/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1776.
    0
    Up up up
    ···
  2. 1777.
    0
    resrecvedeved
    ···
  3. 1778.
    0
    anlat lan anlat artık
    ···
  4. 1779.
    0
    usta benim bi kız vardı, olmamıştı o iş senin hikayeyi okuyup kafa dağıtıyordum. Sende biliyorsun zütlük yapmanın alemi yok, yeni yazılarını bekliyoruz. hadi kalemine, klayvene kuvvet.
    ···
  5. 1780.
    0
    Harbi huur evladiymis tescillendi
    ···
  6. 1781.
    0
    rezazona
    ···
  7. 1782.
    0
    ulan burda bitirilirmi okutturdun okutturdun sonunu getirseydn bali
    ···
  8. 1783.
    0
    hay amk gibip biraktın bizi. sonu yoksa yazmayacagını söyle o zaman.
    ···
  9. 1784.
    +1
    Ulan ilk kıza ne oldu amk
    ···
  10. 1785.
    0
    yazmışsındır diye umutlandım bakıyım dedim bakmaz olaydım yıl geçti hala yazmamışsın .Kardeş yazmaya devam etmiyeceksende bilgilendirsen umutlandırmasan çok hoş olur yani.
    ···
  11. 1786.
    0
    yazsana ulan huur cocugu
    ···
  12. 1787.
    +2 -2
    geldim beyleeeer.
    ···
  13. 1788.
    +10 -1
    Bi insanı tanımak için uzun yolculuğa çıkmak gerekir diye bi söz vardır. Nalan’la ilk uzun yolculuğum nalan’ı tanıma fırsatım… nalan’la istanbulda kavuşma, bin yıllık hasretimin zamanı.

    Normalde 3-4 saat sürecek istanbul yolculuğunda nalan’la daha fazla vakit geçirebilmek için sürekli molalar verdim. Dünyanın biriciği nalan’ın canını tehlikeye atmaktan korkarak belki de 90 ı hiç geçmedim. Nalanla yaşadığım her anın çok yavaş geçmesini istiyodum ki belki ömrümde nalanın varlığı fazlalaşır. Belki de o yüzdendir bu hikayede sürekli yavaş yavaş ikilemesini kullanmam.
    ···
  14. 1789.
    +7 -1
    8 saate yakın sürdü istanbul yolcuğumuz. Nalan yolculuk boyunca çalan türkülere kah dalga geçerek eşlik etti, kah offf bu ne sıkıcı bişey tepkisini verdi bazen de hüzünlendi. Belliydi yanımda kendini çok mutlu hissettiği. Hüzünlendiği anlarda bana dönüp baktı öylece uzun uzun, gözleri dolarak. Soramaya cesaret edemedim hiç nedenini. Neşet ertaş’ı hiç dinlememiş hayatında benden önce, gülayı sadece bi şarkısından öğrenmiş. Yavuz bingöl’ü magazinlerden biliyor. Cengiz özkan’ı da ilk defa duymuş resmini gösterince çobana benziyo bu diye dalga geçmişliği de var. Ama bu seslere bu müziklere meftun olması da belki bana olan aşkındandı bilinmez, yolculuk boyunca yavaş yavaş seviyodu. Tam seviyodu değil de katlanma duygusuyla sevme duygusunu harmanlayarak dinliyodu heralde.

    Yol üstü köylere girdik sık sık. Nalan hiç köy görmedim dediğinden. Bazılarından öylesine geçtik bazılarında teyzelerle muhabbet ettik. Nalan şaşkınlıkla karışık severek yakınlık kurdu. Köyümüz köylümüz programında konuk şehirli kız rolüydü onunki. Otantik havalarını hayranlıkla seyrediyodu sadece. Köy ziyaretleri sonrası köylerimiz sorunları üzerine konuşmalarıma ama çok huzurlular, ama hava çok temiz tepkileriyle yaklaşıyodu.
    ···
  15. 1790.
    +7 -1
    Nalan tanıdığımdan çok daha eğlenceli bi kızmış bunu da öğrendim yol boyu. Hayatının aşkını aramış ama hep birilerinde kusur bulmuş. Benim de kusurlarımı görmüş ama hayalinde yücelttikçe kusurlarımı görmezden gelmeye başlamış. Aşık olmuş, kör olmuş. Bi ilişkinin ne demek olduğunu sadece hayallerinden biliyor. Ama çok candan duygularla yaklaştığı hep belliydi. Siniri de sevgisi de candan içtendi. Rol yapmıyodu hiç. Hani küçük kız rolü bile rol değildi nalanın üzerinde. Öyle evlilik hayaliyle de aramamış hayatının aşkını. Birini bulup evleneyim havasında değil. Hayatının anldıbını evlilik hissi kaplamamış.

    Nalan mutlu bi kız zaten. Ailesi hep el üstünde tutmuş. Hayatını başkalarının ona vereceği mutlulukla ilişik aşka yol alıyodum hissetmeden. Nalan güldüğünde gözlerinin içi gülüyodu görüyodum o parıltıyı. Bilirsiniz tsubasa vardı çizgi film orda karakterlerin gözlerinde bi parlaklık oluşurdu. Aynen öyle parlıyodu nalanın gözleri. Gözleri dolduğunda maviliğinden tsunami oluşacak kadar korktum hep. Nalan’ı anlatmak, dünyanın en zor şeyiydi hep benim için. Çünkü nalanı anlatacak kelimelerin hep büyük kelimeler olması gerektiğini düşündüm. Nalanı anlatmak için hep onu daha fazla tanımam gerektiğini düşündüm. Nalana ulaşmak benim için önce kendimi sorgulamaktan belkide özüne ulaşmak felsefesini içselleştirmekten geçiyodu. Nalan gönlüme yücelik duygusuyla hakim oluyodu ağır ağır ama tüm sarmallarını kullanarak. Nalan’la gönülden bir olmak arzusu artık kalbimden zihnime hakim oluyodu sanki bi bilimkurgu filminde insanın bedenine sahip olan zombi ya da vampir genetiği gibi sarmalıyodu bedenimi nalan. Sağım solum önüm arkam değil ben nalandım artık istanbul tabelasını gördüğümüzde.
    ···
    1. 1.
      -1
      Tsubasa ne alaka aq suuduubsiucudhjdebudbrdvcwwf
      ···
  16. 1791.
    +6 -1
    + şimdi otele mi gidicez ilk önce

    - yok önce biraz dolaşalım seninle istanbulu çekelim içimize olmazmı

    + olur hatta daha iyi olur bence

    - tamamdır o zaman sen bana bırak

    + ya buralar varken ankarada yaşamak zulüm değil mi

    - öyle deme ankara'yı sevmeyene bir zulümdür bu kadar insanın neden ankara'yı bu denli çok sevdiğini anlamadan ankara’da yaşamak der Yılmaz Erdoğan

    + evet bana da zulm işte bu

    - e tayin isteseydin ya izmire istanbula falan

    + ilk zamanlar çok istedim kadro bekledim şirketten, çok sonra bigün aradılar gitmek istermisin diye o zamanda ben reddettim

    - o ne öyle be gider yapmışsın

    + gider diil seni tanıdım o sürede seni gördüm, seni sevdim gitmedim. Seni hep başka kadınlarla gördüm daha çok gitmek istedim ama gidemedim bırakamadım

    - kapatalım mı konuyu, ya da kapatmayalım da ufak bi süre erteleyelim ağır mevzu bu

    + tamam bakalım nasıl istiyosan öyle olsun.
    ···
  17. 1792.
    +6 -1
    Trafik azmıydı yoksa bana mı öyle geliyodu bilmiyorum ama kısa sürede koruluğa gelmiştik. O sürede sadece radyo kanalı arama veya ufak tefek trafik muhabbeti olmuştu aramızda. Arabayı park edip koruluğa doğru girdik birlikte.

    +ben karşıya geçeriz diye düşünmüştüm

    -istersen geçeriz ama huzur bulalım istedim. Orası daha karmaşa yaratıyo ben de.

    +olsun karşıya geçmeden istanbula geldim denilemez bence

    -oraya da gideriz yarın gezeriz ama biz ankaralı sayılırız bize Avrupa ters

    +senin planına uyalım bu sefer bidahakine ben yapıcam planı

    -olur bidahaki sefere

    +burayı ilk defa görüyorum hatta duyuyorum ne var burda

    -gel bakalım biraz dolaşalım korulukta ne var sen de gör
    ···
  18. 1793.
    +5 -1
    Nalanla birlikte ağaçların sararmış yaprakların arasında yürümeye başladık. Yeşil insana huzur verirken ilerde görünen mavi dalgalar da ayrıca ruhumu okşuyodu. Bi insan ne kadar odun olursa olsun bu manzara bu doğa içinde kendini merhamet huzur dolu hissetmemesi çok zor. Kulağımda sanki hafif bi sanat müziği havası, tenimde hissettiğim hafif rüzgar, gözlerimde denizin mavisi korunun yeşili. Hepsinden önemlisi nalan…

    Gözleri istanbul mavisinden daha mavi. Denizleri utandıracak derecede sert mavisi. Sanki haftalarca yağmur yağmış gibi bi buğulu gözleri maviliğin derinlerinde. Bu buğulu bakışların büyüsü isntanbula yapılan en kara büyüdür belkide. O güzelliği kıskandıracak kadar güzel. Böylesi bi güzelliğe sahip olmak istememek nasıl bi ifadeyle açıklanabilir aklım almadı hiç bi zaman. Çok değerli bi antikayı nolur nolmaz kırarım düşüncesiyle müzeye bağışlamak gibi bişey.
    ···
    1. 1.
      +1
      Böyle bir hikâyeyi yeni okumak baya koyuyo
      ···
      1. 1.
        +1
        Bana da
        ···
  19. 1794.
    +5 -1
    Nalan koluma girmişti artık. Ağaçların arasında yürüyoruk usul usul. Fazlasıyla sakindi o gün ortalık. Koruya her gittiğimde denizi izlediğim bi nokta vardır oraya kadar yürüdük nalanla.

    Gözünüzde canlansın diye anlatıyorum. Benim üzerimde siyah yelekli bi takım elbise, beyaz manşetli bi gömlek, siyah kravat ve yeleğin cebinden sarkan babaannemden yadigar köstekli saat vardı.

    Nalan… Tarifi imkansızdır belki ama bu güzelliğin üzerinde yeşil dizlerine kadar uzanan bi elbise vardı. incecik belini sarıp vücudunda bi gizem etkisi yaratarak süzülüyordu üzerinde. Elbisenin üzerinde siyah lale dantel işlemeleri boynunda açık yeşil bi fular ve saçında telkâri işlemeli kelebek desenli tokası vardı. Toka Nalan’ın o ipek saçlarının arasında süzülen tokasına hayat kayağını bulup bi anda havalacak hissi yaratıyordu bende gözüm ona takıldıkça. Nalanın bin bir hali gibi o hali de hiçbir zaman gözlerimin önünden gitmedi.
    ···
  20. 1795.
    +10 -1
    Hala düşündükçe şaşırırım. Nasıl olur da o muhteşem gözlerden gözlerimi ayırabilip elbisesine bakabildiğime. insan hayatında bazı anları bi daha hiç yaşayamama ihtimalini gözönüne almadan yaşadığından duyar bütün pişmanlıklarını. Bir çift göze birkaç dakika fazladan bakamadan yitip gitmek bile büyük pişmanlıktır. Bunu sadece ayrılık manasında dile getirmiyorum. insan son nefesini bir gün vereceğinin bilincindeyken hep daha yaşayacak şeyleri, biriktirecek, mezara zütürecek anıları varmış gibi yarım kalır her zaman. Yarım kalanların anıları da çoğu zaman acısıyla reyting toplar.
    ···