Arkadaşlar burdan sonra uzun uzun yazacağım lütfen partlardan şukunuzu ekgib etmeyın şuku görmedimmi kendimi çıplak hissediyorum. Ama emek verip yazdığım partların beğenildiğini görünce mutlu oluyorum sözlükte sürekli hikayeler yazasım geliyor. Teşekkürler iyi okumalar...

Eve geçer geçmez hocaya başımdan geçen tüüüm olayları anlattım. Ardından hoca içerden beyaz bi kağıt ve bir tas su getirdi. Suyun üzerine kağıdı ortadan 2 ye bölüp koydu ve bana oğul birazdan burada ne görürsen bana söyle dedi tamam dedim. ve arkamda bir elini sırtıma koyarak ibranice sözler söyliyip enseme üfledi. Suya baktığımda belli belirsiz birşeyler görünmeye başlamıştı. Ve biraz sonra net bi şekilde görmeye başladım. Hoca ne görüyorsun oğlum dedi. Cinleri görüyorum hocam dedim köyün tüm giriş çıkışlarını sarp kayalıklarını patika yollarını ve şuanda bulunduğumuz evin kapısının önünde bekliyen 3 ifriti görüyorum dedim. Başka ne görüyorsun dedi hocam ev görüyorum bulunduğumuz evi görüyorum.. Başka ne görüyorsun evin ahşap, tahta balkonunda oturuyor hocam o kadıını görüyorum dedim... Tamam oğlum şimdi söyleyeceğim sözleri tekrar et dedi bende tamam dedim.

tadhhab kama kunt tati lieanak allaha, O O shaytan aljaysh luein. Dedi bende aynı şekilde tekrar ettim. Ardından mabeuthin Ayyy alshaytan niabatan ean alnabii sulayman alsafqat ln talmus hadhih al'ard ... dedi ve 3 kere bana tekrar ettirdi. Biraz sonra yine o kağıda bakacağımızı söyledi beni bıraktı ve içerden bir leğenle birlikte kafesten çıkardığı bir kargayı ve bıçağını getirdi.

“Ne oldu ? Neden öyle bakıyorsun teyze? Diye sordum.
“Sen iyi misin? Diye karşılık verdi.
“Bilmiyorum. Bugün atın üstünde giderken düşüp başımı yere vurdum” dedim.
Teyze ” oğul hayvanlarını ahıra bırakırken gördüğün çocukları nasıl unutursun? Dedi.
” Ne yani? Bu çocuklar ben ilk geldiğim gün varmıydı? Dedim.
Nasıl olurdu? Muhtarın çocuğu olmuyor diye bütün köy biliyordu sözde. Belki de ben öyle hatırlıyordum. Belki de başımı çarpmanın etkisiyle kısmen hafizamı kaybetmiştim.
” Adı ne peki?” dedim teyzeye.
Eşim “onun adı Lahab” dedi.
“Bu nasıl bir isim? Ne anlama geliyor?” Diye sordum.
“Yalın alev anldıbına geliyor.” Dedi.
Kafam iyice allak bullak olmuştu, kendimi iyi hissetmiyordum ardından muhtar içeri girdi. Ve kemerinin tokasıyla kafama kafama darbeler vurmaya başladı. Biraz sonra acıdan şuurumu kaybettim kafam patates gibi şişmişti odanın ortasında yerde yattığımı hatırlıyorum...

Biraz zaman geçtikten sonra dışarda sandalyeye bağlı bi şekilde kendime gelmeye başladım. ve kapının önünde etrafı süzdüm. Gökyüzü kızıl bir renge bürünmüştü. Yaklaşık 50 metre ötedeki yaşlı dede çalısının altında keçiler ve buzağılar otluyordu. Hava kararmadan hayvanları onları son kalanları ağıla sokmalıyım diye düşünürken teyze kucağında o bebekle dışarı çıktı ve çınar ağacına doğu yürüdü.

Etrafımı sardıkları anda gökten tam ortamıza bir anda bir bayan düştü. Masmavi güzel gözleri ve sarı saçlarıyla aklımı başımdan almıştı. ifritlere elindeki kitabı doğrultarak Hz süleymanın anlaşmasını okudu ve hepsini bağladı. ifrit ve cinler sinirlenmişken biz oradan uzaklaştık. ardından beni bedenimin yanına zütürdü ve uyanmak istediğini düşün dedi. Bende öyle yaparak bi anda bedenimde uyandım.

Hazır ifrit ve cinler bağlı iken tekrar ayağı kalktım kayalıkları aştıktan sonra köye vardım. ilk evin kapısına vurup murat hocanın evi nerdedir diye sordum. Cama çıkan yaşlı tombul teyze ilerdeki caminin karşısındaki ev dedi ve hemen o tarafa doğru koşmaya başladım. Biraz sonra varmıştım ben oraya vardığımda kapı açık bi şekilde beni kapının önünde bekliyordu hemen içeri aldı ve geç otur burada sana kimse bişey yapamaz korkma dedi.

Aramızda yaklaşık 15 metre mesafe vardı. Bebeğin üzerinde giysileri yoktu ve vücudu siyah, seyrek, ıslak tüylerle kaplıydı. Teyze çocuğu yere bıraktığı an dede çalısındaki kuşlar çığlık çığlığa bağırarak havalandılar. Keçiler ve buzağılar çıldırmış gibi boynuz darbeleriyle birbirlerine saldırmaya başladılar.

Onlar birbirlerini yaralayıp kanlar içerisinde bırakırken ilerideki köy istikametinden çığlıklar yükselmeye başladı. O sırada çocuk elleri ve ayakları üzerinde doğruldu. Dizleri normal bir insana göre ters bir şekilde, geriye doğru bükülüyordu. Çocuk elleri ve ayakları üzerinde koşarak çınar ağacı altına gidip keçilerin ve buzağıların az önce otladığı, şimdi ise birbirlerini parçaladıkları yeşilliklerde otlamaya başladı. Ben hayretler içerisinde olan biteni izlerken teyze döndü ve bana baktı.
Yüzünde korkunç bir ifadeyle “intebih” diye bağırdı ve ortadan kayboldu. O kaybolduğu gibi içerden muhtar çıktı. Ve elinde bir kitap, bir kaç tavuk tüyü yılan pulu ve üzerinde boğa resimleri olan kağıtlar ile yanıma geldi. Bir iki saniye sonra birden tam karşımda, teyzenin sarı gözleri gözlerimin önünde aniden oraya çıktı. Ben korkunun etkisiyle geriye doğru sıçradım ve sırt üstü düşüp başımı sertçe yere çarptım. Gözümü açtığımda dede çalısının altında sırt üstü ellerim ve ayaklarım bağlı bi şekilde yatıyordum. Ayağa kalkmaya çalıştım kalkamadım. önümde Kuru dal az bir kısmı kesilmiş vaziyette duruyordu. Hava kararmak üzereydi.. Ardından bi darbe daha geldi ve bayılmışım. Tekrar uyandığımda gece yarısıydı ve elim ayağım çözülmüş ağacın altında yatıyordum. Tekrar muhtarın evine doğru gittim kapıyı çaldım.

Kapıyı çaldığımda teyze açtı, kucağında yine erkek çocugu vardı. muhtara seslenip izniyle oturma odasına geçtim. ardından oda odaya geldi çocugu kucaklayıp yanıma oturdu. Endişeli gözlerle etrafa baktım, herşey normaldi. Birlikte akşam yemeği yerken eşi ve muhtar çok mutlu görünüyordu. Ardından teyze.
Gülümseyerek “sana çok güzel bir haberim var ” dedi. Muhtara...
“Ne?” Dedi.
“Hamileyim” dedi. . .!

Hoca bana bu kadının ağacın altındaki o hazineyi almak için cinlerle irtibata geçtiğini söyledi. Ve bu 3 ifritin koruduğu hazineyi almanın tek yolu oraya cin ve insandan olma bir bebeğin kurban edilmesiymiş. Sen bu ilişkiyi yaptığına göre onlar amacına ulaşmak üzereler. Ama çocuğu babasının kurban etmesi gerekiyor yani senin. Ve onun için şimdi kapının önünü tüm köyün giriş çıkışlarını senin için tutuyorlar. O Sırada balkonun camından içeri bakan kadını gördüm kalbim güm güm atıyordu. Hoca anlamadığım ibranice ve arapça sözlerine devam ederek karganın kafasını kesti ve kanın birazını leğene akıttı. Birazınıda bir bardağın yarısına doldurdu ve bana verip şu sözleri benimle beraber tekrarla ve iç dedi. waO Cinna tilk alshayatin laenatan lm yatruk lana khalf 'iidha kunt la tatrik li wahadi hataa 'anaha yaqtuluna dedi bende aynı şekilde tekrar edip içtim. Ardından odanın camları patladı. Ve dışardan kahkaha sesleri gelmeye başladı...

Kendimi geri çektim ve yere düştüm. Yere düşerken bi anda elimdeki silah patladı ve çaycı dayıyı vurdum ardından tüm gücümle ayağa kalkıp koşmaya başladım cin tepesine doğru koşuyorum arkamdan kahkaha sesleri geliyor ağacın dibinde o 3 silüet dönüyor. Kadın elined kitapla kahkaha atıyor bebeğin çığlık sesleri geliyor. Ahmet abimin sesini duyuyorum Oktay koşma Oktay koşma bizden kaçamazsın önüne çıkacaklar. Beynimin içinde çeşit çeşit seslerle Koşmaya devam ediyorum. Tepeyi yarıladım arkama baktım bir ifritlerin hepsi toplanmış kadının etrafında duruyorlar kadın onlara bişeyler söylüyor... Tekrar önüme döndüm ve arkama bile bakmadan tepeyi tırmanmaya başladım. Tepeyi aştım diğer tarafından inerken hızımı alamadım ve yuvarlandım. Ardından bi mağaranın önüne düştüm...

Hemen mağaranın içine girdim ve saklanabileceğim bi taşın arkasında durdum. Daha sonra!...

kesin yaşanmıştır bu olay

Ya amk oğlu sansürleyip yaz çarpılıcaz ya

Devam panpa çok pis sardı.

amk ben gecenin bu saatinde böyle part part hikaye yazcam 2-3 şuku gelcek kalkın gibtirin gidin

bacınızı giberim

derdim.

23. Sıraya düşersin tabii yazmıyorsun. 1 saat önce yazmaya başladın. Millet sabahtan beri yaz diye entry giriyordu. Hızlı yazdığın sürece okuyan gelir şukusunu verir gider.

Okumayın cin çarptı xd

Çobanı cinler gibti 1.60
Coban atı gibti 1.10
Evi arabayı sat bunlara baş parayı

Hadi rez olsun bakim

Bekliyoruz panpa sarmaya başladı.

%100 diyorsa kesin gerçektir

çalıntı eksi

Bro yaz daha cok yaz korkunclu