1. 1.
    +1 -18
    geçen pazar kurduğum bir ülke.
    ···
  1. 2.
    -6
    az önce yıktığım ülke.
    ···
    1. 1.
      0
      pirözirvid
      ···
  2. 3.
    +1
    o ne lan yannan, meydan larus mu kopyaladın buraya.
    ···
    1. 1.
      0
      Yıkılmasının sebebini teknolojik yetersizliğe bağlayabiliriz.
      ···
  3. 4.
    0
    borozan ananın dıbına girsin senin yannan beyinli at dölü kurbağa sıçmığı laftan anlamayan pekekentin evladı özet geç ya da gibtir git lan şurdan beynini gibtiğimin gergedan taşşağı
    ···
  4. 5.
    0
    (bkz: padişahın sol taşağı)
    ···
  5. 6.
    -1
    uygusal komedi diyebileceğimiz türden 26 bölümlük bir shojo animesi. her ne kadar duygusallık her bölümde ağırlığını gösterse de aşk öğeleri bulundurmayan ilginç bir seri. japonların aşkı vurgulamadan da insanı duygu seline boğabileceğini gösteriyor izleyenlerine. animasyon hakkında pek olumlu şeyler söyleyemiyeceğim ama idare eder diyebilirim. aslında animasyon güzel ama japon animasyonunun çıtası daha yükseklerde olduğu için daha güzel animasyonlara alışkın bireylere yeterli gelmiyor.

    konusu ise şöyle: honda tohru adlı ortaokul öğrencisi bir kız yakın zamanda annesinin vefat etmesi üzerine yalnız başına yaşamaya başlar, ama dedesi falan da vardır arada bir uğramaktadır onlara. gel zaman git zaman bu kız insanlarla pek barışık olmayan bir aile ile yakınlık kurar. sonra bu ailenin neden insanlardan uzak yaşadığını öğrenir. çünkü bu ailenin fertleri başka bir bireyle kucaklaşınca çin takvimindeki hayvanlardan birine dönüşmektedir. ayrıca birisi bunu farkedince onun hafızasını silebilmektedir. ama bunu honda tohru'ya yapamazlar çünkü bir bağ oluşmuştur bu kızla. olaylar gelişir. konu itibariyle ranmayı anımsatmakla birlikte tohru'nun karakteri itibariyle bana pollyanayı hatırlatmakta. ayrıca bolca özlü söz ve ders çıkarılacak hikayeler barındıyor. bir köylünün ormandaki canavarlarla olan diyaloğu beni çok etkilemişti örneğin.

    kızlara yönelik olduğunu baştan söyledim o yüzden çoğu kişinin hoşuna gitmeyebilir ancak kendi tarzındaki en güzel animelerden biri. adını ise bir bölümde geçen fruit basket oyunundan alıyor.
    ···
  6. 7.
    0
    gibip attınız a.k. sözlüğü bu ne 2 satırdan fazla yazmayın apaçiler
    ···
  7. 8.
    +3 -19
    islam belasini basimiza getiren dalyarak devlet
    tanim yaptim gibi oldu sanki dimi lan
    ···
    1. 1.
      -1
      türkler osmanlı ile mi müslüman oldu ? tarihini bilmiyor oç
      ···
      1. 1.
        -1
        yaygın olan arap-emevi sunni anlayışını baz alırsak, yavuz selim’in zamanında türkmen - alevilere yaptığı kıyımlar ve sindirmeler. o dönemde çoğu türkmen aşireti sünnileşmiştir.

        ayrıca selim’in türkmen kıyımında taşeron olarak kullandığı kürt emirlikleri, osmanlı desteği ile anadolu’ya yayılarak, günümüze kadar uzanan tarikat ve cemaatlerin temelleri atılmıştır.
        ···
  8. 9.
    +1
    her bi vatandasinda 49 cm yannan vardi bunlarin hey gidi gunler yaslandik anasini gibeiym
    ···
  9. 10.
    0
    padişahlarının anormal hal hareket tavırlarının yanı sıra (yer yer delilik ve çoğunlukla çılgınlık), o kadar güzel ırklarla yaptıkları evliliklere rağmen bu derece çirkin olmalarını anlayamadığım toprak parçası (idi).
    ···
  10. 11.
    0
    allaaaaaaah; kaming sooon!
    ···
  11. 12.
    0
    avrupanın maskarası olmuş ülke. (bkz: hasta adam)
    ···
  12. 13.
    +2
    Osmanlı Devleti veya Osmanlı imparatorluğu ( Osmanlıca: Devlet-i Âliye-yi Osmâniyye[3] 1299-1922 yılları arasında varlığını sürdürmüş bir Türk devletidir. Tarihçi Halil inalcık, 27 Temmuz 1302 Koyunhisar Savaşı (veya Bafeus Savaşı)'nı devletin kuruluş tarihi kabul etmektedir.[4][5] 29 Ekim 1923 tarihinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Devleti'nin yıkılışının ardından kurulan ardıl devletlerin arasında (o dönem bağımsız kalan tek devlet olarak) başlıca ardıl devlet olarak kabul edilmektedir[6][7][8][9][10][11][12][13][14]. Arnold Joseph Toynbee gibi bazı tarihçiler ise Türkiye'nin (başlıca ardıl olmak bir yana) tek ardıl devlet sayılması gerektiğini savunurlar.[15].

    Devletin kurucusu ve Osmanlı Hanedanının atası olan Osman Gazi, Oğuzların Bozok kolunun Kayı boyundandır.[16] Devlet, Bilecik ilinin Söğüt ilçesinde kurulmuştur. Buna karşın Prof. Dr. Halil inalcık, Osmanlı'nın 1299'da Söğüt'te değil 1302'de Yalova'da Bizans'a karşı yaptığı Bafeus Savaşı sonrasında devlet niteliğini kazandığını iddia etmiştir[17], Osmanlı'nın Yalova'da kurulduğu iddiasına Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Niyazi Eruslu da destek vermiştir.[18] istanbul ile sınırlı bir şehir devletine dönüşmüş olan Bizans imparatorluğu'nu yıkmış, bazı tarihçilere göre bu Yeni Çağ'ı başlatan olay olmuştur. Osmanlı Devleti gücünün doruğunda olduğu 16. ve 17. yüzyıllarda üç kıtaya yayılmış ve Güneydoğu Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın büyük bölümünü egemenliği altında tutmuştur. Ülkenin sınırları batıda Cebelitarık Boğazı (ve 1553'te Fas kıyıları'na, doğuda Hazar Denizi ve Basra Körfezi'ne, kuzeyde Avusturya, Macaristan ve Ukrayna'nın bir bölümüne ve güneyde Sudan, Eritre, Somali ve Yemen'e uzanmaktaydı.[19] Osmanlı Devleti 29 eyaletten ve vergiye bağlanmış Boğdan, Erdel ve Eflak prensliklerinden oluşmaktaydı. Devlet zaman zaman denizaşırı topraklarda da söz sahibi olmuştur. Atlantik Okyanusu'ndaki kısa süreli toprak kazanımları Lanzarote[20] (1585), Madeira (1617), Vestmannaeyjar[21] (1627) ve Lundy[22] (1655) bu duruma örnek olarak gösterilebilir.

    Devlet altı yüzyıl boyunca Doğu dünyası ile Batı dünyası arasında bir köprü işlevi görmüştür. Hakimiyeti altında bulunan topraklarda yaşayan halklar zaman zaman, toplu ya da yerel ayaklanmalar ile Osmanlı iktidarına karşı çıkmışlardır. Genel olarak din, dil ve ırk ayrımından uzak durduğu için yüzyıllarca birçok devleti ve milleti hakimiyeti altında tutmayı başarmıştır.[23] Osmanlı Devleti, eski Türk örf ve adetlerinin ve islam kültürünün yükümlülüklerinin doğrultusunda bir yönetim şekli belirlemiştir.[24]
    Tümünü Göster
    ···
  13. 14.
    0
    Osmanlı Devleti belirli tarihsel dönemlere ayrılarak incelenir. Dönemler, Osmanlı Devleti'nin yönetim yapısına ve dünya siyasetindeki yerine göre belirlenmiştir. Toprak büyüklüğünü temel alan ayrıştırmalardan daha detaylı bir bakış açısına izin vermektedir.

    Beylik (1299 öncesi) [değiştir]
    Ana madde: Osmanlı Devleti Beylik Dönemi
    Anadolu Selçuklu hükümdarı, Kayı boyu'nu Ankara'nın yakınlarındaki Karacadağ yöresine yerleştirdi. Anadolu Selçuklu Devleti'nin Kayılar'a verdiği bu toprak 1.000 km2den ibarettir. Kayılar, batıya yönelerek Bizans'ın Söğüt ve Domaniç bölgelerini, Ertuğrul Gazi ile aldılar.

    Anadolu Selçuklu hükümdarının Osman beye sancak gönderdiği 1299 yılı kuruluş yılı olarak kabul edilir. 13. yüzyıl'da Anadolu, giderek artan ölçülerle Moğol egemenliğine girmeye başladı. 14. yüzyıl başlarında Anadolu'nun batı kısımlarında pek çok Türkmen beyliği ortaya çıktı. Bu beyliklerin en küçüğü, Eskişehir-Sakarya-Söğüt dolaylarındaki Osmanoğulları Beyliği idi. Osmanoğulları Beyliği, artık iyice zayıflamış olan Doğu Roma imparatorluğu ile karadan sınıra sahip tek Türk Beyliği idi. Osmanoğulları Beyliği'nin kurulduğu Eskişehir-Sakarya- Söğüt dolayları Anadolu'da biçim bakımından ilhanlılar'a bağlı olsa da, Moğol ilhanlı etkisinin uzanamayacağı kadar batıda yer alan bir bölgeydi. Bu yüzden Osmanoğulları Beyliği'nin toprakları, Moğol baskısından kaçan Oğuz aşiretleri, Anadolu Selçuklu asker, memur ve bilim adamı için bir sığınak yeri işlevini görüyordu. Osmanlı Devletinin yanında bir çok boy da orada idi. Osmanlı Devleti daha sonradan büyüyerek Avrupa yakasına geçti buradan Doğu Romayı alarak Avrupaya yayıldı.

    Kuruluş (1299 - 1453) [değiştir]
    Ana madde: Osmanlı Devleti Kuruluş Dönemi

    Bir Türk zincir zırhıOsman Bey; Karacahisar, Bilecik,Yarhisar ve Mudurnu'yu almıştır. Beyliğe adını veren Osman Bey'dir. Osman Bey, Çobanoğulları Beyliği'nin vâsalı olarak akınlarda bulunurken, bu beyliğin Doğu Romayla anlaşması üzerine, bölgede Doğu Roma üzerine akınlarda bulunanlar, etkinliklerini bu kez Osman Bey'in bayrağı altında sürdürdüler. Bu durum yavaş yavaş Osman Bey'i bağımsızlığa iten bir etken oldu.

    Osmanoğulları Beyliği'nin genişlemesi, Marmara bölgesindeki büyük Doğu Roma kentlerinden Bursa'nın 1326'da Osmanoğulları Beyliği'nin eline geçmesiyle sürdü. Bursa'nın alınışını göremeden o yıl ölen Osman Bey'in yerine geçen oğlu Orhan Bey zamanında da Osmanoğulları Beyliği'nin gelişmesi hızlandı. Para bastırarak Osmanoğulları Beyliğini, Osmanlı Devleti haline getirdi. Bursa'nın ardından Marmara bölgesinin öteki büyük Doğu Roma kentleri, iznik ve izmit de Osmanlılar'ın eline geçti. Osmanlı ilerlemesini durdurmak isteyen ve başında Doğu Roma imparatoru III. Andronikos'un bulunduğu bir Doğu Roma ordusu Maltepe (Palekanon) Savaşı'nda bozguna uğratıldı (1329). Osman Bey döneminde, Osmanoğulları Beyliği yalnız Doğu Roma topraklarında genişlemişti.

    Orhan Bey döneminde ise komşu Türk Beyliklerinin topraklarında da genişlemeye başladı. Böylece Osmanlılar hem Karesi Beyliği'nin donanmasına, hem Rumeli'ye geçiş için önemli bir takım noktalara, hem de Rumeli topraklarını iyi tanıyan Karesi komutanlarına sahip oldular. Osmanlılar Rumeli'ye Doğu Roma imparatorluğu'nda Palaiologoslar ile Kantakuzenoslar arasındaki taht kavgalarından yararlanarak, 1354'te ayak bastılar. Osmanlılar'ın Balkanlar'da ele geçirdikleri ilk üs Gelibolu Yarımadası'nda Çimpe Kalesi oldu. Orhan Bey'in yerine oğlu I. Murat (1362 - 1389) geçti. Doğu Roma o sıralarda iç karışıklıklar içindeydi. Kantakuzen, Orhan Bey'den, Çimpe Kalesi karşılığında yardım istedi. Orhan Bey, Doğu Roma Tekfurlarını (vali) bozguna uğrattı ve Çimpe'yi Rumeli'ye geçişte üs olarak kullandı. iznik ele geçince Orhan gazi tuğrasının olduğu ilk Osmanlı parasını bastırtarak, tarihteki ilk padişah oldu. Donanma ilk kez Orhan Bey zamanında kuruldu ve Osmanoğulları Beyliği, Osmanlı Devleti haline geldi. Yine Orhan Gazi zamanında, 6 yıl süren kuşatmanın ardından Bursa alınarak başkent yapıldı.

    I. Murat Hüdavendigar Balkan fetihlerini hızla sürdürdü. 1363'te Edirne yakınlarında Sazlıdere denilen yerde, Osmanlı ilerlemesini durdurmak isteyen bir Doğu Roma - Bulgar ordusu yenilgiye uğratıldı ve bu zaferin ardından Edirne Osmanlılar'ın eline geçti. Kısa bir süre sonra, Edirne'yi geri almak isteyen Macar - Sırp - Bulgar - Eflâk - Bosna birleşik ordusu Edirne yakınlarında, Sırpsındığı Savaşı'nda ağır bir yenilgiye uğratıldı (1364). Osmanlılar kısa süre içinde Bulgaristan'ı, Yunanistan'ı ve Sırbistan'ı ele geçirmeyi başardılar. 14.yy. sonlarında Osmanlı sınırı Tuna'ya ve Belgrad'a dayanmış bulunuyordu. Balkan devletlerinin ve onları destekleyen Avrupa devletlerinin Osmanlı ilerlemesini durdurma çabaları, I. Kosova Savaşı (1389), Niğbolu (1396), Varna (1444), II. Kosova Savaşı (1448) savaşları ile kırıldı. istanbul'un Osmanlılar'ın eline geçmesinden önce Belgrad ve dolayları, Arnavutluk, bazı liman şehirleri dışında Balkanlar büyük ölçüde Osmanlı egemenliğine girmiş bulunuyordu. Bu döneminde Germiyanoğlu Süleyman Şah'ın kızı ile I.Murat'ın oğlu Şehzâde Bayezit'in evlenmeleri, Kütahya, Tavşanlı, Emet, Simav ve Gediz dolaylarının çeyiz olarak Osmanlılar'a geçmesine neden oldu. Yine 1.Murat döneminde Osmanoğulları Beyliği, Hamitoğulları Beyliği'nden Akşehir, Yalvaç, Beyşehir, Karaağaç ve Seydişehir'i 1374'te 80.000 altın karşılığı satın alarak Anadolu'daki bu genişleme, kendilerini Anadolu Selçukluları'nın vârisi sayan Karamanoğulları Beyliği ile sınırdaş yaptı ve bu durum Osmanlı - Karaman mücadelesinin başlamasına neden oldu. I. Murat'ın oğlu Yıldırım Bayezit (I. Bayezit) (1389 - 1402) tahta geçer.


    Niğbolu SavaşıYıldırım Bayezit döneminde, Anadolu Türk birliği yeniden sağlandı. Ancak Osmanlı'nın bu kadar güçlenmesi, o sırada bir Çin seferi hazırlığında olan Timur'u korkuttu. Batısında böylesine güçlü bir devlet bırakmak istemeyen Timur, Karakoyunlu ve Celayirîli hükümdarının Osmanlı'ya sığnmasını bahane ederek Osmanlı'ya savaş açtı ve Ankara'ya kadar geldi. O sırada istanbul'u kuşatmakta olan Bayezid kuşatmayı kaldırdı ve Çubuk Ovası'nda Timur'un ordusu ile karşılaştı. 28 Temmuz 1402de yapılan Ankara Meydan Savaşı'nda Bayezid kendisine bağlı Türk boylarının ona ihanet etmesinin de etkisiyle çok ağır bir yenilgi aldı ve Timur'a esir düştü. Değişik tarihcinin verdikleri değişik nedenlerle, büyük olasılıkla esarete fazla dayanamaması nedeniyle Yıldırım Beyazid 8 Mart 1403de Akşehir de öldü.

    "Fetret Devri" adı verilen dönemin başında Timur, Anadolu beylerini eski topraklarına kavuşturdu. Osmanlı Devleti'ni kimin idare edeceği Bayezid'in oğulları, isa, Süleyman, Musa ve Mehmet arasında mücadelelere yol açtı. Osmanlı devleti merkezleri olan Bursa ve Edirne birkaç defa el değiştirdi ve bu şahzadeler ellerine geçirdikleri başkentte kendilerini Osmanlı Sultanı ilan ettiler. Önce isa Çelebi, ondan sonra Süleyman Çelebi ve en sonunda Musa Çelebi elimine edildikten sonra 1413 yılında Mehmet Çelebi tek başına Osmanlı Sultanı olarak tahta çıktı. Çelebi Mehmet, Osmanli devletinin birliğini yeniden sağladı ve devleti babasının zamanındaki eski gücüne kavuşturdu. Bu dönemde Venediklilerle yapılan ilk deniz savaşı, başarısızlıkla sonuçlandı. 1421'de yerine oğlu Sultan II. Murat padişah oldu.

    Yıldırım'ın oğlu Mustafa Çelebi'yi de beraberinde Semerkant'a zütürmüştü. Mustafa Çelebi olduğunu iddia eden (ve çok tarihçiye göre gerçekte Mustafa Çelebi olan) bir kişi Mehmet Çelebi saltanatının son yıllarında hükümdarlık iddiasında bulundu; Venediklilerin desteğiyle Selanik dolaylarında kuvvet toplayan Mustafa Çelebi Mehmet Çelebi'ye yenilerek Doğu Roma'ya sığındı. 1421de II. Murat saltanatı başında Mustafa Çelebi Bizanslıların desteğiyle büyük bir isyan başlattı ve bir müddet devlet merkezi Edirne'yi ve Rumeli idaresini eline alarak adına hutbe okutarak ve para bastırarak kendini Osmanlı Sultanı ilan etti. II. Murat'in Veziriazami Amasyalı Beyazid Paşa Sazlıdere Savaşından yenilip esir düştü ve öldürüldü. Mustaf ordusuyla Anadolu'ya geçip Bursa'ya hücum edip şehri kuşattı. Fakat II. Murat'in usta vezirleri tarafından Mustafa'nın çevresine onun bir düzmece olduguna inandırıldı; baş danışmanı vezirlik unvanı verilme sözü ile ayartıldı ve Bursa yakınlarına gelen ordusu dağıldı. Trakya'ya kaçtı ise orada da tutunamadı ve Kızılağaç Yenicesi'nde yakalanıp Edirne'de idam edildi. Düzmece Mustafa olayı denilen bu büyük isyan II. Murat'ın karşılaştığı ilk isyan olmadı. Ertesi yıl genç küçük kardeşi Küçük Mustafa isyan etti; iznik'i ele geçirdi ve yine baş danışmanı ihanetiyle bu isyan da bastırıldı.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 15.
    +1
    Yükselme (1453 - 1579) [değiştir]

    Fatih Sultan Mehmet'in Bellini tarafından yapılmış portresiAna madde: Osmanlı Devleti Yükselme Dönemi
    II. Mehmed, 1453'te kuşattığı istanbul'u 29 Mayıs 1453'te fethetti ve devletine başkent yaptı. Ardından, Doğu Roma tahtı üzerinde hak iddia edebilecek hânedanlara karşı harekete geçti. Mora Despotluğu (1460), Trabzon Rum impratorluğu (1461) ve Palailogoslar ile akrabalığı bulunan Galtulusi ailesinin ortadan kaldırdı. Sırbistan, Bosna ve Hersek'i ilhâk etti (1459). Bünyesinde birden çok müslüman ve hristiyan ulusu barındıran Osmanlı Devleti böylece resmen imparatorluk ünvanı kazanmış oldu. Balkanlar'da genişleme Osmanlı Devleti'ni Tuna üzerinde Macaristan'la; Arnavutluk, Yunanistan kıyıları ve Ege Denizi'nde Venedik'le karşı karşıya getirdi. Uzun bir savaş (1463 - 1478) sonunda Venedik, işkodra, Akçahisar kentleriyle Limni ve Eğriboz adalarını Osmanlılar'a bırakmayı ve elde ettiği ticaret serbestliği karşılığında her yıl 10.000 altın ödemeyi kabul etti. Bu savaş sürerken II. Mehmed, Karamanoğulları Beyliği'ni ortadan kaldırdı (1468); Karamanoğulları'nı koruyan ve Venedik'le bir antlaşma yapan Akkoyunlu hükümdârı Uzun Hasan'ı Otlukbeli'nde ağır bir yenilgiye uğrattı. Bu zaferle Osmanlı Devleti Fırat'ın batısındaki Anadolu topraklarına yerleşti; Gedik Ahmet Paşa'nın Toroslar'ı ve Akdeniz kıyılarını zaptetmesiyle de Mısır Memlûkları ile sınırdaş oldu. Gedik Ahmet Paşa'nın 1475'te kuzey Karadeniz'e yaptığı sefer, Ceneviz kolonileri Kefe ve Sudak'ın fethi ve Kırım Hanlığı'nın Osmanlı himayesine girmesiyle sonuçlandı. Böylece Osmanlı Devleti bir iç deniz durumuna gelen Karadeniz üzerinde siyâsi ve iktisâdi tam bir egemenlik kurdu. II. Mehmed'in güney italya'nın fethiyle görevlendirdiği Gedik Ahmet Paşa, denizaşırı bir seferle Napoli Krallığı'nın elinde bulunan Otranto'yu aldı ve italya içlerinde harekâta başladı. Ama II.Mehmet'in 49 yaşındaki ölümü (1481) bu seferin yarım kalmasına neden oldu.


    Fatih'in istanbul'a girişi
    Osmanlı Devleti'nin istanbul'un fethi sırasında kullandığı, italya'nın Torino kentinde bir müzede bulunan Şahi topu.Ana madde: istanbul'un Fethi

    II. Bayezit (1481 - 1512), taht kavgasına girişen kardeşi Cem'i yeniçerilere dayanan ishak ve Gedik Ahmet paşaların desteğiyle yendi; Cem, Rodos Şövalyeleri'ne sığınmak zorunda kaldı. 1484'teki Boğdan seferi ile kuzey ticaretinin zengin limanları Kili ve Akkerman Osmanlı Devleti'ne katıldı. Cem'i ve Karamanoğulları'nın kalıntılarını destekleyen Memlûklar'la savaş (1485 - 1491) ise genellikle Osmanlılar'ın yenilgisiyle sonuçlandı. Venedik'le savaş (1499 - 1503), Devlete Modon, Koron, Navarin, inebahtı limanlarını kazandırdı.

    Yavuz Sultan Selim, Şah ismail'in Anadolu'daki müritlerine karşı şiddetli bir mücadeleye girişti. Şah ismail'e karşı Çaldıran'da kazandığı zaferden (1514) sonra Tebriz'e kadar ilerledi. Bundan sonra I. Selim, Memlükler'a karşı harekete geçti. Ateşli silahlardaki üstünlüğü sayesinde kazandığı Mercidâbık (1516) ve Ridâniye (1517) savaşları, Osmanlı Devleti'ne Suriye, Filistin ve Mısır'ı kazandırdı. Hicaz, Osmanlı egemenliğine girdi. Böylece Osmanlı Devleti, Hint Okyanusu'na açılma olanağına kavuştu ve islam dünyasının önderliğini tartışmasız biçimde ele geçirdi. Bu arada I. Selim, halife ünvânı aldı ve bu unvan kendisinden sonra gelen Osmanlı padişahları tarafından da kullanıldı.

    Kanuni Sultan Süleyman döneminde devlet en güçlü ve şaşalı dönemini yaşamıştır.46 yıllık hükümdarlığında devlet doğal sınırlarına ulaşmış ve tam anlamıyla günümüzde süper güç tabir edilen konuma ulaşmıştır.Öyle ki dönemin en güçlü ülkelerinden Avusturya-Macaristan imparatorluğu ile yapılan bir antlaşmada Osmanlı Vezir-i azamı ile Avusturya-Macaristan imparatorluğu hükümdarı denk kabul edilmiştir. Yani Osmanlı'nın 2. adamı ancak diğer ülkeleri muhattap alacak seviyededir.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 16.
    -1
    Duraklama (1579 - 1699) [değiştir]
    Ana madde: Osmanlı Devleti Duraklama Dönemi
    Osmanlı'da duraklama dönemi Sokullu Mehmet Paşa'nın ölmesiyle başlamıştır. Deneyimsiz kişilerin tahta geçmesi ile merkezi yönetimin bozulması sonucu, devlet yönetiminde otoritenin sarsılması, halkın devlete olan güveninin azalmasına ve iç isyanların çıkmasına neden olmuştur. Özellikle yeniçeriler artık padişaha karşı gelmekteydi. Yeniçerilerdeki 'Ocak, devlet içindir.' anlayışı yerine 'Devlet, ocak içindir.' anlayışı gelişmiştir.


    Osmanlı Devleti'nin yükselişi ve çöküşü (1299-1920)Avusturya ve iran seferleri sonucu oluşan ekonomik sıkıntılar, tımar sisteminin bozulması ve nüfus artışının yarattığı sosyal hayattaki sıkıntılar ve çağın gerisinde kalınması ile eğitim alanındaki bozulmalar sonucu devlet duraklama dönemine girmiştir. Coğrafi keşiflerle ticaret yollarının önem kaybetmesi, sık padişah değişmeleriyle çok verilen cülus bahşisi ve yeniçerilerin artmasıyla verilen ulufe miktarının da artması Osmanlı ekonomisini yıpratmıştır.

    Celali ayaklanmaları, Osmanlı toprak düzenini büyük ölçüde değiştirmiş, ağır vergiler yüzünden ya da “Büyük Kaçgun” sırasında yerlerinden olan çiftçilerin toprakları mültezimlerin ya da yerel yöneticilerin eline geçmiştir. Vergiler yüzünden borca giren köylüler, işledikleri toprakları sonunda tefecilere kaptırdılar. Osmanlı toprak düzeninin belkemiği olan tımar sistemi bozuldu. Büyük nüfus hareketleri ortaya çıktı ve kentlere büyük göçler oldu. Tarımsal üretim geriledi ve kıtlık tarım ürünleri fiyatlarının yükselmesine yol açtı. On binlerce insan yaşdıbını yitirdi ve pek çok yerleşim yeri yıkıma uğradı. Osmanlıda eğitim(ilmiye)nin bozulması da Osmanlıyı geriletmiştir. Avrupadaki gelişmeleri (Reform, Rönesans) Osmanlı'nın takip etmemesi Osmanlı için bir dezavantaj olmuştur.

    NOT:Osmanlı Devleti'nin eğitim sisteminin bozulmasının nedeni Beşik Ulemalığı denilen sistemin ortaya çıkmış olmasıdır.Bu sisteme göre müderrislerin(Öğretmen) yeni doğan çocukları doğduğu andan itibaren medrese(Eğitim yuvası) öğretmeni sayılıyordu.

    Gerileme (1699 - 1792) [değiştir]
    Ana madde: Osmanlı Devleti Gerileme Dönemi
    Osmanlı Devleti Gerileme Dönemi, Osmanlı tarihinde Karlofça Antlaşması’ndan (1699) başlayarak, Yaş Antlaşmasına kadar (1792) geçen süreye denir.

    Bu dönemde Karlofça ve istanbul Antlaşması’yla kaybedilen yerleri geri almak ve mevcut toprakları korumak amacıyla batıda Avusturya ve Venedik, kuzeyde Rusya ve doğuda iran ile savaşlar yapılmıştır.

    Bu yüzyılda Avrupa’dan geri kalındığı Pasarofça Antlaşması’ndan itibaren kabul edilmiş ve yapılan ıslahatlarda Avrupa örnek alınmıştır.

    26 Ocak 1699 tarihinde Kutsal Roma Cermen imparatorluğu ile imzalanan Karlofça Antlaşması, Osmanlı-Kutsal ittifak Savaşları'nı bitirmiştir. Karlofça Antlaşması, Osmanlı Devleti'nin toprak kaybettiği ilk antlaşmadır. Bu tarihten sonra Osmanlı Devleti'nin gerileme dönemi başlamıştır. Papa tarafından Osmanlı Devleti'ne karşı Almanya imparatorluğu, Avusturya Arşidüklüğü, Polonya Krallığı, Rusya Çarlığı, Malta Sen Jean Şövalyeleri Tarikati ve Venediklilerden(italyan) oluşan bir ittifak ile uzun süren savaşlar sonunda yorgun düşen Osmanlı Devleti, Banat ve Temeşvar hariç, bütün Macaristan ve Erdel Beyliği Avusturya'ya, Ukrayna ve Podolya Lehistan'a, Mora ve Dalmaçya kıyıları Venediklilere bırakmıştır.

    Bu yüzyıl başlarında Osmanlı Devleti, kaybettiği toprakları geri alarak Avrupa'da tutunmayı ve eski gücünü korumayı amaçlamıştır. Ancak bir süre sonra bu amacına ulaşamayacağını anlayınca elindeki toprakları koruma politikası izlemeye başlamıştır.

    Karlofça Antlaşması
    Lale Devri
    1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı
    Küçük Kaynarca Antlaşması
    Nizam-ı Cedid
    Tümünü Göster
    ···
  16. 17.
    -1
    Dağılma (1792 - 1922) [değiştir]

    Sultanahmet Meydanı'nda halk yürüyüşü
    II. Abdülhamit döneminde basılmış Osmanlı Devleti'nin Ortadoğu'daki topraklarını gösteren harita (1893)Ana madde: Osmanlı Devleti Dağılma Dönemi
    Bu dönem 1792 Yaş Antlaşması ile başlayıp 1922 de Osmanlı Devleti'nin yıkılışına kadar devam eden dönemdir. Osmanlı Devleti Avrupalı devletlerin kendi aralarındaki çıkar çatışmalarından yararlanıp denge politikası izleyerek varlığını korumaya çalışmıştır.

    Osmanlı Avrupa'da çıkan isyanlar ve uzun süren Rus savaşları ile iyice yıpranmış ve devlet yönetiminde ıslahata yönelik çalışmalar yapılmış ise de pek başarılı olunamamıştır.

    Ayastefanos Antlaşması
    Berlin Antlaşması
    Sırp isyanı(1804)
    1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı ve Bükreş Antlaşması
    Yunan isyanı
    1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı ve Edirne Antlaşması
    Mehmet Ali Paşa isyanı
    Tanzimat Fermanı(1839)
    Kırım Savaşı(1853-1856)
    93 Harbi (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı)
    Dömeke savaşı (1897 Osmanlı Yunan savaşı)
    Trablusgarp Savaşı (1911-1912)
    Balkan Savaşları (1912-1913)
    I. Dünya Savaşı (1914-1918)
    Çanakkale Savaşları (1915-1916)
    Saltanatın Kaldırılması (1922)

    Devlet Örgütü [değiştir]
    Ana madde: Osmanlı Devlet Teşkilatı
    Fatih, Osmanlı ve sürekli bir yapı kazandırmak için önemli düzenlemeler yaptı. Yönetim, maliye ve hukuk alanında koyduğu kuralları içeren Fatih Kanunnamesi, sonraki dönemde de yürürlükte kaldı. Bu kanunname, tahta çıkan padişaha devletin geleceği için kardeşlerini öldürme hakkı veriyordu. Fatih’in Osmanlı Devleti düzenine ilişkin temel ilkelerin pek çoğu, Tanzimat dönemine kadar geçerliliğini korudu.

    Saltanat Makamı [değiştir]
    Ana madde: Osmanlı padişahları
    Ayrıca Bakınız: Osmanlı Hanedanı soy ağacı

    Osmanlı hanedanınıdan 36 padişah toplam 623 sene hüküm sürmüştür. ilk önce Bey diye adlandırılan padişahlar, 1383'den itibaren Sultan, 1517 tarihinden sonra da Sultan unvanına ek olarak Halife unvanını da taşımaya başlamışlardır.

    Osmanlı padişahları tahta çıktıklarında yayımladıkları bir tür genelge olan Adaletnâme; kanunlara uyulması ve herhangi bir haksızlığa hiç kimsenin uğratılmaması konuları hakkında kaleme alınırdı.

    Türk tarihi


    Ön Türk[göster]
    Ön Türkler
    Ön Türkler
    Tengricilik
    Bozkır imparatorluğu Geleneği

    Bozkır imparatorlukları[göster]
    Göçebe
    Hiung-nu
    Batı • Kuzey • Güney
    Cücenler
    Akhunlar
    Göktürk Kağanlığı
    Doğu • Batı • ikinci
    Uygur Kağanlığı
    Türgişler • Karluklar • Kırgızlar
    Yerleşik
    Beş Barbar Onaltı Krallık
    Han Çov • Hou Çov • Vey • Hya
    Kansu Uygur Krallığı
    Karahoca Uygur Krallığı
    Karahanlılar • Doğu Karahanlılar • Batı Karahanlılar
    Beş Hanedan On Krallık
    Şatuolar
    Hou Tang • Hou Jin

    Ural'ın Batısı
    Hun imparatorluğu
    Avar Kağanlığı
    Hazar Kağanlığı
    Peçenekler
    idil Bulgar Hanlığı

    Memlûklar / Türkmenler[göster]
    Hindistan
    Gazneliler
    Delhi Sultanlığı
    Mısır
    Eyyubiler
    Memlûk Sultanlığı
    iran
    Karakoyunlular
    Akkoyunlular
    Safevi Hanedanı
    Afşar Hanedanı
    Kaçar Hanedanı

    Moğolların Mirasçıları[göster]
    Cuci'nin Ulusundan Doğan Ülkeler
    Altın Orda
    Toka Temür Sülalesi
    Kırım Hanlığı
    Kazan Hanlığı
    Kasım Hanlığı
    Astrahan Hanlığı
    Kazak Hanlığı
    Nogay Orda
    Şiban Şülalesi
    Sibir Hanlığı
    Şeybani Hanlığı
    Buhara Hanlığı
    Hive Hanlığı
    Kokand Hanlığı
    Buhara Emirliği
    Çağatay'ın Ulusundan Doğan Ülkeler
    Doğu Çağatay Hanlığı
    Yarkand Hanlığı
    Timur imparatorluğu
    Babür imparatorluğu

    Anadolu - Rumeli[göster]
    Selçuklular
    Büyük Selçuklu
    Irak Selçuklu
    Kirman Selçuklu
    Anadolu Selçuklu

    I.Dönem Anadolu Beylikleri
    Çaka Beyliği (1081 - 1098)
    Dilmaçoğulları Beyliği (1085 - 1192)
    Danişmendliler Beyliği (1092 - 1178)
    Saltuklu Beyliği (1092 - 1202)
    Ahlatşahlar Beyliği (1100 - 1207)
    Artuklu Beyliği (1102 - 1408)
    inaloğulları Beyliği (1098 - 1183)
    Mengüçlü Beyliği (1072 - 1277)
    Erbil Beyliği (1146 - 1232)
    Çubukoğulları Beyliği (1085 - 1092)
    Atabeylikler
    Zengiler
    ildenizliler
    Böriler
    Salgurlular

    I.Dönem Anadolu Beylikleri

    Osmanlı imparatorluğu (1299 - 1922)
    Taşanoğulları Beyliği (1350 - 1398)
    Çobanoğulları Beyliği (1227 - 1309)
    Karamanoğulları Beyliği (1256 - 1483)
    inançoğulları Beyliği (1261 - 1368)
    Sâhipataoğulları Beyliği (1275 - 1342)
    Pervaneoğulları Beyliği (1277 - 1322)
    Menteşeoğulları Beyliği (1280 - 1424)
    Candaroğulları Beyliği (1299 - 1462)
    Karesioğulları Beyliği (1297 - 1360)
    Germiyanoğulları Beyliği (1300 - 1423)
    Hamitoğulları Beyliği (1301 - 1423)
    Saruhanoğulları Beyliği (1302 - 1410)
    Tacettinoğulları Beyliği (1303 - 1415)
    Aydınoğulları Beyliği (1308 - 1426)
    Tekeoğulları Beyliği (1321 - 1390)
    Dulkadiroğulları Beyliği (1339 - 1521)
    Ramazanoğulları Beyliği (1325 - 1608)
    Kadı Burhaneddin Devleti (1381 - 1398)
    Eşrefoğulları Beyliği (1300 - 1326)

    Türk Cumhuriyetleri[göster]
    Türk Cumhuriyetleri
    Azerbaycan Cumhuriyeti
    Kazakistan Cumhuriyeti
    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
    Özbekistan Cumhuriyeti
    Kırgızistan Cumhuriyeti
    Türkiye Cumhuriyeti
    Türkmenistan Cumhuriyeti
    Tarihi Türk Devletlerin Tam Listesi için

    Tarihî ve çağdaş Türk devletleri
    Türk tarihi literatürü
    g • t • d



    Divan-ı Humayun [değiştir]
    Osmanlı Devleti kurulduğunda bir divan vardı ve belli başlı uyeleri bulunmaktaydı. Bunlar; Padişah, Sadrazam,Vezir-i Azam, Rumeli ve Anadolu Kazasker'leri, Defterdar, Şeyhülislam, Kaptan-ı Derya, Nişancı

    Fatih Sultan Mehmet'ten sonra Vezir-i Azamların görüşlerini daha rahat söylemesi için padişahlar toplantıları arka tarafta bir bölümden izlemiş, divana Vezir-i Azam başkanlık yapmıştır. Bu meclis Osmanlı Devleti'nin yönetiminde Padişaha yardımcı olurdu.

    Divan-ı Humayun Üyeleri [değiştir]
    Vezir-i Azam(Sadrazam):Padişahtan sonraki en yetkili devlet adamıdır. Padişahın mührünü taşırdı. Bugünkü başbakandır.
    Vezir:Sadrazamdan sonraki en yetkili kişidir. Sadrazamın verdiği görevleri yapardı.
    Kazasker: Anadolu ve Rumeli'de olmak üzere iki ayrı kazasker bulunurdu. Adalet işlerine bakardı. Ayrıca kadı ve müderrislerin atamasını ya da görevden alma işini yapardı. Bugünkü yargı görevini yaparlardı.
    Defterdar:Anadolu ve Rumeli'de iki ayrı defterdar vardı. Rumeli'deki baş defterdardı. Maliye işlerini yapardı. Bugünkü Maliye bakanlığı görevini yürütürdü.
    Nişancı:Tapu, kadastro,fethedilen yerleri gelirlerine göre deftere kaydetmek işlerini yürütürdü.
    Şeyhülislam:Devlet'te iken verilen kararların islam'a uygun olup olmadığına karar verir, bu karara fetva denirdi. Sadrazamla eşit rütbedeydi.
    Kaptan-ı Derya:Donanma ve denizcilikle ilgili işlerden sorumludur. istanbul'dayken Divan toplantılarına katılırdı.

    Divan-ı Hümayun 2.Mahmut dönemi'de kaldırılarak yerine nazırlıklar(bakanlıklar)kuruldu.
    Tümünü Göster
    ···
  17. 18.
    +1
    dıbına kodun ortalığın borazan..
    nerden canlandırdım başlığı!! kendi zütüme komak istiyorum an itibari ile.
    ···
  18. 19.
    -1
    Yerel Yönetimler [değiştir]
    Osmanlı Devleti yönetim birimleri bakımından büyükten küçüğe aşağıdaki gibidir.

    Yönetim Birimleri

    Vilayet (Eyalet)
    Sancak (il veya bir kaç il birarada)
    Kaza (ilçe)
    Nahiye (Bucak)
    Karye (köy)
    Yönetenler

    Vilayeti Beylerbeyi, son dönemlerde Vali
    Sancağı Sancakbeyi yönetmekteydi.

    Din [değiştir]
    Osmanlı Devleti'nde islamiyet baskın din olmakla birlikte, islam inancında "semavi dinler" olarak kabul edilen Musevilik ve Hıristiyanlık dinlerinin mensupları, millet sistemi sayesinde o dönemde batı ülkelerinde azınlık dinlerine gösterilen hoşgörünün üzerinde bir rahatlık içinde yaşamayı sürdürdüler. Hristiyanlığın Ortodoks ve Gregoryen kiliseleri millet sistemi içinde meşru bir şekilde örgütlenmiş durumdaydı. Bu inançlara mensup kişiler, kendi dini kurallarına göre yargılanırdı.

    Buna karşılık millet sistemine dahil olmayan dinlerin, devlet içinde meşru bir varlığı bulunmuyordu.

    Hilafet [değiştir]
    Ana madde: Hilafet
    Hilafet veya Halifelik, islami siyasi ve hukuki yönetim makdıbına ve yönetime verilen isimdir. Halife ise Hilafet makamındaki kişiye denir. islamiyet Peygamberi muhafazid'in ölümünden sonra makam bir süre daha bir yönetim biçimi olarak varlığını sürdürmüş olsa da zamanla daha çok islami bir toplumu veya islam Devleti'ni vurgulamak için kullanılan bir terim olmuştur.

    Halifelik daha çok müslümanların Sünnî kanadının temsilcisi olarak kabul görmüştür. Şiî kanadı büyük ölçüde Sünnî hilafet yönetimi altında yaşasa da Halife'yi kabul etmemişlerdir. Halifeliği Şiî'likteki ya da Alevilik'teki imamet'ten farklı kabul etmek gerekir. imamet teokratik bir özellik taşımasına rağmen, Halifelik teokratik bir özellik taşımamıştır. Halifeler yetkilerini saltanat dahi olsa Ümmet'in biat'ı ile devralmışlar, yönetim işlerini de büyük ölçüde danışmaya dayalı olarak yürütmüşlerdir. Bu anlamıyla teokratik olmaktan öte dünyevîdir.

    Halife, ilk zamanlarda islam toplumunda ilerigelenlerin seçimiyle başa geldiği halde, Emevi ailesine geçmesinin ardından saltanat şeklini almıştır. Abbasi Hanedanı'ndan gelen halifelerin 10. yüzyılda zayıflamasına kadar devlet başkanı görevini yürüten halife, bu dönemde siyasi gücün yerel hükümdarların eline geçmesinin ardından sadece ruhani önder veya islami toplulukların onursal lideri haline gelmiştir. Abbasiler döneminde Bağdat'ta yaşayan halife, Moğolların 1258 yılında Bağdat'ı yağmalamaları sonucunda Mısır'a Memluk himayesine kaçmış, 16. yüzyılın başında Yavuz Sultan Selim'in Memluklar'a son vermesiyle birlikte istanbul'a taşınmıştır. Daha sonra Osmanlı Hanedanı'na geçen halifelik, 3 Mart 1924 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kaldırılmıştır.

    Osmanlı'da misyonerlik [değiştir]
    Ana madde: Osmanlı'da misyonerlik
    1820 yılında başlayan ve Kurtuluş Savaşı'na sonuna kadar süren zaman içerisinde Osmanlı Devleti'nde misyonerlik faaliyetleri çok hızlı bir şekilde gelişmiştir. Misyonerlik faaliyetlerini bu denli başarılı olmasında şüphesiz Osmanlı Devleti'nin Islahat Fermanı ile verdiği ayrıcalıklar, kapitülasyon anlaşmaları ile verilen ayrıcalıklar ve Osmanlı Devleti'nin bölgelerine ilgi göstermemesi etkili olmuştur. Başlangıçta kendilerine Anadolu'da hedef bulamayan misyonerler daha sonra Ermenilere odaklanıp çalışmalarında başarılı olmuşlardır. Açtıkları okullardan mezun olanların başarılı olmaları bu okulların etkilerini artırmıştır. Hatta zamanla Müslüman Türkler dahi çocuklarını bu okullara göndermişlerdir.

    Misyonerlerin genel hedef kitleleri, islamiyet'in yaygın olduğu bölgeler olmuştur. Bu çalışma Osmanlı Devleti ile sınırlı kalmayıp Afrika Kıtası, Arap Yarımadası, iran ve Orta Asya halklarına yönelik bir çalışmadır.

    Ordu [değiştir]
    Ana madde: Osmanlı Askeri Teşkilatı
    Osmanlı ordu teşkilatı Anadolu Selçukluları, ilhanlılar ve Memluklular devletlerinin askeri teşkilat yapılarından belirli ölçülerde yararlanılarak kurulmuştur.

    Osmanlı Devleti Ordusu'nun Başkomutanlık görevini Hakanlar yapmışlardır.

    Yaya ve atlılardan oluşturulan ordunun atsız kısmı "yaya”, süvarileri ise "müsellem” şeklinde adlandırılmıştı. Kapıkulu Ocakları'nın kuruluşuna kadar savaşlarda fiili olarak hizmet gördüler.

    Osmanlı Devleti'nin temeli atılırken süvari olan beylik kuvvetlerinin yerine vezir Alâaddin Paşa ile Kadı Cendereli Kara Halil'in tavsiyeleriyle Türk gençlerinden oluşan ayrı ayrı biner kişilik yaya ve müsellem isimleriyle muvazzaf ade ve süvari kuvveti kuruldu.

    Kara Kuvvetleri Ordusu [değiştir]
    Ana madde: Osmanlı Ordusu

    Topcu armaYaya ve müsellemlerin temelini attığı ordu teşkilatı zamanla kuvvet ve sınıflara ayrılmıştır. Osmanlı ordusu başlıca 3 ana kuvvetten oluşmaktadır. Bunlar; Kapıkulu Ocağı, Eyalet Askerleri, Akıncılardır.

    Kapıkulu Ocağı, Osmanlı Devleti'nin sürekli ordusunu oluşturan ve doğrudan padişaha bağlı olan yaya, atlı ve teknik sınıftan asker ocaklarına verilen addır. Kapıkulu ocaklarının kurulmasından önceki dönemde Osmanlı Devleti'nin askeri gücünü yayalar ve müsellemler oluşturuyordu.

    Donanma [değiştir]
    Ana madde: Osmanlı Donanması

    Bir minyatürde Osmanlı kadırgası.‎

    Osmanlı Devleti'nin denizcilikle ilgilenmeye başlaması izmit ve Gemlik taraflarının, daha sonra da Karesi ilinin alınması ile başlamaktadır. Karesi Beyliği gemilerinden faydalanılarak, Rumeli'ye geçen Osmanlı, 1390 yılında Gelibolu'da önemli bir tersane yapmıştır.

    Saruhan, Aydın ve Menteşe beylikleri gibi denizde kıyısı olan beylikler, Osmanlı Devleti'nin idaresine girince, onların tersanelerinden de istifade edilmişti.

    Bu yıllarda Türk Denizciliği'nin ilk ismi Çaka Bey izmir'de donanmasını kurmuş, daha sonra ise kızını Kılıçarslan ile evlendirmiştir.

    Ayrıca daha sonralardan donanmamıza kadırga isimli gemiler girdi. Kadırga hem küreği hem de yelkeni olan gemidir.

    Hava Kuvvetleri [değiştir]
    Ana madde: Osmanlı Hava Kuvvetleri
    Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa tarafından temelleri atılan Osmanlı Hava Kuvvetleri, 1911 yılında Fen Kıtaları Müstahkem Genel Müfettişliği 2. Şubesi bünyesinde Havacılık Komisyonu adıyla faaliyete geçirilmiştir.

    Havacılık Komisyonu'nun temellerini Fransa’dan satın alınan biri 25 Beygirlik, biri de 50 Beygirlik iki uçak oluşturmuştur.
    Tümünü Göster
    ···
  19. 20.
    -2
    zamanında fena gibmiştir ve gibilmiştir beyler.
    ···