/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +17
    Günler çabuk geçiyor, aylar seneler derken zaman bana göre o zamanlarda çok yavaş şimdilere göre çok hızlı geçiyordu.
    Her zaman olduğu gini fındık fiyatları bir ara yükseldi, bahçe sahibi çirkefleşti, babam dayanamadı. Buradan da yol gözüktü hanım dedi bir akşam yemek yerken anneme. içime oturdu benim. Yine taşınacaktık, yine, yine, yine.. Şeyma'ya sana bir sır vereceğim dedim, ertesi gün. Babam taşınacağımızı söyledi buradan gideceğiz deyince hemen yaşlar süzüldü gözlerinden kızcağızın, tek arkadaşımın, kardeşimin. Lanet kamyon geldi yine, anneciğimin çiçekleri çoktu saksılarla, kamyonun bagajına doğru dizerdi o çiçekleri, gelin arabasına çevirirdi gahpeyi.
    Mor menekşe vardı küçük bir saksıda, çaldım onu Şeyma'ya verdim, benden bir anı sakla diye. Kamyonun arkasından koştu bir süre muraaat gitme başka arkadaşım yok benim burda diye. Şu an bu satırları yazarken gözlerimden yaş akıyor, sövüyorum dünyanın düzenine.
    Bu sefer şehrin içinde bir yere taşındık. Bahçesi yoktu buranın. Baba bahçe nerde dediğimde;
    bahçe yok oğlum burda artık ne kazanırsak çalışarak cevabını aldım. Ev oldukça eski alt katında ahır , mahalle içinde, 500-600 m ilerisinde devam edeceğim yeni bir okul olan , bol çocuklu arkadaşlı şen şakrak bir yerdi. Taşındığımız evin sahibi Hasibe yenge ve ismail amca iyi insanlardı. ismail amcanın oğlu murat hoca vardı, dershanesi vardı merkezde. Eşi de benim gittiğim okulda matematik öğretmeniydi.
    Çocukları vardı, küçük. Arada bana baktırırlardı, para vermek isterlerdi kesinlikle kabul etmezdim. Mahalledeki bütün çocuklarda bigiblet vardı, ben yazları 1 hafta kadar yaylaya anneannemin yanına gider orda kendi çapımda dünyanın en mutlu çocuğu olurdum. Doğaldı yayladaki köy çocukları. Tahtadan araba yapar, eski kara lastik tabanlarından tekerlek yapardık. Oturduğumuz mahalledeki çocukların hepsi bigiblet binerken benim bigiblet alacak param olmadığı için tahta araba yaptım bir tane. Garibine gitti şehirli çocukların, hepsine birer tane yaptım.Çelik çomağı öğrettim o çocuklara, köy yayla oyunlarını öğrettim. Futbol oynarlardı bol bol, beceremezdim, bir gün kaleye soktular beni. Fena kalecilik yapıyormuşum, öyle diyorlardı. eldivene ihtiyaç duymadan tahta gibi ellerimle tutardım topları, derslerim okulda çok iyiydi. Babam arada morali düzelsin diye okula giderdi. Matematik olimpiyatlarına zütürdü bizim köyden bir çocukla beni kaldığımız evin sahibinin gelini olan öğretmen. Bizi çok seviyordu öğretmenlerimiz. Parmakla gösterilen komşu çocouğu moduna girmiştim resmen.
    7.sınıfın yazında ablam bana bir bigiblet aldı yazın biriktirdiği bursuyla. Dünyalar benim oldu, bindim bigiblete üzerinden inmiyordum. Hayatımda o kadar mutlu olduğumu hatırlamam. Mahalledeki çocuklarla beraber ben de bigiblet sürebilecektim artık.
    Göğsümde ağrı peydah olurdu ara ara belli etmezdim kendime, geçer herhalde derdim. Diğer çocuklara göre hala çok zayıftım. iki katı yemek yer yine de kilo alamazdım. Kafam zehir gibi çalışırdı, boş vakitlerimde pazarda tezgahta çalışır, 3-5 kuruşa akşam ederdim. Yazları fındık toplardım, o yaşta yetişkinle aynı parayı alırdım. Çok hızlı fındık topladığımı söylerlerdi.
    8. sınıfa kadar böyle devam etti. Okulda dershane sınavları için giriş belgesi dağıtıyorlardı. Birer tane de bize verdi matematik öğretmenimiz. Gittik girdik sınava , rüstem idi o arkadaşımın adı, o birinci oldu ben ikinci oldum ilçede. ikimizi de bedava kaydettiler, babam bir kez daha gurur duydu benimle. Annem afferim beem bi denecük oğluma diyerek saçlarımı okşardı.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster