1. 32.
    0
    Bu kitabın konusu tabiki tüm bu seytani teknolojileri tek tek açıklamak degil.
    Bunun için 3 tane brittanica angiblopedi serisi yazılabilir. Anlatılan ve henüz
    kamuya açıklanmamıs olan birçok teknoloji suan mevcut. Aslında hayırseverler
    ellerindeki teknolojileri artık ihtiyaçları kalmayınca yani bir üst sisteme yada
    teknolojiye geçince sanki bir skandalmısçasına ortaya çıkartıyorlar ve halk bu
    bilgilerle ugrasadururken yeni teknolojilerin kullanımı rahatça devam ediyor. Bu
    yeni teknolojiler aslında o kadarda gizli degil, çünkü hayırsever illuminati merak
    edenlere bunların bir örnegini hollywood stüdyoları vasıtası ile sunuyor. Tek
    yapmanız gereken dikkatlice izlemek ve imkanlar üzerine biraz kafa yorup
    arastırma yapmak.
    E peki bu teknolojilerin varlıgını bilmenizin size ne yararı olacak diye
    düsünebilirsiniz. Aslında hiçbir yararı olmayacak! Yani bu tip teknolojilere karsı
    tamamen savunmasızsınız ve komplo teoristleri gibi aluminyumdan yapılmıs bir
    sapka kesinlikle yardımcı olmuyor. Hiç bilmediginiz birseyin sizi öldürmesi onun
    varlıgından haberdar olmadıgınızdan dolayı oldukça kolaydır, ancak eger bilgi
    sahibi iseniz bu sizin için görünmez kalkan vazifesi görecektir.
    Bu tip yazıların içinizde olusturacagı endise ve korku hissi zaten sizden bunları
    okudugunuz zaman vermeniz beklenen karsılıklardır! Sadece korkun diye bunca
    teoriler yada teknolojiler göz önüne seriliyor. Çünkü korktugunuz ve kendinizi
    çaresiz hissettiginiz zaman ilk olarak kime basvuracagınızı biliyorlar:
    Devletinize! Amaçta bu zaten. Devletler bu tip seyleri kullanarak sadece gözdagı
    verir ve koyunların güvenlikleri için eteklerinin altında toplu halde kalmalarını
    saglarlar. Problem: Tehlikeli Silahlar - Reaksiyon: Korku ve Endise - Çözüm:
    YEN4 bir XYZ! Yeni bir anayasa, yeni bir silah sistemi, yeni bir adalet sistemi,
    yeni bir ordu düzeni, yeni bir polis düzeni, yeni bir kıl-yün-tüy! Hepsi aynı
    sekilde oturtturulur: halk üzerinde korku ve endise yaratılarak. Bunun içinde
    forumlar, bloglar, medya ve diger anonim (devlet ajanı oldugunu iddia edenler)
    kaynaklar kullanılır. Haberler önce bir "voaav" etkisi yapar ardındanda
    okuyanları korku ve panik sarmaya baslar. Böylece operasyon basarıya ulasmıs
    olur.
    Artık internet sayesinde tarih ve olaylar istendigi gibi manipule edilerek halka
    istenen seyler kolaylıkla unutturulabilir yada yeni ve hafifçe degistirilmis
    versiyonlarla gereken indiksüyon uygulanır. Bu yüzden dijital medya koyunlara
    çıg gibi sunulmaya ve gerçek kitap, dergi yada gazeteler ortadan yok olmaya
    devam etmekte. Okul kitapları yok olmakta ve yerlerini IPad cinsi sekilli
    cihazlarla PDF dosyaları almakta. PDF sisteminin en önemli özelligi e-kitapların
    zaman ayarlı bomba gibi belirli bir süreden sonra kendilerini imha etmeye programli olmasi.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 31.
    0
    Görünüse göre kesfi o kadar esaslıydı ki, Tesla'nın arkasındaki finansal
    destegin geri çekilmesinden, kasıtlı olarak izole edilmesinden ve adının kitaplardan
    silinmesinden sorumluydu.
    Tesla 1. Dünya Savası'ndan itibaren izole bir yasam sürdü. Ara sıra yeni, bedava enerji
    kaynagı kesfini, bütün düsman orduları ve yüzlerce mil öteden bütün uçakları yok
    edebilecek "ates topu" silahları teorisini, akıl almaz bir savunma hazırlayabilecek bir
    silah düsüncesini ve kablosuz, kayıpsız enerji transferinin mükemmelligini açıklamak
    için yüzeye çıktı. Tesla 7 Ocak 1943'de yokluk içinde ölürken arkasında pek çok radikal
    icat ve fikir bırakmıstı. Öyle ki, kendisine "Elektrigin Tanrısı" dendi. : Pek çok
    arastırmacıya göre HAARP Projesi, ilk kez Nikola Tesla tarafından ileri sürülen
    konseptleri kendine temel aldı. Pentagon, HAARP Projesi Ale "Tesla teknolojisini"
    yeniden yaratıp, bu teknolojiyi tehlikeli amaçlar için kullanmayı hedefliyor.
    HAARP: SADECE BAR AKADEMAK ARASTIRMA MI?
    High frequency Active Auroral Research Program (HAARP) dünyanın en büyük ve en
    güçlü radyo transmiterlerinden (iletici) birimi imal etme projesidir. Proje, Amerikan
    Hava ve Deniz Kuvvetleri tarafından ortaklasa finanse ediliyor. 30 milyon dolarlık
    programın yürütme görevi ise Alaska Üniversitesi'nin. Proje, Alaska/Gakona'nın 11 mil
    dogusunda hala insa halindedir. 1993 yılında uygulamaya konan programın 2002 veya
    2003 yılında tamamlanması bekleniyor.
    HAARP dev antenlerden sinyaller gönderecek yüksek frekans transmiterlerinden ve
    bunun dısında 19 enstrümandan ibaret. Geçen yıllarda 48 anteni insa edilmis olan ve 5
    arc'lık bir alana yayılan HAARP, program tamamlandıgında her biri 2 tane 10 kilowatthk
    radyo transmiterli 180 antene sahip olacak ve 33 akrelik bir alana yayılacak. Enerji için
    dizel jeneratörler kullanılacak ve 3.6 megawatthk radyo sinyalini ionosfere gönderme
    kapasitesine sahip olacak. Kısaca HAARP, inanılmaz güç düzeylerinde ELF (extremely
    low frequency-son derece düsük frekans) ve VHF (very high frequency-çok yüksek
    frekans) transferine yetenekli, dünyanın en büyük radyo frekansı (RF) transmitteri
    olacak.
    HAARP'ın sıradan bir radyo istasyonundan farkı daha güçlü olması ve antenlerinin
    yönlendirilebilir ve belirli bir noktaya odaklanabilir olması. Bunun anlamı 3.6
    megawattlık radyo sinyali sadece gelisigüzel bir sekilde dısarı yayılmayacak, bunun
    ötesinde, bu radyo sinyalleri bir ısının içinde yükselebilecek. Bu ısının parlaklıgı radyo
    mühendislerinin "effective radiated power" (ERP-etkili ısınsallastırılmıs enerji) olarak
    adlandırdıkları sey. HAARP'ın tamamlanmıs hali 4.7 gigawatt civannda ERP'ye sahip
    olacak.
    Desinatörieri HAARP'ın enerji üretmeyecegini, sadece kendine yüklenen enerjiyi istenen
    belirli noktalara transfer edecegini belirtiyorlar.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 30.
    0
    Sakın sapsal birer sazan gibi su soruyu
    sormayın: ama neden böyle birsey yapsınlar? Buna verilecek en basit cevap:
    çünkü yapabiliyorlar olur! Asla NEDEN'i degil NASIL'ı sormalı ve ögrenmelisiniz.
    Çünkü NASIL'ın size saglayacagı bilgi dogrultusunda NEDEN sorusuda önemini
    yitirecektir. Asagıdaki yazı bir alıntı. Yazıdaki suçlama nitelikli cümlelere
    aldırmadan içerdigi bilgi ne ise ona odaklanın! Konu sadece teknolojinin NASIL
    isledigi - NEDEN kullanıldıgı degil!
    HAARP'ın gerçek amaçları söyle özetlenebilir: Atmosferi manipüle etmek ve
    modifikasyon saglamak, genis kitlelerin düsüncelerini ve ruhsal durumlarını kontrol
    edebilmek, istenilen ülkelerin iletisim sistemlerini çökertmek.
    Temel prensipleri, Tesla'nın 100 yıl önce gelistirdigi fikirlere dayanıyor...
    Akinci Dünya Savası'ndan sonra, bugünlere kadar gelen süre içerisinde, çesitli
    çevrelerde en çok tartısılan konulardan biri "kara bilim" (fringe science) oldu. "Kara
    bilim" basta ABD olmak üzere büyük devletlerin, dünyayı kendi hegemonyaları altında
    tutabilmek için yaptıkları bilimsel-teknik arastırmalara ve üzerinde çalıstıkları çesitli
    projelerin topldıbına verilen ad. Bu projeler büyük ölçekli ve büyük bütçelerle
    yürütülen, gizli veya yan gizli projelerdir.
    Saldırı/savunma silahları üretimi, gözetim sistemleri ve düsünce kontrolü üzerine
    yapılan çalısmalar, dogayı manipüle etme amaçlı arastırmalar, bu projelerin içerigini
    olusturur.
    Söz konusu projeler gizli oldugu için, ortalıkta pek çok rivayet dolasmaktadır ve
    elimizde bu projeler hakkında çok da fazla bilgi yoktur. Buna karsın, bu projeler içinde
    çalısan bazı insanların çalısmalarını desifre etmesi, insanlık dısı bir bilimi kabul etmeyen
    arastırmacıların ve bilim insanlarının çabaları, devletler arasındaki çelismeler ve nihayet
    bu projelerin bazılarının gizli kalamayıp ister istemez su yüzüne çıkması sonucu, söz
    konusu projeler hakkında az da olsa bilgi sahibiyiz.
    Bu projelerin ilki, 2. Dünya Savası sırasında gerçeklestirilen Manhattan Projesi'ydi.
    1941 yılında çalısmalarına baslanan Manhattan Projesi'nin konusu atom bombasının
    üretimiydi. Bu projenin gerçekligi Hirosima ve Nagazaki'de acı bir biçimde kanıtlandı.
    Gerçek oldugu en son kanıtlanan girisim ise ECHELON Projesi oldu. 2. Dünya
    Savası'ndan sonra ABD önderliginde, Angiltere, Yeni Zelanda, Avustralya ve Kanada
    arasında yapılan Ukusa Antlasması'nın uygulamalarının 1980'lere yansıması olan
    ECHELON sistemiyle; tüm e-postalar, "chat" tipinde iletisim biçimleri, faks, teleks,
    telefon haberlesmeleri gözlenebiliyor. ABD ve digerleri yıllardır bunun bir komplo teorisi
    oldugunu, ECHELON Projesi diye bir proje olmadıgını iddia ediyorlardı. gelismeler ise ECHELON'un gerçekligini ortaya koydu. Basında ve
    internette çıkan haberlere göre, ABD'nin yukarıda adı sayılı diger devletler ile birlikte
    casusluk yapması ortalıgı karıstırdı. Fransa, ABD ve Angiltere'ye karsı hukuki islemlere
    basvurmaya hazırlanıyor. Alman ve Atalyan parlamentoları ise konu hakkında arastırma
    baslattı. Avrupa Parlamentosu, Bilimsel ve Teknolojik Seçenek Degerlendirme Dairesi
    (STAO), konu ile ilgili özel bir rapor hazırladı. Avrupa Parlamentosu'nun konuyla ilgili
    raporu 22 Subat'ta Özgürlükler Komitesi'nde ele alınacaktı. Simdiye kadar varlıgı kabul
    edilmeyen ECHELON'un adı, Amerikan Savunma Bakanlıgı'nın (Pentagon) Subat ayında
    internete verdigi, gizlilik derecesi olmayan belgelerden bazılarında da geçiyor.
    Aste HAARP (High Frequency Active Auroral Research Program) Projesi'nin de bu tip bir
    kara proje olduguna dair ciddi iddialar ve çalısmalar var.
    Yeri gelmisken, Nikola Tesla hakkında da bilgi vermek istiyorum: Tesla 9 Temmuz
    1856'da, Sırbistan'da dogdu. 1884'de ABD'ye göç etti. Tesla, tarih kitaplarından adı
    silinmis önemli bir arastırmacı ve mucittir. Tesla 1800'lerin sonlarında, bugün tüm
    dünyada kullanılan "alternatif akım" (AC) sistemini buldu ve patentini aldı. Tesla'nın
    bulusları arasında "rotatif manyetik alan", dinamo, AC endüksiyon motoru, vs. vardır.
    Tesla ABD'ye gidisinden bir yıl sonra, 1885'de alternatif akım dinamo, transformör ve
    motor sisteminin patent haklarını, adı bugün Tesla'nınkinden çok daha popüler olan
    George Westinghouse'a sattı. Tesla 1891'de ünlü bulusu olan "Tesla Bobini"ni (Tesla
    Coil) icat etti. Bu bulus, radyo teknolojisinde genis olarak kullanılabilecek bir
    endüksiyon bobiniydi.
    1900'ün baslarında Tesla, en büyük bulusu olarak gördügü "karasal sabit dalgalar"!
    (terrestrial stationery waves) kesfetti. Bu bulusu ile yeryüzünün belirli frekanslardaki
    elektrik titresimlerine duyarlı oldugunu ve bir iletken/iletici (conductor) olarak
    kullanılabilecegini kanıtladı. Tesla'nın bir diger önemli projesi ise kablosuz elektrik
    transferiydi. 200 ampulü arada kablo olmadan, 25 mil uzaklıktan yakabildigi rivayet
    edilir. Tesla'nın en büyük amaçlarından biri ionosferden bedava elektrik üretmekti.
    Kablosuz ve bedava elektrik projeleri gibi çalısmaları olan Tesla'nın, finansörü J. P.
    Morgan'a Long Island'da yapımına baslanan ancak tamamlanamayan, deneyler için
    kullanılacak laboratuar kulenin islevinin, mesaj gibi elektrik iletmek oldugunu itiraf
    etmesi, onun inisinin de baslangıcı oldu. Tekeller oylarını ona karsı kullandılar. Tesla,
    sistemin görmek istediklerinden daha fazlasını yapmıstı.
    Konvansiyonel olmayan enerji teknolojileri alanında Tesla çok önemli bir isim olmasına
    karsın, tarih kitaplarında ona, sanki önemsiz tarihsel bir figürmüs gibi davranıldı. Tesla-
    Edison karsılastırması bu açıdan ilginçtir. DC (dogrusal akım-direct current) sisteminin
    mucidi Edison'u herkes tanır. Ancak onun DC sisteminden çok daha kullanıslı olan ve
    bugün kullanılan AC sisteminin mucidi Tesla küçük bir çevre dısında tanınmaz.
    Edison'un DC sistemi, merkezden bir mil uzaklıktaki ampulü yakamıyordu. Tesla'nın AC
    sisteminde ise elektrik, yüksek voltajlarda yüzlerce mil yolculuk yapabilir.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 29.
    0
    Bildiginiz yada arastırıp bulabileceginiz uydu sayısı 500'ü geçmeyecektir. 2008
    yılında bilinen uydu rakamları yaklasık olarak söyle idi:
    Rusya: 1400
    ABD: 1000
    Japonya: 100
    Çin: 80
    Fransa: 40
    Hindistan: 30
    Almanya: 30
    Kanada: 10
    4ngiltere: 15
    4talya: 10
    Avusturalya: 10
    Brezilya: 10
    4sviçre: 10
    Lüksemburg: 10
    Suudi Arabistan: 10
    Güney Kore: 10
    Tabiki bunlar sadece rakam olarak bilinenler. Tamam uydu yollandı ama tam
    olarak ne yapar ve ne ise yarar gibi önemli bilgilere yüksek kademeler haricinde
    kimse dogru dürüst sahip degil, çünkü tepenizde gezenlerin yerde duranlardan
    daha tehlikeli oldugunu bilmeniz hem hükümetinize karsı güveninizi azaltır
    hemde ortalıgı karıstırır. O yüzden koyunlar daima önlerinde onlara sunulan
    seyleri "zararlı" olarak algılamaya devam ettirilmeli ve böylece dikkatleri
    uydulardan uzaklastırılmalı!
    Konu deprem yapmak oldumu bunu sadece üçlü bir uydu düzenegi ile yaparlar.
    Yani uydular üçgen bir pozisyona alınıp uygulanacak olan enerji girdap gibi tek
    bir noktaya odaklatılarak nokta vurusu gibi isabet kaydedilir. Bu kadar basit!
    HAARP sisteminin deprem yaptıgı söylenen zamanlarda aslında HAARP
    antenlerinin hiçbirsekilde enerji yaymamıs olmalarına tabiki medya "bakın onlar
    yaptı" dedigi sürece kulak asmaz. Halk daima bir günah keçisine ihtiyaç duyar
    ve bu ihtiyaçlarınıda medya giderir: arz-talep!
    E peki bu HAARP düzenegi o zaman ne ise yarıyor? Aslında birçok ise yarıyor
    fakat bunlardan en önemlisi zihin kontrolü. Eger zihinleri kontrol edebilirseniz,
    ne savasmaya nede sebepsiz yere kaynak kaybetmenize gerek kalır. Unutmayın
    bu düzenek küresel bir ag üzerine kurulu ve sadece ABD buna sahip degil,
    aslında ABD deki düzenekte ABD nin degil.
    ···
  5. 28.
    0
    ---HAARP SiSTEMi VE ZiHiN MANiPULASYONU---
    Son zamanlardaki depremler ve medyanın internet vasıtası ile yaymakta oldugu
    genel bir inanç mevcut. Seytanın usagı ABD elindeki HAARP sistemini kullanarak
    keyfine göre orada burada deprem yapıyor ve tüm dünyayı bu dogal afet masası
    ile terörize ediyor. ABD kötü, kötü, kötü...
    Öncelikle DEVLET denen mekanizma dogasında kötüdür, çünkü devlet dogrudan
    sorumsuz toplumun bir yansımasıdır ve topluma baktıgınız zaman bu vahsi
    barbarların nasıl oldugunu görünce devletlerinde neden temelde kötü olduklarını
    anlarsınız. 4ste bu yüzden konu suçlamak ise devlet denen mekanizma asla
    yaptıgı seyler için suçlanamaz, çünkü yaptıgı her ne ise bu sadece toplumun
    ondan bunu beklemesinden dolayıdır. Eger yaratılan sey kötü ise bu kimin
    hatasıdır? Yaratılanınmı yoksa yaratanınmı? Mantıgınızda size buna cevap olarak
    "yaratan" diyecektir, degilmi!? Matrix denen sistemi kimin yaratmıs oldugunu
    tekrar hatırlatmam gerekirse ortaya çıkan tablonunda aslında K4M4N eseri
    oldugunu sanırım kolayca idrak edebilirsiniz, bahsettigim tabiki sorumsuz
    koyunlar.
    Öncelikle sunu belirteyim... HAARP bir deprem makinası degil ve olmasınada
    imkan yok! Bu haberler sadece dikkat dagıtmak için uygulanıyor. Eger bu bilgiyi
    hayırseverler dogrudan medya vasıtası ile sunuyorlarsa bilinki bu yalan haber,
    ancak haberin koyunlar üzerindeki etkisine dikkat etmeyi unutmayın! Yani bu
    haberin halk üzerindeki etkisi nedir ve zihinlerine ne sokulmustur diye
    düsünmeniz yeterli. Halk TV, filmler yada medya ne sunarsa onu "ne ise o"
    olarak algılar, yani üstüne kafa yormazlar.
    Eger elinizde dünya üzerindeki tüm ülkeleri tehdit edecek bir silah olsaydı, bunu
    ulu orta bir yere koymanız mantıklı olurmuydu? Tabiki hayır. Fakat elinizdeki bir
    silahı baska bir sey olmakla lanse ederek hem bu etkiyi sunan geçek silahi
    kamufle etmis hemde günah keçisi olarak sunulan silahında bir diger (esas)
    özelligini örtbas etmis olursunuz. Ayrıca HAARP sisteminden dünyada sadece bir
    tanede yok! Bu sistemden Norveçte, Ukraynada, Rusyada, Tacikistanda,
    Avusturalyada ve Puerto Rico'da bulunmakta, hatta bazıları ABD nin sahip
    oldugu sistemden daha güçlü vericilere sahip! Anlayacagınız hayırseverler
    oturdukları dalı kesmek gibi bir niyete sahip degiller.
    Peki yapay olarak meteorolojik yada tektonik manipulasyon yapmıyorlarmı?
    Tabiki yapıyorlar, fakat bunun için HAARP sistemini degil tepenizde gezen
    uyduları kullanıyorlar. Yukarıda suanda çesitli ebatta ve farklı hizmetlere tabi
    yaklasık 3000 uydu bulunmakta - peki bunların kaçının fırlatıldıgı haberini
    hatırlıyorsunuz? 10? 30? Kaç tane gizli uydu fırlatma haberini hatırlıyorsunuz?
    5? 15? Ne oldu, hafızanız size hiç yardımcı olmak istemiyormu?
    Tümünü Göster
    ···
  6. 27.
    0
    Chaturvedi Purdu'nun Analiz ve Simulasyon için Sentetik Ortam
    laboratuarlarını yönetmekte - kısaca SEAS (Synthetic Environment forAnalysis and Simulations). Chaturvedi sirketi vasıtasıyla SWS tabalı SEAS
    sistemini ticari kullanımada sunmakta. (simulexinc.com)
    SEAS kullanıcıları verileri ve senaryoları yazı kutucuklarında ve grafiklerde
    yada jeografik haritalar üzerinde sembol olarak izleyebiliyorlar.
    Sirketler SEAS'ı piyasaya sürecekleri yeni ürünlerin denemesi içinde
    kullanabilirler. Simulex'in özel sektör müsterilerinin arasında ecza
    devlerinden biri olan Eli Lilly ve savunma sanayi üreticisi olan Lockheed
    Martin bulunmakta.
    ABD ise simulexin bir numaralı müsterisi gibi görünüyor. Chaturvedi SEAS
    sistemini gelistirmesi için Amerikan Ulusal Bilim Vakfından (NSF) ve
    ordudan milyonlarca dolar elde etmisti.
    ABD nin birlegib güçler komutanlıgına baglı The Joint Innovation and
    Experimentation Directorat (Ortak gelisim ve deney idaresi) kısa adıyla
    JFCOM-J9 Nisan 2007 yılında ulusal güvenlik deneylerini uygulamaya
    baslamıstı. Agustos ayında ise senaryolarını dogu kıyılarından pasifige
    dogru kaydırmıslardı.
    JFCOM-J9 2006 yılında SEAS'ın bir baska testini daha tamamlamıstı,
    bunun adı kentsel kararlılık (Urban Resolve) idi. Deneyde 2015 yılında
    Bagdattaki çatısmalar çatısmalar simule edilmisti. Yani bu haber çıktıgında
    tam 8 yıl sonrasının simulasyonunu yapmıslardı.
    JFCOM-J9 suan es zamanlı olarak Irak, Afganistan ve Çinde dahil olmak
    üzere 62 ülke üzerinde simulasyonlar uygulayabilir. Simulasyonda gerçek
    dünyadaki son dakika haberleri, nüfus bilgileri, ekonomik indikatörler,
    istihbarat bilgileri ve iklim gelisimleri kullanılmakta. Aynı zamanda
    simulasyonlarda tsunami yada deprem gibi olayların halk üzerindeki
    etkiside incelenebilmekte.
    JFCOM-J9 daki simulasyonda yaklasık 5 milyon degisken veri dügümcügü
    kullanılmakta, bunlar camiler, isyerleri, okullar, boru hatları, parklar yada
    hastaneler gibi tekil elementler. JFCOM-J9 modelleme simulasyon sefi Jim
    Blank "SWS aç bir canavar gibi, ondan istenilen verileri elde edebilmemiz
    için devasa bir veri aktarımı yapılması gerekiyor" dedi.
    Gelecegin savasları bu tip sistemlerle git gide daha çok non-kinetic yani
    yıkıcı bir güç uygulanmaya gerek kalmadan dogrudan halkı hedef alarak
    (iletisim kopuklugu, medya blokajı, banka hesabının donması, ticari
    ambargolar, su kesintisi vs.) istenilen hedefe en kolay sekilde
    ulasılabilecek yöntemlerin kullanılmasını saglayacak."
    JFCOM-J9 ünitesi ayrıstırılarak islevine 31.08.2011 tarihinde son verildi.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 26.
    0
    vay amk adam ciddi ciddi yazıyo helal lan sana bu yollar yürü...
    ···
  8. 25.
    0
    Simdi bir de yasam kompleksi projeleri moda oldu. Tek amac insanlari kucuk bir alana yerlestirip, daha rahat kontrol altinda tutabilmek. Insanlarin disari cikip, kesfetme gucunu koreltmek. Icerisinde bol Alisveris merkezi, bol magazasi, bir insani dis dunyayla bagini koparmak icin gerekli her sey olan yasam alanlariymis. Ne yazik ki, bir muhendisim bu projelerle para kazanmak durumundayim. Bu projeleri gerceklestiren insan somurucu yavsak patronlarin projelerini ben cizmek durumundayim. Ne aci ama
    ···
  9. 24.
    0
    Ancak egerki bilgi
    sadece belirli bir kesime ulassın isteniyorsa bu haber sadece yayınlanmıs oldugu
    sitede asılı kalır. Aslında ortada gizli saklı bir sey yok, sadece eger ne aradıgınızı
    biliyor ve önünüze sunulan anlamsız gündemleri, hangi ünlünün kime züt
    verdigini, kimin kimi aldattıgını, kimin dogum yaptıgını yada kimin bosandıgını
    iplemiyorsanız, arastırmacı ruhunuz sizi bu gerçek ve hayati önem tasıyan
    bilgilere ulastırıyor.
    " Belkide simdiki hayatınız o kadar heyecanlıki bir baska hayata ayıracak
    zamanınız dahi olamıyor.
    Öyle olsa bile ABD'nin Savunma Departmanı (DOD) sizin bir kopyanızı
    kendi olusturdukları basak bir alternatif dünya senaryosunda kullanarak
    susuz ve yiyeceksiz ne kadar süre dayanabileceginizi yada televizyonda
    yayınlanan propagandaya karsı nasıl tepki vereceginizi ölçüyordur.
    DOD dünyaya paralel bir baska gezegen olusturup içerisine gerçek
    dünyadaki her erkek, kadın yada çocugun milyarlarca kisiden olusan
    verilerini bu taraftan öteki tarafa aktararak reailte ile yapay realitenin
    arasındaki köprü vazifesini görüyor.
    Bu sisteme kısaca SWS "Sentient World Simulation" (Duyarlı Dünya
    Simulasyonu) deniyor ve yaptıgı sey kısaca gerçek dünyanın simdiki
    gelismelerini es zamanlı olarak veri tabanına aktarark bilgisayarların
    eldeki tüm verilere baglı olarak kendilerini kalibre etmeye devamı ile
    dünyanın sentetik bir aynasını olusturmak.
    SWS Pgibolojik Operasyonların (PSYOP) gerçeklestirilmesi içinde ideal bir
    ortam sunar ve uygulanan birden fazla simulasyon sayesinde karsıtların,
    yandasların ve nötr olanların davranıslarının önceden öngörülebilmesini ve
    buna göre hareket edilmesini saglayarak hata payını en aza indirger.
    SWS aynı zamanda finansal durumları, medya baslıklarını yada sokak
    köselerindeki dükkanlarıda replike edebilir. Ekonomi ve insan pgibolojisi
    hakkındaki teoriler uygulanarak bu stress faktörlerine tekil sahısların veya
    halkın nasıl karsılık verecegi öngörülebilir.
    Bir ülkenin su kaynagını kesin yada askeri bir darbe düzenleyin.. SWS size
    sonrasında ne olacagını söyleyecektir.
    SWS kitabının yardımcı yazarı olan Purdue Üniversitesi Profesörü Alok
    Chaturvedi "Buradaki fikir farklı taraflarla iliskide olan alternatif gelecek
    realitelerinin farklı sonuçlarını olusturmaktır." dedi.
    ···
  10. 23.
    0
    Bahsettigim sey gerçektende bir zaman makinası.
    Buna inanıyor olup olmamanız pekde önemli degil. Önemli olan bunun %100
    gerçek olması ve SUAN dahilinde kullanılıyor olması. Suan, simdi ve her AN!
    Zaman OLAYLARI ölçer, fakat eger TÜM bu olayların izini sürebilirseniz (Bilgi,
    VER4), iste o zaman zamanın kendisini manipule edebilirsiniz, yani gelecek
    olayları!
    Simdi oturun ve beyninizi çalıstırın. Koyunlarla tartısmayı ve onlara bir sey
    ispatlamayıda kesin artık. Bunu yapmanın size zaman kaybından fazla getirdigi
    birsey yok!
    Tabiki bu yazıyı okuyan koyunlar yinede "olmaz öyle sey canım" diyeceklerdir.
    Hey, sen - embesil ot, sence yazdıklarım hakkında senin ne düsündügün benim
    umrumdamı? Bu arada IPhone benzeri telefonlardaki facebook programında
    birsey dikkatimi çekti! Facebooka telefonunuzdaki tüm adres defterinizi TEK
    TUSLA iletip kayıt edebiliyorsunuz, woaaaawww moronlar, iste ben buna yenilik
    derim. Gördügünüz gibi kimse sizden zorla almıyor, koyunlar "kolaylık" yada
    "daha hızlı erisim" aldatmacası altında ISTEYEREK veriyor! Yine IPhone size "Yer
    Imlemesini açmak istiyormusunuz" diye soruyor, tabiki koyunlar neye basıyor?
    EVET! Aslına açmanız yada kapalı tutmanız birsey farketmiyor, bu yer imlemesi
    daima islevde!
    Artık bu Echelon gibi sistemleri ne amaçla kullandıklarını ANLIYORMUSUNUZ?
    Sadece veri toplamak için, koyunlar kendi kendilerini zaten KONTROL ediyor.
    Casusuluk gibi isler için bu sistemlerin sadece çok az bir kapasitesi kullanılıyor,
    çünkü zaten küresel anlamda tek bir devlet halini almıs olan bu dünyada
    karsılıklı 007 James Bond tarzı casusuluk savasları sadece fantazilerinizi
    süsleyecek seyler. 4stihbarat teskilatlarının isi toplumları manipule etmektir ve
    bunun içinde ellerindeki tüm imkanları kullanabilirler.
    Kurtlar vadisindeki gibi devlet ajanlarının 4sraile gidip "haaayt leeyn" dercesine
    western filmlerini aratmayan görüntüleri sadece koyunları hayatın
    realitelerinden uzak tutmak için çekilen görüntüler. Böyle seyler asla filmlerdeki
    gibi gerçeklesmiyor ve gerçeklesmeyecekde! Bu dizilere objektif bakarsanız, dizi
    kahramanlarının normalde 2 seriyi hayatta kalacak sekilde bitirmelerinin
    imkansız oldugunu görürüsünüz. Realitede kötü adam sizi yakalamıssa "baaam"
    geberdiniz, bu kadar. Yok silah tutukluk yaptı, ayagım çamura battı, arabanın
    lastigi patladı, dürbünüm kaydı... yo, yooo... "baaam" ve bitti!
    2007 yılında http://www.theregister.co...07/06/23/sentient_worlds/ yazısı
    ile yazar Mark Baard bu sistemin nasıl isledigine dair bir haberde yayınladı. Ne
    ilginçki Türkiyede bu habere baglı bir tane dahi yazı bulunamıyor. Çünkü bu
    haberin ilgi çekmesi gerekmiyordu!
    Tümünü Göster
    ···
  11. 22.
    0
    "Washington yıl 2054, cinayet suçu artık tamamen durdurulmustur. Gelecek
    artık görülebilmekte ve suç daha islenmeden cezalandırılmaktadır. Adalet
    Bakanlıgına baglı olarak çalısan , "Pre-Cogs"lar tarafından tüm detayları ile
    görüntülerinin düzenlendigi ve önceden harekete geçildigi Suç-öncesi
    bölümünün görevi suçluları bulmak ve onları durdurarak ceza almalarını
    saglamaktır. Psigib canlılar olan “Pre-Cogs”lar asla hata yapmazlar."
    Ilk görünüste bu filmde devasa bir bütçe ile çekilmisti ve filmin yildizi A sınıfı bir
    aktör olan Tom Cruise idi fakat en önemlisi filmin yönetmenin en etkili ve tüm
    zamanların en iyilerinden olan saygıdeger Steven Spielberg olması idi. Yani
    daha açık ve seçik olamazdı. Fakat yinede sıgırlar bu filmle neyin izah edildigini
    görememekteler. Koyunlara bu tip bir gelecekten ne zaman bahsetseniz size
    verecekleri karsılık sudur: "biz onları görmeyiz"! Bu sartlandırılmıs düsünce
    sayesinde hayırseverlerinde planlarını istedikleri gibi oturtmaları için pek bir
    engelde kalmamıs oluyor.
    FIKIR eldeki teknolojiyi kullanarak gelecege bakmak ve bugünü kontrol etmek.
    Halen bunun çılgınca oldugunumu düsünüyorsunuz? O zaman hayırseverlerin
    bunu yüzünüze karsı nasıl söyledigini okuyun:
    "Sosyal mühendislik (Toplumun analiz ve otomasyonu) sürekli olarak
    degismekte olan, birbiri ile iliskili devasa bir ekonomik bilgi akısına
    ihtiyaç duyar, öyleki tüm bu bilgileri isleyebilmek ve toplumun bir adım
    ötesinde olabilmek için çok güçlü bir bilgisayar sistemi gereklidir,
    böylece toplumun nezaman kapitülasyonu kabul edecegi önceden
    öngörülür!" (Sessiz Savaslar için Sessiz Silahlar dökümanından)
    Halamı kafanız karısık? Alın iste burada - hayırseverler tekrar yüzünüze karsı
    söylüyor:
    "Geçmisi kontrol eden gelecegi kontrol eder. Bugünü kontrol edende gecmisi kontrol eder! george orwell
    ···
  12. 21.
    0
    verilere göre sunulan "gelecegin toplumuda" dogrudan teknikerlere yansıtılır -
    basitçe anlatmak gerekirse böylece dogrudan gelecege bakmıs olurlar. Aslında
    onlar ZATEN gelecekte yasıyorlar!
    Yüksek bir bütçeyle ve tıpkı bir gerzege masal anlatır gibi çekilmis olan Dejavu
    filmi en basta SAÇMALIK gibi gelsede, iyi bir gözlem yapanın bunu %100 lük bir
    alegori olarak görmemesi imkansız. Filmde devlet kullandıgı süper bir bilgisayar
    sistemi sayesinde toplumu her an izleyebiliyor ve elde ettigi veriler sayesinde
    GEÇMISI görebiliyorken aynı zamandada gelecegi tahmin edebiliyor. Filmi
    seyredenlerin çogu belki kafasını kasıyıp bir tak anlamadıgını itiraf etmektense
    sadece "iyi filmdi" diyerek geçistirdi ancak gerçekten izleyenler bunu yapmadı!!!
    Tabiki hepiniz Denzel abinin bir bilgisayar progrdıbını kullanarak nasıl geçmise
    döndügünü merak ettiniz. (Denzel Snow White Makinasını kullanarak geçmise
    gidiyor ve bir katliami engellemeye çalısıyor) Herneyse - sapsalların idrak
    edemedigi sey, filmde "simdi" olarak gösterilen seyin GERÇEK "simdi" olmadıgı
    idi, yani aslında gösterilen sey tahmin edilen GELECEG4N ÖNGÖRÜNÜSÜNÜN
    yansıması idi. Aslında bütün film Antartikadaki bir teknikerin gelecege bakıyor
    ve bunu es zamanlı olarak ekrana yansıtıyorkenki IZLEMI idi. Eger yansıtılan
    gelecekte herhangi bir problem görülürse, devlet Denzel gibi birini BUGÜNe
    (yani teknikerin bakıs açısından GEÇMISE) yollayarak eldeki veriler vasıtası ile
    durumu düzeltmesini saglar.
    Eger hala anlamadıysanız yazıyı anlayana kadar tekrar okuyun. Gelecegi es
    zamanlı ÖNGÖREN gerçek bir bilgisayar sistemi var! Eger yapılan simulasyon
    gelecekte istenmeyen bir gelismeye isaret ediyorsa egitimli ajanlar bugün
    kullanılarak olayların simdiki gidisatini ve buna baglı olarakta gelecegi
    degistirebilirler. Bunun içinde bilgisayarın direktiflerine uyarlar, çünkü
    istenmeyen problemin NASIL düzeltilebileceginin simulasyonuda onun
    tarafından yapılmaktadır. Iste bu kadar basit ve GERÇEK! Anladinizmi sapsallar;
    GERÇEK!!! Bu yüzdende böyle saçma sapan bir filme milyonlar yatırıldı.
    Filmin yapımına en tepeden izin verilip, milyonlar ödenerek A Sınıfı bir aktör
    kullanılıyor - ticari olarak bir GELIR elde edilemeyecegide bastan BELLI - hiç
    mantıklı gelmiyor degilmi! Hepsi METAFIZIK adına yapilan seyler. Koyunların
    tepkisi ise ileride söyle birsey olacak "Wooaaav, aynı filmlerdeki gibiiiii"...
    Eger simdi bunun çılgınca oldugunu düsünüyorsanız (ki bu sizin için oldukça
    akılsızca bir DAVRANIS olurdu), sadece bu filmin öncesinde çekilmis olanlara bir
    göz atmanız yeterli. 7 Days dizisini hatırlayan varmı? Devlet ajanları bu dizide
    her defasında gerçeklesmis bir olayın 7 gün gerisine gidiyorlar ve çesitli
    modifikasyonlarla gidisatı degistirmeye ugrasıyorlar... Ya son çekilmis "Kaynak
    Kodu" (The Source Code) filmi... Aynı sey sapsal, AYNI!
    Tümünü Göster
    ···
  13. 20.
    0
    SNOW WHITE MAKiNASI
    Bu isim yani Snow White Makinasi (Pamuk Prensesin Ingilizcesi) ilk olarak
    Denzel Washingtonun oynamıs oldugu Dejavu filminde kullanılmıstı. Yani isim
    güney kutbundaki gizli süper bilgisayar sisteminin bulundugu tesis yada
    laboratuara koyulan tanım. Tabiki bu konuya bir açıklık getirebilmek için bu
    filmde kullanılan alegorileri örnek olarak kullanmam gerekiyor. Filmin afisindeki
    tanıtım cümleside oldukça ilginç: "Eger sadece zihnin yaptıgı bir hile oldugunu
    zannetiyseniz - kendinizi GERÇEGE hazırlayın". Matrix filmindende bildiginiz gibi
    Dejavu - Matrixte bir degigiblik oldugunda ortaya çıkan belirti idi.
    Yaklasık 1980 lerin ortasından itibaren kullanılan siyah beyaz uydu resimleri
    henüz insanlara yabancı iken, buna yabancı olmalarını bırakın önlerine
    koyulacak resimlerin uydudan çekilmis oldugunu idrak dahi edemezlerdi, yani
    nasıl olurda istenilen bir mekanın yada adresin tepeden uydu ile fotografı
    çekilebilirdiki? Bu yüzdende bu teknoloji halkın haberi olmadan kullanılıyordu,
    zaten merak edip soranda yoktu.
    Sanırım 2002 yada 2003 gibi uydu resimleri artık sokaktaki her averaj internet
    kullanıcısının eline düsmeye baslamıstı. Bugün ise google map yada google
    earth millete evini sadece tepeden degil aynı zamanda 360 derecelik açıyla
    renkli görmesini bile saglıyor. Demek istedigim, bu casusluk teknolojisinin her
    türlü salak için dahi ulasılabilir olması ve bunun yıllardır elde edilen verilerle
    canlı bir görüntüye dönüstürülecek sekilde algoritmlerle yüklenmis olması!
    Böylece istenilen mekan yada zaman zoom edilebilir, görüntünün gelisimi GERI
    yada hızlıca ILERI SARILABILIR. Bu teknolojinin nasıl isledigini hayırseverlerin
    bir lütfu olarak 2006 yapımı DEJAVU filminde SNOW WHITE MACHINE adı
    altında izledik.
    Peki... bakın sapsallar simdi oldukça dikkatlice okumanızı tavsiye ediyorum,
    çünkü simdi size gercekten olayların nasıl isletildigini açıklayacagım, ki bunlar
    yıllardır yapılan ancak asla gerçek olduguna inanmamıs oldugunuz seyler.
    Suan içinde yasıyor oldugumuz MATRIX, yani "Toplum" dedigimiz sey aslında
    GEÇM4S olaylara baglı olarak olusturulmus ve bozulması imkansız bir sistemdir.
    Kafanız simdiden karısmaya basladı belki, fakat simdiye okuduklarınıza baglı
    olarak birer sıgır olmayıp anlayacagınızı umdugum için bu sistemi izah etmeye
    devam ediyorum.
    Hayırseverlerin ekonomi (sosyal yasam) mühendisleri BUGÜN'ü izlemezler!
    Bunun yerine CANLI olarak es-zamanlı bir bilgisayar simulasyonunda GELECEG4
    izlerler. Bu GELECEK simulasyonu tüm dünyadan ele geçen çesitli ve birçok
    GÖRSEL ve OBJEKTIF bilgilerin Güney Kutbundaki Gamma Knife bilgisayarlarına
    yüklenerek Snow White denen program üzerinden yürütülmesi ile yapılır. Tüm
    bu devasa bilgiler Snow White Progrdıbına aktarıldıktan sonra kullanılan
    ALGORITM ile ortaya neredeyse dudak uçuklatacak kadar kesinlik payı ile
    GELECEKTE hangi OLAYLARIN gerçekleseceginin ÖNGÖRÜNÜSÜ sunulur
    Tümünü Göster
    ···
  14. 19.
    0
    Gerçek bir olayı ele alırsak: Suriyede facebook üzerinden organize edilen devasa
    bir protesto gerçeklesemedi, çünkü kimse kimin bası çektigini bilmiyordu ve
    "katılacagım" diyenlerin çoguda gelmemisti (bu sazanlarında ülke içerisinde
    bulunduklarına inanmak istersek tabiki). Protestoya katılmak isteyenler ise
    olayın nerede ve ne zaman gerçekleseceginden bihaber idiler çünkü hiçbiri
    hayatında internet bile kullanmamıstı.
    Demekki buda bizi su sonuca vardırıyor: Sosyal aglar "gizlice" organize olmak
    için seçilebilecek en taktan mekanlar!
    Çogu "düsünebilen" kisininde kısa bir sürede idrak edebilecegi gibi, baskıcı bir
    hükümete karsı yapmak istediginiz protestoları halka açık sekilde anons etmek,
    basarmak istediginiz seye ulasmak için yapılabılecek en salakça hareketlerden
    biridir. Böylelikle otoriteler protestoları nerede, ne zaman ve kaç kisi
    yapacagınızı bilmeleri haricinde, bu organizasyonlara katılanların online
    profillerini, gerçek isimlerini, adreslerini ve mafia wars'da elde ettikleri
    puanlarıda çabucak ögreneceklerdir. Zaten bu sosyal aglarda bunun için
    degilmiydi? Koyunlar kendilerini birine begendirmek için haklarında gereken tüm
    bilgileri zaten koyuyorlar, isin ilginç olan yanı bu lapinlerin olusturulmus olan bu
    agların devletler tarafından finanse edildiklerini düsünmüyor oldukları olabilirmi?
    Ahhh, pardon, konu lapinler, sazanlar, orclar, kerevizler, deniz anaları, koyunlar
    ve sıgırlar olunca "düsünme" denen yetinin onlara yüklenmemis oldugunu sanki
    hep unutuyorum.
    Tabiki bugünün ultra zeki tekno çocuklarını devletin yaslı ve sulanmıs beyinleri
    ile karsılastırınca ortaya aslında daha iyi bir görüntü çıkmalıydı degilmi?! Yooo,
    bu adamlar bu sistemi yarattılar ve onun tanrısı olarakda bu is içinde oldukça
    iyiler. Hemde sadece iyi degil, aslında çooook iyiler! Bu yüzdende öncelikle
    öncedende dedigim gibi onlara saygı duyarak onların adımlarını takip ediyor ve
    neyi NASIL yaptıklarını ögrenmeye devam ediyoruz. Çünkü nefret besleyerek
    tek yaptıgınız sey yerinizde saymaya devam ederken halen nefret ettikleriniz
    tarafından sömürülmenizin devdıbına izin vermenizdir. Nasıl basa çıkacagınızı
    bilmediginiz bir düsmana karsı besleyeceginiz nefret sadece onun ekmegine yag
    sürer.
    Mesela Tunusta, devletin ajanları ünlü aktivistlerin twitter ve facebook
    hesaplarını ele geçirerek öncelikle kullanıcıyı taca çıkartıp ardındanda yandasları
    hakkındaki bilgileri edinerek gerekli gördüklerini tutuklamaya basladılar. Iran
    otoriteleri bu islemi hatta bir adım daha ileri zütürdüler. Sadece twitter'ı kullanıp
    yalan dedikodular yaymanın haricinde (bu yalanları batılı twittercılarda yüzlerce
    kez kopyalayıp yaydılar) ülke dısındaki kullanıcılarıda takibe alıp taciz etmeye
    basladılar.
    Otoriteler isterse koyunlara bu kadar "yumusak" davranmasınlar, sonuçta,
    yapılacak protestolar hakkında elde ettikleri bilgiler ile yeterli düzeyde güvenlik
    birimini hazırlayarak protesto alanındaki manyetize edilmis elektron sıgırları
    gerektigi sekilde kontrol altında tutmayı basarıyorlardı
    Tümünü Göster
    ···
  15. 18.
    0
    SOSYAL AĞLAR VE DEVRiM
    Son zamanlardaki DEVRiM haberlerini dinlerken TV yada Internette Twitter yada
    Facebook'un protestocular (manyetize edilmis elektronlar) için öneminin kaç
    kere vurgulandıgını görmeden edemiyoruz. Hatta eski bir Amerikan güvenlik
    teskilatı uzmanı twitter'ı Nobel Barıs Ödülüne aday göstermeyi dahi teklif etmisti
    ve buna baglı olarakta herkes sosyal agların Dünyayı Kurtardıgı hayaline
    inanmaya baslamıstı. Belkide millet Devrim kelimesinin anldıbının 2 ve fazlası
    kisinin kızgın olması durumu oldugunu zannediyor.
    Fakat ne yazikki Realitede, twitter yada facebook tüm bu Devrimler sırasında
    Rambonun dünyayı uzaylılara karsı savunmasından daha çok yardımcı degildi.
    Nasıl yani mi? Ben sahsen Mısırda iken ilk olarak dikkatimi çeken sey bilgisayar
    denen yeniligin henüz birkaç senelik bir geçmisi oldugu idi. Aynı zamandada
    internet "oldukça" yavas yayılıyor ve aslında LÜKS bir kullanım!!! (Maas
    ortalama 600LE, Internetin aylıgı ise 150LE) Henüz devlet dairelerinde bile
    bilgisayar yok ve halen eski model defterler ile çalısıyorlar. Ayrıca bu adamların
    eline bilgisayarı verdiginizde ilk yapacakları seyin ferre seyretmek olacagınıda
    sanırım tahmin edebiliyorsunuzdur! Çünkü bendeki bilgisayara oturanların çogu
    bunu yapiyordu. Kısaca, orta doguda internet ve sosyal ag denen sey oldukca
    az kullanılan hatta çogunluklada bilinmeyen birsey.
    Iranda 2009 yılında olusan "Twitter Devrimi" haberleri sırasında, Iranda
    gerçekten twitter kullanan koyun sayısı 20.000 kadardi - tabiki bu rakam kayıt
    olan IP adreslerine göre belirleniyordu ve bildiginiz gibi proxy sunucuları
    sayesinde orada olmasanızda oradaymıs gibi bir IP adresi üzerinden kayıt
    olabilirsiniz. Birde simdi Iranın nüfusunun 77 milyon kadar oldugunu hesaba
    katarsak, bu kullanıcı rakdıbının aslında hiçde etkileyici olmadıgını görebiliriz,
    yani halkın sadece %0.03 lük kısmı gibi bir mini azınlık ile bu isin
    yürütülemeyecegi herhalde agibardır. Fakat tabiki koyunlar haberlerde sürekli
    aynı Twitter yada Facebook laflarını duyarak sanki birseyler yapılıyormus gibi bir
    havaya sokuluyorlar. Aslında bir tak oldugu yok, en azından halkın anladıgı
    tarzda.
    Tabi yinede büyük umutlarla böyle bir azınlıgın dahi siyasi bir degisimi
    tetikleyebileceklerini düsünebilirsiniz. Tıpkı azınlıkların daima çogunlukları
    yönlendirdigi ve kullandıgı felsefesi gibi. Ancak unuttugunuz birsey var... bu
    çogunlukları yönlendiren azınlıklar elitler ve twitter'ın ise yarayacagını
    düsünenler ise sırf klavye komandolugu yaparak bir sey degistirebilecegini
    zanneden sıgıların kendileri. Anlayacagınız bu yazdıgım 20.000 kisilik rakamda
    aslında tamamen bir zırva. Çünkü bu kullanıcıların çogunlugu aslında
    bulundukları mekanı Tahran olarak degistirmis olan ve Iran dısında yasayanlar!
    Bunu yaparak Iran otoritelerinin kafasını karıstırıp sanki yetkili bir diger
    kuvvetmis gibi bir hale bürünüyorlar. Iran içerisindeki gerçek twitter kullanıcı
    rakamı ise 1000'i geçmiyor, evet sadece B4N kisi kadarlar!
    Tümünü Göster
    ···
  16. 17.
    0
    özet istemeye korktum amk bu nası yazı
    ···
  17. 16.
    0
    Birçok insan internetin bizleri nasılda birbirimize bagladıgı üzerine zırvalıyorken,
    anlatılanların belkide bir kısmı kulaga hos geliyor fakat çogunun aslında
    gerçektende zırva oldugunu söylemek sanki zor geliyor. Millet blog, twitter yda
    facebook üzerinden Timbutkudaki arkadaslarının bu sabah kahvaltıda ne
    yedigini bilmek gibi seylerin nasılda iyi birsey oldugundan bahsetsede aslında
    kimsenin adamın ne yedigi ile ilgilenmedigini söylemek belki yine bana kalıyor.
    Merak eden varsa kahvaltıda çileki donut vardı!
    Internet öncesinde bu tip bilgileri ya telefon üzerinden yada kahvede otururken
    paylasırdınız ve dinleyenler anlattıgınızı hiç umursamadıklarını dogrudan
    yüzünüze yaptıkları bir bakısla belli ederlerdi. Bir süre sonra zırvalayanda
    zırvaladıgını anlar ve susardı. Tabiki internet ona twitter yada facebook duvarına
    yazma imkani verip, listesindeki tüm arkadaslarının kahvaltıda ne yedigi ile
    ilgilendikleri ilüzyonunu olusturur. Hayır yalan söyledim aslında dünden kalan
    simiti yemisti. Artık herkes rahat uyuyabilir.
    Twittercılar:
    Twitter ile ilgili büyük fiyasko, bu ve benzeri sitelerin, içeriklerin demokratik bir
    sekilde paylasılmasını saglamak için finanse edilmis olmaları idi. Eski medya
    zamanında haberler ya ünlüler yada sirket sahipleri ile ilgili idi, yani haberleri ya
    onlardan alıyordunuz yada hiçbirsey okumuyor veya izlemiyordunuz. Ancak
    twitter sayesinde biraz espirili seyler yazarak kitleleri kendinize çekiyor ve
    medyanın blokajını dogrudan asabiliyorsunuz, böylece sizde ünlü
    olabiliyorsunuz: voaaww bu harika degilmi? Iste bu sayede medya patronlarının
    üzerinizdeki kontrolünü hiçe sayıyor ve begendiginiz içerikleri okuyup izlemeye
    baslıyorsunuz, artık özgürsünüz! Ancak halk yinede ünlülere twitterdan daha
    çok ilgi göstermeye devam ediyor. Ünlü demisken bunların çogunun aslında ne
    oldugunu sizde çok iyi biliyorsunuz: ilgi ve müsteri arayan medyatik fahiseler.
    Fahise olmayı kim istemezki? Belkide ilgi bu yüzden!
    Ünlüleri seyredipte ünlü olamayacaklarini bilenlerde bu tip ördek suratlarla
    fotograflar çektirip kendilerini rezil etmeye devam ediyorlar. Su saçmalıgı
    yapmayı kesin! Bazılarıda bu gülümseme ile barıs isareti yapıyor. Bunun nedeni,
    kendilerini o kadar küçük görüyorlarki, karsı taraftan gelebilecek her türlüsaldırıya (asagılanma, begenilmeme) karsı böylece beyaz bayrak açıyorlar: Ben
    zayıfım, sana karsılık vermeyecegim, lütfen bana saldırma! Bu hareketi
    yapmanın hiçbir komik tarafı yok. Bunu diger eziklerin komik bulmalarının tek
    nedeni kendilerininde aynı mentalite ile bu saçmalıgı uyguluyor olmalarından
    kaynaklanıyor. Buna son verin ve kendine güveni olan bir insan gibi davranın!
    Ünlü zannettiginiz kisiler sizin gibi olmak isterken ne diye siz onlar gibi olmak
    isteyesiniz?
    Ünlülerde tabiki sadece kendi aralarında twitlesiyorlar. Artik Ülkü
    Dokundurmaz'da elindeki tüm ileri teknolojik ekipmanla düsüncelerini tüm
    dünyaya yayabilir, fakat kimsenin tınlamıyor oldugunu düsünmez. Ah birde su
    ördek suratını yapıp ezikligini tasdiklemese!
    Diyelimki 322 tane takipçiniz var, yani yazdıgınız herseyi okuduklarını
    zannediyorsanız size kötü haberlerim var! Sosyal aglarda takılanlar üzerinde
    yapılan arastırmalar sunu gösteriyor: kullanıcıların neredeyse yarısı yazılmıs
    olan hiçbirseyi okumuyor (haftada bir iki kez bakıyorlar). Yaklasık %20lik bir
    kısım ise baskalarının yazılarını kesinlikle okumuyor. %36 hergün giris yapsada
    bu onların sizin yazılarınızı okudukları anldıbına gelmiyor. Bedava ferre
    seyretmek varken ne diye sizin postaladıklarınızı takip etsinlerki!?.
    Bazı insanlar için birini bu sitelerde takip etmek, "begen" dügmesine tıklamak
    gibi birsey, sizi tanımıyorlar ve aslında tanımakda istemiyorlar, yoksa vücut
    hatlarınızın detaylarını istemek için bir email yazmazlardı! Aslında içinizdeki bir
    parça dus almaya "çıplak" gittiginizi yazmakla kimsenin bunu okumadıgını
    biliyor. Hatta çogunlukla herhangi bir yorumda almıyorsunuz ve kimin okuyup
    okumadıgınıda bilmiyorsunuz, böylecede ilüzyon var olmaya devam ediyor. Yani
    böylece dünyayı degistirecek fikirleri yazarak bir degisimin parçası olma hissi ile
    yazmaya, begenmeye, tıklamaya ve paylasmaya devam ediliyor. Kimsenin
    umursamıyor oldugu gerçegi ise aklımızın bir kösesinde fısıldamaya devam
    ediyor ve onu susturmak için yapilabilecek tek seyde twitlemeye devam etmek
    Tümünü Göster
    ···
  18. 15.
    0
    Kullanıcılar üzerinde uygulanan zihin-savasını görmek aslında çok kolay ve
    “gerçek” arkadaslık konseptinin yerini “arkadaslık bencilliktir” almakta. Aslında
    gerçek arkadslık sadece gerçek paylasım ile olusturulabilir. Bu sitelerde ise bu
    imkansızdır. Bu tip sitelerin basarısı ile tüm illuminati bazlı ürünler, medya ve
    servislerde beraberlerinde geldi. Aslında sayısız örnek var ancak yazıyı kısa
    tutmak için sadece radyo istasyonlarından bahsedecegim. Bilimsel olarak Müzik
    arkadaslıkların kurulmasında önemli bir etkendir. Müzik tarihte, baglayıcı bir
    ritual olarak, toplumda güçlü ve anlamlı iliskilerin olusmasını saglardı. Sizce
    illuminatinin bu paylasımı sabote etmesi ve radyo müzigini bencillestirmesi bir
    hatamıdır??? Nasil oluyorda 5TL lik bir radyo ile bile bedavaya dinleyebildiginiz
    bir MYdonose veya Istanbul Fm deki MY Radio “MY” (benim) olabiliyor?? Cevap
    su: radyodaki müzigin paylasımı dahi baskalrı ile bag olusturabilir ve bunada
    izin verilemez. Günümüzde en çok paylasma tecrübesi yasadıgımız radyo dahi
    “bencil” yapıldı.
    Bana göre arabasında MYradio dinleyenler herhalde bu kanalı dinleyenin o an
    için sadece kendilerinin oldugunu zannediyorlardır. Bu nedenle insanlar
    arasındaki müzik bagı kopartılabildi. Bir discoyu ziyaret eden dinledigi sarkıların
    baskaları tarafındanda dinlendigini ve nasıl farklı biçimde tavır aldıklarını (dans
    etme sekli) görünce, bir nevi ölümcül düsmanlık ve yabancılık hissi ortaya
    çıkacaktır. Çünkü onlar “Onun” sarkısını dinliyor! Evet yanlıs okumuyorsunuz,
    illuminati sizlerin müzikle olusan dogal bagınızı yok etmek istiyor.
    Haydi biraz daha derine bakalım...
    Ikinci kelime: “I” (Ben)
    IPhone, ITunes, IPod... Yani anlatmama gerek varmı yoksa anlamaya
    basladınızmı?
    Müziginizi paylasarak arkadaslık bagları kurmanıza izin verilmiyor! Iste bu
    yüzden sizin müzik çalarlarınıza saldırılıyorki, bunu yapamayasınız. Çünkü bu
    müzik “I” (Ben) için. Baska kimse zevkini çıkarmamalı, benim (“I”) haricimde
    tabiki! Ve zihin savası basarılı idi. Çünkü “I”Pod ilk tanıtıldıgında artık müzik
    bencil ve gösterisli birsey oluvermisti. Bir düsünün, kimde bir “beyaz” kulaklık
    görseniz aklınıza dogrudan “I”Pod gelmiyormu? Bunu görüpte aynı seyi almak
    isteyeniniz olmadımı? Yani bencillige ilk adımı atmak ve “benim” (“I”) müzigimi
    dinlemek gibi bir düsünce olusmadımı? Bir gecede yeni müzikseverlerin IPod için
    sıralara girmesini çok etkileyici bulmustum. Walkman ve Discmanler zamanında
    neredeydi bu sıgırlar? Ama hayır, bu “I” Music ve tıpkı illuminatininde umdugu
    gibi hepsi bencilligin keyfini çıkarıyorlar. Ve ilk çıktıgı andan itibaren günden
    güne Sov'a dönüsen tanıtımı aslında esas kullanım amacının ne oldugu
    konusunu unutturdu. Tüm bu zihin-savası sadece birkaç taleple basladı ve
    bencillige kosanlar gerisini halletti.
    Bir durun, peki insan baglarını olusturan en önemli seylerden bir digeri nedir?
    Tabiki Konusmak! Fakat sizi ablukaya aldılar; “IPhone”! Simdi bu cihazın neden telefon olmak haricinde bir sürü ıvır zıvırı oldugunu anlayabiliyormusunuz?
    Içerisi birsürü bencilligi tetikleyen programlar veya oyunlarla dolu, bu sayedede
    digerleri ile konusmanız en aza indirgeniyor. Son çıkan IPhone 4S in bu
    konusmaları taklit eden SIRI programı mevcut. Onunla konusup ondan bilgi
    alabiliyorsunuz - tabi ingilizceyi anlasılır konusabiliyorsanız! 4nsanların saatlerce
    bu programa birini aratmaya ugrasmalsarını seyretmekten daha eglendirici
    birseyde olamaz zaten. Bu konuda bir hata yok, tesadüfte! Hiç hayattaki
    “gerçek” dostluga ne olduguna dair düsündünüzmü? Gerçek sevgi, gerçek
    dostluk, gerçek mutluluk? Zihniniz artık sürekli saldırı altında. 4liskilerin temeli
    olan paylasıma karsı olan bir savas yapılıyor.
    Bugünden itibaren içerigi “Me, My, I yada You” olan tanıtımlara daha fazla
    dikkat edin. Hayatınıza ve mutlulugunuza karsı yapılan bir savas oldugunu ve
    bunun sadece bu kadarla kalmadıgını bilin. Atılan yemlere kanmayın. Sizlerin
    aptal oldugunuzu ve bu tip absürd isimlerin esas manasını çözemeyeceginizi
    sanıyorlar. Myspace, Myaol, Mymsn, Myradio, ITunes, IPod, IPhone, YOUtube, I
    love MY... vb. Ben hatalı bir gözlem yazdıgımı pek sanmıyorum ve sanırım
    bunu zaten kendinizde görebiliyorsunuz. Artık biliyorsunuz.
    Torrent siteleri kapatılıyor, ancak bunun esas nedeni korsan içerik degil!
    Kontrolsüz paylasım. Hayırseverler kontrol altına alamadıkları her düzenegi
    devre dısı bırakmak zorundadırlar. Eger bedava film izlemenizi istemeselerdi
    bunun önüne çoktan geçerlerdi. Öncedende dedigim gibi, size herseyi vermis
    olanlar zamanı gelince herseyi aynı sekilde geri alabilirler. Fakat burada
    kaybetmekte oldugunuz aslında "gerçek" seyler. Gerçek hisler, gerçek mutluluk,
    gerçek sevgi ve dostluk... Tüm bunları yavas yavas sanal olan seylerle
    degistirmeye ve kaybetmeye baslıyorsunuz. Bu yüzden sizlere sunulan süper
    oyuncaklar sanal hayatı daha canlı gösterip bunun yerine gerçek yasamı
    elinizden almak için tasarlanıyorlar.
    Tümünü Göster
    ···
  19. 14.
    -1
    illuminati my--operition for dummies
    ---
    Senelerdir internet üzerinde insan zihnine karsı sürdürülen bir operasyon var!
    Sürpriz bir sekilde, bu çok az kisinin dikkatini çekiyor gibi görünüyor.
    Herzamanki gibi aslında tam burnunuzun dibinde. Yaklasık 1997 yılından beri
    hayırsever illuminati grubu insanları birbirinden koparma çabalarına baslamıstı
    bile. Istedikleri insani arkadaslıklara son verip geçmise gömmekti. O zamandır
    bildikleri ve bu zamana kadar uygulamaya çalıstıkları ise suydu: insanlar
    gruplasırlarsa hayırseverlere karsı bir tehdit olusturabilirlerdi. Her tip etnik,
    ırksal veya grupsal haysiyet yok edilmeliydi. Çünkü bunlar insanları birlikte
    tutan temellerdir! Bu birlegiblik olgusu küresel ve internasyonal devlet olma
    yolunda bir hendegi teskil ediyordu. Bu nedenle kısa bir sürede, önceden
    olusturulmus oldukları, ırksal, etnik veya cinsel farklılıkları ortadan kaldırmaya
    basladılar. Irkçılık, ciksizm, homofobia gibi konular halen aktif gibi görünselerde
    yavas yavas çıkarılan yeni kanunlar , TV ve medya propagandası sayesinde yok
    edilmeye baslandı.
    Hernasılsa yokedilen bu olgulara baglı olarak yeni bir birlesim olusmaya
    baslamıstı ve hayırseverleri aynı sekilde tehdit etmekteydi. Insanlar halen
    materyalist paylasımlarda bulunuyorladı ve bunada izin verilemezdi. Bu tip
    paylasımlarda insanların arasindaki ırksal, etnik veya cinsel bagın güçlenmesine
    yeniden neden olabilrdi. Gamma Knife isimli, Antartika altında gizlenen devasa
    bilgisayar bunu 1995 sıralarında tasdiklemisti. Aynı bilgisayar sorunun çözümü
    içinde bir program sunmustu! Programa “My/I Projesi” denmisti. Basitçe esi
    görülmemis bir bencillik tüm materyalistik ögelerle bagdasacaktı. Beyninize
    kazırcasına kullanılan kelimeler bilinçaltınıza etki etmeye basladı. 4lk çıkan
    kelime ise: “MY”, MYspace.com, Mymsn.com, MYyahoo.com, Myfm, MYRadio
    MYdonose, Myaol.com...
    Myspace'in tanıtımı ile çok güçlü fakat bir o kadarda kullanıcılarını aptallastıran
    bir sistem ortaya çıkmıstı. Yani bir web sitesi yabancılarla paylasım için
    olusturulmus, kisisellestirilmis gibi görünüp pek öyle bilinçaltını etkilemeyen
    “my” ismi altında insanları bencillige itmeye baslamıstı. Egerki Myspace
    paylasım için açıldıysa, peki o zaman ismi neden “Myspace” (benim yerim)?
    Ismin aslında “Ourspace” (Bizim yerimiz) olması gerekmezmiydi? Olamaz,
    çünkü bunları planlayanlar bencilligin ön plana çıkması için ugrasıyorlar. Buna
    baglı olarak, sitenin gösterilen amacı (paylasım) ile kendisine koyulan isim
    (paylasmayın) bir uyusmazlıga yol açıyor ve birbirlerini iptal ediyorlar. Sonuçta
    birsey olmuyor. Yani paylasımda olmuyor. Bugün Myspace te kayıtlı milyonlarca
    kullanıcı asla “gerçek” bir dostluk ve paylasım olusturmamakta. Hepsi sadece
    yalandan bir sanal alem olarak kalmakta ve insanlar arasında sadece mantıksız
    bir halat çekme yarısı olusturmakta. Gereksiz oyunlarla zamanınız yok
    edilmekte. Böylece paylasımdan kastedilende “kendiminkini” paylasıyorum
    oluyor. 4sin gerçegini bu tip sitelerin gösteris dolu, aldatıcı, orta sınıf kullanıcı
    sayfalarına bakarak görebilirsiniz. Bir sürü sanal “friends” ve aslında neredeyse
    hiçbiri ile gercek bir arkadaslık kuracagınız yok! Ayrıca birçok kullanıcıdada
    kimde daha cok “friend” var yarısı dahi olabiliyor.
    Tümünü Göster
    ···
  20. 13.
    +1
    artık körüm
    ···