/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 51.
    +3
    "..ya işte olm adam daha ilk günden teklif etmiş aq.." kısmını duydum,
    dedim "noliyi lan? kim kime teklif ediyo?"
    konuşan da, daha önce bahsetmediğim, bizim tayfanın (eski tafya da denebilir) 4. elemanı* neco.
    necati, kısa boylu ama kalıplı bir eleman, pek fazla konuşmaz, hani böyle her grupta vardır ya,
    muhabbet arasında "demi lan aga?" diyip banko onayını alabileceğin, arada elini omzuna
    atacağın, ensesini tutacağın, varlığı pek ortamı etkilemeyen, ama olmazsa da "lan keşke o da
    burda olaydı, iyi olurdu" diyebileceğiniz tipten bir çocuk. iyi çocuktur..
    dedim neco "noldu ya anlat bakam?"
    aslında gibimde değil de, kafa kıyak tabi, makaraya ortak olayım dedim sadece, aq ne bileyim
    mevzunun beni direkt ilgilendiren bir olay olduğunu..
    "ha aga geldin mi? naptınız la bensiz içmişsin?"
    "ya okan la az takıldık işte, anlat sen anlat merak ettim"
    "şey.. senin kıza teklif etmiş de sınıftan biri, daha ilk tanıştığı gün, onu söyledi bana ben de tolga*
    ya anlatıyordum işte böyle iş mi olur gibisinde, seni bekliyordum söylemek için zaten"
    beyler,
    benim o an şarteller bi gitti geldi.. hani böyle ani voltaj dalgalanmalarında olur ya, elektirik bir an
    gider, sonra gelir, florasan filan varsa ortamda, yavaş yavaş kırpışa kırpışa yanar sonra
    tekrardan..aha işte tam da öyle oldu..
    masalardan birine tutundum, sakin kalmaya çalışıyorum ama inanın öyle bir dolmuşum ki, half-life
    deki duvar delen silah gibi..bir an bıraksak kendimi haykırıp delip geçicem ne varsa önümde:
    ···
  2. 52.
    +5
    "kim lan o?" diyebildim, tıkanmış dişlerimin arasından..
    "ya şey.. hani bizim sınıfta ozan var ya? * benim balıkesirden arkadaşım, o işte.. bugün daha ilk
    konuşmasında söylemiş, demin de beni arada dert yanıyor aq..mal herif"
    ben şöyle bir silkindim, bugün nasıl konuşmuş olabilirdi ki lan?
    "olum" dedim, "ayşen bugün okula bile gelmedi ki? ne ara konuşmuş aq!"
    necati bir duraksadı, "ne ayşen i abi, ebrudan bahsediyorum ben ya?"
    oufffsss... o anı anlatmak için "üzerimden yük kalktı" lafı hafif olur herhalde.. yani o yükün
    ağırlığını gelin de siz düşünün beyler..
    tabi bir de o ara sadece tolga, diğer oda arkadaşım* ve okan ın bildiği ayşen meselesini de açık
    etmiştim farkında olmadan.. neyse,
    "haa..ee tamam anlat sen, ne oldu sonra?"
    -"ya abi işte bu aradı, diyor ebruya teklif ettim ama resmen posta koydu, sizin yurttan bi çocuk
    var, galiba o da hoşlanıyormuş ebrudan, o yüzden olmadı herhalde, dedi bana"
    yok ebesinin amı..al şimdi de kızdan hoşlanan biz olduk..ne alakası var ya?
    ama gerçi insanlar da haklılar, zira dışardan bakınca bir kız ile bir erkek paso züt züte
    dolaşıyorsa, kesin erkek yazıyor demektir.. gibeyim şu bağnazlaşmış toplumsal kalıplarımızı da
    algılarımızı da..
    ···
  3. 53.
    +6
    tabi ben rahatlamışım.. ozan dediği dallama da herhalde bugün yanına oturttuğu çocuk diye
    düşündüm, hırt daha dakka bir patlamış..
    bu sefer bende dedim;
    "abi ebru benim hatun filan değil ya aq, öyle sağda solda da konuşmayın, yanlış anlaşılmalar filan
    olmasın.. gibecem ya..benim sevdiğim hatun başından beri belli abicim, ebru filan demeyin bana"
    neco,
    "ha harbi ya ayşen kim abi? (sırıtarak)"
    dedim ya, artık meseleyi açık ettik bir kere, o ara okan daldı odaya "napıyonuz la dıbına
    koduklarım? ne bağırıyo bu gene?" dedi beni gösterip, ama tipi görmeniz lazım beyler, 5 biradan
    sonra kadayıf gibi olmuş sıfat.. sırıta sırıta paytak paytak dolanıyor..
    "gel aga gel" dedim.. anlaşılan gene muhabbetin dıbına koyulacaktı bu gece ve lanet olsun ki bu
    sefer spot ışıklarının altında ben vardım..
    o gece benim hikayeyi bizim katın tamamı öğrendi, oradan başka mevzulara filan derken, gene
    sabaha ettik muallaklerle..
    şarkıları sevdiniz mi bilmiyorum, ama hikayenin acılı ve aşk dolu kısımlarında olduğumuzdan
    ötürü şimdilik böylesi gider,
    http://fizy.com/tr#s/12a6ge
    ilerde baya kopucaz allahın izniyle..
    bir iki daha geçti..haftanın son gününe dayandık gene..
    ···
  4. 54.
    +6
    son gün ayşen geldi, onla sarıldık filan sınıfın ortasında, derste okan la oturuyoruz.. öbür amcık
    umrumda değil zaten, ozan denen bine de iki çift laf edecektim benim masama oturup kalkmış
    kıza o şekilde, beni hiç sayarak yavşadığı için ama, dedim, bana ne aq..ne gereği var?
    o ara ben bu mevzuyu biraz daha düşündüm,
    vay anasını ya..benim gözümün görmediği hatun, sözde benim sebebime başkalarına posta
    koyuyor ha? ve asıl olay, insanlar beni ayşenle değil, ebruyla flörtte filan sanıyor.. öldür de
    cennete git aq..
    ama ne yalan söyleyeyim, bir yandan da iyi oldu diyorum çünkü epey egomu tatmin etti, zütümü
    kaldırdı bu olay -ki o aralar buna fazlasıyla ihtiyacım var, çok ezilmişim ayşen in aşkıyla-..
    haftanın son günü işte dediğim gibi.. okanın işi varmış, öyleden sonra gitti bu, ben de derse biraz
    geç kaldım onla otururken, ulan bir geldim ki sınıfa, mahşer günü gibi olmuş. meğer quiz varmış
    blokta, alttan üstten ne kadar alan varsa gelmiş, sınıfta yer yok *. biraz ders işleyip üstüne ara
    vermeden quize giricez.. tabi bizim dünya umrumuzda olmadığından anca haberimiz oluyor bu
    durumdan.
    neyse resmen yer yok sınıfta, arkalara doğru ilerliyorum, o ara cam kenarından biri el etti "hişşt
    gel istersen bak böyle?"
    lan bi an ayşen mi dedim, kalbim duruyordu..ama onun da yanından selamlaşıp az önce geçtiğimi
    hatırladım,
    bir baktım daha yüzünü doğru dürüst ilk defa gördüğüm bir hatun.. bizim sınıftan, hayal meyal
    biliyorum da, daha adını bile bilmiyorum işte. baktım harbiden başka yer yok, gittim oturdum
    yanına..
    merhaba filan dedim işte
    ···
  5. 55.
    +4
    selam melam, bunlar da bir başka grupmuş, arkada iki tane sessiz erkek vardı, daha önce
    dikkatimi bile çekmeyen, onlar da "selam kardeşim" gibisinden muhabbete girdiler. hoca gelene
    kadar 3-5 dakikada öndeki kız-erkek, yanımdaki hatun ve arkadaki saplarla tanışıp * ufaktan
    muhabbet etmiştim.
    iyi ya dedim, 5 yeni insan tanıdım işte, sonuçta sınıf arkadaşlarım bir şekilde konuşmak gerek..
    yanımdaki hatunun ismi ceren*di, diğerlerini gibtir edin, onlara bir daha dönmeyiz bile
    belkide..ama cerenle epey anımız olacak ilerleyen zamanda.
    neyse bu ceren, orta boylu, kalçadan biraz genişçe (iyi zütü vardı yalan değil) sıfatı hintlilere
    benzeyen, tam ferrestar kılıklı bir hatun..tam sakso ferreları için aranan aday yani, böyle iki de
    büyük halka küpe taksa, şöyle inceden inceden size baktımı da, hah dersiniz, birazdan blow a
    başlayacak.. öyle bir tip. istanbulluymuş bu da.
    tanıştık bunla, hoca geldi derse girdi filan, biz ufak ufak muhabbete devam ediyoruz, ama kızın
    hal ve hareketlerini sevmedim aq..böyle beni iten bir şey var.. fazla sinsi gibi, yani, nasıl diyeyim,
    tam olarak tarif edemiyorum ama tam lafı gediğine koymak gerekirse "negatif elektrik aldım"
    diyebilirim.
    içimden de kendime diyorum, "lan işte 2 ders oturcan sonra bir daha yüzüne kim bakacak, kıllık
    yapma".
    bi ara ben sıkılıp derse yoğunlaştım, biraz sessizlik oldu.. baktım bu yandan yandan bana
    bakıyor, göz attım buna doğru ben de refleks icabı gayri samimi gülümseyerekten,
    bu da güldü, sonra durdu durdu şey demesin mi, "kolların da baya kalınmış"
    ···
  6. 56.
    +4
    benim kaşlar havaya kalktı(diye düşünüyorum), lan o ne demek? harbiden de anlamadım ne
    demek istiyor, dedim,
    "nasıl yani, şimdi bu iyi bir şey mi? kötü bir şey mi?"
    öyle ciddi ciddi sorunca, bu da bir an duraksadı salak, "ya şey iyi canım, uzaktan zayıf gibi
    duruyordun ama baya yapılıymışsın"
    ben hala anlamaz ifadeyle tip tip bakmaya devam edince,
    "iltifat etim yani sana ya anla işte" deyip salak salak sırıtmaya çalıştı, o ara acayip kızardı tabi.
    kızlar böyle işte beyler, en kendine güvenenine, en yollu görünenine bile azıcık ters çıkınca
    anında dağılıyor çoğu.. aslında pek çoğu özgüven yoksunu olduğu gibi, doğru dürüst iki çift laf
    etmekten bile aciz. bakmayın bizler kaldırıyoruz bunların zütünü, biz neden oluyoruz o sunni
    havalarının ve erişilmez görüntülerinin varlığana.. neyse,
    ben de güldüm "iyi ya saol" filan dedim, ama içimden hönkürüyorum resmen, aq edeceğin iltifatın
    stiline sıçayım senin ya,
    "kolların çok kalınmış"mış. hee baldılarım da geniştir, döşüm de kıllıdır.. kurbanlık dana mı
    beğeniyon amk?
    quize kadar paso lafa tutmaya çalıştı, ben de daha fazla bozmamak adına güzel cevaplar
    verdim.. sınavda da allahtan sınıflar karıldı da daha fazla çekmek zorunda kalmadım zilliyi..
    ···
  7. 57.
    +6
    zaten yeterince sıkıntım var, benim derdim bana yeter, bir de ortam kızlarıyla uğraşamazdım.
    öyle diyorum çünkü o 5 dakikalık muhabbette ne mal olduğunu anlamıştım hemen hemen.
    bu arada kollarım filan da öyle dediği gibi kalın değildi beyler, spor filan yapıyordum ama daha
    çok bebeyiz yani, üni 1 de 65 kilo 175 boy filandım, evet zayıf göstermiyordum ama öyle iltifat
    konusu yapılacak bir durum da yoktu yani..mal işte..
    http://fizy.com/tr#s/1ahygy
    okulda artık 2 ayı devirmişiz neredeyse,
    vizeler başlayacak, vizelerden sonra da bayram geliyor.
    buraları biraz hızlı geçeceğim çünkü bir tak hatırlamıyorum, fazla bir şey de olmadı zaten. artık
    nasıl geçirdiysem vize haftasını, kafamı öyle bir gibmiş ki, belleğim o masa başındaki acı dolu
    saatleri bir daha hatırlamamam için iyice karartmış o kısımları.
    tam vize haftasının öncesindeki hafta sonu, fenerin önemli bir maçı var, derbi olabilir..hatta
    sınavlar var aga deyip yurttaki malların çoğu gelmedi izlemeye, (topluca giderdik). ama ben
    dedim ulan fener bu be fener! giberim vizesini..her zamanki gibi gittim maçımı izliyorum.
    o ara mesaj geldi,
    "slm cnm nbrsinn?"
    bu kim aq numarayı tanımıyorum, cevap atmadım bende. dedim bizimkilerden biri taşak geçiyor
    herhalde.
    sonra bir mesaj daha, "kim oldqmu yzmamşm kssra bkma, nmrnı serhattan aldm, ceren ben * "
    şaka mı lan bu?
    ···
  8. 58.
    +5
    bakın burada ne bir şey demek istiyorum,
    hayatta iyi ve kötü şeyler her zaman ama her zaman hep ardarda gelir.. sırayla hatta.. önce
    peşpeşe iyi şeyler, sonra da peşpeşe kötü şeyler.
    kaç tane olay olduğu duruma göre değişir ama genel prensip budur yani. ve bu ikisinin arasındaki
    fark ise;
    iyi şeylerle fazlaca mutlu olduğumuz için, onların ardarda geldiğini fark etmez ve nasıl geçip
    gittiklerini anlamaaz- olanlar için tanrıya şükretmeyiz, kötü şeyler ise ise bizi fazlaca mutsuz ettiği
    için sanki bitmek bilmezler ve bu kez tanrıya sitem etmekten geri durmayız..
    o nedenledir ki, insanların ağzından hiç bir zaman "ohh çok şükür, her işim rast gidiyor" cümlesini
    duymaz, tam tersine hep "allahım bütün kötülükler beni mi buluyor?" u işitiriz..
    aslında çoğu zaman iki durumunda yaşanma süresi ve sıklığı birbiriyle aynıdır..
    herr neyse,
    sanırım tipik erkek pgibolojisiyle olaya yaklaşabiliyor olsaydım bu olanlar benim için harika şeyler
    anldıbına gelirdi.. zira başka zaman beni yolda görse dönüp bir daha bakmayacak hatunlar * şimdi
    kırk yılın başı birine aşık olduk ya, inadına bana saracakları tutuyordu..
    zaten hep öyle olmaz mı? manita yaparsınız, etrafınız cicişten geçilmez, bira ara sap kalırsınız,
    bu sefer de etrafınızda kimse olmaz..ya hep, ya hiç yani..
    ···
  9. 59.
    +5
    bu kızlar konusunda bu şekilde "bana yazılıyorlar" diye emin konuşmamın haklı dayanaklarını da
    buraya sırası geldikçe yazacağım, zira daha öndceki entrylerde de dediğim gibi, her taku üstüne
    alınan andavallardan değilim.. ayran gönüllü hiç değilim..
    gibko bir cevap yazdım bu hatuna,
    ama susturmaya yetmedi, ulan maç izliyorum be maç..
    2-3 mesaj sonra ağzındaki baklayı çıkardı,
    "ya baksana, okula başlayalı 2 ay oldu ama ben yurttan dışarı pek çıkamadım, hala yabancıyım
    şehre, sen kesin gezmişsindir şimdi her yerini, bir ara bana da öğretir misin? * )"
    böyler bu mesajların emoca versiyonda yazıldığını hayal edin, yukardaki entrylerde taklit etmeye
    çalıştım yazış şeklini ama mümkün değil aq, beynimi gibti resmen. normal insan yazısına çevirip
    yazıcam mecbur.
    ben de "yok ben de gezemedim ya pek, vaktim olmuyor, yurtta takılıyoruz genelde" yazdım
    savuşturayım diye, bu sefer demesin mi,
    "hadi ya, o zaman daha iyi, beraber öğreniriz işte"
    o ara gol mol oldu, 10 dakika filan dönmedim buna, acayip kafam kızmıştı..
    sonra bu gene yazdı,
    "canım orda mısın?"
    canını giberim senin..ne canı? canım ne?
    ···
  10. 60.
    0
    Up beyler diğeri tam degildi
    ···
  11. 61.
    +5
    tabi böyle yazamadım oraya... ahh ah..şimdiki aklım olsa..ama diyorum ya, çok toyuz be beyler..
    fazla iyiyiz.. fazla safız, aman kimse kırılmasın, üzülmesincilerdeniz..
    neler yazdım hatırlamıyorum ama mesajlaşmanın sonunda mutsuz değildi diye hatırlıyorum..
    muhtemelen tutamayacağım bazı sözler vermiştim küçük huurya..
    gecenin son iki partı olsun,
    http://fizy.com/tr#s/3e3b3h
    az önce söylediğim gibi, vizeler geldi, o ara ayşenle filan hiç çıkamadık ama epey mesajlaşıyoruz,
    aq doğru düzgün görüşememek beni çıldırtıyor resmen, yanağım yanağına değmeyeli, kolu
    koluma girmeyeli günler geçmiş..adam gibi gözlerinin içine baka baka konuşamamışım bile kaç
    gündür..
    bir gün iki sınavımız vardı, biri saat 1 de biri ta 5 te..
    ilkine girdik, ikincisini bekleyeceğiz tabi, lan o ara benim aklımda bir şimşek çakmasın mı? dedim
    oğlum işte al sana görüşme fırsatı, git sınav saatine kadar ders çalışma ayağına kızla takıl??
    tam aklıma gelen müthiş planımı * uygulamak adına bu yönde harekete geçmişti ki, okan geldi
    "abi acıktım ben, gel bir şeyler yiyelim he?" dedi.
    tabi yeterince samimi olduğumuz için, kırılmayacağını bildiğimden, aga dedim ben böyle böyle,
    kızın yanına gideyim de biraz zaman geçirelim, kaç gündür doğru dürüst konuşamadık dedim.
    o da bu sefer, "tamam ya, iki dakka da yeriz ordan da geçersin işte, daha 2-3 saat vakit var
    sınava" deyince, üsteleyemedim daha fazla, "iyi aq dedim..gene hangi kızı gösterecen bana
    doğru söyle? * "
    ···
  12. 62.
    +4
    bu bin ne zaman hatunun birini gözüne kestirse anında beni de kapar menziline girerdi, ben bir
    nevi canlı kalkan görevi görüyordum yani..amk terzi kendi söküğünü dikemez derler işte be
    kankam, bana güzel akıl veriyon, iyi motive ediyon da, kendine gelince patlıyorsun işte *
    neyse gittik büyük kantine, bir şeyler söyledik, aldık, bir baktım masanın birinde bizim tayfa
    doluşmuş, epey kalabalık masaları birleştirmişler, yani 8-10 kişi var, tanımadığım 2-3 kişi daha
    var filan, "gel şunların yanına gidek, gördüler, ayıp olmasın" dedi benimki,
    neyse gittik oturdum, serhatla, gruptaki diğer hatunlarla filan aynı masaya oturmayalı haftalar
    olmuş aq..1-2 tanesi hesap sorar gibi baktı ama giblemedim açıkcası, zira o ara gözümün önünde
    çok daha renkli bir manzara vardı,
    ebru, yanında da ozan olacak kavat, masada yan yana oturmuşlar ( daha doğrusu muhtemelen
    ozan gelip bunun yanına çöreklenmiş diyelim). ebru giblemiyor havasında, ne beni ne onu (ha
    ha), kavatın surat 5 karış..
    masada da muhabbet dönüyor ama ortam müthiş gergin yani, muhtemelen hem ben geldim diye,
    hem de bizden önce de bir şeyler olmuş belli.
    oturduk okanla yan yana bizde, yiyoruz tavuk ekmeğimizi, o ara gene konuşmalar filan böyle,
    nedendir bilmem ama o dallamaları öyle gıcık olmuş görünce çok hoşuma gitti
    lan.. valla..rahatsızlıklarından beslendim resmen, kendi kendime sırıtıcam utanmasam.
    sonra bu ozan hıyarı bir şeyler dedi, bizim ebru geçiştirdi, ben tam duymadım ne oldu ama sonra
    birden bire, bu hıyar kollarını bağlayıp "ya işte hep böyle yapıyorsun, hiç konuşmayayım ben!"
    diye yüksekçe sesle trip atmasın mı?
    ···
  13. 63.
    +5
    anaa.. resmen karşımızda kolları molları çaprazladı böyle, çocuk gibi somurtuyor, ebru,
    "ne oldu ozan gene ya, sen neden böyle yapıyorsun? ben da anlamadım valla" gibisinden yarı
    giblemez yarı çocuk gönlü alırcasına cümleler filan kuruyor.
    ahaha, masada panayır var resmen.. kocaaa eşşek kadar adam, bebek taklidi ve çocuk
    somurtkanlığıyla kendini acındırmaya ilgi çekmeye çalışıyor. yemin ediyorum o an içten içe de
    utandım yani bir erkek olarak.. adam dediğin kendini o durumlara düşürmemeli abi, insanda biraz
    yüz olmalı, onur olmalı.. kızdan postayı yemişsin işte, hala daha zütünden ayrılmıyor, bir de
    bebeklik yapıyorsun yanında.
    bu böyle "banane banane" tarzı hareketlere devam edince,
    "aman tamam ya, ben anlayamadım seni zaten bir türlü" deyip "deli midir nedir?" dercesine güldü
    ebru.. acayip mimiklere girdi.
    o ara biz okanla masa altından birbirimizi tekmeliyoruz paso , zütümüzle gülecez, gülemiyoruz,
    ağzımız zaten tavuk dolu, gözlerimden yaş gelecekti nerdeyse.. o ortamın ve masadaki
    atmosferin reziliğini görmeniz lazımdı beyler.. vallahi utandım ya..
    sonradan tabi inanılmaz makarası döndü bu olayın yurtta, hatta necatiyle okan tekrardan temsilini
    filan yaptılar odada, hayır ben de neden bu kadar sevindim adamın gibilmesine anlamadım yani,
    sonuçta hiç bir türlü beni ilgilendiren bir mevzu değil..ama maksat zütlük olsun işte..
    sınavlar bitti,
    bayram için evlere dağılıyoruz artık, o ara ayşen le mesajlaşmalara devam, o gün gidemedim tabi
    yanına, masadaki olaylar yüzünden aklım birbirine girmiş.
    şeker bayramıydı herhalde.. öyle olması lazım çünkü bana,
    ···
  14. 64.
    +4
    "şeker topla benim için, ben de senin için toplayacağım" demişti.. dünyanın bütün şekerlerini
    toplasam onun yanında tatsız kalırdı oysa ki..ben de aynen böyle demiştim zaten..
    "olsun, onları da yiyelim ki bizim farkımız daha çok çıksın ortaya" yazdı.. bizim farkımız..biz, artık
    biz mi olmuştuk?
    eve gidince annemler gerek telefonun vızırdaması gerekse benim sıfatımın halinde, kısa sürede
    bir şeyler olduğunu anladılar tabi,
    ben de mevzuyu aynen anlattım valideye, dedim anne böyle böyle, durum ciddi, bak bundan
    öncekilerden haberin yok çünkü söylemeye değer bulmadım, bunun için de erken diyor olabilirsin
    ama ben cidden seviyorum, o da öyle diye düşünüyorum.. lisede her gün farklı kızla geliyordum
    mahalleye sen de biliyorsun, insan böyle duyguları kolay kolay bulamıyor, bulunca da sıkı sıkı
    sarılmak lazım..
    yaşımdan büyük mü konuşuyordum ne?
    yine de bizimkiler tipik anlayışlı aile yapısında olduğundan ötürü, ya gerçekten beni ciddiye
    alarak, ya da "amaan çocuk işte, he diyelim, nasılsa geçer" diye düşünerek beni epey dinlediler
    ve olumsuz bir şey de demediler açıkcası.
    dedim, şeker-çikolata filan da toplayacağım, öyle anlaştık. annem, "alışverişe çıkınca alırız, güzel
    de bir kutu beğeniriz sen merak etme" dedi.
    beyler böyle sırf şeker satan dükkanlar var, 1000lerce çeşit şeker var-çikolata var, onlardan
    birinden alacaktık işte. gerçi ben misafirliklerden, doğal yollarla toplamayı tercih ederdim ama,
    böylesi çok daha klas olurdu açıkcası.. madem kız benden bir şey istemişti, ona en layık olacak
    şekilde vermeliydim hediyesini.
    ···
  15. 65.
    +7
    tatil boyunca, gecelerce sürdü mesajlaşmalarımız.. aynı filmleri izledik gece yarıları, aramızda
    yorumladık, tahmin yürütmeye çalıştık, gülmekten karnımın ağrıdığı anlar oldu, o derece eğlendik,
    aynı şarkıları dinledik.. şarkılar paylaştık birbirimizle.. resim yolladı.. annemlere gösterdim..
    beğendiler..
    bir gün istemeden kırar gibi oldum bunu, yanlış anlaşılma oldu..
    h.ı.m diye bir grup var, çok seviyordu bu. en sevdiği şarkısının lyriclerini buldum (öyle kolay değil
    o zamanlar adslmiz yok aq)..içlerinden tek tek harfler seçip sağına soluna yıldız koyarak "seni
    kırdığım için özür dilerim" yazdım mesajla.
    bir gece erken dönecekti o, sabaha kadar mesajlaştım.. uyumadım, otobüste canı sıkmasın diye..
    gece 11 den sabahın 9 una kadar, gözümü bile kırpmadan bekledim attığı her mesajı.. neredeyse
    bayılacakmışım uykusuzluktan.
    güzel küçük bir kutu şekerleme yaptırdık annemle. turuncu renk (en sevdiği renk) kalp şeklinde,
    dokusu böyle pütürlü, peluş oyunca yüzeyi gibi, çok güzel bir kutuydu, içinde en az 30-40 çeşit
    çikolata-şeker...
    dönüş otobüsüne bindiğimde yanıma aldığım tek şey, eşyalarım değildi beyler.. umutlarımı,
    yarınlarımı, aşkımı, geleceğimi, hayatımının kadınının hayalini de almıştım yanıma.. kutunun
    yanında bir demet de papatya verecek, "kız istemeye geldik" espirisiyle karışık, hayatımın en
    ciddiyetli sınavını verecektim.. yüz yüze, baş başa ve bu kez kesin olarak söyleyecektim ona, onu
    sevdiğimi
    ···
  16. 66.
    +6
    inanın kutuyu valizlere bile koydurmadım, zarar görmesin diye, bütün yol kucağımda gitti.. yol
    boyunca sarıldım temsili kalbime, onun sıcak hayaline..
    takip eden panpalarıma iyi geceler,
    sıkıntı olmazsa yarın gece gene devam ederiz,
    nihayet dananın kuyruğu kopacak artık..
    iyi geceler panpalar,
    @30-@75 hemşom entrylere geri dönmedim diye giblemediğimi düşünme sakın, hikaye
    bölünmesin diye bir şey yazamadım, bursa 1050 konutlardanım bu arada.
    gecemize güzel bir parçayla açılışı verelim bakalım,
    http://fizy.com/tr#s/10128y
    okuduğum şehre varmıştım yine,
    yurda geldim, oda boştu, valizleri yerleştiriyorum. okanla haberleşmiştik, 10 dakikaya bu da geldi,
    zaten dediğim gibi çocuk şehrin yerlisi ama okulla evinin mesafesi epeyce olduğundan mecbur
    yurtta kalıyor.
    oturduk bununla, bir yandan eşyaları yerleştiriyoruz ufak ufak bir yandan muhabbet,
    anlattım işte şöyle yaptık böyle konuştuk falan diye,
    bu tabi gene moral pompalamaya devam ediyor, "abi artık bazı şeyleri aşmışsınız ya, evet bence
    de yarın sen bu işi bitir, harbi kız isteme gibi olacak, çiçekle çikolatayla filan * "
    o gece bilerek erken yattım,ama uyumadım, karalığın içinde tavana bakarak yarını düşündüm,
    ···
  17. 67.
    +7
    defalarca ama defalarca neler söyleyebileceğimi aklımdan geçirdim, tekrarladım.. farklı farklı
    senaryolar üzerinde denedim.. kendi kendime prova ettim.. allahtan oda boştu çünkü ara ara
    salak salak güldüğüm de oldu fısıltılı şekilde, deli sanabilirlerdi beni.
    hoşuma giden açılış cümlelerini-işime gelen senaryolar aklında döne dursun, ben de o ara
    uykuya dalıverdim.
    ertesi sabah saat 6 da uyandım gene, 7-8 çeşit kıyafet kombinasyonu denedim.. nihayet
    kahverengi oduncu gömleğim ve polo tarzı gri hırka, altına da koyu gri kot kombinasyonunda
    karar kıldım. ayna karşısında hiç yoksa yarım saat saç düzeltmişimdir. atkımı tiki tarz da
    boynuma doladım, kiremit rengi botlarımı ayağıma çektim, en üstte de kaban var. parfüme
    deodoranta da abandım aq..neyse,
    resmen karı gibi süslendim o sabah,
    kutuyu aldım, güzel bir poşede sardım, kıza okuldan sonra buluşma teklif edeceğim, (zaten yarım
    gündü o gün) sonra da yanına giderken çiçeği de yaptırıp öyle gideceğim..
    uçarcasına bindim yurt servisine, tatilin bitişinden ve pazartesi sendromundan yakınan
    arkadaşlarım bendeki bu enerjiye epey şaşırmış gözüktüler, 1-2 tanesi hariç tabi ;)..
    okula vardık ben bir yandan da inşallah bugün gelir diyorum içimden, zira dün hiç
    mesajlaşmamıştık.
    bu arada mesajlaşmak demişken, ceren de 3-5 kere mesaj attı bayram boyunca, hepsinde kısa
    kesmeye çalıştım ama bir şekilde tehlike yaratacak kadar samimi olmuştu benle. ebru ise sadece
    bayram mesajı attı.
    ···
  18. 68.
    +5
    sınıfa girdim, duvar kenarındaki klagib yerlerimden birine oturdum, normalde çantayı filan koyar
    derse 1-2 dakika kala gelirdim ama bugün canım dışarı çıkmak istemedi, midem bulanır gibiydi,
    soluk borumdan yukarıya doğru anlam veremediğim bir basınç, bir üşüme.. ellerim buz gibi
    olmuştu ama yüzüm filan yanıyor.. arada ürperiyorum..lan böyle bir duygu yok aq beyler.. aşk-
    neredeyse elle tutulabilir, gözle görülebilir bir şekilde etkisine almıştı beni. böyle sanki aldığım
    nefes yetmiyor, daha fazla alasım var, boynum ensem ateş gibi, ciğerlerim gıdıklanıyor resmen..
    dayanılır gibi değil.
    tabi bunlara ek olarak da sebepsiz bir mutluluk, gülümseme hissi, hani sanki ayağa kalksam
    ayaklarım havada yüzecek o derece bir his, ha uçtum ha uçacağım.
    ben böyle heyecandan geberedururken, sınıf da dolmaya başladı. bizim tayfa filan geldiler,
    onlardan bir süre sonra ebruyla okan geldi, hafif garipsedim bu durumu ama hoşuma da gitti, lan
    dedim okan şu hatunu ayartsa da başımdan alsa, hem yakışırlar birbirlerine ne güzel, ikisi de
    güzel tipler sonuçta.
    ben bizimkine gel yanıma gibisinden işaret ediyordum ki ebru geldi çat diye oturdu bile yanıma
    aq..benim el havada kaldı o an..neyse dedim içimden,
    "okan mı gelcekti?" dedi ebru,
    "yo ya tamam önemli değil" diye geçiştirdim..
    o ara ayşen de geldi, sırasına oturana kadar bunu izledim, baktığımı görünce gülümseyip el
    salladı, ben de göz kırptım. ebru önce ondan tarafa sonra bana tip tip bakıp "allah allah??"
    dercesine ağız büktü. "ne var?" dedim. "hiiç, bu kızla mı şeysin sen?"
    -"seni ilgilendirmez" diye postayı koydum anında. kaşını gözünü oynattı sustu kaldı ondan sonra
    da..
    ···
  19. 69.
    +5
    ben kızın yanına gideyim mi gitmeyeyim mi diye düşünürken, tam gitmeye yeltenmiştim ki hoca
    hazretleri teşrif etti.. kaldım sıramda.
    öyle gider gibi yapıp züt gibi kalınca, ebrunun ince ince güldüğünü gördüm göz ucuyla..dur
    dedim.. dıbına koyucam ben şimdi senin..
    o ara sınıf hala uğultulu, hoca bayram mayram mevzusunu açtı.. hafif bir kargaşa var, her yerden
    biri atlıyor filan.
    ben de hem biraz makara yapayım, keyfim yerine gelsin, hem de az önceki kıllıklarının acısını
    çıkarayım diye,
    ebruya doğru hafifce eğilip,
    "sahi ozan nerde ya bugün? yanına oturamamış?" deyip gevrek gevrek sırıttım. kız böyle 2-3
    saniye yüzüme baktıktan sonra, yine ifadesiz moduna girip,
    "bak bugün orda" diye cam kenarını işaret etti.
    anaaa, lan hiç görmemişim, ozi bugün de gitmiş ayşen in arkasına oturmuş.. biraz izledim o tarafı,
    sınıfta zaten bayram muhabbetine epey kaynaşık, bu salak da bir şey söyleyip duruyor,
    etrafındakileri filan güldürmeye çabalıyor işte, bilirsiniz tipik durumlar bunlar işte.
    bir baktık orada harbiden bir kaynaşma, muhabbet var, ayşen le filan da gülüşüyorlar, bu omzuna
    dokunup bir şey dedi bir ara, benimki koptu..
    herhalde 5 dakika izledim onları robot gibi..ama inanın etrafımda başka ne oluyor farkında
    değilim, o ara beni izleyen bir başkası varsa "oha lan çocuğa inme indi galiba" filan demiş olabilir
    -ki yanıbaşımda bir adet izleyici mevcuttu zaten
    ···
  20. 70.
    +5
    sonra hoca dedi, tamam çocuklar derse geçiyoruz, ebru da bana "hadi bak hoca tahtaya yazıyo"
    deyip dürttü hafifçe..
    ben gene sinirlendim buna, sanane amk? ama bir şey demeden önüme döndüm, bu sefer de
    deftere kaleme bakarken dalıp gitmişim... ne oluyordu lan orda öyle? benim hatunla 2 aydır
    olayım var, ben bu kadar samimiyet gösteri yapmıyorum.. ozan bini sen ne ayaksın lan?
    ders arası oldu,
    ben benim kızın yanına doğru gittim direkt, etrafta kim var, kim dinliyor diye hiç umursamadan,
    "nabersin, nasıldı bayram? şekerlerimi göremiyorum?" falan gibisinden muhabbete girdim..ne
    utanıcam aq, kim ne diyebilir?
    bu sefer bu da, "iyi ya işte, bildiğin gibi" deyip sırıttı. "yaa ben şekerleri unuttum bugün yalnız, dün
    yerleşme telaşıydı filan derken yorgunluktan uyuya kalmışım kusura bakmaa" deyip dudak
    büzdü..
    ben bu şirinlikler karşısında erirken, beynimin ücra köşelerinden bir ses "oğlum bu kız bir gün
    erken gelmemiş miydi? (cumartesiden)" diye bir soru yönetti bana, hatta soru da tam benim
    ağzıma geldi ama vazgeçtim sormaktan.
    dedim, "olsun, ya ben seninkileri getirdim, ama bugün işin yoksa bir yerlere gideriz diyecektim,
    sen de o ara yurda uğrar alırsın madem" diyip göz kırptım. güya kibarca buluşma bahanesi filan
    yaratmaya çalışıyorum hala,
    bu demesin mi, "tsigalko ben bugün gelemicem ya, biraz yatıp dinlenmem lazım, sen şimdi de
    verebilirsin istersen, ben yarın getiririm"
    ···