1. 26.
    0
    bu ruslar harbi manyak elinden gelse saniye saniye yazacaklar biraz özet geçin banane kızının yengesinin halasının oğlundan
    ···
  2. 27.
    0
    okumayan kişi ekgibtir.
    ···
  3. 28.
    0
    bunun filmide var lan izleyin 67 sovyet yapımı. hani kitiap 4 ciltti ya filmde yaklaşık 5 saat. bir savaş sahnesi var 45 dakika lan ama değer güzel filmdi
    ···
  4. 29.
    +1
    Bolkonskiler, Rostovlar, Bezuhovlar... Prens Andrey Bolkonski, Nikolay Rostov, Piyer Bezuhov. Kitabın ilk cildindeyim. 700. sayfaya yaklaştım. Yukarıda bahsettiğim ailelerin fertleri ve ana karakterler etrafında sürükleniyor roman. Kitapta savaş konusu pek çok yerde geçse de kişilerin düşüncelerine, ruh hallerine, yeteneklerine ve daha pek çok özelliklerine azımsanmayacak derecede değiniliyor, o kadar ki bir yerde Prens Andrey ahababınız olmuş hissine bile kapılabiliyorsunuz.

    Hayatta iki kötülük vardır: biri pişmanlık diğeri ise hastalıktır. Mutluluk bu ikisinin olmadığı her yerdedir. diyor, Prens Andrey. insanların gözünde bir değer kazanmak uğruna uğraşıp hastalandığından ve yaptıklarından hastalığa sebebiyet verdiğinden ötürü pişman olduğu için böyle söylüyor: bu onun yaşam felsefesi. Ama gel gelelim bu felsefeyi hayata uygulayamıyor. Tam kendi için ve sadece kendini bağlayan insanlarla yaşama kararı almışken bir Meşe Ağacı fark ediveriyor. Bu Meşe Ağacı da başlangıçta aynı kendisi gibi baharın sahte olduğunu, tüm ışıkların ve o renklerin bir aldatmaca olduğunu, ne ara gelip gittiğinin bile fark edilmeyecek kadar değersiz olduğunu düşünüyor. Sonra Prens Andrey, Nataşa isminde bir kızı tanıyor; onun yaşama sevincini kanıksayamıyor, onda farklı bir şey bulduğunu düşünüyor ve bu hisler onu yaşama geri çağırıyor. Çağrıya kulak veren Prens Andrey ruh halini birebir yansıtan daha doğrusu kendisinin çarpık bir görüşle aralarında benzerlik olduğunu gördüğü meşe ağacını aramaya başlıyor. Yanından geçiyor fakat göremiyor... Sonra fark ediyor ki Meşe Ağacı birden bire kendini yenilemiş, o çatlaklıklar, o bıkkınlık Meşe Ağacı'nda yok oluvermiş.

    Piyer ise çok zayıf bir karakter; ne ile uğraştığını ve neden uğraştığını bilmeyen, bir yerlere başka kişiler tarafından sürekli itilen, bir şeyler yapmaya zorlanan biri. Ama iyi bir insan profili çiziyor, böyle olmasına rağmen düelloya tutuşacak kadar da aklını kaybedebiliyor.

    Rostov'a gelecek olursak bu karakterde müthiş bir iç çekişme var. Yapmak istediklerini anlık duygularla fark ediyor ve hep anlık kararlar alıyor. Deli olmaya yakın fakat aklını kaybetmemiş biri. Bir de bunun arkadaşı Denisov var: Denisov konuşurken r yerine ğ kullanıyor. Tolstoy da bu karakterlerin diyaloglarında bu durumu aynen yazıya geçiriyor, haliyle okumak biraz can sıkıcı hale gelebiliyor. Denisov da kendisinden ödün vermeyen, dediğim dedik biri. Rostov ile arkadaş olmalarına şaşırmamak lazım. Denisov, Rostov'dan bir kaç kademe daha fazla haddini aşabiliyor ve olmadık işlere karışmakta daha gözü kara davranabiliyor,

    Sonuçta herkes her şeyin sonuçlarına bal gibi katlanmak zorunda kalıyor. O bir anlık kararlar, insanlara yardım etme isteği gibi küçük görülen duygular çok katı, hazmedilmesi neredeyse imkansız gerçek sonuçlarla insanları karşı karşıya bırakıyor ki karakterin bu durumda yaşadığı duygu bizi- Tolstoy bu duyguyu bize hissettirmeyi başardığı için - tanıdığımız ya da yaşadığımız, yaşayabileceğimiz... durumlara zütürüyor...
    Tümünü Göster
    ···
  5. 30.
    0
    Andrey ne güzel karakter.
    ···
  6. 31.
    0
    andrey adamdır ya nataşanın amk
    ···
  7. 32.
    +1
    Hay gibeyim böyle kitabı
    ···