1. 276.
    +4
    vıdı vıdı döndü bu. tinerciler bize baktı "bir sorun mu var lağ" diye. dedim "abi yok sorun, büyüyümüzsün biz pokamonumuzu kaybettiydik de" dedim.

    "bu mu lağ" dedi, vipingi gösterdi bize. "idris yürü gidelim" dedim. "bu mu lağğ" dedi tinerci, pokamonunuzu alsanıza godoşlar diye bize bağırıyor. derken bi paçamda bi ıslaklık bi sıcaklık neyse.
    ···
  2. 277.
    +4
    bankların oradan üç kişi daha çıktı sallana sallana kuşattılar bizi. "kafanı stiim senin idris" diye sövüyorum, bir yandan da furretime kubonuma acıyorum, ikisi birer paçamda. kuşattılar bizi. "hanginizin ağzı daha büzük lan" dedi biri. idris "bu abi" dedi beni gösteriyor şerefsiz. dedim "size layık değil ama biz gidelim size viping bulalım daha fazla" dedim. karartılar iyice yaklaştı...
    ···
  3. 278.
    +3
    aniden bir ses duyuldu bir hırıltı gibi bir şey, bir ateş çaktı, karaltılardan biri "yandım anağm" diye devrildi yere. sesin olduğu yere döndük bir başka karaltı var orta boylu bir çocuk gibi, elinde bir pıçak parıldadı, tinercilerden birini yakaladı sappp, öbürünün de kalçaya zipledi birer tane. anında tanıdım tabii "çarmendıırr" diye nasıl ağlıyorum..
    ···
  4. 279.
    +4
    çarmendır yanımıza geldi, eski bir dosta sarılır gibi sarıldım. filiz'e idris'le dönün dedim. tikinin vipingini de verdik. "tarık'ın yanına zütür beni" dedim. tamam anlamında başını salladı. peşine düştüm yola koyulduk.

    bulvardan çıktık, ara sokaklara girdik. biraz yürüdük, taş parke sokaklarda ikimiz gidiyoruz, şehrin az dışına çıktık (karaman'da zaten on dakka yürüdükten sonra her yer şehrin az dışı). büyükçe bir binanın önüne geldik, bahçe içinde. etrafı duvarla çevrili belki beş dönüm yer. bahçe kapısına yürüdük, garaj kapısı gibi. çarmendır gelince kapıyı açtılar, girdik içeri.

    ince bıyıklı gözlüklü düz saçlı biri karşıladı bizi.
    ···
  5. 280.
    +4
    "hoşgeldiniz?" dedi kim bu der gibi. "tarık'ın arkadaşıyım" dedim. "tarık hocamız da şimdi dersten çıktı" dedi bana. "arkadaşı misafirhaneye alalım cemil" dedi. cemil'i göremedim gerçi ama çarmendırla misafirhaneye geçtik.

    genişçe bir salon, ayakkapsız giriliyor. çekyatlarla çevirmişler. loş bir de ışık var. başka da bir şey yok. başladık beklemeye.
    ···
  6. 281.
    +3
    çarmendır hiç konuşmuyor, yere diz çökmüş bir şeyler mırıldanıyor. derken kapı açıldı. bizi karşılayan girdi içeri, ardından da koyu renk örgü takkeli, gömlek boğazına kadar düğmeli, kumaş pantolonlu biri girdi. göz göze geldik..

    "tarık??" diyebildim.
    ···
  7. 282.
    +3
    "hoşgeldin gorç kardeş" dedi bana, karşıma oturdu. "cemil çay oldu mu bir bak" dedi, çarmendır kalkıp gitti odadan. ben hala şoktaydım. tarık'ın yanındaki adam gülümsedi. "tarık hocamızla konuştuk bana anlattı. sen okuldan arkadaşıymışsın" dedi. "evet" dedim.

    "çok değiştim gorç, doğru yolu buldum" dedi tarık.
    ···
  8. 283.
    +3
    kafamda noluyor lan diye düşünüyordum. "sanayideki kargaşadan sonra kaçarken buraya kadar koşmuşum" dedi tarık. "içeri girdik, o zamandan sonra da işte gördüğün gibi" dedi. "külliyemizde köylerden çocuklara ders yapıyoruz" dedi. "süleyman hocamız sağolsunlar, devam ettiriyoruz hizmeti" dedi. "abi ya pokamonlar?" dedim. "stmişim pokamonu" dedi bu. sonra tövbeestağfir çekti. "cemille beraber artık buradayız" dedi.
    ···
  9. 284.
    +3
    "burası süleymancıların mı?" dedim. "süleymancı demeyelim" dedi. yüzünden nur akıyordu adamın bana da bir sıkıntı çöktü. bana bir müddet nasihat etti. "iyi ama broş?" dedim. "broş köpeğin olsun" dedi, yine tövbe çekti "yeni yeni alışıyoruz" dedi. cebinden bi broş çıkardı bana verdi. "al mübarek" dedi.

    olaylar çok hızlı gelişmişti, neye uğradığımı şaşırmıştım. "üç broşumuz oldu laan!!" diye bağırdığımı hatırlıyorum. sonra akşamı kılıyorduk cemaatle.
    ···
  10. 285.
    +5
    yatsı için de ısrar ettiler, yurtta kılarım dedim. tarık'ın gözündeki "sttr yalancı pekekent" bakışını gördüm ama ses etmedi. yol verdiler gittim. geceyarısına doğru yurda vardım. idris'i uyandırmak için odaya gir.. aç lan camı aç aç şerefsiz köpek donunu çek it herif kıracam o bilgisayarı lan gözüm yandı it herif millet saadeti bulmuş sen hala ots.. sittigit lan bi duş al gusl al çık lan..
    ···
  11. 286.
    +5
    filiz'i aradım, finaller biter bitmez angaraya gidiyok üç broş tamam, iki de angaradan alacaz dedim, 15 gün oradayız tüm planları iptal edin dedim. ne planı lan yavşak dedi. filizcim ayıp oluyor bunları sonra anı yapacam yazacam hatıratımı seni yollu diye anlatırım dedim. sövmeye başladı, broşlar ve benimle ilgili ilginç tasvirlere girişti, ahizeyi telefonun yanına masaya bıraktım, yatağa uzanıp broşlara bakıp hayal kurmaya başladım, içim içime sığmıyordu. filizin ahizedeki söven sesi ninni gibiydi, uyumuşum.
    ···
  12. 287.
    +2
    gece irkilerek uyandım. göğsümün üstünde sanki bir yumruk var, doğrulamıyorum. gözümü açtım, zifiri karanlık. bir de sis var, üstüne de nem. yabış yabış olmuşum. "dursun" diye seslenim dedim, ağzımı açamadım. hareket de edemiyorum. kaskatı uzanıyorum yatakta. ya havle çekip kalkmak istedim, mümkün değil. sağa doğru dönmeye çalışıyorum, bari yataktan yere düşeyim, irkilirim diye.

    bir gıcırtı duydum, kapı açıldı.
    ···
  13. 288.
    +2
    kafamı çevirdim, kapı açılıyor yavaş yavaş. içeri daha çok sis giriyor. bir gölge, bembayaz ışığın ardında upuzun. gözlerimi kırpıştırdım. gölge kapıda durdu. bana baktı. "dursun sen misin lan?" dedim.

    "skerim durmuşu" dedi gölge.
    ···
  14. 289.
    +2
    gölge bana doğru yaklaşmaya başladı. yatakta kaskatıyım, yüzükoyun yatıyorum öyle, züt möt dışarda. kıpırdayamıyorum ki. "ne içirdiniz lan bana ne içirdiniz" diye bağırıyorum. gölge üzerime geliyor. uzadıkça uzuyor. beni aldı bir titreme bir korku. "al" dedim "al böbreği al dalağı al ama nolur erkekliğime zeval getirmeyin" diye bağırıyorum.

    gölge iyice yaklaştı, üzerime eğildi. sırtımdan züt çatalım iki damla ter süzüldü. "napim lan senin kuru zütünü, kalk bir çay koy it" dedi gölge.
    ···
  15. 290.
    +3
    elim ayağım boşaldı. sonra bir güç geldi, fırladım yerimden. gölge ile burun buruna geldik. sislerin arasında seçebildiğim kadarı ile upuzun sakallı, ak saçlı, ak cüppeli bir dede. asasına dayanmış bana bakıyor. biz anadolu çocuuyuz, saygıda kusur etmeyiz, hemen eğildim, eline davrandım "ver öpim" dedim, dede bayram ağzı camide el öptürmeyen amcalar gibi elini aşağı çekmeye çalıştı, ben de ısrarcı oldum, bilekten iki elle kavradığım gibi sabitledim bileği. el yan döndü, başbarmak ile işaret barmağı arasına alnımı değdirdim. "napıyom lan ben" dedim, kendime geldim.

    "on üç, otuz altı, otuz yedi" dedi dede.
    ···
  16. 291.
    +3
    üniversite yurtları, zaten züt kadar yer. yatak masa dipdibe. hemen bir kalem çektim, elime yazdım on üç, otuz altı, otuz yedi. "üç rakam daha söyle" dede dedim. "ne rakamı lan?" dedi. "üç daha söyle yatıracam kuponu" dedim. "al sana rakam" dedi, baktım, cüppe altından nah çekiyor, başbarmaını da oynatıyor böyle iki barmak arasında. görmemezliğe getirdim.

    dede "yazdın mı son üçlüyü" dedi. yatağa oturdu. "pokamon fiziğinde on üç almışsın, tarih otuz altı, kalkülüs otuz yedi" dedi.

    "profesör oak bana taktı" dedim.
    ···
  17. 292.
    +3
    "şimdi sana bir takarım.." dedi, sakalını sıvazladı. "dede yakışıyor mu senin gibi nur yüzlü ak sakallı bir ihtiyara böyle takmak falan" dedim, "konuyu değiştirme pekekent" dedi bu.

    ya havla çektim. "sandalye çek, otur" dedi. itaat ettim.
    ···
  18. 293.
    +4
    dede bana bakıyor, ben de dedeye bakıyorum. bir hacı kokusu yayılıyor, burnumun direğine kadar. en son orta okulda cuma çıkışı bir amca hacı kokusu sürdüydü okul gravatıma, iki hafta hacı esansı ile gittiydim derslere. çıkmadı koku.

    "çay yok mu?" dedi dede. "neskafe var?" dedim. "iyi koy bir bardak" dedi. ketılı açtım, biraz vip kahve koyup su ekledim. dedeye uzattım.
    ···
  19. 294.
    +3
    bir yudum aldı "koduumun öğrencileri" diye mırıldandı. ben sesimi çıkarmıyor, dedeye bakıyordum. gözgöze geldik.

    "beni bul" dedi.

    "nasıl?" dedim.

    "beni bul" diye tekrarladı. "eğitime ihtiyacın var."
    ···
  20. 295.
    +3
    "ne eğitimi?" dedim. ses etmedi. bir yudum kahve daha aldı. "bürücek'e gel, beni bul" dedi. ayağa kalktı, sis tekrar yoğunlaştı. derinlerden uvvvv uvvvv diye bir mırıltı gelmeye başladı. "uuuvvv uuvvv" "huuu huuuu" mırıltılar. dede sislerin arasında kaybolmaya başladı. "uvvvv uvvv huuu huuu"

    "efekt yapma lan pekekent" diye gürledi dede. hemen uvv uvv huu huu demeyi kestim. "akçatekir minibüsleri nerden kalkıyor" dedi. "organizenin az ilerde durak var ordan önce ereğli'ye gidecen" dedim. "beni bul" dedi...

    kan ter içerisinde uyandım.
    ···