/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1101.
    +26 -1
    bebeleri ekleyince elifin çat diye önüme çıkmasıyla onu bulduğum kesinleşiyor. yanlış stalk kurbanı olmamışım. bir yandan şaşkınım bir yandan da eeee bu ne işime yarayacak diyorum. okula tekrar gitsem elifi yine hiç görmeden geri dönebilirim. ya da bebeler grubunu tekrar görsem onlar bile benden şüphelenecek aq. bu niye ha bire burada? bebelere zaten elifi soramam. bir sonraki aşama için bir şeyler düşünsem mi yoksa gibtir etsem mi? kafam karışık. yatağa uzanıyorum. uyumaya çalışıyorum ama aklımda hep elife ulaşma planları.
    sabah uyanıyorum. kendi okuluma gidiyorum. zaten 2 gündür gitmemişim. sevgilimi görmemişim. kız zaten sinirlenmeye yer arıyor. gidiyorum biraz onunla takılıyorum. aramızdaki dargınlık yavaş yavaş azalsa da hala var. sevgilimi kaybetmek istemiyorum ama bir yandan da bu barışma sürecinin yavaş ilerlemesini istiyorum. o an kendime itiraf edemesem de sanki elife ulaşacak gibi hissediyorum. elime bu fırsat geçerse ve o anlarda sevgilimle eskisi gibi olursak hep yan yana oluruz ve bu benim bütün emeklerimi yok eder.
    aradan bir hafta geçiyor. ben hala ne yapacağımı bulamamışım. facebook'a giriyorum. aşağı kaydırırken bebelerden biri resim paylaşmış. okulda yine üçü oturmuşlar ama bu kez çimlere geyik yapıyorlar. yan tarafa da yazmışlar. 'havalar ısındı, çimenlere transfer olduk' . aklıma hemen fotoğrafa yorum yapmak geliyor. şöyle hafif dalga geçen esprili bir şey yazsam. süper olur hemde bağlantımız kopmamış olur. belki okula davet ederler. tam yorumu yazıyorum. enter'a basacakken aklıma elif geliyor. ya elif yaptığım yorumu görürse. eskilerden birinin çevresinde olması yüzde yüz onu rahatsız eder. yorum yapmaktan vazgeçiyorum. ama bir şey de yapmam lazım. o anlarda bana sorsan, ne elif ne de ona ulaşmak umurumda değil derim ama içimdeki istek öyle demiyor. sürekli harekete geçme arzusu. başka bir şeye odaklanamıyorum.
    en iyisi mesaj atmak. evet evet mesaj atayım. ama ne atayım. onların kendi okudukları bölümle ilgili bir şey danışmak mantıklı olabilir. bebeler grubundakilerden biri ingiliz dili ve edebiyatı okuyor. buna mesaj atıyorum. 'merhaba kanka naber? sana bir şey danışacağım. ben yurt dışında staja başvuracağım. bu yüzden bir tane motivasyon mektubu yazmam gerekiyor ama ne yazsam olmuyor. okuldaki hocalarda pek ilgilenmedi. biraz farklı şeyler yaz deyip duruyorlar. belki sen yardımcı olursun bana? ne tavsiye edersin'
    benim beklentim beni okula davet etmesi ama 10 dakika içinde cevap geliyor. 'sen bir taslak hazırla bana gönder ben gramer hatalarını düzelteyim. biraz ekleme yapıp sana göndereyim'
    kafayı taktım kendimi davet ettireceğim. 'aslında bir taslak var ama çok klagib oldu. internetteki örnek mektuplara benzedi. ben müsait olduğun zaman okula gelsem bir beyin fırtınası yapsak nasıl olur' yazıyorum. cevap 'o zaman şöyle yapalım sen yarın akşam bizim aparta gel. bizimkilerde gelecek orada yazarız. hem fikirde verirler. istersen sevgilinde gelebilir'
    okula davet edilmeyip eve davet edilmek şaşırtsa da, onlarla samimi olmam için iyi bir fırsat. yarın akşam evlerine gitmek için yola çıkıyorum. resmen azap amk. 2 defa aktarma yapıyorum. giderken boş elle gitmeyeyim diye. yaş pasta alıyorum. hem de kaliteli bir markadan 45 lira. hala unutmamışım. nasıl koydu siz düşünün.
    kapıyı çalıyorum. bebelerden biri açıyor. içeri giriyorum. oooo nasılsın iyisin? iki hoşbeşten sonra. çıkar taslakları da bakalım diyor. ben aha sıçtım derken. parmağımla kafamı gösteriyorum aha burada diyorum. yine gülüşmeler. sonra kıza fırsat vermeden konuşmaya devam ediyorum. işte şöyle başladım cümleye. ilk paragrafta şöyle şöyle deyip kendimi tanıttım. ikinci paragrafta yoga ilgimden bahsettim diyorum. bebeler aaaaa yoga mı yapıyorsun diyor. muhabbet biraz buradan yürüyor. yoga yapmaya falan çalışıyoruz. ben bunlara artistik hareket falan gösteriyorum. böyle rahat iki saat geçiyor. ben bunlara siz istediğinizde arayın ben gelirim ya da siz gelin beraber yoga yaparız diyorum. amaç belli tabi okulda bir ayağım olsun.
    ortam ful kahkaha matrak devam ederken saat oluyor gece 11. hemen yola çıkmazsam otobüsler bitecek. tabi başka şehirde yaşayanların haberi yoktur. ankarada otobüsler 11:30 da biterdi. hatta bu olay bir kaç ay önce melih gidince düzeltildi. her neyse saat olmuş 11 kız diyor ki aaaaa motivasyon mektubu yazmadık. bende diyorum ki saat geç oldu otobüslerde bitmek üzere ben artık gideyim. kız yok olur mu ya yazalım o kadar gelmişsin. ne zaman biterse ben seni tüplü cliom'la eve bırakırım. olmadı burada kalırsın diyor. ben yok olur mu zahmet etme diyorum ama sonuç olarak kalıyorum. hayali bir başvuru için motivasyon mektubu yazmaya başlıyoruz. yemin ederim çile. motivasyon mektubu yazmak zaten zor, bir de yalan olunca gel de işin içinden çık. ne yazsak beğenmiyoruz. böyle yazmakla uğraşırken kız arada bilgisayardan sözlüğe giriyor. ben bir bakıyorum yan sekmede facebook açık. kızdan bilgisayaranı istiyorum. ben bir örnek mektup bulmuştum onu göstereyim diye. facebook'un açık olduğu yan sekmeye tıklıyorum. üstteki büyütece elif yy yazıyorum tıklıyorum. o an kalbim küt küt atıyor. sebebi gizli bir iş yapmam mı yoksa elifi görecek olmak mı? direk resimlere tıklıyorum. ilk bir kaç resme baktıktan sonra hızlı hızlı aşağı iniyorum ama arada güzel duran resimlere tıklayıp bakıyorum. elifle hiç birbirimizi tanımıyor olsak o günkü halinin yüzüne bakmam. anca one night stand olur benim için. patetese dönmüş amk. bu yorum biraz haksızlık oldu ama nasıl anlatsam böyle hafif balık etli olmuş. bu sorun değil ama yüzü de eskisi gibi değil kesinlikle yaşından büyük gösteriyor. hala tatlı ama... büyümüş ya işte. biraz aşağı kaydırdıktan sonra bir resim gözüme çarpıyor. elifle bir çocuk ayaktalar ellerinin arasından kırmızı kurdele sarkmış. direk resme tıklıyorum ama şoktayım. o sırada kız bana buldun mu diyor ben kekeme gibi cevap veriyorum. tüm dikkatim resimde çünkü. resme bakarken nişanlısının adını da görüyorum. etiketlemiş. hemen ana sayfa yapıyorum face'i. yok bulamadım mektubu diyorum.

    bitirdiğimizde saat iki buçuk oluyor ama beynim yoruldu. kızda yoruldu diğer iki bebeden biri koltukta arada gözünü açıp tekrar uyuyor. öbürü yatağa gitti aq. kızda bana diyor ki. sende şu koltukta yat sabaha gidersin. üstüne giyecek bir şey verirdim ama burası kız evi. battaniye getiriyor. çekiyorum kafaya yatıyorum.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +2 -2
      Hah yeni partgeldii super otekide haftaya gelir artik
      ···
    2. 2.
      +1
      Sardı hikaye devam
      ···
  2. 1102.
    +1
    Rezerved
    ···
  3. 1103.
    +3
    Adam adam erken geldi bugün
    ···
  4. 1104.
    +1
    reserved panpa hll.
    ···
  5. 1105.
    +1
    922 rez
    ···
  6. 1106.
    +1
    Sayfa 47 923 rezzz
    ···
  7. 1107.
    +1 -1
    Ya elifin aq zaten patlak bi huur
    ···
  8. 1108.
    +3 -1
    Karaktersizlik diyosun ama gibini erkeklere elletmenden baska bi karaktersizlik göremedim ben daha
    ···
  9. 1109.
    +1
    Pampa daha seri daha yazsan çok güzel olacak
    ···
  10. 1110.
    +1
    hadi ulan .d
    ···
  11. 1111.
    +1
    rezzers
    ···
  12. 1112.
    +1
    Sua'Rez
    ···
  13. 1113.
    +1
    Devam devam
    ···
  14. 1114.
    +1
    Up up up
    ···
  15. 1115.
    +1
    Rez 360
    ···
  16. 1116.
    +22 -1
    sabah olunca çıkıyorum bebelerin evinden. biniyorum otobüse evime gidiyorum. gider gitmez de ilk işim elifin nişanlısını stalklamak oluyor. profilinde elifle bir kaç resmi var onlara bakıyorum. benden en az 5 yaş büyüktür. adam çok net tipsiz. tıfıl 2 gibi bir şey. galiba mühendis ama hangi üniversiteden mezun yazmıyor. bilmem ne enerji diye bir şirkete çalışıyor. bir yandan da moralim bozuk. ne yapmaya çalıştığımı anlayamıyorum. 2 kez hiç bilmediğim bir okula gittim. orada saatlerimi harcadım. tanımadığım insanlara yanaşmaya çalıştım. evlerinde kaldım, okula gitmedim. sevgilimle tam işleri yoluna koyma sürecindeyken uzaklaşıyorum. kim için? elif. benim sevgilim eliften daha güzel, zeki. onu ihmal etmeme değer mi? hepsinden önemlisi kendimi neden yoruyorum? ... bu sorular kafamda gidip gelirken aslında bir çıkış yolu arıyorum. kafamda tüm bu çabamı aklayacak, meşrulaştıracak bir bahane. kendi kendimi inandırıyorum bulduğum bahaneye. elif benim için bir takıntı ve onu aşmak için onu görmeliyim, konuşmalıyım...
    bir süre bu işin peşini bırakıyorum ama gözüm hep okullarının sitesinde, bebeler grubunun facebook\'unda. herkesin katılacağı tarzda bir aktivite olunca damlayacağım okula. beklediğim günler aslında yakın. havalar ısınmaya başlamış. çoğu üniversite artık şenlik yapmıyor daha doğrusu yaptırılmıyor ama yine de bir çok okul şenlik gibi olmasa da birilerini çağırıyor. eğlenmesini bilen yine eğleniyor. biz o sıralarda zaten bütün üniversitelerin olaylarına katılmaya çalışıyoruz. kapıda sorun çıksa da bir şekilde giriyoruz. (bu arada şenliklerin kökünü kazıyan zihniyete lanet olsun. hayatında köyünden çıkmamış, yobaz anne ve babasının tak görüşlerinden başka kişiyi dinlememiş, dinlese de anlamayacak, farklı olana düşman gibi bakan kişiler tabi ki eğlenmeyi zina sanar. eğlenmek günahtır. bu kafadakilerin nasıl dönek huurlar olduklarını da başka bir partta anlatırım belki. allah iki yüzlülerden korusun amin)

    beklediğim haber geliyor. elifin üniversitesine gökçe geliyor. evet bildiğiniz tuttu fırlattı kalbimi gökçe. içeri girişte kesin sorun çıkacak o yüzden bizim bebeler grubuna mesaj atıyorum nasıl içeri girerim diye. bunlar dalga geçiyor. gökçe? sen? köyde gökçe mi dinliyordun?... haklılar amk. bende sevgilim seviyor ondan ya yoksa gökçe ne amk diyorum. bunlar tamam o gün okulun oralarda buluşuruz bir şekilde hallederiz diyorlar. sevgilimi arıyorum. ne gökçesi yaaaa? o ne be? şehrin diğer ucunda? öyle bir üniversitenin varlığından sen deyince haberim oldu asdfafadf... neyse sonunda ikna ediyorum.
    günü gelince gidiyoruz. bebeler grubunu bekliyoruz. bizi okula yakın bir yerden alıyorlar ama o tüplü clio\\\'ya binen hamile kalır. 2kişi daha var, bizde biniyoruz oluyor 7 tıklım tıklım. zar zor biniyoruz. okulun kapısında güvenlik durduruyor. gençler kartlar deyince tıklım tıklım arabadan 4 kart çıkıyor. adam içeri bakıyor. biz hiç o yöne bakmıyoruz. adam öbürleri falan diyor ama bizim bebelerden biri araya giriyor. onlar arkadaşlarımız yaaa napalım gelmeyin mi deseydik? onlarda şu üniversitenin öğrencisi. ama sürekli bağırıyor. adamın aslında geçirmeye niyeti yok ama arkada trafik oldu. korna sesleri. güvenlik siz şu köşede durun geliyorum diyor. tabi durmuyoruz. basıyoruz şenlik alanına. o andan itibaren gözlerim fıldır fıldır.
    bu arada sevgilim nereden tanıyorsun bunları diyor. bizim okula konferansa gelmişlerdi oradan diyorum. daha önce hiç bahsetmedin diyor. bahsettim sen hatırlamıyorsun diyorum. bu üniversitede arkadaşın olduğunu ilk kez şuan duyuyorum, hatta bu üniversiteyi ilk kez duyuyorum diyor. bende küçük bir patlama yaşıyorum. neyi kanıtlamaya çalışıyorsun? bahsetmemiş olsam ne ? olmasam ne? ben buraya ikimiz , peşimizde ne senin ne benim arkadaşlarım olmadan rahatça eğlenelim diye gelmek istedim sen yine başladın diyorum ama biraz sert oluyor. sevgilim, yaa ben sadece daha önce bahsetmedin bir şeyden değil diyor. sonra elimi tutuyor. konserin olacağı alana yürürken gözüm hep elifi arıyor. acaba gelmiş midir? konserin olacağı mekan kalabalık değil. gelse görürüm herhalde? yani şöyle diyeyim. ankaradaki diğer büyük üniversitelerin konserlerindeki gibi kıç kıça değil. millet yere oturmuş.
    konser alanında benle sevgilim ortamda tak gibi kalıyoruz. çünkü kimseyi tanımıyoruz. elinden tutup orandan oraya çekiyorum. aslında amacım elifi bulmak. tekrar bebeler grubunun yanına gittiğimizde görünce direk tanıyorum. elifin nişanlısı bu. evet evet bu o resimdeki adam, tıfıl 2. zaten takım elbiseyle gelmiş. demek ki işten gelmiş. kafam mobese kamerası gibi sağa sola dönüyor. elif kesin burada. durduğum yere çakılıyorum. bebeler grubu mekanda sürekli yer değiştiriyor. ben biz birazdan geleceğiz, sevgilimle baş başa kalmak istiyorum diyorum. millet gülüyor herkesin ortasında mı? diyorlar. sevgilim de anlam veremiyor niye oraya yapıştık. ben böyle deyince sevgilime biraz daha ilgi gösteriyorum. tabi o sırada amacım şüphe uyandırmamak. bak seni tanıyan kimsede yok seni öpebilir miyim ? diyorum. gülüyor. öp ama tanıyan kimse yok diye değil, ben istediğim için ve seni sevdiğim için diyor. kısa bir öpüyorum dudaklardan. normalde gibsen bu kadar kolay öptürmez milletin içinde ama galiba okula girerken attığım trip işe yaradı.
    tam sevgilimi öpüp kafamı geri çekerken, ve gözlerim sevgilimin gözlerindeyken onu görüyorum. hani gözünüzün yan tarafıyla daha bulanık görürsünüz ya öyle. sanki gözüm simasını seçiyor. kulaklarımın uğuldadığını hissediyorum ve ister istemez kafam hızlıca ona dönüyor. o da dümdüz yürüyüp yanımızdan geçerken bize kısa bir bakış atıp geçiyor.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      bi part daha at
      ···
  17. 1117.
    +2
    Elif hanım napıyorsunuz lan 47
    ···
  18. 1118.
    +1
    Rez res rez
    ···
  19. 1119.
    +1
    Tekrar trendde
    ···
  20. 1120.
    +1
    hadi ulan baba
    ···