Ertesi gün s3 denen bir yerdeki yazıcı bilgisayarın iyi mi dedi. iyi Dedim. (Bölük astubayı kimseye söyleme demişti ama 4 gün oldu kimse çağırmayınca ben de vazgeçtiğini düşündüm. s3 komutanına "komutanım arkadasın bilgisayarı iyiymiş" dedi. Enteresan bir şekilde o komutan da bölük astsubayından beni isteyeceğini ama başka kimseye bilgisayar bildiğimi söylemememi istedi. Anlam verememiştim. Bir sonraki içtimada bölük komutanı olan çılgın yüzbaşımızı beklerken bizim bölük astsubayı yanıma gelerek herkesin ve s3 komutanının önünde " ARKADAŞ BEN SANA KiMSEYE BiLGi VERME DEMEDiM Mi" diye bağırdı. tabi 4 gün çağırmadın ben de ona gittim diyemiyorsun. Emredersin komutanım dedim sustum. içtimadan sonra yazıhaneye gel dedi.

Gittim... Temel ve umut içerideydi. Tanıştık ettik. Umut en kıdemli olandı. Aynı zamanda üst devreydi. Temel ile ben de aynı devreydik. Yavaş yavaş yapılacak işleri öğrenmeye başladım. Ekmek yoklaması mesela. Ekmek yoklaması nedir amk. Ama Askerlik işte kaç kişi var sa ona göre ekmek hesabı yapıp bir üste yolluyosun onlar fırına yolluyor falan. Neyse içtimaya çıktık. Herkesin kademeleri açıklanıyor. Benim adım okundu. "yeteramkya" Bölük Yazıcısı. Dendi. Üst devreler dahil herkes döndü baktı bi. Ulan iyi birşey mi oldu kötü birşey mi oldu anlam da veremedim.

Ertesi gün bunun iyi birşey olduğunu anladım. Sabah saat 5 civarı üst devreler bizim devreleri uyandıra uyandıra geliyorlar. tam bana geldi sıra, izliyorum yarı uyur vaziyette. beni dürten elemanı diğer eleman tuttu. "Lan gibtirtecen belamızı adam yazıcı" dedi. Sonra uyu sen karşim dedi. :D Ulan ne gülmüştüm içimden hatırlıyorum da. Sonra anladım ki nöbetleri ben yazıcam, çarşıları ben yazıcam eeee iyi davranmak lazım.

Yemin ederim beyler, hiç kötüye kullanmadım bu yetkiyi askerde. Hani sevdiğim adamın çarşı sırası pazar günü ama cumartesi çıkmak istiyorsa kıyak yaptım ama karşılığında ne teklifler gelen istekleri reddettim duysanız aklınız gider. Askerlik yapmış olan arkadaşlar terhisi yakşalan askerlerin "TMI" 'sini hesaplarken yapılabilecekleri tahmin etmesi işten bile değil. Yapmayan arkadaşlara da şöyle söyleyeyim, birkaçgün de olsa askerden erken terhis olmak, sehven de olsa yazıcının elinde olan birşey * he 1-2 gün ne farketcek demeyin o son günler var ya son dakikalar, askerliğin tümünden daha zor *

Bölük astsubayımız da tam bir çılgındı. Adamın küfretme hastalığı vardı. Aq derdi her lafın sonunda en temizinden. Fakat umuta durmadan sayıp sövüyordu. işleri düzgün takip etmiyormuş umut sonradan öğrendik. Günde en az 2-3 kez ciddi şekilde bağırıyordu umuta. Kendi kendime de diyorum ulan iyi etmedik mi acaba bu adamla askerlik nasıl geçer. Günün birinde olaylar birikince umutu kovdu yazıhaneden ve devriyeci yaptı hacılar. taktan iş. Mesela 1-3/ 3-5 devriyesi sendeyse 1 de kalkıyosun giyinip nöbete gidecekleri nkmye zütürüyorsun, doldur boşalt, nöbet yerine zütürüyorsun. adamları bırakıp dönüyorsun. Sonra 3 e doğru yine oraya gidiyorsun bu sefer adamları alıp dönüyorsun yine nkm, doldur boşalt, onları bırakıp yeni tayfayı alıosun, gibimsonik iş yani. Nöbet tut daha iyi :D

Neyse, umut yazıhaneden kovulunca hersey temel ve bana kaldı. Temel pratikte cok iyi bir çocuk olmasına ragmen bilgisayar bilgisi çok da iyi olmayan fırlamanın biriydi. Ve biz daha umuttan hiçbirşey öğrenmemiştik. Getir zütürünü yapmıştık hep. Komutan bana döndü onu kovduktan sonra "Arkadaş, nöbetleri yaz aq" dedi". Ulan nasıl yazılır napılır bilmiyorum ki Tamam excel biliyorumda orda bi taslak var bir de özet tablo adam neye göre sıralamış napmış bilmiyorum. Neyse hacılar, geçmişe dönük listelerin hepsinle karşılaştıra karşılaştıra olayı çözdüm. Yazdım nöbet listesini zütürdüm komutana, inceledi inceleri, "aferim len" dedi. imzaladı. Sümene koy bölük komutanına çıkart dedi. Emredersiniz komutanım dedim. Listeyi sümene koydum Bölük komutanının kapısını çaldım girdim içeri. Tekmil verdim. Adam beni gördü, yeni yazıcı mısın lan dedi. Evet komutanım dedim. getir bakalım dedi. Öyle samimi söyleyince ben de kendimi anlatma gereği duydum. Komutanım pek birşey öğrenememiştik yanlışlarım olursa özür dilerim liste hakkında dedim. Tamam lan uzatma hadi git dedi. Emredersiniz dedim, selamımı verdim çıktım.

Bu arada yazıhanenin tüm işlerini almaya başladım. Yeni gelen kayıt, terhis hazırlama, sıhhı izin raporları, hava değişim raporları, üst yazılar, mahkeme dosyaları, çarşılar, nöbetler, kazan defteri birsürü şey. Resmen bölüğü kontrol ediyordum. En son imzaya zütürüyordum o kadar. Dolayısıyla o köpek çeken üst devreler gördüğünde selam vermeler, kanki naber bisküviden alsana demeler vs vs... Bildiğin taşaklanmıştım bölükte. Bi ara ehliyeti olanları topladılar bölükte ben de gittim, orda olmaktan ağlayan bir land rover ile sınava girdim * Geçtim tabi. Askeri ehliyeti de aldım. Land ehliyetim olmasına ragmen unimog kullanmayı daha çok seviyordum ama *

Koğuş 130-140 kişi beyler. Her aksam bir olay oluyor. Her akşam. Bikere hiç unutmuyorum rdm bi çocuk kolunu boydan boya kesmişti. Ben de kusmuştum görünce. Her akşam biri uyuşturucu çeker koğuşta bağırır, diğeri cama yumruk atar eli parçalanır... Her akşam yeni bir heyecan. Her koğuş öyle değil tabi bizim birsürü devre gittiği birliklerde çok güzel şeyler yaşamış çok eğlenmişler. Neyse biz bölük yazıcısı olunca o girişte bizi tespihle karşılayan delikanlı bile "kardeş şu temiz çarşafı al 2 tane de yastık al rahat yatarsın" demişti *

Temel dediğim arkadaş özünde çok iyi olmasına rağmen sinir hastası bir çocuktu. Mesela kantinde bi çocuk müsade etsene bilader dedi diye burnunu kırmıştı. Disiplinsizlik tespit raporuyla beraber çarşı cezası almıştı. Yine bir gün çarşıda yerli biriyle kapıştı. Deli cesareti vardı yavşakta * incecik bedeniyle önüne geleni indiriyordu. Biz çok samimiydik bunla. Benle bile arada tartışıyordu. Hatta birkere çok ileri gitti ve sus uzatma temel dedim. Normalde 5 te komutanlar gittikten sonra biz yazıhanede internet cafeden usbye attığımız filmleri izler cips falan alırdık. (bu arada karanete bağlı olan bilgisayarlara asla usb takmayın ertesi gün direk tutuklamaya gelirler) Yerel bilgisayar vardı bizim yazıhanede karanetten ayrı. Biz onda izliyorduk. Hatta 2 tane pc vardı birinin monitoru yoktu. bilgisayarlardan birinde codec ekgib (görüntü var ses yok) diğerininde program var ama sadece sesi çalıyor. ilk çözüm bulduğumuz akşamı hiç unutmuyorum. Filmi iki bilgisayara da atıoduk. 2 bilgisayardada 3 ten geriye sayıp filmi başlatıyoduk. Birinden ses birinden görüntü geliyordu. Arada kaymalar falan oluyordu ama olsundu napalım *
Temelle tartışmayı anlatıyordum. O tartışmadan sonra ben hemen koğuşa çıktım sinirden cunku ikimiz de sinir hastasıydık. Harun diye bir arkadaş temelin yazıhanede beni beklediğini çok kötü olduğunu söyledi. Bi gittim, kamil içmiş içmiş, sen beni kardeşimsin ben sinir hastasıyım beni böyle idare edeceksin napalım dedi. Bir üzüldüm. Sarıldık. Barıştık tabi. içki nerden demeyin onu da ilerde anlatıcam *

Ayraç 2

güzel yaziyosun kaptan

Burda olan var mi? Birkac satir yazmaya deger mi?

Burdayım reyis uykun yoksa yaz

Rezelim

Yaz ulan

Rrezozozozo

Rez aranır

yaz reis takip ediyoruz

Panpa yaz ya çok iyi

yaz reyis takipteyim

Devam panpa