unbelievable my7

çok merak ediyorum beyler. neden buradasınız?

bunu felsefi bir soru olarak algılamayın ciddiyim lan neden buradasınız?

inciye giriyorum bazen karşıma çıkıyorsunuz hala tcma nick altında veya farklı başlıklarda dolaşıyorsunuz.

manyak mısınız oğlum kendi hayatınızdan beklentiyi bu kadar kestiniz mi gerçekten?

bu tcmanın gelmesi ne kadar önemli sizin için? veyahutta kardeşlik diye oluşum varsa oraya girmek neden bu kadar önemli sizin için?

şimdi yannan kürrek konuşacaklar kardeşliğe giremeyen bir beta ıkınıyor diye. dıbına koduklarım her şeyiniz özenti hala alfalıktan bahsediyorsunuz.

bu yazdıklarımı size saldırmak için yazdığımı düşünmeyin. gerçekten üzülüyorum. mükemmel hayat yaşamıyorum ama sizin durumunuza da acıyorum yani.

ulan her gün salakların sürüsüne yenileri ekleniyor ben de buna şaşırıyorum.

başka birisinin sizin hayatınız üzerinde nasıl etkisi olabilir ki?

hadi diyelim tcma geldi sizi kardeşliğe aldı. hemen level mi atlayacaksınız sayın dıbına koduklarım.

yine ne yapacaksanız siz kendiniz yapacaksınız. kimse sizin yerinize size güzel bir vücut yapamaz. kimse sizin beyninize bilgileri yerleştiremez. kimse sizin yerinize bakımınızı yapmaz. kimse sizin yerinize düşünmez.

kendiniz kitaplar okursunuz, filmler izlersiniz, tecrübeler edinirsiniz, sporunuzu yaparsınız, hobiler edinirsiniz, yeteneğiniz varsa o alanda ilerler kendinizi geliştirirsiniz, yoksa hobi edinirsiniz. yani her halükarda bütün bunları kendiniz yapacaksınız.

dışarıdan hiçbir müdahale sizi değiştiremez. yapmayın kendinize yazık etmeyin salak olmayın.

birilerini beklemek yerine kendi kendinize değer katın.

tamam tcmanın anlattıkları güzel şeyler. ben de yıllar öncesinde vasat haldeyken okudum sonra birden gaza geldim, ben alfayım diye dolaştım ortalıkta. sonra baktım alfalığa dair hiçbir eser yok. sıska vücut, bakımsız, kültürsüz cahil cühela birisiyim. ilk darbede yere yığıldım. sonra tekrar okudum yine aynı döngüyü yaşadım. sonra anladım ki sen ne kadar bunu çok sık yapmamı okursan oku yine iş kendinde bitiyor. tamam bir anlık yükleme yapıyor ama geçici. yani sen o söylediklerini destekleyecek adam olman gerekiyor.

ben şöyle alfayım böyle alfayım ama fikrim yok. herhangi bir sosyal ortamda dünya klagiblerinden bahsediliyor diyelim. herkes fikrini ortaya atıyor siz ses çıkaramıyorsunuz çünkü okumamışsınız. okumadım ama ben alfayım mı diyeceksiniz? günümüzde en büyük güç bilgi beyler bunu anlayın. bilgiyi de aynı şeyi defalarca defalarca okumakla edinemezsiniz. sadece okuyarak da edinemezsiniz. bu dıbına kodumun camiasından çıkıp gerçek hayata atılmanız gerekiyor. o sokağı tatmanız gerekiyor. o dayağı yemeniz gerekiyor. o hatundan red yemeniz gerekiyor. o iş yerinde gibilmeniz gerekiyor. ancak o zaman bir şeylerin farkına varıp kendinizi geliştirebilirsiniz. yoksa burada sürekli aynı şeyi okumakla arpa boyu yol katedemezsiniz.

yapmayın beyler kendinize yazık etmeyin biliyorum 14-20 yaş arasındaki gençlersiniz. en güzel yıllarınızı böyle boş boş birilerini beklemek arkasından ağıt yakmak yerine kendinize değer katacak şeyler yapın.

amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok. adamın söylediklerinin altından sürekli farklı anlamlar çıkarmayın. okuyun geçin başka şeyler okuyun dünya klagiblerini okuyun, hoşunuza giden türün en önemli yapıtlarını okuyun, kendiniz bir şeyler karalamayı deneyin ama sürekli aynı dıbına kodumun şeyini okumak size bir şey kazandırmaz. anlayın artık bunu.

burada bir gözlem yaptım hepiniz kopyala yapıştır insanlarsınız. hepiniz tcmanın yazdığı şekilde yazıyor konuşuyorsunuz. o onun karakteri. sizin kendi karakteriniz yok bu nasıl alfalık sayın dıbına koduklarım?

burada yannan yannan insanlara prim veriyorsunuz. birkaç tane adam toplanmış tcmadan prim yapma derdinde. siz de onlara uyuyorsunuz. ama üzülüyorum sizin adınıza. başkalarına prim vermekten kendi hayatınızı hiçe sayıyorsunuz.

bu söylediklerim üzerine düşünün biraz ama nolur düşünün. şu yazdıklarımdan sonra da muhtemelen linç etmeye kalkışacaklar olacaktır :d neyse

@fazlasıylapicc: Neresinden tutayım bunun delikanlı? Neresinden tutsam elimde kalacak yine de başlıyorum, hayde bre bismillah.

Yazının genelinde "ben çoğu şeyi aştım, siz de aşın bazı mevzuları benim gibi" imaların var. Olayları anlamaman sanrılarınla büyüklük kuruntularına kapılmana vesile olmuş durumda.

Tcma gelsin de bizi düzeltsin diye beklemiyoruz. Sen böyle düşünüyorsun çünkü ufkun henüz dar. Tcma başlığı yazarak gelişimin tetiklenmesi adına kilit işi yapmış ve hayatta bir insanın yapabileceği en büyük iyiliği bize yapmış durumda. Hakikati görmüş ve teslim olmuş insanlar var yani burada. Tcma sık sık gelişimin karşı tarafa bağlı olduğunu, şahsi mücadelenle ancak çoğu şeyi aşabileceğini vurgulamış durumda zaten. Ekstradan anlayanlara böyle bir oyun parkı da bırakmış durumda ki insanların ne olduğunu anlaman ve antrenman yapman adına kurulmuş bir saha gibi. Başlığı okuyan birinde afyon gibi "ben alfayım amk" dan tut da "rezerved"e, "ne diyonuz amuua goyim"den tut da seni anlayan ve hakikati duyduğunda teslim olmuş kardeşlerine kadar bir çok fenomene şahit oluyorsun.

Burada herkes kendisi ve kendi gelişimi için duruyor. Betaların çürütülmesi, öğreti üzerine düşünülmesi, çıkarımların yapılması, aklı zayıflara yol gösterilmesi gelişim adına çok kritik etmenler. Bak demişsin ki başlığı okudum zamanında ve etkisi kısa sürdü. Hiç düşündün mü neden kısa sürdü? Çünkü senin topraklarında güzel bitkilerin yeşermesi pek mümkün değildi. Çorak arazide kısa süreliğine yeşeren tohumlar kuruyup gidiyordu ve sen de aklını geliştireceğine yazıyı tekrardan okuyup sadece telkinsel afyonu almak istiyordun. Kardeşlik öyle gelip hemen birisini almıyor, seçkin sürü öyle oluşmaz, bunu yıllardır hiç giblemediklerini görüp anlamış olman gerekiyordu. Başta saydıklarımı yapıp analizlerle akli melekelerini geliştirip, başlıktaki testleri görüp tcma'yı daha iyi anlaman seni hayatta uçuracak olaylar zaten. Alfa olmak öyle başlığı okuyup geçmek değil, aklını saydığım olaylarla keskinleştirerek gerçeği görecek ve hakikate yönelebilecek özgürlüğe kavuşabilmenle alakalı.

E sen diyorsun ki hala başkası gelecek ve sizi değiştirecek diye bekliyürsünüz. Gülerek söylüyorum bunu böyle nasıl yorumluyorsun olm? insanlar çabalıyor ve olayları daha iyi anlamak adına antrenman yapıyorlar. Öğreti hayatta seni savaşçı yapacak kimliği sana kazandıran harika bir savaşçı kodu. Eğer çalışıp bunda gelişirsen herkesi gibersin. Yoksa durup böyle kimin ne yaptığına dair fikrin olmadan olayları siyah beyaz görüp sıçıp sıvarsın kanka.

Yazının devamında da zanların ve temennilerin var. "Gerçek hayata atılın, kitap okuyun, spor yapın olm burada durmayın artık" minvalinde eleştirmişsin. Bunları yapmadığımızı nereden çıkardın? Altta bulunan bir organın devreye girmesiyle mümkün bir olay. Bunları zaten yapıyoruz olm, sadece burada entry girdiğimizi sana düşündürten ne? Hayatın kendisiyle bu kadar iç içe olan bir öğretiyi hayatı hiç yaşamamış biri olarak bu kadar anlayabilir miydik? Sen bu insanların yıllar içinde nasıl geliştiğini bilsen şu an kendine yaptığın kötülüğü anlardın. Senin bu yaptığın "black and white fallacy" safsatasına giriyor mesela. Spor yapan birine gidip, "yeaaa sen de tüm gün spor yapıyosun laee, git biraz kitap oku sosyalleş olmmm" diyen betaya benziyor. Halbuki 1 saat spor yapıyordur adam geriye kalan 23 saatine gözlemci mi koydun dıbına koyim? Kitap da okuyordur, sosyal hayatı da vardır. Birinin bir şeyi yapması, diğer şeyleri yapmadığının göstergesi midir? Açıkladığım şeye bak mk ağlıyorum şu an.

Kopyala yapıştır? Taklit? Hayatı siyah beyaz gören gözlerle yapılan gözlemden anca bu çıkıyor. Bunları anana havale ediyorum delikanlı. Bu kadar şeyi okuyup olayları böyle yorumluyorsan tek suçlu anan ve seni böyle yetiştirmesi. iyi niyetle kurtuluş adına mücadele eden, ittifakı ayakta tutmaya çalışan, hayatı anlayıp yorumlamada aşama kaydeden insanları "aynı şeyleri okuyup, taklit yapmakla" itham etmen en basit tabirle kötü niyetlilik. Acaba senin yapacağın şey en fazla bu olduğu için, ufkun dar olduğu için bu insanlara tak atıyor olma ihtimalin var mı? Yok canım ya, sen kesin aşmışsındır.

Sosyal ortamda cool olmak? Kültürlü görünmek? Senin o ıkınarak göz boyamak istediğin ortamları gibine takmayan farkındalıktaki insanlar var burada. Böyle avam amaçları yok öğretinin. Bunlar yan ürün olarak geliyor çünkü öğretinin kodu böyle basit puzzle'ları çoktan sana çözdürmüş durumda. Sen bu beyinle okuyacağın kitaplardan ne çıkaracaksın olm hiç düşündün mü? Hayır kitap okumanın amacını bile hava atmaya ve nasıl göründüğüne yorumlamışsın. Profiline bir tıklıyorum mucx'a rezerved yapmışsın. Şaşırmıyorum, çünkü sen hiçbir şeyi aşamamışken aşmış ayaklarına yatıp bir de karşı tarafa tak atarak zütünü rahatlatma peşindesin. Bu seni mutlu ediyorsa böyle devam et.

Beyler sigaram alkolüm yoktur, geçmişte malca arkadaş ortamları dışında hiç kullanıp bağımlısı olmadım bunların. Masturbasyona başvurduğum çok olmuştur yıllar boyunca, o da kuran-hacı okumaya başladıktan sonra, daha doğrusu hakikat momentumunu kazandıktan sonra tamamen kayboldu. Aslında boş beleş ne varsa artık çekici gelmiyordu, youtube'da boş yapmaktan tut, yolda seni durduran eski tanıdıkla yapacağın boş muhabbete kadar hepsinden içtenlikle tiksindiğim için arkama bakmadan kaçıyorum. Velhasılı kelam şunu fark ettim ki yemeğe büyük zaafım var benim ve henüz aşamadım bunu. Oruç tutabilirim, belli bir süreliğine diyet de yapabilirim hatta zor da olsa 6 pack çıkarttım hem de öyle çöp gibi vücudu olup açlıktan çıkaran ektomorflar gibi değil; harbi harbi kas kütlesi olan doğal bir sporcu gibi. Gel gelelim ki ben yemeyi çok seviyorum, bıraksan dünyayı yiyorum mk. O kadar ağır antrenmanlara rağmen sırf bu sebeple genelde yağ oranım bir tık yüksektir. Sorun şeklime şemalime olan yansıması değil, şunu fark ettim ki bu da bir açlık. Başka yollardan almam gereken tatmini daha basit bir yol olan yemekle almaya yöneliyorum. Aslında ruhumdaki boşluğu doldurmak, o doygunluğu yaşamak için ihtiyacımdan fazlasını yiyorum. Kendime istediğim kadar hakim olayım, diyetlere gireyim vs. işin kökü kurumadığı sürece kalıcı bir çözüm getiremiyorum. Özellikle başlığı okuduğunda gelen travmalar, hastalık belirtilerinde bende en çok yemek yeme isteği ile vuku buluyor. Başlık resmen uyarıyor beni bunu yenmemle alakalı. Aslında düşünürseniz zayıf noktan neresiyse başlık aparkatı, kroşeyi, sol direği oraya yapıştırıyor ki gardını almayı öğren diye. Hiç çevresi olmayan beta, sosyal menfaat için azıyor. Kimisi cinsel açlıklarından ötürü daha çok 31'e yöneliyor. Kimisine çok daha derin pgibolojik şekilde nüfuz ediyor, büyüklük kuruntundan tut da aşamadığın onca travmalara kadar. Ben napayım şimdi onu düşünüyorum. Düzgünce yeteri kadar yediğimde ve kendimi hemen bir işe koyduğumda bu çok rahat geçiyor hiç aç hissetmiyorum meşgulken aklıma bile gelmiyor. Ama böyle boş boş dolandığım bir anda hadi git dolaptan bir şey alıver diye geliyor, özellikle yakınlarımda böyle kolay tüketebileceğim bir gıda varsa. Aslında bu bir uyarı işte, tatmini daha asil noktalarda aramalıyım ve o acıyı çekmeyi göze almalıyım. O kaloriyi aldığımda kısa süreli dopamin salgılasam da sadece açlığı bastırmış oluyorum, çalışma mekanizması sigara, alkol gibi meretlerle çok benzer aslında. Neyse öyle bahsedeyim dedim, benzer durumlar yaşayan elbet vardır. Acı çekin beyler, hayvansal güdüleriniz üzerinde hakimiyetinizi kurun, ne için yaşıyoruz ki? Savaşmayacaksak anlamı yok. "O halde, boşalır boşalmaz yeni bir işe koyulup yorul!" inşirah 7.

Bir de "gözüme perde indiği vakitler" olan durumlar var. Şöyle tasvir edeyim, hakikatten bağımsız olarak odak noktamı işime gelen mevzuya çeviriyordum. Hani youtube'a girdiğinde algoritma sana hep izlemeye yatkın olduğun videoları sunar ya, benzer şekil. Diyelim dersteyim ve dersin içeriğiyle ilgili bir şey tartışılıyor, ben hakim değilsem mevzuya kafamda hakim olduğum/ kendimi diğerlerinden iyi addettiğim konuları aklıma getirip rahatlıyorum. Diyorum ki mesela lan şunların fiziklerine bak, hiçbiri spor yapmıyor ve sağlıksızlar. Bu doğru olabilir ama dersteki konuşulan mevzuyla alakası yok, sadece oradaki ekgibliğimi doldurmak adına o an bunu hatırlatarak rahatlıyorum. Bu sadece basit bir örnekti. Bunu çok sık yapmam'ı da eskiden okurken çokça anlamadığım bir yer olduğunda bir şey varsayıp kendimi anlıyormuş gibi yapıp okumaya devam ettiğimi fark ettim. Yani duraksayıp aslında burada tcma neyi kast etti diye derinlemesine düşünmek yerine kendi bildiklerimi varsayıp "heralde bunu kast etmiştir" diyip bodoslama ilerliyordum. Keza hacıtyler ilk yazmaya başladığında okumak istemeyişimdeki inadımda yine bu hakikate yönelmedeki kendimi sabote edişim vardı. iblis tepkisel olarak seni hakikatten uzak tutmaya programlıyor, eski düşünce sistemini değiştirebilmen için bununla ciddi biçimde savaşman gerekiyor. Başlık zaten bu seni beta olmaya iten düşünce sistemini yenmeye teşvik etme adına sanatsal bir anlatımla yazılmış durumda. Bu reflekgib düşünce sistemini doğru çalıştırmaya başladığın anda "alfa" olmaya doğru ilerliyorsun ve hakla batılı ayırabilme yeteneğin gelişmiş oluyor. Başlığın altyazı'dan kastı, puzzle'ın parçalarını birleştirebilen bu keskin aklı işletmeye yönelik olan pozitif NLP. Tcma hikayelerin ortasında, başında, sonunda falan kendini rol model belirleyerek çeşitli sorgulamalar yapıyor. Senin bilinçaltın da aslında bu tür sorgulamaları otomatik olarak yapman gerektiğini özümsüyor. "Bu durumda hiçbir dişi bizim olamaz" diyor mesela anlattığı kısa pasajdan sonra, bu çıkarımı yapman gerektiğini sana dolaylı yoldan vurguluyor. Ya da "annen seni neden sevdi?" diyerek bu kadar basit bir olayı hiç sorgulamamış olmanın altını çiziyor. Farkında olmadan seni değişime iten olayı bu başlığın, yoksa tcma'nın dediği gibi rakı sofrasındaki sohbet gibi bir şey aslında yazılanlar. Bunu da başlığı basite indirgemek anlamında söylediğimi düşünen ekstra art niyetlidir, aslında fark etmeden seni sorgulamaya itmesi ve "hakla batılı ayırabilecek keskinlikteki" aklı inşa etmeyi sağlayacak altyazıyı sadece böyle sohbet tadında işleyebilmek korkunç bir yetenek.

Parçalar hala birleşmeye devam ediyor. Bu sol beyni öğretiyle yordukça ister istemez hayatta derinleşiyorsun. Labirentten çıkan/çıkaran adam olmak, ortamı domine etmek, konuları istediğin tarafa çekmek gibi anlatılan mikro olayları aslında odağının çok daha makro düzeyde olması sağlıyor. Başlıkta beynin açıklandığı kısımda neo-korteks'de mantığımız ve kim olduğumuzun tutulduğu bölüm olarak bahsediliyordu. Aslında mantığını ve refleksif düşünceni antrenman ede ede bu otomatik olan davranışsal hareketlerine de yansıyor.

Şöyle bir örnek vereyim. Bugün bir arkadaşıma doğum günü hediyesi almaya çıktım. Çok da vaktim olmadığından ötürü ilk gördüğüm kitapçıya girip en azından bir kitap hediye edeyim dedim. Kitabın hediye olarak hazırlanmasını beklerken çalışan kız, "kız için mi erkek için mi?" diye sordu. Hazırlarken herhalde rengini ayarlamak için sordunuz, değil mi? dedim. O da evet pembe ya da mavi olarak hazırladığını belirtti. Sonra buradan muhabbet açıldı , "aslında bir kadın da gayet mavi rengini sevebilir, benim pembe kıyafetlerim de var" diyerek konuşmaya başladık. O da tasdik eder biçimde çok rahat ve keyifli sohbet ettik, sonra da ayrıldım.

Genelde tanımadığınız birisiyle konuşmanın akıcı geçmesini sağlayabilecek tek bir unsur var. Durumsal analizi yapıp, alakalı bir yorum getirmek. Bunu da içgüdüsel olarak sorgulayan ve olayların asıl nedenini anlamaya çalışan biri doğal olarak yapıyor zaten. Hani şimdi ne desem de konuşsam, bana böyle derse ne diyeyim gibi kasıntı taktiklere giren puaların sıçıp batırdığı konu burada. Bu neo-korteks işte tcma'nın geliştirmeye uğraştığı kısımdı, annenin seni sevmeye programlanırken pek umrumda olmayan kısmı. Halbuki gerçekte hayatta kalmanı sağlayacak ve değeri ölçecek temel unsur bu. Sen otomatik olarak insanların hangi davranışı neden yaptığını, hangi soruyu neden sorduğunu algılıyorsan; nabza göre şerbeti taktiğe hiç ihtiyaç duymadan vereceksin.

Başlık vaad ettiği gibi öyle bir bakış açısı sunuyor ki, tanımadığın birisiyle sohbet etmeden bile nasıl yaklaşırsanız nasıl tepki alabileceğinizi kestirebiliyorsunuz. "Kimse değişmedi, herkes aynı" falan diye ötüyorlar ya, eski benden eser yok. Hani yaşamasam bu süreçleri bu malların ötüşünü gene umursayacağımdan değil de öğretinin en güzel yanı yaşayıp görmen. Fakat kendine bu kadar kötülük yapabilen beta eniklerinin bunu anlaması imkansız. Onlara süslü gözüken iblisin hoş gösterdiği vaadler bilinçaltında o kadar etkili ki, tesirinden çıkıp akılsal düzeyde algılayamıyorlar. Bunları okuyup da anlıyorsanız ne kadar küçük bir azınlıktasınız farkına varın diye söylüyorum, totomuz kalksın babında değil. Yoksa her verilenin hesabı sorulacaktır, sadece en iyisini yapmak için çatlayana kadar sistematik bir şekilde önümüze serilen öğretiyi anlayabilmemiz gerekiyor. Tek şart anlamaktı, ne kadar basit değil mi? Değil işte, zihnin yeterince açılmamışsa her şey o kadar girift ve nüans dolu ki süreç bu sebeple yılları aldı. Ve bunu kimse üstlenip senin yerine sana yapamaz, şahsi mücadelenin olayı burada.

Beyler şöyle bir mesele var. Mesela hani odaya baban girdiği zaman bi çekidüzen verirsin kendine, duruşunu filan düzeltirsin edebini takınırsın. Kendini düzeltmesen bu, babana saygı duymadığın anldıbına mı gelecek? Yani sen hem saygı duyup hem de misalen bacak bacak üstünde konuşamaz mısın babanla? Gayet de konuşursun aslında ve saygının ölçütü bunlar değildir. Ama bunları yapmadığın zaman bu hareketin arkasında saygısızlık olma ihtimali de var. işi muallakta bırakmamak adına toparlanırsın. Tabi bir kişi karşıdakini içten içe sevmemesine rağmen toparlanabilir de, ama bu "aa o zaman toparlanmayalım" anldıbına gelmiyor.
Baba meselesi sadece örnek, yoksa kitlenin zaten %99,9'u saygı duyulması şart olmayan varlıklar. Tabi bu gidip milletin rahatını kaçıralım manasına da gelmiyor ama düşünmeyen, sivil insanlar için saygısızlık boyutuna geçmeden fazla kasmanın manası yok. Sağda solda muallaklik yapan betalar için geçerli değil bu tabi ki, saygı kazanılan bir şeydir ve sen onurunu geçici zevkler için satmaya meraklıysan kusura bakma kimse sana saygı göstermez. Veya sana saldıran bir betaya saygı sevgi çerçevesinde bir cevap vermek yanlıştır çünkü huzurunu kaçırmaya devam edecektir, yapman gereken dişlerini göstermektir. Özetleyecek olursam kitleden biri için öyle toparlanmak filan şart değil ama kardeşlikten, senden rütbece üstün ve daha eski, daha derin veya daha tecrübeli olan birine karşı kendine çekidüzen vermen gerekir. Ne zaman ki sen de taşaklanırsın, ordaki insanların saygısını, sevgisini kazanırsın o zaman biraz daha esnetilebilir bu kurallar, yine saygısızlık boyutuna kaymadan. Bu devletlerde de böyle. En ufak ifadelere bile dikkat edilmesi gerekiyor ki hiçbir gibkoluğun türemesine izin verilmesin, her şey açık olsun.
Bu yüzden hemen "Ya abi ne gereği var ki" dememek gerekiyor. Mesela forumda Pricosat paylaşmıştı babanın kızını dudağından öpmesi olayını. Ekşide buna "Ne alakası var Ortadoğu fareleri sizi siz nası niyet okuyosunuz he yobaz phijhler" diyenler olmuş. ilk bakışta evet doğru yani o hareketi yapması illa da cinsel bir amaç taşıdığını göstermek zorunda değil. Ama biraz daha geniş bir çerçeveden baktığın zaman bunun toplumda normalleşerek yaygınlaşmasının, bu durumu suistimal edecek kişilerin türemesine sebep olabileceğini görüyorsun. Bu yüzden yapılmamalı ve bunlar kırmızı çizgi olmalı. Toparlanma, çekidüzen verme meselesi de buna benziyor.