1. 17701.
    +6
    Köye gittim.. hatta son 1-2 hafta orada geçti diyebilirim, köy güzel ya..tereyağlı, salçalı ekmekler.. kendi zeytinimiz.. mangal keyfi…avludaki tavukları kovaladım canım sıkıldıkça.. komşunun kazlarıyla dalaştım, kovalattım kendimi (:

    Belki eskisi gibi bidon kapağıyla kayamıyor, çağlaya, eriğe dalamıyorum eşek kadar adam olmamdan mütevelli, ama yine de köy deyince.. nasıl anlatsam lan…güzel be…valla güzel.. onca hır gürün, hengamenin içinde, şehir yaşantısının gürültüsünde geçen ayların ardından, sabahları kuş sesleriyle yarısı asma yaprakları ve üzümlerle kapanmış pencerenizin dantel oymalı perdelerinden sızan güneşle uyanmak, kahvaltınızı, hemen aşağıda, avludaki taş fırında pişmiş köy ekmeğini, yine kendi zeytin yağınıza banıp, bahçenizden ellerinizle topladığınız, büyük misket iriliğindeki domatesi, iki ısırışta, sularını fışkırta fışkırta yiyerek yapmak,

    Öğlene kadar evin içinde bir o divana bir bu divana yayılmak, anneanneye yardım etmek, teyze çocuklarını sevmek, güreştirmek,

    Akşama doğru köy kahvesine çıkıp, o sıralarda bayırdan yeni gelmiş olan yaşıt, tanıdık köylü çocuklarıyla laflamak, onların sizin saçlarınızla inceden inceye gır gır geçip, “adam şehirli ya” diye gülmeleri, sizin onların kasketlerini alıp traktör tepesinde poz verme çabalarınız.. gır gır.. geyik..en naturelinden futbol, karı kız muhabbetleri.. ardı ardına ısmarlanan oraletler, salepler, oynanan bataklar, pişpirikler..

    Yani köy iyidir.. havası da temizdir.. suyu da ucuzdur.. hamamı güzeldir.. alttan odunu verirsin, ateşi yakarsın, yukarda kazan kaynar, kerbin sıvalı banyonun içi buhar olur komple.. çeşmenin suyuyla kazananın suyunu ılıştırıp öyle yıkanırsınız, enişteniz kese atar..siz ona kese atarsınız.. birbirinizi haşlarsınız arada, kazana itmekle tehdit eder şakalaşırsınız..

    Gece oldu mu “hayat”ta oturur, efil efil televizyonunuzu izlerken bir yandan da çerezinizi yer, çekirdeğinizi çitlersiniz..

    Arada tarlaya gidersiniz, şehrin kaldırımlarına aşina ayakkabılarınız suni gübreyle, toprakla tanışır..o gübre çuvallarının üstüne oturursunuz mola verdiğinizde, çayınızı içersiniz termostan.. enişte uyarır, “tırtıl yuvalarının altına oturma, kaşındırır” diye..

    Ve o yaz da öylece geçer gider işte..

    Kalbinizin bir yanı sizinledir ama, bir yanı kalmıştır ege de..

    Ne yaparsanız yapın avunamazsınız..her gece, o otogarda aklınıza kazıdığınız hayale sarılırsınız..

    Nihayet bir gün, o hayalin gerçekliğiyle kucaklaşacağınız an gelir..

    Yeniden kalbinizin diğer yarısını bıraktığınız yerdesinizdir..

    Artık “veteran” statüsüne ulaştığınız üniversitenizde, dördüncü seneniz, bıraktığı yerde sizi kucaklamaya gelen sevgilinin güzel yüzünü görmenizle, o güzel kokusunu içinize çekmenizle başlar.. evinize zütürür sizi, orada size ait başka sevgilerle karşılaşırsınız, dostlarınız!..onlara da sarılırsınız.. hasret bitmiştir.. muhabbet gırla gider, bir yandan yerleşedurur eşyalar.. sonra bir duş alınır.. odaya çekilinir gece geldiği vakit..o gece bütün sevdicekler de evdedir.. işte bilin ki o zaman o ev, ev değil, seyran yeridir (:

    Sevişilir.. sevilişilir..sevişilir.. ayların, yaşanamayan yılların özlemi tekrar tekrar giderilir…birbirinizin kollarında uyuyakalana kadar durmaz eliniz kolunuz, yorulmaz dudaklar, şikayet etmez kalbiniz böyle delicesine gümbürdemekten, kaburgalarınızı yontarcasına atmaktan..”amaan sabahlar olmasın!” denir..
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster