siya siyabend

cuma günü arkadaşımla beşiktaş balık pazarı arka sokağındaki BABO diye bilinen çaycıda oturuyoduk. akşam vakti rakı balık mekanlarının hepsi dolu millet kafa çekiyo klagib bi beşiktaş akşamı. elemanın biri kalın ses tonuyla 'siya siyabend cd'leriiii' diye bağırıyo melodik bi sesle. siya siyabend ne la dedik pek umursamadık öyle çay içip sohbet etmeye devam ediyoruz. hiçbir yerde yok siya siyabend yeni albüm cd leri diye bağırıyo eleman. bikaç dakika bağırıp cd satmaya çalıştı kimse giblemedi tabi haliyle. sonra geldi yan masaya oturdu. arkadaşım sohbet olsun diye 'satışlar nasıl yi' diye sordu. satış yok be hocam dedi. hayırlısı be abi dedim. ben buraya kimle geldim? rabbimle. kimle gidicem ? rabbimle o zaman rabbena diyorum. ne diyelim dedi abi. o sigara pakedi senin mi dedi. aldım uzattım pakedi. bayaa göstere göstere sinyalcilik yapıyorum dedi güldü. estafurullah abi dedim. ismimi sordu, arkadaşımın adını sordu. sonra benim adım da murat dedi. memnun oldum abi dedim,ilk görüşte biraz tuhaf tipli biri ama harbiden 2 dakika sohbet edince yetiyomuş insana, tabi farketmedim bunu. öyle konuştuk biraz havadan sudan bi kahve içti sonra kalkıp yine o ses tonuyla siya siyabend siiidiileriii diye bağırarak satış yapmaya(çalışmaya) devam etti. sesi güzelmiş la elemanın dedim. o zaman kendi şarkı yapsın dedi arkadaşım güldük makara yaptık biraz. akşam eve gittim, kafam takıldı açtım youtube dan. baktım o adam şarkı söylüyo. şok oldum. şarkıları dinledikçe kendimden geçtim resmen. adam yaşıyo şarkıyı, müzikleri,sözleri tamamen bambaşka. havaları da öyle. oturup sohbet ettiğim arkasından makara yaptığım herif meğer nam-ı diğer 'bizon murat'mış. haberimiz yoktu TABi. görüşlerini okudum, yaptıkları müzikleri dinledim. ve adamın kendi yaptıgı cd leri kendi satmaya çalışması o kadar tuhaf geldi ki uşaklar. bayaa şeyler okudum hakkında okudukça saygı duydum. cuma cumartesi yine beşiktaşta aynı yerde cd satmaya çalışıyomuş her zaman. gdicem ve oturup o adamla harbi harbi sohbet edicem. inci ruhuna sahip olan panpalarımın da araştırması, tanıması gereken b,r,. adam kendi cd lerini kendi satıyo beyler.

edit: beyler bu adamın daha çok tanınması için bi şeyler yapabiliriz. 10 dakikanızı ayırın biraz araştırın harbiden seveceksiniz. önerileri olanlar yazsın bi şeyler yapsın ama bu adam için bi şeyler yapmalıyız

Bohem'in dibini yaşayan, adam gibi adamlardır. Hele bırak geçen geçsin var ki tadına doyulmaz. Anadolu Caz(jazz değil caz) & blues da yapıyor olabilirler, bilemiyorum...

http://m.youtube.com/watch?v=c9cOnReiM_8

Bırak geçen geçsin
bilmem su felegin bizde nesi var
zemheri ayinda gul ister bizden
bilmem su leylinin bizde nesi var
zemheri ayinda canim gul ister bizden

kimdir nedir nereye gider
hallarim anadolu hallarim
bir de o hal
takmis sudan geciyor
gelin oy gelin oy gelin oy
zemheri ayinda canim gul ister bizden

elleriz gönlümüzü,
bir sırça saray değildir amma
bir arka sokak dokusudur..
terleyi terleyi verirler,
meydan karışmış..
beşiktaş iskelesinin kıyısında bekleşir durur aşıklar...
“orhan veli’nin içine düştüğü çukur
üsküdar’da açık hala”
belki kadıköy’dedir.
belki hakkari’de kesiyorlar bir çocuğun gırtlağını şu saatte,
belki beyoğlu’nun bahçelerinden birinde.
babil misali, demleniyoruz.

demleniyoruz.
ki bilmek de var
şu koca karnı yarılı zaman,
kimleri almamış ki
ki bilmek de var.
var canım var.
ta ötelerde
birileri “oy havar”

parçalanan bir gırtlak gibi ve oyulmuş gözlerinden sağanak
tırpanların arasında bulandıkça bulanıyoruz da
tılsımını yitirmiş bir ekmek kokusu gibi yarin buğusu
"oy canım" diyorsun
“sen getir üstümü bir umudum sendedir”

gel!
gel gidelim dosta doğru
gel! gel gidelim dosta doğru
gel!
gel gidelim dosta doğru

gel!
gel!
gel!
gel!
gelsen ey ölüm!
ey ölüm sen gelsen
ey ölüm ey ölüm gelsen
gelsen ey ölüm!

çığlıklarımızın arabesk geldiği bu,
bu yer neresi kimin yurdu
çığlıklarımızın duvar diplerinden ince ince ağlayıverdiği çocuk gülümsemeleri
kimin gülümsemelerinden kaçmış gelmiş bu çocukların yüzlerine
ve hallarımızı deyiverdiğimiz
o hallar ki
o hallar ki…

en leylim gecede ölecegiz
sen ben biz olacağız
leylim gecede tutar yalnızlığı
dolanırken sokaklarıni bu şehrin arkasındasın
bin yıl evvel de aynıydı haykırışlarım
yetmiş yedi bin yıldır
yetmiş yedi bin yıldır yar koynundan uzaktayım
yetmiş yedi bin yıldır
yetmiş yedi bin yıldır yar koynundan uzaktayım

oy havar!
yattığın ranza aşkına!
bu yazgı aşkına!
duy!
duy diye!
duy diye kendi kanımızla demleniyoruz.

sakın sorma bu hallarım nedir
ne şehidim ben ne de gazi
sakın da sorma bu hallarım nedir
ne şehidim ben ne de gazi
ucundan acık niyazi, niyazi, niyazi, niyazi
yaşıyorum öyle!
yaşıyorum öyle!
yaşıyorum öyle!
yaşıyorum öyle! hey!

eğer arar isen
gel dosta gidelim gel dosta gidelim gel dosta varalım hay
gel dosta gidelim gel dosta gidelim gel dosta varalım hay
gel dosta gidelim gel dosta gidelim gel dosta varalım hay
gel dosta gidelim gel dosta gidelim gel dosta varalım hay!

bu gözüne kıymık kaçmış yüzyılın buralarında
ve senin oralar dediğin yine buralarda yurtsuz,
günebakan kokusunu ciğerlerine pür yara kılmış bizden biriysen
gel, gel, gel, gel,
gel,
gel,
gel, gel, gel, gel,
gel

neden böyle haykırır neden böyle böğürürüz
niye
sormuş musun
yaradır bu yara
yaradır bu yara
gelenden gidenden yaradır bu yara
aynı suyla bakir

niçin gitmez yıldız dağı dumanın
ben de bildim şu dağların şahısın
gerçek erenlerin nazargahısın
pir sultan abdal’ın seyrangahısın
niçin gitmez yıldız dağı dumanın
biz de bildik bu dağların pirisin
gerçek erenlerin seyrangahısın

Alın buda sözleri