/i/Bilim

"hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir. ilimin ve fennin dışında mürşit aramak gaflettir, dalalettir, cehalettir".
M.K ATATÜRK
  1. 1.
    +3
    Giriş notu: Tamdıbını okursanız sevinirim.

    Öncelikle, her iki teoriyi de incelemeye başlayalım.

    Newton döneminde, evrenin ve zamanın mutlak olduğu, bir başlangıcının ya da sonunun olmayacağı savunuluyordu. Newton her ne kadar evrenin mutlak olmadığına dair kanıtlara sahip olsa da bunları Tanrı fikriyle çelişeceği için reddetti.

    Daha sonra, ışık hızının ölçülmesiyle işler karıştı. Işık hızı sanılanın aksine sonsuz hızda değildi, boşlukta 300.000 km/s hızla yayılıyordu.

    Fakat karışıklık bununla da bitmiyordu. Hız, sürat, sıcaklık gibi kavramların göreli olduğunu, yani bir referans noktasına göre işlendiklerini biliyorsunuz.

    Küçük bir örnek vermek gerekirse iki araba düşünün. Her ikisi de 80 km/h hızla gitsin. Arabalar birbirleri için hareketsizken, dışarıdaki bir gözlemci için 80 km/h gitmektedir.




    Bu resimde ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz.




    Şimdi asıl karışıklığın nerede çıktığı noktasına geri dönelim. Işık hızı sonluydu, yani o da göreceliydi. Fakat yapılan testler beklenenin çok dışında bir sonuca ulaştı: Işık hızı bu durumdan etkilenmiyordu. Yani 1300 km/h hızındaki bir jet için de, hareketsiz bir nesne için de ışık hızı sabit bir şekilde 300.000 km/h idi.

    Bu da evrenin ve zamanın mutlak olamayacağını, bir başlangıç noktası olduğunu (büyük patlama) gösterdi. Sonrasında Einstein, Genel Görelilik Kuramı adı verilen, günümüzde hala geçerli olan kuramı ortaya attı. Bu kurama göre bazı evrensel sabitler haricinde (planck zamanı, ışık hızı) zaman da dahil olmak üzere her şey görecelidir ve buna göre hesaplanmalıdır.

    Yine bu kurama göre zaman ve mekan birbirlerine bağlıdır ve birindeki değişiklik diğerini doğrudan etkiler. Yani yerçekimi gibi olaylar zamanı da (Einstein bu iddiayı ortaya attığında, büyük bir kulenin çatısına ve zeminine birer yüksek hassasiyetli saat konuldu ve bunun doğruluğu kanıtlandı) etkiler. Kısaca özetlemek gerekirse yerçekiminin fazla olduğu yerde zaman daha yavaş akar.

    Günümüzde kullandığımız GPS de bu ilkeyle doğrudan ilişki halindedir. GPS uyduları Dünya yerçekiminden uzaktadır, dolayısıyla uydular için zaman daha hızlı akar. Bu zaman farkı çok küçük olsa bile günde 10 km^2'lik bir sapma yaratmak için yeterlidir. Eğer GPS uyduları bu zaman farkını hesaba katmasalardı, 10 günde 100 km^2'lik bir sapma yaşanacaktı.

    Genel Görelilik, tüm olayları bir zaman - mekan düzleminde barındırır, buna evrenin uzay-zaman dokusu denir.

    Şimdi de Kuantum Teorisine gelelim. Her ne kadar Genel Görelilik makro evrende olan şeyleri açıklasa da mikro evrende olan şeyleri, yani çok çok küçük parçacıkları açıklamakta yetersiz kalır.

    Kuantum Belirsizliği ilkesi, 1927'de Werner Heisenberg tarafından ortaya atıldı. Atom altı parçacıklar o kadar yüksek enerjiye sahiptir ki nerede bulundukları kesin olarak bilinemez. Yalnızca ihtimaller dahilinde bir değerlendirme yapılır.

    Yani Kuantum Belirsizliği, fiziğe büyük bir rastgelelik eklemiştir. Atom altı bir parçacığı gözlemlemek için ona radyasyon (ışıma) göndermek gerekir, bu durumda parçacık uyarılarak bir cevap gönderecektir.

    Kuantum Belirsizliğinin neden olduğu karışıklığı daha da arttıran bir diğer deney de "Çift Yarık Deneyi"dir.






    Resimde de gördüğünüz gibi, iki tane yarıktan ışık gönderilir, ışık dalga özelliğine de sahip olduğu için dalgadaki yüksek ve alçak kısımlar birbirlerini sönümleyerek ya da güçlendirerek aydınlık ve karanlık çizgilerden oluşan bir örüntü yaparlar.

    işin ilginç tarafına geliyoruz:

    Sonra da aynı deneyi elektron gönderen bir tabancayla yaparlar. Elektron bir parçacıktır, yani yukarıdaki örüntüyü oluşturmaması, rastgele bir dağılım yapması gerekir. Ama, şaşırtıcı bir şekilde yukarıdaki örüntüyü oluşturur. Bunu yapabilmesi için elektron aynı anda her iki yarıktan da geçmelidir. Kuantum Belirsizliği de aynen bu şekildedir. Yani elektron aynı anda her iki yerde de olabilir, ayrıca hem dalga hem de parçacık özelliği gösterir.

    Anlatacaklarım bu kadardı, umarım okursunuz.
    ···
   tümünü göster