/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +14 -4
    Murat abi 50'li yaşlarını geçmişti, fakat hala giyimine özen gösterirdi, saçları uzundu, omuzlarındaydı. Hiç evlenmemişti, yıllar önce sevdiği kız tarafından zengin biri için terkedildiğinde ingiltere'ye gitmiş, 20 yılı aşkın orda yaşamıştı. Döndüğünde ise orada seyyar minibüsünde yemek yapıp satarak kazandığı paralarla ufak bir cafe açmıştı.

    Ben Murat abiyle tanıştığımda sene 2009'du. Fakir bir üniversite öğrencisi olarak iş arıyordum. Murat abinin cafesinin önündeki "eleman aranıyor" yazısını gördüm, ve içeri girdim.
    ···
  2. 2.
    +7
    O zamanlar fakir büyümemin de etkisiyle, kendine güveni olmayan, sesi soluğu çıkmayan birisiydim. iş isteyecektim fakat bayağı heyecanlıydım. Aslında daha önce garsonluk gibi işlerde çok çalışmıştım ama yine de tanımadığım bir ortamda her zaman gerilirim.

    Murat abi beni görünce müşteri sandı, kasanın başından kalkıp gülümseyerek yanıma geldi.

    "Merhabalar, içerde mi oturmak istersiniz, yoksa dışarda mı?" diye sordu.

    "Ben aslında ilan için gelmiştim, eleman arıyormuşsunuz" dedim ürkekçe.

    Murat abi güleçyüzlü tavrını hiç bozmayarak beni içerde bir masaya davet etti, çay ikram etti ve daha önce garsonluk yapıp yapmadığımı, haftada kaç gün çalışabileceğimi sordu. Ben bir yandan cevap verirken bir yandan da cafeyi inceliyordum. Oldukça zevkli döşenmiş, kırmızı tuğlalı duvarlarında çeşitli tablolar ve resimler olan, pencerelerinin önünde fesleğen saksıları olan hoş bir mekandı. Arka planda beatles, rolling stones gibi grupların müzikleri sakin sakin çalıyordu. Müşteri kitlesi de genellikle genç ve kaliteli görünüyordu. Nargile cafe kitlesinin tam tersi yani.

    Murat abi bana yarın sabah tam 7'de cafe'de olmamı söyledi. Yurda dönerken iş bulduğum için hem sevinçliydim, hemde biraz heyecanlıydım.
    ···
  3. 3.
    +6
    Sabah 6'da uyandım, elimi yüzümü yıkayıp kahvaltı etmeden cafeye doğru yola koyuldum. Sonbahar kendini yeni yeni hissettirmesine rağmen hava soğuktu. Ceketimin yakalarını kaldırdım ve hızlı adımlarla cafeye doğru yollandım. Kaldığım yurt ve cafe yakın olduğu için 15-20 dk'lık bir yürüyüşle gidebiliyordum.

    Cafeye gittiğimde saat 7'ye geliyordu. Bir grup genç içerdeki masaları birleştirmiş, kahvaltı ediyorlardı. Murat abi beni görünce gülümsedi, bana bir önlük verdi ve beni masadaki kahvaltı eden grupla tanıştırdı.

    "Arkadaşlar, bu Mert. işe bugün başlıyor, işle ilgili ona yardımcı olun, kısa sürede alışsın buranın sistemine, hadi bakayım hızlıca kahvaltınızı edin şimdi."

    Masada kahvaltı etmeye koyuldum bende. Diğer çalışanlar ise ilgiyle beni izliyorlardı. Sekiz kişi vardı masada, 4 orta yaşlı kadın mutfak kısmındaydılar. Yemek ve bulaşık işini hallediyorlardı. Siyah saçlarını havaya dikmiş ve boynunda siyah bir gül dövmesi olan genç baristaydı. Uzun dalgalı kumral saçlı, hafif balık etli çok güzel bir kız- onu görünce istemeden yutkundum- ve sarışın, iri mavi gözlü, yuvarlak yüzlü fakat zayıf kız ise garsondu. On beş yaşlarında gibi görünen esmer bi çocuk ise her işe koşturuyordu. Personelle merhaba merhaba tanıştık ve kahvaltımızı bitirdik. iş başlayacaktı.
    ···
  4. 4.
    +5
    Ben ilk etapta alışana kadar sipariş almayacak, sadece kalkan müşterinin arkasından masayı toplayacak ve silecektim. Kendimi kanıtlama arzusuyla çok hızlı çalışıyordum. Murat abi kasada beklerken göz ucuyla beni izliyordu, yüz ifadesinden çalışma şeklimi beğendiğini anlamıştım. Bu sırada çalışanlarla da biraz daha yakından tanışmış, isimlerini öğrenmiştim. Rockçı, kahveleri yapan baristanın adı Burak'tı. Biraz konuşunca oldukça kafa birisi olduğunu fark etmiştim, cool tipinin aksine oldukça abazaydı ve Tülin'e hastaydı...

    Tülin, sabah dikkatimi çeken kumral güzeldi. Yüz olarak dikkat çekici bir şekilde how i met your mother'ın Robin karakterine benziyordu fakat biraz daha balıketliydi. Yeşil gözleri, oldukça iri görünen göğüsleri vedalgalı uzun saçlarıyla müşterilerin de gözdesiydi. Adı bende kalsın bir üniversitenin halkla ilişkiler bölümünde okuduğunu söylemişti.

    Sarışın, zayıf vücuduna kıyasla oldukça yuvarlak ve sevimli bir yüzü olan kız ise Özge'ydi. Resim bölümünde okuyordu ve Murat abi için cafenin bir duvarına resim yapma sözü vermişti. iri mavi gözleri, sarı saçları ve kırmızı yanaklarıyla en fazla 16 yaşında görünüyordu fakat 25 yaşındaydı.

    Samed adındaki 16 yaşındaki çocuk ise geceleri de cafede yatıyordu. Anladığım kadarıyla ailesi yoktu, Murat abi ona hem iş hemde kalacak yer vermişti. O da onun yüzünü kara çıkarmamak için oldukça iyi çalışıyordu.

    Mutfak ekibi ise kendi aralarında takılıyordu, onlarla pek işimiz yoktu fakat servis ekibini sevmiştim. Gırgır şamata ekgib olmuyordu çalışırken.
    ···
  5. 5.
    +4
    Murat abi Tülin, Özge ve beni yemeğe göndermişti, cafenin en arka masasında hızlı hızlı yiyorduk, biz bitirince ise ekibin geri kalanı yiyecekti. Ben Tülin yüzünden hafif gergindim, dikkat çekici derecede güzel bir kızdı. Özge ise Tülin'in aksine ciksi değil, masum güzellikte bir kızdı.

    Yemek olarak pirinç pilavı, köfte ve salata yiyorduk, sessizliği Tülin bozdu.

    "Peki, Mert bey çok sessizsin. Ne ayaksın sen, bi anlat bakalım" dedi gülümsereyek.
    Ben okuduğum bölümü, nereli olduğumu falan anlattım, bu arada Özge'de sakin sakin dinlerken birden söze karıştı.

    "Değişik bir tipin var, bir ara resmini yapmak isterim."
    ···
  6. 6.
    +4
    ilk görüşte Tülin dikkatimi çekmişti ama dikkatli bakınca Özge'de çok tatlı bir kızdı. Onun ilgisini çektiğim de belliydi. ilk günden kimseye yazmıyordum ama Özge'de aklıma girmişti.

    Akşam 8 gibi cafeyi kapatmaya başlıyorduk. Temizlik ve kapanış bayağı uzun sürmüştü. Saat 9:30 gibi cafeyi kapatabilmiştik sonunda. Murat abi herkesi tek tek yanına çağırıp yövmiyelerini veriyordu. Benim sıram geldiğinde ise 40 lira almıştım. 2009 yılına göre iyidi, o zamanlar cafelerde en fazla günlük 30 lira veriyorlardı. O gün bayağı yorulmuştum fakat keyfim yerindeydi. Hem para kazanıyo, hemde kafa dengi insanların arasında çalışıyordum
    ···
    1. 1.
      0
      panpa yaz zamanım oldukça okuyom. güzel hikaye
      ···
    2. 2.
      0
      eyvallah panpa
      ···
  7. 7.
    +4
    Cafe yoğun çalışıyordu ve çalışırken pek muhabbet etme imkanımız olmuyordu, fakat kızlarla ara ara göz geldiğimizde gülümsüyorlardı. Burak ise arada yanına kahveleri almaya gittiğimde "abi bak taş gibi hatun, off!" veya "Valla tanga giymiş, dur lattesine kalp çizeyim" gibisinden laflarla beni güldürüyordu.

    Nihayet öğle yemeği zamanı geldiğinde ise kızlarla konuşma imkanı buldum.
    ···
  8. 8.
    +2
    Takipte kalın beyler, akşam seri yazacağım, şuan dışardayım
    ···
  9. 9.
    +2
    evet yazıyorum
    ···
    1. 1.
      0
      YOLLA GELSiN PANPA
      ···
  10. 10.
    +1
    Yazıyorum beyler
    ···
  11. 11.
    +1
    rez. okunacak.
    ···
  12. 12.
    +1
    Murat koyayimda turat

    Yapmasam olmazdi
    ···
  13. 13.
    +1
    Paramı cebime koydum, elemanlara veda edip yurda gitmeye hazırlanıyordum ki, Burak gelip elini omzuma attı ve sordu;

    "Kanka nereye gidiyosun, daha eğlence yeni başlıyor."

    Ben şaşırarak "Ne eğlencesi" diye sordum.

    "Takılacağız , işte bro" dedi hafiften gülerek. Bende bu arada diğer elemanlara bakıyordum, Samed hariç tüm servis takımının yüzünde aynı gülüş vardı. Benim hala ikna olmamış bakışımı gören Tülin ise sinsice koluma girdi ve

    "Bizi kırma" deyip göz kırptı.

    Tülin'in saçlasından yayılan koku ve koluma girdiğinde bana değen iri göğsünün etkisiyle

    "Hadi gidelim" dedim.

    Burak, "Yaşa be!" diye omzuma vurdu ve yürümeye başladık.
    ···
  14. 14.
    0
    Rezervasyon
    ···
  15. 15.
    0
    Böyle hikayeleri severim la anlat bakam
    ···
  16. 16.
    0
    Yazsana köpek yarım kaldı yaz
    ···
  17. 17.
    0
    Rezervuar
    ···
  18. 18.
    0
    yaz reis yazzzz :D
    ···
  19. 19.
    0
    Beyler okuyanlar bi ilk iletiye şuku atsın, yazasım gelmiyor böyle gördükçe
    ···
  20. 20.
    0
    Şunu cafe değil kafe diye yaz.
    ···