ne kadar boktan bi dunya

çalan alarma uyanıp güzel bit küfür ettim. çalarsaat bir yandan sabahin yedi sini gösteriyor bir yandan da uyan ve ise git iğrenç herif diyordu. yatağımdan kalktım etrafta ki yarım sigaralardan birini alıp yaktım. mutfağa gidip bir çay koydum ve dışarıyı izledim. kediler,köpekler hatta kuşlar dahi uyuyordu.ama ben hayatta kalmak için calismaliydim. küfür eşliğinde banyoya gidip yüzümü yikadim. hafta bir yada iki kere fırçaladığım dişlerimi fircaladim. saate baktığımda geç kaldığımı anladım ve çayı gibtir edip yollara düştüm. hava inanilmaz sıcaktı.yaz tatilinden dönen iğrenç komsumla karşılaştım.o huur çocuğu ile muhatap olmak istemiyordum.ne salak bir adam arkamdan tatil mükemmeldi diye bağırdı. bende arkamı dönüp banane dedim sadece. yüz ifadesi değişti. umursamadan yoluma devam ettim. yolda gördüğüm arkadaşlarım dün gece otu ve alkolü fazla kaçırıp bankta uyumuslar. gördüklerimin yanına bir sigara bıraktım ve ne güzel bir hayat diye geçirdim içimden. fabrikanın önüne geldiğimde hayatın tüm güzelliklerinden iğrenmiştim. klagib ve alışılmış birşeydi benim için. kapının önünde sigara içen birkaç iş arkadaşıma bakıp ne kadar taktan insanlar diye içimden geçirdim. sonra sistemin takluguna vurdum kendimi. tanrı aşkına, ülkenin ekonomisini ben ayakta tutuyordum, düzeni ve sistemi ben yasatiyordum, patronuma huurluk yapıyordum ama elime hiçbir tak geçmiyordu.ben yani biz. hiyerarşinin en alt tabakasi önümüze ne koyulursa yeriz ve bize şikayet etmememiz önerilir. gibtigim patronu dedim kendime o iğrenç moruk sarışın sekreterini giberken ben yanimda durmadan konusan ve saçmalayan yaşlı serseriyi dinliyordum.