Çok cahilsiniz ya, acıyorum gerçekten.
Ruslarla savaşa girmek istemedi. Her dönem sultanların ellerinde tam yetki olmuyor. Genç Osman'ın asılması, FSM'nin savaş çıkacakken tahttan indirilip babasının geçmesi, Abdülaziz'in bileklerinin kesilerek katledilmesi bunlara örnek. Meşrutiyet bile başlı başına örnek. Bu şartlarda Abdülhamid, savaşa girmenin doğru olmayacağını ve yalnız bırakılacağımızı göstermek için birkaç örnek gösterdi. Mesela ingiliz elçisini çağırıp yanımızda olup olmayacaklarını bildirmelerini istedi. Klagib "kalbimizde destkekiyoruz" cevabına rağmen girilmesi istendi. Ruslar, Yeşilköy'e kadar geldi. Yani istanbul'dan batısı, Balkanlar ve Trakya kaybedildi. ingilizlere Kıbrıs'ın kiralanması koşuluyla Edirne'nin batısına kadar geri alındı. Mantıksız bir takas değil, Ruslar istanbulda komşu mu olsaydı bize? Meşrutiyet'e de karşı değildi. Eğitimi yetersizdi toplumun. Türk olmayan bir sürü insan vardı mecliste. ittihat Terakki, geldikten kısa süre sonra yaşanılanlarla bu durumu delillendirdi. Meclis geldi de o an devlet mi kalkındı yoksa daha beter batacak duruma mı geldi bir bakın. Kiliseler sorununu çözdüler direkt balkanlar mahvoldu... Demokrasi gelseydi keşke, taa 1000 yıl önceden gelseydi ama buna uygun şartlar da olsaydı. Bikaç şehir ötede insanlar tarlalarındalar ve olup bitenden habersizler. Abdülhamid bu seviyeyi gördüğü için bolca eğitim kurumu açmaya çalışıyordu, dış borcu azaltmaya çalışıyordu. Bugün Çanakkale geçilmez diyoruz da o büyük topları, o tabyaları oraya koymayı akıl eden kim diye araştırıyor muyuz? 1.Dünya Savaşı'na girmeyip savaşa girmeyenler (Örneğin ABD) gibi güçlü çıkmak istiyordu. Kurduğu istihbarat, ingilizlere karşı Almanlara yaptırdığı tren yoluyla güç dengesini korumaya çalışması, petrol haritası çıkartması anlayanlar için yeterli örnekler. Avrupa FSM'ye deccal, Abdülhamid'e kızılsultan diyordu. Sonuç olarak bu yüzyılın seviyesiyle o zamanı aşağılamak aptallıktır. Şu andan yüzyıl sonra da ulan hepsi birlikte devleti yönetmek yerine 600 kişiye yetki verip 5 yıl televizyonsan izliyorlarmış, %51 olan kalan %49u yok sayıyormuş bu ne yobazlıkmış derler belki. Mevcut yüzyılın imkanlarıyla ilgili bu işler. Ortaçağda diğer devletlerin sultanları toprağını fethedince ananı belliyordu, bizim o şartlarda onlara nispeten tanıdığımız inanç ve yaşama özgürlüğü seviyesinin benzeri yok. Dedesinin adını taşıyan, sultanı olduğu devleti satmaya çalışmaz bir sultan. Babanızın işini devraldıktan sonra ulan dur batırayım şurayı demezsiniz, tecrübeniz yettiğince iyi yönetmeye çalışırsınız. Kendi malınız olmasa ihanet laflarını bir nebze anlayacağım. Tecrübeli sultan yetiştirilme düzeni de bozulmuştu, matbaa gecikmişti, diğer devletler bir sürü sömürge yapmıştı kendine. O durumda iyi bile geciktirdi devletin çöküşünü. Sonra gelenler de tecrübesi, bilgisi oranında çabaladı. ittihat Terakkiden Türk olanların da niyeti devleti büyütmekti ama ne kendileri yeterliydi, ne de zaman uygundu. Tarihinizi bir bütün olarak sahiplenin, aptal olmayın. Atatürk halifeliği kaldırarak dini kötüye kullanmak isteyenleri durdurma yolunu seçti, Abdülhamid de niyeti kötü olanları istihbaratıyla tespit edip takipte tutarak önlemeye çalışıyordu. Şerif Hüseyin'in istanbul'da tutulması buna örnek. Sonra Dünya Savaşı'nda ingilizlerin desteğiyle isyan etti. Buralarda yöneticilerin farklı yöntemleri var. Bulunduğü yüzyıl, devletin durumu, yetiştirilme şekli ve imkanları göz önünde bulundurulmalı. gibtiri taktan diyip geçersen 1,5- lt hamidiye su şisesini adama tersten sokarlar.