1. 51.
    0
    Lan sakirt.Bu dünyada ki mevcut düzeni insan kurmadı mı? Kendi kurduğunuz düzende bile yasamak için birsürü sart gerekiyor. Para bilmem ne bilmem ne.Dünya düzenini o zaman dediğin gibi yapaydı insanlar. Demekki neymiş olmuyormus oyle.
    ···
  2. 52.
    0
    @42 veda hutbesi
    ···
  3. 53.
    0
    @41 aferin lan, iyi makara
    ···
  4. 54.
    0
    bu bi sınav bence yani iyiler ve kötüler belli oluyor işte. bize beyin verildi kullanalım diye sonuçta. özgür irade verildi bize ki hakettiğimizi alalım diye
    ···
  5. 55.
    0
    hangi tanrı ?
    ···
  6. 56.
    0
    @1 kardeş gibinin keyfine göre takılıyor , biz saçmalıklarını sorguladıkmı bre dıbınakoyduklarım siz kimsinizde beni sorguluyosunuz deyip yakıyor çok egoist biri çatma senide yakar vallah:)
    ···
  7. 57.
    0
    @46 allah kötüyü neden yaratıyor aga cevap ver ulan şarj makinası
    ···
  8. 58.
    0
    @1 savaşlar olmayabilirdi, bilim hep beraber işleyebilirdi ve sağlık alanında ciddi atılımlar yapılabilirdi. doğudaki tıpa alternatif tıp diyerek küçümseme yapılmayabilirdi. falan filan... farkettin mi bilmiyorum ama yukarıda yazdığın herşey yapılabilir.

    sadece insanlar problem.ve evet, insanların insan olma özelliğinden dolayı bu tür seçimler var bizde. seçim şansı.ve bu mükemmel hayat bu dünyada iyiyi seçenlerin olacak.bu iyide Allah'ın yani yaratıcının belirlediği iyilerdir. küçük aklın birçok şeyi hiçe sayarak belirlediği iyi şeyler değil. biraz akıllanın inşAllah.
    ···
  9. 59.
    +1
    Değerli @1

    Bu sözler, Yaratanın yarattıklarıyla; hususiyle insanla olan mukâvelesine ait bir kısım sözlerdir ki, bu mukâvelede: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye sorulur. Karşılığında da: "Evet, Rabbimizsin" cevabı alınır.

    Bu meselenin iki yönü vardır:
    1- Bu soru kime ve nasıl sorulmuştur?
    2- Ne zaman sorulmuştur?

    Birinci şık itibariyle, birkaç mülâhaza arz edilebilir.
    1- insan henüz hiçbir şey değilken "var olma" emrini alması ve onun da bu emre, "evet" demesi ki; tekvînî mâhiyette bir soru ve cevap ve bir mukâvele sayılır.

    2- insan atomlar âleminde, hattâ bu âlemin de ötesinde parçacıklardan ibâret iken, her şeyi bir kemâle doğru sevk edip terbiyeye tâbi tutan Rabbülâlemîn, bu parçacıklara insan olma şevkini duyurarak, o istikâmette onlardan bir söz ve mîsâk almasıdır ki; bu da, her zerrenin kendi tâkatinin çok üstünde, Kaf dağından ağır yükleri omuzlayarak, Rabbin "varetme" teklifine "evet" demesinden ibâret sayılabilir.

    Bu iki şekilde cereyan eden "soru ve cevap" veya "teklif ve kabûl" söz ve beyânla değil gibidir. Buna binâen, bir kısım tefsirciler bu mukâveleye, temsîli şekilde yapılmış bir anlaşma nazariyle bakmışlardır. Yani, sanki öyle denilmiş, öyle cevab verilmiş ve öyle hukûkî kıymeti hâiz bir sözleşme kabûl edilmiş; yoksa, beyânla ve yazışma ile yapılmış bir akit değildir.

    Aslında, binbir çeşit hitab ve binbir çeşit cevap sahibi Rabbin, "hitab ve cevab" indeksini nazara almadan böyle bir hükme varmak, yanlış bir hükümdür. Yeri gelince ona da temas edeceğiz.

    3. Bu türlü bir ikrar isteği ve şehadette bulunma sözleşmesi, insanın kendini duyması ve kendinin, kendinden başka bir şey olmadığını anlamasından ibâret, bir nefis marifeti, bir "Nefsini bilen Rabbini bilir" hakîkatini temsil; bir mâhiyet âyinesini seyre koyulma ve bu yolla şuûruna akseden rengârenk hakîkatlerin petekleşmesine şahit olma ve bu şehâdeti ilân etmektir. Ne var ki, bu îcâp ve kabûl; Bu söz verip söz alma, bu duyma ve duyurma, çok açık ve hemen sezilecek gibi de değildir. Belki, çok îkaz ve tenbihlerde duyulup hissedilebilecek şeylerdendir ki; irşâdın ehemmiyeti de, bu noktadan ileri gelmektedir.

    Bu sözleşme, kudret ve irâdenin yazdığı muhteşem kitabın mânâsını anlama ve hâdisat satırlarının sırlarını kavrama neticesinde, âdeta bir "icâb ve kabûl" gibidir.

    4. Bu sözleşme ve sözleşme içindeki suâl ve cevab, cismâniyâta göre düşünülmemeli ve yine ona göre değerlendirilmemelidir. Hak (C.C) bütün varlıklara, kendi mâhiyetlerine göre emirler verir ve yine mahlûkatdan yükselen sesleri, sadâları dinler. anlar ve yerine göre onları yerine getirir. Kelâmî ıstılahla ifade edecek olursak; insan gibi ayrı ayrı dil ve lehçelerle merâmını ifade eden varlıkların her dediğini anlayan Hz. Allah (C.C), aynı zamanda, öyle ayrı ayrı lisan ve lehçelerle, onlara emirler verir, hakikatleri anlatır; insan ve kâinatı şerh eder; yarattıklarından sözler alır, mîsâklar yapar ve mukâvelelerde bulunur ki, lâfzî kelâm ve beyanla yapılan bunların hepsi "kelâmı lâfzi cümlesindendir. Bir de, bize göre kelâm ve beyân olduğu açık olmayan, hayvanlara olan ilhamdan meleklerin mazhar olduğu ilâhî hitap tarzına kadar, Hakkın bir çeşit konuşması vardır ki, o da, "Kelâmı nefsînin ayrı bir tezâhür ve tecellîsidir.

    Allahın, bu çeşit konuşması, insanın kalbine gelen esintilerden, melekler âlemine kadar çok geniş bir dâirede cereyan ediyor olmasına rağmen, her dâirenin "alma ve verme" keyfiyeti başka başka olduğu için, bu dâirelerden herhangi birine gelen mesajı, ondan yükselen söz ve ifadeyi, bir başka dâireye göre ne duymak, ne de tespit etmek mümkün değildir.

    Bu îtibarla, Cenabı Hakkın zerrelerle konuşması; sistemlere emirler vermesi; terkipler, tahliller yapması, çok yüce buudlarda cereyan edip durduğundan bizim küçük ölçücüklerimizle tespit edilmesi mümkün olmayacaktır.

    Allah (C.C) zerrelerle mukâvele yapacak, moleküllerle mukâvele yapacak, hücrelerle mukâvele yapacak; atomlar âleminde, anne karnında, çocukluk devresinde mukâvele yapacak, fakat biz bunları, kendi ölçülerimiz içinde açık seçik olarak hiçbir zaman tespit edemeyeceğiz.

    Hele bu görüşme, insan ruhu ve o ruhta bir mekanizma olan vicdanla olmuşsa...

    Binâenaleyh, "elest" bezminde de ruhlar Rable mukâveleye çağrıldılar. Cismâniyet berzâhı arada olmadığı için, her şeyi ayan beyan gördüler ve "evet" diyerek böyle bir mukâveleye imza attılar. Ancak günümüzde çokça bulunduğu gibi bir kısım kimseler, ruh kitabının vicdan bölümünü hiç kurcalamadıkları için böyle bir imzaya ve mîsâka rastlamadılar. Rastlamalarına da imkân yoktu; çünkü o âleme ne bir bakışları, ne de araştırmaları olmamıştı.
    Selam ve dua ile...
    Tümünü Göster
    ···
  10. 60.
    0
    @49 hacı ne bileyim yani işte dediğim gibi sınav gibi düşün bunu allah sana iyidende kötüden de veriyor hangisini işine gelirse ölümden sonra ona göre cevap göreceksin diyor
    ···
  11. 61.
    0
    26 derece olsun
    ···
  12. 62.
    0
    @49 neyi tartışıyon kardeş yarın bi gün ölüp gidicen amg hiç düşündünmü ölüm neden var ölüme çare bulabilirmisin yada bu ölenler nere gidiyo hiç düşündünmü burası yalan dünya kardeşim allah iyiliği emrettiği gibi dürüstlüğü emrettiği gibi mantığı olan bi insan herşeyin çalişarak kazanılcağını düşünür allah sana beyin vermiş irade vermiş düşün diye iyiyi kötüyü seç diye allah kötüyü yaratmıyo kötü kendini yaratıyo allah insanları yarattı insanlar kaderini kendi belirliyo özürlü insanlara gelelim o da öyle doğmuş zaten onun olup bitenden hiç haberi olmuyo beyni iradesi yerinde değil belki onlarıda allah ibret almamız için yaratıyodur kötü sana zülmediyosa bu allahın suçu değil o insanın suçu onun cezasını diğer dünyada alıcak
    ···
  13. 63.
    0
    @41 allah iyiki bana bela vermemiş başkasına vermış nedır amk ahah a gozumden yaş geldi
    ···
  14. 64.
    +1
    Tanri diye bir sey yok rahat olun
    ···
  15. 65.
    0
    reserved dıbına koyduklarım
    ···
  16. 66.
    0
    @27 din dogmatikdir canım kardeşim
    ···
  17. 67.
    0
    ateyiz arkadaşlar siz su diye deterjanmı içiyonuz amk size doğru gelen bişey diğer insanlarada doğur gelecek diye bişey yok haşa allah yok rahat olun nedir amk
    bide sadece kendinin düşünebildiğini araştırdığı sorguladığını iddia eden ibineler var onlarında amk sadece siz yapmıyosunuz bunları emin olun bizde yapabiliyoruz yani merak etmeyin
    ateyiz olduğu için kendini zeki sananlar var bide bunlara ek olarak amk ibinesi ateyizmi doğdun sen ? en azından 14 15 yaşına kadar müslümandın 14 yaşına kadar mal yaşadında ateyiz olduktan sonramı zekan bi anda arttı hepiniz aynısınız amk ateyizlerin toptan amk
    ···
  18. 68.
    0
    @59 ne kadar mal olduğunu çok güzel anlattın kardeş.
    ···
  19. 69.
    0
    @60 yazdıklarımın aksini iddia edebiliyomusun peki ?
    ···
  20. 70.
    0
    @59 sldkjas sen o 14 15 yaşına kadar allah'ı ve yarattıklarını özümsedin de mi müslüman oldun bin. annen baban müslümandı müslüman oldun amk ateşe tapsalardı şimdi onu savunuyodun. savunduğunuz şeyi doğru dürüst savunun bari amk harbiden düşünüp inananlara da ayıp ediyonuz
    ···