yeni zaman teoremi

bence yaşlanıyoruz ama zamanda geriye doğru ilerliyoruz.

durum biraz karışık zamanı yatay düzelemlerin sonsuzluk işareti gibi algılarsak sekizin tam orta yerinden geçiyoruz.

bilindik tüm olağan üstü işler bizden önce yapılmıştır.

yani adamlar bize tur bindirmiş durumda.

zaman ilerledikçe piramitleri yapacaz.


içine doğru dönenen bir paradox gibi

bizim zamanda ileriye gittiğimizi ispatlayan tek şey insanların yaşlanması.

eğer yaşlanmıyor olsaydık zamanı betimlemek için ne kullanırdık

zaman geri sayıyor. yani yuvarlak sistemde bir kaç bin yıllık ileri gitti.

1900 lerden bu yana da geri geliyor.

hersey son 100 da çok cabuk ilerliyor.

çok kolay gelişip değişiyor.

5 bin yılda bulunmayanları elimizle koymuş gibi buluyoruz.

bir iz takip ediyoruz

herşey döner sistemde. tüm sistemde bağaran ama bizim görmediğimiz bişeyler var sürekli

kuran da ki ilk sure oku kimin neyi okuduğu belli değil mesela.

10 tane ayrı parkurda yarışan sporcu düşün. en dıştan içe doğru dizili.

bunların en hızlı gideni en iç parkurdaki ve zaman sıralamasında biz en dış parkurdayız.

önümüzdekiler çoktan yol aldı.

ve hızlandıkça daha iç parkura geçiyoruz.

aslında bişeyleri bulmuyor icad etmiyoruz.

millet deli gibi arkeoloji kazısı yapıyor. milyar dolar harcıyorlar

sanata düşkünlüklerinden falan degil.

romantizm olsun diye de yapılmıyor.

iç parkurdakilerin izi takip ediliyor.

ve zaman tersine dönüyor.

bunu basitçe şöyle ifade edebilirim.

bir insanı ele alalım.

konuşamayan yürüyemeyen derdini anlatamayan bir canlı olarak dünyaya geliyor.

bir süre sonra yine dişleri dökülmeye başlıyor yürümek zorlasıyor sonra yok oluyor.

kemikler inceliyor kücülüyor.

eğer çok uzun yaşadığı var sayılırsa anlama yeteneği hareket kabiliyetide zayıflyor ve başa dönüyor.

sistem çok açık en kücük yapı biriminden en büyügüne kadar başa sarıyor.

ve bizden öncekiler oraya tekrar gelecegimizi bildiginden bir seyler bırakıyor

piramitler taşlar dikitler yazıtlar kitabeler resimler.

şimdi düşünelim.

afrikada bir ormanda hiç dil bilmeyen bir kavime bir seyler anlatacaksın.

hangi yöntemi kullanırdın. onların onu anlayabilmesi mesajını senin gidemedigin yerlere iletebilmesi için.

hep var olacagına inandıgın simgelerle.

işte geçmiştekilerde tam olarak bize bunu yapıyolardı.

çok uzun oldu yine

daha da karıştıracak acıklamalar yapacam ama mantıgı anlatmaya calısıyorum

bir basamak ilerde tüm anlarımızın yansımaları var.

bu arada zamanın hareketi ileri geri şeklinde değil.

olmasına da ihtimal yok.

zamanı anlamamızı sağlayan herşey tekrar eden bir sisteme bağlı

yuvarlak bi dünya dönerli bir sistem ve aynı hat.

nasıl olur da değişiklik olur.

zamanın hareketi bir gitar teli gibi titreşimli.

çok basite iniyorum derdimi anlatamıyorum neyse

http://imgim.com/fhnp1.jpg

yani biz bunları yapıyoruz şuan

bir ilerisinde piramitler yapmaya baslıcaz

yer altı şehirleri kazacaz

yüklenmemiş direk link verim

http://yenisafak.com.tr/a.../aralik/15/tarih1512.html

en net olarak burada var bahsettiğim resim.

diğerleri sağa sola yönlendirmeli

@18 panpa 16. entry de 4 bin yıl önceye ait bir takım resimler var

resimlerde bir çok son teknoloji alet hatta bazıları hala bulunamadı gösteriliyor.

yani durumun izahını en anlaşılır biçimde yapmaya calısıyorum.

@25 aslında geçmiş dediğimiz bir nokta yok..

4 büyük kitapta ortak bir nokta var

ve tanrı insanı yarattı diyor.

yani sıfır noktasını isanın doğumu olarak alan bir dünyada yaşıyoruz.

elimizde tarihsel veri az olduğundan ( en azından bizim elimizde zira kafadaki üç beş tip milyar dolarlık projelerle tarihsel takip yapıyor) zamanın sıfır noktasını tayin edemiyoruz.

insanın sıfır noktası takribi 35 yaş. sonra sayaç geri dönmeye başlıyor.

20 yaşında çalışmaya başlayan insan 60 yaşında genelde duruyor.

60 yaşından sonrada ilerledikçe 20 yaş altına dönüyor.

dünyanın sıfır tarihi neresi. yani yuvarlak düzlemde sıfır noktasını bulursak

sonsuzluk işaretindeki kesişme noktasını hep birlikte sıralamayı takip edebilecez.

bundan sonra olabilecekleri kafadaki adamlar biliyor.

peki biz ne yapabiliriz.

yaşadıkça manasını keşfettiğimiz işler oluyor.

tüm insanlık bir araya gelse olmayan bir şey keşfedelim dese bunu asla yapamayacak.

ama bizler geliştirmeye eğitimliyiz.

nasıl mı bebekler anne karnından cıktıktan sonra su da doğsalar direk yüzebiliyorlar.

emmeyi biliyorlar. nasıl besleneceklerini biliyorlar.

2 sene de çatır çatır hiç bir yöntem kullanmadan konuşabiliyorlar.

yani özet şu.

bize bir şey verilmesi gerek ki geliştirebilelim.

icadların kaynağı çok farklı yerler.

dinler tarihi geçmişten mi bahsediyor gelecekten mi

yada aslında zamanı biz uydurduk döne döne yaşıyormuyuz.

3. Dünya Savaşı'nda hangi silahların kullanılacağını bilmiyorum ama 4. Dünya Savaşı'nda taş ve sopalar olacağını biliyorum.

Albert Einstein

bizim bildiğimiz şu

taş ve sopalarla savaşan uluslar tarihi.

ya öncesinde 3. dünya savaşı yaşanmışsa

herşeyin başına dönmeye ramak kaldı

eğer bildiğimiz dünyada 3. bir savaş çıkarsa

albert haklı çıkacak.

insanlık kendi kendini yok edecek.

peki ya sonra

yani bildiğimiz tüm tarihsel olaylar

tufanlar

ayın yarılma mucizesi olarak anlatılanlar.

denizin yarılması.

mısırdaki pramitlerin ne işe yaradığı

yer altı şehirlerinin neden var olduğu

bize ateşin icadını anlatıyorlar. halbuki bu bir saçmalık. herhangi bir yaz gününde herhangi bir ormanda sene de en az 2 defa yangın çıkar. bunu kullanmak isteyen bu ateşi hiç söndürmez.

üstüne kolay yanabilen ne varsa atar ve yanabilenler ateşi yakan olarak bilir.

bize konuşmanın dilin icadını anlatırlar yapılan bir deneyde 2 bebek bir biriyle ses yoluyla anlasabiliyordu

bir zaman makinasına binip 20 yıl geriye dönüyorsun

ve bir şeyler değiştirmeye calısıyorsun.

aslında yaptıgın tüm her sey senin o zaman makinasına binmeni sağlayacak şeyler.

ve tekrar makinadan çıktıgın ana dönüyor hersey.

eğer bunu bir kere kullanmışsan mutlaka tekrar kullanacaksın çünkü senin gelecegin sabit . makinayı kullanıyorsun işte bu sıfır noktası.

tüm yapılanlarda makinaya bindiriyor.

bir kere bindik bu alete

ve tekrar terar sarıyoruz.

sonra bişeyler oluyor.

sıfırlanıyor.

galiba çok fazla virüs girdiğinde birisi format atıyor.

herşey baştan başlıyor

@40 yok zaman makinası için bir ipe ihtiyac var.

zamanın hareket ettiği varsayımından yola çıkarak ışık hızı alınıyor.

yani kimse ışık hızında olmadıgı için bir teori

ama bana göre zaman bir gitarın telleri gibi parça parça üst üste yıgılıyor.

basitçe açıklayayım. basitçe bir kücük deftere birbirini takip eden şekiller cizin sonra sayfaları elinizle kıpırdatın hani şu cocukkan oynadıgımız şekilde ... şeklin hareket ettğini görürüz.

aynı filmlerin yapılması mantıgı ile.

sayfa sayfa üst üste gelen şeyler

eğer zaman da ilerlemek isteyen biri varsa bu sayfaların ortasından geçmeyi başarabilmeli.

zamanın hareketi çok bi ortada.

film çekiyor gibi dünyayı düzenleyen makaraya sarıyor.

ve hareket ediyoruz bu kadar basit

ve yaşadıgımız her mili saniye bir resim gibi

onlar geçmişimizde hala yaşıyor.

herşey hala devam ediyor

@42 zaman da yolculuk diye bir şey mümkün değil yani eğer izafiyet teoremi doğru olsaydı

diyelim ki ışık hızını geçtin ve hareket ediyorsun sen zamandan daha hızlı geriye hareket etsen dahi

zaman senden bağımsız olarak yine hareket edecektir

bu da seni zamanda geriye zütürmez. geçmiş zamanı yaşadığın başka bir zaman dilimi açarsın kendine.

daha anlasılır şekliyile söyle anlatayım

bir film izliyorsun.

film 2 saatlik.

46 dakikasında film de ki kahraman filmin birinci dakkasına dönüyor.

ama film 47 dakikaya geliyor.

film akışı normal şekilde seyrediyor. 1. dakka oldugu yerde duruyor.

izafiyet teoremi için gerekli şartlar ışık hızında hareket etmek olmaz.

ne yaparsan yap bir sonraki sayfanın hikayesisin sen.

eğer zaman var diyorsak durum böyle.

kendi zamanını değiştirerek zamanda yolculuk yapmış olmazsın. tüm insanlığın o an onu yapması gerek.

zaman yolcusu olmak zamana mudahale yetkisi vermez.

yani kelebek etkisi falan kaos problemi.

eğer etki edersen birbirinden bagımsız zaman dilimleri meydana gelir.

yani sen o etkiyi yapacagın sürede var olan yaşam kendi etkisiyle devam edecegi için başka bir boyutta takılırsın bu da rüyadan farklı olmaz. gerçek dünya gerçek oldugu ile kalır.

çekilmiş tab edilmiş bir resme geri dönüp bakmak hiç bir seyi degiştirmez.

çekilmeden önceki ana dönmek iste düm dünyayı ters yönde yörüngesinden de tersine hareket ettirmeye bağlıdır. bu da dünyanın sonudur.

zaman yolcuları kesin ve kati biçimde vardır.

ama bunlar zamanın içinde zamanda başka bir boyut açmadan zamanı şekillendirmiştir.

yuşa peygaber diğer adıyla yeşu

haz. musa

haz muhafazid

hz hızır

zulkarneyn

10 15 kadar bilm adamı.

zamana mudahale edersen zamandan koyboluyorsun ulan resmen destan yazdım

okuyan olur mu acep

@45 izlicem pnapa

@46 başka bir boyutta kapı açtığın zaman ki buna henüz ihtimal vermiyorum zira mümkün görünmüyor

şu yönden

eğer müdahaleyi gerçekleştirirsen ya ara boyuta düşersin yada o an kaybolur tekrar başa dönersin.

cünkü yapacagın müdahale her ne olursa olsun gelecekteki seni etkileceği için geçmişteki seni yok eder.

neyse konumuz bu değil

zaman yolculgu esasında uçuk bir mevzu tartıştıgımız şey zamanın hareketi

zamanın sıfır noktasına yakınmıyız.

yada herşeyin başından mı başladık.

eğer tüm bunlar doğruysa yakında yeni bir zaman cetvelimiz olacak

yakında uzaydan bir şeyler yağmaya başlıcak

3. dünya savası cıkacak kendi kendimizi yok edecez.

sonra bu kıtada bizden kalmış bir kaç iz kalacak.

yapmayın dercesine.

tüm ayrıntılarıyla incelersek

turuva atı çıkıyor karşımıza.

aynı yerde geçilemeyen canakkale bogazı

siyasetle geçiyor darmadagın ediyor.

hikayeler hep aynı.

direnme hikayesi siyasal aldatmalar.

yerler askerler.

bomboş dünyada yer mi kalmadı hadiseler hep aynı mekanlarda cereyan ediyor

@53 olması gerekiyor sorunda burada çıkıyor olmuyor

dünya var olduğundan bu yana ortadoguda belli periotlarda kaos yaşanıyor.

dünya var olduğundan bu yana aynı ıraklar aynı hadiseleri meydana getiriyor.

beste aynı güfte farklı bir eserden ibaret.

halbu ki farklı şeylerin çıkması gerekti.

ama 4 bin yıl önce cizilmiş helikopteri jeti denizaltını kullanıyoruz.

hadi onu bunu geçtim nasıl ve neden yapıldığını anlamadıgımız işlerin içinde kayboluyoruz.

soru sorarak bir yere varmak istemiyorum.

sadece olan bitenin hikayesi olacak olanın işareti gibi.

ve görmeyi bilene bişeyler söylüyor. bağırıyor ya.

uydu ayarı yapar gibi tüm dinlerde insanlar belli yöne dönüyor. alıcı var gibi

tüm kitaplar acayip bir mesajla başlıyor bişey der gibi.

hepsinde zaman meftunu farklı ele alınıyor.

eğer yaşlanmasaydık yine de zaman geçti dermiydik.

güneş hep battığı yerden doğuyor

ağaçlar çicekler hep aynı mevsimde güne başlıyor.

herşey bir sıfır noktasından tekrar sarıyor.

ve biz adına geçmiş dediğimiz şeylerin peşindeyiz.

en küçük atomdan başlayarak sarmal düzen de devam ediyoruz.

aslında demek istedigimi sarhoş mutlu elit açıklamıştı.

bir tür paradoxun içindeyiz.

eğer bu durum böyle ise zaman içinde hareket etmek imkansız ama mekanlar içinde hareket etmek kolay olur.

zira ışık hızına falan ihtiyacımız olmaz.

zamanın hareketinin tanımı komple yanlış

@55 o bir teori

elektromanyetik dalgaların boşluktaki hızının zamanın hızı olduğu varsayılıyor

aslında zamanı ölçmüyor.

geçip gittiğini var saydığın bir seyi ölçemessin

sadece varlığının sürekliliği olan bir seyi ölçebilirsin.

ayrıca zaman göreceli bir kavramdır.

neye göre kime göre zaman.

düşün bakalım 15 yaşındayken bu kadar hızlı mı geçiyordu zaman.

bir de 30 na gel bak. nasıl 6 viteste ilerliyor.

@59 4 bin yıl önce jeti cizebilmiş

kablosuz elektiriği tasvir etmiş bir toplum

galiba haberleşmede bildiğimizin ötesindeydi

ne bilim bluetooth dan çok daha ileri bişeyler vardır da biz göremiyoruzdur.

gerçi ben onlar bunları bulduk bizde aynılarını bulacaz demiyorum.

bir yazıta göre mu denen kıtada insanlar sadece zihinsel güç ile iletişim kuruyorlardı.