-
32.
0Bu kitabın konusu tabiki tüm bu seytani teknolojileri tek tek açıklamak degil.Tümünü Göster
Bunun için 3 tane brittanica angiblopedi serisi yazılabilir. Anlatılan ve henüz
kamuya açıklanmamıs olan birçok teknoloji suan mevcut. Aslında hayırseverler
ellerindeki teknolojileri artık ihtiyaçları kalmayınca yani bir üst sisteme yada
teknolojiye geçince sanki bir skandalmısçasına ortaya çıkartıyorlar ve halk bu
bilgilerle ugrasadururken yeni teknolojilerin kullanımı rahatça devam ediyor. Bu
yeni teknolojiler aslında o kadarda gizli degil, çünkü hayırsever illuminati merak
edenlere bunların bir örnegini hollywood stüdyoları vasıtası ile sunuyor. Tek
yapmanız gereken dikkatlice izlemek ve imkanlar üzerine biraz kafa yorup
arastırma yapmak.
E peki bu teknolojilerin varlıgını bilmenizin size ne yararı olacak diye
düsünebilirsiniz. Aslında hiçbir yararı olmayacak! Yani bu tip teknolojilere karsı
tamamen savunmasızsınız ve komplo teoristleri gibi aluminyumdan yapılmıs bir
sapka kesinlikle yardımcı olmuyor. Hiç bilmediginiz birseyin sizi öldürmesi onun
varlıgından haberdar olmadıgınızdan dolayı oldukça kolaydır, ancak eger bilgi
sahibi iseniz bu sizin için görünmez kalkan vazifesi görecektir.
Bu tip yazıların içinizde olusturacagı endise ve korku hissi zaten sizden bunları
okudugunuz zaman vermeniz beklenen karsılıklardır! Sadece korkun diye bunca
teoriler yada teknolojiler göz önüne seriliyor. Çünkü korktugunuz ve kendinizi
çaresiz hissettiginiz zaman ilk olarak kime basvuracagınızı biliyorlar:
Devletinize! Amaçta bu zaten. Devletler bu tip seyleri kullanarak sadece gözdagı
verir ve koyunların güvenlikleri için eteklerinin altında toplu halde kalmalarını
saglarlar. Problem: Tehlikeli Silahlar - Reaksiyon: Korku ve Endise - Çözüm:
YEN4 bir XYZ! Yeni bir anayasa, yeni bir silah sistemi, yeni bir adalet sistemi,
yeni bir ordu düzeni, yeni bir polis düzeni, yeni bir kıl-yün-tüy! Hepsi aynı
sekilde oturtturulur: halk üzerinde korku ve endise yaratılarak. Bunun içinde
forumlar, bloglar, medya ve diger anonim (devlet ajanı oldugunu iddia edenler)
kaynaklar kullanılır. Haberler önce bir "voaav" etkisi yapar ardındanda
okuyanları korku ve panik sarmaya baslar. Böylece operasyon basarıya ulasmıs
olur.
Artık internet sayesinde tarih ve olaylar istendigi gibi manipule edilerek halka
istenen seyler kolaylıkla unutturulabilir yada yeni ve hafifçe degistirilmis
versiyonlarla gereken indiksüyon uygulanır. Bu yüzden dijital medya koyunlara
çıg gibi sunulmaya ve gerçek kitap, dergi yada gazeteler ortadan yok olmaya
devam etmekte. Okul kitapları yok olmakta ve yerlerini IPad cinsi sekilli
cihazlarla PDF dosyaları almakta. PDF sisteminin en önemli özelligi e-kitapların
zaman ayarlı bomba gibi belirli bir süreden sonra kendilerini imha etmeye programli olmasi. -
31.
0Görünüse göre kesfi o kadar esaslıydı ki, Tesla'nın arkasındaki finansalTümünü Göster
destegin geri çekilmesinden, kasıtlı olarak izole edilmesinden ve adının kitaplardan
silinmesinden sorumluydu.
Tesla 1. Dünya Savası'ndan itibaren izole bir yasam sürdü. Ara sıra yeni, bedava enerji
kaynagı kesfini, bütün düsman orduları ve yüzlerce mil öteden bütün uçakları yok
edebilecek "ates topu" silahları teorisini, akıl almaz bir savunma hazırlayabilecek bir
silah düsüncesini ve kablosuz, kayıpsız enerji transferinin mükemmelligini açıklamak
için yüzeye çıktı. Tesla 7 Ocak 1943'de yokluk içinde ölürken arkasında pek çok radikal
icat ve fikir bırakmıstı. Öyle ki, kendisine "Elektrigin Tanrısı" dendi. : Pek çok
arastırmacıya göre HAARP Projesi, ilk kez Nikola Tesla tarafından ileri sürülen
konseptleri kendine temel aldı. Pentagon, HAARP Projesi Ale "Tesla teknolojisini"
yeniden yaratıp, bu teknolojiyi tehlikeli amaçlar için kullanmayı hedefliyor.
HAARP: SADECE BAR AKADEMAK ARASTIRMA MI?
High frequency Active Auroral Research Program (HAARP) dünyanın en büyük ve en
güçlü radyo transmiterlerinden (iletici) birimi imal etme projesidir. Proje, Amerikan
Hava ve Deniz Kuvvetleri tarafından ortaklasa finanse ediliyor. 30 milyon dolarlık
programın yürütme görevi ise Alaska Üniversitesi'nin. Proje, Alaska/Gakona'nın 11 mil
dogusunda hala insa halindedir. 1993 yılında uygulamaya konan programın 2002 veya
2003 yılında tamamlanması bekleniyor.
HAARP dev antenlerden sinyaller gönderecek yüksek frekans transmiterlerinden ve
bunun dısında 19 enstrümandan ibaret. Geçen yıllarda 48 anteni insa edilmis olan ve 5
arc'lık bir alana yayılan HAARP, program tamamlandıgında her biri 2 tane 10 kilowatthk
radyo transmiterli 180 antene sahip olacak ve 33 akrelik bir alana yayılacak. Enerji için
dizel jeneratörler kullanılacak ve 3.6 megawatthk radyo sinyalini ionosfere gönderme
kapasitesine sahip olacak. Kısaca HAARP, inanılmaz güç düzeylerinde ELF (extremely
low frequency-son derece düsük frekans) ve VHF (very high frequency-çok yüksek
frekans) transferine yetenekli, dünyanın en büyük radyo frekansı (RF) transmitteri
olacak.
HAARP'ın sıradan bir radyo istasyonundan farkı daha güçlü olması ve antenlerinin
yönlendirilebilir ve belirli bir noktaya odaklanabilir olması. Bunun anlamı 3.6
megawattlık radyo sinyali sadece gelisigüzel bir sekilde dısarı yayılmayacak, bunun
ötesinde, bu radyo sinyalleri bir ısının içinde yükselebilecek. Bu ısının parlaklıgı radyo
mühendislerinin "effective radiated power" (ERP-etkili ısınsallastırılmıs enerji) olarak
adlandırdıkları sey. HAARP'ın tamamlanmıs hali 4.7 gigawatt civannda ERP'ye sahip
olacak.
Desinatörieri HAARP'ın enerji üretmeyecegini, sadece kendine yüklenen enerjiyi istenen
belirli noktalara transfer edecegini belirtiyorlar. -
30.
0Sakın sapsal birer sazan gibi su soruyuTümünü Göster
sormayın: ama neden böyle birsey yapsınlar? Buna verilecek en basit cevap:
çünkü yapabiliyorlar olur! Asla NEDEN'i degil NASIL'ı sormalı ve ögrenmelisiniz.
Çünkü NASIL'ın size saglayacagı bilgi dogrultusunda NEDEN sorusuda önemini
yitirecektir. Asagıdaki yazı bir alıntı. Yazıdaki suçlama nitelikli cümlelere
aldırmadan içerdigi bilgi ne ise ona odaklanın! Konu sadece teknolojinin NASIL
isledigi - NEDEN kullanıldıgı degil!
HAARP'ın gerçek amaçları söyle özetlenebilir: Atmosferi manipüle etmek ve
modifikasyon saglamak, genis kitlelerin düsüncelerini ve ruhsal durumlarını kontrol
edebilmek, istenilen ülkelerin iletisim sistemlerini çökertmek.
Temel prensipleri, Tesla'nın 100 yıl önce gelistirdigi fikirlere dayanıyor...
Akinci Dünya Savası'ndan sonra, bugünlere kadar gelen süre içerisinde, çesitli
çevrelerde en çok tartısılan konulardan biri "kara bilim" (fringe science) oldu. "Kara
bilim" basta ABD olmak üzere büyük devletlerin, dünyayı kendi hegemonyaları altında
tutabilmek için yaptıkları bilimsel-teknik arastırmalara ve üzerinde çalıstıkları çesitli
projelerin topldıbına verilen ad. Bu projeler büyük ölçekli ve büyük bütçelerle
yürütülen, gizli veya yan gizli projelerdir.
Saldırı/savunma silahları üretimi, gözetim sistemleri ve düsünce kontrolü üzerine
yapılan çalısmalar, dogayı manipüle etme amaçlı arastırmalar, bu projelerin içerigini
olusturur.
Söz konusu projeler gizli oldugu için, ortalıkta pek çok rivayet dolasmaktadır ve
elimizde bu projeler hakkında çok da fazla bilgi yoktur. Buna karsın, bu projeler içinde
çalısan bazı insanların çalısmalarını desifre etmesi, insanlık dısı bir bilimi kabul etmeyen
arastırmacıların ve bilim insanlarının çabaları, devletler arasındaki çelismeler ve nihayet
bu projelerin bazılarının gizli kalamayıp ister istemez su yüzüne çıkması sonucu, söz
konusu projeler hakkında az da olsa bilgi sahibiyiz.
Bu projelerin ilki, 2. Dünya Savası sırasında gerçeklestirilen Manhattan Projesi'ydi.
1941 yılında çalısmalarına baslanan Manhattan Projesi'nin konusu atom bombasının
üretimiydi. Bu projenin gerçekligi Hirosima ve Nagazaki'de acı bir biçimde kanıtlandı.
Gerçek oldugu en son kanıtlanan girisim ise ECHELON Projesi oldu. 2. Dünya
Savası'ndan sonra ABD önderliginde, Angiltere, Yeni Zelanda, Avustralya ve Kanada
arasında yapılan Ukusa Antlasması'nın uygulamalarının 1980'lere yansıması olan
ECHELON sistemiyle; tüm e-postalar, "chat" tipinde iletisim biçimleri, faks, teleks,
telefon haberlesmeleri gözlenebiliyor. ABD ve digerleri yıllardır bunun bir komplo teorisi
oldugunu, ECHELON Projesi diye bir proje olmadıgını iddia ediyorlardı. gelismeler ise ECHELON'un gerçekligini ortaya koydu. Basında ve
internette çıkan haberlere göre, ABD'nin yukarıda adı sayılı diger devletler ile birlikte
casusluk yapması ortalıgı karıstırdı. Fransa, ABD ve Angiltere'ye karsı hukuki islemlere
basvurmaya hazırlanıyor. Alman ve Atalyan parlamentoları ise konu hakkında arastırma
baslattı. Avrupa Parlamentosu, Bilimsel ve Teknolojik Seçenek Degerlendirme Dairesi
(STAO), konu ile ilgili özel bir rapor hazırladı. Avrupa Parlamentosu'nun konuyla ilgili
raporu 22 Subat'ta Özgürlükler Komitesi'nde ele alınacaktı. Simdiye kadar varlıgı kabul
edilmeyen ECHELON'un adı, Amerikan Savunma Bakanlıgı'nın (Pentagon) Subat ayında
internete verdigi, gizlilik derecesi olmayan belgelerden bazılarında da geçiyor.
Aste HAARP (High Frequency Active Auroral Research Program) Projesi'nin de bu tip bir
kara proje olduguna dair ciddi iddialar ve çalısmalar var.
Yeri gelmisken, Nikola Tesla hakkında da bilgi vermek istiyorum: Tesla 9 Temmuz
1856'da, Sırbistan'da dogdu. 1884'de ABD'ye göç etti. Tesla, tarih kitaplarından adı
silinmis önemli bir arastırmacı ve mucittir. Tesla 1800'lerin sonlarında, bugün tüm
dünyada kullanılan "alternatif akım" (AC) sistemini buldu ve patentini aldı. Tesla'nın
bulusları arasında "rotatif manyetik alan", dinamo, AC endüksiyon motoru, vs. vardır.
Tesla ABD'ye gidisinden bir yıl sonra, 1885'de alternatif akım dinamo, transformör ve
motor sisteminin patent haklarını, adı bugün Tesla'nınkinden çok daha popüler olan
George Westinghouse'a sattı. Tesla 1891'de ünlü bulusu olan "Tesla Bobini"ni (Tesla
Coil) icat etti. Bu bulus, radyo teknolojisinde genis olarak kullanılabilecek bir
endüksiyon bobiniydi.
1900'ün baslarında Tesla, en büyük bulusu olarak gördügü "karasal sabit dalgalar"!
(terrestrial stationery waves) kesfetti. Bu bulusu ile yeryüzünün belirli frekanslardaki
elektrik titresimlerine duyarlı oldugunu ve bir iletken/iletici (conductor) olarak
kullanılabilecegini kanıtladı. Tesla'nın bir diger önemli projesi ise kablosuz elektrik
transferiydi. 200 ampulü arada kablo olmadan, 25 mil uzaklıktan yakabildigi rivayet
edilir. Tesla'nın en büyük amaçlarından biri ionosferden bedava elektrik üretmekti.
Kablosuz ve bedava elektrik projeleri gibi çalısmaları olan Tesla'nın, finansörü J. P.
Morgan'a Long Island'da yapımına baslanan ancak tamamlanamayan, deneyler için
kullanılacak laboratuar kulenin islevinin, mesaj gibi elektrik iletmek oldugunu itiraf
etmesi, onun inisinin de baslangıcı oldu. Tekeller oylarını ona karsı kullandılar. Tesla,
sistemin görmek istediklerinden daha fazlasını yapmıstı.
Konvansiyonel olmayan enerji teknolojileri alanında Tesla çok önemli bir isim olmasına
karsın, tarih kitaplarında ona, sanki önemsiz tarihsel bir figürmüs gibi davranıldı. Tesla-
Edison karsılastırması bu açıdan ilginçtir. DC (dogrusal akım-direct current) sisteminin
mucidi Edison'u herkes tanır. Ancak onun DC sisteminden çok daha kullanıslı olan ve
bugün kullanılan AC sisteminin mucidi Tesla küçük bir çevre dısında tanınmaz.
Edison'un DC sistemi, merkezden bir mil uzaklıktaki ampulü yakamıyordu. Tesla'nın AC
sisteminde ise elektrik, yüksek voltajlarda yüzlerce mil yolculuk yapabilir. -
29.
0Bildiginiz yada arastırıp bulabileceginiz uydu sayısı 500'ü geçmeyecektir. 2008
yılında bilinen uydu rakamları yaklasık olarak söyle idi:
Rusya: 1400
ABD: 1000
Japonya: 100
Çin: 80
Fransa: 40
Hindistan: 30
Almanya: 30
Kanada: 10
4ngiltere: 15
4talya: 10
Avusturalya: 10
Brezilya: 10
4sviçre: 10
Lüksemburg: 10
Suudi Arabistan: 10
Güney Kore: 10
Tabiki bunlar sadece rakam olarak bilinenler. Tamam uydu yollandı ama tam
olarak ne yapar ve ne ise yarar gibi önemli bilgilere yüksek kademeler haricinde
kimse dogru dürüst sahip degil, çünkü tepenizde gezenlerin yerde duranlardan
daha tehlikeli oldugunu bilmeniz hem hükümetinize karsı güveninizi azaltır
hemde ortalıgı karıstırır. O yüzden koyunlar daima önlerinde onlara sunulan
seyleri "zararlı" olarak algılamaya devam ettirilmeli ve böylece dikkatleri
uydulardan uzaklastırılmalı!
Konu deprem yapmak oldumu bunu sadece üçlü bir uydu düzenegi ile yaparlar.
Yani uydular üçgen bir pozisyona alınıp uygulanacak olan enerji girdap gibi tek
bir noktaya odaklatılarak nokta vurusu gibi isabet kaydedilir. Bu kadar basit!
HAARP sisteminin deprem yaptıgı söylenen zamanlarda aslında HAARP
antenlerinin hiçbirsekilde enerji yaymamıs olmalarına tabiki medya "bakın onlar
yaptı" dedigi sürece kulak asmaz. Halk daima bir günah keçisine ihtiyaç duyar
ve bu ihtiyaçlarınıda medya giderir: arz-talep!
E peki bu HAARP düzenegi o zaman ne ise yarıyor? Aslında birçok ise yarıyor
fakat bunlardan en önemlisi zihin kontrolü. Eger zihinleri kontrol edebilirseniz,
ne savasmaya nede sebepsiz yere kaynak kaybetmenize gerek kalır. Unutmayın
bu düzenek küresel bir ag üzerine kurulu ve sadece ABD buna sahip degil,
aslında ABD deki düzenekte ABD nin degil. -
28.
0---HAARP SiSTEMi VE ZiHiN MANiPULASYONU---Tümünü Göster
Son zamanlardaki depremler ve medyanın internet vasıtası ile yaymakta oldugu
genel bir inanç mevcut. Seytanın usagı ABD elindeki HAARP sistemini kullanarak
keyfine göre orada burada deprem yapıyor ve tüm dünyayı bu dogal afet masası
ile terörize ediyor. ABD kötü, kötü, kötü...
Öncelikle DEVLET denen mekanizma dogasında kötüdür, çünkü devlet dogrudan
sorumsuz toplumun bir yansımasıdır ve topluma baktıgınız zaman bu vahsi
barbarların nasıl oldugunu görünce devletlerinde neden temelde kötü olduklarını
anlarsınız. 4ste bu yüzden konu suçlamak ise devlet denen mekanizma asla
yaptıgı seyler için suçlanamaz, çünkü yaptıgı her ne ise bu sadece toplumun
ondan bunu beklemesinden dolayıdır. Eger yaratılan sey kötü ise bu kimin
hatasıdır? Yaratılanınmı yoksa yaratanınmı? Mantıgınızda size buna cevap olarak
"yaratan" diyecektir, degilmi!? Matrix denen sistemi kimin yaratmıs oldugunu
tekrar hatırlatmam gerekirse ortaya çıkan tablonunda aslında K4M4N eseri
oldugunu sanırım kolayca idrak edebilirsiniz, bahsettigim tabiki sorumsuz
koyunlar.
Öncelikle sunu belirteyim... HAARP bir deprem makinası degil ve olmasınada
imkan yok! Bu haberler sadece dikkat dagıtmak için uygulanıyor. Eger bu bilgiyi
hayırseverler dogrudan medya vasıtası ile sunuyorlarsa bilinki bu yalan haber,
ancak haberin koyunlar üzerindeki etkisine dikkat etmeyi unutmayın! Yani bu
haberin halk üzerindeki etkisi nedir ve zihinlerine ne sokulmustur diye
düsünmeniz yeterli. Halk TV, filmler yada medya ne sunarsa onu "ne ise o"
olarak algılar, yani üstüne kafa yormazlar.
Eger elinizde dünya üzerindeki tüm ülkeleri tehdit edecek bir silah olsaydı, bunu
ulu orta bir yere koymanız mantıklı olurmuydu? Tabiki hayır. Fakat elinizdeki bir
silahı baska bir sey olmakla lanse ederek hem bu etkiyi sunan geçek silahi
kamufle etmis hemde günah keçisi olarak sunulan silahında bir diger (esas)
özelligini örtbas etmis olursunuz. Ayrıca HAARP sisteminden dünyada sadece bir
tanede yok! Bu sistemden Norveçte, Ukraynada, Rusyada, Tacikistanda,
Avusturalyada ve Puerto Rico'da bulunmakta, hatta bazıları ABD nin sahip
oldugu sistemden daha güçlü vericilere sahip! Anlayacagınız hayırseverler
oturdukları dalı kesmek gibi bir niyete sahip degiller.
Peki yapay olarak meteorolojik yada tektonik manipulasyon yapmıyorlarmı?
Tabiki yapıyorlar, fakat bunun için HAARP sistemini degil tepenizde gezen
uyduları kullanıyorlar. Yukarıda suanda çesitli ebatta ve farklı hizmetlere tabi
yaklasık 3000 uydu bulunmakta - peki bunların kaçının fırlatıldıgı haberini
hatırlıyorsunuz? 10? 30? Kaç tane gizli uydu fırlatma haberini hatırlıyorsunuz?
5? 15? Ne oldu, hafızanız size hiç yardımcı olmak istemiyormu? -
27.
0Chaturvedi Purdu'nun Analiz ve Simulasyon için Sentetik OrtamTümünü Göster
laboratuarlarını yönetmekte - kısaca SEAS (Synthetic Environment forAnalysis and Simulations). Chaturvedi sirketi vasıtasıyla SWS tabalı SEAS
sistemini ticari kullanımada sunmakta. (simulexinc.com)
SEAS kullanıcıları verileri ve senaryoları yazı kutucuklarında ve grafiklerde
yada jeografik haritalar üzerinde sembol olarak izleyebiliyorlar.
Sirketler SEAS'ı piyasaya sürecekleri yeni ürünlerin denemesi içinde
kullanabilirler. Simulex'in özel sektör müsterilerinin arasında ecza
devlerinden biri olan Eli Lilly ve savunma sanayi üreticisi olan Lockheed
Martin bulunmakta.
ABD ise simulexin bir numaralı müsterisi gibi görünüyor. Chaturvedi SEAS
sistemini gelistirmesi için Amerikan Ulusal Bilim Vakfından (NSF) ve
ordudan milyonlarca dolar elde etmisti.
ABD nin birlegib güçler komutanlıgına baglı The Joint Innovation and
Experimentation Directorat (Ortak gelisim ve deney idaresi) kısa adıyla
JFCOM-J9 Nisan 2007 yılında ulusal güvenlik deneylerini uygulamaya
baslamıstı. Agustos ayında ise senaryolarını dogu kıyılarından pasifige
dogru kaydırmıslardı.
JFCOM-J9 2006 yılında SEAS'ın bir baska testini daha tamamlamıstı,
bunun adı kentsel kararlılık (Urban Resolve) idi. Deneyde 2015 yılında
Bagdattaki çatısmalar çatısmalar simule edilmisti. Yani bu haber çıktıgında
tam 8 yıl sonrasının simulasyonunu yapmıslardı.
JFCOM-J9 suan es zamanlı olarak Irak, Afganistan ve Çinde dahil olmak
üzere 62 ülke üzerinde simulasyonlar uygulayabilir. Simulasyonda gerçek
dünyadaki son dakika haberleri, nüfus bilgileri, ekonomik indikatörler,
istihbarat bilgileri ve iklim gelisimleri kullanılmakta. Aynı zamanda
simulasyonlarda tsunami yada deprem gibi olayların halk üzerindeki
etkiside incelenebilmekte.
JFCOM-J9 daki simulasyonda yaklasık 5 milyon degisken veri dügümcügü
kullanılmakta, bunlar camiler, isyerleri, okullar, boru hatları, parklar yada
hastaneler gibi tekil elementler. JFCOM-J9 modelleme simulasyon sefi Jim
Blank "SWS aç bir canavar gibi, ondan istenilen verileri elde edebilmemiz
için devasa bir veri aktarımı yapılması gerekiyor" dedi.
Gelecegin savasları bu tip sistemlerle git gide daha çok non-kinetic yani
yıkıcı bir güç uygulanmaya gerek kalmadan dogrudan halkı hedef alarak
(iletisim kopuklugu, medya blokajı, banka hesabının donması, ticari
ambargolar, su kesintisi vs.) istenilen hedefe en kolay sekilde
ulasılabilecek yöntemlerin kullanılmasını saglayacak."
JFCOM-J9 ünitesi ayrıstırılarak islevine 31.08.2011 tarihinde son verildi. -
26.
0vay amk adam ciddi ciddi yazıyo helal lan sana bu yollar yürü...
-
25.
0Simdi bir de yasam kompleksi projeleri moda oldu. Tek amac insanlari kucuk bir alana yerlestirip, daha rahat kontrol altinda tutabilmek. Insanlarin disari cikip, kesfetme gucunu koreltmek. Icerisinde bol Alisveris merkezi, bol magazasi, bir insani dis dunyayla bagini koparmak icin gerekli her sey olan yasam alanlariymis. Ne yazik ki, bir muhendisim bu projelerle para kazanmak durumundayim. Bu projeleri gerceklestiren insan somurucu yavsak patronlarin projelerini ben cizmek durumundayim. Ne aci ama
-
24.
0Ancak egerki bilgi
sadece belirli bir kesime ulassın isteniyorsa bu haber sadece yayınlanmıs oldugu
sitede asılı kalır. Aslında ortada gizli saklı bir sey yok, sadece eger ne aradıgınızı
biliyor ve önünüze sunulan anlamsız gündemleri, hangi ünlünün kime züt
verdigini, kimin kimi aldattıgını, kimin dogum yaptıgını yada kimin bosandıgını
iplemiyorsanız, arastırmacı ruhunuz sizi bu gerçek ve hayati önem tasıyan
bilgilere ulastırıyor.
" Belkide simdiki hayatınız o kadar heyecanlıki bir baska hayata ayıracak
zamanınız dahi olamıyor.
Öyle olsa bile ABD'nin Savunma Departmanı (DOD) sizin bir kopyanızı
kendi olusturdukları basak bir alternatif dünya senaryosunda kullanarak
susuz ve yiyeceksiz ne kadar süre dayanabileceginizi yada televizyonda
yayınlanan propagandaya karsı nasıl tepki vereceginizi ölçüyordur.
DOD dünyaya paralel bir baska gezegen olusturup içerisine gerçek
dünyadaki her erkek, kadın yada çocugun milyarlarca kisiden olusan
verilerini bu taraftan öteki tarafa aktararak reailte ile yapay realitenin
arasındaki köprü vazifesini görüyor.
Bu sisteme kısaca SWS "Sentient World Simulation" (Duyarlı Dünya
Simulasyonu) deniyor ve yaptıgı sey kısaca gerçek dünyanın simdiki
gelismelerini es zamanlı olarak veri tabanına aktarark bilgisayarların
eldeki tüm verilere baglı olarak kendilerini kalibre etmeye devamı ile
dünyanın sentetik bir aynasını olusturmak.
SWS Pgibolojik Operasyonların (PSYOP) gerçeklestirilmesi içinde ideal bir
ortam sunar ve uygulanan birden fazla simulasyon sayesinde karsıtların,
yandasların ve nötr olanların davranıslarının önceden öngörülebilmesini ve
buna göre hareket edilmesini saglayarak hata payını en aza indirger.
SWS aynı zamanda finansal durumları, medya baslıklarını yada sokak
köselerindeki dükkanlarıda replike edebilir. Ekonomi ve insan pgibolojisi
hakkındaki teoriler uygulanarak bu stress faktörlerine tekil sahısların veya
halkın nasıl karsılık verecegi öngörülebilir.
Bir ülkenin su kaynagını kesin yada askeri bir darbe düzenleyin.. SWS size
sonrasında ne olacagını söyleyecektir.
SWS kitabının yardımcı yazarı olan Purdue Üniversitesi Profesörü Alok
Chaturvedi "Buradaki fikir farklı taraflarla iliskide olan alternatif gelecek
realitelerinin farklı sonuçlarını olusturmaktır." dedi. -
23.
0Bahsettigim sey gerçektende bir zaman makinası.Tümünü Göster
Buna inanıyor olup olmamanız pekde önemli degil. Önemli olan bunun %100
gerçek olması ve SUAN dahilinde kullanılıyor olması. Suan, simdi ve her AN!
Zaman OLAYLARI ölçer, fakat eger TÜM bu olayların izini sürebilirseniz (Bilgi,
VER4), iste o zaman zamanın kendisini manipule edebilirsiniz, yani gelecek
olayları!
Simdi oturun ve beyninizi çalıstırın. Koyunlarla tartısmayı ve onlara bir sey
ispatlamayıda kesin artık. Bunu yapmanın size zaman kaybından fazla getirdigi
birsey yok!
Tabiki bu yazıyı okuyan koyunlar yinede "olmaz öyle sey canım" diyeceklerdir.
Hey, sen - embesil ot, sence yazdıklarım hakkında senin ne düsündügün benim
umrumdamı? Bu arada IPhone benzeri telefonlardaki facebook programında
birsey dikkatimi çekti! Facebooka telefonunuzdaki tüm adres defterinizi TEK
TUSLA iletip kayıt edebiliyorsunuz, woaaaawww moronlar, iste ben buna yenilik
derim. Gördügünüz gibi kimse sizden zorla almıyor, koyunlar "kolaylık" yada
"daha hızlı erisim" aldatmacası altında ISTEYEREK veriyor! Yine IPhone size "Yer
Imlemesini açmak istiyormusunuz" diye soruyor, tabiki koyunlar neye basıyor?
EVET! Aslına açmanız yada kapalı tutmanız birsey farketmiyor, bu yer imlemesi
daima islevde!
Artık bu Echelon gibi sistemleri ne amaçla kullandıklarını ANLIYORMUSUNUZ?
Sadece veri toplamak için, koyunlar kendi kendilerini zaten KONTROL ediyor.
Casusuluk gibi isler için bu sistemlerin sadece çok az bir kapasitesi kullanılıyor,
çünkü zaten küresel anlamda tek bir devlet halini almıs olan bu dünyada
karsılıklı 007 James Bond tarzı casusuluk savasları sadece fantazilerinizi
süsleyecek seyler. 4stihbarat teskilatlarının isi toplumları manipule etmektir ve
bunun içinde ellerindeki tüm imkanları kullanabilirler.
Kurtlar vadisindeki gibi devlet ajanlarının 4sraile gidip "haaayt leeyn" dercesine
western filmlerini aratmayan görüntüleri sadece koyunları hayatın
realitelerinden uzak tutmak için çekilen görüntüler. Böyle seyler asla filmlerdeki
gibi gerçeklesmiyor ve gerçeklesmeyecekde! Bu dizilere objektif bakarsanız, dizi
kahramanlarının normalde 2 seriyi hayatta kalacak sekilde bitirmelerinin
imkansız oldugunu görürüsünüz. Realitede kötü adam sizi yakalamıssa "baaam"
geberdiniz, bu kadar. Yok silah tutukluk yaptı, ayagım çamura battı, arabanın
lastigi patladı, dürbünüm kaydı... yo, yooo... "baaam" ve bitti!
2007 yılında http://www.theregister.co...07/06/23/sentient_worlds/ yazısı
ile yazar Mark Baard bu sistemin nasıl isledigine dair bir haberde yayınladı. Ne
ilginçki Türkiyede bu habere baglı bir tane dahi yazı bulunamıyor. Çünkü bu
haberin ilgi çekmesi gerekmiyordu! -
22.
0"Washington yıl 2054, cinayet suçu artık tamamen durdurulmustur. Gelecek
artık görülebilmekte ve suç daha islenmeden cezalandırılmaktadır. Adalet
Bakanlıgına baglı olarak çalısan , "Pre-Cogs"lar tarafından tüm detayları ile
görüntülerinin düzenlendigi ve önceden harekete geçildigi Suç-öncesi
bölümünün görevi suçluları bulmak ve onları durdurarak ceza almalarını
saglamaktır. Psigib canlılar olan “Pre-Cogs”lar asla hata yapmazlar."
Ilk görünüste bu filmde devasa bir bütçe ile çekilmisti ve filmin yildizi A sınıfı bir
aktör olan Tom Cruise idi fakat en önemlisi filmin yönetmenin en etkili ve tüm
zamanların en iyilerinden olan saygıdeger Steven Spielberg olması idi. Yani
daha açık ve seçik olamazdı. Fakat yinede sıgırlar bu filmle neyin izah edildigini
görememekteler. Koyunlara bu tip bir gelecekten ne zaman bahsetseniz size
verecekleri karsılık sudur: "biz onları görmeyiz"! Bu sartlandırılmıs düsünce
sayesinde hayırseverlerinde planlarını istedikleri gibi oturtmaları için pek bir
engelde kalmamıs oluyor.
FIKIR eldeki teknolojiyi kullanarak gelecege bakmak ve bugünü kontrol etmek.
Halen bunun çılgınca oldugunumu düsünüyorsunuz? O zaman hayırseverlerin
bunu yüzünüze karsı nasıl söyledigini okuyun:
"Sosyal mühendislik (Toplumun analiz ve otomasyonu) sürekli olarak
degismekte olan, birbiri ile iliskili devasa bir ekonomik bilgi akısına
ihtiyaç duyar, öyleki tüm bu bilgileri isleyebilmek ve toplumun bir adım
ötesinde olabilmek için çok güçlü bir bilgisayar sistemi gereklidir,
böylece toplumun nezaman kapitülasyonu kabul edecegi önceden
öngörülür!" (Sessiz Savaslar için Sessiz Silahlar dökümanından)
Halamı kafanız karısık? Alın iste burada - hayırseverler tekrar yüzünüze karsı
söylüyor:
"Geçmisi kontrol eden gelecegi kontrol eder. Bugünü kontrol edende gecmisi kontrol eder! george orwell -
21.
0verilere göre sunulan "gelecegin toplumuda" dogrudan teknikerlere yansıtılır -Tümünü Göster
basitçe anlatmak gerekirse böylece dogrudan gelecege bakmıs olurlar. Aslında
onlar ZATEN gelecekte yasıyorlar!
Yüksek bir bütçeyle ve tıpkı bir gerzege masal anlatır gibi çekilmis olan Dejavu
filmi en basta SAÇMALIK gibi gelsede, iyi bir gözlem yapanın bunu %100 lük bir
alegori olarak görmemesi imkansız. Filmde devlet kullandıgı süper bir bilgisayar
sistemi sayesinde toplumu her an izleyebiliyor ve elde ettigi veriler sayesinde
GEÇMISI görebiliyorken aynı zamandada gelecegi tahmin edebiliyor. Filmi
seyredenlerin çogu belki kafasını kasıyıp bir tak anlamadıgını itiraf etmektense
sadece "iyi filmdi" diyerek geçistirdi ancak gerçekten izleyenler bunu yapmadı!!!
Tabiki hepiniz Denzel abinin bir bilgisayar progrdıbını kullanarak nasıl geçmise
döndügünü merak ettiniz. (Denzel Snow White Makinasını kullanarak geçmise
gidiyor ve bir katliami engellemeye çalısıyor) Herneyse - sapsalların idrak
edemedigi sey, filmde "simdi" olarak gösterilen seyin GERÇEK "simdi" olmadıgı
idi, yani aslında gösterilen sey tahmin edilen GELECEG4N ÖNGÖRÜNÜSÜNÜN
yansıması idi. Aslında bütün film Antartikadaki bir teknikerin gelecege bakıyor
ve bunu es zamanlı olarak ekrana yansıtıyorkenki IZLEMI idi. Eger yansıtılan
gelecekte herhangi bir problem görülürse, devlet Denzel gibi birini BUGÜNe
(yani teknikerin bakıs açısından GEÇMISE) yollayarak eldeki veriler vasıtası ile
durumu düzeltmesini saglar.
Eger hala anlamadıysanız yazıyı anlayana kadar tekrar okuyun. Gelecegi es
zamanlı ÖNGÖREN gerçek bir bilgisayar sistemi var! Eger yapılan simulasyon
gelecekte istenmeyen bir gelismeye isaret ediyorsa egitimli ajanlar bugün
kullanılarak olayların simdiki gidisatini ve buna baglı olarakta gelecegi
degistirebilirler. Bunun içinde bilgisayarın direktiflerine uyarlar, çünkü
istenmeyen problemin NASIL düzeltilebileceginin simulasyonuda onun
tarafından yapılmaktadır. Iste bu kadar basit ve GERÇEK! Anladinizmi sapsallar;
GERÇEK!!! Bu yüzdende böyle saçma sapan bir filme milyonlar yatırıldı.
Filmin yapımına en tepeden izin verilip, milyonlar ödenerek A Sınıfı bir aktör
kullanılıyor - ticari olarak bir GELIR elde edilemeyecegide bastan BELLI - hiç
mantıklı gelmiyor degilmi! Hepsi METAFIZIK adına yapilan seyler. Koyunların
tepkisi ise ileride söyle birsey olacak "Wooaaav, aynı filmlerdeki gibiiiii"...
Eger simdi bunun çılgınca oldugunu düsünüyorsanız (ki bu sizin için oldukça
akılsızca bir DAVRANIS olurdu), sadece bu filmin öncesinde çekilmis olanlara bir
göz atmanız yeterli. 7 Days dizisini hatırlayan varmı? Devlet ajanları bu dizide
her defasında gerçeklesmis bir olayın 7 gün gerisine gidiyorlar ve çesitli
modifikasyonlarla gidisatı degistirmeye ugrasıyorlar... Ya son çekilmis "Kaynak
Kodu" (The Source Code) filmi... Aynı sey sapsal, AYNI! -
20.
0SNOW WHITE MAKiNASITümünü Göster
Bu isim yani Snow White Makinasi (Pamuk Prensesin Ingilizcesi) ilk olarak
Denzel Washingtonun oynamıs oldugu Dejavu filminde kullanılmıstı. Yani isim
güney kutbundaki gizli süper bilgisayar sisteminin bulundugu tesis yada
laboratuara koyulan tanım. Tabiki bu konuya bir açıklık getirebilmek için bu
filmde kullanılan alegorileri örnek olarak kullanmam gerekiyor. Filmin afisindeki
tanıtım cümleside oldukça ilginç: "Eger sadece zihnin yaptıgı bir hile oldugunu
zannetiyseniz - kendinizi GERÇEGE hazırlayın". Matrix filmindende bildiginiz gibi
Dejavu - Matrixte bir degigiblik oldugunda ortaya çıkan belirti idi.
Yaklasık 1980 lerin ortasından itibaren kullanılan siyah beyaz uydu resimleri
henüz insanlara yabancı iken, buna yabancı olmalarını bırakın önlerine
koyulacak resimlerin uydudan çekilmis oldugunu idrak dahi edemezlerdi, yani
nasıl olurda istenilen bir mekanın yada adresin tepeden uydu ile fotografı
çekilebilirdiki? Bu yüzdende bu teknoloji halkın haberi olmadan kullanılıyordu,
zaten merak edip soranda yoktu.
Sanırım 2002 yada 2003 gibi uydu resimleri artık sokaktaki her averaj internet
kullanıcısının eline düsmeye baslamıstı. Bugün ise google map yada google
earth millete evini sadece tepeden degil aynı zamanda 360 derecelik açıyla
renkli görmesini bile saglıyor. Demek istedigim, bu casusluk teknolojisinin her
türlü salak için dahi ulasılabilir olması ve bunun yıllardır elde edilen verilerle
canlı bir görüntüye dönüstürülecek sekilde algoritmlerle yüklenmis olması!
Böylece istenilen mekan yada zaman zoom edilebilir, görüntünün gelisimi GERI
yada hızlıca ILERI SARILABILIR. Bu teknolojinin nasıl isledigini hayırseverlerin
bir lütfu olarak 2006 yapımı DEJAVU filminde SNOW WHITE MACHINE adı
altında izledik.
Peki... bakın sapsallar simdi oldukça dikkatlice okumanızı tavsiye ediyorum,
çünkü simdi size gercekten olayların nasıl isletildigini açıklayacagım, ki bunlar
yıllardır yapılan ancak asla gerçek olduguna inanmamıs oldugunuz seyler.
Suan içinde yasıyor oldugumuz MATRIX, yani "Toplum" dedigimiz sey aslında
GEÇM4S olaylara baglı olarak olusturulmus ve bozulması imkansız bir sistemdir.
Kafanız simdiden karısmaya basladı belki, fakat simdiye okuduklarınıza baglı
olarak birer sıgır olmayıp anlayacagınızı umdugum için bu sistemi izah etmeye
devam ediyorum.
Hayırseverlerin ekonomi (sosyal yasam) mühendisleri BUGÜN'ü izlemezler!
Bunun yerine CANLI olarak es-zamanlı bir bilgisayar simulasyonunda GELECEG4
izlerler. Bu GELECEK simulasyonu tüm dünyadan ele geçen çesitli ve birçok
GÖRSEL ve OBJEKTIF bilgilerin Güney Kutbundaki Gamma Knife bilgisayarlarına
yüklenerek Snow White denen program üzerinden yürütülmesi ile yapılır. Tüm
bu devasa bilgiler Snow White Progrdıbına aktarıldıktan sonra kullanılan
ALGORITM ile ortaya neredeyse dudak uçuklatacak kadar kesinlik payı ile
GELECEKTE hangi OLAYLARIN gerçekleseceginin ÖNGÖRÜNÜSÜ sunulur -
19.
0Gerçek bir olayı ele alırsak: Suriyede facebook üzerinden organize edilen devasaTümünü Göster
bir protesto gerçeklesemedi, çünkü kimse kimin bası çektigini bilmiyordu ve
"katılacagım" diyenlerin çoguda gelmemisti (bu sazanlarında ülke içerisinde
bulunduklarına inanmak istersek tabiki). Protestoya katılmak isteyenler ise
olayın nerede ve ne zaman gerçekleseceginden bihaber idiler çünkü hiçbiri
hayatında internet bile kullanmamıstı.
Demekki buda bizi su sonuca vardırıyor: Sosyal aglar "gizlice" organize olmak
için seçilebilecek en taktan mekanlar!
Çogu "düsünebilen" kisininde kısa bir sürede idrak edebilecegi gibi, baskıcı bir
hükümete karsı yapmak istediginiz protestoları halka açık sekilde anons etmek,
basarmak istediginiz seye ulasmak için yapılabılecek en salakça hareketlerden
biridir. Böylelikle otoriteler protestoları nerede, ne zaman ve kaç kisi
yapacagınızı bilmeleri haricinde, bu organizasyonlara katılanların online
profillerini, gerçek isimlerini, adreslerini ve mafia wars'da elde ettikleri
puanlarıda çabucak ögreneceklerdir. Zaten bu sosyal aglarda bunun için
degilmiydi? Koyunlar kendilerini birine begendirmek için haklarında gereken tüm
bilgileri zaten koyuyorlar, isin ilginç olan yanı bu lapinlerin olusturulmus olan bu
agların devletler tarafından finanse edildiklerini düsünmüyor oldukları olabilirmi?
Ahhh, pardon, konu lapinler, sazanlar, orclar, kerevizler, deniz anaları, koyunlar
ve sıgırlar olunca "düsünme" denen yetinin onlara yüklenmemis oldugunu sanki
hep unutuyorum.
Tabiki bugünün ultra zeki tekno çocuklarını devletin yaslı ve sulanmıs beyinleri
ile karsılastırınca ortaya aslında daha iyi bir görüntü çıkmalıydı degilmi?! Yooo,
bu adamlar bu sistemi yarattılar ve onun tanrısı olarakda bu is içinde oldukça
iyiler. Hemde sadece iyi degil, aslında çooook iyiler! Bu yüzdende öncelikle
öncedende dedigim gibi onlara saygı duyarak onların adımlarını takip ediyor ve
neyi NASIL yaptıklarını ögrenmeye devam ediyoruz. Çünkü nefret besleyerek
tek yaptıgınız sey yerinizde saymaya devam ederken halen nefret ettikleriniz
tarafından sömürülmenizin devdıbına izin vermenizdir. Nasıl basa çıkacagınızı
bilmediginiz bir düsmana karsı besleyeceginiz nefret sadece onun ekmegine yag
sürer.
Mesela Tunusta, devletin ajanları ünlü aktivistlerin twitter ve facebook
hesaplarını ele geçirerek öncelikle kullanıcıyı taca çıkartıp ardındanda yandasları
hakkındaki bilgileri edinerek gerekli gördüklerini tutuklamaya basladılar. Iran
otoriteleri bu islemi hatta bir adım daha ileri zütürdüler. Sadece twitter'ı kullanıp
yalan dedikodular yaymanın haricinde (bu yalanları batılı twittercılarda yüzlerce
kez kopyalayıp yaydılar) ülke dısındaki kullanıcılarıda takibe alıp taciz etmeye
basladılar.
Otoriteler isterse koyunlara bu kadar "yumusak" davranmasınlar, sonuçta,
yapılacak protestolar hakkında elde ettikleri bilgiler ile yeterli düzeyde güvenlik
birimini hazırlayarak protesto alanındaki manyetize edilmis elektron sıgırları
gerektigi sekilde kontrol altında tutmayı basarıyorlardı -
18.
0SOSYAL AĞLAR VE DEVRiMTümünü Göster
Son zamanlardaki DEVRiM haberlerini dinlerken TV yada Internette Twitter yada
Facebook'un protestocular (manyetize edilmis elektronlar) için öneminin kaç
kere vurgulandıgını görmeden edemiyoruz. Hatta eski bir Amerikan güvenlik
teskilatı uzmanı twitter'ı Nobel Barıs Ödülüne aday göstermeyi dahi teklif etmisti
ve buna baglı olarakta herkes sosyal agların Dünyayı Kurtardıgı hayaline
inanmaya baslamıstı. Belkide millet Devrim kelimesinin anldıbının 2 ve fazlası
kisinin kızgın olması durumu oldugunu zannediyor.
Fakat ne yazikki Realitede, twitter yada facebook tüm bu Devrimler sırasında
Rambonun dünyayı uzaylılara karsı savunmasından daha çok yardımcı degildi.
Nasıl yani mi? Ben sahsen Mısırda iken ilk olarak dikkatimi çeken sey bilgisayar
denen yeniligin henüz birkaç senelik bir geçmisi oldugu idi. Aynı zamandada
internet "oldukça" yavas yayılıyor ve aslında LÜKS bir kullanım!!! (Maas
ortalama 600LE, Internetin aylıgı ise 150LE) Henüz devlet dairelerinde bile
bilgisayar yok ve halen eski model defterler ile çalısıyorlar. Ayrıca bu adamların
eline bilgisayarı verdiginizde ilk yapacakları seyin ferre seyretmek olacagınıda
sanırım tahmin edebiliyorsunuzdur! Çünkü bendeki bilgisayara oturanların çogu
bunu yapiyordu. Kısaca, orta doguda internet ve sosyal ag denen sey oldukca
az kullanılan hatta çogunluklada bilinmeyen birsey.
Iranda 2009 yılında olusan "Twitter Devrimi" haberleri sırasında, Iranda
gerçekten twitter kullanan koyun sayısı 20.000 kadardi - tabiki bu rakam kayıt
olan IP adreslerine göre belirleniyordu ve bildiginiz gibi proxy sunucuları
sayesinde orada olmasanızda oradaymıs gibi bir IP adresi üzerinden kayıt
olabilirsiniz. Birde simdi Iranın nüfusunun 77 milyon kadar oldugunu hesaba
katarsak, bu kullanıcı rakdıbının aslında hiçde etkileyici olmadıgını görebiliriz,
yani halkın sadece %0.03 lük kısmı gibi bir mini azınlık ile bu isin
yürütülemeyecegi herhalde agibardır. Fakat tabiki koyunlar haberlerde sürekli
aynı Twitter yada Facebook laflarını duyarak sanki birseyler yapılıyormus gibi bir
havaya sokuluyorlar. Aslında bir tak oldugu yok, en azından halkın anladıgı
tarzda.
Tabi yinede büyük umutlarla böyle bir azınlıgın dahi siyasi bir degisimi
tetikleyebileceklerini düsünebilirsiniz. Tıpkı azınlıkların daima çogunlukları
yönlendirdigi ve kullandıgı felsefesi gibi. Ancak unuttugunuz birsey var... bu
çogunlukları yönlendiren azınlıklar elitler ve twitter'ın ise yarayacagını
düsünenler ise sırf klavye komandolugu yaparak bir sey degistirebilecegini
zanneden sıgıların kendileri. Anlayacagınız bu yazdıgım 20.000 kisilik rakamda
aslında tamamen bir zırva. Çünkü bu kullanıcıların çogunlugu aslında
bulundukları mekanı Tahran olarak degistirmis olan ve Iran dısında yasayanlar!
Bunu yaparak Iran otoritelerinin kafasını karıstırıp sanki yetkili bir diger
kuvvetmis gibi bir hale bürünüyorlar. Iran içerisindeki gerçek twitter kullanıcı
rakamı ise 1000'i geçmiyor, evet sadece B4N kisi kadarlar! -
17.
0özet istemeye korktum amk bu nası yazı
-
16.
0Birçok insan internetin bizleri nasılda birbirimize bagladıgı üzerine zırvalıyorken,Tümünü Göster
anlatılanların belkide bir kısmı kulaga hos geliyor fakat çogunun aslında
gerçektende zırva oldugunu söylemek sanki zor geliyor. Millet blog, twitter yda
facebook üzerinden Timbutkudaki arkadaslarının bu sabah kahvaltıda ne
yedigini bilmek gibi seylerin nasılda iyi birsey oldugundan bahsetsede aslında
kimsenin adamın ne yedigi ile ilgilenmedigini söylemek belki yine bana kalıyor.
Merak eden varsa kahvaltıda çileki donut vardı!
Internet öncesinde bu tip bilgileri ya telefon üzerinden yada kahvede otururken
paylasırdınız ve dinleyenler anlattıgınızı hiç umursamadıklarını dogrudan
yüzünüze yaptıkları bir bakısla belli ederlerdi. Bir süre sonra zırvalayanda
zırvaladıgını anlar ve susardı. Tabiki internet ona twitter yada facebook duvarına
yazma imkani verip, listesindeki tüm arkadaslarının kahvaltıda ne yedigi ile
ilgilendikleri ilüzyonunu olusturur. Hayır yalan söyledim aslında dünden kalan
simiti yemisti. Artık herkes rahat uyuyabilir.
Twittercılar:
Twitter ile ilgili büyük fiyasko, bu ve benzeri sitelerin, içeriklerin demokratik bir
sekilde paylasılmasını saglamak için finanse edilmis olmaları idi. Eski medya
zamanında haberler ya ünlüler yada sirket sahipleri ile ilgili idi, yani haberleri ya
onlardan alıyordunuz yada hiçbirsey okumuyor veya izlemiyordunuz. Ancak
twitter sayesinde biraz espirili seyler yazarak kitleleri kendinize çekiyor ve
medyanın blokajını dogrudan asabiliyorsunuz, böylece sizde ünlü
olabiliyorsunuz: voaaww bu harika degilmi? Iste bu sayede medya patronlarının
üzerinizdeki kontrolünü hiçe sayıyor ve begendiginiz içerikleri okuyup izlemeye
baslıyorsunuz, artık özgürsünüz! Ancak halk yinede ünlülere twitterdan daha
çok ilgi göstermeye devam ediyor. Ünlü demisken bunların çogunun aslında ne
oldugunu sizde çok iyi biliyorsunuz: ilgi ve müsteri arayan medyatik fahiseler.
Fahise olmayı kim istemezki? Belkide ilgi bu yüzden!
Ünlüleri seyredipte ünlü olamayacaklarini bilenlerde bu tip ördek suratlarla
fotograflar çektirip kendilerini rezil etmeye devam ediyorlar. Su saçmalıgı
yapmayı kesin! Bazılarıda bu gülümseme ile barıs isareti yapıyor. Bunun nedeni,
kendilerini o kadar küçük görüyorlarki, karsı taraftan gelebilecek her türlüsaldırıya (asagılanma, begenilmeme) karsı böylece beyaz bayrak açıyorlar: Ben
zayıfım, sana karsılık vermeyecegim, lütfen bana saldırma! Bu hareketi
yapmanın hiçbir komik tarafı yok. Bunu diger eziklerin komik bulmalarının tek
nedeni kendilerininde aynı mentalite ile bu saçmalıgı uyguluyor olmalarından
kaynaklanıyor. Buna son verin ve kendine güveni olan bir insan gibi davranın!
Ünlü zannettiginiz kisiler sizin gibi olmak isterken ne diye siz onlar gibi olmak
isteyesiniz?
Ünlülerde tabiki sadece kendi aralarında twitlesiyorlar. Artik Ülkü
Dokundurmaz'da elindeki tüm ileri teknolojik ekipmanla düsüncelerini tüm
dünyaya yayabilir, fakat kimsenin tınlamıyor oldugunu düsünmez. Ah birde su
ördek suratını yapıp ezikligini tasdiklemese!
Diyelimki 322 tane takipçiniz var, yani yazdıgınız herseyi okuduklarını
zannediyorsanız size kötü haberlerim var! Sosyal aglarda takılanlar üzerinde
yapılan arastırmalar sunu gösteriyor: kullanıcıların neredeyse yarısı yazılmıs
olan hiçbirseyi okumuyor (haftada bir iki kez bakıyorlar). Yaklasık %20lik bir
kısım ise baskalarının yazılarını kesinlikle okumuyor. %36 hergün giris yapsada
bu onların sizin yazılarınızı okudukları anldıbına gelmiyor. Bedava ferre
seyretmek varken ne diye sizin postaladıklarınızı takip etsinlerki!?.
Bazı insanlar için birini bu sitelerde takip etmek, "begen" dügmesine tıklamak
gibi birsey, sizi tanımıyorlar ve aslında tanımakda istemiyorlar, yoksa vücut
hatlarınızın detaylarını istemek için bir email yazmazlardı! Aslında içinizdeki bir
parça dus almaya "çıplak" gittiginizi yazmakla kimsenin bunu okumadıgını
biliyor. Hatta çogunlukla herhangi bir yorumda almıyorsunuz ve kimin okuyup
okumadıgınıda bilmiyorsunuz, böylecede ilüzyon var olmaya devam ediyor. Yani
böylece dünyayı degistirecek fikirleri yazarak bir degisimin parçası olma hissi ile
yazmaya, begenmeye, tıklamaya ve paylasmaya devam ediliyor. Kimsenin
umursamıyor oldugu gerçegi ise aklımızın bir kösesinde fısıldamaya devam
ediyor ve onu susturmak için yapilabilecek tek seyde twitlemeye devam etmek -
15.
0Kullanıcılar üzerinde uygulanan zihin-savasını görmek aslında çok kolay veTümünü Göster
“gerçek” arkadaslık konseptinin yerini “arkadaslık bencilliktir” almakta. Aslında
gerçek arkadslık sadece gerçek paylasım ile olusturulabilir. Bu sitelerde ise bu
imkansızdır. Bu tip sitelerin basarısı ile tüm illuminati bazlı ürünler, medya ve
servislerde beraberlerinde geldi. Aslında sayısız örnek var ancak yazıyı kısa
tutmak için sadece radyo istasyonlarından bahsedecegim. Bilimsel olarak Müzik
arkadaslıkların kurulmasında önemli bir etkendir. Müzik tarihte, baglayıcı bir
ritual olarak, toplumda güçlü ve anlamlı iliskilerin olusmasını saglardı. Sizce
illuminatinin bu paylasımı sabote etmesi ve radyo müzigini bencillestirmesi bir
hatamıdır??? Nasil oluyorda 5TL lik bir radyo ile bile bedavaya dinleyebildiginiz
bir MYdonose veya Istanbul Fm deki MY Radio “MY” (benim) olabiliyor?? Cevap
su: radyodaki müzigin paylasımı dahi baskalrı ile bag olusturabilir ve bunada
izin verilemez. Günümüzde en çok paylasma tecrübesi yasadıgımız radyo dahi
“bencil” yapıldı.
Bana göre arabasında MYradio dinleyenler herhalde bu kanalı dinleyenin o an
için sadece kendilerinin oldugunu zannediyorlardır. Bu nedenle insanlar
arasındaki müzik bagı kopartılabildi. Bir discoyu ziyaret eden dinledigi sarkıların
baskaları tarafındanda dinlendigini ve nasıl farklı biçimde tavır aldıklarını (dans
etme sekli) görünce, bir nevi ölümcül düsmanlık ve yabancılık hissi ortaya
çıkacaktır. Çünkü onlar “Onun” sarkısını dinliyor! Evet yanlıs okumuyorsunuz,
illuminati sizlerin müzikle olusan dogal bagınızı yok etmek istiyor.
Haydi biraz daha derine bakalım...
Ikinci kelime: “I” (Ben)
IPhone, ITunes, IPod... Yani anlatmama gerek varmı yoksa anlamaya
basladınızmı?
Müziginizi paylasarak arkadaslık bagları kurmanıza izin verilmiyor! Iste bu
yüzden sizin müzik çalarlarınıza saldırılıyorki, bunu yapamayasınız. Çünkü bu
müzik “I” (Ben) için. Baska kimse zevkini çıkarmamalı, benim (“I”) haricimde
tabiki! Ve zihin savası basarılı idi. Çünkü “I”Pod ilk tanıtıldıgında artık müzik
bencil ve gösterisli birsey oluvermisti. Bir düsünün, kimde bir “beyaz” kulaklık
görseniz aklınıza dogrudan “I”Pod gelmiyormu? Bunu görüpte aynı seyi almak
isteyeniniz olmadımı? Yani bencillige ilk adımı atmak ve “benim” (“I”) müzigimi
dinlemek gibi bir düsünce olusmadımı? Bir gecede yeni müzikseverlerin IPod için
sıralara girmesini çok etkileyici bulmustum. Walkman ve Discmanler zamanında
neredeydi bu sıgırlar? Ama hayır, bu “I” Music ve tıpkı illuminatininde umdugu
gibi hepsi bencilligin keyfini çıkarıyorlar. Ve ilk çıktıgı andan itibaren günden
güne Sov'a dönüsen tanıtımı aslında esas kullanım amacının ne oldugu
konusunu unutturdu. Tüm bu zihin-savası sadece birkaç taleple basladı ve
bencillige kosanlar gerisini halletti.
Bir durun, peki insan baglarını olusturan en önemli seylerden bir digeri nedir?
Tabiki Konusmak! Fakat sizi ablukaya aldılar; “IPhone”! Simdi bu cihazın neden telefon olmak haricinde bir sürü ıvır zıvırı oldugunu anlayabiliyormusunuz?
Içerisi birsürü bencilligi tetikleyen programlar veya oyunlarla dolu, bu sayedede
digerleri ile konusmanız en aza indirgeniyor. Son çıkan IPhone 4S in bu
konusmaları taklit eden SIRI programı mevcut. Onunla konusup ondan bilgi
alabiliyorsunuz - tabi ingilizceyi anlasılır konusabiliyorsanız! 4nsanların saatlerce
bu programa birini aratmaya ugrasmalsarını seyretmekten daha eglendirici
birseyde olamaz zaten. Bu konuda bir hata yok, tesadüfte! Hiç hayattaki
“gerçek” dostluga ne olduguna dair düsündünüzmü? Gerçek sevgi, gerçek
dostluk, gerçek mutluluk? Zihniniz artık sürekli saldırı altında. 4liskilerin temeli
olan paylasıma karsı olan bir savas yapılıyor.
Bugünden itibaren içerigi “Me, My, I yada You” olan tanıtımlara daha fazla
dikkat edin. Hayatınıza ve mutlulugunuza karsı yapılan bir savas oldugunu ve
bunun sadece bu kadarla kalmadıgını bilin. Atılan yemlere kanmayın. Sizlerin
aptal oldugunuzu ve bu tip absürd isimlerin esas manasını çözemeyeceginizi
sanıyorlar. Myspace, Myaol, Mymsn, Myradio, ITunes, IPod, IPhone, YOUtube, I
love MY... vb. Ben hatalı bir gözlem yazdıgımı pek sanmıyorum ve sanırım
bunu zaten kendinizde görebiliyorsunuz. Artık biliyorsunuz.
Torrent siteleri kapatılıyor, ancak bunun esas nedeni korsan içerik degil!
Kontrolsüz paylasım. Hayırseverler kontrol altına alamadıkları her düzenegi
devre dısı bırakmak zorundadırlar. Eger bedava film izlemenizi istemeselerdi
bunun önüne çoktan geçerlerdi. Öncedende dedigim gibi, size herseyi vermis
olanlar zamanı gelince herseyi aynı sekilde geri alabilirler. Fakat burada
kaybetmekte oldugunuz aslında "gerçek" seyler. Gerçek hisler, gerçek mutluluk,
gerçek sevgi ve dostluk... Tüm bunları yavas yavas sanal olan seylerle
degistirmeye ve kaybetmeye baslıyorsunuz. Bu yüzden sizlere sunulan süper
oyuncaklar sanal hayatı daha canlı gösterip bunun yerine gerçek yasamı
elinizden almak için tasarlanıyorlar. -
14.
-1illuminati my--operition for dummiesTümünü Göster
---
Senelerdir internet üzerinde insan zihnine karsı sürdürülen bir operasyon var!
Sürpriz bir sekilde, bu çok az kisinin dikkatini çekiyor gibi görünüyor.
Herzamanki gibi aslında tam burnunuzun dibinde. Yaklasık 1997 yılından beri
hayırsever illuminati grubu insanları birbirinden koparma çabalarına baslamıstı
bile. Istedikleri insani arkadaslıklara son verip geçmise gömmekti. O zamandır
bildikleri ve bu zamana kadar uygulamaya çalıstıkları ise suydu: insanlar
gruplasırlarsa hayırseverlere karsı bir tehdit olusturabilirlerdi. Her tip etnik,
ırksal veya grupsal haysiyet yok edilmeliydi. Çünkü bunlar insanları birlikte
tutan temellerdir! Bu birlegiblik olgusu küresel ve internasyonal devlet olma
yolunda bir hendegi teskil ediyordu. Bu nedenle kısa bir sürede, önceden
olusturulmus oldukları, ırksal, etnik veya cinsel farklılıkları ortadan kaldırmaya
basladılar. Irkçılık, ciksizm, homofobia gibi konular halen aktif gibi görünselerde
yavas yavas çıkarılan yeni kanunlar , TV ve medya propagandası sayesinde yok
edilmeye baslandı.
Hernasılsa yokedilen bu olgulara baglı olarak yeni bir birlesim olusmaya
baslamıstı ve hayırseverleri aynı sekilde tehdit etmekteydi. Insanlar halen
materyalist paylasımlarda bulunuyorladı ve bunada izin verilemezdi. Bu tip
paylasımlarda insanların arasindaki ırksal, etnik veya cinsel bagın güçlenmesine
yeniden neden olabilrdi. Gamma Knife isimli, Antartika altında gizlenen devasa
bilgisayar bunu 1995 sıralarında tasdiklemisti. Aynı bilgisayar sorunun çözümü
içinde bir program sunmustu! Programa “My/I Projesi” denmisti. Basitçe esi
görülmemis bir bencillik tüm materyalistik ögelerle bagdasacaktı. Beyninize
kazırcasına kullanılan kelimeler bilinçaltınıza etki etmeye basladı. 4lk çıkan
kelime ise: “MY”, MYspace.com, Mymsn.com, MYyahoo.com, Myfm, MYRadio
MYdonose, Myaol.com...
Myspace'in tanıtımı ile çok güçlü fakat bir o kadarda kullanıcılarını aptallastıran
bir sistem ortaya çıkmıstı. Yani bir web sitesi yabancılarla paylasım için
olusturulmus, kisisellestirilmis gibi görünüp pek öyle bilinçaltını etkilemeyen
“my” ismi altında insanları bencillige itmeye baslamıstı. Egerki Myspace
paylasım için açıldıysa, peki o zaman ismi neden “Myspace” (benim yerim)?
Ismin aslında “Ourspace” (Bizim yerimiz) olması gerekmezmiydi? Olamaz,
çünkü bunları planlayanlar bencilligin ön plana çıkması için ugrasıyorlar. Buna
baglı olarak, sitenin gösterilen amacı (paylasım) ile kendisine koyulan isim
(paylasmayın) bir uyusmazlıga yol açıyor ve birbirlerini iptal ediyorlar. Sonuçta
birsey olmuyor. Yani paylasımda olmuyor. Bugün Myspace te kayıtlı milyonlarca
kullanıcı asla “gerçek” bir dostluk ve paylasım olusturmamakta. Hepsi sadece
yalandan bir sanal alem olarak kalmakta ve insanlar arasında sadece mantıksız
bir halat çekme yarısı olusturmakta. Gereksiz oyunlarla zamanınız yok
edilmekte. Böylece paylasımdan kastedilende “kendiminkini” paylasıyorum
oluyor. 4sin gerçegini bu tip sitelerin gösteris dolu, aldatıcı, orta sınıf kullanıcı
sayfalarına bakarak görebilirsiniz. Bir sürü sanal “friends” ve aslında neredeyse
hiçbiri ile gercek bir arkadaslık kuracagınız yok! Ayrıca birçok kullanıcıdada
kimde daha cok “friend” var yarısı dahi olabiliyor. -
13.
+1artık körüm
-
nee geldim suku icin caylak mı yemişşş
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 27 06 2024
-
cccrammsteinccc görünen o kii
-
sözlüğe ddos atan işsiz kardeş
-
yozgat ile afyonu hep karıştırıyorum
-
momcerrahın öz babasını arzulamak
-
teethoflion buraya gell
-
lan koyduklarım 2dir küfürlü başlık açmayın
-
lityum alıyorum ne var bunda
-
bende askerden muaf
-
askere suriler afganlar gitsjn
-
odlek topal duck hayırlı öğlenler diler 27 06 2024
-
is as memati bas
-
asosyal necmi brom intihar etmemismiydi
-
gooooolllllll geldi goooolll
-
içerik gizlenmiştir ne
-
ben senin sictigin
-
ayak fetişi sitesi buldum
-
üçüncü dünya savaşı çıkacağı için
-
işe alırken ilk sordukları şey askerlik
-
abisana nakil yapalım karaciğer 41yıl daha içersin
-
baba nerdesin baba cik gel pensilvanyadan
- / 1