1. 321.
    0
    Dergisini bir türlü bayilerde bulamadığım adam. Yok yani sayı çıktığı zaman da denk getiremiyorum, bitmiş oluyor hemen.
    Kitapları, eskileri döne döne usandık be derviş.
    ···
  2. 320.
    0
    (bkz: Pablo Escobar)
    ···
  3. 319.
    +1
    zım zım zımey zımey zım.
    ···
  4. 318.
    0
    dünya klagibleri karikatür haline getirecek demişlerdi. naber dergi yetmiyor ya
    ···
  5. 317.
    0
    beyler evlenmiş adam, küçük bir kızı olmuş
    ···
  6. 316.
    0
    Neredesin lan kalemini gibtiğimin hıyarı! Kitapları döne döne semazen ettin bizi pekekent.
    ···
  7. 315.
    +1 -1
    genel kültürü olmayan salak kişiliklerin anlamayacağı karikatüristtir o kadar ince koyar ki anlayanlar kahkahalara bogulur anlamayanlar ise hakkinda kötü entry girer anca huur cocuklari
    ···
  8. 314.
    +1
    nick'ime ilham kaynağı olmuştur kendileri de, NABER olmadı ya, sen gel uykusuza yüklen gene...
    ···
  9. 313.
    0
    adam sanat yapıyor sanat.
    ···
  10. 312.
    +2
    Çok sevdiğim, bin yıllık arkadaşımmış gibi benimsediğim karikatürist.
    ···
    1. 1.
      +1
      tanım zamanı değil hocam. artık inci sözlükte alter egonuzu tatmin edebilirsiniz.

      http://galeri3.uludagsozl...yin-boru-var_235996_m.jpg
      ···
    2. 2.
      +1
      fakat bu kapak?
      ···
    3. 3.
      0
      ne kapağı?
      ···
    4. 4.
      0
      yorumu kendime kapak olarak algıladım.
      ···
    5. diğerleri 2
  11. 311.
    +4
    "önümdeki lokmayı yemiyor, sadece çatalımla oynuyordum. annem neyim olduğunu sordu. 'bir şeyim yok anne, sadece aç değilim. müsaadenizle odama çekilmek istiyorum' dedim. durumu olgunlukla karşılayıp izin verdiler. holde, kendime ait bir odam olmadığını fark edip masaya döndüğümde ise dayım benim tabağımı ekmekle sıyırıyordu. o günden sonra dayıma karşı hep nötr durdum" onu en iyi anlatan paragraf
    ···
  12. 310.
    +3
    '' 'basarsan alırsın'lı 'koşu yoluma at'lı klagib bir maçtı. terden saçlarım birbirine yapışmış, boynumdaki kir çizgileri, güneşin altında başım zonklaya zonklaya oynuyordum. takım olarak ise gerçekten rezil bir durumdaydık. o kadar kötü bi durumdaydık ki kalecimiz kendini bilmez bi şekilde sanki sol açık gibi topu alıp karşı takımın kalesine dogru artistik çalımlar eşliginde ilerledigi bi anda topu kaptırmıştı ve onların ceza alanına doluşmuş tam kadro olarak bittigimizi resmileştiren golü izlemiştik. karşı takımın oyuncusu bizim bomboş ceza alanımızı geçip boş kalemizin önünde topu ayağıyla sabitledi ve yere eğildi. sonra kafası ile topu yavaşça sürdü kalemize doğru. böyle bir gol, siz sevgili okurlarımın da bildigi gibi normal bir mahalle takımını dağıtmasına, golü yiyen takımın takımın kaptanının topu tutup havaya rastgele degaj çekip uzaylamasına sebebiyet vermesine, ardından dikilen topun sahibinin aşagıdaki bayırda topun peşinden küfür ederek koşmasına ve maçın bitmesini sağlamasına rağmen biz maçı bitirmedik.

    kaleye doğru gidip ver lan eldivenleri ben geçicem kaleye. sen bas! kıran kırana oynuycaz diyerek ittim denyo kalecimizi. tecrubeli bir file bekçisi gibi direge yaslanarak taktikler veriyordum takımıma . ama kimse beni dinlemiyordu. umursamadım bagırmaya devam ettim. yavaş gelen bir aşırtmayı çift yumrukla bertaraf etmek isterken yanlışlıkla içeri aldım. eski kalecimizle göz göze geldik. çabuk hareket edip topu alıp sanki daha deminki salak ben degilmişim gibi millete ileri gitmesi için bagırarak degaj çektim ama ileri dogru gitmesi gereken top, ayagımın dışına gelerek sağ yanıma düştü. zalim top, rakip takımın sanraforunun önce göğsünde yumuşamış sonra da ayagının içinde yerini bulmuştu. üzerime doğru şut çekmek için geliyordu. her şey taka sarmıştı, belli ki bir mermi kıvamında gelecekti şut. tırstım... top resmen tsubasanın yamuk topu gibi geliyordu üzerime zıplayarak kaçılmaya çalışırken zütümün yanı ile baldırım arasına çarparak zıbarttı beni. sanki topu tutmuş gibi oldum. ama ceza sahamızdaki tehlike bitmemişti. biraz zıbardıgımdan reflesksel olrak hareket ettigim için, biraz da benden başka kimse olmadıgı için topu ayagıma alarak şık hareketlerle ilerledim. orta sahayı geçince oluyo lan diye düşünüp iyiden iyiye gaza geldim. diziyordum resmen lavukları. ama birden iki kişi girince dengemi kaybettim yan taraftaki tellere tutunup çalıma öyle devam ettim. mücadele uzayınca yere düştümyerde oturarak çalıma giriştim. yine siz sevgili okurlarımın bildigi üzre yere oturarak yapılan mücadele , mücadelelerin en rezilidir, futbol tarihinin yüz karasıdır.

    tam o sırada çocukluk arkadaşım, canyoldaşım, hemşerim, biricik dostum namık'ı gördüm. ben ağzım açık oturdugum yerden namık'a bakarken top ayagımdan alındı ve yine golü yedik. gol tanıdık, rezillik tanıdık ama namık farklıydı. adam çıkarıp hemen oyuna dahil olması ve takıma dahil olması ve takımıkurtarması gerekirdi normal şartlarda ama öyle yapmadı. elleri cebinde öylece bizi büyük bi ciddiyetle izledi. oyun en sonunda havaya dikilen degajla bitti, top bayıra gitti. top sahibi bayıra ben namık'ın yanına koştum. yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. ne güzel kir pas içinde, itişe kakışa oynuyorduk, neydi bu temizlik, neydi bu mesafe tam anlayamamıştım. garip bir şeyler oluyordu. bana cebindeki kutudan bi sakız verdi. karşılıklı konuşmadan çignedik bi müddet. biz bugün köye gidiyoruz. üç ay yokuz dedi. sevgili dostlarım şimdi tam anlatabilir miyim bilmiyorum ama o gün ilk defa bişeylerin değişmesinin beni ne kadar korkuttugunu anladım. sanki hep öyle devam edecek sanarken, insanların bir takım kararlar alması, birden ciddi bir mesafe takınması çok koydu bana. en yakın arkadaşım çok yabancı geliyordu lan! iyiydik lan. nereden çıktı bu köydemek istedim. sonra anne baba ve kardeşi geldi. bavulun bir ucundan tutup bayırdan aşşagıya doğru yürüdü gitti tertemiz yeni yıkanmış namık. arkasından bakakaldım. boğazıma bir şeyler düğümlendi. ağzımdaki sakızı biraz önüme tükürüp sakıza bir şut çektim sonra geriye doğru koşarak top sahibinin elindeki topa vurup düşürüp elime aldım, uzayladım. top bayıra doğru gitsin istedim ama namıkların terk edilmiş balkonuna düştü. bayıra son bi kez baktım, arkasına bakmadan gidiyordu. s.keyim böyle hayatı dedim.

    çok sonraları, dört yıl önce, yine böyle bi yaz, mühendisligi anlamsız bir şekilde, ortada hiçbir neden yokken bırakıp zağar gibi sokaklarda gezdigim sıralarda aynı duyguyu yeniden hissettim. kız arkadaşımla beşiktaştaki çay bahçesinde oturuyorduk. namık ciddiyeti vardı suratında. ben
    bi çay daha içer misindiyecekken söz girdi veben gelecegimi düşünmek zorundayım umut. kusura bakmadedi. iyiydik lan demek istedim diyemedim. gidişini izledim.artık kaşar oldum, bi daha hissetmemderken bu sefer asker ocagına sigarayı bırakmaya çalıştıgım sıralarda yakaladı beni duygu. telefondaki ses çok ciddiydi bu sefer. iyiydik lan diyebildim bu sefer. telefonu kapattım. ağladım, çok ağladım. ağlarken sakızım ağzımdan düştü. ben hiç çok ciddi kararlar alamadım, karar alanlara arkadan baktım.

    umut sarıkaya
    Tümünü Göster
    ···
  13. 309.
    0
    sırf bu adam çizmiyor diye 3 haftadır uykusuz almıyorum amk.
    ···
  14. 308.
    0
    nerdesin lan? emcuk özletti pekekent
    ···
  15. 307.
    0
    şuna bakın la
    http://galeri2.uludagsozl.../orlando-bloom_468871.jpg

    sonra da buna
    https://pbs.twimg.com/media/B3yiXXsCcAAW3Lk.jpg

    huur cocuğu yaa
    ···
  16. 306.
    0
    lan her hafta bakıorum çizmiş mi diye çizmediği için almıyorum dergiyi kesin öldü
    ···
  17. 305.
    0
    zaaaaaaaaa tam 4 senedir aksatmadığım uykusuzu çizmeyi bıraktığından beri almıyom zaaaaaaa xdxdxdx
    ···
  18. 304.
    0
    ulan nerde bu adam? 2 ay oldu.
    tabii ya buldum.
    biz dayanamıycaz en sonunda bu adama saydırmaya başlıycaz. sonra bizi mahkemeye verip mangırları cukkalıyacak. çakal
    ···
  19. 303.
    0
    umut nerdesiiiiiin laaaaan

    ösledim <üç
    ···
  20. 302.
    0
    geri dön reyiz, üşüyoruz
    ···