sevgilisi askerde olan kızı kandırıp siktim

arabaya atladım 10 dakika da nazlı'nın yanındaydım.

-hakan'la konuştum geçenlerde, nazlı dedim. ilişkiniz nasıl oldu da bu

duruma kadar geldi ? diye , saf modunda sordum sorumu.

-ne duruma gelmiş ki ? dedi merakını gizlemeyen çalışan bir ses tonuyla.

-özür dilerim. ben ikiniz bunu konuştu zannediyordum , bilseydim hiç

açmazdım konuyu diyerek, korumacı tavır yapıyordum hesapta. nazlı hemen düştü ağa .

-stey abi dün ne konuştunuz açık ol bana lütfen.

-söylediklerim aramızda kalmalı nazlı. eğer bir kelimesinden bile hakan'ın haberi olursa

bunca yıllık dostluğumuz biter. biliyorsun ki o benim canım kanım. seni de yengem olarak

çok severim bilirsin. o yüzden ne şiş yansın ne kabep diyerek anlatırım ama bana söz vermelisin

diyerek aşıyı verdim nazlıya.bu saatten sonra dünya öküzün boynuzları üzerinde dönüyor desem

bile bir şey değişmezdi ki.

hikayenin en vurucu yerini öğrenmişim gerisini ne yapayım lan.

eve gelip yatağa uzandım.ne yapıp ne edip bu bir hafta da nazlı'yı kevgire çevirmeliydim.

aklıma sinemada ki olaylar geliyor kendi kendimi yiyip bitiriyordum. artık tak etmişti.

bu bir hafta içinde onunla sık görüşüp iyice güven aşılayıp hafta sonu da bi şekilde

benle yazlığa gelmesine ikna etmeliydim onu. ilk bana neler lazım diye düşünmeye başladım.

azdırıcı hap olmazsa olmazdı. ama riskliydi. en iyisi azdırıcı damla almaktı. hemen internete

girdim atalarımızın sözüne uyarak ' ucuzdur vardır bir illeti pahalıdır vardır bir hikmeti '

diyerek en pahalısından bi kutu bayan azdırıcı sipariş verdim. bu mutlu anı ölümsüzleştirmekte

gerekir diyerek kamera ve fotoğraf makinemi de yazlığa zütürelecekler listesine ekledim.

ihtiyacım olmadığı halde dümenim patlamasın diye muhasebeye gittim. parayı aldım.

atladım arabaya. yolda giderken aklıma evdeki bacardi'nin bittiği geldi. 2 şişe alayım

dedim. nasıl olsa dedem ölüm döşeğinde moral olur diyorum kendi kendime ;) .

en az 1 haftalık bir zamanım vardı artık yaptığım planlarımı uygulamak için. izin

işini de halletmiştim. işin içinde hastalık ve hatta cenaze bile olabileceğinden

en az 1 hafta kimse aramazdı. arasa da dedeyi o gün toprağa verir 2 gün daha kazanırdım.

salon zaten full olduğundan herkes rahat. erol taş gibi kahkaha atanı mı dersin

aküsü bitmiş araba gibi kegib kegib güleni mi dersin her çeşit insan mevcut.

tam böyle makara bir sahnede atıyorum eli nazlı'nın bacaklara mısır alma bahanesiyle.

hafif okşuyorum. kafamı çevirip tepkisini ölçmek için döndüğümde nazlı kıpkırmızı olmuş.

hemen kafamı eğip ,kusura bakma nazlı karanlıkta istemeden oldu mısır verir misin diyorum?

uzatıyor. yalandan 3 5 mısır alıyorum. sanki çok utanmış tavırları sergiliyorum. yan gözle de

kesiyorum nazlı'yı şüphelenmemiş belli.bir iki sefer daha mısır bahanesiyle dokunuyorum.

ürkmesin diye fazla da üstelemiyorum. film bitiyor evine bırakıyorum nazlıyı.

olaylar tam istediğim gibi gidiyordu. hakan'ın hem nazlı ile hem necmi amca ile arası papazdı.

bu durumu daha da kötüleştirmek için 10 numara planım da vardı ama yeterli zamanım yoktu.

sabah ofise gidip patronun odasına girdim.

-günaydın kemal bey. rahatsız ettim. bi maruzatım var. size anlatmazsam düşünmekten kafayı yiyeceğim dedim.

-hayırdır stey. otur dedi. telefonu kaldırdı.

-kızım bize 2 çay.

- efendim dedem ölüm döşeğinde . son arzusu beni görmekmiş. işlerin yoğun olduğunu bildiğimden

size konuyu açmadım.2 gündür eve telefon açıyormuş babaannem.son kez torunumu göreyim diyormuş dedem.

ne yapacağımı şaşırdım. öyle 3 5 günde halledebilecek bir olay da değil. babaannemde yalnız zaten dedim.

-stey durduğun kabahat işlerini halletmeden dönme. keşke önceden söyleseydin dedi. muhasebeyi aradı.

eve gider gitmez bacardim'den bir bardak dolduruyorum. biraz takılır yatarım derken telefon

çalıyor.0 232 li bir numara. ulan diyorum kim bu gece gece. gibtir et stey açma diyorum.

kesin yine biri ya borç isteyecek ya da arabayı ver abi diyecek en iyi ihtimal stey abi

şu işimi hallet diyecek diye geçiriyorum içimden. bi yandan da merak ediyorum kim diye.

ulan bu kadar tribe girene kadar açayım baktım tanıdık bir film yaparım diyorum.

açıyorum teli. kanka naber nasılsın diyor karşı taraf.

- vay hakan'ım diyorum naber nasılsın kardeşim ?

-iyi abi sen nasılsın ?

sabah erkenden atlayıp arabama otogara gidiyorum.

necmi amca , gülsüm teyze, tanımadığım bir sürü

akrabası falan otobüsü sarmışlar. bir kaç asker daha var

otobüste. dün hakan'A verdiğim roche'lar da sarıgölden almıştım.

zaten metin abiye alırken demiştim. uzun sürsün diye.

sağolsun dediği kadar varmış. hakanın bakışları donuk cam gibi.

kafası hala güzel belli ki.otobüs neredeyse kalkacak bunda hiç tepki

yok. etrafı kesiyorum tam ümit ettiğim gibi. nazlı da gelmemiş.

milleti yara yara otobüse doğru geliyorum . ağlayan akrabalar mı dersin

mehter marşı açanlar mı dersin ne ararsan var. bunlardan sıyrılıp bindim

otobüse. dedim hakan'ım hayırlı yolculuklar gözün arkada kalmasın dedim.

var mı yapabileceğim her hangi bir şey ? otobüs hareket etmeden söyle.

bi şey diyecekti bir anda vazgeçer gibi oldu.ben ısrar edince.

-stey abi nazlı sana emanet.ben gelene kadar mukayet ol dedi.

-tamam koçum. senin rican bana emir. yenge başımın tacı dedim

hakanı acemi birliğine uğurladık

ama hakan hangi başı kast ettiğimi öğrenemeyecekti hiç bir zaman.

bir kafede oturduk. başladı nazlı anlatmaya. hakan böyle değildi de neden böyle oldu da

şu da bu da anlatıyorda anlatıyor. bende dinlermiş gibi yapıp arada sözünü kesip

nasihatler veriyor bazen de araya espriler sıkıştırarak ortamı yumuşatmaya çalışıyordum.

2 saat kadar konuştuk. hesabı isterken nazlıya dönüp

-güzel bir film var gidelim kafanı dağıtırsın istersen dedim.

itiraz edecek gibi oldu. yüz ifadesinden anlamıştım. bilerek erkenden

buluşmuştum ki saat geç oldu diye gelmemezlik etmesin.tam konuşacaktı ki

itiraz istemem hadi gidiyoruz yeterince üzüldün zaten neşelenirsin dedim .

hesabı ödedim. atladık arabaya. yolda filmden bahsediyorum sıkılmasın diye.

geçen bizim arkadaşlar gitmiş çok komikmiş sana iyi gelir diyorum.

-saol abi diyor utangaç bir tavırla.

arayan nazlıydı. arabaya atlayıp hemen yanına gittim.

son 2 günde yaşadıkları suratından belli oluyordu.

yüzü solgun ve mutsuzdu. göz altları hafif siyahlaşmıştı.

bir avcının en sevdiği an vardı karşımda. avı bitik ,

halsiz ,yorgun ve umutsuz. içten içe sevinirken

sanki halinden çok etkilenmişçesine sordum.

-nazlı nedir bu halin ? hayrola ?

-stey abi hakanla kavga ettik. barışmamız zor gözüküyor.

nazlı'yla da aram iyiydi. aynı taktiği ona da yapıyordum. ama ürkütmemem gerekirdi ceylanımı.

ben onun stey abisiydim. hakan'la kavga ettiklerinde yol gösteren , ilişkilerini tamir etmek

için çalışan biriydim onun gözünde. o yüzden sorun olmuyordu dışarda görüşmelerimiz. çoğu zaman

beraber takılırdık zaten. hatta hakan geç geleceği zaman oturur sohbet ederdik nazlıyla.

hakan'dan dert yanar ama yine de vazgeçemezdi ondan ta ki o günün gelip çatana kadar.

hem arasa ne dedişecekti ki ? profesyonel bir yalancıydım.

hafta sonuna 1 gün kalmıştı. cuma namazını kıldıktan sonra tekrar

ofise döndüm. çevremde itikatlı biri olarak bilinirdim. necmi amca

bu yüzden de oğlundan ayırmazdı beni.iş çıkışı nazlıyı aradım.

-yarın müsaitsen görüşelim, sana anlatacaklarım var dedim.

ne anlatacaksın stey abi ? dedi. şarjım bitiyor ama hakanla ilgili

diyip kapattım telefonu. orada muhabbeti uzatmak riskliydi.

hakanı uğurladıktan sonra işe geçtim. iş yerinde de sevilen biri olduğumdan

bu tarz izin muhabbetleri sıkıntı olmuyordu. aynı taktiği patronuma da yapıyordum çünkü.

herkes tarafından örnek biriydim çevremde. kimse ihtimal bile veremiyordu benim iş

çevireceğimden. kafam da binbir tilki dolaşıyor bir yandan da ofiste çalışıyordum.

öyle böyle derken akşam ettim eve geldim. yemek duş derken telefon çaldı.

-alo stey abi çok kötüyüm .görüşebilir miyiz ?

evde bacardimi açmış takılırken aklıma necmi amcanın o geceki hali geldi.

çünkü hakan efendi bir çocuktu.onu o halde görmek yıkmıştı necmi amcayı.

benim yanımda bozuntuya vermese de hacca gitmiş gelmiş bir adam olarak

kabullenmesi zordu oğlunun bu hareketini. fırsat bu fırsat diyerek gittim

necmi amcalara. kapıyı necmi amca açtı.

-oğlum stey hoşgeldin.

-hoşbulduk necmi amca.

biraz vaktinizi alacağım hakan hakkında diyerek girdim içeri.

hayırdır kanka diyorum. ne oldu sana. sevdiklerinden ayrılmak bu kadar zor mu ?

topu topu 15 ay askerlik yapacaksın. yakışıyo mu sana ağlamak diyorum dümenden

sanki olaylardan hiç haberim yokmuş gibi. hakan ciddileşiyor birden.

-stey abi olay bildiğin gibi değil diyor.

anlat diyorum anlat da bilelim hakan'ım. senin derdin benim derdim.

sen kardeşimden yakınsın. derdin neyse çözelim diye gazlıyorum bunu.

hayır duamı ve hakan'ı alıp eve koyuluyorum. ilk hakanı eve bırakıyorum .

hakan'ın tip kaymış. annesi babası bana güvendiklerinden o anki haline ses

çıkarmıyorlar hakan'ın. zaten ayakta zor duruyor hakan.

-necmi amca kusura bakma diyorum. hakan içmiş içmiş beni aradı.

bende dediği yere yakındım. gidip aldım. yarın askere gidecek serserisi var

iti köpeği var bu halde dışarda kalmasına gönlüm razı gelmedi eve getirdim diyorum.

-allah razı olsun oğlum diyor necmi amca.

hakan'ı evine bırakıp evime geçiyorum.

güzel bi eğlence tertipledim. alkol falan filan inter milan ne ararsan mevcut.

aşıyı veriyorum hakana. hurma gibi oldu çocuk. ağzı ayrı zütü ayrı oynuyor.

stey abi çok içtik yeter dedikçe dayıyorum buna. elbet boşa içirmiyorum.

kafamda 10 numara planımı yapmışım.az daha iç pekekent diyorum içimden.

abi başım fena dönüyor diyor.dur diyorum kanka alka seltzer var bende diyorum.

o ne abi diyor. alkolün etkisini alan hap kanka diyorum dayıyorum roche'u hakana.

telefonu kapatıp masaya bıraktım. yarın çıkarken açacaktım telefonu.

aksi halde bana ulaşırsa meraklanmaz ve yaptığım plan suya düşebilirdi.

bacardi'den bir yudum aldım. yattım uyudum. sabah kalkar kalkmaz telefonu açtım.

nazlıyı aradım.

-nazlı nerdesin ?

-bizim evin ordayım stey abi.

-hazırlan 15 dakikaya geliyorum dedim kapadım.

dolaptan bir takım elbise seçtim parfümümü sıktım rugan ayakkabılarımı giydim

doğru nazlının yanına.

hakan liseden sonra okumamıştı. durumları da öyle ahım şahım değildi.

yaşı kemale ermiş askerlik vakti gelip çatmıştı. sülüsü elinde çıkageldi.

2 gün sonra acemi birliğe gideceğini nazlı'dan ayrılmanın çok zor olacağını

ailesini çok özleyeceği gibi klagib askere giden insan pgibolojisi ile geldi.

gözleri nemlenmişti.dik durmaya da çalışsa her halinden üzüldüğü belli oluyordu.

hemen planımı devreye sokmalıydım. güzel bir eğlence tertip etmeliydim ki

-stey abi'nin kankası askere gitti. adam ne uğurlama yaptı. helal olsun adama

tarzı nam yapmalıydım ki semtte herkesin güveni daha da pekişsin ve hakan

ortalarda yokken nazlı ile konuşmam daha da kolaylaşsın.