/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +46 -2
    Hayatının en başından beri hep bir ekgiblikle büyümüş bir adamım. Bu ekgiblikten bahsedeceğim elbet.

    Bir adam sadece yokluğuyla bir kadını öldürebilir. Bir kadın eğer isterse bir adamın ömrüne ömrünü katabilir. Muhtemel bir kadın bir adamın yokluğunda hayatına başka eş değer bir şey bulmak istemeyebilir. Her birimiz sevdasında yer edindiğimiz kadında kendimizi bulmak dışında başka bir şey bulmaya çalışmadık. Kader ise hep çalışmadığımıza oynadı.

    Sigaraları yakın beyler. Okuyan olursa hemen başlayayım.

    HiKAYE BiTTi BEYLER. ZAMAN AYIRIP OKUYAN HERKESE TEŞEKKÜRLER. GÜZEL OLDUĞU iÇiN DEĞiL, SiZ SEViN ZATEN GUZEL OLUYOR.
    ···
  2. 2.
    +11
    Biraz kendimden bahsedeyim. işin doğrusu kimim kimsem yok. Babamı hiç hatırlamıyorum bile. Daha ben çok küçükken vefat etmiş. Klagib türk filmi seneryosu gibi ama hakikaten öyle. Yakışıklı bir adammış annemin anlattığına göre. Esmer, uzun boylu, sürekli kirli sakallı. Annem anlattıkça ben ona daha fazla benzemeye çalıştım hep. Kimsem yok dediysem de annem var işte bir tek. Bu yaşıma kadar hep o baktı bana. Büyüttü, okuttu. Babamdan kalan maaşla iki gözlü bir evimiz var.

    Annem yaban kadın. Erkek gibi kadın derler ya işte öyle. Elinin hamuruyla bana babalıkta yaptı, ablalık-abilikte sağolsun. Sadece babamdan bahsederken dolar gözleri. Yemeğe oturduğumuzda da babam içinde bir tabak koyar. Sanki o ordaymışız gibi yeriz yemeğimizi. Ve yemekten sonra içtiğimiz çay da babamın sevdiği gibi demleniyor evimizde.

    Lise bittikten sonra ortalama bir puanla sıradan bir üniversiteyi kazanmış buldum kendimi. Kimsemiz yok dedim ya hani. Annemle beraber bir kez daha taşınacaktık. Hep sorumlu tutardım bu taşınmalardan kendimi. Benim okumam yüzünden kaçıncısıydı bu kim bilir.
    ···
  3. 3.
    +15
    Yeni taşındığımız yer güzel. En azından ben sevdim. Annem zaten ben üzülmeyim diye gittiğimiz her yeri zoraki de olsa seviyor. Yeni evimizin duvarlarını yine her zamanki gibi gök mavisine boyadık. Babamın en sevdiği renkmiş. Haliyle benim ve anneminde öyle. Çok uzun sürmedi yerleşmemiz.

    Okul kaydını filan hallettik yaz boyunca. Eylülün bilmem kaçında okul başlayacaktı. Bu anlamda zor olan birşey var. Gittiğiniz her yerde kendinizden bir şeyler bırakmak zorundasınız. Annem komşularını bıraktı. Arada bir toplanırlar kadınları bilirsiniz. Hiç değilse annemin acıları azalır bir nebze olsun o yüzden. Ben ise bir çok yerde arkadaşlarımı bıraktım. Dostlarımı, sevgililerimi, okullarımı, mahallemi. Şimdilerde neyse de çocuk yaşta bunlar daha zor geliyor inanın. Sonralarda alışıyor insan.

    Üniversitenin ilk günü ve az da olsa heyecan vardı. Evden çıkıp okula giderken binlerce farklı hayal vardı zihnimde. Her zaman bahsedilen üniversite ortamı içine girince nasıl olacaktı merak ediyordum.
    ···
  4. 4.
    +8
    okuyan 1-2 kişi olsa bile devam edicem. ama arada ses verin beyler
    ···
    1. 1.
      0
      Devam et gözel gidiyon.
      ···
  5. 5.
    +21
    Annemin geceleri sabaha kadar yalnız başına pencere dibinde oturmasına alışkınım. Çocukken uykusu yok zannederdim hep. Ama bunu hala yapıyor. Ben ise eskisi gibi dizinin dibinde oturup babamı anlatmasını istiyorum günaşırı. Annemin saçlarının beyazı da babama olan özleminden.

    Ben yeni doğmuşken babam hayattaymış. Hep şaka yoluyla söylermiş anneme ' Benden sonra evin erkeği o diye.' Annem babamı anlattığı zamanlarda bunu söylerken gülümsüyor bir tek. Ha bir de babamın menekşelerini sularken. Bazen onu menekşelerle konuşurken görüyorum. Neler hissediyor o an merak ediyorum.

    En çokta kızdırdığı zamanlardaki sinir bozucu halini özlüyor annem. Sonra annemin ona kızmalarını taklit etmesini. Öldüğü zamanı soruyorum anneme. Annem ağlıyor. Annem hep ağlıyor.
    ···
    1. 1.
      +1
      dinliyoz panpa yaz sen
      ···
  6. 6.
    +21
    Yüzü bembeyaz kesilmiş ilkin. Elleri buz gibiymiş. Ve çok masum birkaç cümle çıkmış ağzından son nefeslerinde. ‘ Ben orda seni bekleyeceğim.’ demiş anneme. Ondan sonra başka hiçbir şey duyulmamış ağzından. Kanserden kaybetmişiz babamı.

    Annemin acılarını hafifletecek çok bir sebep yok. Her geçen gün artıyor diye düşünüyorum sürekli. Çocukken çok anlayamazdım bunları. Şimdi annemi daha iyi tanıyorum. Saçlarının eski fotoğraflarda gördüğüm güzelliğini geri getiremem ama bir de benim yüzümden içinin yanmasına müsaade etmiyorum. Gerçi çocuk yaşta da öyleydim. Ödevlerimi hep eve gelir gelmez yapardım annem üzülmesin diye. Annem yorulmasın diye ekmeği almaya ben koşardım hep. Abartı zannedeceksiniz ama yatağımı hep ben toplardım. Sırf annem mutlu olsun diye.

    Beni hemen hemen her tanıyan yaşımdan çok daha olgun olduğumu söyler hep. Çünkü babam öldükten sonra çok fazla büyüdüm.
    ···
  7. 7.
    +16
    Dolmuş kampüsün içine kadar giriyordu. Gözlerimle kendi fakültemi arıyordum. Levhasını görür görmez indim dolmuştan. Anadolunun köhne bir vilayetiydi ama üniversitesi büyük sayılırdı. Yeşil ve bol ağaçlı bir kampüstü. Fakulteye doğru yürürken ilk gün olmasına rağmen bu kadar kalabalık olmasına şaşırmıştım bir hayli. Fakültenin girişinde yeni geldiği belli olan bir çok kişi telaş içerisinde başka başka uğraşlarla meşguldüler. Bir köşede yeni olmadığı belli olan kızlı erkekli bir grup öğrenci ellerinde sigaralarıyla ve yüksek sesle yeni gelenlerle dalgalarını geçiyorlardı. Ben aldırış etmeden başka bir köşeye geçip Camel sigaramı yaktım.

    Çocukluğumdan beri babamın gizli bir yerlerde beni izlediğini düşünürüm. Ve o an her nerdeysem babama bulunduğum yeri anlatırım. Ailesiyle gelenleri görünce, babam olsaydı belki o da gelirdi benimle birlikte diye geçti içimden. Sanki karşımda duruyormuş gibi konuştum. ‘ Bak baba, burası benim yeni okulum. Ve üniversite hayatımın ilk günü.’
    ···
  8. 8.
    +14
    içeri geçtikten sonra panoda asılı olan programlara bi göz gezdirdim. Dersimin olduğu sınıfa giderken hayatımdaki tüm boşluklar yerini başka boşluklara bırakıyordu. Ben ki alışkındım okul değiştirmelere, farklı arkadaşlıklara, farklı kültürlere. Sınıfın önüne ilk geldiğimde derin bir nefes aldım. Sizde de aynısı oldu mu bilmiyorum ama farklı bir havaya bürünmüştüm. Hatta kalem defter bile zütürmüştüm yanımda o heyecanla. içerde hoca yoktu. Millet çoktan içeri girmiş hatta tanışmaya bile başlamışlardı. Alışkın olduğum üzere en arka cam kenarı sıraya geçip oturdum. Biraz sonra önceden hiç sevmediğim ama sonrasında kanımın kaynadığı Süleyman hoca içeri girdi. Tipini görseniz başta sizde sevmezsiniz herhalde. Hocanın ilk kuralı kendisinden sonra gelen öğrenciyi derse almayacağıydı. Tam bunu söylerken içeri iki kız girdi. Herkes merak içinde tahtaya bakıyordu. Ama ilk gün olmasından olacak ses etmedi Süleyman Hoca. Önlerde yer olmadığından kızlar gelip benim yanımdaki boş yerlere oturdular. Birinin gözleri çok güzeldi.
    ···
  9. 9.
    +13
    Tanıştığım insanların gözleri çok önemlidir benim için. Aslında önemli olan gözlerinin güzel olup olmadığı değil tabi yanlış anlamayın. Güzel bakıp bakmadığı. Sana baktığında bir şey anlatıp anlatmadığı. Güzel bakan kadınlara gönül ver der hep annem. ihtimaldir ki annem böyle güzel bakıyor diye babam ona kaptırmış gönlünü. Bakışlar çok şey anlatır çünkü. Aşkı, hasreti, özlemi, nefreti, sevmeyi, bir kadını sevmeyi, bir adamı sevmeyi..

    Ders boyunca kızlarla hiç muhabbetimiz olmadı. Ders arasında dışarı çıkıp bir sigara yaktım. Fakultenin köşesinde gölgede kalmış bir banka oturup annemi aradım hemen. Annemi haberdar etmezsem onun için geçmezdi bu gün biliyordum. Konuşmam bittikten az sonra bir çocuk yaklaştı yanıma.

    - Merhaba ben Erhan aynı sınıftanız herhalde?
    + Merhana Mocha ben. Sanırım.
    ···
  10. 10.
    +6
    Okuyan olursa yarın devam ederim. iyi geceler beyler
    ···
  11. 11.
    +13
    Hayatımın her anında annemi yanımda gördüm. Bakın dikkatinizi çekmek için bir daha söyleyeyim; arkamda değil yanımda. Ödevlerimi yapmadığım zamanlarda öğretmenim, çocukken sıkılıp oyun oynamak istediğimde arkadaşım, melankoliye bağladığım zamanlarda dostum, içimi dökmek istediğim zamanlarda sırdaşım.. kısacası herşeyim diyebilirim.

    Ben ise annemin en çok oğlu oldum. Yeri geldi sırdaşı, arkadaşı, dostu oldum fakat ben onun için ' aynı baban gibisin' dediği zamanlardaki tebessümü oldum.

    Bir keresinde babamdan konuşuyorduk yine. Evet bizim öyle hiç bitip tükenmeyen, bizi hiç bir zaman sıkmayan babamdan bahsediyorduk yine. Annem ağlıyordu tabi yine. Ben evin erkeğiydim ve annemin görmediği yerlerde içime çekilip ağlardım hep. " Babam olsaydı çok mutlu olurduk değil mi anne? " diye sormuştum. Çocukluk aklı işte daha çok deşiyordum kadının yarasını. Evet dedi annem. ' O bizi üzecek hiçbir şeye izin vermezdi.'
    ···
  12. 12.
    +15
    Erhan samimi bir çocuk, muhabbeti keyif veriyor. Uzun bir tanışma sohbetimiz oldu. ilk arkadaşlığımı kurmuştum. Ve belki hayatımın sonuna kadar sürecek bir arkadaşlık bu. Çünkü benim için yaptıkları hiçbir şeyle ölçülemeyecek cinsten. Sigara içmiyordu. Aslında başka kötü alışkanlığı da yok. Ben ise onun aksine biraz fazla içiyordum. Biraz saçma gelebilir ama Camel kutusunu elime her aldığımda babamı hatırlarım. Büyük ihtimalle annemin sigarayı çok içmesi de bundan.

    Ara bittikten sonra Erhanda beraber yukarı çıkıp sınıfa girdik. Kızlar arkada oturmuştu bile. Erhanla en arka sıraya gelip benimle oturdu. Kızlarla tanismak için yanıma döndüm. Güzel gözlü dediğim kız hemen yanımda oturuyordu.

    - Merhaba ben Mocha
    + Ben Elif. Memnun oldum.
    ···
  13. 13.
    +12
    Erhan okula yakın bir yerde oturuyor. Yürüme mesafesi olarak 10-15 dakika civarı. Şimdilik tek kalıyor. Yakışıklı bir çocuk açıkçası. ilk andan itibaren iyi anlaşabileceğimi anladım zaten.

    Doğudan geliyor. Anlattığına göre biraz sorunlu bir ailesi var. Bundan çok yakınıyor hatta. Elifin yanındaki diğer kız Özge biraz huysuz birine benziyor. ikimizde ilk başta çok ısınmadık ona. Ama Elif öyle değil. O güzel gözlerinin altında çok farklı bir dünya olduğu belli. insanı içine çeken bir dünya. Kaçmaya çalışsam bile çok fazla uzaklaşmayı başaramayacağım bir dünya.

    Edit: beyler işteyim şuan çok fazla yazamıyorum kusura bakmayın
    ···
  14. 14.
    +14
    Üniversitedeki ilk günüm heyecanlı olmamın aksine biraz durağın geçti. Kızları saymazsak tek bir arkadaş edinmiştim. Ve zaten bundan sonraki dönemlerde de çok fazla kişiyle arkadaşlığım olmayacaktı. Elifi merak ediyorsanız onunla ve Özgeyle de kısaca tanışmamız dışında pek bir konuşmadık veya konuşamadık diyelim ona. Ders bittikten sonra Erhanla bahçeye çıktık. Sabah tanıştığımız banka geçip oturduk. Camel sigaram hemen peşinden yandı oturmamızın.

    - Çok içiyorsun şu zehiri.
    + Çünkü seviyorum.

    Erhan anlamsız bir baş sallamasıyla çok uzatmadı konuşmayı. Ama bana yeterki böyle bir konu açılsın başlarım hemen dökülmeye;

    - içmeye değecek ne çok acı var. Sigaranın tiryakiliğinden daha öte bir şey bu. Belki bir hasret, belki bir özlem, belki daha çok acı, belki bir adam, belki bir kadın, belki bir anne, belki bir baba..
    ···
  15. 15.
    +8
    aralarda şarkı linkleri vermek istiyorum. nasıl yapacağımı bilmiyorum. bilen özelden kısaca anlatabilir mi?
    ···
  16. 16.
    +13
    Sigaramın dumanı göğü sararken yükselen buğulu dumanın ardında yaklaşmakta olan Elif ile Özgeyi gördüm. Bize doğru gelmediklerini düşünmeye çalışsam da yanıldım. Elifin elindeki Camel paketini görünce anlamsız bir duygu yoğunluğu çöktü üzerime. Müthiş gözleriyle karşımda bana yaklaşan annemdi sanki. Bir an ona benzettim. Saçlarının beyazı kaybolmuş ve eski fotoğraflarda gördüğüm o güzelliğine geri kavuşmuş. Ağlamaktan ve hüzünden çökmüş bakışları tekrardan canlanmış. Bir an düşündüm kendi kendime Elifi anneme benzetirken; babam bu kadına sevdalanmakta haksız değilmiş. Bu kadın babamın yokluğunda kendini tüketmiş.

    Elifi gözlerinden yakalamaya çalışıyordum hep. O bana her baktığında ben babam oluyordum, o annem oluyordu. Ben sevdasına yakalanıyordum, o yokluğumda tüketmeye hazırlıyordu sanki hayatını.
    ···
  17. 17.
    +12
    - Merhaba çakmağınız var mıydı acaba?

    Ben hala hayalhanemde kendimce geziniyordum. Bu sesi duyunca içimde bir buz dağının erimeye yüz tuttuğunu gördüm. O sıcaklığıyla belki eritip o buz dağını sellere sebep olacaktı gönlümde. Göğü delen dumanlar arasından bir kez daha gözlerini yakalayıp çakmağımı uzattım. Bir an elimdeki Camel sigarasına baktığını gördüm. Aynı tütünü kullanan insanların birbirine yakınlık duyup duyamayacağı gibi saçma bir konuyu bile düşündüm o an. Çakmağımı uzatırken eline dokundum istemsiz. Hiç bırakmak istemez gibi. Parmak uçlarında yaşamı tercih edebilecekmişim gibi.

    - Mocha’ydı değil mi?
    + Evet sen de Eliftin.
    ···
  18. 18.
    +13
    Hiç sormadan yanımıza gelip oturdu Elif. Özge biraz huysuzlanmışsa da bizim aldırış etmediğimizi görünce bi çare oturdu. Normalde çok sessiz bir insan değilimdir. Ama Elif geldiği andan itibaren ağzımı bıçak açmadı deyim yerindeyse. Erhan üniversiteye gelirkenki heyecanından konu açıp konuşmaya başladı. Biz dinliyorduk. Ben Erhandan daha çok Elifin kalbinin sesini duymaya çalışıyordum. Sonra onlarda konuşmaya başladılar. Özge geride bıraktığı ailesinden filan bahsetmeye başladı. Ne bileyim işte babasının ona çok düşkün olduğundan filan. Benim yabancı olduğum konular yani.

    Elif yurda yerleşme sıkıntısını paylaşıyordu bizimle. Ben hayranlıkla onu izliyordum. O da sanki benim onun bakışlarındaki sırrı keşfettiğimi anlamış gibi kaçırıyordu sürekli bakışlarını. Sigaram bitti. Hepsi benim bir şeyler söyleyeceğimi beklerken ben ayağa kalktım.

    - Annem evde yalnız, benim gitmem lazım.

    Elifin burada bana bakışını görmeniz lazımdı beyler. Babasızlığımı anlamışçasına, bir anne şefkatiyle bakıyordu bana. Annem gibi bakıyordu.
    ···
    1. 1.
      0
      biraz daha hızlı yazabilirmisin panpa rica etsem..
      ···
  19. 19.
    +14
    Hep beraber kalktık. Çıkışa doğru yürüyüp dolmuşa binecektik. Elif durağanlaşmıştı. Bana yakın yürüyordu. Kalp hizamda onun kalbini hissedebiliyordum. Dolmuş durağına geldiğimizde Erhan ile Özge ayrıldılar. Erhan daha önce de belirttiğim gibi yakında oturuyordu. Özgede okulun karşısındaki özel yurtta kalıyormuş. Elif benimle beraber çarşıya gelecekti. Onun yurdu ise çarşıdaymış. Tabi bizim evde öyle. Onlar gittikten sonra oturduk durakta. Güneş sessizliğimizin seyrinde batacağı ufuğa yol alıyordu ağır ağır. Ben ağır ağır içimde eriyen buz kütlesini hissetmeye çalışıyordum.

    - Babanı mı kaybettin?

    Bir an dondu gözlerim. Bakacağım yeri bilemedim açıkçası. Elimin üzerinde elini hissedince Elife döndüm. Hala annem gibi bakıyordu. Bir gariplik vardı bu kızda. Sanki benimle beraber büyümüş gibi bir gariplik. Sanki acılarımı kendine pay etmiş gibi bir gariplik. Evet der gibi başımı salladım. Konuşmaya yetmedi takatim.

    - Başın sağolsun.
    ···
  20. 20.
    +13
    Ömrümün en kısa, ömrümün en ani yolculuğunu yaşadım dolmuşta. O kadar fazla ihtimal geçmişti ki aklımdan çarşıya geldiğimizi farkedememiştim bile. Dolmuşa bindiğimizden sonra ikimiz de tek kelime dahi etmemiştik. Sanki henüz iki yabancı değil yılların getirdiği ortak birikmişi olan iki insandık. O kadar etkilenmiştim ki Elife cevap bile verememiştim. Oysa annemi de ima edip ' güzel bakan kadınlar sağolsun' diyecektim belki. Belki bende babam gibi güzel bakan bir kadının ince bakışları arasında ' ben orda seni bekleyeceğim' deyip ölecektim. Ölecektim de arkamda kalan kadını yokluğuma esir edip göçecektim. Ama kendim için değil belki ama en çok annem için yaşamalıydım.

    Elif karşımda durup. Ben burdan yurda geçeyim artık dedi usulca. Peki dedim. Ayrıldık. Bin yıllık bir rüyadan ayılmış gibi, bir kadının gönlünde intihara meyleder gibi ayrıldık.
    ···