1. 149.
    0
    up lan up güzel başlık bu yazık olmasın
    ···
  2. 148.
    0
    mutlu son???
    dovhakiin - yeni gün 1
    güneş batmak üzere

    midilliye 1 ay kadar önce ulaştım. buradaki bütün zombileri öldürdüm lanet beyinlerini patlattım hepsinin. çok zor oldu ama başardım. ben hayatta kaldım.vahşi yaratıklar içinde kendime hakettiğim bir yer kazandım sonunda. ada artık benim. benim!!! öldürdüklerimden bazıları henüz çürümemişti anladığım kadarıyla buraya gelen ilk canlı ben değilmişim ama gelen en güçlü ben olduğum kesin. dışarda hayatta kalanlara sesleniyorum: midili adası temizlendi. liderliğimi kabul edecek olanlara cennet hayatını sunuyorum. askeriye depolarını buldum ve şu anda hayatımın sonuna yetecek kadar cephane ve silah var. silahları yesem ölene kadar aç kalmam öyle söyliyim anlarsınız. bunun yanında 6 helikopter ve 2 adet f16 savaş uçağı da buldum helikopterlerden biri uçamayacak durumda ama diğerleri sağlam. top ve pek çok ağır silah buldum ayrıca pek çok yakıt deposu da tespit ettim ve hepsi doluydu.

    bu size son çağrımdır. eğer bu cehennemden kurtulup yaşamak ve mutlu ölmek itiyorsanız midilli adasında sizi bekliyor olacağım. limandaki skala kallonis kasabasını üs haline getirdim.

    kabul sınavınız buraya ulaşmanız olacak. mutluluğa ulaşmak için denemeye korkuyorsanız saklandığınız delikten sakın çıkmayın. eğer özgür ve eskidi gibi insanca yaşamak istiyorsanız bu uğurda şansınızı deneyin ya da en azından denerken ölün. çünkü bu hayat, hayat değil yaşarken cehennemi tatmanın ta kendisi.

    dovhakiin'den son çağrıdır.bu hayatta sahip olacağınız son şansınız.tabi eğer yalnızlıkla lanetlenmediysem.
    tanrı günahlarınızı affetsin,çürümüş etlerinizi huzura kavuşturmam için beni göndersin.

    location: http://maps.google.com/ma...4DADw&ved=0CCkQ8gEwAA
    ···
  3. 147.
    0
    sonun başlangıcı
    dovahkiin - 307. gün
    saat, zombiyi zombi geçiyor.

    lisede gördüğüm elektrik derslerinin birgün bu kadar işe yarayacağı hiç aklıma gelmezdi. meslek lisesine ettiğim tüm küfürlerimi geri alıyorum. sokakta bulduğum araba, kamyon,minibüslerin akülerini birleştirerek bir kapalı devre jenaratörü yapmayı başardım ve ilk işim neredeyse 1 yılın ardından insanlığın son üyelerinden biri olarak diğer kurtulanları aramak oldu tabi ki de. ancak her zamanki gibi başıma gelenleri yazmak zorunda hissediyorum çünkü bu kadar uzun süre tek başıma hayatta kalmanın en zor yanı konuşacak bir allahın kulunun olmayışıydı. lanet olsun tanrı biliyor ki defalarca yakaladığım zombileri bağlayıp onlarla saatlerce sohbet ettiğim oldu. tabi sonra beyinlerini patlatmam gerekti ne yazık ki ancak aklımı kaybetmemi engelleyen şeylerden biriydi bu.
    konumuza dönecek olursak. en son yazdığımda bakalım nerdeymişim.. hmm.. mm.. evet, şimdi hatırladım. hatırlamaz olaydım amk. o günlerde hayatımın sonuna çok yakın olduğumu hissediyordum. taa ki eczanedeki ilaçları ve 2 gün sonrasında fabrikadaki esrar ve lsd leri bulana kadar. eğer onlar olmasaydı şu anda yaşasam bile bu satırları yazamazdım. bundan eminim. aklımı yitirmeye başladığımı farkettiğimde kalan son bir akıl zerremle düşünmeye başladım ve kararımı verdim. çivi çiviyi söker dedim ve birkaç gün kendime bile zarar veremeyeceğim kapalı kale gibi bir çiftlik evi buldum. sahiplerini yiyen zombilerin kafalarını koparttıktan sonra evi içeriden çıkılamayacak ve dışarıdan girilemeyecek hale getirdim. sonrası mı? müzik olmadan hiç çekilmeyen ama yine de beni aylar sonra mutlu eden bir histi. vücuduma zarar vermesi yada polisin yakalaması dertleri olmayınca kullanmak sanırım daha bir keyifliydi ama o an düşünüdüğümü hatırlıyorum, "keşke beni yakalayacak bir polis kalmış olsaydı"...
    düşüncem işe yaradı ve eczanede bulduğum antidepresan türü ilaçlar ile 1 aya yakın kendimi tedavi ettim. zamanında gittiğim wing-tsun tekniklerimi geliştirecek zamanım oldu burada. günde 20-30 zombi öldürmek kahvaltıdan sonra dişlerimi fırçalamak gibi sıradan birşey olmuştu benim için. üstelik artık kurşn kullanmıyorum yanları keskinleştirilmiş demir çubuklar gayet iyi iş görüyorlar. hem sessiz hem sonsuz. cephane bitti derdi yok.
    yaz günlerimi bu çiftlik evinde geçirdim. sanırım polonezköy halkının %90ını öldürdüm. koydukları fahiş fiyatlara saysınlar. ama yaz bittiğinde kafamdaki planlarım da bitmişti. midilli adasına gidecektim. küçüklüğümden beri ne kadar stratejik bir coğrafyaya ve doğal limana sahip olduğunu düşünüp ulan ana karaya bu kadar yakın olup da niye bizim olamıyor dediğim bir adaydı bu yüzden ilk tercihimi buradan yana kullandım. B planımı duymak istemezsiniz.
    1 ay kadar önce yola koyuldum. çiftlikte hayatta kalan bir atın olmaması kötü olmuş. 1 balya samanla 1 depo benzinlik yol gidebilirdim. çiftlikten bulduğum 4x4 ford kamyonetin arkasına herşeyimi yükleyip yola çıktım. tabi dikenli tellerle sarılmış tampon, uzun ve kalın çiviler çakılmış kaporta gibi bazı eklentileri yapmakta fayda gördüm. 1 ayda ancak çanakkale il sınırına kadar gelebildim yolda hiç insana rastlamadığımı söylememe gerek yok sanırım. artık günlerin gecelerden farkı kalmadığını yada havadaki yegane kokunun ceset ve tak kokusu olduğunu söylemiyorum size çünkü ben bir çiçeği koklayamayalı sanırım 1 yıldan fazla oldu yani bunlar artık benim için normalleşti. tekrar kafayı yemek istemiyorsam bunlardan kendimi uzak tutmalıyım. normal ise sorun yoktur.

    2 gün önce kamyonetin aküsü bittiği için çalıştıramadım ve akü ararken bu jenaratör fikri aklıma geldi ve yaptım. anasını gibiyim çok yoruldum ama yorgunluğumun her zerresine değidi. şu anda tahminimce gecenin bir yarısı. ben uyumaya gidiyorum eğer bu günlüğü bulan olursa ona iyi geceler.

    dur bir dakika. sanırım lsd ile anti depresan birleşince hafıza kaybına sebep oluyordu, değil mi? değildir herhalde değil mi? içimde birşeyler hissettiğimi hatırlıyorum ama şu anda bu satırları duygusuzca doldurduğumu farkettim. duygu ne idi? nasıl bir histi? sanırım unuttum. uyumalıyım. sabah belki hatırlarım. belki de. ama hayır. birşeyler ekgib. hissedebiliyorum. çok önemli birşey ekgib. hatırlamalıyım. uyursam unuturum. hatırlamalıyım. hatırlamalı. hatırla... hatırla... hat..h-h...
    Tümünü Göster
    ···
  4. 146.
    0
    r700 sniper giber panpaa. dıbına korsun zombilerin. ama uygun atış alanı cephane ve stoğunun tak olması lazım
    ···
  5. 145.
    +1
    zombived , değerlenir , zamanında açılmış , kıymeti bilinmemiş...

    * , saldırma , * , *
    ···
  6. 144.
    0
    reserve
    ···
  7. 143.
    0
    rezerved
    ···
  8. 142.
    0
    Sesimi duyan var mı ? Onlar her yerdeler. Laneti olası varlıklar her yerdeler ! Ve sonunda onların yemi olacağız
    ···
  9. 141.
    0
    rezerved
    ···
  10. 140.
    0
    ölümle dans
    dovahkiin - 51. gün
    sabah, gibi taşak geçiyor

    peşimdeler ama az kaldılar. el çabukluğumla hazırladığım 3 bubi tuzağı sayesinde biraz nefeslenecek ve saklanırken günlüğümü yazabilecek kadar zaman kazandım. sanırım tahminimden de daha şanslıymışım çünkü en azından 10.000 zombi sakarya çıkışında kokumu almış olacak ki birden çalıların binaların arasından fırlayıp bana doğru koşmaya başladı. çoğunu şehirden çıktığımda atlatmıştım ama silah dükkanından aldığım yaklaşık 400 merminin hepsini harcadım ve bazı atışlarda 1'den fazla zombi indirdim. bu sizin içinde bulunduğum durumu anlamanıza yeterli bir açıklama olacaktır sanırım. yaklaşık 2 aydır bu vahşi doğanın da en vahşileşmiş mekanlarında, ölümün her adımda benimle dans ettiği bu gibtiğimin bir zamanlar çok sevdiğim topraklarında bu süre zarfında öğrendiğim şeyler o kadar değerli ve inanılmaz ki... bu günlüğü mutlaka birilerine ulaştırmalıyım ama önce 1-2 gün rahatsız edilmeden kafamı toparlayabileceğim bir yere ihtiyacım var. öğrendiklerimi bir şemaya oturtup yazmalıyım yoksa incin bir şekilde bu yazdıklarımı benden başkası anlayamaz. sanırım bu zombiler kendi aralarında yeni bir dil oluşturmaya başla-- lanet olsun beni buldular şimdi gitmeliyim.
    kalmadı. hiçbiri ayakta kalmadı. hepsini çıplak ellerimle öldürdüm, ısırmalarına bile izin vermedim. çürümüş kafataslarını yumruklarımla parçaladım, taşa dovara vurup boya badana yaptım, kollarını kopartıp çürümüş etlerinin kokusuna aldırmadan kendi kollarıyla kafalarını parçaladım. sonra bunları zevkle yaptığımı fark ettim. başta o kadar garip gelmemişti ama boğaz köprüsünden beri içimde büyüyen bu his artık olgunlaşmış ve katana kılıcım elimden düşünce kendisini ortaya çıkartmak için mükemmel ortamı bulmuştu. oturup parça pinçik ettiğim zombi cesetlerinin ortasında düşünmeye başladım. beni bu ruhsuz çürük et parçalarından ayıran neydi? onlara canavar, iblis, mahluk deyip benim insan olduğumu bana düşündüren neydi? burda yaptıklarımdan sonra ben neye dönüşmeye başlamıştım? her yerimi kontrol ediyordum hergün bir ısırık var mı diye. hayır bu bir ısırık değildi, içimde gizli olan birşeyin açığa çıkmasıydı bu. inanılmaz bir şekilde bu kadar süre boyunca tek bir ısırık bile almamıştım. aikido ve karate eğitimim body building çalışmalarımla birleşince çok etkili olmuştu sanırım. ama bunların dışında resmen kendi ayağımla zombilerin göbeğine dalıp sonra da yüzlercesini paramparça etmemi sağlayan, bundan zevk alır hale getiren birşey vardı içimde ama sebebini bilemiyordum. belki de ölümle dans etmek çok güzel bir bayanla saatlerce dans etmekle aynı etkiyi bırakıyor, bağımlılık yapıyordu. her seferinde daha çok tehlikeye giriyordum çünkü dansın temposu benim için yeterli olmamaya başlamıştı. hatta birgün eğer bu zombi virüsü iyileşirse üzüleceğimi bile hissettim tüm bunları düşünürken. ama umurumda değil dostlar, sonuçta ben hayatta kaldığım sürece nasıl veya ne için olduğu hiç de önemli değildi. artık bu vahşi doğada besin zincirinin en tepesine oturmayı başarmıştım. inmeye de hiç niyetim yok...
    Tümünü Göster
    ···
  11. 139.
    0
    sınır
    dovahkiin - gün 50
    gece, saat, gibimde değil açıkçası.

    tanrıya dua ettim her gece. bilginiz olsun ateist denebilecek kadar tanrıya inancı zayıf birisiydim, haykıramıyordum başlarda zombiler duyup da gelmesin diye sessizce korkuya, üzüntüye garg olup ağlıyordum. sabah oluyordu, 20-30 zombi öldürüp kendime geliyordum, sonra yine aynı fasıl ağlamalar falan filan. sonra öleceğimi kabullendim iyiden iyiye ve ses çıkartmak umurumda olmamaya başladı. geceleri zaten uyumuyordum bazen. kasten bağırıp çağırıp yattığım yeri benzinle doldurup gelen bir yığın zombiyi ateşe verip yüksek bir yerden olayı izleyip kahkahalarla gülüyordum, zevk alıyordum resmen. geçen kar yağdı istanbul'a neredeyse 1 yılın ardından. kar işimi çok kolaylaştırdı tabi. bu gibik zombi denen mahluklar soğuğu yedi mi sudan çıkmış eşek taşağı gibi ezilip büzülüyolardı, yürüyemiyorlardı ben de gidip rahatça beyinlerini kara boşaltıyordum. inanır mısınız bu kar o kadar güzel birşey ki, bütün bu pisliğin üzerine beyaz bir örtü gibi serildi ve sanki etrafımda bu korkunç şeyler olmamış gibi hissettirdi bana.
    cep radyomdan dinlediğim kadarıyla artık 3 veya 4 günde bir yayın yapmaya başladılar ve haberler her seferinde daha da vahim hale gelmeye başladı. hatta geçen hafta lanet olası herif yayın sırasında delirip o lanet olasıca beynini bir karpuz gibi patlatıp ortalığı kana bulamıştı. e tabi haliyle yayınlar aksadı ve ancak bugün yeni bir eleman onun yerine yayın yaptı. dediklerine göre ankaradan yayın yapıyorlarmış ve askeriyenin tuttuğu son kale tarzı bir yerden yayın yapıyorlarmış. bu aklıma bir fikir getirmişti. zaten bu lanet olası beyinsiz zombileri avlarken 2 gün önce sakarya il sınırına hoş gelmiştim, pek de bir mesafe kalmamıştı ankaraya, bilemedin 2-3 güne orada olurdum. hatta hızlı olursam 1.5 gün...
    ama işim düşündüğünüz kadar kolay değildi dostlar. siz askeriyenin koruması altında sıcak çorbanızı içerken ben burda yanlızca zombileri kavurmak için ateş yakabiliyorum. tamam 1-2 kere o ateşte fare eti kızartmış olabilirim ama bu o çok özlediğim ev yemeklerinin yerini tutamaz, insan yemeklerinin... size anlatırken 3 gün diyorum ama o 3 gün içinde muhtemelen öldürmem gereken en az 100 hatta şansım varsa 400-500 zombiyle karşılaşabilirdim. o kadar zombiye mermi yetmeyeceğinden ellerimi kirletmem de kaçınılmaz tabiki. neyse ki kocaelindeki silah mazasından aldığım hatırı sayılır miktardaki cephaneliğin yanında orijinal bir japon katanası da buldum. güneşte beklemiş tereyağ kalıbı gibi zombi kesmek işimi biraz olsun kolaylaştırıyor tabi. artık her akşam güneş kan kırmızısı batıyor, gökyüzü adeta dünyadaki vahşet ortdıbının vahimliğini bana haykırıyordu. her gece dökülen kanın haddi hesabı olmadığını kendi döktüğüm o kahrolası zombi kanlarından biliyordum. birkaç saat uyuduktan sonra enerjimi ve cesaretimi toplayıp bir kez daha yeni ve bol ölümlü bir güne başladım ama uzun süredir hissetmediğim birşey hissediyordum, korku. korkuyordum. kötü birşeyler olacağını hissediyordum ve hislerim beni hayatta tutam tek şeydi şimdiye kadar onlara sonuna kadar güveniyordum...
    Tümünü Göster
    ···
  12. 138.
    0
    çok iyi yazıyorsunnuz lan binler :D Hepsini tek seferde okudum mk. Biraz toparlayayım, caps destekli bende yazıcam.
    ···
  13. 137.
    0
    @129 panpa çok iyi gidiyosun. panpan için devam et.
    ···
  14. 136.
    0
    Saat 04:58, sabah yazdıklarımdan sonra şehre tekrar inip biraz gezdim. 15-20 metre uzağımdan bana doğru yavaşça gelen pisliklere aldırmadan gezdim. Aylar önce gezdiğim gibi, ülkenin hatta belkide dünyanın sonunun gelmiş olmasından daha çok etkileyen birşey varsa beni oda yıllardır taparcasına sevdiğim kızın her şehre indiğimde beni yemek için kovalaması. Zombi hali bile güzel be günlük. Onu öldürmeyi planlıyorum, o şekilde yaşaması yada her neyse işte beni rahatsız ediyor. Marketlerden çantalar dolusu yiyecek ve içecek aldım. Aslına bakılırsa güzel yanı da var bu olayın. Hergün seleklere gidip ordan 1-2 gitar alıyorum daha dün bu olaylardan önce çizilse hayatımın kayacağı gibson les paulumun aynısından birtane parçaladım. Nede olsa adada daha 4-5 tane gitar var... işin aslı her şeye sahip olmanın bir bedeli olarak görüyorum bu huur çocuğu zombileri. Üzerimdeki kıyafetleri, aksesuarları satsam araba alırım, araba alırım demişken geçen günlerde bitane suburban buldum yolda e tabi o artık benim.
    ···
  15. 135.
    0
    Bugün sıçan adasındaki 20. günüm, ilk hafta yemek sıkıntısı çekiyordum fakat başka çaremin olmadığını görünce arada sırada tekrar şehre iniyorum. Şansıma adaya vardığımda adada ne bir zombi vardı... Yaklaşık 2 gündür ciddi bir şekilde intihar etmeyi düşünüyorum. Artık bu günlüğü okuyacak birisinin kaldığından bile emin değilim. Daha fazla yazmak istemiyorum.
    ···
  16. 134.
    0
    Bu konuda çok kitap çıkarılabilinir. Konu aynı olsa da mekan ve kişiler değiştikçe bu tür hikayeler sürükleyici olabiliyor. Ama karakterlerin pgibolojisi ve düşündükleri çoğunlukta olmalı ve @1 in yazdığı hikaye ilerledikçe bozuluyor.
    ···
  17. 133.
    0
    rezervd
    ···
  18. 132.
    0
    iyi gidiosun panpa dinliyoruz
    ···
  19. 131.
    0
    iyi lan güzel yazıyonuz panpalar devam edin
    ···
  20. 130.
    0
    devam beyler
    ···