/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 276.
    +3
    beyler katile bu işi sorabilirim ama katilden bi sonuç çıkacağını sanmıyorum. zaten bu şarkıları bizden başkalarının dinleyeceğini sanmıyorum olum. belki beğenirsiniz. belki işgüzar bi bin yüzünden her yere yayılır. bilmiyorum. ama en azından kendi aramızda belirlediğimiz bi isim olsun istedim. o yüzden ayrı bi başlık açmadım amk. saatlerdir saçma sapan da olsa bi cevap gelmedi. giblemiyonuz mu olum ? anlamadım ki.
    ···
    1. 1.
      0
      Ankara Tarzanı , Tek kişi , Varım , Şarkılara imrenmek ,Bekleyen , Zaman reçetesi, Hayrat bir şey , Vakitsiz , Uykusuz . abi aklıma geleni yazdım sen nasıl bir isim arıyosun bi anlat .
      ···
      1. 1.
        0
        yani bi isim istiyorum işte. tarkan gibi. ne biliyim soner sarıkabadayı gibi. yada duman gibi. bi isim. şarkılar için. sahne adı. normal bi isim. herhangi bişey olabilir.
        ···
      2. 2.
        0
        Panpa hariBO nasıl hem senin adın da var içinde :D
        Şaka panpa sahne adı olarak
        Canibo olur da arabesk gibi oldu bu kendi isminden bir parça bile içinde olsa daha iyi olur panpa
        Ama mesela göze batacak garip bir isimde tıklanır güzelse dinlenir akılda kalır ve unutulmaz garip olduğundan mesela:Narcko
        Nasibo ya da jargon(bilmiyorum aklıma nerden geldi saçma biliyorum) kaniBO(kan, acı,hüzün, ıstırap ibo da sen işte) ya da ekip var ise ekibin adı ölümsüz kelebekler gibi garip imgeler olabilir
        Bassibo(hareketli bas ,dj olayları için bu panpa)
        Safibo (:
        Aklıma gelirse yine yazarım edebiyat hocasına sorarım yarın
        ···
  2. 277.
    +3
    Beyler. Başlıyoruz.
    ···
    1. 1.
      0
      çok resmi gördüm seni büyük harf falan kullanmışsın gözümden kaçmadı ibo.
      ···
      1. 1.
        +3
        eee o kadar let the game began dedik amk. olsun biraz. bu sadece louisiana faktörü kanka. kadından bahsetmek bile beni heyecanlandırıyo.
        ···
  3. 278.
    +8
    Louisiana'in istediği şeyler şirket için çok fazlaydı. daha doğrusu benim için çok fazlaydı. şirket uzlaşmaya gidebilirdi. fakat bunun için hem bir yığın evrak işi yapacaktı. hemde daireye ve louisiana'ya yığınla para ödeyecekti. Vergi borçlarıda cabası. vergi borçları tam manasıyla bi baş belası beyler. o borçları öyle yada böyle zaten ödeyecektik. fakat bunların hemen yapılması maddi açıdan çok büyük bi şekilde zorluyodu bunları. louisiana başladı. şimdi. ibo burada ne işin var bilmiyorum ama karşımda seni görmek bunun daha da sıkıcı ve kolay olacağını düşündürdü. artık nedendir kendin karar ver. şimdi olacakları anlatayım. şirketin içerisindeki bilgiler konusunda yetersiz olduğunu varsayıyorum. ve ikimizde adımız gibi biliyoruz ki ne kadar iç denetimi olan bi şirket olursa olursun muhasebe departmanının başında selimin olduğu bi şirket burası dedi. herkes alaycı bi şekilde güldü. selim biraz bozuldu bu duruma ama haklıydı kadın. yani odadaki herkes biliyo ki bu kayıtların içerisinde inceleyip ortaya çıkardığımda başınızı ağrıtacak bir sürü ekgib kayıt, kapanmamış hesaplar, içi boş cariler vs. var. bunların yanına ekstradan "sizin bile haberiniz olmayan" sahte faturalar falan karışmışsa eğer başınıza gelecekleri biliyosundur umarım ? bence yeni katıldığın bi şirkete milyonluk zararlar vermeden uzlaşmayı kabul et. imzalar atılsın. söylediğim meblağları ödeyin. işimizi kolaylaştıralım. bende senin yüzünü tekrar tekrar görmek zorunda kalmayın. gerçekten çok sıkıcı bi yüzün var dedi. louisiana çok özür dilerim ama üzülerek söylüyorum ki bu yüzü çok daha fazla göreceksin. evet belkide şirketin görülmeye değer kayıtları var ve onlar düzeltilemeyecek kayıtlar değil. ayrıca hiçbir yasal sıkıntı da olmadan düzeltebileceğimizi biliyoruz. bir ikincisi muhasebe departmanının başında selim değil ben varım. bence uzlaşmaya geleceksen dersine iyi çalışmalısın. yada yaşlanıyosun mu diyelim ? sahi, emekli olmana ne kadar var ? seni böyle görmek suratımdan daha sıkıcı dedim. kaşlarını kaldırdı. dosyayı kucakladı. ayağa kalktı. onunla gelen elemanlarda aynı zamanlamayla ayağa kalktılar. amk ürkütücü bi sahneydi. oyun oynamak istiyosun demek ? peki. gel ve al küçük çocuk. sana güzel bi oyun oynatacağım dedi. kapıya doğru ilerledi hızlı adımlarla. dikkat et louisiana gerçek yaşlanıyosun. bir sonraki görüşmemizde takma dişlerini görmek istemiyoruuum diye seslendim. amk ben kendimce gülüyodum bunların gidişine. bi anda kır saçlı bin koluma yapıştı. sen ne yaptığını sanıyosun diyerek. ne yapıyorum dedim. bana bak ibo. ikinci kez iznimiz olmadan bi toplantıyı basıyosun. gerçekten bu üçüncü sefer olursa dedi. döndüm arkamı seri bi hareketle bende onun kolundan tuttum. bana bak ihtiyar. şurada hepinizin beyinlerini yan yana koyar hepsini birbiriyle çarparım. ikinci kez beni tehdit ediyosun ve ne yapacağımı söylüyosun. bunun üçüncüsünü yaparsan gerçekten kaybedeceğin şey bi uzlaşma davasından fazlası olur dedim. selim araya girdi. milleeet milleeeet. gerilmeyelim ? tamam ? gerilmeyelim. hadi birbirimize bi şans daha verelim olur mu ? ibo o tuttuğun şey benim patronumun yakası ve onu bırakmazsan üstüne atlamaya yetkim var ve biliyosun burası hala bi şirket ve ? dedi durdu. yüzüne doğru baktım. sessizce lütfeeen dedi dudaklarıyla. bıraktım ve oturdum karşılarına. onlarda oturdular. pekala dedi selim. ve konuşmaya başladı. şimdi beyler ortak bi sorunumuz var dedi. a-a-a-a bi saniye dedim. sizin. bi sorununuz var. louisiana ve uzlaşma davası benim bi sorunum değil. sizin bi davanız var. benimse bi beni boşverin. benim herhangi bağlantım yok. sizin bi sorununuz var. ve herkesin tanıdığı bu kadın büyük bi sorun. ve bu sorun hem senin, hem senin hemde senin boyunu aşıyo. şirketteki bu üç ortağında boyunu aşan bu mesele içinde yardımlarıma ihtiyacınız var. bir gün önce bana bi iş teklif ettiniz. muhasebe şefi olmak için. ben selimden emir alırken bunu yapamam. şimdi. size son bi kere şans vericem. ve bunu tartışma şansınız yok anladınız mı dedim ? selim diğer ortaklara baktı. bi kaç saniye sessizlik olduktan sonra kır saçlı bin eliyle işaret etti devam et diyerek. bu işi çözebilirim. eğer louisiana ile anlaşmaya varırsanız ve uzlaşma yolunu seçerseniz iliğinize kadar sömürecek. ve herkesin bildiği gibi bu fahiş cezalar ve vergi borçları+louisiana'ya zorlamaması için ödeyeceğiniz payıda kapsıyor. yani milyonları aşan bi tutar çıkacak cebinizden. ki itibarınızı söylemiyorum bile. gün yüzüne çıkmasa bile insanlar konuşur beyler. biliyosunuz. illa gazetede yayınlanmasına gerek yok. şimdi şöyle yapacağız. kendi şirketimdeki bütün yetkilerimi burada da istiyorum dedim. ne ? aklını mı kaçırdın sen diyerek ayağa kalktı kır saçlı bin. sadece muhasebe departmanı için. ve sadece iş bitene kadar ? dedim. döndü. istemeye istemeye kabul etti. bu kadını hepiniz tanıyosunuz dedim. bu kadın şirketinize musallat olduysa eğer para ödemeden kurtulmanız mümkün değil. ve onun yolundan gidersek başınıza gelecekleri söyledim. ama benim yolumda size önereceğim şey beş kuruş harcamadan kurtulmak falan değil. fazla iyimser olmayın. sadece ve sadece onları alt edeceğim. uzlaşmaya veya mahkemeye gidecek şans bırakmayacağım. ve bundan dolayıda anlaşma şartlarını belirleyen taraf olmanızı sağlayacağım. dedim. kır saçlı bin lafa girdi. nasıl olacak o ? çok az bi zamanın var. bir mucize mi yaratacaksın ? ayrıca aptal olma ibo. bu iş için sana ödeme bile yapmayacağız dedi. ha-ha-ha elbette ödeme yapacaksınız. burada artık arşiv dosyalamıyorum adamım artık burada ibo olarak ibo işi yapıyorum. o yüzden sizde ibo maaşı ödeyeceksiniz. yoksa bu iş yatar dedim. ya dedi sinirlendi. ne olacağını sanıyosun ? buraya gelip suratımıza tükürdün resmen. şimdi sana yalvarıp bizi kurtar diye minnet mi edeceğiz dedi. ister et ister etme dostum bundan başka çaren yok dedim. dışarı dedi sinirli sinirli. selim araya girdi. bak sinirlenme. sakin düşün diyerek. dışarıı!! diye bağırdı. kendin bilirsin dedim. kapıya geldim. yalnız fikir değiştirirsen eğer geçen süreyi vaktimden çaldığını unutma. burada bugün bi atar yaptım. ve vaktim çalıp atarımı gerçekleştiremeyecek kadar geç kalırsan eğer, kendi zütünü kendin silersin ihtiyar. bilgin olsun dedim ve çıktım odadan. aptal herif diye kıza kıza indim aşağıya. sigara içmeye çıktım ama acayip sinirlendim.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 279.
    +8
    gerizekalıya altın bi tepside hizmetimi sunuyorum. ki bunu yapmam içinde bi sebebim yok. hepsini geç durduk yere gurur kibir yaparak aptalca kararlar almanın ne mantığı var. hayır oda biliyo bende biliyorum ki selim bile biliyo ki bu kadınla hiç birisi uğraşamaz. ve benim dediklerim onlar için en karlı yol. aptalca bi gurur için neden yani neden ? kendi kendime de bunları söylerek sağı solu tekmeleyip duruyorum böyle sigara içerken. daha sigara bitmeden kapı aralandı. ben sevda gelmiştir diye ne olduğuna inanamazsın diyerek döndüm. bi baktım selim. evet sende inanamazsın dedi. selim eğer yukarı gelmem için beni ikna etmeye geldiysen kendisinin buraya gelmesi gerek. vakit kaybetmeden git ve ona öyle söyle dedim. ibo uzatma istersen. adam şirket ortağı ve yaşlandı artık. başka bi şirketten bi ceo'nun gelip ona posta koymasını yedirememesi normal değil mi dedi. sadece bu mu ? selim sende biliyosun ki ben başka şirketin ceo'su değilim şuan. şuan için onun kurtarıcı meleğiyim. oda biliyo sende biliyosun. okyanusta boğulmak üzeresiniz. ve ben sizin can simidinizim. kusura bakma ama aptalca gurur yapan ortakların altında çalışmak için uğraşmayacağım. eğer gerçekten kurtulmak istiyosa o gururu o salonda bırakıp buraya gelecek dedim ve döndüm arkamı. iboo dedi. konuşma bitti selim dedim. arkamı dönüp sigarama devam ettim. çaresiz gitti. artık yukarda ne oldu bilmiyorum ama büyük ihtimalle iyice bi azar yedi o dümbükten. bi 10 dakka falan beklediktten sonra geldi. kapıyı araladı. yanıma kadar geldi konuşmadı. sigarayı çıkardım. ağzıma zütürüyodum ki oda sevda gibi elimden kaptı aldı. baktım yüzüne. cevap vermedim. bi tane de kendime çıkardım. önce onunkini sonra kendiminkini yaktım. bunlar önemli detaylardır beyler kaçırmayın. derince bi nefes çekti. ciğerlerine kadar değil taa kasıklara kadar dolurdu amk dumanı. ve bütün bi nefesini üfledi geriye. başladı hikayesini anlatmaya. bu şirketi yıllar önce babamla birlikte kurmuştuk. ufacık bi şirkettik başladığımızda ibo. küçük bi market gibiydik. bana devamlı bir gün accayip büyük olucaz. o zaman seninle amerikada, dubaide, yurt dışında istediğimiz herhangi bi yerde tatile gideceğiz. her yaz tatile gideceğiz derdi. devamlı planlarımızı konuşurduk. ilk işimizi ve ihalemizi aldığımızda ofiste sevinçten ağlamıştım. babam bana sarılıp bu şirket bizim herşeyimiz. bunu kaybetmeyeceğiz demişti. şirketin en parlak dönemlerini göremeden öldü babam. fakat mirası olarak şirkette yarısından fazla paya sahibim. yani uzatmayım. bu şirket anlayacağın üzere benim herşeyim. benim ailem burası. çocuklarım burası. evim burası. hayatta sahip olduğum ve başardığım tek şey burası. ve şimdi bu şirketi aptalca bi gurur yüzünden batırmayacağım. yukarda çok fazla sinirlenir aşırı davrandım. kusura bakma. yardım et bize. şu pisliği temizle lütfen dedi. omzuma attı elini. ihtiyarın davranışını sevmiştim. amacım onu ayağıma kadar getirip özür diletmek değildi. bazı şeyleri aradan kaldırmak için bunu yapmaya ihtiyacım vardı. bana yukardan gururla bakarak bi yere varmamı devamlı zorlaştıracaktı. üzerimdeki patron baskısını ortadan kaldırmak istiyodum. ve bana herşeyiyle bağlı olmasını. ki kararlarım tartışılmasın. ki hızlı bi şekilde yol alalım. ki ? louisiana'nın dıbına koyabileyim. onunla yatma fikri inanılmaz bişeydi benim için. yani o kadın bizim afroditimizdi beyler. daha onunla yatan birisiyle tanışmadım. yada yanında bi erkek görmedim. altın bakire gibiydi aramızda. kimbilir belkide evliydi. kimse hakkında tek bişey bile bilmiyodu. nerede yaşar ? ne yapar ? arabası var mı yok mu ? devamlı dairenin arabasıyla gezer. ve gittiği yerden istediğini koparmadan çıkmaz. henüz kaybettiği bi idari dava olmamıştı. zaten herkeside bu korkutuyodu. kadının en büyük özelliği büyük davalara baktığı. ve hiç kaybetmediği.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      harvey specter mısın be louisana. ibo lousiana mevzusu bitmeden gidersen üzersin şu kardeşini.
      ···
      1. 1.
        +1
        şansımız yaver giderse bitiririz kanka. ümidim o yönde. yarın uyananlar okuyup en güzel yerinde bitirdi demesinler amk.
        ···
      2. 2.
        0
        aga farkında mısın kaç gündür gececi tayfada bi ben varım niye böyle oldu
        ···
      3. 3.
        +1
        farkındayım panpa. bi çoğu hayalet gibi offline takılıyolar ya. onlara ghost tayfa diyorum ben. şimdi bi yerlerde gizlice izliyolardır buraları. bi selam verelim onlara. napıyonuz lan dıbına koduklarım ? gizli gizli izliyonuz demi takiptesiniz gene ? iyi hadi öpüyom sizi.
        ···
      4. 4.
        +1
        hacı bu arada suits'e yeni başladım. harvey tam olarak beni anlatmıyo mu amk ? tabiki şirketteki konum ve meslek olarak biraz farklıyız ama adamlar benim hikayemin dizisini yapıyolar resmen amk. accayip sevdim. diziyi izlerken ben bişey söylüyorum. bazen aynı şeyi harvey'de yapıyo. amk acayip keyif alıyorum. kendi yansımamı izlemek gibi bişey lan :D çok zütüm kalktı bu aralar çok.
        ···
      5. diğerleri 2
  5. 280.
    +6
    gurur meselesini de ortadan kaldırdıktan sonra işlere başladım. öncelikle beyler beş senelik evrak geçmişine inip her kalemi tek tek kontrol etmem gerekiyodu. ve önümde bir hafta ya var ya yoktu. bu tür incelemeler genellikle geriye dönük 5 senelik evrakları içerir. çünkü her türlü tacir mali evraklarını 5 seneye kadar saklamak zorundadır. 5 seneyi geçtikten sonra yakabilirler. sgk evraklarını ise 10 yıl saklamak zorundadır. bu yüzden bizim yapacağımız çalışma son beş yıllık verileri kapsıyordu. fakat şöyle bir durum var. şirketler yaptıkları her işlemi bir ticari deftere kayıt ederler. buna yevmiye defteri denir. bilenler bilir. ve her senenin defteri takip eden yılın şubat ayında senelik olarak tasdik olur. tabi yıl içerisinde ara tasdiğe de girmesi zorunludur. tasdikler noter tarafından yapılır ve noter mührü vurulmuş defterlerde oynama yapılamaz. eğer yaparsanız yarağı yersiniz. o mühür deftere bir kere vurulur. ve son sayfası bir daha kayıt yapılamaması için tasdik edilir. o yüzden son dort yılın defterlerinde ve kayıtlarında hiçbir değişiklik yapamazdım. veya kayıtları defterden farklı bi şekilde ayarlar defterdekiler ve kayıttakiler birbirini tutmuyor diyerek usulsüzlük cezasına razı gelirdim. şimdilik böyle bi opsiyon söz konusu değildi. önceki defterleri sonra inceleyecektim. üzerinde oynama yapabileceğim ve henüz tasdiki yapılmamış bu yılın defteri ve kayıtlarıydı. bu yıl dediğim 2017 yılı değil yani. o zaman içinde bulunduğumuz yılın defteri. ve kayıtları tabiki. ilk olarak onlarla başladım. muhasebedeki uşaklara durumu anlattım. ilk olarak bu yılla başlayacağız diyerek diğer yılların defterlerini ve evraklarını bi köşeye kaldırttım.bu yıla ait ne varsa da ortadaki büyük masaya yığdırdım. bütün çalışma burada yapılacaktı. fakat bana sağlam bi ekip lazımdı. ekibi kurmak içinde şirketteki en iyi elemanları bilen birisine ihtiyacım vardı. ilk önce selimi düşündüm. ondan isteyim dedim ama. selimin hali ortada. o nerden bilsin amk daha zütündeki taktan haberi yok. sevda dedim kendi kendime. sevda direk yanıma yetişti zaten. birisinin yardıma ihtiyacı var galiba ? diyerek. bi ekip kurmam lazım dedim. ama bana muhasebe alanında en güvendiğin kişileri getir. ve toplamda 10 kişiyi geçmesinler. fazla eleman çok fazla kontrol gerektirir. işi parçalar böler ve birsürü adama yaptırarak hızlandırabilirsiniz. fakat her elemanın yetenekleri farklıdır. işlerde insan faktörü hata faktörünüde beraberinde getirir. o yüzden ne kadar çok insan, o kadar çok yanılma ve hata payı demektir. 10 dan fazla elemana ihtiyacım yoktu o yüzden.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      kalkmaya başlıyor ibo yavaş yavaş az daha ovala da kaldırayım
      ···
      1. 1.
        +1
        kanka korkutuyosun beni :D
        ···
  6. 281.
    +7
    elemanlardan istediklerim işlemleri önem derecesine göre sınıflandırmaktı. burada önem derecesinide evrağın üzerindeki rakamlar belirliyodu. bir milyon tane evrağın hepsini incelemem gerekiyodu evet. hepsinde hem kayıtlara hemde evraktaki tutara bakmam gerekiyodu. kayıtlar doğru mu yanlış mı ? evraktaki şeyler kayıtlara doğru olarak geçmişmi kayıtlar düzgün yapılmış mı. onlara teker teker bakmam gerekiyodu. ama dikkatimi en fazla tutarlı evraklardan en az tutarlı evraklara doğru yapmak istiyodum. o yüzden evrakları sınıflandırmalarını istedim. ilk olarak 1 milyon ve yakınlarındaki tutarları bir grupta, beşyüz bin ve bir milyon arasını bir grupta yüz bin beşyüz bin arasını bir grupta, daha aşağıda olan tutarlarıda bir grupta toplamalarını istedim. bu on kişiden 5 i sınıflandırmayla uğraşıyodu. diğerleri ise onların ayırdıkları evrakları toplayıp beşerli onarlı şekilde bana getirip kontrol ettiriyolardı. kontrol ettikten sonra kontrol ettiklerimi ayrı bi koliye aktarıyodum ki tekrar aynı kağıtlara bakmak zorunda kalmayayım. ve bi yandan da raporu hazırlıyodum. içerlerinden sadece bi tanesini hizmet için kullanıyodum. oda sadece çay getiriyodu zaten. dedim ki bak bu bardak ne zaman boş olursa ne zaman boş görürsen git doldur. senin görevin bu. bu görevin haricinde de boş vaktin kalırsa diğerlerine yardım et. o bebe devamlı olarak bana çay getiriyodu amk. hizmet dediğim tek şey bu yani. öyle aklınıza lüks şeyler gelmesin. amk evraklara ve kayıtlara baktım ki bir çoğu temelde muhasebe olarak doğru kabul edilebilecek şeyler. tabi orasının büyük bi şirket olduğunu ve muhasebecilerininde daha yeni okuldan mezun olmuş çaylaklar olduğunu kabul edersek. amk kayıtların neredeyse tümü vasattı. hesaplar falan iğrenç. neredeyse bütün kayıtlar kasa ile kapatılmış. kasanın bakiyesinde milyonlarca alacak bakiyesi var. fakat zerre umurlarında değil kimsenin. olacak iş değildi. büyük ihtimalle yıl sonunda banka ekstrelerinde kalan parayı olduğu gibi kasaya aktaracaklardı. böyle şirketlerde ödemelerin çoğu banka üzerinden yapılır. çünkü son yasal düzenlemelerle belli bi tutarın üstündeki bedellerin banka üzerinden ödenmesi zorunlu hale getirildi. vergi kaçakçılığını önlemek için. ama muhasebeci gavatlar banka ekstrelerini alıp ordan bakarak hangi faturanın bankadan ödendiğini araştırıp bulup ona göre karşı hesaba bankayı yazmaktan üşendikleri için direk kasayla kapatırlar. yıl sonunda da bir yıllık banka hareketlerini işleyerek kalan parayı kasaya atarlar. en basit muhasebe hamlesidir ve çoğunlukla başlarına bela açar. gibtir et yav bitsede gitsek hareketidir bu. doğruca ortakların yanına çıktım. çünkü banka hareketlerine onlardan başkası ulaşamazdı. selimin yanına geldim. naber genç adam bakıyorum keyfin yerinde diye hızlı bi giriş yaptım. ibo ne istiyon dedi. banka hareketleri dedim. neden dedi. çünkü muhasebende çalışan muhasebe müdürlerinden haberin yok. o müdürlerin o kadar gerizekalıki muhasebe bürosundaki stajyerlerin bile yapmayacağı kadar baştan savma kayıtlarla kasana milyonlarca alacak bakiyesi göstermişler. ve bir kere olsun açıp kontrol etme zahmetinde bulunmadığın için banka hareketlerinin sene de bi defa aralık ayında mecburen işlendiğini bilmiyosun. ve arada kalan paralarla kasandaki açığı kapattıklarını ve daha.. bi saniye. sayayım mı yoksa vaktimizi boşa harcadığının farkına varmak üzere misin ? dedim. öfff diyerek bankaları aradı. hangisini istiyosun dedi. hepsini dedim. nasıl yani ? bütün bankaları arayıp bütün ayların hareketlerini mail atmalarını mı istiycem ? delirdin heralde ? dedi. selim. sana tartışmaya açık bişey söylemedim. nasıl yapacağn konusunda da benim zerre gibimde değil inan. banka hareketlerini istiyorum. bi saat içinde gönderirlerse çalışmaya başlayacağım. öbür türlü dikkatimi başka şeylere verebilirim. alt katta gayet güzel çay makinesi var inan. ve akşama kadar oturup tüttürebileceğim kadar sigaram. o zütünü kaldır. ağzını çalıştır. ve bankaları arayıp bütün ayların ekstrelerini derhal mail atmalarını söyle. mail geldiğinde arayıp teyit etsinler. ulaştığından emin olsunlar. attık diyip baştan savarlarsa onların analarını gibeceğini söyle. sert görün. beni taklit et. iş çöz , bahane üretme dedim. çıktım odadan.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 282.
    +5
    gidip tekrar faturaları incelemeye başladım. fakat banka hareketleri gelmeden hangi faturanın hangi bankadan olduğunu anlamak mümkün değildi. normalde yapılması gereken işlem şudur beyler. bi fatura gelir size. siz faturayı direk olarak kasadan ödenmiş gibi çıkarsınız. aynı ay içerisinde bak aynı ay diyorum burası çok önemli. " aynı ay " içerisinde o ayın banka hareketlerini istersiniz. bütün bankalardan banka hareketleri gelir. şirketin gün be gün bankadaki hesabındaki her hareketi orada görünür. ve faturası elinde olduğunuz bi şirketin ismini ayrıntılarda görürseniz ve tutarlar tutuyosa anlarsınız ki o fatura bankadan ödenmiştir. yaptığınız kayda gider kasa yerine banka yazarsınız. ve ekstredeki o kalemi bi fosforlu kalemle çizer kaydın tamamlandığını belirtirsiniz. fakat bu muallaklerin yaptıkları bütün kayıtları kasadan çıkmak. yıl sonuna kadar hiç banka hesabı işlememek. yıl sonunda da bankalardan bir yıllık ekstreyi alıp demin bahsettiğim şirket ve fatura arama işini bir yıllık kayıtlar üzerinden yapmak. bi seferde faturaları teker teker kayıtlara alıp bankadan ödenenleri değiştirmek. sonra bankada kalan bütün parayı kasaya aktarmak. ve kasanın bakiyesini yükseltmek. eğer yeterli olmazsa geçmiş yıl karlarından pay almak. oda yeterli olmazssa sermayeden dağıtmak. tabi bu muallaklerde öyle bişey olmamış allahtan. sermaye falan filan karışmamış işin içine. sadece sıçıp bırakmışlar. neyseki çok geçmeden banka hareketleri geldi. ve baba çalışmaya başladı. öyle büyük şeyler var anlatamam. bir yığın ödeme bankadan bu şekilde gösterilerek geçilmiş. fakat muhasebeci dümbüklerin üşengeçliği yüzünden kayıtların hiçbirisi doğru değil. kayıtlarınızdaki kasanın çok büyük bi önemi vardır beyler. kasa ne abartılacak kadar fazla ve şişik olmalı nede abartılacak kadar az ve cılız. kasa tam kıvamında olmalı. bunun kıvdıbını da çoğunlukla sermaye belirler. sermayesi ve özkaynaklarını borçlarını kredilerini karşılayabilecek düzeyde olmalı kasadaki rakam. tabi gerizekalı muhasebe müdürleri bunu da bilmedikleri için babanın işi oldukça zordu. yani sadece selimin sıçmığı değil buu salakların mallıklarını da düzeltmekle uğraşacaktım.
    ···
  8. 283.
    +7
    lafı uzatıp bütün ayrıntıları anlatarak sizide kendimi de yormayım. zaten belki bir çoğunu anlamadınız bile ne anlatıyon ibo ne kasası amk ne bankası diye bakanları görüyorum aranızda. muhasebeci haricindekilerin çok anlayacağı mevzular değil. haklısınız. banka ekstrelerine göre o binlerin aylar önce aydan aya yapmaları gereken bütün kayıtları yaptım. daha sonra arada kalan bankanın kestiği kuruşlar falan var beyler. BSMV'ler ufak tefek eft ücretleri işlem ücretleri falan. onları ilgili hesaplara dağıttım. bu mallar gibi kasadan çıkarmadım. finansal şeyler kullanıyosanız finansal hesaplar kullanmak zorundasınız. baba onların hepsini "düzgün" bi şirkette olması gereken şekliyle tekrar düzenledi. tabi bunlar bir gecede olan şeyler değil. günlerce yaptığım işlemlerin haddi hesabı yok. bazı firmalarla arayıp görüşmem gerekti. fatura bankadan ödenmiş. fakat tutarlar tutmuyo. atıyorum faturada 5.000.00 TL yazıyo. ama bankadan çıkan tutar 4.989.59 TL . ufak bi miktar ama önemli. firmayı arıyorum. ama çıkmıyo. ulan diyorum amk neden çıkmıyolar. mutabakat için illaki aramam ve mutabık olmam lazım. geçen sefer başıma gelen şeyi biliyosunuz anlattım. bi saltuk davası daha istemiyorum dedim. elemanlardan birisine şirketin telefonunu adresini falan verdim. güvendiğin bi eleman al. ciddi bi şekilde şu şirketin yazılı olduğu adrese gidin. adreste yoklarsa nereye taşındıklarına bakın. telefon mail adres bi şekilde bana bu adamların patronlarını bulun ve getirin dedim. mal mal yüzüme bakıyolar. beyler biraz önce lafımı bitirdim ve sizin koşarak şu kapıdan çıkıp söylediklerimi yapmanızı bekliyorum ? çok bekleyeceksem çay alayım ? dedim. koşa koşa çıktılar. daha önce kimse bu bölümde böyle sıkı çalışmamış anlaşılan. o şirketle ilgili kaygılarımda haksız çıkmadım. baya bi süre araştırma yaptıktan sonra şirketin aslında fason bi şirket olduğu ortaya çıktı. dıbına koduklarım bunlara el altından malzeme satmışlar. şirket aslında hiç varolmamış. malzemeleri çaldılar mı yoksa hakkaten böyle malzemeleri üretiyolar mı bilmiyorum ama vergi mükellefi değilmiş adamlar. ama sahte fatura düzenlemişler. yani bu faturayı kayıtlardan çıkarmak zorundaydım. fakat geçmiş aylara ait bi faturaydı ve çoktan kayıtlara geçmişti. bu belge sayesinde kdv indirimi alııyoruz beyler. yani şöyle düşünün. bu belge çok önceki aylarda yani ait olduğu ayda bu fatura bizim ödeyeceğimiz kdv den düşüyo. resmi olarak yani gider gösteriyoruz. o ay gider gösterilmiş. yani o ayki ve sonraki aylardaki kdv beyanlarının hepsini düzeltmem gerek. onaylanmış bi beyannamenin düzeltilmesi de bize anında ceza kesilmesi anldıbına gelir. çünkü üsulsüzlük bu yapılan. verdiğimiz bilgiyi tekrar düzenliyoruz. ama bu düzeltme cezaları louisiana'nın cezalarının yanında cipss parası gibi kalır. o yüzden bu evrağı kenara ayırdım. gözümün önünde bi yere koydum. bunun gibi başka evrak varsa onlarıda çıkaracaktım. ve hepsini tek seferde düzenleyip tekbir düzeltme beyannamesi vereektim. ve o düzeltme beyannamesine göre diğer ayların beyannamesindeki devreden kdv'yi değiştirecektim. yani işimiz birken beş olmuştu. bu gibi sorunlar sürekli olarak çıktı. sahte faturalar, sonradan değiştirilmiş ba-bs formları. onlardan da bi örnek vereyim.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 284.
    +6
    şirketlerde alımlar ve satımlar beyannameler ile daireye bildirilir. fakat belli bi tutarın üstündeki tutarlar ayrı bi beyannameyle bildirilir. bu beyannamelere BA-BS formları denir. Ba formu alışları, Bs formu satışları barındırır. 5000 liranın üzerindeki faturalar bu formlar ile devlete bildirilir. bu formun tepesinde firmanızın adı ünvanı vergi numarası iletişim bilgileri falan yazar. altında da 5000 liranın üzerinde alış veya satış yaptığımız firmaların listesi. her firmanın karşısında o ayda kaç fatura aldığınız ve bu faturaların toplam tutarının ne kadar olduğu yazar. firmalar her ay bu formları hazırlar. atıyorum ben inci firmasındaki bütün faturaları işledim. inciden gelen tüm faturaları. ay sonunda baktım ki inciden bana 30 tane fatura gelmiş. toplamı 31.000 lira. inci firmasını ararım ay sonunda. derim ki eeeeey inci firması. sen kimsin ? bende senin 30 tane faturan var. ve toplamı 31.000 lira. sendeki kayıtlarda böyle mi ? oda kendi kayıtlarını kontrol eder. çünkü oda benim gibi BA-BS formu doldurur. benim BA formumda yazanları oda BS formunda bildirir. çünkü benim alışım onun satışı demektir. ve bu iki kaydın birbirini tutması gerekir. eğer tutuyosa karşı taraf bana mutabıkız der. bir çok firma bunu yazılı olarak alır ki sonradan değiştirmelerde habersiz bi şekilde değiştirirse gavat bana mutabıkız diyip sonradan değiştirme yapmış. benim bi suçum yok diyerek sıyrılabilesin. benim şirketimde de aynen böyle bütün firmalara yazılı bi mutabakat formu gönderilir. ve cevap alınana kadar da sürekli aranarak rahatsız edilir. imzasız kağıt kabul edilmez. bu mallarda akıl olmadığı için mutabakat yapıp yapmadıkları bile belli değil. bir çok firmada ba-bs ler tutmuyo. kayıtlara sonradan işlenilen faturalar olmuş. ama formlar düzeltilmemiş. halbuki yasal süresinden sonra 10 gün içerisinde düzeltme verilebilir. fakat bu aptalların büyük ihtimalle ondan bile haberi yok. o 10 gün içerisindeki düzeltmelerden ceza almazsınız beyler. yasaları takip etmek işin bi gereğidir. fakat sadece belli bazı muhasebeciler her sabah kanunda bi değişiklik oldu mu diye gazete sayfası yerine muhasebe formları ve kanun sayfaları okurlar. abinizde bunlardan birisidir. övünmek gibi olmasın. neyseki düzeltilmesi imkansız şeyler değildi. fakat her düzeltme ekstra bi maliyet demekti. yapacağım her düzeltmeyi ve maliyetini teker teker yazıyodum kenara. listemi ve raporumu hazırlamaya devam ediyodum. büyük oranda düzeltmiştim işleri.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 285.
    +6
    işleri büyük oranda halletmiştim. kendime göre yapamayacağım bişey değildi. yapmak istediğim şey ellerindeki delilleri çürütmek. şirket bu şekilde uzlaşmaya girseydi eğer bulacakları milyon tane şey vardı. eğer louisiana bunları görseydi. bir milyonla kurtaramazlardı kendilerini. o yüzden ben bulabileceği tüm kayıtları ortadan kaldırıyodum. yasal bi şekilde tabiki. hiç bi resmi evrakta oynama yapılmadan. sadece zamanında yapılması gereken ve yapılmayan şeyleri yapıp, yanlış yapılmışları da düzeltiyodum aslında. yaptığım tek iş buydu. bunları yaptıktan sonra kayıtları ona verecektim. fakat kayıtlardan önce eline mizanı ve bilançoyu sunacaktım. bunu incelediği zaman tutarsızlık göremeyecekti. ve inceden bi blöf yapacaktım. şirketin daha önceden de ortağı olduğumu ve yıllardır bütün bir muhasebe işlerinin tarafımca yapıldığını son senenin işlemlerinin elinde olduğunu söyleyecektim. herşeyin nizami olarak yapıldığına inandırıp eğer istiyosa bir yığın evrakı tek tek inceleyip samanlıkta iğne aramaya davet edecektim. elindeki kağıtlara bakarak bulma olasılığının düşük olduğunu anlamasını istiyodum. daha doğrusu öyle sanmasını. ve öyle sandığı anda da laaaaaps diye yapıştıracaktım teklifi. en az zararla ödeyecektim bunların hepsini. gerekli hazırlıklar yapıldıktan sonra yapılması gereken tek şey düzeltilecek beyannameler. fakat çok fazla düzeltme beyannamesi vardı. ve hepsinin toplam cezası bi 50-100 bin lirayı buluyodu. o yüzden bu düzeltmelerin kararını tek başıma alamazdım. evrakları alıp üst kata çıktım. ortakları toplayıp kısaca bi sunum yapacaktım. kır saçlı bin diğer ortak ve selim geldiler. durumu kısaca bi özet geçip 50-100 bin lira kadar bi cezayı önden ödemeleri gerektiğini söyledim. para lafını duyunca her şirket patronu gibi zıpladılar direk. seslerini kestim tabiki. ödemeniz lazım beyler. bu konuyu tartışmayalım. geriye dönük beyannamelerinizde usulsüzlükler var. ve louisiana bunları görürse benim kadar merhametli davranmayacak. bunlara dayanarak diğer beyannameleri de inceleyecek. ve geçmiş yıllarla ilgili düzeltme veremiyorum biliyosunuz. verirsem defter kayıtlarına kadar herşeyi düzeltmem lazım. mührünü kaldıracak sahtekar bi noter tanıyosanız işler değişir tabi. biraz kirli oynayabiliriz. ama inceleme geçiren bi şirket için hele hele de louisiana tarafından incelenen bi şirket için böylesine tehlikeli işlere girişmenin manası yok. beni dinleyin. parayı ödeyin. evraklarınızı resmileştirin. ve dediğim gibi blöfümüzü yapalım. emin olun louisiana bunu yiyecek dedim. patronlar tereddütteydiler ve korkuyolardı. ki korkmalarıda normaldi. çünkü karşıdaki louisiana. amk kaçın kurrası. ya blöfü anlarsa ve yaptığım işlemlerin sadece 1 yıllık olduğunu geriye doğru girerse bi yığın tak olduğunu anlarsa ne olacaktı ? o zaman işler iyice sarpa saracaktı. ve hem bu düzeltmelerin parasını ödemiş olacaklardı haybeden, hem louisiana nın istediklerini ödeyeceklerdi. bir riskti bu. ve benim için bu riski göze almak zor geliyodu. aralarında müzakere etmek istediler. sigara içmeye çıktım bende. ömrümde beklediğim en gergin bekleyişlerden birisiydi. ortaklardan birisinin gene aptallık yapıp gibinin dikine gitmesinden korkuyodum. bütün bi çalışmam tak olacaktı. hepsini gibtir et louisiana'ya karşı yenik düşmek, o bana bakıp kaybettin evlat. vazgeç artık diyecekti ya. amk herşeyimi verebilirdim onu görmemek için. kaybedemezdim. ona karşı olmazdı. o yüzden kabul etmek zorundalardı. o yüzden aşırı derecede gergindim amk.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 286.
    +6
    ortaklar seliminde baskılarıyla en nihayetinde benim yolumun daha doğru olacağına karar verdiler. tabi işe yaramazsa züt altına gideceğim gerçeğinin altını çizerek. sevinçten selim denen amcığa sarıldım amk. aynı ekipte çalışınca biraz zütü inmişti beyler. etrafında olduğum için biraz insan gibi davranmaya başlamıştı. gıcıktı, gibikti falan ama. düzeliyodu yani. gidip bütün ekgib beyannameleri düzelttim. ihbarnameleri falanda dosyaya koydum. artık yarın louisiana'yı çağırıp toplantımıza devam edebilirdik. ve şartlarımızı sunabilirdik. blöfümüzü yapabilirdik. görüşme ayarlandı. toplantı belirlendi. saatler falanllan filanlar derken büyük gün geldi çattı beyler. çok gergindim amk. inşallah yer allahım inşallah yutar bu sefer diyerek gittim toplantı salonuna. gene her zamanki emin duruşuyla oturuyodu orda. louisiana, hoşgeldin. aa elemanlara söylemiştim takma dişlerin için bardak koyacaklardı masaya. unutmuş olmalılar. lütfen kusura bakma olur mu kabalığımızı affet dedim. gülümsedi. ibo gerçekten sana bu kadar komik olduğunu düşündüren kişiyi tanımak istiyorum. çünkü gerçekten sana komiksin diyen herkesin kafasına sıkabilirim şuan dedi. eminim louisiana. eminim öldürürsün onları. tabi bunu sadece şarkı söylerek yapacağın için ceza bile almazsın dedim. oo çok acımasızsın. kaybettiğinde ninni söyleyeceğim. ve ozaman gerçekten seveceksin dedi. uhuuhuhuu diyerek güldüm. valla göğsüne başımı yaslama fikri gerçekten cezbetse de hayır louisiana sırf göğsüne yatmak için bu davayı kaybetmeyeceğim dedim. artık dövüş başlamıştı. muhabbetleri görüyosunuz beyler. devler liginde laf çok önemlidir. birincisi haddini aşmayacaksın. ikincisi , yerine göre yerinde laflar edeceksin. çömezler ve beceriksizlerin yapabileceği şeyler değil bunlar. neyse abi oturduk. önüne hazırladığım mizanları attım. baktı bi göz ucuyla bunlar ne dedi. lousiana. dediğim gibi dersine biraz çalışmalıydın. şimdi sana olacakları söyleyeyim. o elinde tuttuğun şirketin bu yılki varlıklarını ve kaynaklarını gösteren mizan. ve arkasında bilanço var. ve arkasında da kasa defterinin küçücük bi özeti. ve arkasında da hazırladığım diğer raporlar. o raporlara göre de iç denetim sonuçlarına göz atabilirsin. heralde mizanın denetim raporunun ne olduğunu falan söylememe gerek yoktur ? dedim. baktı suratıma ciddi misin ? der gibi. devam ediyoruz dedim. mizanda bi terslik görebiliyomusun louisiana dedim. baktı. inceledi. inceledi inceledi. kaşları çatıldı. suratı ciddi bi ifadeye büründü. işe yarıyodu. kanına giriyodum. biraz önceki kendinden emin tavırlarından eser kalmamıştı. bende öyle tahmin etmiştim dedim. odada yürümeye başladım. bu hareket kendinden emin bi imaj verir karşı tarafa beyler. ne kadar önemli olduğu konusunu sonra tartışırız. eliniz cebinizde odada gezerken konuşmalarınız bi okadar inandırıcı ve ezici bi pgiboloji sağlar karşı tarafa. devam ettim. o mizanda bi terslik yok louisiana. senin için ben bütün kayıtları ve evrakları teker teker kontrol ettim. eğer kidersine iyi çalışsaydın benim burada muhasebe bölümün başında olduğumu bilirdin. ve beni tanıyan herkes bilir ki daha önce çalıştığım hiçbir şirkette "saltuk" hariç, hiçbir uygunsuz işime rastlanmadı. bütün defterlerim diğerleri gibi yıl sonunda değil her ayın sonunda yazdırılır. ve tasdiğe hazır bi şekilde beklerler. diğer çalıştığım şirketi biliyosun değil mi ? şimdi aklındaki soruyu hemen ben cevaplayayım. hem orada hem burada çalışabiliyorum evet. sözleşmemde böyle bi madde var. paramı ödedikleri takdirde bütün insanlık için göz kamaştırıcı hizmetimi sunabilirim. zaten şirketlerin birleşik bi tabanları olduğu için sigorta meselesi de sorun değil. aynı şirket için çalışıyorum diyelim. bence beni fazla küçümsediğin için benim gibi ufacık bi virgülü hesaba katmadın. beni dört haneli bi rakam sanarken milyonluk bi büyüklükte olduğumu unuttun. fakat zararın neresinden dönersen kar louisiana dedim. bi saniye. bu dedikler hiçbişeyi kanıtlamaz ibo. verdiğin mizan ve tablolar denetim raporları ve diğer evraklar özet raporlar ön bilgi için yeterli evet. sadece bu yılki evraklarını inceleseydim bunları yeterli görüp o pis evrak cehenneminize girmezdim. fakat son 5 yıllık evraklarınızı inceliyorum. 5 yıllık kayıtlarınızı beyannamelerinizi. 5 yılki hareketlerinizi. son bir yıllık evraklara ve raporlara bakarak geriye kalan yıllar hakkında da olumlu bi görüşe nasıl sahip olabilirim ? dedi. ortaklar bu soruya hazır değldi galiba. kır saçlı bin endişeli ve korku dolu gözlerle bana baktı çaktırmadan. al işte yemedi der gibi. amk bende bi ince şüphelenemedim değil. vay dıbına koyum dedim içimden. yemeyecek galiba diyerek. ama toplantı henüz bitmedi. ve karar henüz verilmedi. son vuruş henüz yapılmadı. maç hala devam ediyodu. ibo devam et. şuan susamazsındedim kendi kendime.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 287.
    +8
    evet dedim. bilemezsin. ortaklarra dönüp çaktırmadan herşey yolunda diye işaret ettim elimle. tabi eğer yeterince zeki değilsen dedim. anlamadım ? dedi biraz öne gelerek. ortaklarda ona hakaret ettiğimi onu kızdırdığımı düşünerek telaşlandılar tabiki. evet dedim. yeterince aklı ve zekası olan birisi bakabilir. baktığı yeri görebilir. karşında iki şirketinde mali işlerinden sorumlu bi adam duruyo louisiana. diğer şirketimle ilgili herhangi bi idari davaya baktın mı ? hatırlayabiliyo musun ? hayır. peki dairede herhangi bir usulsüzlük davasında adı geçti mi ? hayır. geriye dönük tam yedi şirkette daha bu pozisyonda çalıştım. diğer yedi şirketin hiçbir davası veya herhangi bir usulsüzlüğü oldu mu ? hayır. hiçbirisinde ne ufak bi usulsüzlük olmadı. çünkü işlerin başında ben vardım. ve elindeki kağıtların o şekilde olmasını ben sağlıyorum. ki çalışanlarla olan ilişkilerimi herkes bilir. yeterince zekası olan bi insanda kendini gereksiz iş yükünden kurtarmak için bunların hepsini önceden bilirdi. sana hakaret etmek sitemiyorum yanlış anlama. göz alıcı bi güzelliğin var. ama lütfen louisiana ? bütün güzel özelliklerini sen toplayamazsın. diğer insanlarında bazı özelliklere sahip olması gerekir değil mi ? ne istiyosun ibo dedi bitkin bi sesle. bak dedim. elinde hazırlanmış ve hiçbir sorunu olmayan mizan ve bilançolar görüyosun. benim çalıştığım şirkette şirket ortakları dahil hiçkimsenin benim yaptıklarıma karışmaya gücü yetmez. çünkü hepsine sözümü bir şekilde geçiririm. çünkü şirketleri için en iyi kararın bu olduklarını çok iyi bilirler. o yüzden emin ol şirket için en doğru şeyleri yaptım. yapıyorum ve yapacağım. eğer ki olurda bir yanlış yakalarsam ne yaptığımı görmek istiyo musun ? dedim. dün verdiğim düzeltmelerin ceza makbuzlarını attım önüne. her yanlışı anında düzeltiyorum. ve cezalarını da daireden indirim talep etmeden yöneticilerin bizzat kendi hesaplarından ödetiyorum. buradaki tutarların hepsi selim beyin şahsi hesabından aydan aya düşüldü. banka hareketlerinde de görebilirsin. yani normalde bu sistemde bu hatayı bir kere yapıp cezasını bu şekilde ödedikten sonra hiçbir yönetici aynı hatayı yapmaz. ama selim konusunda ne söylesen haklısın. ama kağıtlar konusunda bence bana güven. güvenip güvenmemek tamamen sana kalmış ama kolilerce evrak incelemene gönlüm razı değil. başka bi davaya geç. ki tekrar karşılaşabilelim dedim. kararsız kaldı. ömrümün en gergin bekleyişlerinden birisi daha başladı. bi makbuzlara bi mizana bi rakamlara bi bana bi ortaklarabakıyo. bi kendi kağıtlarına bakıyo. bi oraya bi buraya bakıyo. allahım kafayı yiyecektim. genede kendimden emin görünüyodum. yapılacak tek bir yanlış hareket milyonluk zarara uğratabilirdi şirketi. o yüzden kalbim zütümde atıyodu. lousiana'nın ağzından çıkacak bi lafa bakıyoduk hepimiz. eğer bir kere yenildiğini kabul ederse olay bitmişti. şirket davayı kazanacaktı. kendi şartlarıyla ödemelerini gerçekleştirecekti. ve incelemeden kurtulacaktı. olay kapanmış bende lousiana'yı yenmiş olacaktım. herkesin adımı duyması bi yana. onu yenecektim amk işte. gibmek sorun değil. o deliğe girmek benim için hala bambaşka bişey. ama davayı ellerinden alıp koparmak ve yenildiğini kabul ettirmek. ooooo. o işte herşeye bedel olurdu. düşündü düşündüü düşündüüüü. çocuğu olacak babalar gibi doğumhane kapısında bekliyodum sanki. kafayı yemek üzereydim. en sonunda mizanı önüme doğru fırlattı. aha dedim ibo. yarağı yedin amk yemedi. sen kazandın dedi. amk içimden bağırıyodum ığaaaaaaa işte buuuu ammmmmmmınaaa goruhh bület başgaaaan diyerek. ama yüzümde soğuk ve sert bi bakış. imalı bi gülüşten fazlası yoktu. geriye kalanı elemanlarla halledersin. gerisiyle ilgilenmiyorum. böbürlenmeni çekeceğimi sanıyosan yanılıyosun delikanlı. artık elemanlarımla imza işlerini hallet. ve ödemelerde gecikme. gerçekten çok çabuk fikir değiştirebiliyorum dedi. kapıdan çkarken. çıkana kadarda konuştu ki söylediğim bi şeyi duymasın. amk havalara uçacaktım. amk hızlı bi şekilde kalan elemanlarla vergi borçlarımızı ödemeye anlaştık. louisiana için ayrıca para ödemeyecektik. sadece vergi borçlarımız zaten ödenmesi gereken para yani. o borçlar kapanacaktı. ve ödediğimiz düzeltme beyannameleride yanımıza kar kalacaktı. ödediğimiz tek para o 50-100 bin liralık ekstra ceza olacaktı. amk adamlar imzaları tamamlayıp çıktıktan sonra beyler bi saniye. bişey yapmam lazım dedim. koşa koşa terasa çıktım. anırdım amk resmen. vuuuuuuuhhhhhuuuuuuuuuuuu bu lan işte bu ! dıbına koyarım olum başardım ! dıbını gibiyim yemin ederim başardım. B u ! Bu! Bu ! Bu!!! nihayet başardım diye bağıra bağıra bi hal oldum amk. sevinçten çöp kovasını tekmeledim. amk kovası hala o şirkette yamuk durur.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 288.
    +5
    evet beyler. bu gecelik bu kadar yeter. yarın devam ederiz. isim önerilerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum amk. şuraya yazın bırakın. ve lütfen ciddi olun amk ciddi soruyorum.
    ···
  14. 289.
    +4
    amk baya yazmışım lan.
    ···
    1. 1.
      0
      aga kaç yaşında bu karı şimdi
      ···
      1. 1.
        +1
        Kanka o zaman öyle yaşlandın falan dediğime bakma laf sokmak içindi yani. Aramızda beş altı yaş var yada yok. Aynı neslin çocuklarıyız yani. Belki o bişe yoktur.
        ···
  15. 290.
    +10
    Beyler. Napıyosunuz ? Bugün berbat bi güne uyandım. Sebebini sormayın çünkü herhangi bi sebebi yok. Sıkılıyorum. Gereksiz bi depresyon var üzerimde. Kendimi ibrahim tatlısesin bonus kafa saçlarını jöleyle sağa yatırmış halini görmüş gibi hissediyorum. Niye böyle oldu anlamadım. taktan bi muhabbet açında konuşalım. Bir de iyiden iyiye şu gibtiğimin kızlarına ayar olmaya başladım. Sürekli sağda solda ayak, meme, adet kanına bulanmış peçete, nick yazılmış kağıtlar, kıllı bacaklar, ojeli tırnaklar falan görüp duruyorum. Saçma sapan şeyler amk. Midem bulanıyo. Liseli kızların ne işi var olum burda ? Kim aldı bunları içeriye ? Diğer başlıkları göremeden sadece kendi başlığımı ve kendi adamlarımı görebileceğim bi ortam yok mu amk ? Çok sinir bozuyo amcıklar.
    ···
  16. 291.
    +6
    Bu arada bi whatsapp grubu kurmam için sürekli olarak mesaj atıyosunuz. Bak o grubu kurarım. Daha öncede böyle bi kaç girişim oldu. Bir çok kişi grup kurulduktan sonra sadece hadi sözlüğe gelin diye bikaç gün mesaj attı. Sonra kimse gruba yazmadı. Aylar sonra bi baktım. Grupta bi tek kendim varım. Amk yerinde durduk yere grup açtırıp kaçmayın amk. Ha ben fazla yazamam belki. Arada bir mesaj atarım müsait oldukça muhabbete ortak olmaya çalışırım. Belki orda daha özel muhabbetlere girebiliriz. Karı getirmek serbest. Belki bende size bi kıyak yaparım. Orası ayrı. Onlar farklı şeyler. Ama eğer grup konusunda samimiyseniz numaralarınızı atın özelden. 5-10 kişi olunca kurarım. Yada birisi benim yerime gönüllü olsun. Grubu kursun. Beni davet edin geleyim. Farketmez.
    ···
    1. 1.
      0
      Abi harbi grup kuruyomusun ciddimisin lan??
      ···
      1. 1.
        +1
        Aynen olum ciddiyim. Siz istemediniz mi amk ? Kur diye bin tane mesaj geldi. Kuruyorum bende. isteyen numarasını atsın ekleyeyim.
        ···
  17. 292.
    +8
    Ve o gruba zütünü başını çekip foto atanı görürsem zütünden giberim söyleyim. Hangi cinsiyette olduğunuzun hiç bir önemi yok. Gece vakti o gruba girer birinizin memesini yada koltuk altını yada zütünü yada herhangi bi organını görürsem şerefsizim teşhir ederim. Ağzınıza sıçarım. Daha önceden gizlice takip eden kızlar olduğunu biliyorum. Ve o gruba girip erkek gibi taşak muhabbetleri yaptıktan sonra bize ahh lı ohh lu mesajlar atıp zütünü başını fotoğraflayıp güzelim grubun dıbına koyanlarıda biliyorum. Gece vakti gruba girdiğimde krem şanti dökülmüş yarak fotosu görmek istemiyorum. Adam akıllı insanlar numaralarını göndersin grubu kurucam.
    ···
  18. 293.
    +5
    bana göre destansı bi zaferin ardından tekrar içeriye girdim. ortaklarla görüşmek için. kır saçlı bin elini uzattı. saol ibo. sen olmasan başaramazdık dedi. evet, başaramazdınız dedim. diğer ortaklada el sıkıştıktan sonra selim küskün küskün geldi. başını hiç yerden kaldırmıyo tabi. utancından. amk utan tabi. o kadar karıyı kızı taciz etmekle, çalışanlara hayvan gibi davranmak yada onları köle gibi kullanmakla falan patron olunmuyo. lider olunmuyo. muhasebe müdürü şefi herneyse o tak olunmuyo işte. hele hele ibo , hiç olunmuyo. ne kadar istemesemde elimi uzattım ve tokalaştık. ağız ucuyla bi saol dedi. tekrar masaya oturdum. onlar kapıdan çıkmaya hazırlanırken evet beyler şimdi napıyoruz? dedim. hepsi toplantının bittiğini düşünüyodu ama ben öyle düşünmüyodum. evet onlara kazandırmıştım. ama henüz kendim hiçbişey almamıştım. bütün istediğim bu işler bitene kadar kimsenin bana karışmaması değildi heralde. yada rolüm bitene kadar herneyse. kır saçlı gavat yavaşça döndü arkasını. bana baktı bi. pardon ? dedi. karşımdaki koltuğu gösterdim. şimdi ne olacağını konuşmayacak mıyız ? dedim. bişey olacağını sanmıyorum dedi. nasıl yani dedim. biraz önce şu koltukta oturup ipte sallanmaya hazır şirketinizi ipten aldım resmen. hepiniz bugün evinize gidip keyifli keyifli içkilerinizi içip aldattığınız karılarınıza hava atmaya çalışacaksınız ve eğer ben olmasaydım şimdi hepiniz bu sandalyelerde oturup veresiye veren gibi biçare kalmış olacaktınız. ve şimdi bana konuşulacak hiçbişey olmadığını mı söylüyosunuz ? dedim. bak diyerek geldi. yo yo bi saniye. bu bu kadar kolay bişey değil. bak ihtiyar. şirketini biraz önce louisiana denen kadının ojeli tırnakları arasından aldıysam bunun bi sebebi vardı. ne senin kır saçlarına nede selimin o "övülesi" karakterine dayanarak bunu yaptım. sizin için bu iyiliği yapmamı gerektirecek hiçbişey yoktu. ama ben sırf şu gerizekalı oyun artık bitsin diye bunu yaptım. ki anlaşmanın başında sizde bana cezayı istediğiniz kadar kısaltıp istediğiniz zamanda anında bitirebileceğinizi söylediniz. ben anlaşmada payıma düşen kısmı fazlasıyla yaptım. ve şimdi siz cayıyor musunuz ? dedim. pardon anlamadıysam düzelt. ama anlaşmayı sana teklif ettiğimizde böyle bişeyi kabul etmediğini ve etmeyeceğini, şirkette ortaklık dahi teklif etsek bunu yapmayacağını söyleyip gittiğini mi hatırlıyorum yoksa kır saçlarım mı beni yanıltıyo ? dedi. amk gavatı louisiana'yla iki dakka şurda muhabbet ettik. hemen zütleri kalktı. şu tavırlara bak dedim. hayır havalı konuşmalara bu kadar özendiğinizi bilseydim louisiana ile sizin konuşmanıza izin verirdim. ona da belki bana yaptığınız gibi bi anlaşma önerip sonra yavşak gibi sözünüzden dönerdiniz. en azından yavşaklığınız resmiyet kazanırdı dedim. çıktım gittim odadan. amk pekekentleri. baştaki anlaşmamız bu şekilde değildi. istediklerini aldıktan sonra kancıklar gibi sözlerinden döndüler. bazı muallakler böyledir beyler. başları dara düştükleri zaman herkese abi çekerler. yanınıza gelir onlara yardım edene kadar dünyadaki en önemli kişi sizmişsiniz gibi davranırlar. ve sanki size hiç kazık atmayacaklarmış gibi gelir. ama istediklerini aldıkları anda, rahata kavuştukları anda hemen zütleri kalkar. bir gün önce bizi kurtar diye yalvaranlar kendileri değilmiş gibi davranırlar. ortada imzalı bişey olmadığından resmi bi anlaşma olmadığından bi hak iddia edemiyodum. sadece prestijlerini zedeleyebilirdim. herkese onların ne kadar yavşak insanlar olduklarını gösterebilirdim. ama bunu zaten millet biliyodu. ve onlarında bundan korktuklarını hiç sanmıyodum. patronu aradım. olanları anlattım. daha ne kadar zütünü kurtarıcam ihtiyar ? dedim. sencede artık benim için bişey yapmanın vakti gelmedi mi ? sen benim patronumsun. artık harekete geç. ezdirme kendini de benide şu yavşaklara dedim. ibo durumları biliyosun yapabileceğim bişey yok dedi. ya giberim durumunu ihtiyar dedim. burda günlerce evrak toplamaya veya dosyalamaya meraklı değilim ben. bu işleri yapacak adam ben değilim dedim. ben öyle atarlanınca bu da atarlandı. ibo bana bak. benim senin patronun olduğunu unutma dedi. şimdi mi aklına geldi bu dedim. o bana bağırıyo ben ona bağırıyorum. bana emir verdi. yıllar sonra ilk defa bana gene "ibo ben senin patronunum. ve o şirkette cezan bitene kadar o evrakları takacaksın diyorrum ve sende takacaksın. Anladın mı beni! " diye bağırdı. öyle mi diyosun ihtiyar ? sonumuz böyle mi yani dedim. evet böyle. her ne kadar değerli olursan ol ibo yapamayacağım şeyleri isteme benden dedi. peki ihtiyar. kendine iyi bak dedim. kapattım telefonu.
    Tümünü Göster
    ···
  19. 294.
    +2
    bu partı geceden önce kaldığım yeri hatırlamak için attım beyler. birazdan gelicem tekrar.
    ···
  20. 295.
    +5
    beyler bu gece nedense berbat bi gece. anlatacaklarım yüzünden de olabilir. canım sıkkın amk içim sıkılıyo içimde bi sıkıntı var çözemediğim. o yüzden hızlı bi şekilde partları yazacağım. ve sonra sabaha kadar nurella yiyip çay içeceğim. belki üst üste dokuz tane adıyaman tütünü bile içebilirim. eski günleri yad etmek için. başlıyorum mevzilenin.
    ···
    1. 1.
      0
      gönder gelsin
      ···