/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +5
    YA YAPICAĞINIZ KODLAMANIN ANASINI SiLKEYiM iLK BAŞLIK PiÇ OLDU arkadaşlar özür dilerim.

    merhaba arkadaşlar bu sıkıcı yaz günlerini biraz olsun neşelendirmek için birazda skyrime yeniden başlamanın verdiği heyecanla bir skyrim parodisine başlamaya karar verdim. bu benim hayatımda yazdığım ilk hikaye. yalnışlarım olabilir kurgumda hatalar olabilir. tavsiye ve önerilerinize açığım. aynı zamanda bu hikaye interaktif bir boyut taşıyacakdır. yani hikayenin ilerleyişi konusunda tavsiyelerinizi dikkate alıcam ve tavsiyesine uyduğum arkadaşların adını entrynin altına not edicem. tek bir kişi bile okusa hikaye hergün düzenli olarak devam edicek. az çok bir finale veyahut sonuca ulaşana kadar. giriş kısmı bu kadardı beni okuyan herkese teşekkür ederim.
    ···
  2. 2.
    +1
    torval üniversitesi yüksek lisans öğrencisi olarak dwemmerler üzerine olan tezim için daha çok veri toplama amacıyla o sonbahar skyrime gitmeye karar vermiştim. tabi dwemmer bahaneydi asıl amacım sarışın taş gibi nord hatunlarını hoplatmak ve elsweyr in insanı bunaltan havasından kurtulmaktı. seviyordum aslında memleketimi, insanımı, kültürümü. yalnızca bunalmıştım artık, tabi corinth kırsakalhatip lisesinin çatı katında ağzımız sulanarak 31 çektiğimiz nord ferregrafik çizimlerininde etkisi daha ağır basıyordu. ne kaybedebilirim ki mk? ama ne gidicek param nede iradem vardı. talihime ve beni terkedip giden babama bana hiç sahip çıkmayan, tokmakçılarından birinden kaptığı hastalık yüzünden ölüp giden anama küfür ettim.
    ···
  3. 3.
    0
    talihime küs bir şekilde yurduma doğru yol aldım. yurt dediysem deadraya tapan sapık bir tarikatın yurdu iki mum üfürüyordum ayda birde canlı kurban seramonilerine katılıyorum çok şükür kalıcak yeri yiyecek yemeği bedavaya getiriyorum. size biraz bir turizm şehri olan torvaldan bahsediyim. khajit şehirleri içerisinde en harika ve insanı en açık fikirli olan torval harika ahşap evlerle doludur. özellikle sonbahar aylarında şehri yakıcı güneşten koruyan kalın bulutlar kaplar gökyüzünü, serinlik çöker tüm şehire, şehrin en tatlı zamanları bu zamanlardır işte. her şehirden insanlar şenliklere katılmak için gelirler. liman şehri olduğu için pek çok farklı milletten insanlarla dolu olması ise bambaşka bir avantaj, yalnız argonyalıların mk. sevgi koyduğum tayn'aq zo erqoin i argonya iç savaşından sonra doldurdu hep bunları. kadınlarımız kızlarımız sokakta yalnız gezemez oldu bu uğursuz dilenciler yüzünden.
    ···
  4. 4.
    0
    çingene pazarından karayağ yokuşunu kullanrak yavaşça yurda doğru seyirttim. bu yokuşa karayağ denmesinin sebebi yol boyunca birçok gemi kalafatçısı* olmasıdır. yolu uzatmak pahasına bu yokuşu kullanmamın sebebi işte budur, taze zift kokusu adeta ruhumu okşuyor. yurda hiç kimseye ses etmeden girdim gün boyunca çingene pazarında sürtmüş olmanın yorgunluğuyla direk yattım. sabah kahvaltı çanı ile talihime bir kez daha küfür ederek uyandım. yavaşça sert, alçak yatağımdan doğruldum ve pencereden içeri dolan güneşe karşı tüm kaslarımı kullanarak derin bir şekilde gerindim. böylelikle iğrenç yatakta yatmaktan katılaşan kaslarımı biraz olsun rahatlatabiliyordum. odamdan çıkıp sol tarafta ki hiç kimsenin kullanmadığı dar merdivenlere yöneldim ki burayı tercih etmemin sebebide zaten buydu. hızla zemin katın altındaki yemekhaneye doğru, "acaba bu sabah menüde hangi iğrenç yemek var" diye hiç merak etmeden indim.
    • kalafat:gemileri su sızdırmaz hale getirmek için ziftlemek
    ···
  5. 5.
    0
    evet arkadaşlar devam ediyim mi? *
    ···
  6. 6.
    0
    1 kişi bile devam derse devam.

    yemekhaneye varır varmaz şok oldum. tüm yemekhaneyi mis gibi ızgara katil balık kokusu sarmıştı. çok kısa bir şaşkınlıktan sonra bu bedaat-i harika kahvaltının sebebini anlamıştım. yurdun güvenliği redguard amca kulağıma yaklaşıp "elsevery bölgesi sorumlusu "abi" buraya geldi davranışlarınıza dikkat edin" diye kulağıma fısıldamıştı. onların taktan tarikatının taktan sorumlusu gibimde değildi yinede burda olmasından memnundum sonuçta burda olduğu için böyle bir kahvaltıya nail olmuştum. zevkle ve meşkle yemeğimi yerken bu yeni gelen soluk yüzlü ve bir khajite göre hayli kısa bıyıklı olan "adam" ayağa kalkıp yemekhanenin ortasına doğru hareketlendi. öncelikle kendini tanıtıp standart, sıkıcı tekdüze ve banel bir konuşma yaptı. bir karın ağrısı olduğu ve lafı bir yere getirdiği belliydi. sonunda baklayı ağzından çıkardı.
    ···
  7. 7.
    0
    bu arada dwemmerler hakkında: http://wiki.elderscrollsturk.com/dwemer/
    khajiitler hakkında: http://wiki.elderscrollsturk.com/khajiit/
    ···
  8. 8.
    0
    miğferyelinin güneyinde dağlardaki deadra tarikatına ihtiyacı kapsamında 2 öğrenci göndericeklermiş. "biz windhelm üniversitesini ayarladık gidince sıkıntı çekmeden ordan devam ediceksiniz" diyor. ulan hemen atlıcamda bizde öküz değiliz dünyadan haberimiz var. imparatorlukla nord teröristler arasında amansız bir savaş var. bu da yetmez gibi miğferyeli ırkçılığı tamrielde meşhurdur. "kedi derler, ezerler; şivemizle dalga geçerler" diye bi çekinmedim değil sonra havası suyu nasıldır gerçi kürkümüz varya biz sıcak iklim canlılarıyız alışır mıyım?. çokta düşünmeden(mizacımda yok uzun uzun düşünüp tartmak) takçuvalı gibi burda yatmaktansa macera olur dedim ve atıldım ben gönüllüyüm diye. bizim yurdun asosyali "neumar walklı" huqa da atılmıştı. huqqa çok küçük biriydi ve çoğunlukla "ev kedisi", "dwemmecat" diye lakaplar takılır dalga geçilirdi. bunlardan kurtulmak için gönüllü olduğu çok açıktı. uzatmıyıcam o gece iyi bir uyku çektim. ertesi sabah çıktık yola yavaş yavaş limana yürüyorduk. bizi gemiye kadar yolcu edicek başımızdaki bölge sorumlusu anlatmaya başladı; "önce burdan cyrodiile kadar gidiceksiniz ordan morrowind otobanını kulanarak at arabasıyla 3 günde vadikente varıcaksınız. skyrimdeki abiler alıcak sizi ordan zaten." ulan bunları duydum aldı beni bir pişmanlık vazgeçicemde diyemiyorum mazallah yemimi suyumu keserlerse açlıktan ölürüm.
    ···
  9. 9.
    0
    ah şu tez canlılığım yok mu olayları düşünüp tartmadan atılıyorum. bunları düşünürken çoktan limana varmıştık altın sarısına boyanmış harika bir gemi vardı karşımda. ulan bunla mı gidicektik cyrodiile kafayı yiyordum mutluluktan. vay be diyordum kendi kendime bölge sorumlusu boru değildi ya. en az 8 metre yüksekliğinde 3 katlı harika bir gemiydi bu. hll olsun dedim bizim tarikata masraftan kaçınmamışlar şevkle geminin olduğu piere girip merdivenlere yaklaştım ki arkamda abi bağırıyor nereye gidiyon diye.
    -bizim gemi bu değil mi?
    -yok ulan yanında ki sizin ki.
    -yanında ki mi hangi yanındaki yanında gemi yok ki?
    ve acı gerçekle karşılaştım geminin arkasına saklanmış adeta pasaklı bir dedenin taşşaklarını kaşırken topaklanan pislik ve ölü deriyi andıran küçük çirkin bir balıkçı teknesi ve en küçük zerresine kadar içi sinsilik ve fesatlıkla dolu olan aldmeri bir kaptanı. birde su atarak şaka yapıyor ayyaş oçğu benim evimdeki kedi sudan korkuyor inş siz korkmuyorsunuzdur diye. mizacım gereği bu gibik şakayı çok giblemedim ben ama huqnın yüzü çoktan renk değiştirmişti bile tabikide kızgınlıktan değil utançtandı.
    ···
  10. 10.
    0
    oha mk ilgisizlik nedeni ile bu başlığı günlüğe çeviriyorum.
    ···