1. 1926.
    +1
    burdayız lan
    ···
  2. 1927.
    +1
    reserved amk manyağı
    ···
  3. 1928.
    +1
    Sende yazmak istiyosun naz yapma hadi
    ···
  4. 1929.
    +1
    biz hep buradayız
    ···
  5. 1930.
    +1
    reserved
    ···
  6. 1931.
    +1
    gibim kalktı öyle konusunca sen
    ···
  7. 1932.
    +1
    446 da kaldım
    ···
  8. 1933.
    +1
    düşünüyorum dostluklarımı,
    koşup
    kavga ettiğim insanları.
    kanattığım da
    öldürdüğüm de yanımda olan insanları.
    bir birayı dünyaya devirdiğimiz günleri,
    sokaklar da uyuduğum sonra
    bitmez dediğim dostluklar.
    biraz halüsinasyona
    çokça varsayıma giden düşüncüler.
    aynı gözyaşını ve
    aşikar olduğumuz acıları paylaştığım insanlar.
    hiç ölmeyecekmişiz gibi yaşadığımız
    oysa hep ölüm hakkında konuştuğumuz.
    eski dostlarım.
    yanımda olan insanlar,
    iyi birkaç insan.
    yanımda olan bol esrarkeş.
    bir rakı da kavga ettiğim
    bir rakı sofrasın da bulduğum insanlar.
    gitmeyi tercih eden dostlarım ve
    kardeşlerim.
    oysa hiç bitmeyecek gibi
    hep kazanacakmışız gibi
    üstelik
    hep beraber kazanacakmışız gibi
    yaşadığım ve sevdiğim insanlar.
    neredeler ?
    ney yapıyorlar?
    en basiti budur aslında,
    hayattalar mı hala dostlarım ?
    yüzümde ki morluklara ağlayan
    erkekler.
    babası öldüğün de ağlamayan dostum.
    her kadın gider,
    her baba ölür,
    her nefes biter,
    her sigara ve
    her bira biter.
    dostluk bitmez diyen dostlarım.
    dostluğumuz değil de,
    siz mi bittiniz acaba ?
    ···
  9. 1934.
    +2
    anlamsız cümleler kurmuştum,
    ağlıyor ve susuyorudum.
    yürümek
    hep yürümek ve bağırmak bazen.
    aksi bir şekilde düşünmek.
    saçlarım da sakladığım birkaç
    yağmur damlasın da kaybolmak.
    sokaklar da ellerimi ceplerim de koşturmak.
    kılıçsız bir savaşçı gibi
    sarışın bir huur
    sokaklar da dolanmaktı yaptığım.
    maviliğe küsmek
    girnin tonlarıyla düzüşmek gibiydi.
    tüm sanatı bitiyor ve
    aynı gecenin şafağın da doğuyordu kadınlar.
    umut ve inanç cephanesinin bitişi.
    garip ot kokusu
    ambulans sesi ve bilinçkaybı.
    öylesine yaşadığımın farkı,
    tadtığım elmanın kızıllığına küfürdü.
    bir çocuk tokantın da nefessizdim.
    yalnızığıma dostluk
    kalabığa yabancılık ve pastı.
    küfürleri düşünmekti sonra.
    bir bahçe de,koca gökyüzünü kanatmak.
    sıradan herşey,
    cinnetim ve kanayan parmaklarım.
    duruyordum bir sokakta,
    beynime çakılan binlerce mercedes.
    hatırlıyordum,
    gidişini ve gidişinin ilk gününde olduğumu.
    ···
  10. 1935.
    +2
    duruyorum
    sonra
    bir parkta ayılıyorum.
    bir maviliğe kaçıyorum
    asfaltta koşuyorum
    hayatın anlamın da düzüşüyorum.
    huurnun belin de
    kızıl silahın
    mermilerini göğsüme saklıyorum.
    bitiyorum,
    dakikaları da benimle bitiriyorum
    bütünlüğüm masada
    ölüyorum.
    küf kokuyorum
    nihayatte biliyorum
    alkolü buluyorum.
    maskeleri görüyorum
    anın da ayılıyor
    evime koşuyorum.
    tanrıyı tanımıyor
    saygısını istemiyor
    hayatımı söndürüyorum.
    batan her güneşte
    seni görüyor
    soruyor ve
    yıldızlara anlatıyordum.
    ahali de bağırıyorum
    defterlerimi yırtıyorum.
    saçmalıklar da ölüyorum
    saçmalıkları biliyorum
    saçmalıkları yaşıyor ve
    yaşatıyorum.
    ···
  11. 1936.
    +1
    eski bir sahaftayım. etrafta sararmış kitaplar, yerde duran kitaplar, masa da duran kitaplar, mutfakta duran kitaplar, raflar da duran kitaplar ve kitaplar var.ulu tanrım, ölmek ve yaşamak için ne kadar güzel bir yer.şu an nerede olmak istediğimi düşünüyorum da,tam olmak istediğim yerdeyim. burası gerçek cennet. etrafta herkesle ciks yapan huriler veya çeşitli yiyecekler yok ancak düşünmemizi sağlayacak yada sizi uzun ve huzurlu bir seyahate çıkarabilecek kitaplar var. bazen kendime çay demliyorum ve sigara yakıyorum. buralar da pek müşteri yok ancak bu benim işime geliyor. istediğim zaman şarap içebiliyorum veya tuvalette ot içebiliyorum hatta ve hatta ciks yapabiliyorum. mutfak dolapların da sakladığım birkaç akşamlık ile burada kalıyorum bazen. kitapların üzerin de uyuyakaldığım dahi oluyor.bir maaş veya karşılık almıyorum. buranın sahibi ben değilim. sahibi olan kişiyi aylardır görmüyorum ve nerede olduğu pek umurumda değil açıkcası. burası benim cennettim ve benim bölgem. kapıdan en son 3 gün önce bir müşteri girdi ve parası yoktu. üniversite öğrencisi uzun boylu ve kumral bir kız. etrafın incin olmasını aldırış etmeden yada ayaklarımı masanın üstüne atıp sigara içmemi aldırış etmeden istediği kitabı aramaya koyuldu. onunla ilgilenmiyordum ve sanırım o da benimle ilgilenmiyordu. raflar da duran kitapları karıştırmaktan sıkılmış olacak ki yerde duran kitapları karıştırmaya başladı. derin bir nefes çekip 'Fyodor Mihayloviç Dostoyevski' dedi.bir düşünün,bu sokaklar da dostoyevskinin adını tam olarak telaffus edecek kaç kişi vardı ki ?
    - öyle bir kitap yok burada. fakat 'Fyodor Mihayloviç Dostoyevski ' isimli yazarın kitapları var dedim. ismini tam olarak telaffuz ettim ve sanırım onu şaşırttım. daha sonrasın da aptal durumuna düşme ihtimalimi düşündüm de,hiçte uzak görünmüyordu. aklıma birden 'ya biyografisini istiyorsa, umarım biyografisi yoktur'dedim kendime. haklıydım,biyografisini istemiyordu.
    -ölüler evinden anılar. dedi.
    ona,bu kitabın oldukça kolay bulunan bir kitap olduğunu ve böylesine iğrenç bir yerde aramasına gerek olmadığını söyledim.
    -evet, kolay bulunan bir kitap ancak ben buradan almak istiyorum. varsa tabii.ona biraz beklemesini söyleyip tuvalete doğru gittim. klozetin üzerin de duran kahverengi kaplı ve kalın romanı alıp geri döndüm. kitabı eline alıp inceledikten sonra
    -param yok. ödemeyi farklı bir şekilde yapsam.ne dersiniz? dedi.
    -elbette olur. üzerimde ki paçavralara ve hiçbir ücret almadan burada kendimi heba etmeme bakarsan, paraya önem vermediğimi anlayabilirsin. dedim.
    gülümsedi ve kitaba baktı.onu beklememi ve birkaç dakika sonra buraya geri geleceğini söyledi. gülümseyip'elbette'dedim. dükkandan çıkıp hızlı adımlarla yolun karşısına geçti. kitaplarla dolu olan masaya doğru ilerledim ve oturdum. masanın altından şarabı çıkarıp beklemeye başladım. anlamsız bir şekilde ona güveniyor ve geleceğine inanıyordum. ümidimi kesmek üzereyken elinde bir poşetle dükkana girdi. poşetin içinden havuçlu ve cevizli bir kek çıkardı. masaya bıraktı ve
    -bunu kabul eder misin ? diyor sordu.
    -elbette.bu paradan daha iyi bir ödeme şekli.

    hemen yeni bir çay demledim ve onu dinlemee başladım.tek başına yaşayan bir üniversite öğrencisi olduğunu ve okuduğu bölüm sayesin de hayatının ileri evrelerin de bu dükkana dahi sahip olabileceği kadar para kazanacağını öğrendim. ancak hayat o kadar garipti ki,o an da benim gibi bilgisiz, yazım kuralların dahi bilmeyen, sakallı ve eğitimsiz bir adama muhtaçtı. adının damla olduğunu öğrendim. yeşil gözleri ve garip renkli saçları vardı.ona ;
    -peki ya seni yanlış anlasaydım ? ya benimle ciks yapmak istediğini düşünseydim ? senden öyle birşey istemeyeceğimi nereden biliyordun ?
    gülümsedi ve anlatmaya başladı. yaklaşık bir aydır sahafın önünden geçtiğini ve benim sıradan bir serseri olmadığımı anladığını söyledi.-oysa ben hala sıradan bir serseri olduğumu düşünüyorum-ondan böyle birşey istemeyecek kadar bilge bir adam olduğumu ve benim iyi bir adam olduğumu sezdiğini söyledi. tabağında ki keki bitirip ayağa kalktı. elini uzatıp teşekkür etti ve mutlaka geleceğini söyledi. gelmedin sayın bayan.6 ay daha oradaydım ama malesef hiç gelmedin. biliyor musunuz baylar ? dostotevskinin 'ölüler evinden anılar'kitabını 4 kere okudum ve o kitabı gerçekten sevmedim.

    edit: çok net anlatım bozukluğu yapmışım ama kalsın.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 1937.
    +1
    an itibari ile burada olan var mı ??
    ···
    1. 1.
      0
      An itibariyle 9. Sayfadayım panps sevdim üslubunu da ama kegib kegib okuyorum aradan dereden güzel dedigim gibi bu şukular sana helal olsun yıllar önce aldığım rezervayondan geldim..
      ···
  13. 1938.
    +1
    bir kişi burda tam aradığın türden bir belki sıfır başladı hadi
    ···
  14. 1939.
    +1
    Buradayız ulan!
    ···
  15. 1940.
    +1
    elinde ki mikrofona işaret ve orta parmağı ile iki kere dokunup üfledi. kemikli gözlüklerini burnundan aşşağıya kaydırıp iri gözleriyle kalabalığı süzdü. konuşmak için hazırdı. sadece onunla konuşmak için getirilen adam karşısın da oturmuş elinde ki soruları hazır bir şekilde bekletiyordu. elini cebine atıp marlboro red çıkartıp yaktı ve eliyle başlayabileceğini işaret etti.ilk soru geliyordu.
    -sizin için sayın yazar, sizin çin bir erkek nasıl mutlu olabilir ?
    sigarasını ağzına zütürdü, başını hafifçe yukarıya doğru kaldırdı. gözleriyle tavanı izliyor ve vereceği cevap için hazırlanıyordu.
    -bir erkek için mutlu olmanın binlerce kuralı vardı ancak ben sadece bir tanesini bilirim ve sadece bunu uygulayarak diğerlerine ihtiyacım olmaz.
    -bizimle paylaşabilir misiniz ?
    -elbette. kural şudur ki,asla ama asla gibemeyeceğin kadınların hayalini kurma.
    salonda ki hava oldukça garipti.bir kısım gülüyor bir kısım ise onu ayıplıyordu. onun bir yazar mı bir serseri mi yoksa bir komedyen mi olduğunu anlamaya çalışıyordu herkes. açık kahverengi bir pantolon ve beyaz bol bir gömlek giymişti. saçları incin ve tozluydu. ceketi veya deri ayakkaıları yoktu. değer vermiyordu böyle şeylere. pahalı elbiselere ve pahalı insanlara. pahalı menülere ve yıllanmış şaraplara.
    -pekala sayın yazar. size göre aşk nedir ?

    bu sefer sigarasından duman alamadı. öylesine donup kalmıştı ki.aşk! bu kelimeyi duymayalı aylar,bu hissi yaşamayalı ise yıllar olmuştu. sahi aşk neydi ? sayın yazar için aşk, sevdiği kişi için ölmek miydi ? yada üstün egolu bir şahıs gibi lanse edilen sayın yazar,bir kadının ölüme eşdeğer olduğunu düşünür müydü ? saniyeler geçiyordu ve salondakiler durumu garipsiyordu.o ise bunu aldırış dahi etmeden başından gece inanılması güç ve iğrenç aşk hikaseyini düşünüyor ve çektiği acılara rağmen nasıl hala ayakta olduğuna anlam veremiyordu. sunucu ise ortamın garipliğini sezmiş, duruma müdahale etmek için ortaya atılmıştı.

    -sayın yazar.iyi misiniz ? soru mu tekrarlamak istiyorum. sanırım oldukça ağır bir soru sordum. size göre a...

    konuşmasına izin vermeden eliyle sözünü kesti yazar.o,böyle bir duruma düşücek kadar aptal bir adam değildi kendine göre. ancak aşk, koca bir peygamberi dahi yenebiliyorken,bir adam nasıl dayanabilirdi ?

    -sanırım aşk, onunla doğmayıp, onunla ölmeyi istemektir. evet,sanırım aşk budur.

    -peki sayın yazar.siz daha önce aşkı tattınız mı ?

    -ah bayım,ben ölü bir adamım. ruhum ve ceketim ölü benim ve aşk tehlikelidir. ölümü hak edecek kadar tehlikeli. sanırım aşık olan herkes birer kahraman. aşık olan herkes tanrının ona üflediği ruhu dahi reddecek kadar korkusuz insanlar. aşk tehlikelidir dostum, aşk bir insanı ayakta tutabilecek kadar tehlikelidir.
    Tümünü Göster
    ···
  16. 1941.
    +1
    bir film karesin de bulursun aslında
    aslında
    bir film karesini bulamazsın.
    elin çarpar bazen beraber çekildiğiniz bir fotoğrafa
    yıkılırsın.
    anlık bir şekilde.
    aslında
    bir ömür ararsın, bulamazsın.
    ömürlük aslında.
    keşkeler de kazandığını
    küfürler de kaybeder
    şaraplar da bulursun.
    bir sokak lambasının sönüşü gibi
    anlık aslında.
    maviliğin tüm tonları var mıdır ?
    uyuyan herkese düşman olursun,
    aslında sen
    uykuya düşman olursun ve aslında sen
    değilsin uykuya düşman olan
    onu görmek isteyen gözlerindir.
    saçların da okşadığın büyük güneş
    küçülür. çok küçülür
    cebine sığdırır, sigaranı yakarsın.
    zaten sevdiğin sigara
    sana alkolü önerir.
    zaten bu hayatta kimse anlaşamaz da
    sigara ile alkol anlaşır bir tek.
    evinde değil de
    onunla kurduğun hayaller de yaşarsın.
    satırlar da ve
    soğuk köşeler de koşturursun.
    ciğerlerine kadar özlemek
    ne demek ?
    ciğerlerine kadar çekememek bir insanı.
    senin çiğerlerine çekemediğin insanın
    kolunu çeker ve ağlatır bazen birisi.
    canın yanar ya,
    sanki dünyanın bütün iyiliklerini,
    bütün çocuklarını ve
    inandığın herşeyi
    gözlerinin önünde yok etmişler.
    senin bir şarap şişesin de aradığın insanı
    şaraba batırıp kandırır bazen birisi.
    hayatın biter ya,
    sanki dünyanın tüm şaraplarını ve
    tüm sigaralarını
    gözlerinin önünde kırmışlar
    ···
  17. 1942.
    +1
    gidebilirsin,
    gitmelisin.
    gidiyorsun,
    gittin.
    ağlamıyorum artık,
    yanıyor canım.
    ölüyorum, bitiyorum
    bitiriyorum ancak
    ağlamıyorum.
    bir sigara sonra
    bir sigara daha.
    çok sigara sonra
    intihar mektubu.
    kollarım ve ruhun ağrıyor
    acıyor her nefesim
    bu mümkün mü tanrım ?
    unuttuğum şarkılar
    köşede kalmış herşey,
    koltuğun altına atılan zula.
    zuladan çıkan güzel melodi.
    çok fazla sen.
    bitik gibi böyle
    sağlam bitkin.
    yeşeren çiçekleri ez,
    bir ruhluk hafifliğim.
    anlamsız şiirlerin
    şairi ve
    yapılan her yazım hatasının sahibi.
    bizzatn ayakta durmakta.
    ayakta durup küfür etmekte,
    yeni küfülerleri cebine doluşturmakta.
    huurlara ağlayıp,
    onlara böyle diye bağırmak.
    aldatılmak ve
    aldatımanın bedeni ben,
    aldatmanın ruhu
    sen.
    uzun gecelerin yarası
    sırtım da belirgin,
    manzardan düşmek
    gecenin sol omzuna.
    solu sevip, sağa koşmaktı.
    ben anlamsız bir küfür.
    yıllar sonra içtiğin sigara
    ilk içtiğin sigara
    ben.
    ilk ettiğin küfürün ikinci harfi.
    ilk ciks yaptığın kişini adı
    ben.
    bizzat buradayım.
    mutsuzluklarının ve
    mutluluklarının
    bizzat yaşanmışlığıyım.
    yaşanmışsınız.
    yaşıyorsunuz siz
    nasıl yapıyorsunuz ?
    ···
  18. 1943.
    +1
    işte böyle sayın barmen.
    bırakıp gidiyorlar
    hemde hiç gitmez dediklerimiz.
    ölüm sebebimiz bu oluyor
    sizde bilirsiniz
    alkollü olan çok konuşur
    siz çok dinliyorsunuz değil mi ?
    bilmiyorum sayın barmen.
    yalnızım, çok yalnız.
    bazen elimi uzatsam diyorum
    elimi uzatıp yakalasam her şeyi
    biraz gökyüzü kalıyor elimde
    biraz da boşluk.
    giden gelmiyor sayın barmen.
    gelmez dediklerimiz geliyor
    biter dediklerimiz bitmiyor.
    fırtınalar var
    kavgalar ve sloganlar.
    içim de binler var.
    sayın barmen.
    bir bira daha.
    bir bira çok hayal demektir.
    bir bira, hayata koşuş,
    gerçek hayata koşuştur.
    şiirler yazıyorum
    bilirsiniz işte
    kimsenin bir şey bulamadığı şiirler.
    şiirler güzeldir
    değil mi sayın barmen ?
    kesinlikle güzeldirler.
    kimsenin bilmediği bir yerler de uyumak gibi.
    ···
  19. 1944.
    +1
    reserved
    ···
  20. 1945.
    +1
    iyi yazıyorsun panpa takipteyim yeni gördüm amk
    ···