1. 1.
    -29
    sadece ipnelerin sevdiği adam. neden ki.
    ···
  2. 2.
    -19
    malın allahı lan bu. çizgisi bi gibe benzemez, espri yoktur zaten. paso yaşanmış şeyler. bildiğimiz şeylere niye gülelim dıbına koyim? gülenler de embesilin allahıdır zannımca.
    ···
  3. 3.
    -17
    vasat karikatürist.
    ···
  4. 4.
    +8 -8
    Sandalyeden düşüren karikatüristtir.
    ···
  5. 5.
    +6 -2
    Afyonlu katolik gay taşfırın ustalarının, sadece "ipneler"in sevdiğini sandığı karikatüristsir.
    ···
  6. 6.
    +2 -3
    hbr da basarili karikaturleri vardı eskiden. simdi kemikte ciziyor. emrah ablak tarzında esprileri var. lombak a gececek insallah...
    (egawen, 17.02.2003 16:37)

    kemik dergisinin bağımsız ilk sayısında inanılmaz fazla sayıda işiyle saygıyı hakeden, bu kalite ve yoğunluktaki esprilerine devam ederse hastası olcağım kişi.
    (dreamania, 02.05.2003 12:14)

    kemik'te parlayan yıldızlardan biri.
    (bkz: dünyanın en yüzeysel adamı)

    deyip kesip atmisim bundan 3 sene evvel. o zaman da cok begenmistik ama su anda gonul rahatligiyla soyleyebilirim ki bu adam absurd mizahin yasayan efsanesidir.
    (supernova, 23.05.2003 22:09 ~ 15.04.2006 08:58)

    başladığı kaliteyi arttırarak devam ettiren süp-per yetenek. ayrıca karikatürlerindeki bazı ayrıntılardan yola çıkarak, abdi ipekçi erkek öğrenci yurdu' da kaldığını (en azından bir dönem) ve yıldız teknik üniversitesi' nde mühendislik okuduğu şeklinde de bir tahmin yürütmek istiyorum.
    (dreamania, 22.06.2003 23:38 ~ 23:39)

    yanlış hatırlamıyorsam göbeemdeki pamuk adlı köşeyi * çizen yetenekli eleman.
    (undernick, 09.09.2003 17:06)

    (bkz: hayatı sorgulayan adam)
    (gerrain, 02.10.2003 04:16)

    "alo kemikten ariyoruz" isimli bolumde yarim yarim yaran insan..
    (susayaci, 09.10.2003 16:59)

    lombak, kemik ve penguen dergilerinin en yaratıcı,en üretken ve en yetenekli çizeri.
    (bkz: dunyanın en yuzeysel adamı)
    (bkz: sevgilisiyle rezil olanlar)
    (bkz: alo kemikten arıyoruz)
    (bkz: gobeemdeki pamuk)
    (ortamvirusu, 26.10.2003 12:14)

    bu ayki alo kemikten ariyoruz isimli köşesiyle yerlerde yuvarlanmami sagliyor sagolsun. hic de aklimda yoktu yerlerde yvarlanmak filan. kismet hep işte.
    (susayaci, 28.10.2003 12:46 ~ 24.01.2009 02:08)

    bu ayki alo kemikten ariyoruz kosesinde cezmi ersoze ayar vererekten yaran bir kisi.
    (gobel, 10.11.2003 19:38)

    eskiden leman arka sayfasında tek tük karikatürleri çıkıyordu bu adamın, o zamandan beri kendine has bir çizgisi olması ve bunu değiştirmemesi ile takdir etmişimdir. her geçen gün de iyiye gidiyor.

    (3 yıl sonraki edit: nasıl böyle bir yorum yaptığımı çözememekle birlikte, eski lemanda amatörler köşesindeki karikatürlerine bakınca çizgisinin direkt cem yılmaz çizgisi olduğu, espri anlayışının ise ahmet yılmaz & cem yılmaz harmanı olduğu gözden kaçmıyor. neyseki bu dönemi hızla atlatıp kendi tarzını ortaya çıkarmış)

    artık eskimeye başlayan erdil yaşaroğlu, selçuk erdem, baruter&solmaz ın yanında, yiğit özgür, emrah ablak, ersin karabulut ile penguen dergisini yepyeni mecralara taşımaktadırlar. yeni mizahın temsilcilerinden biridir kısacası.
    (sitki siyril, 12.11.2003 23:20 ~ 11.11.2006 20:31)

    hem yazdiklari hem cizdikleriyle koparabilen insan. cok basarili.
    (oblivion, 23.11.2003 20:31)

    (bkz: hayvansın rıza)
    (papalina tava, 23.11.2003 22:17)

    cok takdir ediyorum kendisini. benim de söyleyeceklerim var adlı köşesinde yazdıkları da, çizdikleri kadar hoş. insanların entel, kültürlü, elit kisvesi altında sakladıkları hayvanı başarıyla gözler önüne seriyor. samimiyetiyle takdir topluyor.
    (mirounga leonina, 30.11.2003 14:27)

    lemanyak sayı 56 da ismail hasta ruhun özgün hikayesini yazan kişidir kendisi. ayrıca emrah ablakla beraber, en çok güldüren karikatüristler kategorisinin değişmez elemanı.
    (mortello, 21.12.2003 15:09 ~ 31.12.2003 19:44)

    dünyanin en pasakli karikatür çizen sahsiyeti. orjinallerini kahve fali misali kursun kalem ve tipeks karisimi bir bulamacla ortulu olup, ardindaki espiriyi ve cizimi gormek zaman zaman imkansizdir.
    (blind, 15.02.2004 21:31)

    işimdeyim gücümdeyim köşesinde çizdikleriyle olsun benim de soyleyeceklerim var köşesinde yazdıklarıyla olsun herşeyiyle sıkı bir sözlük yazarıymış gibi geliyor bana*.

    pasaklı ama bir o kadar sevimli olan karikatürlerinden bi tanesinde saçı sakalı birbirine karışmış bir yazar elinde bir adet kalem ve üzerinde bir düşünce balonu ; kalemin üzerinde: "aşağı cıncıklı köyü yardımlaşma derneği" yazıyor. düşünce balonunda ise : "bir yazar olarak şu kalemle yazdığım aşk romanından etkilenen kaç tane okur varsa hepsinin anuna koyiim demekten alamıyorum kendimi"
    böyle ince ve eğlenceli karikatürlerinin yanında ilave olarak zaman zaman çizdiği umursamaz ve terbiyesizliğinin yanında abazalığıyla da nam salmış hayvansın rıza gibi başarılı bir karakter tasarımına ve her hafta okunabilecek ilgiyle izlenebilecek dergi köşesi karakterine imza atmasıyla da gönüllere taht kurmuş bir insan umut sarıkaya.

    özellikle entelektüel ve aydın kitleye yüklendiği makaraya sardığı amiyane tabirle çatır çatır taşşak geçtiği benim de söyleyeceklerim var köşesinde ince bir hicivle alıyor zütürüyor okuyucusunu. yeri geliyor dergideki arkadaşlarını ti ye alıyor (özellikle ersin karabulut) yeri geliyor cezmi ersöz vari şairlere musallat oluyor.

    misal kendinden kacma sendromu başlığı altında kabaca incelenmiş bir konuyu aşağı yukarı şu şekilde bir metin içerisinde dile getirmişti
    "benden vergi iadesi için fiş istemeye gelmiş, ona geçen gün verdiğim kendimden kaçmak için çıktığım otobüs yolculuklarından arta kalan biletleri ne yaptığını sordum. abi dedi sen burda kendinden kaçmamışsın ki maraştaki dayınlara ordanda seydişehirdeki kankanın yanına gitmişssin dedi ona saatin geç olduğunu ve artık gitmesi gerektiğini söyledim" (yerler uydurmaca olabilir) ki burada benim aklıma türk edebiyatında bu konunun etrafında kümelenen bir çok roman geliyor.
    böyle ince bir hicve sahip olabilen bir kişi sözlük yazarı olabilir değilse de olmalı diyesim geliyor. hatta diyorum.. gerçi bu satırları olur da bir gün okursa "sözlük ne? yazar ne anuna koyiim ?" tadında bir tepki verecektir kendisi, ki yakışan da budur zaten.
    (panda, 01.04.2004 11:41 ~ 04.04.2004 12:34)
    #4032491 fb şikayet et

    penguendeki bolumunun basliginda her hafta bir baska kilikta karsimiza cikan adam. bir hafta oren bayan oluyor, bir hafta golge adam, bir hafta mafya elemani, bir hafta...
    (krizalit kristalin, 02.04.2004 01:40)

    çok başarılı bir çizer olmasının yanısıra, okuduğum en güzel şiirlerden birinin de yazarıdır aynı zamanda. şöyle der "gör performansımı" adlı şiirinde:
    " kaan dobra'nın takıma yeni geldiği günlerdi aşkım
    off ne alakası var şimdi deyip
    dinlememezlik etme, dinle bi kere.
    kaan dobra takıma yeni gelmişti.
    yalan söylemiyim sanırım antep maçıydı.
    maç neredeyse bitmiş.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 7.
    +4 -1
    su püskürtür , toplu taşıma araçlarında dikkat çekmeyi sağlar .
    ···
  8. 8.
    -5
    alpay erdemin yarrrağını emer anca!
    ···
  9. 9.
    +4
    yaptığı tespitleri gözümüze gözümüze sokmadan karikatürüne yediren. kendisinin eserlerinden bir demet hazırladım.

    1- saç, boy uzunluğu, gözlük ve eğri duruşuyla odtü makinaya sınava girmeden kabul edilen genç tipi.
    2- uhu kutusunu iğne ile delen firma sahibi.
    3- çöpleri karıştıran meczup kadının aslında çok zengin bir kadın olduğu dedikodusu.
    4- yenmiş mısır koçanı.
    5- yarayı tedavi eden çiğnenmiş ekmek.
    6- tepside yenilen karpuzun suyunu içen baba.
    7- çarşı iznine çıkmış, saçları bir kilo jöleli james dean
    8- jakuziye(siz denize anlayın) girip de elbiselerine bakmaktan alem yapmayan adam.
    9- muz, milka türevi çikolata, meyve suyu, kola, sarı gazoz, şokalle, saralle ile dolu buzdolabının ömrü.
    10- banyodan çıkıp da katalitik sobanın karşısında ekmek gibi olan yakışıklılar.
    11- oklava ile yanlarını eriten ergen.
    12- iki tane turbo sakızı enlemesine ağza atmak.
    13- tek kolu alçılı çocuğun mahallede ki karizması, ve bunu dert eden kocataş holding ceo’su.
    14- çok küçük, kalın ve sarı ayak serçe parmağı, hem de angelina joli’nin.
    15- birleşmiş milletler toplantısında, sıranın altında ki, poşetin içindeki topu tekmelemek.
    16- coca cola’nın formülünü çözüp, etrafa anlatan türk ceo (limon tuzu kullanırsak geğirtmez, kola turka gibi)
    17- kafadan geçmeyen, üç numara şişle örülmüş orlon kazak. (sevişme ihtimali olduğu vakitlerde giyilmemeli)
    18- galatasaraylı sarı semih’in şortunu alan, hande yener.
    19- oynattıkça görüntünün değiştiği zamazingo, semih cumhuriyeti devlet başkanı sık sık bu sakızlı televizyona çıkar.
    20- teknik üniversite öğrencilerinin cüzdanda taşınan prezervatif devir-teslim töreni.
    21- ayakkabının altına sıkıştırılan teneke kola kutusu, yönetim kurulu başkanı bile böyle stres atıyor.
    22- okul pantolonun üzerine t-shirt giyip, marley üzerinde dans eden ergen.
    23- masada ki yancının, göğüs kafesinin röntgeninde beliren eğiklik.
    24- kısa boylu yakışıklı, soyları tükenmiş zannediyorduk.
    25- blok flüt çalarken yaşanan heyecanın ve stresin tetiklediği erken boşalma.
    26- arabanın altına kaçmış topu çıkarmaya çalışan japon kültür ateşesi.
    27- elektrik sobasıyla ısınan penyenin, bedene yapışması, cehennem azabı.
    28- kaybolmasın diye, kavuğuna ismini yazan osmanlı paşası
    29- fem’in kendisine ait olduğun yeni öğrenen fg.
    30- bütün gün, sıcak havada, elde montla dolaşan gencin çektiği çile ile ermiş olması.
    31- japon turistleri görünce “japanesse high scholl girls, asian nude girls, drunk girl fucking at college part” diye sayıklayan genç.
    32- kamil insan olması için, bağcılar’a gönderilen sufi, ayakları yürüyormuş üstelik.
    33- bitmiş şampuan kutusunun içine su doldurularak yeniden kullanılması, fanteziyi tak etti o ayrı.
    34- suavi’nin bile kendisini nil karaibrahimgil’in babası olduğunu zannetmesi, oysaki o sakallı suavi.
    35- boynunu morartırıp ( 2 ytl) hava atan liseli.
    36- gözlüksüz, kapkara kirpi saçlı profesör, hakan ural stayla.
    37- küçük ayrıntılar da bir yere kadar, çeşmede ki sümüğe gözü takılan amelie.
    38- süt kardeşler filmindeki gulyabaniden korkan david lynch, kızı da tavladı bu arada.
    39- sadece demlikte ki aksi yakışlı görünen çirkin delikanlı.
    40- bakunin’i bile tiksindiren ergen isyanı, haspamın halasıgile gitmemek için girdiği haller, piii…
    41- ayna’nın keli, dss’nin tiz seslisi, ezginin günlüğü’nün sakallısı.
    42- ikea’ya tepki olarak evini dmo’den döşeten marjinalin dramı.
    43- tımbırlent’in bağcıklarını bileklik olarak kullanan yurdum genci.
    44- no future ama kurşun kalemi çift taraflı açmak, tedarikli punker.
    45- portakal kabuğunu dişlik yapan taksör.
    46- yabancı filmde geçen istanbul ile, daha da dikkatle izlenen film.
    47- tespih ipli özlü dudak kremi.
    48- yakılan sigara ile aynı anda biten şarkı yapmaya çalışan müyap yetkileri, bir haber yok bu konuyla ilgili hala.
    49- vatandaşı hastalanınca helikopter gönderip, hans’ın türkiye tatili zehir eden alman hükümeti.
    50- cüzdanında nüfus kağıdının arkasına sakladığı kötü gün parası ile krizden çıkmaya çalışan devlet başkanı.
    51- gittikçe küçülen göz kalemine permatik sapı takmış ayı kadın.
    52- sus ve ıslak sıç yöntemiyle depresyondan çıkan burçin. o kekremsi kokuyu anlamayan sevgili.
    53- “ we don’t need ecukeyşin” diyerek aslında orta 1’e karşı olan pink floyd üyesi, geçmişten gelen.
    54- itırlıyn şayn spıtlıs maynd, diyemeyerek kız tavlayamayan faruk.
    55- y.rrak obama, benjamin toşak, salvatore gibilaçi…
    56- çokemelin kağıtlarını düzleştirip kitapların arasına koymakla görevli ingiltere devlet kütüphanesi görevlisi.
    57- dar kotu sayesinde hesap ödemekten kurtulan ve bu sayede trilyonluk olan baklava desenli kazak giyen delikanlı.
    58- ortamdan uzakta tek başına çok ciddi dans eden adam, sabih kanadoğlu bile çoştu, nedir senin bu halin.
    59- konserde tempo tutarken yerinden çıkıp kaybettiği dizi bulup getiren zülfü livaneliseverler.
    60- defterinin cillop gibi yazılmamış kısmına geçmek için fiti fiti diye hızlı hızlı yazan romacı, eserlerinin berbat olmasının nedeni buymuş.
    61- yılana giren sabih kanadoğlu…
    62- 80’ler modası geri geldi diye, libya’ya çalışmaya giden dayı.
    63- dar kot- bol t-shırt ikilisinin andy garcia üzerinde ki etkisi.
    64- 90’lı yıllarda karateciler gibi tam açmaya çalışıp öyle kalanlar, bi depoda onları saklıyorlar.
    65- uzay boşluğunda anlamsızca dolaşan ernet.
    66- türk resim sanatına, dışarıdan gözüken ampül akımını başlatan ilkokullu çocuğu bulduk.
    67- bir cumartesi günü saçını bir anda kısa kestiren iş arkadaşının pazartesi dramı.
    68- eski çirkinler.
    69- denetleme süresince ortalıktan kaybedilen şekilsiz, tipsiz, şişman, terlik istirahatli erler.
    70- meriç üretim merkezi, kızın en iyi yakın arkadaşı olarak kusursuz olarak meriç’ler üretilir.
    71- ejderha baskılı gömlek.
    72- yeni açılan muayenehaneye hediye getirilen eski tarihli dergiler.
    73- nurilla direk mala gider.
    74- annelerin düzenlediği altın gününde, yenmeden artmış mercimek köfteye en derin sevinçle koşan delikanlı.
    75- metruk izbe bir mekan görünce dayanamayanlar, 2381 adet.
    76- cepli t-shırt, t-shırtte sigara ve kibrit, arkasında nüfus kağıdı, yaza hazır baba.
    77- zayıf memeli, bronz, moda yaşlısı, beyaz ucu örgülü ayakkabı giyer.
    78- günahkarlarını cehennem diye öğle sıcağında mecidiyeköy’ün ortasına bırakan, düşük bütçeli din.
    79- yazlıkta, henüz bronzlaşmamış, hortum tutmalık ayağa sahip komşu.
    80- top kek almayarak yan koltuktaki kızı etkilemeye çalışan genç, muavinin uyarısıyla, bu uğraşından vazgeçti ve iki tane birden kek aldı.
    81- pazar esnafının tadımlık verdiği yiyeceklerle karnını doyuran orhan ve onu terk eden sevgilisi.
    82- büyük tekliflere rağmen, dondurma kaşığını koyduğu su dolu bardağı satmayan cefakar dondurmacı.
    83- tek bir tane iyi donu olan halil’in dramı, kafada saç kalmadı.
    84- gönye cetvelinin kırığına dilini kaptıran cetvel üretim müdürü.
    85- ortaokulda tenefüse çıkmayıp, kafayı masaya yaslayarak kendi kendine türküle söylen genç, nerelerdesin?
    86- kırk yılda bir koli veya bidon taşıyan adamın, body building yapan kaslıyı çıldırtırcasına, kas hesabı yapması, eve gidinceye kadar pazularını büyütecek böylece.
    87- baygın bakışlı hollywood yıldızları, öğle sıcağında salondaki kalın kumaşlı çekyatta elbiseleriyle yatıyorlar. sırrınız budur sizin.
    88- mavi boncuk filminden beri halı kokan emel sayın.
    89- yazlık şapkanın siperliğini içe kıvırmadan üç ay takan baba, oğlunu utandırdı.
    90- dayısının sözünü dinleyip, bıyıklarını kestiren ve askere gidip uslanan dali.
    91- konversin, nutellanın sahipleri ve birde tim burton, gençlerden hüplettiğiniz paraları geri verin.
    92- artık yapsınlar, okulun son günü sivil elbiseyle okula gelmek serbest olsun, ergenler stresten heder oldular.
    93- benetton kataloğunda ki renkli elemanların aynı eve çıkması, lakin hepsinin birden sinsi tavırlara bürünmesi.
    94- yaşlı ve kaslı, üstelik bronz, artık yazlık sitelerde gözükmesinler.
    95- mahallecek sıkılmamızın nedeni, mahallemizde hiç “sarı”nın olmayışıymış.
    96- dünya basınını üzerinde ekmek yediği gazeteden takip edenler, birleşin.
    97- lisede “erkekler sınıftan dışarı çıksın, kızlar kalsın” dendiği vakit, erkeklerin suratına yapışan ince ve şehvet dolu gülümseme, eksilmedi suratlarımızdan.
    98- pepsi’nin 2 litrelik plastik şişesinin dibinden ayrılan mavi g.tü, doyasıya kemirmek.
    99- sadece komşuda görülen büyük ve renkli kibrit arıyorum.
    100- şortun kenarından fırlayan sünnetsiz pipi, bu yaz saltanatın bitiyor.
    (iyotzin, 31.05.2012 08:45 ~ 08:47)

    ekşi yazarından alıntı yaptım, adam üşenmeden yazmış.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 10.
    +4
    "önümdeki lokmayı yemiyor, sadece çatalımla oynuyordum. annem neyim olduğunu sordu. 'bir şeyim yok anne, sadece aç değilim. müsaadenizle odama çekilmek istiyorum' dedim. durumu olgunlukla karşılayıp izin verdiler. holde, kendime ait bir odam olmadığını fark edip masaya döndüğümde ise dayım benim tabağımı ekmekle sıyırıyordu. o günden sonra dayıma karşı hep nötr durdum" onu en iyi anlatan paragraf
    ···
  11. 11.
    +4
    "hayatımda almanlıktan aldığım hazzı hiç bi şeyden almadım.. belki bilardo.. ama yok lan, almanlık daha güzel" adolf hitler
    ···
  12. 12.
    +4
    çok komik adam ama bence hala osbir çekiyordur.
    ···
  13. 13.
    -4
    adını ilk defa burda duyduğum insan. Karikatürlerle pek alakam olmadığından kaynaklanıyor sanırım.
    ···
  14. 14.
    +2 -2
    amcamın oğlu. öz.

    inanmıyorsunuz dimi?
    ···
  15. 15.
    -4
    samimiyetsiz puştun teki lan bu adam. amcık ağızlı dıbına koyayım. böyle bir mal detected nasıl o karikatürleri yaratıyor inanamıyorum hala.olm herif bildiğin şakirt la.
    ···
  16. 16.
    +1 -2
    bi taka benzemiyo lan yaptıkları . büyütmüşsünüz zütünüzde
    ···
  17. 17.
    +2 -1
    tarzını çok sevdigim bir karikatüristtir. hele o kazaklara ve çorabın içine sokulmuş eşofmanlara biterim.
    adamın karikatür tarzı var yaw
    ···
  18. 18.
    +3
    büyük üstad
    ···
  19. 19.
    -3
    traş makinesi
    limon dan lemana , uykusuzdan , penguene
    90ların başından 2010 senesine kadar
    gördüğüm en taktan tespitör çizer..
    ···
  20. 20.
    +3
    '' 'basarsan alırsın'lı 'koşu yoluma at'lı klagib bir maçtı. terden saçlarım birbirine yapışmış, boynumdaki kir çizgileri, güneşin altında başım zonklaya zonklaya oynuyordum. takım olarak ise gerçekten rezil bir durumdaydık. o kadar kötü bi durumdaydık ki kalecimiz kendini bilmez bi şekilde sanki sol açık gibi topu alıp karşı takımın kalesine dogru artistik çalımlar eşliginde ilerledigi bi anda topu kaptırmıştı ve onların ceza alanına doluşmuş tam kadro olarak bittigimizi resmileştiren golü izlemiştik. karşı takımın oyuncusu bizim bomboş ceza alanımızı geçip boş kalemizin önünde topu ayağıyla sabitledi ve yere eğildi. sonra kafası ile topu yavaşça sürdü kalemize doğru. böyle bir gol, siz sevgili okurlarımın da bildigi gibi normal bir mahalle takımını dağıtmasına, golü yiyen takımın takımın kaptanının topu tutup havaya rastgele degaj çekip uzaylamasına sebebiyet vermesine, ardından dikilen topun sahibinin aşagıdaki bayırda topun peşinden küfür ederek koşmasına ve maçın bitmesini sağlamasına rağmen biz maçı bitirmedik.

    kaleye doğru gidip ver lan eldivenleri ben geçicem kaleye. sen bas! kıran kırana oynuycaz diyerek ittim denyo kalecimizi. tecrubeli bir file bekçisi gibi direge yaslanarak taktikler veriyordum takımıma . ama kimse beni dinlemiyordu. umursamadım bagırmaya devam ettim. yavaş gelen bir aşırtmayı çift yumrukla bertaraf etmek isterken yanlışlıkla içeri aldım. eski kalecimizle göz göze geldik. çabuk hareket edip topu alıp sanki daha deminki salak ben degilmişim gibi millete ileri gitmesi için bagırarak degaj çektim ama ileri dogru gitmesi gereken top, ayagımın dışına gelerek sağ yanıma düştü. zalim top, rakip takımın sanraforunun önce göğsünde yumuşamış sonra da ayagının içinde yerini bulmuştu. üzerime doğru şut çekmek için geliyordu. her şey taka sarmıştı, belli ki bir mermi kıvamında gelecekti şut. tırstım... top resmen tsubasanın yamuk topu gibi geliyordu üzerime zıplayarak kaçılmaya çalışırken zütümün yanı ile baldırım arasına çarparak zıbarttı beni. sanki topu tutmuş gibi oldum. ama ceza sahamızdaki tehlike bitmemişti. biraz zıbardıgımdan reflesksel olrak hareket ettigim için, biraz da benden başka kimse olmadıgı için topu ayagıma alarak şık hareketlerle ilerledim. orta sahayı geçince oluyo lan diye düşünüp iyiden iyiye gaza geldim. diziyordum resmen lavukları. ama birden iki kişi girince dengemi kaybettim yan taraftaki tellere tutunup çalıma öyle devam ettim. mücadele uzayınca yere düştümyerde oturarak çalıma giriştim. yine siz sevgili okurlarımın bildigi üzre yere oturarak yapılan mücadele , mücadelelerin en rezilidir, futbol tarihinin yüz karasıdır.

    tam o sırada çocukluk arkadaşım, canyoldaşım, hemşerim, biricik dostum namık'ı gördüm. ben ağzım açık oturdugum yerden namık'a bakarken top ayagımdan alındı ve yine golü yedik. gol tanıdık, rezillik tanıdık ama namık farklıydı. adam çıkarıp hemen oyuna dahil olması ve takıma dahil olması ve takımıkurtarması gerekirdi normal şartlarda ama öyle yapmadı. elleri cebinde öylece bizi büyük bi ciddiyetle izledi. oyun en sonunda havaya dikilen degajla bitti, top bayıra gitti. top sahibi bayıra ben namık'ın yanına koştum. yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. ne güzel kir pas içinde, itişe kakışa oynuyorduk, neydi bu temizlik, neydi bu mesafe tam anlayamamıştım. garip bir şeyler oluyordu. bana cebindeki kutudan bi sakız verdi. karşılıklı konuşmadan çignedik bi müddet. biz bugün köye gidiyoruz. üç ay yokuz dedi. sevgili dostlarım şimdi tam anlatabilir miyim bilmiyorum ama o gün ilk defa bişeylerin değişmesinin beni ne kadar korkuttugunu anladım. sanki hep öyle devam edecek sanarken, insanların bir takım kararlar alması, birden ciddi bir mesafe takınması çok koydu bana. en yakın arkadaşım çok yabancı geliyordu lan! iyiydik lan. nereden çıktı bu köydemek istedim. sonra anne baba ve kardeşi geldi. bavulun bir ucundan tutup bayırdan aşşagıya doğru yürüdü gitti tertemiz yeni yıkanmış namık. arkasından bakakaldım. boğazıma bir şeyler düğümlendi. ağzımdaki sakızı biraz önüme tükürüp sakıza bir şut çektim sonra geriye doğru koşarak top sahibinin elindeki topa vurup düşürüp elime aldım, uzayladım. top bayıra doğru gitsin istedim ama namıkların terk edilmiş balkonuna düştü. bayıra son bi kez baktım, arkasına bakmadan gidiyordu. s.keyim böyle hayatı dedim.

    çok sonraları, dört yıl önce, yine böyle bi yaz, mühendisligi anlamsız bir şekilde, ortada hiçbir neden yokken bırakıp zağar gibi sokaklarda gezdigim sıralarda aynı duyguyu yeniden hissettim. kız arkadaşımla beşiktaştaki çay bahçesinde oturuyorduk. namık ciddiyeti vardı suratında. ben
    bi çay daha içer misindiyecekken söz girdi veben gelecegimi düşünmek zorundayım umut. kusura bakmadedi. iyiydik lan demek istedim diyemedim. gidişini izledim.artık kaşar oldum, bi daha hissetmemderken bu sefer asker ocagına sigarayı bırakmaya çalıştıgım sıralarda yakaladı beni duygu. telefondaki ses çok ciddiydi bu sefer. iyiydik lan diyebildim bu sefer. telefonu kapattım. ağladım, çok ağladım. ağlarken sakızım ağzımdan düştü. ben hiç çok ciddi kararlar alamadım, karar alanlara arkadan baktım.

    umut sarıkaya
    Tümünü Göster
    ···