/i/Günlük

    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +2 -2
    üstümde pijama ayağımda stilettolarla bursa'ya döndüm. çok ama çok uzun bir süredir bu kadar sinirlendiğimi hatırlamıyorum. annem, ben en ufak bir istekte bulunmadan gizli gizli sigara içirdi, durumu siz düşünün yani. ve dünyanın en iğrenç şeylerinden biri sinirden ağlamak sanırım. hâlâ dişlerim ve çene kaslarım ağrıyor sıkmaktan.

    neyse, birkaç ders çıkarmış olduk bu vesileyle. bugün çok iyi öğrendiğim şeyler sıralı liste:

    • önemli konulara en ufak şekilde bu aileyi dahil etme, etkileyebilme ihtimali olan konumlara sokma.
    • bu aileyle seyahate çıkma.
    • bu aileyle plan yapma.
    • bu aileyle şehir değiştirme.
    • bu ailenin önemsediği şeyin senin iyiliğin olduğunu sanma.
    • bu ailedeki her bireyin bencilliğin en uç noktasında oluğunu asla aklından çıkarma.
    • konu önem teşkil eden seyahatler olduğunda tüm planlarını çok önceden kendin oluştur ve bu planlara uy. kimsenin plan dışına çıkmanı sağlamasına izin verme.

    her güne yeni bir bilgi. yeni bilgiler. teşekkürler.
    ···
  2. 2.
    +1 -3
    biraz da buraya dökelim içimizi bakalım.

    çevremde kimseyi bırakmadım...
    ···
  3. 3.
    +1 -3
    duş alırken sigara içmek hayatta en keyif aldığım ufak aktivitelerden biri. bu sefer malum çakmağı banyoda unutmuşum. babam dahil tüm ev ahalisi görmüş. kardeşim geldi "yine mi?" diye sordu, yok dedim, yok. annem tuttu, "tekrar mı?" dedi. yok dedim, başka çakmağım kalmamıştı, bitti hepsi, bir süredir bunu kullanıyorum. "unutamadın değil mi?" dedi, ne alakası var dedim, açıkladım işte durumu ne alakası var??
    liseli ergen kızlar gibi "NEDEN HERKES ÜSTÜME GELiO!!!" diye patlayıp herkese bağırmak istiyorum.
    ···
  4. 4.
    +1 -2
    çok fazla seçeneğinizin olması da en az seçeneksizlik kadar zormuş, hayatımın bu döneminde bunu öğreniyorum. şimdiye kadar hep seçeneksizliklerle büyüdüm, yetiştim, yıllarım bununla geçti. ama şimdi bakıyorum ve her konuda öyle çok seçenek var ki önümde, ve öyle çaresiz bırakıyorlar ki insanı, elim kolum bağlanıyor.

    hepsinin büyük avantajları, ve en az avantajları kadar da dezavantajları var. ve önemsiz durumlar değiller. hayatımı komple değiştirecek, hatta hayatımı sıfırdan kuracak durumlar.

    kafam hiç olmadığı kadar karışık durumda. yol gösterecek, benden daha çok şey yaşamış, görmüş, öğrenmiş, deneyimlemiş birine ihtiyacım var sanırım. ama çevremde böyle biri bulunmuyor.

    ailem yok. arkadaşlarım, yok sayılır. geleceğimi etkileyecek kararları almamda yol göstermesi için güvenebileceğim tek kişi bile yok. yine yalnızım ve iyisiyle kötüsüyle yolumu kendim çizmek zorundayım.

    geçmişime dönüp bakınca, değişmeyen tek şeyin bu olduğunu görüyorum. yalnızlık. tek başıma büyüdüm, tek başıma yaşıyorum ve tek başıma öleceğim.
    ···
  5. 5.
    +1 -2
    ulan hangi ruh hastası günlüğümü okuyup okuyup üşenmeden tek tek eksi basıyor? hayır cidden merak ediyorum bunu. ve nedenini. rahatsız mısın lan, ne derdin var?
    ···
  6. 6.
    +1 -2
    günlüğüme şöyle bir göz gezdirdim de, entryler boyu yalnızca sınavdan bahsetmiştim. arada sırada da lord var. bu mu lan benim hayatım? hayır hayır, değil. hiç dur durak bilmeyen, hareketli, yorucu fakat bir o kadar da keyifli bir hayata sahibim aslında. fakat sayfalar boyu üzerinde durduğum yalnızca iki tema olması, sanırım en çok taktığım, hatta belki de tek taktığım konuların bunlar olduğunu gösteriyor. ahhhhahahahahaha sınavın gödüne koyim lan. seneye tekrar denerim çok istersem, ne varmış yani? genceciğim lan daha, milyon tane ihtimal, şans, seçenek var önümde. yolumu tam olarak çizmiş bile sayılmam. her şey için çok erken henüz. önemli miydi? evet önemliydi, yalan yok. ama olmazsa olmaz mıydı? yoo değildi. malum çakmağı da hâlâ gezdiriyorum şehir şehir. bitmek üzere. kendime bir söz verdim, çakmak bitince mevcut takıntım da bitecek. bazı şeylerin de bitmesi gerekir, çünkü içimizi boşu boşuna yiyip dururlar. o halde bu zararlı şeyleri bitirmek yalnızca ama yalnızca kişinin kendi görevidir, değil mi ağalar, değil mi paşalar?

    birkaç gün pek sesim çıkmaz buralarda. şimdilik kendinize iyi bakın.
    ···
  7. 7.
    +1 -2
    tırnaklarımın arası kan dolu. her zaman kan dolu. her zaman. ne zaman geçecek? bilmiyorum.
    ···
  8. 8.
    +1 -2
    I will try to keep the front door open.
    ···
  9. 9.
    +1 -2
    yine yoldayım. kollarıma bakıyorum. günlerdir güneş altında olmama rağmen hâlâ bembeyazlar.
    arabada bir qafe, ardından çeçen çalıyor. gözlerimi kapıyorum. hasreti hâlâ yüreğimde cılk yara gibi. henüz kabuk tutabilmeyi tam başaramadı..
    ···
  10. 10.
    +1 -2
    "bilmem kimim neyim, benden ne kalır yarına
    cennet mi düşer yoksa cehennem mi payıma"

    kanlar. hiç durmuyor artık. sürekli kan. ve kalbimin beni zütürmekte zorlanmaya başladığını hissedebiliyorum yavaş yavaş. zamanım azalıyor. neler çıkacak bakalım bu kısıtlı zamanda karşıma. neler yaşayacağım, neler olacak, istediğim şeylerin ne kadarına ulaşabileceğim.. bunların hepsi şimdilik birer sırdan ibaret. gerçek hayatım birkaç ay sonra başlayacak sanırım. keşke önümde hayatımı etkileyen ve kısıtlayan, kısaltan şu sağlık problemlerim de olmasaydı, her şey daha güzel olabilirdi. neyse, böyle olması gerekiyormuş demek ki ve böyle olmuş. her halime binlerce şükür.

    "sevgili, şarap, müzik yeter bana
    gerisi senin olsun, al cenneti çal başına"
    ···
  11. 11.
    +1 -2
    az önce tiradımın önceden oynanmış bir örneğini bulabilmek adına internette dolanırken yanlışlıkla dayanamayıp karşıma ilk çıkan neyzen tevfik mecnun şiirini dinleyiverdim. keşke yapmasaydım. tirada bakış açım çok farklı şekillenmeye başladı.

    "ferhat dağları deler bir amcık uğruna. şirin gitsin de ona buna vurdura... " diyerek tamamlıyorum bugünkü günlük yazımı.

    not: ha bir de, sanırım az önce annemi düğüne çıplak katılmak konusunda ikna etmeyi başardım. bu fikir karşısında ilk başta millet ne der yarranı görünce diye çığlık atsa da sonrasında biraz ısrar edince tamam dedi. bana şans dileyin..
    ···
  12. 12.
    +1 -2
    son ses pop dinleyip dans ederek bursa\'ya dönüyorum. böyle beyinsizce bir huyum var. moralim afedersiniz tak gibi olduğunda son ses pop açıp çılgınlar gibi dans falan ederim ve kum torbamı yumruklarım. şimdi arabada olduğumdan dolayı kum torbam yok maalesef. o nedenle mecbur kardeşimi yumruklayacağım.

    bu entry bursa'ya varılıp kafa temizlenince ayrıntılı şekilde güncellenecektir.

    WE'RE DRINKING THE FINEST LABEL
    DIRTY DANCING ON TOP OF THE TABLE
    LONG WALKS ON THE BEACH IN APRIL
    YEAH, I PROMISE DARLING, THAT I'LL BE FAITHFUL

    BABY, LET ME BE YOUR WOMAN
    SO I CAN LOVE YOU
    AND IF YOU LET ME BE YOUR WOMAN
    THEN I'LL TAKE CARE OF YOU
    FOR THE REST OF MY LIFE, FOR THE REST OF YOURS
    FOR THE REST OF OURS

    GIVE ME YOUR BODY AND LET ME LOVE YOU LIKE I DO
    COME A LITTLE CLOSER AND LET ME DO THOSE THINGS TO YOU
    THIS FEELING WILL LAST FOREVER, BABY, THAT'S THE TRUUUUUUUUUUTTTTTHHHHHHHHHHHHHH

    büdüt: editleyeceğim demiştim ama uzunca bir süre çok üşendim. sonuca dair bir özet geçeyim;
    kabul edilen 8 öğrencinin 8'i de "hazırlık süreçlerinde" jürideki hocalardan yasal olmayan bir şekilde özel ders almış görsel sanat mezunu kişiler. bu info yeterli olmuştur sanırım durumun anlaşılması için?

    torpil olayları döndüğüne her ne kadar inanmak istemesem de az buçuk bir şeylerin döndüğünü tahmin edebiliyordum gidip kendi gözlerimle görmeden önce. fakat kazanamayınca züğürt avunması olmasını istemiyordum bu torpil bahanesinin. fakat gelin görün ki insanlara inanmalıymışım çünkü durum tahminimin kat kat üstünde büyüklükte bir durummuş.

    kimseyi ses aralığı olmayan bir aralıktan, üstelik yalnızca ama yalnızca 2 (iki) ses egzersiziyle sınav yapamazsınız. 2 egzersiz ses açmak için bile kullanılmaz. zütüyle güler herhangi bir eğitmen, hatta sıradan bir öğrenci bile bunu duysa.

    üstelik bir baraj koymuşsunuz oraya 100 üzerinden 70 puan, iyi hoş güzel, fakat puan listesi nerede? ben oradan 10 puan alıp dönüyorsam bile o 10 puanı görmek zorundayım ismimin karşısında. evet gerekirse 10 puan aldın deyin ama deyin işte bir şeyler. neden saklıyorsunuz insanların puanlarını? kimsenin böyle bir şey yapmaya hakkı yoktur.

    kendi kişisel eğitmenim bile öyle sinirlendi ki duruma. çünkü gözüm kapalı geleceğimi düşünüyordu en azından son aşamaya kadar. gelin görün ki yalnızca formaliteden yapılan bir sınava girmişim dostlar. hepimiz öyle, yalnızca ben değil. benden önce çıkan kız hüngür hüngür ağlayıp eğitiminin boşa gittiğini söylerken abarttığını düşünmüştüm. gelin görün ki olay bambaşka imiş.

    tiyatro öğrencilerini söylemek bile istemiyorum zaten. adamlar resmi olarak aşamayı geçmiş öğrencileri kadro dolmasın, torpilli öğrencileri alabilsinler diye "ben kendi bacağıma sıkamam kimse kusura bakmasın" diyerek eledi. resmi olarak geçmiş öğrenci bunlar. ve işin acınası tarafı, bu cümleleri herkesin ortasında utanmadan sıkılmadan, bir an olsun yüzleri kızarmadan sarf edebiliyorlar. profesör bu insanlar. dekan falan :D ananızı gibeyim. yine sinirlendim.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 13.
    +1 -2
    her şey öyle incin ki. hiçbir şeyi ama hiçbir şeyi oturtamıyorum, düzene sokamıyorum. bunun tek suçlusu ise yalnızca kendimim. her şey karman çorman ve akıl almaz derecede belirsiz.

    en kötü olaylara bile dayanıp göz yumabilirken, belirsizlik denen illet hız kesmeden içimi kemiriyor.

    lütfen bir an önce bitsin.
    ···
  14. 14.
    +1 -2
    "- delirmek istemiyorsan uzak dur.
    + zaten deliyim..
    - daha da delirirsin."
    ···
  15. 15.
    +1 -2
    13ünde sınavım var ve ikinci eseri oturup düzgünce bir kez dahi okuyamadım henüz. üstelik tiradımın ezberini dahi tam yetiştirebilmiş değilim. fakat gelin görün ki zorla kuzenimin düğününe sürükleniyorum. yok, ne kadar laf anlatmaya çalıştıysam ne kadar yırtındıysam anlatamadım. milletin halay çekmesi ve davul zurna daha önemli çünkü sevgili ailem için benim geleceğimi etkileyecek ciddi bir sınavdan.

    istanbul'u bilsem ve bilet parası temin edebilsem "giberim yapacağınız işi" deyip kendim çıkardım yola. fakat şehri bilmemeyi geçtim, arkadaşlarım falan var istanbul'da, o bir şekilde halledilir ama bilet parasını denkleştirebilmem için en az bir akşam organizasyonda çalışmam lazım. bu da demek oluyor ki davuldan kaçıp davula gideceğim. çünkü organizasyondaki işim davul çalmak. zamanında bu davul işini lorda anlattığımda çok gülmüştü bana :(

    hayatımda gittiğim tek türk düğünü dayımındı, ilkokula gidiyordum o zamanlar. şimdi yıllar sonra ikinci türk düğünüm de kuzeniminki olacak. sanırım anne tarafınızın türk olması pek de güzel bir şey değil...

    eşofmanla gideyim diye yalvardım ama kimse beni dinlemiyor, deli gözüyle bakıyorlar bana. tamam pantolon tişört giyeyim bari diyorum ama yok. mecbur o kıyafetlerle o kadar saat yol çekmek zorundayım şimdi. gödüne koyyum düğünlerin.
    gece boyu kulaklıklarımı takip nisi dominus cum dederit dinleyeceğim. tuvalete gidip çalışsam çok mu saçma olur diye düşünüyorum. bilirsiniz, damadın ailesi tarafından sülalenin delisi olarak anılmak istemez kimse...

    kardeşimi eserin partisini çıktı almak için dışarı yolladım. şimdiyse dolabımın derinliklerinden düzgün bir kıyafet bulup hızlıca bir duş alacağım. sonra yola çıkacağız. tost yedim, umarım yolda çıkartmam.

    sınavdan da pek ümidim yok açıkçası. hatta hiç yok. ülkenin girmesi en zor konservatuvarı olduğu söyleniyor. bu bile AHAHAHA NAH ALIRLAR BENi demem için yeterli sanırım.
    ···
  16. 16.
    +1 -1
    *1 eylül gün doğumu*

    sistemde bir hata olduğunu düşündüğümüzden ötürü sürekli ösym sitesine girip duruyordum. belki düzeltmişlerdir diye. ama sonuç hep olumsuzdu. hep.
    can sıkıntısından sitede başlıkları rastgele dolaşırken, tamamen rastgele ve tesadüfi bir şekilde "tercihleriniz" başlığına tıkladım. sayfa açıldı. gördüğüm manzara karşısında şok geçirdim. 7 tercih. tamı tdıbına 7 tercih gözüküyordu. ve sanat tarihi orada yoktu. 8. tercihim ortadan kaybolmuş, adeta havaya uçup yok olmuştu. anlam veremedim. nasıl olurdu bu?

    tercihlerimi yapıp kaydettikten sonra son halinin ekran görüntüsü alıp bir arkadaşıma atmıştım. hemen açtım, evet doğruydu. 23:43te tercihlerimi tamamlayıp kaydetmiş gözüküyordum. fakat güncel ösym sayfasında tercih saatim 23:43 yazarken, hemen aşağısında 23:59 yazıyordu. 23:59. sistemin kapanmasına tamı tdıbına bir dakika kala.

    bir anda dank etti. başımdan aşağı kaynar sular döküldü. şifrem yalnızca annemde vardı. o bölüme meslek imkanı olmadığı gerekçesiyle kesinlikle girmemi istemeyen annem, benim bilgim ve isteğim dışında, hür irademi yok sayarak gizlice sisteme girmiş ve son tercihimi silmişti. yani en azından elimdeki tek ihtimal buydu. hemen ekran görüntülerini anneme atarak böyle bir şey yapıp yapmadığını sordum. kesinlikle yapmadığını söyledi. inanmıyordum. inanamıyordum. başka bir ihtimal yoktu. var mıydı? olabilir miydi? bilmiyordum. bilmiyordum, kafam öyle karışık ve allak bullaktı ki, düşünemiyordum bile. beynim donmuş, düşünme işlevini yitirmişti. şoktaydım.

    birden gözyaşlarımı koyverdim. gökyüzü yeni bir günü müjdelemek üzereydi ve ben biramı fondipleyerek ağlıyordum.

    nasıl olurdu bu? insan öz annesine bile güvenemeyecek miydi? neydi bu saçmalık? kafam sanki üzgün bir palyaço tarafından kırmızı bir balon gibi patlatılıyordu.

    o gün öğlene kadar aralıksız ağladım. içtim ve ağladım. bazen sessizce gözyaşlarımı sızdırdım, bazen sokağa doğru bağıra bağıra ağladım. tek yaptığım bir şekilde ağlamaktı.
    ···
  17. 17.
    +1 -1
    normalde olsa doğrucu davut olarak anında güvenliğe teslim ederdim hiç düşünmeden. ama artık öyle gibimde değildi ki hiçbir şey. öyle koyvermiştim ki her şeyin... dediğim gibi, gödüne koyyumdu her şeyin. her şeyin.
    çantayı beraber bulduğumuz arkadaşımız yapmamamız konusunda ısrarcı tavrını koruyordu. "bari yemek söyleyelim lan :(" dedim. "mis gibi beleş yemek. bari karnımız doysun, param kalmadı kupkuru benim cüzdanım"
    geniş çaplı bir münakaşa yapıldı ve en sonunda el koyduğum sigaralarla yetinmeye karar verdim. tam yerimizden kalkıp, teslim etmek için güvenliğe giderken telefon çaldı. hemen açtım:
    "merhaba. şu an zeytinli festivalindeyiz ve bu telefonu yerden bulduğumuz çantanın içinde bulduk. sahibini tanımıyoruz. telefonu güvenliğe teslim etmeye gidiyoruz."

    "durun durun!" diye bağırdı karşıdaki ses. "çok çok teşekkür ederim, öyle kibarsınız ki! telefon benim. buluşalım ve sizden alayım. olur mu?"
    "tabii" dedim. "yemek standının önündeyiz bir şu an". durdu durdu, "peki ya ben sizi nasıl tanıyacağım?" diye sordu. "umm, güzel soru. 5 kişiyiz. arkadaşımın kafasında kovboy şapkası var. ve benim omuzlarımın üstünde kızıl saçlarım." beş dakikaya yanımızda olacağını söyledi ve telefonu kapattı.

    20'lerinin sonu ve 30'larının başında bir yaş aralığına sahip bir arkadaş grubu olarak geldiler. çantayı konteynerların önünde bulduğumuzu söyledim. ehhehe. herif defalarca teşekkürler etti ve ne kadar dürüst ve mükemmel bir insan olduğumu, minnettar olduğunu falan söyleyip durdu ve elindeki açılmamış buz gibi birayı bana armağan etti, ufak bir teşekkür hediyesi olarak. ehhehe. durdu. birden heyecanla, "sizinle bir dürüstlük anısı fotoğrafı çektirelim lütfen!" dedi. "oluur" dedim. birkaç dakika önce avuçlarımda olan telefonunu cebinden çıkardı ve hepimizi ekrana sığdırdı. biramı bir zafer kupası gibi kaldırıp objektife gülümsedim. ee napalım, bilirsiniz, dürüst biriyim.
    ···
  18. 18.
    +1 -1
    eleman yanımdaki arkadaşıma dönüp, şaka olsun diye "ee naptın, konuştun mu rehberde kayıtlı olan kızlarla falan" deyip gevrek gevrek güldü. "yok ya, yapmam ben öyle şeyler" diye cevap verdi bizimkisi. "off, keşke aklıma gelseydi de ben konuşsaydım ya, tüh! kaçırdık görüyo musun.. severim kadınları" dedim. gruptaki kız "biz görüşürüz seninle" dedi bana. ilk ayıkamadım duruma, oluur dedim. şey sanıyorum ben, hani dürüst insanım, beğendi falan, festivalde denk gelirsek görüşürüz takılır arki oluruz falan diyor. tuttu çekti kendine doğru birden, vedalaşmak adına yanaklarımdan öpecek sanıyorum ben. öyle değilmiş meğer olay. kız aniden pek sevgili duduşlarıma yapışmaya kalkınca bizimkiler kollarımdan tuttukları gibi çektiler geriye doğru. kızın niyeti başkaymış meğer. abaza çıktı hanımkızımız. bir de azar çektim bizimkilere, "niye çekiyosunuz lan, ne güzel öpecekti kız beni" diye.

    neyse, işin özeti, beleş iki paket sigara, bir bira, bir dürüstlük ve mükemmellik unvanı (,bir de az daha, fena sayılmayan bir kızdan duduş öpücüğü) kazandım.

    bir elimde sigaram bir elimde biramla "ohh enayi birası da pek tatlıymış", "oohh keriz sigarası da bal gibiymiş ball bal" diye diye döndüm eve. sanırım yannan gibi bir insanım. özür dilerim allahım, lütfen beni affet :(

    dipnot: tövbe etmiyorum he, affet diyorum sadece. bi daha olsa bi daha yaparım çünkü. özr dlerm..
    ···
  19. 19.
    +1 -1
    sınavlarımda şaşırtıcı ve hiç beklemediğim bir şekilde son aşamaya kadar başarıyla gelebildim. fakat bugün, yani son aşamada, sanırım tarihin en saçma talihsiz olayını yaşadım. sonuçlar henüz açıklanmadı ama ben bu olay sayesinde sonucumdan yüzde bin oranında eminim. başını aldım. umarım yazılı tercihlerimde istediğim bölümü tutturabilirim, göreceğiz..

    şu an terminaldeyim. eskişehiri şimdilik usulca terk eyliyorum. ailem bursa'ya dönüyor. bense turuma kaldığım yerden devam ediyorum. sıradaki durağımda epey eğleneceğim sanırım, buna ihtiyacım var.

    edit: sonuçlar açıklanmış. çok doğru tahmin. başını almışım.

    diğer jüriler şeker gibi insanlarken bunlar bana hazırlanıp geldiğim parçayı "bu parça senin ses aralığına uymaz" diyerek okutmadılar bile. şok oldum. lan sadece ses egzersizimi duydunuz manyak mısınız? nereden bilebiliyorsunuz aralığımı? repertuvarımdaki en yaraktan şarkıyı okuyup çıktım leş gibi.

    benimle epey ilgilenen bir görevli öğrenci vardı aşamalarım boyunca. "bu jüri zaten aşama başlamadan kazananları belirlemiştir merak etme, kendimden biliyorum" deyip acı acı gülümsedi. malum olay yüzünden benim son aşamayı alamayacağım zaten belliydi ama sonuna kadar hak eden insanlar vardı, hiçbirini almamışlar. cidden üzüldüm. puanlar yine saklanıyor, şaşırdık mı? lol hayır. ağzımdan köpükler çıkartarak dönüyorum.

    bakalım yazılı tercihlerde ne olacak, onda da aynı şey olursa bir sene daha bursa'da kalıp gruba ve sahnelere yoğunlaşacağım. belki taşınırım da, belli olmaz. ama bursa'da kalma işi epey ufak bir ihtimal. neyse, dereyi görmeden paçayı sıvamamak lazım. bekleyelim ve görelim.
    ···
  20. 20.
    +2
    uzunca bir tura çıkıyorum. aslına bakarsan başladım sayılır bile. ve gittiğim her şehire malum çakmağı zütürüyorum. bir nevi, her yerde yanımdasın. sigaralarımı başka çakmaklarla yakmalarına asla müsaade etmiyorum.

    bazı şeyler hiç olmaz, tıpkı seni asla göremeyeceğim gibi. bunu biliyorum. ve her ne kadar kalbim bunu söylerken parçalara ayrılsa da, aksini iddia edemiyorum. aklımdasın ve bunu sana söyleme şansımın olmaması şu sıralar hayatımdaki en tatsız şey. ama atlatacağım, umarım, deneyeceğim çünkü sen gelmediğin ve kapımı çalmadığın sürece bunun böyle olması gerekiyor. ve merak etme, bunun olmayacağının da farkındayım. bilirsin, acı, insanın hayat kalitesini düşürür ve bu, hasta bir insanın isteyebileceği son şey olabilir hahaha

    neyse, kendimi durdurmak zorunda olmasam buraya sayfalarca şey yazabilirim fakat fazla uzattım, artık durmak zorundayım.

    aklımdasın. yıllar geçecek ve yine bir şekilde aklımda olacaksın. bunu biliyorum, çünkü kendimi tanıyorum.

    kalbimdesin. yıllar geçecek ve yine bir şekilde kalbimde olacaksın. bunu biliyorum, çünkü kendimi tanıyorum.

    tekli koltuklar asla unutulmaz.

    aklımdasın. umarım iyisindir. ve umarım hayatın güzel gidiyordur. aklımdasın. ben söyleyemesem de bunu bil. aklımdasın.

    https://youtu.be/UDreWd3fHj8
    ···