1. 26.
    +2
    bizim halk saygı duymayı öğrenemedi fikirlere falan filan. insanlar objektif düşünemiyor hükümete karşı olanlar sarıp sarmalanıyor, hükümet yandaşı olmayan fakat bir kelime söyleyene küfür ediliyor. bizde biraz fikirlerimizi benimsetme falan var. babadan dededen komünist olma ihtimalimiz de göz önünde bulundurulursa apolitik gençler yetişiyor. apolitik olunca konu futbola ama züte geliyor. bunun nedenini çözemedim. yanında kız görünce oo manita. bi dur avradını gibeyim. abi bizim halka pgibanaliz yapsalar nasıl bi sonuç çıkar merak ediyorum. gerçekten ben de anlayamıyorum bizim halkı garipler bizimkiler.
    ···
  2. 27.
    0
    ···
  3. 28.
    +1
    adamın nicki de yugioh lan :)
    ···
  4. 29.
    0
    doğruya doğru arkadaş ben bir kızla arkadaş olursam onunla ilgili cinsel şeyler illaki aklıma geliyor. O KIZ SENin annen bacın teyzen olsa ne düşünürsün.
    olay bukadar basit
    ···
  5. 30.
    0
    @1 katılıyorum ne diyeyim hepsini açıklamışsın ve cevaplanacak bir sürü soru
    ···
  6. 31.
    0
    lan seviye yükselmiş biri imgim arşivi atsın am züt meme am züt meme
    ···
  7. 32.
    0
    takipteyim reyiz.
    ···
  8. 33.
    0
    unutmadan hocam bugün levent üzümcü akil adamlığa çağrılsam gitmem diyor düşün ülkenin (kendine) aydınlarını. levent üzümcü şahana laf atıyor filmlerine adamın oynadığı dizi harem. tencere dibin kara seninki benden kara, ben anlamadım bu işi.
    ···
  9. 34.
    0
    am

    züt

    meme
    ···
  10. 35.
    0
    reserved
    ···
  11. 36.
    +2
    işte farkındalık da tam olarak böyle bir şey olsa gerek. Farkındalığın ilk ve en zor aşamasını atlatmışsın, sıra ikinci aşamada;

    yalnızlık...

    üçüncü ;

    yalnızlık...

    dördüncü ; bilinçli yalnızlık.
    ···
  12. 37.
    0
    kardeşim elini sallasan bu memlekette koyuna çarpıyor. nerede bulacan sen o kültürlü insanı
    ···
  13. 38.
    +2
    daldan dala atlamışsın. ama her dalın tek gövdesi vardır diyerekten.

    kız-erkek olgusu üzerine:

    Bunu ben de düşündüm. Kız ile erkek arasındaki arkadaş üzerinden ilişkiyi malesef türk toplumu yadırgıyor. her ne kadar batı tarzında yaşantımız olsa da doğu kültürü hala bünyemizdedir. en yakın arkadaşının cinsi bayan olsun. ilerleyen zamanda bu bayan arkadaşının sevgilisi olduğunda, arkadaşlık ilişkisi minimize oluyor. bunun yadırganacak bir durumu yok aslında. erkek, sevgilisinin en yakın arkadaşının bir erkek olmasını istemez. emin ol sen de istemezsin. lakin avrupa da durum böyle işlemiyor. ama onlar hiç bir zaman doğu kültürü ile içiçe olmadı. yani türk olgusunda bunun olması aslen anormallik değildir.

    siyasi ideoloji üzerine:

    şöyle düşün. 2000 bin yıllık bir ırk 1923 yılına kadar tek bir insan tarafından yönetildi hep. 1923 yılından sonra "cumhuriyet, demokrasi" kavramları bizde ideolojiye açılmaya sebep oldu. sosyalizm, liberalizm, kemalizm, anarşizm, muhafazakar, islami muhafazakar, vs... lakin bizde ideoloji kavramı; koyun içgüdüsü üzerine kuruludur. bir tane çoban çıkar: hede, hödö der ve koyunlar hep birlilte hede, hödö demeye başlar. bazen koyunlar "heder, hödör" gibi kavramlar kullansa da çobanın sözündeki özünden çıkmaz. karşındaki insan 20 kelime ile konuşsa da hede hödö, karşındaki insan 250 ile kelime konuşsa da "hede, hödö" ve koyunların göz tarafına "at gözlüğü" takılmıştır. sen ne dersen de, ne söylersen söyle, onlar hep "hede, hödö" diyeceklerdir.

    bizler hala demokrasinin ve onun getirdiği ideolojinin ne olduğunu bilmiyorum.

    acı ama gerçek...
    ···
  14. 39.
    +2
    @1 kaç tane yazarımız var. özgürce yazabilen. kaç tane düşünürümüz, kaç tane düzgün sanatçımız, ressamımız var. kafasını dinle, para ve cinsellik ile bozan bir ülkeden medet umman yanlış. kaç tane kitap okuyor annen, baban,amcan, halan vs vs. eğer içinde bulunduğun durumdan şikayetçi isen bir şeyler yapmaya başla. kitap oku okuttur. ne bileyim sürü piskolojisi var bizde zaten. değiştirmek için bir şeyler başlat devamı gelir zaten.
    ···
  15. 40.
    0
    @1 konuyla doğrudan alakası olmadığı için ilgisi olan iletilerin numaralarını paylaşıyorum. şimdiden uyarayım, iletiler uzundur.

    (bkz: #94225814)

    (bkz: #55208326)

    fikrinle alakalı yorumum da şudur:

    soğuk savaşın başlangıcını takip eden dönemde, modernizmin yıkılışını ve iflasını gören beşeriyet (aslında kastım beşeriyet değil, akademi) içinde bulunduğu fetreti analiz etme işine girişti ve yüzyılardır eski dünyaya hakim olan sistemin (kabul etmeseler de, amerika, eski dünyanın yapısal düşünüş tarzının peşinden sürüklenmekteydi) analizine giriştiler. 1968'deki orta çaplı ekonomik bunalım sonrasında ortaya çıkan (evet 68'de yaşanan bir kriz var, pek çok kimse bilmez) ve jung'un sözde peygamberliğini yaptığı yeni çağ, aslında nietzche, freud ve marx üçlüsünün üzerine inşa edilmeye başlanan postmodernizmin henüz rahime yeni düşmüş bebeğiydi.

    bunun bizi ilgilendiren kısmı şurada başlıyor:

    2. sınıf coğrafyaların bu durumlarda bir dezavantajı var. şöyle ki:

    biz zaten modernizme geçiş evresinde iken, dünyada postmodernizm patladı. biz süreci tamamlamaya bir parmak yakınken, global vizyonu şekillendiren eski dünya ülkelerindeki akademi, kendi köklerini incelemeye ve tersliklerini reddetmeye, haliyle de, yapısalcı görüşü reddetmeye girişti. hızlarına yetişememek şöyle dursun, elindeki doğu vizyonunu revize etmeye bile muktedir olamayacak kadar batı yapısalcılığına gönülmüş olan bizler ise, artık modernist fikir formatının desteklenmediği post modern dünyada, bin gibi ortada kalakaldık.

    sonuçta ne oldu?

    sonuçta ortaya arabesk rap çıktı işte. bu dediğim, birşeyleri görmeniz adına bir kıvılcım çakamıyorsa, zaten derdimi anlatmanın herhangi bir kısa yolu yok demektir.

    post modernizm, içeriğinde, eski aristokrasi gibi masalarda oturup, barbarlar gibi doğrudan elleri kullanarak yemek yemeyi barındırıyor olabilir. fakat postmodernizm, moderniteyi reddedip primitivizme öykünmek değildir. postmodernizm, modernitenin dayattığı kültür ve etiğin, form ve içeriğin, beşerî işlevselliğini sorgulamaktır. postmodernizm, modernizme karşı çıkarken, aydınlanma çağı düşünürlerinin kapıldığı "eskiye dönüş" dalgasını benimsemez. haliyle çıkışı primitivizmde aramaz. ama modernitenin de çözüm olmadığını bilir.

    peki modernizmi bile tanıymamış bir nesil, bir güruh, bu durum karşısında ne yapar?

    modernizmi reddederken, elinde modernizme alternatif olarak sürebileceği tek şey olan zararlı ve tehlikeli bir eskiye dönüş furyasına kapılır. fikirleri konusunda fanatikleşir, estetiğini yitirip gayribeşerleşir. külütürü bir yandan eskiye yönelirken bir yandan da hızlı tüketilmesi gereken bir çöp yığınına dönüşür. nihayetinde, sahte versace'leri kuşanıp, dıptız'lı yâlelliler dinleyen, malibu içmesine rağmen, kendi dilini düzgün bir gramerle konuşamayan büyükbaşlar ordusu doğar. bu kimseler, araştırmayı bilmez, nitelikli enformasyona değer vermez. hele ki, bu bireylerin oluşturduğu güruhu yöneten ve idame ettiren lider kadrosu da, benzer kafa yapısında ise, ya da eli sopalı ve katı bir çobanlık anlayışını benimsemiş ise...

    ... o toplum, düşünürler için cehenneme dönüşür ve yerinde saymanın getirdiği sonsuz döngü, beyinlerin ve yığınların intiharı olur.

    netice itibariyle de gergedanlaşmak (yani tektipleşmek) ama bunu yaparken de, yüzeysel bir kültürü ithal ederek, küresel varoluştaki çeşitliliğin ana damarı olan nitelikli yöreselliği yıpratarak yok etmek, yegâne kurtuluş şekline bürünür.

    o noktada zaten sen, ben, biz, onlar kaybetmişiz, beşeriyet bitmiş demektir. artık varolmamız sadece ontolojik bir ızdıraba dönüşmüş demektir ve ne yazık ki toplumun ötenazisi dışında da bir çıkar yol kalmamıştır.

    işte bu aşamalardan geçerek bir devlet yıkılır, bir kültür yok olur, bir ufuk batar. yerine doğan her yeni oluşum da, ne yazık ki çağımızın enformasyon akış hızı düşünüldüğünde, asla tradisyona dönüşemez, trend olarak kaşla göz arasında varolur, ve kendisiyle birlikte bireyleri de o hızda yok eder.

    yeri gelmişken ufak bir de tavsiyem var sizlere

    "albert camus - yabancı" bu kitabı okuyun
    "the man who was not there" bu filmi de izleyin.

    herşeyin beyhude oluşunu çok güzel anlatmışlar.
    Tümünü Göster
    ···
  16. 41.
    0
    @1 hertürlü doğruyu söylüyor helal panpa yardır amk çoğunlukta olan düşünce doğrudur felsefesinden hayatı değerlendirmeyi kesin artık amk
    ···
  17. 42.
    +1
    sorguluyosun panpa bir zaman sonra artık takmamaya başlıyosun ne halleri varsa görsünler
    ···
  18. 43.
    0
    dostum inan bana bu yazdıklarını ben de düşünüyorum çoğu zaman fakat geçerli bir çözüm üretebilmiş değilim. ben mi absürtüm yoksa onlar mı çok normal diye sormaktan alıkoyamıyorum kendimi. gençlik, popüler kültürün kurbanı bence. sadece insanlar yapıyor diye i-phone, blackberry gibi teknolojik aletleri alırlar, internet dünyasında veya dizi & filmlerde duydukları espriyi kullanırlar, yaratıcılıktan ve düşünmekten yoksundurlar, şiir yazmazlar(!)ki en çok kırıldığım nokta da bu aslında, şiir. bir ara küçük iskender diye bir eleman çıktı, o ara şairler patladı. ve şöyle bir şey de var, bu ülkede senin tarif ettiğin şekildeki bulunamayan nadir insanlar bu yüzden diğerlerinden kaçıyor, onlar gibi olmamak için. kendini yüceltmek adına kişiyi hor görme olayına girmiyorum zaten.
    ···
  19. 44.
    0
    valla panpa doğru diyorsun da yapacak bir şey yok..

    bak şimdi bir insan'ın, herhangi bir insan'ın (ortalama) eğitim yaşı, eğitim derken hayatta kalcak azami bilgiler değil, entellektüel düzeyde eğitim yaşı 12 - 20 yaş arasıdır...

    şimdi 20 yaşından sonra bu insanları değiştiremezsin...

    eğitimci falan değilsen zaten daha gençlerini de değiştirme şansın yok...

    kaldı ki bu gençleri yetiştiren insanlar da @1 de bahsettiğin, tiksindiğin insanlar...

    yani anlayacağın bizi de bu tip insanlar yetiştirdi..

    ha ben şanslı idim, aile eğitimim bu boşluğu doldurdu, ya öbürleri..

    o yüzden, hayattan zevk almaya bak, kendin gibi küçük bir arkadaş grubu oluştur, o sınırlar dışarısında gerçekleşen hiçbir şeyi gibine takma..

    bir de şansın varsa eskişehir'de yaşa mutlu olursun... ortalama eskişehir'de daha yüksek...

    sonradan gelen edit: ben üniversite sonrası afyon'da yaşamaya başladım, halı saha maçları hariç evden çıkmıyorum... her haftasonu eskişehir'deyim.. hayatın acı gerçekleri bunlar... burası türkiye...
    ···
  20. 45.
    +4
    şimdi yazsam dümdüz gidecek yorumlarım konuşuruz seninle ama isyan etme. isyanın neye onu da anlamadım, bir yanda insanların entelektüel olmamasından yakınmışsın diğer yanda ise kadın erkek ilişkilerinden. kadın erkek ilişkileri en kolay konuşulabilecek konu şu an o yüzden iki üç cümle kurayım hemen. cinsel açlığımız bunların sebebi. çocukluktan beri kız çocuklarına aşılanan bebek bakma, evlenme hayalleri altyapısını oluşturuyor bunun. erkeklerde de hakeza namus kavramıyla iyice besleniyor bu. ergenlik döneminde erkek çüküşünü keşfetmeye başlıyor ve çoğu kez kadınlar çok çok daha geç keşfediyor cinselliklerini. çoğu kadına sorsan şu an masturbasyonu pis, iğrenç ve erkeklerin yaptığı bir şey olarak görür. kendisi bile dokunamazken vajinasına, bir başkasına nasıl izin verecek bunca baskının da arasında? bir kesim ise tümden azıp durduramıyor kendini. sizin deyiminizle huur oluyor onlar da.

    cinselliklerini özgürce yaşamaya başlıyorlar ancak karşılarına çıkan şeye de bak! aç bir sürü erkek! namuslu dedikleri kadınlara köpek olup diğerlerini gibip atmak peşindeler. daha fazla meme elleyebilmek için köpek olmalar, sonra da o kadının suratına bakmamalar. değersizsin demeler.

    kendimi de yerleştireceğim şimdi bunların içine. baş korkak, baş huur benim.

    ilk erkek arkadaşım bana olan aşkını diğer kızlara duyduğu gibi cinsellik isteği duymamasıyla kutsamıştı. gözlerime bakmak sarılmak yetiyormuş, varlığım filan falan. daha küçüktük ama bu öyle bir etki yapmıştı ki bende hala görülüyor bunlar. daha sonraki erkek arkadaşlarımdan biri yaşça büyüktü ve bunu evlendiğimizde yaşamak istiyorum çok özel olmasını istiyorum, sana kıyamam dedi. bir başkası da bir gün evleneceksin ve bir erkeğin bunu sorun olarak başına kakmasını istemiyorum dedi. ve bende yaratılan bilinç altına da bak sen. vajinismus olmaktan korkuyorum lan. vajinamın kasılıp kalmasından korkuyorum şu anda. namusu gibeyim, o umurumda değil. inanç desen, agnostiğim cehennemde de yanarım gerekirse ne yapalım kafasındayım. ama şu düştüğüm hallere bak diye gülmeden edemiyorum arada. üniversite ikinci sınıf da bitmek üzere ve ben hala cinselliğini özgürce yaşayamayan biriyim. daha birey olamadım, bağlarım var.

    savunduğum şey önüne gelenle yatmak değil. sadece biriyle sevişebilecekken bunun engellenmesi. ve benim hayatım açısından bu engellemenin erkekler tarafından getirilmiş olması. 'gibemeyecek kadar çok sevilme' kurbanı oldum. bir başka köpek vardı, yalvarıyordu sevişmek için onu da ben gibtir ettim. yani neyse uzar gider, mevzu benim olmayan ciks hayatım değil ama artık bağırmak istedim müsadenle. oku ve anla mesajları.

    toplumu geç, erkekler de verdi bu mesajları bilinç altıma. gibiliyorsan sevilmemişsindir mesajını. giberim böyle işi ben olmayan penisimle. penis kıskançlığı mı ne baş gösterdi neyse. böyle işte.

    azıcık daha ekleme yapayım, okuyanlar oluyor belki işe yarar. gerçekten sevişmek istediğim sadece bir adam olmuştu bunların içinde. aileme ilk kez yalan söyleyerek yanında uyumuştum bir otel odasında titreyerek şimdi bir yangın çıksa ne olur diye. çünkü ailemden gerçekleri gizlerim ama yüzlerine bakarak yalan söylemem. neyse efenim, sonra bu adam ki bana dokunurken elleri titreyen ayrılırken gözleri dolan bu adam biz ayrıldıktan sonra bana telefon açıp 'daha önce sevgilisi olmamış, eline erkek eli değmemiş imanlı bir kız' bulduğunu söyledi. allahım aklıma mukayyet ol dedim, böyle işte.
    Tümünü Göster
    ···