks yaparken fenalaştı. şuan durumu ağır, hemen gelsen iyi olur ahbap' diyerek telefonu kapadı corç. hemen üzerime bir mont geçirip dışarı çıktım. (bilirsiniz ahbap biz yabancılar evde her an dışarı çıkacakmışız gibi giyinik otururuz ve üzerimize bir mont alıp hemen evden çıkmasına bayılırız) hemen arabama atladım. hastaneye doğru yola kovuldum. hastane kapısının tam önünde frene bastım ve kayarak durdum. erkek danışmana 'elinor ahbap, elinorun odası nerde. hadi ama lanet serseri acele et' diyerek çıkıştım. oda numarasını öğrendikten sonra koşarak odaya gittim. kapının önünde corç sigara içiyordu. 'hey senin derdin ne dostum, burada sigara içilmez' dedim. corç umursamazca burun kıvırdı ve son dumanı çekip sigarayı yere attı. 'annenin sana söylemesi gereken çok önemli bir şey varmış ahbap,son anları, acele etsen iyi olur' dedi. lanet olsun bu çok önemli haberde neyin nesiydi böyle. hemen içeri girdim..

max bazı geceler havlıyor