/i/Korkunclu

Korkularımız yaşamımızı yönlendirir.
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +68 -18
    Selamun Aleyküm arkadaşlar.

    öncelikle belirtmek isterim ki bu yazacağım hikaye %100 yaşanmış olup hiç bir kurgu yoktur. benle özelden konuşan panpalarım beni bilir. aklı başında işi gücü olan eğitimli biriyim.

    aramızda bazı arkadaşlar vardır. paranormal olaylara ve hikayelere inanmayan. CSB diyecekler lütfen seriyi takip etmesinler. her part'ta bir olay anlatmayı planlıyorum. takipte kalın. rezlerinizi alın pcdeyim çok hızlı bi şekilde partlar gelecek. Olaylar tamamen yaşamış olan dayımın ağzından tarafımca yaşamışım gibi anlatılacaktır. iyi okumalar...

    Oktay Avcı Anlatıyor.
    Köydeki işim çobanlıktı. Köylünün malını otarır gece gündüz demeden dağ taş dere tepe gezerdim. Birgün Erzurum'un alabalık köyüne doğru yayladan yola çıktım. Yolda cinler tarafından sahiplenilmiş bir dağdan köye doğru ilerliyordum. Arkamdan Abim Ahmet'in sesiyle bana sesleniyordular. Oktay mallar geliyor malları dönder. Oktay mallar kaçıyor malları tut gibisinden sesler gelirken dönüp dönüp arkama baktım. Sürüyü bir arada tutmaya çalışırken bayaa bi yol katettim. Daha sonra sesin geldiği yöne doğru geri dağa döndüm. Birisi sanki boynuma ağır bir odunla vurdu ve atın üstünden düştüm. Zar zor toparlandım ata tekrar bindim ve kendimi ata sıkıca bağladım. Atın üstüne sıkıca sarılıp köye doğru atı sürmeye başladım. Bu köy kendi köyüme doğru giderken dinlenip kalacağım köydü. Malları düzgün bir ovaya çıkardıktan sonra bir ağacın dibinde biraz uyumak için uzandım...

    Arkadaşlar pcden yazacağım dayım yanımda şuan anlatıyor tamamen kendi başından geçmiş bir olay hepinize iyi okumalar...
    ···
  2. 2.
    +27
    Ağaç Köyün biraz kenarında musallatlı cin tepesi ile köyün ortasında kalıyordu. O sırada ordan geçmekte olan birisi Dede çalısı diye hitap ettiği bu ağacın altında yatmamalısın diyerek gitti. Doğrusu biraz ürpermiştim ama ayağa kalkmaya dermanım yoktu. Zaten etrafta 42 derece sıcaklıkta altında uzanıp gölgesinde yatacağım başka bir ağaç yoktu. Biraz zaman geçtikten sonra derin bir uykuya daldım. Rüyamda bu köyde geziyordum Elinde pompalı boynunda mermilerle bir eşkiya gördüm derenin köyün biraz içindeki derenin hemen yanıbaşında durmuş bana bakıyordu. Derenin karşısında bir masa ve üzerinde pentagram resimleri olan büyü kitabına benzer kitaplar vardı. Ardından bana doğru bağırdı benim bütün mal varlığım o ağacın altında.! Hemen kalk ordan. Nefes nefese uyandım kan ter içinde kalmıştım. Derin bi nefes aldıktan sonra yerimden kalktım ve malları kontrol ettikten sonra hepsini bir araya topladım. Ardından malları köyün girişindeki muhtardan izin alarak ahırına bıraktım ve köyün içine doğru yola çıktım.

    Devam mı arkadaşlar adam anlatıyor??
    ···
    1. 1.
      +5
      Dayın incidekiler devam derse anlatıcam yeğenim mi dedi amk
      ···
    2. 2.
      -1
      Yok panpa ondan değilde hani okuyan yoksa yazmayada gerek yok mk hem adamı hem parmaklarımı yoracağıma yazmam onu dinlerim sadece.
      ···
  3. 3.
    +19 -2
    Arkadaşlar Çay koydum aşşağıdan marketten dayıma ve kendime sigara alıp geliyorum yerinizi alın. Bomba gibi bir hikaye tüylerim diken diken oldu amk!
    ···
  4. 4.
    +29
    Köyde bir kahveye geçip köyün ahalisine selam verdikten sonra bi çay söyledim. Çaycının çırağı yanıma geldiğinde karşıma oturttum. Bu köyde dede çalısı denen bir ağaç vardır. Bu ağacın olayı nedir gardasım bilgin varsa bana bi anlatırmısın diye sordum. Hemen yanımdan kalkarak çaycının yanına gitti kahvenın sahibi yanıma gelip bardağı masamdan aldı ve beni masamdan kaldırdı. Git burdan bu köyde bela istemiyoruz dedi. Bende ona çoban olduğumu 60'a yakın mal otardığımı bu köyün kendi köyüme gitmeden önceki son durağım olduğunu söyledim. Ve alabalıklı olduğumu belirttim. Zar zor sakinleştikten sonra Alabalıkta benim akrabalarım var kimlerdensin dedi. Avcılardanım dedim. Beni evine davet etti ve akşama kadar çay ocağında takıl akşam bize gider evde konuşuruz dedi. Şimdi söylersem olmaz köylü bu konulardan pek hoşlanmıyor dedi. Tamam dedim ve gidip muhtarla hayvanlarımın komda(ahırında) bu gece kalması için izin alıp geleyim dedim. Ardından kalktım ve köyün yukarısına doğru yürüdüm. Yolda ensemde bi soğukluk hissettim. Öğleden sonranın 45 derece sıcaklığında taşlar olduğu yerde patlarken bu soğuklukda neyin nesiydi? Ve hemen peşinden bir ses geldi. Kulağıma yol boyunca adhhab min huna, adhhab min huna min şerri, adhhab min huna min felakh diye fısıldadı. Koşmaya başladım ve soluk soluğa muhtarın kapısını yumruklamaya başladım...

    Arkadaşlar entrylere şuku atın özellikle ilk entry'e seriden yazıyorum sabaha kadar burdayım.
    ···
    1. 1.
      0
      rezzervasyon
      ···
    2. 2.
      0
      Az kaldı panpa part geliyor şimdi.
      ···
    3. 3.
      0
      Yaz amk
      ···
    4. 4.
      0
      O dua ne lan başımızı belaya mı sokçan mk cenabet cenabet
      ···
    5. diğerleri 2
  5. 5.
    +24
    Muhtar kapıyı açtı ve noldu evladım hayırdır dedi. Köyün aşşağısındaki çaycı dayının bu gece beni misafir edeceğini söyledim ve hayvanlarım ahırda kalabilirmi dedim. Tamam oğlum kalsında ne bu hal soluk soluğa kalmışsın dedi. Bende az aşşağıdaki çoban köpeklerini bahane edip onlar kovaladı diye geçiştirdim. Ardından çay ocağına gittim. Biraz zaman geçtikten havanın kararmasıyla çaycı dayı dükkanı kapadı evine doğru yola çıktık. Eve vardık Allah razı olsun bi güzel karnımı doyurdu ardından çay getirdi başladı anlatmaya. Bak oğul bu köyde yıllardır devam eden efsane bir hikaye anlatılmaktadır ve bu hikayeye bütün köylü inanır...

    Hikayede köyün biraz dışında tepeyle köyün arasında kalan bir ağaçtan bahsedilir. Köylünün dedeçalısı adını verdiği bu ağaç oldukça eski ve bir okadarda ürperticidir. Bu ağacın etrafında başka bir ağaç göremezsin. Bilinenlere göre bu köyde çok eski zamanlarda bir eşkiyadan bahsedilirdi. Bu eşkiya cin ve karabüyü işleriyle haşır neşir olan acımasız ve kötü birisiymiş. Olayı dahada gizemli hale getiren ise bu eşkiyanın bütün mal varlığının bu ağacın yakınlarında olmasıymış. Bilinenlere göre altın elmas külçe ve gümüşlerle dolu bir kara sandığı bir karabüyü ile bu ağacın altına gömmüş.

    Bu ağaca yaklaşan köylülerin bazısı bu ağacı ve eşkiyayı rüyalarında gördüklerini, bu ağacın altında simsiyah suretlerin beklediğini dile getirmiştir.

    O sırada sözünü keserek bu ağacın altında uyumuştum dedim ve rüyamda bende bir eşkiya ve masanın üzerinde büyü kitapları gördüm dedim.

    O ise istifini bozmadan anlatmaya devam etti...
    ···
    1. 1.
      0
      Hızlı yazz
      ···
  6. 6.
    +20 -1
    Bir zamanlar bu ağacın altında bir çoban yatmıştı ve adı deli çoban olmuştu. O da senin gibi bir rüya gördüğünü söyleyip anlatmıştı. Bu ağacın altında birinin öldürülüp kanının akıtıldığını görmüş. O günden beride bu ağacın yakınına dahi gitmemiş. Bu adamın hikayesini dinledikten sonra şehirde tanıdığım Bursada oturan Erzurumlu adı Gölge hatun olarak bilinen bir akrabamı aradım. Ve çobanın bana anlattıklarını aynı şekilde ona anlatıp ağaç hakkında bana bilgi vermesini istedim. Haliyle oda beni kırmayıp astral seyahat diye tabir edilen yöntemle o ağacın dibine baktı ve telefon konuşmamızda şunları söyledi.

    Orada uzun zaman önce 17 yaşındaki bir erkek çocuk kurban edilmiş. 40 santim aşşağıda bir sandık görüyorum fakat, başında 3 tane ifrit bekliyor. Onlar sıradan cinler ve cin kabilesi değil. Kıyametin habercisi deccalin nöbetçileri onlar dedi ve devam etti.
    O hazineyi oradan almak imkansız o boş gördüğün ova komple ifritlerin köyü. O ağacın altından kesinlikle hepiniz uzaklaşmalısınız hemde hemen dedi. O gün bugündür kimse o ağacın yanına yaklaşamaz yaklaşanda ya ölüüür ya kaybolur.
    ···
    1. 1.
      0
      Yazzz ulenn yazzz
      ···
    2. 2.
      0
      Devaaammm
      ···
    3. 3.
      0
      Yazıyorum arkadaşlar.
      ···
    4. diğerleri 1
  7. 7.
    +19
    işin zor evladım Bu gece bende kal inşAllah yarın sağ salim köyüne gidersin dedi ve yatacağım yeri gösterdi. Doğrusu nasıl uyuyacaktım bilmiyordum ama yatakta bi sağa bi sola dönerek uyumaya çalıştım. Biraz sonra derin uykuya dalmıştım. Rüyamda o eşkiya büyük okul tarzı bi binanın içinde beni kovalıyordu. Elinde pompalısı boynunda domdom kurşunu arkamdan mermi ata ata geliyor ben kaçıyorum o peşliyor merdivenleri iniyorum en son kazan dairesine girip kapıyı kapattım. Kapıya yaslandım ve dışardan gelen eşkiyanın sesini dinliyorum. Küüüt etti kulağıma takla attım ve yerden kalkamadım. Çok enteresandı ölmüştüm yerden kalkamıyordum ama eşkiyanın üstüme geldiğini hissediyor seslerini duyuyordum sadece hareket edemiyordum. Ardından dua ederek bi şekilde nefes nefese uykudan uyandım. Bi sigara yakıp cama çıktım ve dere kenarında 3 adet sihay çarşaflı hani insanların azrail silüeti diye yapıp internet sitelerine attığı elinde tırpan olan varlığın tıpa tıpı varlık gördüm.

    Hemen içeri çaycı dayıya seslendim. O Gelene kadar ifritlerin hepsi bana doğru kafasını yöneltti o sırada ayaklarının ters olduğunu gördüm imalı imalı kulak tırmalayan bir ses ile adhhab min huna min şerri fevfelak. Diye bağırdı ve 3 ü birden üzerime doğru havalanarak gelmeye başladılar. Ardından çaycı dayı odaya girdi cam patladı ve olduğum yere yığıldım kaldım...
    ···
    1. 1.
      0
      Devammmmm
      ···
    2. 2.
      0
      Devanmmm
      ···
    3. 3.
      0
      Yazzzzzzzz
      ···
    4. 4.
      0
      DevAM zanza
      ···
    5. 5.
      0
      devam panpa bekliyoruz.
      ···
    6. diğerleri 3
  8. 8.
    +22
    Gözümü sabah ezanıyla beraber açtım. Başımda çaycı dayı vardı. Uyandığımı görünce yüzü gülmeye başladı. Dayı ben gidiyorum diyerek apar topar evden çıktım ve muhtarın evine doğru yola vardım. Muhtarın evinden ağaç ve musallatlı ifrit ovası görünüyordu. Ağacın dibinde o 3 ifritin silüetini tekrar gördüm. Bana bakıyorlardı muhtar kapıyı açar açmaz ahırdan atımı ve hayvanlarımı alacağımı söyledim. Muhtar komun(ahır) kapısını açtı içeri girdiğimdeki manzara midemi bulandırdı kusarak kendimi dışarı attım. Ardımdan muhtar girdi oda aynı şekilde kendini dışarı attı.

    60'a yakın hayvanın 20 si telef olmuş ve paramparça bi şekilde etrafı sağa sola saçılmıştı adım başı bir bağırsak mide vesayre iç organlarıyla dolmuştu kom. Bazı hayvanlar ise bu etlerden hunharca yiyorlardı. Ben içeri girdiğimde ise hepsi yemeyi bıraktı ve kafalarını çevirip bana odaklandılar. Atımın yanına gittiğimde sanki yabancı biriymişim gibi kişniyordu.

    Duvarlara bu hayvanların kanı ile almawt la mafara min lana baed oktay yazıyordu (Ölüm senin peşinde bizden kaçış yok oktay)
    Atımı Zar zor sevip başından okşuyarak sakinleştirdim. Ve atımla birlikte sürüyüde alarak dışarı çıkardım. Muhtara ne olmuş olabilir dedim. Oğul dede çalısının musallatına mı bulaştın doğru söyle dedi. O ağacın altına mı gittin dedi. Bende başımı sallıyarak onayladım. Muhtarın getirdiği çuvallara hayvanların cesetlerini doldurduk. Ağam bunları nereye atacağız dedim sen onları karıştırma ben hallederim sen yeterki musallatınıda al bu köyden git dedi. Ve atıma binip Cin tepesinin arka tarafındaki patika yola doğru koyuldum.
    ···
    1. 1.
      0
      Devam panpa
      ···
    2. 2.
      0
      devam panpa bekliyoruz.
      ···
  9. 9.
    +14
    Arkadaşlar ilk entry şukulayın. Değerlendirin buraları metin belgesinde partları biriktirip her seferinde 2 veya 3 part üst üste atacağım.
    ···
    1. 1.
      0
      Yazzzzzzzzz
      ···
    2. 2.
      0
      panpa 1.5 part hazırladım bak 48 geçiyor tam 3 te 3 part birden atacam.
      ···
  10. 10.
    +19 -1
    Akşam vakti Heryer düz ağaç falan az var. ilerliyorum tepenin arkasına geçtiğimde az önce içinden çıktığım köyden düğün sesleri gelmeye başladı. HasbinAllaaah. Kim düğün yapabilir yapılacak olsa 1.5 gündür köydeyim illaki haberim olur du neden benim haberim yok gibisinden düşünüp atı ve sürüyü köye doğru geri çevirip bi gidip bakmaya karar verdim.

    Gittiğimde gerçektende düğün havası herşey düğüne uygun bi şekilde ayarlanmış hemen ağacın ilerisindeki muhtarın evine yakın olan ovada düğün yapılıyor. Ben insanların simalarına pek dikkat etmezdim bile ama daha az önce ben köyden çıkarken burda hayvanların cesetleri çuvalla bağlı muhtarın evinin dibinde duruyordu. Organizasyon süslemeler bunlar ne ara oldu diye düşünmeye başladım. Kafamda buruk bir şüphe oluştu...

    Düğüne alanında birisi yanıma gelip şunu dedi "sakın o kelimeyi burda söylemeyin" bende ilk baş anlamadım. Sonra ordakilere dikkatlice bakınca burun kemiklerinin olmadıgını farkettim ve ufak çaplı
    bir korku yaşadım.
    ···
  11. 11.
    +22 -2
    Ardından o kelimenin ne olduğunu düşünürken ayaklarının ters olduğunu farkettim. Ve o kelimenin ne olduğunu şimdi anlamıştım Bismillahirrahmanirrahim dedikten sonra kendimi masanın altına attım. Tekrar dışarı çıktığımda ne düğün vardıı ne bir insan masa ve elimde kalan masanın altına girmeden önce tuttuğum altın tas vardı. Hızlı bi şekilde atıma binip sürüyüde aldım hemen köyden çıkışa gitmeye başladım artık gelmeyecektim buraya. Patika yola daldım ve yaklaşık yarım saat seyr halinde ilerledim.

    Biraz ilerde yolun sonunda o 3 silüet göründü ve üzerime doğru gelmeye başladılar benim at beni sırtından atmaya çalışıyor zor tutuyorum atı çevirdim sürüyü orda bırakıp kaçmaya başladım. Cin tepesine doğru gidiyorum o istikamette kaçacak başka yer yok çünkü..

    Arkadaşlar ilk entry şukulayın uzun partlar geliyor.
    ···
    1. 1.
      0
      Yazzzzxz ulan amkkkk
      ···
    2. 2.
      0
      panpa ben sana özelden hikaye attım onu oku bunu 2 gün okusan bitmez yani seri yazsamda bitmez.
      ···
  12. 12.
    +44
    Arkadaşlar dayım diyor ki sağlam kafa sağlam vücutta bulunur hadi yat sabah kalktığımızda ben sana anlatacağım sen yazacaksın. Zaten bu saatte pek kimse kalmamıştır adamlarıda uykusundan etme. Bencede haklı arkadaşlar biliyorum okusanız bile saat 5:30 - 6:00 gibi düşüp yatacaksınız ve hikaye yine bitmemiş olacak. En azından yatayım sabah kalktığım gibi seriden uzun uzun partlar ile devam edelim Destek veren herkese teşekkürler. Entryleri okuyup şuku vermiyenlere hakkımı helal etmiyem iyi geceler.
    ···
    1. 1.
      0
      Rezerved
      ···
    2. 2.
      0
      Rezerced
      ···
    3. 3.
      0
      Devam it
      ···
    4. 4.
      0
      Dayını gibem devam
      ···
    5. 5.
      0
      Dayini gibiyim devam et hadi
      ···
    6. 6.
      0
      Bekliyoruz
      ···
    7. 7.
      0
      Rezervasyon
      ···
    8. 8.
      0
      Hadi amk dayısını gibtiğim
      ···
    9. 9.
      0
      Dayının adına köyüm hadi lan
      ···
    10. diğerleri 7
  13. 13.
    +13
    Arkadaşlar geldim seriden yazıyorum. açıkcası 4 sayfa rez geleceğini düşünmüyordum kesinlikle yarım bırakmayacağım iyi okumalar.
    ···
  14. 14.
    +19 -1
    Atın üstünde hızla ilerliyorum. O an korkudan dengemi kaybedip sırt üstü yere düştüm ve başımı sertçe yere çarptım. Daha sonra geçmiş ağaç ve eşkiye ile ilgili birtakım bölük pörçük rüyalar gördüğümü hatırlıyorum. Gözlerimi açtığımda ağacın altında sırt üstü yatıyordum. Muhtemelen bir ya da iki saat yerde o şekilde yatmışım. Güneş batıdaki tepelerin üzerine iyice yaklaşmıştı. Acaba Tepeye doğru giderken bu ağacın altına nasıl gelmiştim.

    Kalkıp muhtarın evine doğru yol aldım. Kapıyı çaldığımda muhtarın eşi açtı, kucağında oğlu olarak düşündüğüm bir çocuk vardı. Odada oğlundan birkaç ay küçük gibi görünen başka bir bebek daha emekliyordu. Oldukça esmer ve zayıf bir bebekti. iyide muhtarın hiç çocuğu yoktu ki?
    Herhalde komşuların biri kısa süreli bakması için bize bırakmıştır diye düşündüm ve muhtara seslendim ” muhtar geldiğinde hayırdır abi senin çocuğun yoktu bu çocuklar kimin?” Diye sordum.
    o sırada konuşurken muhtar kolumdan tuttu beni ve içeri aldı. eşi ise bulunduğum odaya girdi, başımda dikilip endişeli bir ifadeyle bana baktı.
    ···
    1. 1.
      0
      Sonunda geldin lan pekekent
      ···
  15. 15.
    +12
    “Ne oldu ? Neden öyle bakıyorsun teyze? Diye sordum.
    “Sen iyi misin? Diye karşılık verdi.
    “Bilmiyorum. Bugün atın üstünde giderken düşüp başımı yere vurdum” dedim.
    Teyze ” oğul hayvanlarını ahıra bırakırken gördüğün çocukları nasıl unutursun? Dedi.
    ” Ne yani? Bu çocuklar ben ilk geldiğim gün varmıydı? Dedim.
    Nasıl olurdu? Muhtarın çocuğu olmuyor diye bütün köy biliyordu sözde. Belki de ben öyle hatırlıyordum. Belki de başımı çarpmanın etkisiyle kısmen hafizamı kaybetmiştim.
    ” Adı ne peki?” dedim teyzeye.
    Eşim “onun adı Lahab” dedi.
    “Bu nasıl bir isim? Ne anlama geliyor?” Diye sordum.
    “Yalın alev anldıbına geliyor.” Dedi.
    Kafam iyice allak bullak olmuştu, kendimi iyi hissetmiyordum ardından muhtar içeri girdi. Ve kemerinin tokasıyla kafama kafama darbeler vurmaya başladı. Biraz sonra acıdan şuurumu kaybettim kafam patates gibi şişmişti odanın ortasında yerde yattığımı hatırlıyorum...
    ···
  16. 16.
    +11
    Biraz zaman geçtikten sonra dışarda sandalyeye bağlı bi şekilde kendime gelmeye başladım. ve kapının önünde etrafı süzdüm. Gökyüzü kızıl bir renge bürünmüştü. Yaklaşık 50 metre ötedeki yaşlı dede çalısının altında keçiler ve buzağılar otluyordu. Hava kararmadan hayvanları onları son kalanları ağıla sokmalıyım diye düşünürken teyze kucağında o bebekle dışarı çıktı ve çınar ağacına doğu yürüdü.
    ···
  17. 17.
    +9 -1
    Aramızda yaklaşık 15 metre mesafe vardı. Bebeğin üzerinde giysileri yoktu ve vücudu siyah, seyrek, ıslak tüylerle kaplıydı. Teyze çocuğu yere bıraktığı an dede çalısındaki kuşlar çığlık çığlığa bağırarak havalandılar. Keçiler ve buzağılar çıldırmış gibi boynuz darbeleriyle birbirlerine saldırmaya başladılar.

    Onlar birbirlerini yaralayıp kanlar içerisinde bırakırken ilerideki köy istikametinden çığlıklar yükselmeye başladı. O sırada çocuk elleri ve ayakları üzerinde doğruldu. Dizleri normal bir insana göre ters bir şekilde, geriye doğru bükülüyordu. Çocuk elleri ve ayakları üzerinde koşarak çınar ağacı altına gidip keçilerin ve buzağıların az önce otladığı, şimdi ise birbirlerini parçaladıkları yeşilliklerde otlamaya başladı. Ben hayretler içerisinde olan biteni izlerken teyze döndü ve bana baktı.
    Yüzünde korkunç bir ifadeyle “intebih” diye bağırdı ve ortadan kayboldu. O kaybolduğu gibi içerden muhtar çıktı. Ve elinde bir kitap, bir kaç tavuk tüyü yılan pulu ve üzerinde boğa resimleri olan kağıtlar ile yanıma geldi. Bir iki saniye sonra birden tam karşımda, teyzenin sarı gözleri gözlerimin önünde aniden oraya çıktı. Ben korkunun etkisiyle geriye doğru sıçradım ve sırt üstü düşüp başımı sertçe yere çarptım. Gözümü açtığımda dede çalısının altında sırt üstü ellerim ve ayaklarım bağlı bi şekilde yatıyordum. Ayağa kalkmaya çalıştım kalkamadım. önümde Kuru dal az bir kısmı kesilmiş vaziyette duruyordu. Hava kararmak üzereydi.. Ardından bi darbe daha geldi ve bayılmışım. Tekrar uyandığımda gece yarısıydı ve elim ayağım çözülmüş ağacın altında yatıyordum. Tekrar muhtarın evine doğru gittim kapıyı çaldım.

    Kapıyı çaldığımda teyze açtı, kucağında yine erkek çocugu vardı. muhtara seslenip izniyle oturma odasına geçtim. ardından oda odaya geldi çocugu kucaklayıp yanıma oturdu. Endişeli gözlerle etrafa baktım, herşey normaldi. Birlikte akşam yemeği yerken eşi ve muhtar çok mutlu görünüyordu. Ardından teyze.
    Gülümseyerek “sana çok güzel bir haberim var ” dedi. Muhtara...
    “Ne?” Dedi.
    “Hamileyim” dedi. . .!
    ···
  18. 18.
    +12 -1
    Sofrayı topladılar. Muhtarın bana yaptıkları... Çocuklarının olmadığı halde bu ailede çocuk olması kafamı allak bullak etti bi sağa döndüm bi sola en son muhtarın kafama kemerin tokasıyla vurduğu darbeler aklıma geldi. Rüyamıydı acaba? Yoksa gerçekmiydi Bilmiyorum ama yüzümde iz olmasada halaa dokunduğumda acısını seziyordum. Sessizce yatağımdan doğrulup mutfağa doğru ilerledim. Ekmek bıçağını elime aldım salona doğru muhtarı öldürmeye gidecektim. içerden birtakım sesler geldi acaba muhtar mı uyandı diyerek bıçağı belime koydum ve dolaptan soğuk su alıyormuşum gibi yaptım. Daha sonra sesler radyo frekansı, sinek vızıltısına benzer bi hal aldı kafamı mutfağın kapısından uzattığımda odanın içinde o 3 silüeti gördüm. Birtakım sözler söyleyerek odanın ortasında dönüyorlardı ve tam ortalarında o rüyamda gördüğüm bebek vardı. Yani şuan kadının hamile olduğu karnında taşıdığı bebek.

    Bayılmışım...

    Gece 3.5 - 4 civarı uyandım tekrar ve bıçağı aldım muhtar ve eşinin yattığı yere doğru hızlı adımlarla ilerledim. Muhtarın saçını tuttuğum gibi kafasını kesmem bir oldu. Zaten sakat, deli, atları, kurbanları bana kestirirdi köylü. iyi yapardım kafa kesme işini muhtarın kafasından kanlar fışkırırken eşi çığlık atacaktı tam uyandı elimi ağzına tuttum ve elimle şşş yaptım. Hamilesin diye seni öldürmüyorum sesin çıkmasın dedim. Ve ardından elimi çekip kapıya doğru yöneldim.
    ···
    1. 1.
      +2
      Kank saçmalamaya başladın bitir istersen
      ···
  19. 19.
    +14
    Evden çıkar çıkmaz çaycı dayının evine doğru koştum. Kapıyı açtı durumu anlattım. Muhtarda bi muallaklik olduğunu söyledim beni kaçırmasını söyledim köyden her çıkacağım seferde başıma bi iş geldiğini ve kendimi o ağacın altında bulduğumu söyledim. Telefonu aldı ve Bursada oturan Gölge Hatun diye hitap ettiği akrabasını aradı ardından Astral seyahat diye tabir edilen yöntemle. Ağacın karşıısındaki muhtarın evine, Ağacın tekrar altına, ve köyün giriş çıkışlarındaki güvenli noktalara bakmasını rica etti.

    Oda onayladı ve telefonu kapattılar. Çaycı dayının dediklerini yaptıktan sonra bizi tekrar arıyıp herşeyi anlatacaktı...

    Beyler 23. sıraya düşmüşüz ilk entry şukulayın partlar geliyor seviyorum sizi.
    ···
    1. 1.
      0
      Kardeşim devam et haydi seri ol
      ···
  20. 20.
    +15 -1
    Ardından çaycı dayıyla evden çıktık. Dayı benim hayvanlarımın hepsi gitti faturasını bana kesecekler. Dedim. Hayvanların nerde dedi yarısı öldü yarısı ağacın dibinde otlanıyordu bari onları kurtaralım dedim tamam dedi.

    Muhtarın evine doğru yola vardık. Dede çalısının ağacında otlanan hayvanlarımın hepsi ölmüştü...
    Muhtarın eşi elinde bir kitapla ağacın etrafında tur atıyordu ve a sawf arapça ana' mutabaeat lakum hataa 'an yaqtalik vevf felakkh. diyordu. Ateş ettim bana bakıp gülmeye başladı. Ardından bi mermi daha salladım bi anda yanımda belirdi ve sapsarı gözleriyle gözlerimin içine bakıyordu...
    ···