/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 76.
    +35
    ertesi gün sabah kahvaltıdan sonra biraderle ayrıştık nihayet terminalin yolunu tuttum. atladım bi taksiye terminalde inip ilk arabayla geldim düzceye. şirketteki işlerimin başına geçtim. dediğim gibi o dönemler acayip bi iş kovalıyoruz. bu iş bizim için çok farklı olacak bi iş. çünkü istanbulda. daha önce bizim yaptığımız bütün işler düzcedeydi. dolayısıyla konuştuğumuz tüm taşeronlar, iş yaptırdığımız herifler şunlar bunlar herşey düzcedeydi. bu nedenle herşeyin şeklini şemalini yolunu yorddıbını en önemlisi piyasasını biliyoduk. kime nerde ne zaman ne kadar iş yaptırıp ne kadar para veririz, ne kadar sürede teslim alırız ne kadar güvenilir herşeyi biliyoduk. hepsi bildiğimiz adamlar, bildiğimiz şirketler yada bildiğimiz işçilerdi. şimdi istanbul dediğimiz yer bahsettiğim kurtlar sofrasının menbağı. yani orası bir metropol. ve orda iş yapmak demek yepyeni bir piyasayı baştan aşağı öğrenmek demek. buda bizim o iş süresi içerisinde mümkün değil yeterli değil. o yüzden ben patronu ayarladım. bütün işleri burdaki firmalar ve burdaki adamlar burdaki taşeronlarla, kısacası düzcedeki iş ekibimi aynen istanbula naklederek alıştığım tayfayla yapacaktım işi. çünkü bu serbest piyasa beyler. serbest piyasada işleyiş çok farklıdır. düzcenin kendine ait bi serbest piyasası vardır. istanbulunda öyle. herşehrin oluşmuş bir piyasası ve bu piyasa içerisinde söz geçiren bi büyük kurdu vardır. istanbul dediğimiz gibi metropol. ve bizim düzcedeki kıytırık piyasanın içinde bile ne muallakler çıkıp taş koydu yolumuza. Allah bilir istanbulda başımıza ne gelirdi. benim için çok büyük bi riskti. o yüzden ben patrona izah ettim durumu. dedim böyle böyle. biz bu işi istanbuldaki heriflere de yaptırırz. buluruz ordan da taşeron şirketler illaki. anlaşırız. belki burdakilere istanbulda iş yaptırmak biraz maliyetli. ama daha az riskli. istanbulda az maliyet ama çok risk. ben kendi ekibimi oraya zütürüp o şekilde çalışmak istiyorum. öbür türlü tanımadığım insanlara proje teslim edip iş bekleyemem. hele hele büyük mevduatlardan bahsediyoruz beyler. yani adam bana gelecek tek seferde malzeme için 50 bin 60 lira para isteyecek. ben sırf bunun için ya şirketten nakit vericem ya kredi çekicem bi şekilde para aktaracam yani herife. üstüne üstlük sürekli gidip oraları işleri falan kontrol edemem yani o kadar vaktim yok. işlerin başında duracak dümbüğüde tanımayacağım için ne söylerse kabul edip ona inanacam. buna güvenemem ben dedim. kendi ekibim olsun. varsın %12 fazla masraf edelim. ama riski indirmek için bu kadar paraya değer dedim. patronda saolsun daha önceki başarılarımı biliyo az çok. şirkette sözümüz de geçtiği için. peki ibo dedi. bildiğin vardır illaki sen ne diyosan öyle olsun. yeter ki teslim et işi. bi şekilde bitirip paramızı alalım. iyi dedim patron ayarlıycam ben sen kafanı yorma. işte bu iş için sürekli olarak bi koşuşturma içerisindeyim. istanbulda belediyeden izinler imardan bilmem neyler iskan raporları, sgk görüşmeleri raporlar evraklar, onu faks çek buna evrak kayıt al onu buraya gönder falan başım baya yoğun. neyse abi o sıralar işte. geldim işlerime bakıyorum. ertesi gün şirkette taşeronlarla görüşürken kapı çalındı. gel dedim bizim kızlardan birisi ibo bey bi bayan geldi sizi görmek istiyo dedi. kimmiş dedim hafif kısık sesle. beklemiyodum çünkü amk kadın madın. kim ola ki bu oldum bi an. bilmiyorum efendim beklediğinizi söyledi dedi. iyi tamam al bakıyım bi içeri dedim. bizim helga çıktı. selen demiyorum ben karıya. accayip almana benzediği için helga diyorum. aaa sen mi geldin dedim çok şaşırmış gibi. ürkek ürkek geldi merhabaa diyerek. çok çekindiği belliydi. ve kapıdaki prestijin altında bu kadar ezileceğini düşünmemişti belli ki. geçsene otur şöyle ya dedim karşımdaki koltuğu gösterip oturttum. bende kendi masama geçerek kızlara işaret ettim. dedim ne içersin ? valla bilmiyorum falan dedi. birer kahve söyleyim mi dedim bak bizim kızların harika kahveleri var ha. stajyerler gerçi biraz zilliler işten anlamıyolar ama kahveleri müthiş dedim. çalışanlarla samimiyetim iyidir. böyle takılırım arada. güldü stajerde helga da. olur peki birer kahve içelim o zaman dedim. orta kahve söyledi. benimkini biliyosun canım benim dedim. biliyorum ibo bey diyerek gitti.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Bro duzce de hava alani varmi
      ···
      1. 1.
        0
        Yok kanka maalesef. Ama airport diye bişey var sağa sola rekldıbını attıkları. Neresiyse bilmiyorum hiç gidemedim.
        ···
    2. 2.
      0
      Arabaan neden yok aq
      ···
      1. 1.
        +1
        kanka şöyle. birincisi ben şöfor möfor kullanmam. öyle evime uşak tutayım. temizliğimi yaptırayım. çayımı başkası getirsin şekerimi başkası atsın falan tarzı yaşam bana göre değil. böyle şeyler insanı şımartır. haddimizi bilmemiz lazım diye bazı sınırları kendime yakın tutuyorum. ayrıca zorluk çekmeyen insan kıymet bilmez. bu nedenle herşeyi hazır yapmaya veya birilerine yaptırmaya alışırsan zamanla bu normalleşir. ve sonra zütün kalkmaya başlar. artık kendi işini kendin yapamaz hale gelirsin. tamamen üstüne düşen ve kendin yapman gereken sorumluluklarıbile başkalarına yaptırmaya başlarsın. sorumluluk duygusu zayıflar ve daha bir çok saçma sapan tembellikler oluşur. şirketin arabası var. daha sadece bana sunulan bir sürü ayrıcalık var fakat bunlardan sadece şehir dışına çıktığımda kalacak yer imkanını kullanıyorum. haricinde şirketin imkanlarından fazlaca faydalanmıyorum. çünkü birincisi laf söz olur. ikincisi hoşlandığım bişey değil. insanlarla iç içe olmak çok daha iyidir her zaman. ki şu açıdan bak. burda bu başlık altında toplanan incisözlükte takılan ne kadar adam gibi adam var. eğer ben paranın pulun maskarası olmuş özel şöförlerle özel hanlarda yatlarda katlarda takılan zengin bi bin hayatına alışıp o tarz clupler publar falan hayat tarzında yaşasaydım şuan bu hikayemi asla dinleyemeyecektiniz. ve ben burdan tanıştığım biiiiiiiir sürü adam gibi adamla asla tanışamayaacktım amk. böyle bi fırsatın böyle adamların böyle muhabbetin yanında gibmişim arabasını yatını katını parasını. herşeyi geç en önemli nedenlerden biriside bi yerden bi yere giderken otobüs kullanarak gitmek benim için daha avantajlı geliyo. çünkü günde saatlerce hiç mola veremeden çalışıyorum. bugün gece 3 te mesela hazırladığım bi raporu amerikadaki bi huur çocuğuna göndermem lazım. artık orda saat kaç oluyo bilmiyorum ama. o huur çocuğuda o evrağı noterden falan geçirip tekrar bana gönderecek. ben gece bu işi halledip tekrar yatıp sabah altı buçukta işlerimin başına gitmem gerekecek. düşünsene amk. böyle bi yoğunlukta çalışıyosun. bide bir gün iki gün bi ay iki ay değil. sürekli böyle amk. kafanda binbir türlü şey var. binbir türlü hesap kitap plan proje var. ki haricinde bisürü yarak kürek karı kız muhabbetiyle uğraşıyosun. atıyorum istanbula gideceksin. otobüsle gidersen tam 3 saat otobüstesin. oturacaksın. ve kimse sana bişey demeyecek. sadece oturacağın ve müzik dinleyeceğin bi 3 saat lan. daha uzun yolculuklarda daha uzun bi süre. sadece benim. oturup müzik dinleyeceğim bi zaman. boş vakit. arabayla gitsem 1 saat 2 saatte giderim. inşallah anlatabilmişimdir. ne gerek var amk. günde 1 kere tuvalete gidebiliyorum diyorum amk. 1 kere yemek yiyebiliyorum öğlen vaktinde. onuda çoğu zaman koşturmaca esnasında ayakta atıştırdığım şeyler. sandığınız kadar ooooh züt büyütüyo bunlarda şirkette paralar karılar kızlar ooh ne güzel hayat bee değil yani. büyük para = büyük emek demektir kardeşim. büyük emek içinde büyük mesai ve zaman gerekir. bu büyük zaman içerisinde otobüsle yaptığım her seyehat kafamın rahat olup 3 saat 4 saat 5 saat boyunca oturup hiçbişey yapmadan dinlendiğim müzik dinlediğim bi zaman. bana göre çok daha avantajlı geliyo.
        Tümünü Göster
        ···
    3. 3.
      0
      Kurgu hatası yakında düzeltir
      ···
    4. diğerleri 1
   tümünü göster